Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

ahsen okyar
26Nis/200

Hatıralar mı yaşatır insanı, insan mı yaşartır hatıraları?

Hatıralar Her yaşadığın anı, bugüne getiren tebessümler onlar! Acı da olsa keyifli de olsa, güzel işte! En güzel hatıralarınız nerede? Etrafınıza bir bakın! Bilin ki; gördüğünüz güzellikler size kimi hatırlatıyorsa, en güzel hatırlarınız onda! Farketmez iyisi de kötüsü de...Bence hatıralardır insanı yaşatan...

Zamanı geri almanın tek yoludur hatırlar...

“Aaah aahhh!” dediğimiz her an aklımız maziye, elimiz resimlere gider işte! Yıllar öncesini bir an da getiririz önümüze...  Dünle bugün arasındaki incecik ama çok değerli parçalardır onlar. Hatıralar; kimi zaman kaybedilen mutlulukların kimi zamanda ömür boyu yaşanacak keyiflerin kanıtıdır aslında! Saklamasını ve bakmasını biliyorsan ne mutlu sana...

Kategori: Kişisel Yorum yok
25Nis/200

ÂYET OKUYAN KUŞLAR… / Saliha MALHUN

ÂYET OKUYAN KUŞLAR… / Saliha MALHUN

Ey Muhterem Din Alimleri, Rahipler, Papazlar, Hahamlar, Hindu ve Budist Bütün Rahipler, Müftüler,

Ben daha çocuktum…
Babamın şu yokluk denizinden devşirdiği bir gül, ötelerden uçup gelen, onların yuvalarını cıvıltılarımla doldurduğum minicik bir kuştum... Bir kuş ki Rahman olan yüce Allah’ın (c.c) merhametiyle kuşattığı ana- babamın sevgisiyle beslendim ve korundum.

Büyüdükçe her şeyin aslını öğrenir gibi oldum. Dedemin abdest alması, namaz kılması ve Ramazan ayında tutulan oruçlar beni çok şaşırttı ilkin. Ne garipti şu üç defa ağıza, buruna su vermek, sonra alnı yerlere sürmek... Ya şu boncuklarla dua saymak büyüklerin oyunu muydu? Ama ben anlamadığım hiç bir şeye yenilmedim. Önce dedemle birlikte seccadesinin ucuna yapışarak secdeye kapandım, ardından ‘öğleye kadar’ orucu tuttum. Pek tabii ki ben Müslüman bir ailenin çocuğuydum. Dedemin ilk öğrettiği, Allah (c.c.) ve meleklerinin en çok sevdiği bir duayı ben hâlâ çok severim size de o duayı öğretmek isterim.. O dua: Süphanallahi ve bi hamdihi… Süphanallahi ve bi hamdihi… Süphanallahi ve bi hamdihi…

Bu duayı ilk öğrettiğim komşu amca, kollarımdan tutarak göklere kaldırmıştı ben... Ve ben o zaman anlamıştım ibadetin insanı göklerde uçurduğunu... Çünkü ben çocukken “Ayet Okuyan Bir Kuştum..”. Artık benim için dinim; Allah’ın hazinelerinden sevimli ve güzel hediyeler dağıtılan mutluluk ülkesiydi.. Bu yüzden Noel’de çocuklara oyuncak ayılar ve bebekler dağıtan Noel Baba’nıza fazlaca özenmedim.

Ben henüz çocuktum..
Sorularım ötelere yönelikti. Hep sorardım ölümü, doğuşu... Ve ilk defa o zaman anlatmıştı bana dedem, ötelerden bu dünyaya geçici bir süre için indirilmiş bir prenses olduğumu. Bana orucu ve namazı öğrettikleri için büyüklerime minnet borçluyum.. Yoksa duyamayacaktım perdelere, koltuklara, duvarlara sinen lavanta kokularını. Biliyor musunuz, ilkin bir ses, kötü, kurnaz bir cadı gibi beni içime doğru çıktığım yolculuktan alıkoymak istedi ama ben aldırmadım. Menekşeden vişneye, kirazdan çileğe ve incirden zeytine iftar torbamda kuş sofrası hazırladım. Dilimde de sürekli o âyetle dolaştım: “Vettini vezzeytuni.. Vettini vezzeytuni..” Çünkü ben âyet okuyan bir kuştum… Üstelik henüz çocuktum. Çocukluğumun zayıf noktalarından kurtulmak için değildi savaşım. Büyüklüğün büyüklüklerini yaşamak ve çocukluktan çıkmak içindi umudum..

