Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

ahsen okyar
27Mar/180

HÜRRİYET VE TÜRKİYE TÜRKLERİNDİR – Ruhittin SÖNMEZ

r sönmezHÜRRİYET VE TÜRKİYE TÜRKLERİNDİR – Ruhittin SÖNMEZ

Doğan Medya Grubunun satılması basit bir ticari işlem değildir. Kaça satıldığı bir yana, kime satıldığı çok daha önemli.

Doğan Medya’nın yeni sahibinin Erdoğan Demirören olduğu açıklandı. Demirören, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a çok yakın bir isim.

E. Demirören’in "İmralı zabıtlarının", (28 Şubat 2013 tarihli) Milliyet’te yayımlanmasına tepki gösteren Tayyip Erdoğan'la telefon görüşmesinin ses kayıtları hala internette paylaşılıyor.

Burada Demirören’in R.T. Erdoğan’a "Patron" diye hitap ettiğini, ‘nasıl girdim bu işe ya, kim için’ cümlesine eşlik eden gözyaşlarını hatırlarsınız.

“Hâlbuki Demirören ‘Patron’u kızdırmamak için” her şeyi yapıyordu. Gazetelerinin genel yayın yönetmenliği için ondan tavsiye bile istemişti. Tayyip Erdoğan, “O zaman Kanal 24’den ayrılmakta olan Akif Bey’i tavsiye ettim. Onlar anlaşamadılar” demişti.

Ses kayıtlarında R.T. Erdoğan’ın sert sözleri üzerine, Demirören "üzdüm mü yoksa seni Patron" sözü ile başlayan, “sen bana bir yarım saat ver görüşelim” yalvarmasıyla devam eden konuşmasının sonunda, “gereğini yapacağım Sayın Başbakanım” diye defalarca söz vermişti. Kısa bir süre sonra Milliyet ve Vatan’dan birçok yazar, tasarruf gerekçesiyle, işten çıkarılmıştı.

21Mar/180

BİR PROPAGANDA MALZEMESİ OLARAK TARİH – Süleyman PEKİN

BİR PROPAGANDA MALZEMESİ OLARAK TARİH – Süleyman PEKİN

Öncelikle 59 günlük bir sürede örnek bir operasyonla ve az hasar, bol beceriyle Zeytin Dalı Harekâtı’nı icra eden Türk Ordusu ile son vuruşmanın olacağı Afrin Merkezi’ni PYD / YPG unsurlarının 4-5 gün önceden boşaltmasını sağlayan Türk Diplomasisi’ni başarılarından ötürü tebrikliyorum. Darısı Menbiç ve Süleyman Şah Türbe toprağı, Tel Abyad, Resulayn, Kamışlı, Amude, Haseki, Dirik’e…

Afrin Harekâtı’nın 18 Mart’ta bitirilmesi de bence tarihî hafızanın varlığı açısından önemli. Zaten kahraman askerlerimiz de zaman zaman I.Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı sırasındaki duruşumuzun fotoğraf karelerini birebir tekrarlayan zafer pozları verdiler. 15 Temmuz sendromu böylelikle tamamen atlatılmış oldu.

Çanakkale Deniz Zaferi’ni böyle bir askerî ortamda ve adeta sivillerin televizyonlara kurduğu strateji masalarında harita önlerinde teneffüs eden halkımız bu yıl kutlamaların hakkını verdi. Malûmunuz hava durumu gibi yıl yıl değişebiliyor kutlayıp kutlamama katsayımız..

20Mar/180

ANAYASA MAHKEMESİ KARARINA NASIL UYDULAR? – Ruhittin SÖNMEZ

r sönmezANAYASA MAHKEMESİ KARARINA NASIL UYDULAR? – Ruhittin SÖNMEZ

İstanbul’daki bir Ağır Ceza Mahkemesinin, Anayasa Mahkemesine “sen yetkini aştın, verdiğin kararı uygulamıyorum” tavrı Türkiye’de ilk defa yaşanan bir durumdu. Hatta belki de dünyada emsali olmayan bir hukuk garabeti idi.

