KÜLTÜR FARKI – Ruhittin SÖNMEZ
KÜLTÜR FARKI - Ruhittin SÖNMEZ
İspanya’da yapılan NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir hareketi gündem oldu. Erdoğan salona girerken sol yanında oturan İngiltere Başbakanı Boris Johnson’un arkasından sessizce yaklaştı ve İngiliz Başbakanın omuzuna dokundu. Johnson irkilerek arkasını dönerken omuzundaki Erdoğan’ın elini bir refleks olarak itti. İki lider daha sonra tokalaştılar.
Erdoğan’ın hareketi bizim gibi Akdeniz veya doğu toplumlarında bir samimiyet ve yakınlık gösterisi
olarak kabul edilir. Oysaki Avrupa ve ABD’de bu türlü yakın temaslar bir tehlike algısına yol açıyor.
ABD’ye ilk gittiğimizde orada yaşayan Türk dostlarımız bu konuya dikkatimizi çekmişlerdi. Zaten sosyal
hayat buna göre tanzim edilmişti. Mesela bir mağazada kasada, bir ATM’de, bankada veya başka bir
kuyrukta olanlar ile işlem yapanlar arasında en az 3 metrelik bir mesafe bırakılıyordu.
KURALLAR UYGULANIRSA – Ruhittin SÖNMEZ
KURALLAR UYGULANIRSA - Ruhittin SÖNMEZ
Amerika seyahatimde görüp beğendiğim iyi ve güzel şeyleri bize örnek olması için paylaşıyorum.
Mesela ABD’de trafik kurallarına uyulmasının kazaları ve trafik sıkışıklığını ne kadar azaltabildiğini çıplak gözle bile görebildim.
Orta Batı denilen (aslında orta kuzey konumundaki) eyaletlerde hemen hergün otomobille yaptığımız
gezilerde trafiğin işleyişi ile alakalı bazı temel kuralları öğrendim.
Öncelikle ABD’de toplu ulaşımın yok denecek kadar az olduğunu, sadece metropol merkezlerinde ve kısıtlı miktarda olduğunu hatırlatalım. Bu yüzden herkesin otomobili olmak zorunda. ABD’de 1000
kişiye düşen motorlu araç sayısı 816’dır. (Türkiye’de ise 251)
Bu bakımdan kara trafiğinin akıcı olması ve trafik kazalarının azaltılması çok önemli. Buralarda
alternatif yolların çokluğu ve kuralların titiz uygulanmasıyla bu iki konuda başarılı sonuçlar alınmış.
BİZ NİYE BÖYLE YAŞAYAMIYORUZ? – Ruhittin SÖNMEZ
BİZ NİYE BÖYLE YAŞAYAMIYORUZ? - Ruhittin SÖNMEZ
Amerika çok büyük bir ülke ve birbirinden çok farklı hayatların yaşandığı bölgelere sahip.
Büyüklük ölçüsünü anlamak için Indianapolis’ten Las Vegas’a uçakla 4 saatlik bir yolculuk yaparak gidebildiğimizi ve bu iki şehir arasında 3 saat fark olduğu anlatmam yeterli olur sanıyorum. Yani bu iki şehir arası İstanbul’dan İngiltere’ye olan mesafede kadar. Mesafeleri daha uzun olan ve ancak 10-12 saatlik uçak yolculuğu ile ulaşılabilen ABD şehirleri de var.
Haliyle tek bir Amerika tasviri yapmak yanlış olur. Bu geniş coğrafyada (biraz abartılı bir deyişle) “sincapların ağaçlardan inmeden ülkenin doğusundan batısına gidebileceği” 3 bin km uzunluğa yakın ormanlık bölgeler olduğu gibi çöl olan bölgeler de var. Karasal iklimin hâkim olduğu bölgeler de Hawaii ve Meksika Körfezine bakan güney kesim gibi her mevsim ılıman tropikal iklimli eyaletler de.
BİR AYLIK ARADAN SONRA – Ruhittin SÖNMEZ
BİR AYLIK ARADAN SONRA - Ruhittin SÖNMEZ
15 yılı aşan köşe yazarlığım sürecinde ilk defa bir ay süre ile yazı yazmadım. Amerika’ya yaptığım seyahat sırasında kendimi zorlasam belki yine haftada iki gün yazabilirdim. Ama bu defa yazmak içimden gelmedi.