Sonra büyüdüm…
Nefsim, namaz ve oruç gibi ibadetlerle eğitilmişti artık. Bu yüzdendi ergenliğe girdiğimde sizin gençliğiniz gibi inkarın karanlığına saplanmaktan, gençliğin telafi edilemez çılgın davranışlarından korunmuşluğum. Çünkü ben okulda bana öğretmeye çalıştıkları Darwinizm’i pek gülünç bulmuştum. Ve yine "Tabiat" denilen bir "ananın" kendi kendini yarattığı da hiç inandırıcı gelmemişti bana. Çünkü ben tabiata karşı baş eğmemeyi oruçla öğrenmiştim. Açlığa ve susuzluğa dayanıklı, melankoli krizlerine girmeyen bir yiğit kız olmuştum.

Bir türlü anlam verememiştim Tv’de izlediğim batı dizilerindeki aile ilişkilerinize. Sizin toplumunuzda çocuk için baba her şey. Bir nevi küçük Tanrı! Zaten tahrif edilmiş Hristiyanlıkta tanrının baba oluşu, ister istemez çocuklarınızın babayı tanrısallaştırması için bir vasıta değil midir? Sonra buluğ çağında realist bir gözle görüyorlar babalarını. Ne garip çocuklarınızın Tanrı babadan, alelade bir babaya geçiş halleri. Ne garip aynı ailedeki küçük çocuğun babaya taparken, abisi olan gencin inkar edişi. Ne garipti onsekiz yaşından sonra gençlerinizin evi terk edişi. Ne garip çocuklarınızın amcalarına teyzelerine, okulda hocalarına isimleriyle hitap etmeleri.

Oysa ben kendimden ve babamdan da ölçülemeyecek kadar yüksekte, her şeyin üstünde, sonsuz bir gücün bulunduğunu, babamın da kendimin de onun önünde eğildiğimizi, ona secde ettiğimizi, bizlerin onun kulu olduğumuzu idrak etmiştim. Ve ben babamın ve dedelerimin bu kutsal eriyişte ulvileştiklerini görmüştüm. Oysa şimdi batılının ‘dehşetli çocuk’, ‘asi gençlik’ dediği şey bu tanrı babadan insan babaya ani geçişten kaynaklanmıyor mu?

Ey Din Âlimleri,
Sizler, şu kirlenmiş yeryüzünü en ışıklı ayinlerle yıkamadıkça, ‘mutlak’ın sesi olan vahyin nuruyla aydınlatmadıkça, düşüncenin en yanılmazı olan bir mü’minin düşünceleriyle aydınlatmadıkça, yüzünüzün, gönlünüzün, düşüncelerinizin “nurlanması nasıl mümkün olabilir ki?

İnanmayan kâfirlerin yeryüzünde bozgunculuk yaptığı, savaşlar çıkardığı, insan kanı akıttığı bu dünyayı, Hz. İbrahim’in baltasıyla, Hz. Musa’nın asasıyla, Hz. Mesih’in nefesiyle ve Sevgili Peygamber Efendimiz'in (s.a.v) duasıyla imar etmek siz din adamlarının vazifesi değil miydi?
Tarihin kabrini açmak sizlerin vazifesi değil miydi?
Afrika’yı aydınlatmak sizlerin vazifesi değil miydi?
Asya’yı uyandırmak sizlerin vazifesi değil miydi?
Yeryüzünde Allah’ın nurunu söndürmek isteyen ifritlerin çığlığından kurtarmak sizlerin vazifesi değil miydi?
Ruh deccallerini öldürmek!… Çünkü yaklaşmıştır artık! Hepiniz bilmektesiniz Ruh Mehdisi’nin doğum saatini! Kudüs’ü kurtaracak, onu miracına kavuşturacak! Bir melek alayının ansızın yeryüzüne inişi ve ellerindeki Hızır meş'aleleri yalnızca inanmışların gözüne görünecektir! Marksistlerin, dini bir hayal, bir vehim, bir yanılsama ve fantezi, bir afyon sayan teorileri alt üst olacak ve melekler ansızın yakalayacak onların hepsini!