Şahin Alpay ile Mehmet Altan, Ahmet Altan, Nazlı Ilıcak, Ali Bulaç, Ahmet Turan Alkan, Mümtazer Türköne gibi gazeteci sanıkların yargılandığı dosyada yaşanmıştı bu tuhaf durum.

Gerçi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, "Ben Anayasa Mahkemesi'nin vermiş olduğu karara da uymuyorum, saygı da duymuyorum" sözlerini biliyorduk. (28.02.2016)

Ama bir yerel mahkemenin AYM’ye direndiği ve kararını uygulamadığı ilk örnekti.

Bahsi geçen gazetecilerden birine dahi hiç sempatim olmadı. Ayrıca dosya içindeki bilgilere vakıf olmadığım için, sanıkların suçlu olup olmadıklarına dair bir yorum yapmam söz konusu olamaz. Ancak yerel mahkeme, Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararları çerçevesinde süreci değerlendirebiliriz.

Hukuk herkes içindir ve herkese lazım.

Bu dava süreci “hukuk devletine” olan inancımızı sarsıyor.

Olay, bu kişileri aşan bir örnek hukuki vaka haline geldi. Yerli veya yabancı herkes bu vaka üzerinden Türkiye’nin hukuk düzeni hakkında olumsuz bir kanaat ediniyor.

Türkiye’nin yargı sistemi dış baskılarla karar alan bir görüntü veriyor.

19Mar/180

Anne babasız üç aylar, bayramlar – Yüksel ERCAN

Anne babasız üç aylar, bayramlar - Yüksel ERCAN

Bizim memlekette gelenektir, Belediye başkanları  üç aylar ile ilgili medya kuruluşlarına “Tebrik ilanı” vermeye başladıkları an kendisini Müslüman olarak kabul eden kim varsa mübarek Ramazan ayının kapıya dayandığının farkına varır ve farkına varır varmaz da uhrevi bir hava içerisinde Ramazan ayının hazırlıklarına başlar.
***
Müslümanların en önemli zaman dilimlerinden birisi olan 3 aylar 19 Mart 2018 (Yarın)  tarihinde başlayacak. Recep, Şaban ve Ramazan Ayından oluşan üç aylar, İslam’ın ilk dönemlerinden beri manevi açıdan büyük önem taşımaktadır. Bu yüzden Müslümanlar tarafından ayrı bir öneme haizdirler.

17Mar/180

HENRİK İBSEN’İN BİR BEBEK EVİ – Mehmet Cemal ÇİFTÇİGÜZELİ

mehmetcemal-iftigzeli2HENRİK İBSEN’İN BİR BEBEK EVİ - Mehmet Cemal ÇİFTÇİGÜZELİ

Norveçli Yazar Henrik Ibsen’i (1828 - 1906) Yaban Ördeği ve Peer Gynt adlı eserlerinden tanıyorum. Tiyatroda sahnelenmişti yıllar önce. Belki de 40-50 yıl falan olabilir. İdeolojik çatışmaların yoğun olduğu bir dönemde tanıdı Türkiye Henrik İbsen’i. Ankara Sanat Oyuncularını Rutkay Aziz ile Bir Halk Düşmanı adlı eserini sahneye koymuştu Başkentte(1978). Büyük de bir alaka görüyordu. Aynı yıl George Schaefer Bir Halk Düşmanını filme aldı, Steve McQueen, Bibi Andersson, Charles Durning, Richat A. Dysart gibi ünlü sanatçıların yanında bir çocuk sanatçı Ham Larsen de olarak görev almıştı. Henrik İbsen bu yıllarda şöhretin daha da zirvesine çıktı. Gerçi Hasan Ali Yücel Milli Eğitim Bakanı iken İbsen’in eserlerini doğudan-batıdan klasikleri serisinde bizzat kendisi tercüme etti ve yayınlamıştı. Bu yıllardan gelen bir tanıtım olsa da gülmece ve dram ögeleriyle birlikte öne çıkan Bir Halk Düşmanı adlı eserinin sinemaya aktarılması Henrik İbsen ve eserlerinin tanınması açısından söz konusu yıllarda en önemli bir şanstı.