Yazdıklarımın hem benim kendi duygu ve düşüncelerimin berraklaşmasına ve hem de okuyucunun düşünce dünyasının zenginleşmesine katkı sağladığı kanaatindeyim. Bu yüzden yazmayı çok seviyorum.
Elbette, zaman zaman ben de, “söylesem faydası yok, sussam gönül razı değil” sözündeki gibi bir ruh haline giriyorum.
Bu durumdan “mesajlarımın ulaşması gereken bir kişi varsa ve O’na ulaşıyorsa maksat hasıl olmuştur” tesellisi ile çıkış yolu buluyorum.
Buna rağmen bir ay yazmadım.
ŞÜKÜR, SORUNLARI GÖRMEZDEN GELMEK DEĞİLDİR – Ruhittin SÖNMEZ
ŞÜKÜR, SORUNLARI GÖRMEZDEN GELMEK DEĞİLDİR - Ruhittin SÖNMEZ
Bana göre şükür mutlu olmanın anahtarıdır. Çünkü biliyoruz ki insanoğlunun arzu, heves, ihtirasları ve bunlara bağlı olarak ihtiyaçları sınırsızdır. Ancak imkanlar sınırlı olduğu için, mutlu olmak elde edebildiklerine şükretmekle mümkün olabiliyor.
Şükür, “iyiliği bilip yaymak, iyiliği anıp sahibini övmek, iyiliğe karşı söz ve davranışlarla minnettarlık göstermek gibi anlamlara gelir.” Özellikle iyiliğin gerçek sahibi olan Tanrının bize verdiği nimetlerden, iyiliklerden dolayı O’nu övmek, O’na minnet duygusu içinde olmaktır.
Hamd ise, Allah'ı yaptığı her işi en iyi şekilde yaptığı için övmek ve minnet duymaktır. Dolayısıyla hamd sadece Allah'a mahsus olur, nimet verse de vermese de O’na hamd ederiz.
Şükür ise bir nimetin, bir iyiliğin karşılığında edilir. Nimetin size ulaşmasına aracılık edene teşekkür eder, nimetin gerçek sahibine yani Allah’a da şükrederiz.
“Belaya şükredilmez, hamd edilir” dersem şükür ile hamd arasındaki farkı daha iyi anlatmış olabilirim sanıyorum.
Kur’an-ı Kerim’de “Rabbinizin rızkından yiyiniz ve O’na şükrediniz” ve benzeri ifadelerin olduğu ayetler var. Allah’ın yarattığı hava, su, gıdalar vd rızıklar için hamd ve şükretmemiz gerekir.
Ancak rızkımızı kazandığımız işi bize veren, bize dar günümüzde yardım ederek sıkıntımızı gideren insanlara da şükredebiliriz.
“Allah O’ndan razı olsun” dediğimiz kişilere duyduğumuz duygu şükürdür.
İyi günümüzde, kötü günümüzde yanımızda olanlara karşı “iyi ki varlar” diye düşünmemiz şükürdür. “Müşteri velinimetimdir” diyen esnafın bu ifadesi de bir şükürdür.
“İyi ki böyle patronum var” diyen çalışanların, “iyi ki böyle çalışanlarım var” diyen patronun sözleri de şükürdür.
Demek ki, insanlara şükrediyorsak bir nimete, bir iyiliğe aracı oldukları içindir. Kendimize kötülük edenlere veya diğerlerinden daha az kötülük edenlere şükretmeyiz.
SİYASALLAŞMIŞ YARGI VE ÜÇ CUMHURBAŞKANI – Ruhittin SÖNMEZ
SİYASALLAŞMIŞ YARGI VE ÜÇ CUMHURBAŞKANI - Ruhittin SÖNMEZ
Bir hukukçu olarak içeriğini bilmediğim bir dava dosyası hakkında yazmayı doğru bulmam. Bu yüzden Gezi Olayları sebebiyle Osman Kavala’ya ağırlaştırılmış müebbet ve 16 kişiye 18’er yıl hapis cezası verilen dava hakkında şimdiye kadar yazmadım.
Osman Kavala’ya farklı dünya görüşüne sahip olmamız ve yurtdışı bağlantıları sebebiyle hep “acaba devletin elinde benim bilmediğim bilgi ve belgeler mi var?” kuşkusu ile baktım.
