Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

12Mar/180

HABERLERİN HAMALI MISINIZ, FİKİRLERİNİZİN MİMARI MI? – Yunus ÖZEN

haber

Bir müddet çalıştığım kurumun internet istatistiği dikkatimi çekti. Sabah mesai başlar başlamaz internette ilk olarak haber sitelerine giriliyordu. Sıralamada ilk 10 haber sitelerinden oluşuyordu. Ardından sosyal platformlar geliyordu ki bu daha endişe vericiydi. Çalışanların işiyle alakalı asıl kullanması gereken site ise ilk 20 site arasına bile girmiyordu çoğu zaman. Oysa bir insanın çalıştığı yerde yapması gereken şey, mesaisinin tamamını işine harcamasıdır.

İş yerindeki bu vahim tablo beni, “İnsanlar niçin haber okurlar?” diye düşünmeye sevk etti. Etrafımı bu amaçla gözlemlemeye başladım. Hanımlar haberlerden ziyade alışveriş siteleriyle ilgileniyordu. Bu bir nebze olsun iyiydi. Ancak kardeşim Bir bağımlılık derecesinden haber müptelası olmuştu. Hazırlanmakta olduğu mülakat imtihanlarında güncel bilgi soruyorlar diyerek devamlı haberleri takip ediyordu. Farkında değildi ama mesele güncel bilgi takibi olmaktan çıkmıştı. Bir gün eve geldiğimde kapıyı kardeşim açtı; açar açmaz, “Abi size çok önemli bir şey söyleyeceğim.” dedi. Ben de heyecanlandım! Kardeşimi ilgilendiren bu kadar önemli ne olmuştu acaba?

Çok önemli dediği haber bir siyasi partinin Anadolu’daki bir şehrin il başkanını değiştirmesiymiş. Aslında onun yaşındaki bir genç kız için içişleri bakanının değişmesi bile çok önemli bir şey değildir. Üstelik kardeşimin bahsettiği şehir bizim doğduğumuz ya da yaşadığımız şehir de değildi. İş yerindekiler gibi kardeşimin de haber hastalığına tutulduğunu o zaman fark edebildim.

Meğer her sabah ilk yaptığı işlerden biri, haber sitesini açmakmış.

Aşırı bilgi tarihle irtibatı kopartıyor

Kardeşimin de içinde bulunduğu, internetle en çok muhatap olan kuşak 25-35 yaş arası gençler. Bu genç kuşak günün belli kısmını devamlı internetten haber takibine ayırıyor. Haber dediğimiz de dünya ekonomisi teknoloji ve tarımın geleceği gibi derinlikli entelektüel konular değil. Şurada şu oldu, şu oyuncu penaltı kaçırdı, karşı takım yenildi, şurada trafik kazası oldu, filan şunu söyledi, şu adam bunu söyledi gibi ehemmiyetsiz hadiseler. Hâlbuki okuryazar genç kesimin ilgi duyması gereken konular mesela bilişim teknolojileri için söyleyecek olursak TÜBİTAK’ın aldığı yeni bir karar, kişi tarihle alakalıysa Çamlıca Basım Yayın’ın çıkarttığı yeni bir araştırma kitabı olabilir. Gazetecinin söylediği bir laf, bir siyasinin diğerine sataşması, şarkıcıların özel hayatı bir insanın ne zaman işine yarayabilir ki? Yahut bunlar bir insanın kültürünü nasıl geliştirebilir?

İletişim için interneti kullanan genç kesim, haberleri basılı gazeteden pek okumuyor. Az da olsa gazeteyi okuyan kesim 40-50 yaşın üzerinde. Bir de televizyondan devamlı haber izleyen çok büyük bir kitle var. Onlar devamlı haber seyrediyorlar. Üstelik haber diye seyrettikleri, bahsettiğimiz gençlerin internetten okuduğundan çok farklı şeyler değildir. Bir işçinin, emeklinin ya da dedenin ülke gündemini bu kadar yakından takip etmeye ihtiyacı yok; ama takip ediyor. Televizyondaki siyasi tartışma programlarını kaçırmıyor.

Okuyucularımızın bu konuda çok hassas olmaları gerektiğini düşünüyorum. İnsanlar farkında olmadan bilgi kirliliği yüzünden sağlıklı düşünme yeteneklerini kaybedecekler.

