Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

ahsen okyar
12May/230

MİLYAR DOLARLAR NE DEMEK? – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin sMİLYAR DOLARLAR NE DEMEK? - Ruhittin SÖNMEZ
Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, sık sık 418 Milyar dolar bir paradan bahsediyor.
“Bu ülkenin 418 milyar doları çalınmış. Kim çaldı, nasıl çaldı ortaya çıkacak. Ortaya çıkmakla da kalmayacak; her kuruşu geri alınacak. Yağma düzeni son bulacak, nepotizm, kayırmacılık son bulacak.
Ucu nereye gidiyorsa gitsin. Evrensel hukuk kaideleri içinde, kesinlikle ve kesinlikle hukuk içinde kalınarak yapılması gereken ne varsa yapılacak” diyor.

9May/230

TÜRKİYE’YE YAKIŞMIYOR – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin s

TÜRKİYE'YE YAKIŞMIYOR - Ruhittin SÖNMEZ

“Hayatımda bu kadar çirkin bir dilin, tehdidin ortaya konulduğu bir seçimle karşılaşmadım. Seçim milletin bayramıdır. Bunlar ne yapıyor savaşa gidiyoruz sanki.”

Bu sözleri söyleyen Meral Akşener’le aynı yaştayım. Gerçekten ben de böylesine düşük seviyeli üslubun hâkim olduğu bir seçimi ilk defa yaşıyorum.

Cumhur İttifakı lideri, adayları ve bileşenleri milletin ekonomik sıkıntılarının konuşulmaması için elinden gelen her şeyi yapıyor.

Hadi sadece üslupları düşük seviyeli olsa ona da “eyvallah” diyelim. Fakat çok kışkırtıcı, ayrıştırıcı ve düşmanlaştırıcı bu nefret dili ile seçimi nasıl atlatacağız diye endişe ediyorum.

7May/230

DÜNYA KADINLAR GÜNÜ – Seyfettin KARAMIZRAK

seyfettin-karamzrak

DÜNYA KADINLAR GÜNÜ - Seyfettin KARAMIZRAK
8 Mart 1857 tarihinde, ABD’nin New York kentinde 40.000 dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları talebiyle bir tekstil fabrikasında greve başladı.
Grev esnasında, polis işçilere şiddet uygulayarak fabrikaya kilitledi. Çıkan yangında, çoğu kadın 129 işçi can verdi.
Danimarka’nın Kopenhag kentinde düzenlenen 2. Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısında, 8 Mart’ın “Dünya Emekçi Kadınlar Günü” olarak anılması kabul edildi.
8 Mart tarihinin, Dünya Emekçi Kadınlar günü olarak anılması, tam olarak 1921’de Moskova’da gerçekleştirilen 3. Uluslararası Kadınlar Konferansı’nda gerçekleşmiştir.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu da, 16 Aralık 1977 tarihinde; 8 Mart’ın “Dünya Kadınlar Günü” olarak anılmasını kabul etti.
Türkiye’de; “8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü” ilk kez, 1921 yılında” Emekçi Kadınlar Günü” olarak kutlanmaya başlanmıştır. 1975 yılında, “Türkiye 1975 Kadın Yılı” kongresi yapıldı.
1984’ten itibaren her yıl, çeşitli kadın örgütleri tarafından “Dünya Emekçi Kadınlar Günü” kutlanmaya devam edilmektedir.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde, yine kalıplaşmış ezber cümlelerle teselli mesajları verilecek. Sokaklarda karanfiller dağıtılacak, Huzur Evlerine göstermelik ziyaretler yapılacak, hatta kadınlara özel indirimler, promosyonlar yapılacaktır.
Fakat kadınlara yönelik şiddet, öteleme, negatif ayrımcılık, haksızlık ve olumsuz tutumlar hala tam olarak giderilmiş değildir. Esas olan, kadın haklarının tam anlamı ile verilebilmesi ve gerçek anlamda hayata geçirilebilmesidir.
Türkiye’de, okuma yazma bilmeyen kadınların oranı hala erkelerden fazladır.