Fakat Mahkeme önce Kavala’yı “Gezi Parkı Olaylarında” suçsuz buldu ve hakkında beraat kararı verdi. Tutuklu yargılanan Kavala tam tahliye olacakken “Casusluk” iddiasıyla dava açılıp bu sebeple tutukluluğu devam ettirildi.
Şimdi aynı mahkeme bu defa Kavala’ya “casusluk” suçundan beraat kararı verirken, daha önce beraat ettiği Gezi olayları sebebiyle “cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs” gerekçesiyle ağırlaştırılmış müebbet cezası verdi.
Bu çelişki ve karşı oy yazan hâkimin gösterdiği açık hukuksuzluklar sebebiyle kararı eleştirmemiz gerekiyor.
ÇEKTİĞİMİZ SIKINTININ FARKINDALARMIŞ – Ruhittin SÖNMEZ
ÇEKTİĞİMİZ SIKINTININ FARKINDALARMIŞ - Ruhittin SÖNMEZ
Muktedirler, vatandaşın çektiği sıkıntıları önce görmezden geldiler, yok saydılar. Sonra “bütün dünyada pahalılık var, biz yine en iyisiyiz” yalanına başvurdular.
Gördüler ki bu tavır işe yaramak şöyle dursun halkın iktidara öfkesini artırıyor, yeni bir karar aldılar. Çıkan her yetkili “vatandaşın sıkıntısının farkındayız” diyerek söze başlar oldu.
Bu sözü her duyduğumda, Koca Ragıp Paşa’nın bir beytinde yer alan "Şecaat arz ederken merd-i kıptî sirkatin söyler" veciz sözü aklıma geliyor. (Kıpti Çingene, sirkat hırsızlık ve şecaat ise yiğitlik, mertlik anlamına gelir.)
"Kıpti mertliğini anlatırken hırsızlığını söyler" şeklinde çevrilebilir. “Kendini övmeye çalışırken suçlarını orta dökenler” için kullanılır.
“Vatandaşın sıkıntısının farkındayız” sözü, 20 yıllık iktidarın sonunda, İktidar temsilcilerinin artık halkımızla aynı sıkıntıları paylaşmadığının, yaşanan bunca sıkıntıların acısını hissetmediklerini, milletimiz ile duygudaşlığının kalmadığının itirafıdır. Anketlerde oylarının eriyip gitmekte olduğunu görmeseler bu sıkıntıların farkına bile varmayacaklarının beyanıdır.
Eskiden halkın içinde yaşayan onlarla hayatı paylaşan iktidar mensupları artık sarayda, sırça köşklerde, bambaşka bir alemde yaşamaktalar. Sıradan insanların geçim sıkıntısından uzak, bol gelirli işlerin içindeler. Kendilerini seçkin ve üstün görüyorlar.
GÜNÜ KURTARAN İŞLER YAPMAK – Ruhittin SÖNMEZ
GÜNÜ KURTARAN İŞLER YAPMAK - Ruhittin SÖNMEZ
AKP iktidarı olayların akışına kapılmış gidiyor. Olaylar olduktan sonra günü kurtaran işler yaparak, devletin işlerini yönetiyormuş gibi yapıyor.
Son örnek Giresun'da 22 Ağustos 2020 tarihinde yaşanan selden en çok etkilenen Dereli ilçesinden geldi. Selden sonra devlet yaraları sarmak için afetzedelere ev ve iş yerleri yaptı. İlçe merkezi de yeniden düzenlendi. Ancak karların erimesi ve yağmurların başlamasıyla birlikte yapılan işin foyası ortaya çıktı. Debisi yükselen derenin yanından geçen yeni yapılan yolun ve istinat duvarının bir kısmı çöktü.
Yapılan işler Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından büyük bir övünçle 29 Ocak 2022 günü açılmıştı.
SİYASİ DAVALARDA HAKİMLER NEDEN DEĞİŞTİRİLİR? – Ruhittin SÖNMEZ
SİYASİ DAVALARDA HAKİMLER NEDEN DEĞİŞTİRİLİR? - Ruhittin SÖNMEZ
Biriyle aranızda bir hukuki uyuşmazlık çıktığında veya suç işlediğiniz iddia edildiğinde yargılanacağınız mahkeme önceden belirlenmiş olan yetkili ve görevli mahkemedir.