14Mar/180

‘ÖZELLEŞTİRİYORUM İŞTE, VAR MI DİYECEĞİN?’ – Süleyman PEKİN

‘ÖZELLEŞTİRİYORUM İŞTE, VAR MI DİYECEĞİN?’ – Süleyman PEKİN

Türkiye Cumhuriyeti yüzde yüz yerli ve yüzde yüz millî bir devlet olarak kuruldu. 23 ile 38 arasındaki dönem bunun nidüğünün ve nasılının ıspatıdır. Şeker fabrikalarından dış politik eksenlere kadar yerlilik, millîlik ve özgünlük destanıdır.

Koca Kurtuluş Savaşı kazanılmasına rağmen I.Dünya Savaşı’nın acı tecrübesinden midir nedir yoksa Atatürksüzlükten midir nedir, II.Dünya Savaşı’na girmediğimiz halde kaybetmiş gibi davrandık. Sanki biz yenilmişiz gibi ABD ile SSCB arasında ‘ho; lak, lak’ yaparak birinin himayesine girdik.

Bu meyanda yerli olsa da millî olamayan İsmet İnönü’yü Batmayan İngiliz Güneşi’ne karşı Almanların gölgesine sığınan II.Abdülhamit Han’a benzetirim. Bence Mustafa Kemal’in son dönem Türk tarihinde mukayesesinin yapılabileceği tek devlet adamı Enver Paşa’dır.

13Mar/180

İSLAM’I BUNLAR GÜNCELLERSE… / Ruhittin SÖNMEZ

r sönmezİSLAM’I BUNLAR GÜNCELLERSE… / Ruhittin SÖNMEZ 

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “İslam'ın güncellenmesinin gerektiğini” söylediği sözleri epeyce ses getirdi.

Türkiye o kadar hızlı gündem değiştiriyor ki bu konu da kısa sürede tedavülden kalkabilir.

Oysaki “İslam’ın güncellenmesi” çok boyutlu ve hayati bir mesele. Siyasi gündemin kısır konuları gibi birkaç günde tüketilmesi doğru değil. Enine boyuna tartışılması gerekir.

NE DEDİ?

Cumhurbaşkanı Erdoğan Dünya Kadınlar Günü toplantısında yaptığı konuşmada şunları söyledi:

“Bunlar ya bu asırda yaşamıyorlar, çok farklı bir dünyada yaşıyorlar. Çünkü İslam'ın güncellenmesinin gerektiğini bilmeyecek kadar da aciz bunlar. Siz İslam'ı 14 asır öncesi hükümleri ile bugün uygulayamazsınız. Beni birçok hocaefendi tefe koyacak o ayrı mesele. Rabbim bizi tefe koymasın.”

“Birisi bakıyorsunuz sünneti, öbürü bakıyorsun icmaı tartışıyor. Ya bırak bu işleri, aslolan mukaddes kitabımız Kuran’dır. Kuran’a ters değilse mesele bitmiştir.”

12Mar/180

HABERLERİN HAMALI MISINIZ, FİKİRLERİNİZİN MİMARI MI? – Yunus ÖZEN

haber

Bir müddet çalıştığım kurumun internet istatistiği dikkatimi çekti. Sabah mesai başlar başlamaz internette ilk olarak haber sitelerine giriliyordu. Sıralamada ilk 10 haber sitelerinden oluşuyordu. Ardından sosyal platformlar geliyordu ki bu daha endişe vericiydi. Çalışanların işiyle alakalı asıl kullanması gereken site ise ilk 20 site arasına bile girmiyordu çoğu zaman. Oysa bir insanın çalıştığı yerde yapması gereken şey, mesaisinin tamamını işine harcamasıdır.

