İNGİLİZ GÖZÜYLE ‘MİLLÎ MÜCADELE’MİZ – 4 / Süleyman PEKİN
İNGİLİZ GÖZÜYLE ‘MİLLÎ MÜCADELE’MİZ – 4 / Süleyman PEKİN
İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Curzon’un Türkiye’deki İngiliz Yüksek Komiserliği’ne gönderilen yazılar İngiltere’nin açıkça Türkiye’den ayrılmış veya Türk hakimiyetinde olmayan bir otonom Kürdistan istediğini ortaya koymaktadır. Bu bağlamda İngilizler Kürt yörelerindeki Hıristiyan azınlıkları da Kürt menfaatleriyle tevhid etmeye çalışırken Türkiye’den ayrılmak istemeyen Kürt çoğunluğu Aralık 1919 itibariyle Şeyh Mahmut, Şeyh Meşhal, Seyyid Mehmet liderliğinde Süleymaniye, Kerkük, Revandiz ve Erbil’de İngilizlere karşı silahlı ayaklanmaya girişmişlerdir.
Bu arada İngiliz Yüksek Komiseri Robeck’ten Lord Curzon’a 26 Aralık tarihli raporun ekinde çok ilginç detaylar göze çarpmaktadır. Buna göre Mustafa Kemal, Doğuda bir Ermeni devletinin kurulmasına karşı önlem bâbında Türk, Kürt ve Arap liderlerini Erzurum’da toplamış; toplantıya Azerbaycan temsilcileri de katılmış; başkumandanlığını Mustafa kemal’in yapacağı bir “Kuva-yı İslâmiye” ordusu kurulması kararlaştırılmış ve her birliğin kendi kumandanınca yönetilerek ana gövdeye bağlanacağı kabul edilmiş. Demek ki Kuva-yı Milliye’nin sağlaması da varmış; Kuva-yı İslâmiye.
İngiliz belgeleri 1919 sonu itibariyle Türkiye’deki İtilaf Devletleri’nin askerî durumunu rakamlandırmakta; 100 binlik bu yekûnun ancak 10 bin kadarı (İstanbul, Batum, Çanakkale, Selanik ve İzmit - Afyon hattı) İngiltere’nindir. Yine belgeler göre İngilizleri en çok rahatsız eden vaka Bolşeviklerin Türkiye ve diğer İslam ülkelerindeki propaganda faaliyetleridir. Zira İngiltere kendisini en büyük İslam İmparatorluğu olarak göstermektedir. Yükselen Bolşevizm (Komünizm) etkisini boşa çıkarmak için İngiliz Siyasî Subayı Luke, yapılacak Barış Antlaşmasında hiçbir Türk bölgesinin Yunanlılara bırakılmaması ve Azerbaycan’ın bağımsızlığının tanınması isteğini raporlasa da İngiliz Dışişleri Ofisi bu minvalde hareket etmeyecektir.
Daha da ilginci İngilizlerin Millî Hareket ve Müslümanlık Davasının yıkıcı tehlikesini şöyle formüle etmişlerdir: “Milliyetçi ol çünkü bu İslam’ı korumanın tek yoludur veya İslam’a sâdık ol çünkü İslam sizin millî mirasınızı korumanın tek yoludur.” Bu adeta bugünkü Türk-İslam Ülküsü’nün temeli gibi..
Ocak 1920 yılında hem İstanbul’daki İngiliz Yüksek Komiserliği’nin hem de İngilizlerin Karadeniz Ordusu Genelkurmayı tarafından hazırlanarak İngiltere Dışişleri Bakanlığı’na gönderilen raporlarda “Türkiye’deki Milliyetçi Hareket”in gücünü küçümsememek ve İstanbul’un Türklerden alınmasının İslam Dünyasında doğuracağı tepkiler hakkında uyarılar vardır. Esasında Mebusân Meclisi’nin İstanbul’da açılmasını istemeyen İngilizler Millî Hareket’in İstanbul’daki en büyük destekçisi olarak Harbiye Nezâreti’ni görmüşler ve Cemal ile Cevat Paşaların istifaya zorlanması için Fransız Yüksek Komiserliği’yle birlikte hareket etmişlerdir.
İngilizler, yeniden açılan Mebusân Meclisi’ni Anadolu’daki Millî Hareket’in İstanbul’daki siyasî ayağı olarak değerlendirmekte; Ekim 1919’dan beri görevde olan Ali Rıza Paşa Hükümetini Milliyetçilere sempatisi nedeniyle çok yakın takip etmekte ve Harbiye Nezâreti’nin Milliyetçilere silah ve cephane yardımını yer yer tespite çalışmaktaydı. Bu arada İngilizlerin sonradan istihbarat aldığı iki toplantı var ki oldukça önemli: İlki 23 Ocak tarihli ve Pierre Loti şerefine Veliaht Abdülmecit’çe düzenlenen İngilizlerce Millî Hareket’in yuvası kabul edilen Üniversitedeki toplantı. İkincisi 30 Ocak tarihli ve Azerbaycan’ın bağımsızlığının tanınması için organize edilen miting. Kardeş Azerbaycan’ın bağımsızlığı mitingde çok anlamlı bir şekilde “Yeniden kurulacak bir Türkiye’nin gelecekteki başarılarını önceden haber veren bir mucize” olarak değerlendirilmiştir.
- Devam edecek -
Leave a comment
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.