Geçen ay şahit olduğum bir hadise, meselenin ehemmiyetini açıkça gösteriyor. Birkaç ay önce, çocukluğumdan beri hakkında iyi şeyler duymadığım meşhur birisi öldü. Ancak öldükten sonra medya onu öyle güzel anlatmış ki çocukluk arkadaşlarım bile onunla ilgili haberlere, onun iyi adam olduğuna dair yorumlar yapmışlar. Bu çok ilginç! Çünkü bu tür insanların böyle bir durumda hiçbir şey söylememesini beklerdim. Arkadaşlarıma ne olmuştu da bir anda bu kadar değişmişlerdi?

Haberleri takip etmediğim için bunları başkalarından öğrendim. O günlerde bütün televizyon kanallarında ve gazetelerde ölen popüler şahsın duruşuyla alakalı maksatlı haberler yapılmış. İnsanlara hep aynı bilgi verilmiş. Devamlı haber okuyanlar bunu fark edemeyebilir. Ancak haber takip etmeyen biri haberin tek merkezden yayıldığını derhal anlıyor. Haberde en fazla 5-6 yıl öncesi ile ilgili çarpıtılmış değerlendirmeler vardı; ama okuyucu o günleri düşünüp hatırlayamayacak kadar bilgi kirliliğine maruz kalmıştı.Duyduklarını düşünce süzgecinden geçirecek kadar dingin bir kafaya sahip değildi.

İnsan kendisini ilgilendirmeyen yüzlerce ayrıntıya maruz kaldığı zaman sağlıklı bir değerlendirme yapamaz. Medya dilinde buna enformasyon yağmuru denir. Anlık bilgi bombardımanının tesiriyle kanaatler bir anda değişebilir. Yorum yapamamak, geçmişi görememek ve bugünü değerlendirememek işte bu sebeptendir. İnsanlar enformasyon yağmurunun (haberlerin) tesiriyle geçmişteki bilgiyi o anki bilgiyle mukayese edip bir senteze varamıyor. Hatta buna vakitleri bile olmuyor.

Haberlerin hamalı olmaktan nasıl kurtuldum?

Hem kurumda hem de yakın çevremde haberlerin olumsuz etkilerini fark ettikten sonra hayatımdan güncel haberleri çıkarmaya karar verdim. Öncelikle, her gazete ve köşe yazısı okumayı kolaylıkla bırakabilirim diye düşündüm. Çünkü işimden dolayı gazeteci ve köşe yazarlarının bazılarını yakinen tanıyorum. Onlar sürekli yazdıkları için normal bir insan kadar okuyamıyorlar. Kendilerine nasıl bir bilgi ulaşıyorsa ona uygun yazıyorlar; üstelik derinlemesine analiz yapmadan yazıyorlar. Bunları bildiğim için, gazete okumasam olur diye düşündüm. Televizyon izleyen birisi değilim. Günlük haberleri zaten okumak istemiyordum. Haberleri bırakmak için bunlar iyi birer fırsat oldu. Niyet ettim ve yaklaşık 7 ay önce haberleri takip etmeyi tamamen bıraktım.

Bu kararı verdikten sonra acaba gündemden kopar mıyım, çok geri kalır mıyım diye endişe ediyordum. Hiç düşündüğüm gibi olmadı, şimdi gündemden gayet haberdarım. Şunu fark ettim: Çok büyük değişiklikler olduğu zaman o haber konuşuluyor. Bu beş aylık dönemde hiç internete bakmadan dünyada meydana gelen mühim hadiselerin hepsinden haberdar oldum. Bu programı uygularken, fikrine güvendiğim arkadaşlardan bazen değerlendirmeler alıyordum. Bazı insanlar da, “Sen haber takip etmiyorsun” diye gündemi bana anlatıyorlardı.

Genel başlıklar haber okumadan da televizyon izlemeden de sosyal çevreden öğrenilebiliyor. Haberleri takip etmeyince duyamayacağınız şey “yorumlar” oluyor. İşte püf nokta burası: Yorumlara muhatap olmamak! Bahsettiğim popüler şahsın vefatından sonraki yorum meselesinde olduğu gibi haberler, televizyon ve tartışma programları insana yorum yapma ve muhakeme etme hakkı tanımıyor. Kumanda elimizde ama kitle iletişim araçlarını takip ederek asıl kumanda edilen taraf bizler oluyoruz. Gündemdeki propaganda her neyse ona maruz kalıyoruz.