5May/230

BİZ ALLAH’TAN EMİR ALIYORUZ, ONLAR KANDİL’DEN… / Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin sBİZ ALLAH’TAN EMİR ALIYORUZ, ONLAR KANDİL’DEN… / Ruhittin SÖNMEZ
Bundan önceki yazımda, geçen hafta içinde, Cumhur İttifakı’nın en yetkili ağızlarından duyduğumuz dehşet verici beyanlardan örnekler yazdım. Ama R. Tayyip Erdoğan bunların hepsini gölgede bırakan bir
söz ile yine fark yarattı.
Tarihte “Allah’ın yeryüzündeki gölgesi” olduğunu iddia edenler bile bu kadarına cüret edememişti.
“Baybay Kemal, yanındakilerle beraber bunlar, emri Kandil’deki teröristlerden alıyor. BİZ EMRİ ALLAH’TAN ALIYORUZ. 14 Mayıs’ta emri dağdan alanları mezara gömmeye var mıyız?”
Bu ifadenin neresi tevil edilebilir ki?
Hepimizin ortak tanrısı olan Yüce Allah bize Kur’an-ı Kerim yoluyla mesaj verdi. Bu söz itikadî açıdan çok sorunlu. Haşa “bize Allah doğrudan emir veriyor” anlamına gelmez mi?
Yüce Allah bize kutsal kitabı ile “yalan söylemeyin, iftira etmeyin, hırsızlık yapmayın, kul hakkı yemeyin, kamu malını çalmayın, yönetici iseniz adaletle yönetin, istişare edin, emaneti ehil (liyakatli)
olana verin, başkasının emeğini ve umutlarını çalmayın” gibi emirler veriyor.
Ama sanki Allah bazı kullarını bu emirlerden muaf tutmuş gibi. Allah’tan aldıkları emirler içinde bunlar yokmuş gibi.
Sanki Allah bize Kur’an’da emrettiği “Müslüman doğru, dürüst ve güvenilir insan olmalıdır” ilkesinden bu kullarını istisna saymış gibi.
“Allah’ın emrine uymak” Kur’an’da bildirilen bu ilkelere uygun davranışlarda (amellerde) bulunmaktır.
Bu emirlere kimin uyduğunun takdirini yapacak olan da Allah ve kamu vicdanıdır.

2May/230

ÇOK TEHLİKELİ HAREKETLER BUNLAR – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin sÇOK TEHLİKELİ HAREKETLER BUNLAR - Ruhittin SÖNMEZ

Seçime 2 hafta kala Cumhur İttifakı’nın en yetkili ağızlarından duyduğumuz beyanlar öylesine tehlikeli ki, dehşetli bir şaşkınlık içinde izliyoruz.
İçişleri Bakanı SÜLEYMAN SOYLU 14 Mayıs Batı’nın siyasi darbe girişimidir” dedi.
Oysaki seçimi öne alıp 14 Mayıs’ta seçim yapılma kararını veren, ABD Başkanı Biden değil, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dı.
Soylu’nun başka bir konuşmasında, 14 Mayıs’ta erkeğin erkekle, kadının kadınla, insanın hayvanla evlenip evlenmemesinin kararını vereceğiz gibi tuhaf açıklama yaptığını hatırladım.
Acaba konuşurken istemeden böyle bir beyanda bulunmuş olabilir mi? diye düşündüm. Ama ertesi gün aynı sözü tekrar etti:
”14 Mayıs’ı, evet siyasi bir darbe yapmak istiyorlar” dedi.
Yani Millet İttifakı seçimi kazanırsa “ABD güdümünde darbe” olacak, Cumhur İttifakı kazanırsa “milli iradenin zaferi” olacak.
Emrinde Jandarma Genel Komutanlığı ve Emniyet Teşkilatı olan biri bu sözü söylediğinde haliyle şu soru akla geldi:
Seçimi Millet İttifakı kazanırsa, Süleyman Soylu “bu darbeyi bastırmak gerekçesiyle, Millet İttifakının iktidarı devralmasını engelleyecek ve muhalefet liderlerini tutuklayacak mı?”
Böyle tehlikeli bir sözü bilerek ve düşüne taşına, tasarlayarak söyleyen bir İçişleri Bakanının maksadı ne olabilir?