Yasada objektif ve herkes için düzenlenmiş kurallara göre belirlenmiş mahkemenin hâkimi / hâkimleri de o mahkemede görev yapmakta olan hâkimdir.
Davanızda karşı taraf olarak herhangi bir kişi de olsa devlet başkanı da olsa durum aynıdır.
Olaydan önce kurulmuş ve somut olay ile kuruluşu bakımından ilgisi olmayan mahkemeye “tabii mahkeme”, bu mahkemenin hâkimine de “tabiî hâkim” denir.
Hukuk devletlerinde, “kişiye veya olaya özgü mahkeme kurma ve hâkim görevlendirme imkanını ortadan kaldıran bu ilke vatandaşlar için adil yargılama güvencesi veren temel bir ilkedir.”
DEVLETİN FİYATLARA MÜDAHALESİ VE SÜTLÜ NURİYE – Ruhittin SÖNMEZ
DEVLETİN FİYATLARA MÜDAHALESİ VE SÜTLÜ NURİYE - Ruhittin SÖNMEZ
“Narh” kavramını ilk olarak 1980 İhtilali sonrasında duydum.
1980 öncesi İstanbul’da üniversite öğrencisiydim. O tarihlerde İstanbul’da çok kaliteli Gaziantep usulü baklava yapan marka değeri yüksek üç firma vardı. Öğrenci bütçesiyle bazen kendimizi şımartmak istediğimiz durumlarda, bu tatlıcılardan birinden baklava, kadayıf gibi tatlılar yerdik. Bu anlar öğrencilik hayatımızın güzel hatıraları arasında yer alır.
İhtilal olduktan sonra İstanbul dışında çalışıyor olmama rağmen sık sık yine bu ilimize geliyordum. İhtilalin baklava keyfimize de dokunacağı hiç aklıma gelmezdi. Ama aklımıza gelmeyen başımıza geldi.
SENİN EKONOMİK KURTULUŞ REÇETEN NE? – Ruhittin SÖNMEZ
SENİN EKONOMİK KURTULUŞ REÇETEN NE? - Ruhittin SÖNMEZ
Yaşadığımız ağır ekonomik kriz ortamında dahi iktidara hesap sormak riskli. Fakat Muhalefet partilerine dönüp “sizin ekonomik kurtuluş reçeteniz var mı?” diye sormak hem kolay ve hem de entelektüel bir hava verdiğinden konforlu bir alan yaratıyor.
Sanki iktidarın sınırları, yönü ve hedefi belli istikrarlı bir programı varmış da muhalefetin yokmuş gibi.
İktidar, “heterodoks” yani genel kabul görmüş politikaların dışında yeni yöntemler denemekte olduğunu kendisi açıkladı. Buna karşılık muhalefetin ekonomi biliminde genel kabul görmüş politikaları benimsediğini biliyoruz.
Türkiye’de 9 Temmuz 2018 tarihinden itibaren Cumhurbaşkanlığı Sistemi uygulanmaya başladı. Yeni sistemin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 4 yılda 3 ekonomi bakanı değiştirdi.
Her ekonomi bakanı döneminde ayrı politikalar izlendi.
20 ayda 4 Merkez Bankası Başkanı değişti. “Söz dinleyen” Başkanlar döneminde, tek görevi enflasyonu kontrol etmek ve Türk Lirasına değer ve itibar kazandırmak olan Merkez Bankası bu hedeften vazgeçti.
Demek ki iktidarın bir reçetesi hatta bir yol haritası bile yok!
AK PARTİ’Yİ ABD İKTİDARAGETİRDİ – Ruhittin SÖNMEZ
AK PARTİ’Yİ ABD İKTİDARAGETİRDİ - Ruhittin SÖNMEZ
“Erdoğan’a âşık olduğunu” açıklamış olan, Siirtli Arap asıllı bir iş adamı Ethem Sancak. Sıradan biri değil, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Tank Palet fabrikasını verdiği, kendisine Katarlıları ortak ettiği; sırdaş, emanetçi denilebilecek kadar güvendiği bir yakını. Bazen Mao’cu / Çin’ciliği ön plana çıkan, bazen Soros ilişkileri ile dikkat çeken biri.
Üstelik AKP’nin Eski MKYK üyesi.
Ethem Sancak “Ak Parti Amerikan desteği ile iktidara geldi” açıklaması yüzünden partisinden ihraç edilmesi için işlem başlatılınca istifa etti.