Ey Muhterem Din Alimleri,,
Mademki imanınız, sırrını yalnız sizin bildiğiniz, tekniğini yalnız sizin kavrayabileceğiniz, şeytanı karşınızda dilsiz bırakan bir gayb silahı ve yardımcı melek ordularıyla kuşanmışsınız, şu halde zayıf insanları güçlendirmek, yıkıcı kuvvetler karşısında yiğitçe direnişi öğretmek sizin vazifeniz değil miydi?

Dünya’da insanlık artık bildiğimiz ölüme bile hasret çeke çeke ölmektedir! Yeni bir dünyanın kurulduğundan habersiz, demokrasinin dinden kopuk yaşayamayacağını duymazlıktan ve bilmezlikten gelen,. 20. yüzyılın kanlı savaşlarından çıkmış insanlığın yeniden imana dönüş yaptığını gözlerden saklamaya çalışan iblis ve ordusuyla savaşmak sizlerin vazifesi değil miydi?…

Vahyin yakuttan mayasıyla insanlığın ruhunu mayalamak, nefisleri Hz. Davut Peygamberin örsünde dövmek, Hz. İsa Peygamberin tevekkül tasından susamışlara su vermek, Sevgili Efendimiz'in (s.a.v) elinde Kur’an kevseriyle yıkanmış bir dünyayı sunmak siz din adamlarının vazifesi değil miydi?

Bütün bir din tarihini anlatmak, o tarihte insanlığı tayyi mekan yolculuğuna çıkarmak sizlerin vazifesi değil miydi? Ortadoğu’da yanan Nemrut’un ateşidir hala! Fakat ateş İbrahim’leri sizlerin duası ve gayretiyle yakmayacaktı!. Irak’taki İsmail’leri Kurban olmaktan kurtaracak da sizlerin duası ve gayreti olacaktı!

Dünya’yı içine çeken bir madde uçurumudur. Hz. Yusuf’un düştüğü kuyu gibi adeta büyülü ve zehirli bir kuyudur bu! O kuyudan yepyeni bir dünya çıkacaktır! Göze görünmeyen madenler o dünyayı atom atom kuşatacak, yeniden donatacaktır. Kuyudan çıktığında o dünya Hz. Yusuf gibi nurani çehresiyle parlayacaktır!

Ey Yeryüzündeki Bütün Din Alimleri!
Dünyadaki bütün ‘izm’ler Hz. Musa’nın Sina dağına gittiği ve dönüşünde halkını altın buzağıyı yapmış ve tapmış olarak bulduğu o çileli imtihanlardan başka nedir ki? Ey Vahye sadık olanlar! İnsanlığın başına bela olan bu bin yıllık buzağıyı boğazlayın artık!

Şayet sizler üzerinize düşen bu vazifeleri layıkıyla yerine getirirseniz, Allah dostu Hz. İbrahim’den, Allah’la konuşma şanının sancağı Hz. Musa’dan, Cebrail nefesinden oluşmuş Hz. İsa’dan ve en büyük dereceye, Allah’ın sevgilisi olma derecesine yükselmiş Hazreti Muhammed (s.a.v)'den siz inanan mü’minlerin üzerine görünmez armağanlar inecektir. Çünkü o yüce Peygamberler isterler ki ümmetleri kendilerine benzesinler.

Allah onların duasını kabul edecek ve biz inanan mü’minler yeniden ruhumuzun silahlarını donanacağız! Tabiata karşı, kötülük doktrinlerine karşı, egoizme, terörizme karşı ruhun en büyük silahI, Allah’a tapmaktır. Allah’a tapmak tıpkı Ashab-ı Kehf’in yiğitleri gibi şehadet parmağını göklere kaldırarak, Allah’lık iddia edenlere haddini bildirmek, yalanı devirmektir! İnanmak Allah’ın insanlığa armağan ettiğin en mucizevi silahtır. Kıyamete kadar inançtan daha üstün maddi veya psikolojik bir silah ortaya koyamayacak karanlığın efendisi! Bu silahın karşısına çıkan silahlar Hz. Musa’nın asasının karşısına çıkarılan büyücü değneklerinden farksızdır.

Ey Yeryüzündeki Din Adamları,
Yalancı propagandaya karşı hakikatin tebliği, şeytanın iğvasına karşı vahyin telkini, zulme karşı adalet, cehalete karşı irfan, şehvete karşı oruç, putperestliğe karşı secdeyi aşılamak sizlerin vazifesi değil miydi? Fakat sizler üzerinize düşen vazifeleri layıkıyla yerine getirmediniz!