30Nis/230

ÖĞRETMEN YETİŞTİRME SÜRECİ – Seyfettin KARAMIZRAK

seyfettin-karamzrakÖĞRETMEN YETİŞTİRME SÜRECİ - Seyfettin KARAMIZRAK

Öğretmenlik, önemi bakımından, mesleklerin en değerlisi olmasına rağmen günümüzde kamuoyundaki değer algısı daha vasattır. Bunun birçok farklı nedenleri var elbette. Oysa diğer mesleklerin inceliklerinin öğretilmesi bakımından da önemi büyüktür.

İlkokul öğretmeni yetiştirmek amacıyla ilk öğretmen okulu; “Darülmuallimin-i Sıbyan” adıyla 1868’de açılmıştır. Darülmuallimat denilen Kız Öğretmen Okulu ise 1870’te kurulmuştur.
Ortaöğretime öğretmen yetiştirmeye dönük ilk Yüksek Öğretmen Okulu ise 1890’da İstanbul’da açılan “Darülmuallimin-i Ali”dir.
Cumhuriyet sonrası dönemde öğretmen yetiştirmede öncü isim Mustafa Necati’dir. Cumhuriyetin ilk yıllarında köylerin %95’inde öğretmen olmaması karşısında Mustafa Necati; bu gidişle Cumhuriyet, öğretmensiz 35.000 köye ancak 100 yıl sonra öğretmen gönderebilecektir demişti.

28Nis/230

ÜÇYÜZ MİLYAR DOLAR DIŞ KAYNAK – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin s

ÜÇYÜZ MİLYAR DOLAR DIŞ KAYNAK - Ruhittin SÖNMEZ
Eski seçimlerde Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) genellikle “hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı, sosyal adalet” gibi kavramlar üzerinden seçim kampanyası yapardı.
14 Mayıs seçimleri için ise CHP ve Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu daha çok somut ekonomik politikalar ve vaatlere dayalı bir kampanya yapmakta.
Hukukun üstünlüğü gibi kavramlar aslında çok önemlidir ve ekonomi ile de çok yakından alakalıdır.
Ancak çoğunluk için bunlar soyut kavramlardır. Gelişmiş bir eğitim sistemimiz olmayınca kitleler bu tür kavramlar arasında sebep- sonuç ilişkilerini kurmakta güçlük çekiyor.
Millî Eğitim Bakanlığının ABİDE (Akademik Becerilerin İzlenmesi ve Değerlendirilmesi) araştırması 2019 raporunda yazdığına göre, “Türkçede öğrencilerin yüzde 66,1’i orta düzey ve altında. Bu
öğrenciler deyimleri, atasözlerini, hiciv ve nüktelerdeki mesajları anlayamıyor. Neden-sonuç ilişkisi kuramıyor.”
Böyle bir eğitim sisteminden geçenler ve hiç eğitim görmemişleri topladığımızda insanımızın dörtte üçünün hukuk ve adalet ile ekonomik zenginlik arasındaki bağı kurma güçlüğü çektiğini
anlamamız gerekiyor.
Böyle olunca kitlelerin tepkisi, düşman kendi fasulye tarlasına gelinceye kadar umursamayan köylünün tepkisi gibi oluyor. Evinde tencere kaynamaz, gıda ve barınma gibi en temel ihtiyaçlarını karşılayamaz hale gelinceye kadar “padişahım çok yaşa” diyebiliyor.
Bu yüzden Millet İttifakı ve Kılıçdaroğlu seçim kampanyasında somut ekonomik vaatleri öne çıkardı.
Bence de iyi etti. Halen CB Adayı Kılıçdaroğlu yarışı rakibi Erdoğan’ın önünde götürüyor.

26Nis/230

TÜRKİYE KİTAP OKUMA SIRALAMASINDA KAÇINCI? BİLEN VAR MI? – Gürkan AVCI

TGürkan Avcı (1)

TÜRKİYE KİTAP OKUMA SIRALAMASINDA KAÇINCI? BİLEN VAR MI? - Gürkan AVCI

Dünyanın en çok kitap okuyan ülkeler listesi yayınlandı! Listede Türkiye kaçıncı sırada? En çok kitap okuyan ülkeler sıralamasında Türkiye'nin de yeri belli oldu.