Ethem Sancak, önce inkâr etse de videosu yayınlanınca görüldü ki, aynen şu sözü söylemiş: “Tayyip Erdoğan, Büyük Ortadoğu Projesi’nin eş başkanıydı. Aslında Amerika’nın desteğiyle geldik iktidara."
Bunu zaten Arslan Bulut yıllardır yazıyordu. “AKP bir ABD projesidir, hatta parti programı Amerika'dan CFR tarafından gönderilmiş bir memorandumdan aynen alınmıştır” diye. Kimse de itiraz edemiyordu. Ama bu defa itiraf içeridendi.
AKILDAN, BİLİMDEN VE AHLAKTAN UZAK DİNDARLIK – Ruhittin SÖNMEZ
AKILDAN, BİLİMDEN VE AHLAKTAN UZAK DİNDARLIK - Ruhittin SÖNMEZ
İlahiyatçı Ayşe Sucu’nun Sözcü Gazetesindeki köşe yazısında şu cümleleri çok dikkatimi çekti.
“Hamdi Yazır, Mehmet Vehbi Efendi, Rıfat Börekçi, Mehmet Akif, Seyyit Bey dönemlerinin önemli simaları. Aralarında fikir ayrılıkları olsa da cumhuriyete geçişte Atatürk'e destek veren bu şahsiyetlerin ortaya koyduğu fikri seviye, günümüzde çoktan aşılmalıydı.
Gelin görün ki, onların bıraktığı yerde bile değiliz:
Ne ‘Ey Müslümanlar uyanın, felsefe İslam'a çalışıyor’ diyen Hamdi Yazır'a kulak verdi günümüz dindarları; ne de dillerinden düşürmedikleri,‘asrın idrakine söyletmeliyiz İslam'ı’ diyen M. Akif'e. Akıldan, bilimden ve ahlaktan uzak dindarlık söylemlerde bile hükmünü sürdürür oldu.”
AHLAKSIZ SEÇİM İSTEYEN MÜSLÜMANLAR – Ruhittin SÖNMEZ
AHLAKSIZ SEÇİM İSTEYEN MÜSLÜMANLAR - Ruhittin SÖNMEZ
AKP ve MHP ortak çalışması sonucu hazırlanan Seçim Kanunu teklifi halen Meclis’te görüşülmekte. Bu teklif,Cumhur İttifakının iktidarı kaybetme korkusuyla hazırladığı bir “seçim mühendisliği” ürünü.
Mehmet Y. Yılmaz T-24’teki yazısında, çok isabetli olarak, teklifin adını “Seçim Hilelerini Garantiye Alma Kanunu” olarak koymuş.
Teklifin amacı, seçim hileleri ve taraflı seçim kurullarının hukuka aykırı kararlarıyla da olsa, seçim kazanmaktan ibaret.
Beni burada asıl ilgilendiren husus, değişiklik teklifinin içindeki ahlaksızlıklar ve Cumhur ittifakının “muhafazakâr Müslüman, yerli ve milli” yönetici ve seçmenlerinin ahlaksız teklife karşı tutumları.
Önceki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden biliyoruz ki bu kitle için seçimlerin eşit ve adil şartlarda yapılmasının hiçbir önemi yoktur. Yeter ki seçimi kazanan kendilerinden olsun.
2018 seçimlerinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın makamından aldığı güç ve devletin imkanlarını kendisi ve partisi lehine hoyratça kullanmasını hiç yadırgamadılar. Erdoğan’ın güya resmi açılış programları yaparak, devletin imkanlarını ve gücünü kullanarak,fiilen parti mitingleri yapmasından hiç rahatsızlık duymadılar.
Bu kadar adaletsiz ve eşit olmayan şartlarda yapılan seçimlerde “trafolara kedi girmesinden”, bir emrivaki ile “atı alanın Üsküdar’ı geçmesinden”mutluluk duydular.
CUMHURBAŞKANINA MI İNANALIM, İÇİŞLERİ BAKANINA MI? – Ruhittin SÖNMEZ
CUMHURBAŞKANINA MI İNANALIM, İÇİŞLERİ BAKANINA MI? - Ruhittin SÖNMEZ
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İstanbul Esenyurt’ta Karadeniz Dernekler Federasyonu’nun düzenlediği etkinlikte,“Vallahi yeminim olsun, milletimden bir tek kişinin huzurunu bozan olursa hayatı dar ederim…” “Uyuşturucu satanların bacaklarını kırmak benim görevim”gibi sözler söyledi.