Şu halde ellerimi kaldırarak Rabbime şöyle niyaz ediyorum:
Allah’ım, sen din âlimlerini kendi ruhlarına kapanmaktan koru!
Onları toplumun yükselen din heyecanı içinde erit.
Öyle ki ruhların gözle görünür elle tutulur bir biçimde canlandığını, caddelerden nur nehirlerinin aktığını görsünler.
Bizlere arı duru bir ruh ve gönül kazandır Allah’ım!

Ey iyilerin ve kötülerin Rabbi!
Şehirlerimizi değiştir! New York’u, Washington’u, Londra’yı, Paris’i, Berlin’i, Bükreş’i, İstanbul,u Moskova sokaklarını ve caddelerini büyük zamanların insanlarıyla doldur. Tarihi yeniden dirilt!

Sübhaneke ya ilahe illa ente’l-emanül-emani…
Mescid-i Aksa’yı, İlahiler, tekbirler, salavatlarla, Kevser ve zemzemle yıka. Giydiğimiz bayramlık elbiseler gibi içimizi de yepyeni ve taptaze olsun.

Ya Hayy!...
Geçmiş ve gelecek zamanlardaki yüce ermiş ruhlarını bu manevi şölenle davetlendir. Bizleri de bu şölene yüzyıllarca çağrılmışlardan eyle.
Yarım bin yıl aralığına yakın bir zaman aralığında insanlığın nesli arasında tükenmeye yüz tutmuş kadim bir kuş topluluğu olan “Ayet Okuyan Kuşlarına” sen Zümrüd-ü Anka olup dönmelerini nasib eyle.
Sen yalnız günü, geceyi değil, bin yılları onaransın.
Kainata ve Berzah’a yakut cevher özünü veren en büyük ustasın.
Kentlerimizi de berzah gibi aydınlat.
Bizleri görünmez terazilerinde tart.
Görünmeyen kalemlerdeki kayıtlarımızı görür ruh ermişliğine yücelt bizleri.
Bizler yeni bir uygarlığın kapısına geldik, dayandık. Bizi sana döndür. Sana, senden daha yakın öncesiz , sonrasız, ölümsüz, sonsuz, doğumsuz, diri, gören, işiten esman ile yakarıyorum. Ağır bir materyalizm hastalığıyla yere çalınmış bu çağı Bursa çinilerinin yeşilinden ilk bahar gibi, Şeyh Edebali ocağından, Ertuğrul Gazi’nin otağından yeniden dirilt!

Kentler ve ufuklar, doğu ve batı gece ve gündüz, öte dünya, cennet ve cehennem, yakın ve uzak hepsi senin kudret elindedir. Bizleri dünya çerçöpünden, müneccim değneklerinin şerrinden koru

Ya Emanül eman!
Dağılmış, darmadağın olmuş mü’minleri tekrar nurunla topla… Yolun kıyısında bakakalacak inançsızlar ve inkarcılar ne olurdu katılsalardı bu yolculuğa…

Kur’an-ı Kerim, Allah’ın insanlığa armağan ettiği büyük bir medeniyetin ulu bir kitabıdır. Tek noktası bile değişmeyen, ölmek nedir bilmeyen bir kitabın ilk niyazıyla yakarıyorum.

“Bismillahirrahmanirrahim“
“Elhamdü lillahi rabbi’l-alemin. Er-rahmani’r-rahim. Maliki yevmi’d-din. İyyake na’büdü ve iyyake nesta’in. İhdina’s-sıratal müstekim. Sıratallezine en’amte ‘aleyhim ğayri’l-mağdubi ‘aleyhim vela’d-dallin.” (Amin)

.....