9Mar/180

BURDUR’DA BİR ŞEKER FABRİKASI VARDIR – Fazlı KÖKSAL

burdur

BURDUR'DA BİR ŞEKER FABRİKASI VARDIR – Fazlı KÖKSAL

Şeker Fabrikalarının satışa çıkarılması, beni çocukluk günlerimin anılarına götürdü...

8Mar/180

İTTİFAK VE HAZİNE YARDIMI – Ruhittin SÖNMEZ

r sönmezİTTİFAK VE HAZİNE YARDIMI - Ruhittin SÖNMEZ

MHP’nin AKP ile ittifakının bir de “tamamen duygusal” bir boyutu var. “Tamamen duygusal” tabirinden tamamen maddi menfaatin kastedildiğini biliyorsunuzdur.

Siyasi partilere her yıl bütçe gelirleri üzerinden devlet yardımı yapılıyor. Bu yardım yerel seçim yapılan yıllarda 2 katı, genel seçim yıllarında ise 3 katı olarak gerçekleştiriliyor.

2018 için bütçeden siyasi partilere yapılan Hazine yardımının tutarı 273.8 milyon TL.

Bu yıl bütçeden partilerin oy dağılımına göre AKP'ye 139.1 milyon TL, CHP'ye 71.2 milyon TL, MHP'ye 33.3 milyon TL, HDP'ye 30.1 milyon TL ödendi.

2018'de erken seçim olursa siyasi partilere aynı oranda 2. defa para yardımı yapılacak.

Hazine yardımında, partilerin son seçimdeki oy oranı dikkate alınıyor. 1 Kasım 2015'te HDP 59, MHP 40 vekil kazandı. Ancak MHP yüzde 12.03, HDP yüzde 10.56 oy aldı. Bunun için MHP Hazine yardımından daha büyük pay alıyor.

5Mar/180

Özgürlüğün Tüketimi – Prof.Dr. Hacı DURAN

IMG_6426Özgürlüğün Tüketimi – Prof.Dr. Hacı DURAN

Özgürlük ve tüketim, klasik felsefe ve sosyoloji teorilerinde, birbirleriyle ilişkili davranışları ve tutumları ifade etmezler. Özgürlük daha çok politik tartışmaların bir olgusu  olarak  sosyoloji alanında yerini almıştır. Tüketim ise yine klasik modern söyleme göre ileri sürülmüş tezlerde, ekonomik faaliyetlerin bir faktörü olarak görülmüştür. Uzun süre kapitalizmin önünde bir engel olarak değerlendirilmiştir.

Ancak 20. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren, tüketim, liberal kapitalizmi engelleyen bir değer olarak değil; bilakis kapitalizmi besleyen bir tutum olarak algılanmaya ve sunulmaya başlandı. Özgürlük ise yine siyasal boyutlarıyla, devlet iktidarına karşı bazen sivil haklar, bazen de bireysel haklar kapsamında değerlendirildi. 

1Mar/180

TELE EKRAN BAĞIMLILARI MUTLU OLUR – Av. Ruhittin SÖNMEZ

r sönmezTELE EKRAN BAĞIMLILARI MUTLU OLUR – Av. Ruhittin SÖNMEZ

Bir kısım yandaş medya bir zamanların komünist SSCB’nin Pravda’sı, ya da “Mısır’ın yarı resmi El Ahram Gazetesi” gibi.

Gazetecilik ilkeleri ve etiği bir yana bırakılmış, birer resmi propaganda aracı haline gelmiş durumdalar.