Cumhurbaşkanlığı sisteminde Bakanların siyasi kimliği yoktur. Başkanlık sistemlerinde bu makamlarda görevli olanlar “sekreter” olarak anılır. Parlamenter sistemin “müsteşarlık” makamı gibidir. Eskiden müsteşarlardan buna benzer sözler duymamız hiç söz konusu olmazdı.
Hadi diyelim ki Bakan Soylu eski siyasetçi olduğu için böyle sözler edebiliyor.
Fakat devleti temsil eden bir kişiden bir devlet adamı ağırlığı ve üslubu beklemek de bizim vatandaş olarak hakkımız.
Devlet adamı, yetkisini görevli olduğu makamdan alır ve kendi adına değil o makamı temsilen konuşur. Bir bakan hiçbir kimseye “hayatı dar ederim… bacağını kırarım…” diyemez. Bir suç işleyen varsa kanunların uygulanması için yargıya teslim eder.
Mesela Bakan Soylu “bir mafya örgütü liderinden her ay 10 bin dolar aldığını” iddia ettiği bir milletvekilinden bahsetmişti. Bu milletvekili için “hayatı dar ederim” demedi. “Bu kişiyi savcılığa bildireceğim” dedi. Ama bu görevini de yapmadı.
TTB KAPATILSIN, POLİS HALKI DÖVSÜN – Ruhittin SÖNMEZ
TTB KAPATILSIN, POLİS HALKI DÖVSÜN - Ruhittin SÖNMEZ
İktidar kanadı her geçen gün tuhaf ve kontrolsüz tepkiler veriyor. Halktan kopuk, kibirli, küstah ve kaba bir üslupla kendilerine kayıtsız şartsız biat etmeyen veya desteklemeyen kim veya hangi kurum varsa saldırıyorlar.
İlk işareti MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli çakıyor. Arkasından AKP yetkilileri ve trolleri harekete geçiyor:
“Anayasa Mahkemesi kapatılsın.” / “HDP kapatılsın.” / “Türk Tabipler Birliği kapatılsın.”
Tıp Bayramı öncesi partili Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan özel sektöre ve yurtdışına giden hekimler için çok rencide edici sözler söyledi. “Varsın giderlerse gitsinler, yerleri boş kalmaz, yeni mezunlarla doldururuz” dedi.
Bu defa yandaşlar “Türk Tabipler Birliği (TTB) kapatılsın” diye etiket açtılar. Tüm doktorları aynı kefeye koyup ağır laflar ettiler.
Bazı AKP’liler daha da ileri gitti: “Yurtdışına giden doktorlar vatandaşlıktan çıkarılsın” dedi.
Hatta bazıları hızlarını alamadılar; “Tıp Fakülteleri kapatılsın” diye etiket açtılar.
“AK Parti’yi savunduğunu söyleyen, ekranlarda, gazetelerde parti sözcüsü gibi davranan isimlerin de kampanyaya katıldığını” gören aklıselim AKP’liler bile bu kadarına şaşırdı.
Geçen senelerde de Barolar Birliğini kapatmak istedilerse de zorluğunu görüp bölmeyi düşündüler. Fakat kurdukları iki yandaş baroya üye olacak avukat bulamadılar.
Bu yüzden kökten çözüm olarak, istemedikleri bütün kurumlar için “kapatılsın” noktasına geldiler.
Ama gücün sarhoşluğuyla takındıkları bu kibirli tavrın halk kitlelerinin gönlünde nasıl tahribat yaptığını göremiyorlar.
Binlerce yıllık bir Türk devlet geleneğimiz vardı. Bunu yıkıp ilkel bir kabile devleti veya mafya örgütü yönetimine çevirecek bu teklifleri nasıl ağızlarına alabiliyorlar, şaşıyorum. Ülkemizi dünya liginde en alt sıralara götürecek böyle bir zihniyetin iktidarda olmasından utanıyorum.
YAPAN DEĞİL UYARAN SUÇLUYMUŞ – Ruhittin SÖNMEZ
YAPAN DEĞİL UYARAN SUÇLUYMUŞ - Ruhittin SÖNMEZ
Garip şeyler oluyor Türkiye'de. Hatay Belediye Başkanı "Hatay elden gidiyor" dedi diye hakkında Valilik suç duyurusunda bulundu.