- İşbu yazı 28-11. 2006 tarihinde bir edebiyat sitesinde kaleme aldığım ve başta Milli Gazete olmak üzere gönderdiğim ve neşredilmesi için ısrar ettiğim, fakat; “ sayfamızın formatı uygun değil” vs gibi sudan bahanelerle hiçbir İslamcı, Milliyetçi, muhafazakar gazetede neşredilmeyen, hepsi tarafından aforoz edildiğim "Dinler Arası Diyalog Toplantılarına Açık Bildirim" idi. Bu Ramazan Hira döneminin fikir hayatımıza hayır ve bereket getirmesini niyaz ediyorum. Saliha MALHUN

Kategori: Makale Yorum yok
25Nis/200

Nostalji; 25 sene önce BUGÜN; Özgür Kocaeli Gazetesi, 25 Nisan 1995 Salı

1995.04.25b

24Nis/200

Nostalji; 25 sene önce BUGÜN; Özgür Kocaeli Gazetesi, 24 Nisan 1995 Pazartesi

1995.04.24a

22Nis/200

Nostalji; Kocaeli Görüş Gazetesi, 25 Nisan 1995 Salı

1995.04.25a

21Nis/200

Şair Aynur SAYDAM ablamız diyor ki!..

94378907_10158842771169523_7616337051562016768_n

Kategori: Şiir Yorum yok
21Nis/200

Taze ekmek ve mancarlı pide hazır..

IMG_5486

12 Nisan 2020 Pazar / Kocabayramlarda ekmek telaşı.. Mancarlı ve diğer pide çeşitleri..

21Nis/200

İletişime Farklı Bir Bakış / Yrd. Doç. Dr. Zülfikar ÖZKAN

71-iletisimİletişime Farklı Bir Bakış / Yrd. Doç. Dr. Zülfikar ÖZKAN

Sağlıklı iletişim kurmanın temel dinamikleri nelerdir?

Her insanın hayatında iletişimin önemli bir yeri vardır. Çünkü insanlar duygu ve düşüncelerini iletişim yoluyla paylaşarak, mutlu olma ve çevrelerindeki bireylerin mutluluklarına katkıda bulunma imkânı elde ederler.

İletişim, duygu, düşünce veya bilgilerin akla gelebilecek her türlü yolla başkalarına aktarılmasıdır. Başka bir ifadeyle iletişim, bir göndericiden alıcıya mesaj iletilmesi olayıdır. Bir mesaj alışverişidir. İletişim sürecinde, gönderici ile alıcı arasında birbirini anlamaya yönelik bir iletişim trafiği oluşur. Demek oluyor ki iletişim; bilgi üretme, aktarma ve anlamlandırma olgusudur.

20Nis/200

Horoza Maşallah diyebilirsiniz..

IMG_5819

18 Nisan 2020 Cumartesi / Muhammet Altınten ağabeyin birkaç kümes hayvanından biri olan horozu..

20Nis/200

VİRÜS, AŞI VE İLAÇ – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin sVİRÜS, AŞI VE İLAÇ - Ruhittin SÖNMEZ

Covid-19 denilen yeni koronavirüsün yarattığı salgının Çin tarafından Dünya Sağlık Örgütüne (DSÖ) bildirildiği 31 Aralık 2019’dan bu yana yaklaşık 3,5 ay geçti. Virüse karşı bir aşı veya kesin etkili bir ilaç bulunamadı.

Aşı veya ilaç geliştirilme süresinin ne olacağı hakkında tahmin yapabilmek için virüsün laboratuvarda üretilip üretilmediğini bilmek gerekiyor.

Covid-19 virüsünün laboratuvarda üretildiği, hatta 2003 yılında patentinin alındığı iddiaları var. Sosyal medyada yer alan bilgilerin ana kaynaklarına ulaşamadığımız için bu iddia doğru mudur bilmemiz mümkün değil.

Patente dair paylaşılan bilgiler doğruysa zaten virüs laboratuvarda üretilmiştir. Çünkü “şirketler doğal bakteri ve virüslerin patentini alamazlar.”

2011’de çekilmiş Contagion (Salgın) isimli filmde Koronavirüs salgınının konu edilmiş olması ve adeta günümüzün olaylarının anlatılıyor olması ilginç bulundu. 2018 yılında çekilen 'Venom' filmindeki bir sahne özellikle çok tartışılıyor.

Bu tür bir küresel salgının (pandeminin) olabileceğine dair Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) bir yıl önce ülkelere uyarıda bulunduğu biliniyor. Nitekim Türkiye’de de 12 Nisan 2019’da küresel grip salgını (pandemi) konulu Cumhurbaşkanlığı Genelgesinin yayınlandığı, genelge ile belli kurumların görevlendirildiği ve Sağlık Bakanlığı’nın kapsamlı bir rapor hazırladığı açıklandı.