Hatta bazılarını dinledikçe George Orwell’in 1984 romanında anlattığı hayali ülkede, tele-ekranlardan yapılan propaganda cümleleri aklıma geliyor.

***

27Şub/180

AFRİN ÜZERİNDEN PSİKOLOJİK HAREKÂT – Av. Ruhittin SÖNMEZ

r sönmezAFRİN ÜZERİNDEN PSİKOLOJİK HAREKÂT – Av. Ruhittin SÖNMEZ

Cumhurbaşkanı Erdoğan Afrin’e yönelik “Zeytin Dalı Harekâtını” bir “savaş” olarak tanımlayarak buradan bir “savaş atmosferi” yaratmaya çalışıyor. Bu atmosferi kamuoyuna yaymak için de her fırsatı kullanıyor.

En önemli devlet meselelerini bile partisinin il kongrelerinde gündeme getiriyor.

Hafta sonunda AKP’nin Kahramanmaraş ve Gaziantep il kongrelerinde konuştu.

· Partililerin ‘Reis bizi Afrin’e götür’ sloganları atmaları üzerine; “Sefer görev emri olanlar göreve hazır olsunlar ama şu anda ihtiyaç yok. Karar verildiği anda yola revan oluruz” dedi.

Oysaki böyle bir ihtiyacın olmadığı ve bu şartlarda olmayacağını hem kendisi ve hem de TSK mevcudu ve harekâta katılanların niteliklerini değerlendiren herkes biliyor.

Ancak bu söze inanan vatandaşlarımız tarafından e-devlet “sefer görev sorgulama hizmeti” yoğun bir ilgi gördü. E-devlet kilitlendi, bu hizmeti veremez hale geldi.

· Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendisini izleyenler arasında bulunan ve asker selamı vererek ağlayan, asker kıyafetli küçük bir kız çocuğunu gördükten sonra kürsüye çıkarttı.

Ağlayan çocuğa sarılan Erdoğan, “Türk bayrağı da cebinde… Şehit olursa inşallah, bayrağı da inşallah örtecekler. Her şeye hazır, değil mi?”

Elbette şehitlik kutsal bir kavram ve her Türk gerekirse vatan için şehit olacak bir inanca sahiptir. Ancak gerektiğinde asker ve asker adaylarına gösterilebilecek bir hedefi ve motivasyon cümlelerini küçük bir kız çocuğuna söylemek ne kadar doğrudur?

Bir devlet başkanının küçük bir kız için ölmeyi teşvik edici değil, daha güzel yaşayabileceğine dair umut veren konuşmalar yapması gerekmez mi?

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “çözüm süreci” dediği dönemde teröristlerce şehit edilen Mehmetçiklerin cenaze törenlerinde “şehitler ölmez, vatan bölünmez” sloganlarının atılmasına dahi karşı çıktığını hatırlıyoruz. Hatta bu sloganların söylenmemesi için gerekli önlemleri aldırdığını biliyoruz.

Dahası, bu sebeple Devlet Bahçeli ve Kemal Kılıçdaroğlu’na "Siz kandan besleniyorsunuz, kafatası milliyetçilerisiniz" dediğini de unutmadık.

Ancak “savaş atmosferi” yaratmak şu anki politikalarına daha uygun geliyor.

***************************************

23Şub/180

DOSTLARI YİTİRDİĞİMİZDE ANIMSIYORUZ DOSTLARI!.. / Mustafa KÜPÇÜ

mustafa kupcuDOSTLARI YİTİRDİĞİMİZDE ANIMSIYORUZ DOSTLARI!.. / Mustafa KÜPÇÜ

“Değişim ve gelişim” doğanın ve insanın temel yasası.

Doğayı “ihtirasları uğruna” kirleten, yok eden insan, hızla ve büyük bir aymazlıkla kendi sonunu hazırlıyor!

Doyduğu toprakları, gölleri, nehirleri, denizleri yok ediyor; onlarla birlikte tükendiğinin ayırtına varamadan!