Hatay Belediye Başkanı, eski AK Partili yeni CHP’li, Lütfü Savaş. Başkan Savaş Suriyeli nüfus artışının şehrin mevcut durumda ve geleceğinde yaratacağı sorunlara dikkat çekti.
“Hatay’ın nüfusu 1 milyon 670 bin. Gayri Resmi verilere göre 800 binin üzerinde Suriyeli var. Yaklaşık her 2 kişiden biri Suriyeli” dedi. Yanlış mı? Değil.
“Hatay’daki doğumların yüzde 75’ini Suriyeli kadınlar yapıyor. Yeni doğan her dört çocuktan üçü Suriyeli” dedi. Yanlış mı? Hayır, doğru.
Hadi diyelim ki “yanlış”; devletin elindeki “doğru” rakamları bildirin, Belediye Başkanı da kendi rakamlarını açıklasın. Doğrusu ortaya çıksın değil mi? Suç duyurusu da ne oluyor?
Bakın, Türkiye’deki resmi Suriyeli sığınmacı sayısı 3 milyon 700 bin. Türkiye’de 10 yaşın altındaki Suriyeli sayısı 1 milyon 68 bin. 10 senede doğan Suriyeli çocuk sayısından anlaşılıyor ki bunların doğurganlık hızı Türk kadınlarının 4-5 katı.
Zaten Hatay Belediye Başkanı da aynı şeyi söylüyor. Yetkilileri ve halkımızı uyarıyor: “Demografik yapı bizim aleyhimize gelişiyor. 12 yıl sonra Hatay belediye başkanı Suriyeli olabilir.”
Lütfü Savaş “çare bulun” diye adeta yalvarıyor: “Atatürk'ün milli sınırlara kattığı son yer burası. Bu coğrafyada zemin kaygan. Hatay elden gitmesin…”
İli hakkında Ankara’yı uyaran Belediye Başkanı görevini yapıyor… Hatay Valiliği O’nun hakkında suç duyurusunda bulunuyor. Akıl alır gibi değil.
Rusya - Ukrayna savaşında, Rus nüfusun yoğun olduğu Ukrayna’nın sınır bölgelerinin etkisini görmediniz mi?
Özellikle sınır bölgelerimizde yoğunlaşan Suriyeli sayısının ileride yaratacağı riskleri görmeyenler, “Suriyelileri göndermeyeceğiz” diyen sözde yerli ve millîler haklı… Ama “demografik yapımız bozuluyor” diye çare arayanlar suçlu öyle mi?
Halen Montrö Sözleşmesi konusunda uyaran Emekli Amiraller ile “dolar 10 TL olacak” diyen ekonomistler yargılanıyor. Şimdi sıra Hatay Belediye Başkanında mı?
Bunlar bir zamanlar FETÖ organizasyonuna dair uyarı yapanların başına gelenleri hatırlatmıyor mu?
ERKEN SEÇİM İHTİMALİ HÂLÂ VAR – Ruhittin SÖNMEZ
ERKEN SEÇİM İHTİMALİ HÂLÂ VAR - Ruhittin SÖNMEZ
AKP+MHP uzun süredir çalıştıkları Seçim Yasası değişiklik teklifini açıkladı. Teklifin Cumhur İttifakının çoğunlukta olduğu Meclis’te kabul edilmesi bekleniyor.
Değişiklik teklifini açıklayanlardan MHP'li Feti Yıldız "Bu kanun yürürlüğe girdiği andan itibaren bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanmaz. Erken seçim tartışmalarına son verilmiştir…" dedi.
Gerçekten erken seçim tartışması sona erdi mi? Seçimler normal zamanında yani Haziran 2023’te mi yapılacak? Bundan emin değiliz.
Çünkü iktidar her geçen gün zayıflamaya devam ediyor. Ekonomik sıkıntıların azaltılması, mevcut zihniyet ve yönetim anlayışıyla mümkün olamayacak gibi görünüyor.
Bir diğer sıkıntı, zamanında yapılacak bir seçimde R. Tayyip Erdoğan aday olamayabilir. Çünkü Anayasaya göre 2 dönem Cumhurbaşkanlığı yapan kişi 3. Defa aday olamaz. Anayasa’nın çok net hükmüne rağmen neden “aday olamayabilir” diye net olmayan bir ifade kullandığımı sorabilirsiniz.