DSÖ’nün bildirdiği salgın senaryosunun yapay virüsün kontrol dışı yayılmakta olduğuna dair bir bilgiye mi dayandığı yoksa doğal bir virüs mutasyonu olacağına dair bilimsel bir öngörü mü olduğunu bilemiyoruz.

Ben dünya ticaret hacmini ciddi şekilde düşürecek bir virüs salgınını ABD’nin de, Çin’in de başka ülkelerin de isteyeceğini sanmıyorum. Fakat Başkan Donald Trump’ın ve İngiltere Başbakanı Boris Johnson’un DSÖ’nün uyarılarına rağmen başlangıçta olayı hafife alması ve tedbir almakta gecikmesi bana çok ilginç geliyor.

Bu olay dünya dengelerini değiştirecek bir biyolojik silah denemesi ise, bu ikilinin ilgisi ve bilgisi olmadan bu mümkün olamazdı. (Uluslararası şirketler veya ABD derin devleti olabilir mi? Zayıf ihtimal.) Trump ve Johnson beklemedikleri bir olayla karşılaşmış gibiler ve ülkelerinde sıkı tedbirler almaya başladılar. Hatta Johnson virüsten hastalandı.

20Nis/200

DÜŞÜNMÜYORUM – Zahide UÇAR

DÜŞÜNMÜYORUM - Zahide UÇAR

‘Düşünüyorum, öyleyse varım’ dedi René DESCARTES

Düşünmek varolmanın sebebi değil,

Sonucudur diyor 1600 lerde Filozof.

Dün gece yokluğumuz onaylandı duydun mu?

Düşünmek varolmanın sonucuysa eğer,

Düşünmek hüküm giydi duydun mu?

Düşünmüyorum, demek ki yokum!

İnsanlık hüküm giydi gördün mü?

20Nis/200

Ya Onurlu Duruş, Ya Yok Oluş! – Hakan HACIİBRAHİMOĞLU

hakan hacıibrahimoğlu

Ya Onurlu Duruş, Ya Yok Oluş! - Hakan HACIİBRAHİMOĞLU

2020 yılına keşke hiç girmeseydik, 2019’da kalsaydık! Ya da 2020’yi es geçip direk 2021’e geçiş yapabilseydik diye içimizden geçiyoruzdur. 2020 senesine depremlerle başladık, maalesef ülkemizin farklı bölgelerinden deprem haberleri gelmeye devam ediyor. Çekirgeler sokakları istila etti, ardından Covid-19 isimli bir virüs hayatımızı alt üst etti. Çernobil Nükleer santralinde yangın çıktı zehir saçıyor, ülkemizde tehdit altında.

Tüm dünyayı saran Korona Virüs ( Covid-19 ) salgını zengin, fakir, âlim, cahil ayırt etmiyor herkesi öldürüyor. 2020 nasıl bitecek? Bitecek mi acaba diye düşünmeye başladık psikolojimiz bozuldu! Bir virüs bizi ne duruma soktu farkında mıyız? İnsan ömrü çok kısa, yarınımız ne olacak bilemiyoruz. Bir musibet, bin nasihatten iyidir demiş atalarımız!  Başımıza gelen bu musibetlerden ders çıkarıp, insanlığımızı sorgulamamız gerekmiyor mu?

Bence hepimizin bu sorgulamayı yapması lazım, ömrümüzün kalan kısmında onurlu yaşayalım, insanlığa örnek olalım. Para, güç, kuvvet bir virüse yenik düştü hep birlikte gördük. İnsanlığı kurtarmanın tam zamanı “Ya onurlu duruş, ya da yok oluş” eşiğine geldiğimizi düşünüyorum.

Biz müslümanlar ahirete iman ediyoruz. Dünya hayatı sona erecek etimiz, kemiğimiz toprak olacak, ruhumuz ebedi hayata devam edecek. Geçici dünya hayatında yaptığımız hatalardan ders çıkaralım ebedi hayatına devam edecek ruhumuzu temizleyelim. İyi insan, örnek insan olalım, güce boyun eğmeyelim, kula kulluk etmeyelim, Allaha kul olalım! Peygamberimiz Hz. Muhammed ( S.A.V ) hadis-i şerifinde “ Haksızlık karşısında susan, dilsiz şeytandır” demiş. Doğrunun, hakikatin, peşinden gidelim, haksızlık karşısında susmayalım, sesimizi yükseltelim! Yetimin hakkını koruyalım! Kul hakkı yemeyelim! Allah’ın resulü Peygamber efendimiz Hz. Muhammed ( S.A.V ) hadisinde,“ Komşusu açken, tok yatan bizden değildir” demiş! İnsanlığın anlamını ne güzel açıklayan bir söz değil mi?