Doğa ile birlikte “doğal ve insanca” olan yaşam biçimini de yok ediyor!

Yabancılaşıyor;

kentli insanına, komşusuna, akrabasına, kardeşine ve hatta kendisine!

Gitgide unutuyor yaşadığı güzellikleri. Ya da öyle sanıyor!

Sonra bir gün, “eski bir dostun” ölüm haberi bir cami avlusunda buluşturuyor eski dostları!

Sıradan “başsağlığı dilekleri” ve sonra eski dostlar yüz yüze geliyor!

- Neredesin?

- Ne zamandır görüşemiyoruz?

- Sağlığın nasıl?

- Aaa, eşin mi öldü? Hiç duymadım!..

- Ah, neydi o yıllar…

Ve daha nice sıradan, yavan sözler!

Sanki, karşılıklı özür diliyoruz birbirimizden!

Bedensel olarak yitip giden dostlar vesile oluyor eski dostların bir araya gelmesine!

22Şub/180

“BU NE TARİH SEVGİSİ ÂH, BU NEYİN IZDIRABI” – Süleyman PEKİN

“BU NE TARİH SEVGİSİ ÂH, BU NEYİN IZDIRABI” – Süleyman PEKİN

Son istatistiklere göre nüfusumuz 80 milyon 800 bin, e devlet üzerinden soyağacı bilgisine başvuranların sayısı ise 10 milyon. Devlet, Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü üzerinden elindeki 1–2 asırlık nüfus kayıt bilgilerini eksiğiyle noksanıyla “Alt-Üst Soy Bilgisi Sorgulama” ekranından paylaşıyor ve daha ikinci haftada halkımızın % 12’si internet üzerinden başvurmuş oluyor.

Bu ne sevgi ah, bu ne ızdırap! Zavallı millet bağımız ne kadar harap.” 30 yıldır tarih üzerinden hayata bakan biri olarak diyorum ki bu durum hiç de normal değil. Zira tarih, yurdum insanının rivâyetler / menkıbeler haricinde pek ilgi duyduğu bir alan değil. Hele hele siyasetçilerimiz / yöneticilerimiz için hiçbir zaman aranan özellik olmadı. Eee, öyleyse bu ne?

Selçukoğulları, Oğuzların Üçoklar kolunun Kınık boyuna mensup bir sülâle idi; devleti onlar kurunca hepimiz Selçuklu adını millet adı olarak benimsedik. Kezâ Osmanoğulları da Oğuzların Bozoklar kolundan Kayı boyuna mensup sülâlelerden biri olarak devletleşti; hepimiz Osmanlı adını millet adı olarak benimsemekle kalmadık, yıkılışından bir asır geçmesine rağmen hâlen bu ismi övünç sebebi olarak kullanmaktayız.

21Şub/180

Zeytin Dağından Zeytin Dalına – Dr.H.İbrahim KAHRAMAN

h i kahraman drZeytin Dağından Zeytin Dalına - Dr.H.İbrahim KAHRAMAN

Kitaplığımı karıştırırken gördüğüm ve tekrar okuduğum ZEYTİN DAĞI kitabı böyle bir değerlendirme yazısı yazmamın sebebi olmuştur. Devletimiz neredeyse 30 yılı bulan bir süredir yurt içinde PKK bölücü terörünü ortadan kaldırmaya uğraşmaktadır. Son yıllarda ayrıca komşumuz Suriye’deki iç savaş, bu sınırımızdaki komşu şehir ve yerleşim yerlerinde güvenlik ve asayiş sorunlarını artırmış ve devletimizin toprak bütünlüğünü de tehdit eder boyutlara getirmiştir. Bu sebeple, devletimiz bu tehlikeyi bertaraf etmek, sınır güvenliğimizi temin etmek ve sınır şehirlerimizdeki vatandaşlarımızın emniyetini artırmak için önce El-Bab’daki FIRAT HAREKATI’nı yapmıştır. Şimdi de ZEYTİN DALI harekatı ile Afrin bölgesi, terör sebebiyle oluşan güvensizlik ve emniyetsizlikten çıkarılmaya çalışılıyor.

