İNGİLİZ GÖZÜYLE ‘MİLLÎ MÜCADELE’MİZ – 3 / Süleyman PEKİN
İNGİLİZ GÖZÜYLE ‘MİLLÎ MÜCADELE’MİZ – 3 / Süleyman PEKİN
İngiliz Yüksek Komiser Vekili R. Webb de mevkidaşlarıyla yarışır bir analizcidir. Yunanlıların Aydın Vilâyetindeki aşırılıklarından ve birçok durumda haksız olmalarından söz eden Webb, kalıcı Barışı sağlamanın yolunun Türklerin haklı ve mantıklı isteklerine kulak kabartmak olduğunu ve zor kullanılarak yapılacak bir Barışın Türkleri Bolşeviklerin yanına iteceğini, bunun da Yakındoğu ve Ortaasya’yı alevler içinde bırakacağını ifadelendirmektedir. Yapılacak en iyi işin Türklerin kabul edebilecekleri bir gücün mandasını Anadolu üzerine sağlamak olduğunu da zikretmektedir.
MEZOPOTOMYA’NIN SON ÇEYREK ASIRLIK KRONOLOJİSİ – Süleyman PEKİN
MEZOPOTOMYA’NIN SON ÇEYREK ASIRLIK KRONOLOJİSİ – Süleyman PEKİN
Mezopotomya tabiri antik Yunanca’dan günümüze dek gelen binlerce yıllık kadim bir terim. Rize Güneysu’nun da eski adı olan Potomya; nehirlik / suluk yer, Mezo; iki, Mezo-potomya ise İki-nehir / Çifte-su manasında. Malûm; Fırat (Euphrates) ve Dicle (Tigris) nehirleri..
Su, hayat demek.. Sümerlerden Suriye, Irak ve Türkiye’ye değin 6 bin yıldır bu böyle.. Buna bir de son 2 asrın en önemli enerji kaynağı petrol de eklenince göz gözü görüyor. Ormanın kralı aslan için zebra, antilop, ceylan ne anlam ifade ediyorsa gezegenin reisi Amerika için de petrol, doğalgaz, su o anlamdadır.
TRİPOLİÇE KATLİAMI’NIN 195. YILI – Süleyman PEKİN
TRİPOLİÇE KATLİAMI’NIN 195. YILI – Süleyman PEKİN
Srebrenitsa’yı bilirsiniz; Bosnalı Sırpların 21 yıl önce 8.372 kişiyi katlettiği ve belgelerle “II.Dünya Savaşı’ından sonra insanlığa yapılan en büyük suç” olarak ıspatlanan soykırımı. Ve devamında, 1992-1995 yılları arasında, Avrupa’nın gözü önünde sistematik bir kırıma tâbi tutulan 300 bin Müslüman Boşnak..
ÜÇ TARZ-I İHANET – Süleyman PEKİN
ÜÇ TARZ-I İHANET – Süleyman PEKİN
Yusuf Akçura’nın 20.yy başında kaleme aldığı “Üç Tarz-ı Siyaset”te Osmanlıcılık, İslamcılık, Türkçülük anlatılır ve mukayese edilir. Bu yüzyıl başında bu toprakların tarihini yazanlar / yazacaklar ise siyaset penceresindekilerle değil ihanet tenceresindekilerle uğraşacaklar.
KAPANA SIKIŞTIRILAN TÜRKİYE ANCAK ESAD’LA BİRLİKTE SURİYE’NİN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜNÜ SAĞLAYARAK BU VARTAYI ATLATABİLİR–Süleyman PEKİN
KAPANA SIKIŞTIRILAN TÜRKİYE ANCAK ESAD’LA BİRLİKTE SURİYE’NİN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜNÜ SAĞLAYARAK BU VARTAYI ATLATABİLİR
GENETİĞİYLE OYUN KURULMUŞ MİLLETLER – 2 / Süleyman PEKİN
GENETİĞİYLE OYUN KURULMUŞ MİLLETLER – 2 - Süleyman PEKİN
Çözümlenmiş genetiğimiz üzerine kurgulanan oyunlar yazımızın ilkine yapılan yorumlar mevzunun daha iyi anlaşılmasına ilham verecek türdendi. Kimi bizi iyiden iyiye analiz edenlerin millî ve dinî değerlerimizi yozlaştırmak için de sıkı çalıştıklarını, kimi birkaç binyıl temelli devlet geleneğimizle kurulan Cumhuriyet’in kodlarıyla oynamanın ne denli tehlikeli olduğunu vurgulamış. Kimi de eski Sağlık Bakanı Osman Durmuş zamanında Adnan Oktar Gurubu üzerinden yüzbinlerce kan ve ilik örneğinin Amerika’ya kaçırılmasını hatırlatmış.