YAPMAYIN… YAPMAYIN… / Ruhittin SÖNMEZ
YAPMAYIN... YAPMAYIN... / Ruhittin SÖNMEZ
Türkiye’nin yetiştirdiği çok değerli ekonomistlerimiz var. Bunlar yaşadığımız ekonomik buhranın sebebi ve körükleyicisi olan yanlış politikaları görüp adeta saçlarını başlarını yoluyorlar.
Çünkü Türkiye’yi yönetenler pandemi süreci ve akabinde Rusya- Ukrayna savaşının getirdiği ve getireceği çok riskli ortamda hiç yapılmaması gereken şeyler yapıyor.
İktidar ekonomiyi bir deneme yanılma yöntemiyle yönetmeye çalışıyor. Yetkililer genel kabul görmüş yöntemlerin dışında heterodoks dedikleri politikaları savunuyorlar. Bir uçtan öbür uca savrulmakta olan politikalar belirsizlik ve güvensizlik yaratıyor.
Ekonomist Hakan Kara son durumu değerlendiren mesajında şu tespitleri yaptı:
“Cari denge hızla bozuluyor, enflasyon beklentisi artıyor ve ekonomi yavaşlıyor. (Cari açık ve üretim verisi henüz savaşın etkisini içermiyor.)
Ekonomide ender görülen bir durumdur. Bu üç temel göstergeyi birden bozmak özel çaba gerekir.”
Değerli ekonomist Mahfi Eğilmez,iktidarın “Faizi indirince kur yükselecek, kur yükselince cari açık düşecek, cari açık düşünce enflasyon düşecek….” söyleminin sonunda geldiğimiz yeri tanımladı: “Hepsinin tersi oldu.”
Zanka TV’de çok değerli yorumlarını dinlediğimiz Rubil Gökdemir de “Bütün ceremesine milletçe katlanmamıza karşın; Cari fazla hedefiyle yola çıkıp, sadece OCAK ayında 7,11 milyar $'lık cari açıkla bütün zamanların rekorunu kırdınız! Hiç mi utanmıyorsunuz?” diyerek iktidarı eleştirdi.
Sonuçta kur yükseldi, cari açık yükseldi, enflasyon yükseldi, işsizlik yükseldi. Bu dört parametreyi birden yükseltmek hakikaten özel bir çaba ve beceri gerektirir.
Yönetim hatalarının sonucu olarak, insanlarımız arabasını kullanamaz, kaloriferini yakamaz, elektrikli cihazlarını kullanamaz, tatil yapamaz ve hatta temel gıda ihtiyaçlarını alamaz hale geldi. Sağlık ve eğitim hizmetleri dahi aksamakta.
VARSIN GİDİYORLARSA GİTSİNLER – Ruhittin SÖNMEZ
VARSIN GİDİYORLARSA GİTSİNLER - Ruhittin SÖNMEZ
“Bir Cumhurbaşkanı böyle bir söz söylemiş olamaz” dediğim çok sözünü duydum. “Artık hiçbir sözüne şaşırmam” diyordum. Ama beni yine yanılttı.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan inanılmaz bir söz daha etti: Yurt dışına giden hekimleri eleştirerek “Varsın gidiyorlarsa gitsinler, bizler de üniversiteleri yeni bitiren doktorlarımızı buralarda istihdam eder, buralarda onlarla yola devam ederiz. Gerekirse yurt dışından ülkemize dönmek isteyenleri süratle davet ederiz. Buralar boş kalmaz merak etmeyin.” ifadelerini kullandı.
Bir kere bu üslup çok yaralayıcı, rencide edici.
Bir işyerinden istifa eden doktora, bütün zenginliği parasından ibaret olan bir patronun bile söylemekten çekineceği bir yaralayıcı dil bu.
Doktorlarımız mevcut eğitim sistemimiz içinde en nitelikli meslek gruplarının başında geliyor. Diğer meslek gruplarının çoğunda,isteseler de gelişmiş ülkelerde mesleğini icra edebileceklerin oranı doktorlardan düşüktür. Fakat doktorlarımız lisan sorununu çözdüyse her yerde mesleğini icra edebiliyor.