Türk milletinin topyekün desteğini alan bu müdahaleleri yapan kahraman ordumuza ve güvenlik güçlerimize dualarımızla muvaffakiyetler dilemekteyiz. Allah Mehmetçiğimize cesaret, güç ve kuvvet versin. Zeytin dalı gibi barış sembolü olan bir isimle adlandırılan bu harekat hem ülkemize, hem de bölgeye barış ve güvenlik; insanlarımıza huzur ve mutluluk getirsin.

20Şub/180

HANİ TÜRKİYE’DE YARGI BAĞIMSIZDI – Av. Ruhittin SÖNMEZ

r sönmezHANİ TÜRKİYE’DE YARGI BAĞIMSIZDI – Av. Ruhittin SÖNMEZ

On ay kadar önce idi. Türkiye Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan'ın, Almanya'nın önemli gazetelerinden Die Welt'in Türkiye temsilciliğini yapan Deniz Yücel hakkındaki ifadeleri çok netti:

Merkel ile görüşmesinden sonra, "Dedim ki 'Sayın Merkel, önce çıksın yargılansın. Herhangi bir şey yoksa bizim mahkemelerimiz, sizin mahkemelerinizden daha adildir. Bir şey diyemedi o gün. Daha sonra geldi mahkemeye çıktı ve mahkeme tutukladı. Şu anda içerde" demişti.

Erdoğan, gazeteci Deniz Yücel'in PKK ile bağlantısı olduğu iddialarına yönelik olarak, “Elimizde görüntüler, her şey var. Bu tam bir ajan terörist" demiş;

Yücel'in Almanya'ya iade edilmesi konusunda da, "Hiçbir surette iade olmayacak, ben bu makamda olduğum sürece asla" diye konuşmuştu.

Gazeteci Deniz Yücel geçen yıl 14 Şubat 2017 de İstanbul’da kendi isteğiyle ifade vermek üzere gittiği emniyette gözaltına alınmış, 27 Şubat’ta da “halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve terör propagandası yapmak” suçlamasıyla tutuklanmıştı.

Ve bir yıldır tutuklu bulunan Deniz Yücel serbest bırakıldı. Özel uçakla Almanya’ya götürüldü.

Deniz Yücel serbest bırakıldıktan sonra yaptığı açıklamasında “Neden bir yıl önce tutuklandığımı, bir yıl önce rehin alındığımı bilmiyorum ve aynı şekilde neden bugün serbest bırakıldığımı da bilmiyorum. İddianameyi hâlâ almış değilim” dedi.

19Şub/180

DÖRDÜNCÜ SANAYİ DEVRİMİ ÜZERİMİZE GELEN KASIRGA MIDIR?! – Mehmet Cemal ÇİFTÇİGÜZELİ

mehmetcemal-iftigzeli2DÖRDÜNCÜ SANAYİ DEVRİMİ ÜZERİMİZE GELEN KASIRGA MIDIR?! - Mehmet Cemal ÇİFTÇİGÜZELİ

Adalet eski Bakanı İsmail Müftüoğlu’nun başkanlığını yaptığı İstanbul Platformu her ayın ikinci salı akşamı Çengelköy Yakamoz’da toplanarak değişik sektörlerdeki aydınlarımızı bir araya getirir. Her ay yeni bir konuk ve konu ile platform üyelerinin eleştirel düşüncelerine kapı aralarlar. Özellikle de konuşmacıya yöneltilen sorular ile arka plandaki bilgiler de gün yüzüne çıkartılmaya çalışılır. Demokratik bir düzenleme İstanbul platformu. İyi bir düşünce akademisi, fikir alış verişi mektebi. Her görüş açıklanabilir, tartışılır. Katılımcılar herhangi bir görüşe uyup uymamakta özgürdürler.