GENETİĞİYLE OYUN KURULMUŞ MİLLETLER – I / Süleyman PEKİN
GENETİĞİYLE OYUN KURULMUŞ MİLLETLER – I / Sleyman PEKİN
Milletlerin karakteristik özellikleri aynı zamanda genetik şifreleridir. Bu sıra “İngiliz İstihbaratı’na Göre Turancılık El Kitabı”nı okuyorum. I.Dünya Savaşı’nın hemen bitiminde yazılmış. Ne kadar detaylı, ne kadar bilimsel bir bilseniz.. Ne kadar karşılaştırmalı, ne kadar çözümlemeli bir görseniz.. Türk, Moğol, Macar, Tunguz, Samoyet, Tatar, Fin-Ogur demeden tüm akraba toplulukları kılcallarına kadar incelemişler. 25 yıl sonrasında Turancılık Davası’ndan yatan 3 Mayıs Türkçülerinden hocalar, profesörler bile bu kadarına vakıf değildir sanırım.
“YOUR BOYS / SİZİN ÇOCUKLAR” BAŞARAMADI –Süleyman PEKİN
“YOUR BOYS / SİZİN ÇOCUKLAR” BAŞARAMADI –Süleyman PEKİN
12 Eylül öncesi kişilerin ve kurumların aşırı politize olması vatandaşımızın sendikalara ve STK’lara üye olurken bile yoğurdu üfleyerek yemesine neden olmuştur. Öyle ki yeni yetişen nesillere siyasetten uzak durmaları fiks menü halinde tembihlenmiştir.
DRAMATİZE BAYRAMLARIN HÜZNÜ – Süleyman PEKİN
DRAMATİZE BAYRAMLARIN HÜZNÜ – Süleyman PEKİN
“Ettiler aşkımı benden biçare..
Ne bahtım uyanır, ne feryat çare”
Bayram’dayız; Kâinatın Kullanma Kılavuzu olan Kuran’ın indirildiği ay olan Ramadan’ın ve inananlar için ilâhi bir empatide sınır tanımama organizasyonu olan Oruç’un (Savm, Sıyâm) Bayramında..
DİN SANAYİİ ve YAŞAR NURİ ÖZTÜRK – Süleyman PEKİN
DİN SANAYİİ ve YAŞAR NURİ ÖZTÜRK – Süleyman PEKİN
Klasik Müslümanlık en çok reformistlerden nefret eder. Dinde yeniliklerin bozulmamış İslam’ı bozacağını düşünür. Velev ki o düşünceler tamamen Kur’an kaynaklı olsa bile.. Asıl bozulmayanın Kur’an olduğunu, dinî yaşantının ise her dönem bozulabileceğini düşünemez. Dahası her ritüeli Allah’ın emri sayar ve örneğin teravihi yok sayanı derhal din dışı ilan eder.
28 Şubatların sonlarına değin bu muhafazakârlık dinine mensup biri olarak Atatürk’ten sonra belki de en çok günahını aldığım kişi Yaşar Nuri Öztürk’tür. 90’lı yıllarda yazıp söyledikleriyle 2000’li yıllarda yazıp söylediklerinin aynı olduğunu kitaplarından ve TV programlarından fark ettiğimde, hele hele Kuran’dan referans verdiği âyetlerin karşılığını Elmalı ve Davudoğlu gibi meallerden incelediğimde hak vermeye başladım.
KÜRESEL KÖLELİĞİN GÖNÜLLÜ HALKALARI – Süleyman PEKİN
KÜRESEL KÖLELİĞİN GÖNÜLLÜ HALKALARI – Süleyman PEKİN
Kölelik, İslam öncesi Türk tarihinde yoktur. Zira konar-göçer Türk sosyo-ekonomik yaşantısına uygun değildi. “İnsanlar arasında eşitliğe çağrı” olan İslâmiyet de hitap ettiği toplumlardaki köleliği tedricen kaldırma yoluna gitmiştir. Ne var ki adı Müslüman kendi kavmiyetçi devletler (Emevî, Abbasî) eski alışkanlıklarını kolay bırakamadılar.
Maalesef fıkıh ve ilmihal kitaplarımızda, Selçuklu ve Osmanlı geleneğimizde bile “köle, gulâm, kenîz (cariye)” gibi kavramlarla az da olsa varlıklarını sürdürdüler. Oysa ‘köle azad etmek’ diye çok sevaplı bir Peygamber sünneti vardı ve başta Hz. Ebubekir gibi, Hz. Ömer gibi dev sahabeler bu işe öncülük ediyorlardı.