Bu yüzden haberleri takip etmeyi bıraktığım gün özgürleştiğimi fark ettim. Şu anda geri kaldığımı da düşünmüyorum. Yedi ay boyunca bolca kitap okudum. Bu beni daha donanımlı hale getirdi. Ayrıca zamanım bereketlendi. İşime daha fazla zaman ayırabiliyorum. Ailemle, arkadaşlarımla sohbet etmeye daha fazla vaktim oluyor. Uzaktaki akrabalarımla ve arkadaşlarımla telefon görüşmelerini artırdım, dostlarımla daha rahat çay içebiliyorum ve dinlenebiliyorum. Diğer türlü her gördüğünüzü dinliyorsunuz, izliyorsunuz, okuyorsunuz ve
tenkit etmeden kabulleniyorsunuz. Gazeteden, televizyondan, internetten devamlı bir şeyler insanlara iletiliyor. Bu iletilerin arasında kimsenin sağlıklı düşünmeye vakti bile kalmıyor. Hatta pek çok insana “Üç gün önce ne yaptınız?” diye basit bir soru sorulsa, onu dahi hatırlamayabilirler.

Bilginin hamalı olanlar değil fikrinin mimarı olanlar kazanacak

Bütün bunlar, gelecek yüzyılın ideal insanında kesinlikle olmaması gereken özellikler. Günümüzde şartlar 1990’dan önceki dönemlere göre çok değişti. O devirde işlerin belli bir tanımı vardı. İşi en iyi ve en hızlı yapan, aranan insandı. Ancak artık dünya değişti. Şimdi işlerin çoğunu makineler yapıyor. Bu zamanda farklı bir şey yapabildiğiniz zaman “düşünebildiğiniz, kıyas yapabildiğiniz zaman” nitelikli insansınız. Bununla ilgili vereceğim şu misal sanıyorum daha açıklayıcı olacak.

Çin’de Foxconn, elektronik fabrikasını yeniledi. Önümüzdeki üç yıl içerisinde 1 milyon insana yaptırdıkları işi robotlara yaptıracaklarını söylüyorlar. Bu çok önemli bir şey! Şu anda Foxconn fabrikasında 1,2 milyon insan çalışıyor. Yani düşünemeyen, mukayese edemeyen, tabiri caizse “robotlaşan” 1 milyon insan işinden olacak. Fabrikada kalacak 200 bin çalışanın da fikir üreten, fabrikaya değer katan insanlar olacağı ifade ediliyor.

Özel yetenekleri haricinde günümüz insanını farklı yapan şey, düşünme ve hadiseleri yorumlama yeteneğidir. İnsanı farklı yapan yönlerinin önemli hale geldiği bir çağda, zihninizi devamlı meşgul eden haberlere fazla vakit ayırıyorsanız, yüzyılın aranan insanı siz olmayacaksınız demektir.

Kafanızda gereksiz yüzlerce bilgi dolaşıyorsa, sağlıklı düşünmeniz ve düşünme yeteneğinizi geliştirmeniz neredeyse imkânsız. Bu yüzyılın ortalarına doğru daha iyi düşünen, daha iyi yorumlayan, daha derin analizler yapan insanlar toplumda söz sahibi olacak ve onların fikirleri değerli hale gelecek. Tabi bir konu üzerinde düşünmek, yorum ve analiz yapabilmek için de bilgi sahibi olmak gerekir. Bu bilgiler güvenilir kaynaklardan alınmalı, yorum ve yönlendirmelere dikkat edilmeli. Haberleri hayatımdan yedi ay önce çıkardım. Bundan sonra da düzenli haber takip etmek istemiyorum. Bunu da herkese tavsiye ediyorum. Bu gerçekten özgürlük, kitle iletişim araçlarını takip etmeyi bıraktığınız anda daha fazla insan oluyorsunuz.

http://insanvehayat.com/haberlerin-mi-hamalisiniz-fikirlerin-mi-mimarisiniz/ Eylül 2013

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.