Son toplantı alışılmışın dışında bir etkinlikti. Marmara Üniversitesi bir önceki Rektörü Prof. Dr. Zafer Gül konuktu; uzmanlığı olduğu sahada Dördüncü Sanayi Devrimini anlattı. Bazılarımız için konu belki de aşırı sıkıcı ve usandırıcıydı. Çünkü baktım bazı konuklar bir müddet sonra akılı telefonlarıyla meşgul olmaya başladılar. Bazılarımız tarifsiz bir keyif aldı. Ben de onlardan biriydim. Kendime göre notlar tuttum.

Yakamoz’un hizmeti, ikramı ve servisi bu toplantılarda öyle fazla yıldız almaz ama merkezi, platonik ve romantik bir mekan. Platformun Adapazarı, Kocaeli, Beylikdüzü, Silivri’ye kadar olan alandan üyeleri var. İstanbul’u yönetenlerin İstanbul trafiğini felç ettikleri düşünülürse herkesin aynı saatte gelmesi zaman zaman zor oluyor. Hangi şart altında olursa olsun toplantı istikrarlı bir şekilde sürüyor.

17Şub/180

Çapkın Aygıra Tazminat, İnsanlarla Alay(!) – Alptekin CEVHERLİ

alptekin cevherl,Çapkın Aygıra Tazminat, İnsanlarla Alay(!) - Alptekin CEVHERLİ

Kaç gündür yazmayayım diyorum ama bizim basının Nüfus İdaresi’nin E-Devlet üzerinden uygulamaya açtığı nesebi (soyu) tespit etme konusundaki hizmeti ile artık alenen alay edilmesi sonucu, mecburen bu yazıyı kaleme alıyorum…

Hatırlarsınız; 15 Nisan 2010’da gazetelerde şöyle bir haber vardı:

“İpini koparan yerli bir aygır, İnciraltı Atlı Spor Tesisleri’nin çitlerini yıkıp, aralarında şampiyon İngiliz atı Dinyeper’in yavrusu Happy Girl’ün de bulunduğu beş dişi atla çiftleşti. Sabah tesise giden M. A., aygırı dişi atların yanında çiftleşmeyi sürdürürken gördü ancak artık çok geçti. Atının yarış hayatının biteceğini söyleyen tesis sahibi A., aygırın sahibini bulup 300 bin liralık tazminat davası açacağını açıkladı. … Bu durum şu anda dört yaşında olan Happy Girl’ün koşu hayatının bitme tehlikesi demek. Bir diğer sorun ise doğacak yavruyla ilgili. Happy Girl’ün çiftleştiği at kendisi gibi İngiliz atı olmadığı için doğacak yavru safkan olmayacak. (Radikal)”

Düşünün ki bir atın dahi yarışa girebilmesi için soyunun sopunun belli olması gerekiyor. Hatta belli olması da yetmiyor, asil olması şartı aranıyor. Yoksa baba at belli, hatta aygır cürmü meşhut halinde kısrak ile basılmış. Ama ne deniyor; “Atımın DNA’sı bozuldu en az 2 yıl yarışlara bile giremez(!)”

Bu bir…

16Şub/180

Bismillah ne demektir?

IMG_5423

Bismillah ne demektir?

"Bismillâhirrahmanirrahim", günlük konuşmalarımızda çok kullandığımız dini ifadelerden biridir. Buna kısaca "Besmele" denir. Besmele, "Esirgeyen ve bağışlayan Allah'ın adı ile (başlamak)" anlamına gelir. Besmelenin kısaltılmış şekli "Bismillah" tır. Bu cümle de "Allah'ın adıyla" anlamındadır. Bu sözcükler Allah'ı hatırlamak ve anmak demektir.