19Nis/200

Allah rahmet eylesin

a978df23-9f6f-4b15-bbe8-c6504b8b45bf

Kategori: Mesaj Yorum yok
19Nis/200

17 Nisan 1913’te şehit olan vatan fedaisi kolağası Resneli Niyazi’yi unutmayalım

unnamedunnamed (1)Balkan Savaşı  8 Ekim 1912 tarihinde patlak verince Cevdet Paşa’nın ordusuna katılan kolağası (kıdemli yüzbaşı) Resneli Niyazi Bey, yenilgiyle biten savaştan sonra, İtalya üzerinden İstanbul’a ulaşmak için Arnavutluk’un Avlonya iskelesine gider.

Vapur beklerken, Balkan komitacıları tarafından, 40 yaşında 17 Nisan 1913’te üç  kurşunla sırtından vurularak şehit edilir.

Şehit edilişinin 106.yılında vatan fedaisi Resneli Niyazi Beyi saygıyla anıyor ve kutsal anısı önünde saygıyla eğiliyoruz.

Ruhun şad olsun vatan fedaisi Resneli Niyazi Bey!

19Nis/200

Rahmetli Özal ve Başkanlık Sistemi – Rahmi TURAN

rahmi turanRahmetli Özal ve Başkanlık Sistemi - Rahmi TURAN

17 Nisan 1993 – 17 Nisan 2020…

Tam 27 yıl olmuş…

Zaman o kadar hızlı geçiyor ki…

Dün, 8'inci Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın 27'nci ölüm yıl dönümüydü…

Merhum Özal, hem Başbakanlık, hem Cumhurbaşkanlığı zamanında çok önemli kararlara imza atan ve Türkiye'yi dünyaya açan bir devlet adamıydı.

19Nis/200

Şu “ev de kal“ günlerinin en iyi tarafı,

Şu  “ev de kal“ günlerinin en iyi tarafı, bana düşünmek için epey bir zaman  tanımış olmasıydı...

Ben özel sektör de çalışan bir mühendisim....
Ben ve çevremde tanıdığım özel sektör çalışanları, paramızın ödenmediği anda projeyi yırtar atarız veya peyderpey işi yaparak kendimizi güvenceye alırız yahut olmadı işi bırakırız...

Ve Olur biter.....

Kimse de bizlere bu işleri yapacaksın, çalışacaksın demez, diyemez de.....

İşin doğrusu ve maalesef ayıptır söylemesi ama biz kararlarımızı tamamen kişisel çıkarlarımız doğrultusunda alırız...

Aslında ben bütün meslek gruplarının da böyle olduğunu sanıyor ve vicdanım rahat yaşayıp gidiyordum....

Son günlerde bu salgın nedeniyle olsa gerek herkes gibi ben de sağlık camiasını gerçek anlamıyla  yeni yeni tanımaya başladığımı fark ettim....

Birden Eğer onlar da bizim gibi davranırsa diye bir telaş aldı beni...

Öyle ya, bile isteye olağanüstü bulaşıcılığı olan hastaları ben niye muayene edeyim..????!!!!!
Üstelik niçin böylesine bir ölüm riskini göze alayım..!!!???

Baktım ki olacak gibi değil biraz araştırınca gördüm ki 1 ay önceden ”izin rapor istifa” hepsinin zaten yasaklanmış olduğunu öğrendim...

Buna rağmen istifa edenler olursa da, bu kişilerin bir daha kamuya alınmayacağı kamu ile iş yapamayacakları yazılmış...

Kendi adıma sevindim ama çıkarcı tarafımdan da utandım. İnanın bizim meslek grubuna bu dayatmayı kimse yaptıramazdı....

19Nis/200

Dikkat et..