DEĞİŞİMLER DİBEĞİNDEKİ DIŞ VE İÇ SİYASET – Süleyman PEKİN
DEĞİŞİMLER DİBEĞİNDEKİ DIŞ VE İÇ SİYASET – Süleyman PEKİN
Geçen yıl başında Fransa’daki Charlie Hebdo karikatür dergisine yapılan saldırılar sonrasında Dünya siyasal sisteminin yeni bir evreye yöneldiğinin işaretlerini okumaya çalıştık. Akabinde ortaya çıkan PEGİDA (Batı’nın İslamlaşmasına Karşı Vatansever Avrupalılar) gibi hareketler de bu evrilmenin hız katalizörleri işlevini üstlendi.
BİR KORE GAZİSİNİN ARDINDAN – Süleyman PEKİN
BİR KORE GAZİSİNİN ARDINDAN – Süleyman PEKİN
Kore Gazisi İsmail Atiman Amcayı İzmit Lisesi Tarih ve Kültür Kulübü olarak davet ettiğimiz okul bahçesindeki açık hava konferansında binlerce liseliyi coşkulu anlatımıyla etkilemesiyle ve yapılan sevgi tezahüratlarıyla tanıdım. Bu tanışıklık bir düzine yıl boyunca da devam etti.
O bir Kore Gazisi olmaktan öte gönüllü bir Kore Savaşı muhabiri, yazarı hatta misyoneri ve millî meselelerimizin sevdalı bir takipçisi idi. Konferanslar, ziyaretler, dosyalar, köşe yazıları ve Kore Kahramanlarının isimlerinin eğitim kurumlarında yaşatılması gayreti vefatına kadar hiç eksilmedi.
II.Dünya Savaşı bizi girmiş kadar etkiledi. Sonrasında bir yandan Sovyetler Birliği’yle âmiyane tabirle papaz olduk, diğer yandan yeni tesis edilen ABD eksenli statükoya dahil olmaya çalıştık. NATO’ya girişimiz bile 3 yıl gecikmeli olmuştur.
YÜZ YILLIK KUT’LU BİR ZAFER – Süleyman PEKİN
YÜZ YILLIK KUT’LU BİR ZAFER – Süleyman PEKİN
İngilizleri önce Çanakkale Cephesi’nde durdurduk; Mart 1915’te denizde, Çanakkale Boğazı’nda ve sonrasında karada, Gelibolu’da. Irak Cephesi’nde önce Kasım 1915’te Selman-ı Pak’da İngilizleri yendik ve sonra Nisan 1916’da Kut’ül-Amare’de toptan esir ettik.
Çanakkale kara savaşları tam 8,5 ay sürmüştü; Kut’ül-Amare harbi ise tam 142 gün. Bugünkü Irak’ın orta güneyindeki Kut Şehri civarında öyle bir zafer kazanıldı ki kabil-i kıyas değil. 23 bin kayıp verdirilen İngilizlerin kalan 13.800 askeri de esir alındı. Bu alınanların 500’ü subay, bu subayların da 13’ü general olmak kaydıyla.. Ve bu zaferin karşılığında biz de 350’si subay olmak kaydıyla 10 bin şehit vermişizdir.
“NE ZULÜM NE MERHAMET; YALNIZCA ADALET” – Süleyman PEKİN
“NE ZULÜM NE MERHAMET; YALNIZCA ADALET” – Süleyman PEKİN
Pakistan’ın Millî Şairi ve İslam Dünyası’nın 20.yy’daki en derin düşünürü Muhammed İkbal 1877’de Pencap’ta doğdu, 21 Nisan 1938’de Lahor’da rahmet-i Rahman’a kavuştu. Yeni Türk Devletinin kurucusu ve akıl önderi Mustafa Kemal Atatürk’le çağdaştır. Önce gelen önce gitti; 68 yıldır cisimleriyle değil ama eserleriyle ayaktalar ve çok da günceller.
Bizim Millî Şairimiz Mehmet Akif’le de adaş ve derttaştırlar. Her ikisi de Müslümanlığın geçen yüzyıldaki kronik problemlerine kafa yormuşlardır. Fakat İkbal tespit, teşhis ve tedavide çok öndedir. O, Yaşar Nuri’nin deyişiyle “20’nci asrın büyük vicdanı”dır ve “Kur’an Dininin vicdan adamı”dır. Şu analizlerine ne dersiniz:
"Her saçını uzatan kendini derviş sayıyor
Ne kadar lanetli varsa dindar kesildi
Bu din satan tüccarlardan el aman!"
HA KARABAĞ, HA KARAMAN – Süleyman PEKİN
HA KARABAĞ, HA KARAMAN – Süleyman PEKİN
Her ikisi de Oğuz / Türkmen diyarıdır. Malazgirt Savaşı sonrası her iki diyarının Türkleştiği vakittir. 11’nci yüzyılın III.çeyreğinden 21’nci yüzyılın ilk çeyreğine kadarki 9,5 asırlık zaman..