9f01a5fc-8283-43a8-b330-b6c4fd18924d

Kategori: Mesaj Yorum yok
18Nis/200

KEDER ADAM ÖLDÜRMEZ –Süleyman PEKİN

KEDER ADAM ÖLDÜRMEZ –Süleyman PEKİN

    

Dikkat; bu yazıda yanal reklam uygulaması bulunmaktadır ama kafaya takmayın)

Bir aydır bir milimin 0,000125 büyüklüğündeki bir virüsün ev bazlı toplama kamplarındayız. Bu tecrit ne kadar sürer diyenler için dört ayrı stratejik analiz yazısı yazdık; bu bir korku ve endişe üzerinden zihniyet değişikliği istihsali stratejisi olduğu için..

Gayri hafta içinden bir hafta sonu yazısı yazalım; madem bu cumartesi - pazar da sokağa çıkma yasağı var. Geçenkine hazırlıksız yakalanmıştık amma bu defa cephaneyi bol tutacağız🙂 Malûm, evdeki cepheyi muhkem kılmak için..

38-40 yıllık Öğretmenim olan ve 7’den 77’ye ‘oku’maktan, ‘öğren’mekten ve ‘yaz’maktan milim şaşmadan ilerleyen Sabahattin Gencal’ın 12 Nisan tarihli “Mutluluğa Uçuran Sevinç Kanatlarının Balmumu Kederdir” yazısıyla birkaç yaşıma daha girdim.

18Nis/200

Ailece Çardaktayız..

IMG_5390 

11 Nisan 2020 Cumartesi / Kocabayramlar da Ailece evimizin önündeki çardak’ta çay içiyoruz.. Çağrı bey birden fazla..

18Nis/200

Ahsen Okyar’dan Türk Telekom Kandıra’ya teşekkür

ahsen_okyardan_turk_telekom_kandiraya_tesekkur_h14852_c7cbbAhsen Okyar’dan Türk Telekom Kandıra’ya teşekkür

Kocaeli Kandıralılar Derneği kurucularından; kentimizin önemli kıymetlerinden Ahsen Okyar, son bir aydır Çakırcaali Divanı Kocabayramlar Mahallesi'nde ikamet ediyor.

Ahsen Okyar; Kocaeli Kandıra'nın yetiştirdiği önemli kıymetlerdendir.

Karakteri ve toplumda duruşu ile daima insanı öncelikli tutan Okyar; sosyal ilişkileri ve kente kazandırdığı çeşitli sivil toplum kuruluşları etkinlikleri ile de çok geniş bir kesim tarafından tanınıp sevilmektedir.

Toplumsal duyarlılığının yanında biz gazeteciler için de kendisi 'fahri gazeteci' olarak görülebilecek kadar özenli basın bültenleri derleyip hazırlayan birisidir. İlişiğinde olduğu tüm etkinliklerin bir PR sorumlusu özeninde çalışmasını yaparak kamuoyunu haberlendirmek üzere basına sunumunu gerçekleştirir. Ayrıca https://ahsenokyar.com/ adresindeki blogu da bir çeşit enformasyon dijital arşiv ortamı olarak emek harcadığı çalışmasıdır.

Ahsen Okyar; son bir aydır Çakırcaali Divanı Kocabayramlar Mahallesi'nde ikamet ediyor.15 Nisan Çarşamba günü öğleden sonra Türk Telekom Kandıra’ya internet bağlantısı için müracaat etti. Ön bilgi olarak 1 gün ile bir ay içinde işlemin gerçekleşeceği bilgisi verildi. Perşembe sabah saat: 09.00 da aldığı mesajda ise saat: 13:00 ‘e kadar ekiplerin Kocabayramlar’da olacağı bilgisi verildi. Saat:12:00 sularında Türk Telekom ekibi Kocabayramlar da evin önünde ve çok kısa zaman sonrasında da internet bağlantısını tamamlayarak köyden ayrıldılar.

Ahsen Okyar, Türk Telekom Kandıra Şefi Hamza Tüfenk, İnternet kurulum ekibinden Haluk Yaşar ve Emrah Ötkur’a aracılığımızla teşekkürlerini sunuyor.

Biz de 7x24 Kocaeli Ailesi olarak bu haber vesilesi ile kendisine uzun ve sağlıklı ömürler diliyoruz.

https://www.7x24kocaeli.com/gundem/ahsen-okyardan-turk-telekom-kandiraya-tesekkur-h14852.html?fbclid=IwAR3rAhol8oQ7neKFcJmLdpG9_jlzjxh_dYHgrEzvPaIP60J3ChFQcbAKk6c