Dünya Kültürü Puan Endeksi'ne göre, dünyada en çok kitap okunan ülke Japonya olurken onu sırasıyla Almanya, Fransa ve Çin takip ediyor. Endeks, vatandaşların haftada okumaya harcadığı ortalama zamanı esas alıyor. Yalnızca basılı kitapların; roman, hikâye, şiir ve bilimsel içerikli kitapların puanlama kapsamına alındığı; ders kitabı, spor-moda-magazin gazeteleri-dergileri ve çevrim içi siyasi haber ve dini içerikler gibi okunabilir materyallerin puanlama kapsamına dahil edilmediği endekse göre Türkiye, haftada ortalama 3 dakika kitap okunma süresiyle listenin en son sıralarında yer alıyor.

Londra merkezli Dünya Kültürü Puan Endeksi Enstitüsü yanı sıra Birleşmiş Milletler İnsani Gelişim Raporuna göre de Türkiye okuma alışkanlığında dünyanın en geri ülkelerinde yer alıyor. Türkiye Libya, Tanzanya, Yemen, Afganistan, Pakistan, Gana, Togo ve Gine gibi ülkelerin bulunduğu klasmanda yani 173 ülke arasında 113’üncü sırada yer alıyor.

26Nis/230

“Ekonomide Sıkıntı Varmış: Yoo” Türkiye 15 Mayıs’ta Yeni Bir Sabaha Uyanır mı? – Sadık Rıdvan KARLUK

Rıdvan-Karluk-765x477“Ekonomide Sıkıntı Varmış: Yoo” Türkiye 15 Mayıs’ta Yeni Bir Sabaha Uyanır mı? – Prof. Dr. Sadık Rıdvan KARLUK

Uluslararası Para Fonu IMF, Nisan 2023’de dünya ekonomisindeki son gelişmeleri yayınlamıştır. Buna göre beklenti; büyümenin 2022'de yüzde 3,4'ten, 2023'te yüzde 2,8'e düşmesi, 2024'te ise yüzde 3,0 olması yönündedir. Gelişmiş ekonomilerde beklentinin 2022'de yüzde 2,7'den 2023'te yüzde 1,3'e gerilemesi öngörülmüştür. Finans sektörünün de yer aldığı alternatif senaryoda;küresel büyümenin 2023'te yüzde 2,5'e gerilemesi, gelişmiş ekonomilerin büyümesinin ise yüzde 1'in altına düşmesi söz konusudur. Düşük emtia fiyatları sebebiyle enflasyonun, 2022'deki yüzde 8,7'den 2023'te yüzde 7,0'ye gerilemesi beklenmektedir.Bu temel gelişmeler karşısında Türkiye ekonomisindeki beklentiler nasıldır?

AKP’nin 12 Haziran 2011genel seçimler öncesinde ‘Türkiye Hazır, Hedef 2023’ başlığıyla duyurduğu 2023 ekonomik hedefleri, sandıkta karşılık bularak yüzde 49,95 oy oranını yakalamıştı.Geçen sürede ekonomik hedeflere ulaşılamaması, seçmende hayal kırıklığı yaratmıştır. Hayal kırıklığı eğer sandığa yansırsa, 15 Mayıs 2023 sabahı Türkiye yeni bir güne uyanacaktır. Çünkü,aşağıdaki ekonomik hedeflerin hiçbirine ulaşılamamıştır.

25Nis/230

EGEMENLİĞİN MİLLETE AİT OLMASINI İSTİYOR MUSUNUZ? – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin sEGEMENLİĞİN MİLLETE AİT OLMASINI İSTİYOR MUSUNUZ? - Ruhittin SÖNMEZ
23 Nisan daha çok “Çocuk Bayramı” olarak kutlansa da asıl anlamı “Ulusal Egemenlik (Milli Hakimiyet) Bayramı” olmasındadır.

23 Nisan 1920’de, Hacı Bayram Camii’nde kılınan Cuma namazının ardından, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin dualarla açıldığı gün, egemenliğin Türk Milletine ait olduğu tespit ve tescil edildi.

Açılışta konuşan Mustafa Kemal Atatürk’ün veciz ifadesiyle de bütün dünyaya ilan edildi: Bütün cihan bilmelidir ki artık bu devletin ve bu milletin başında hiçbir kuvvet yoktur, hiçbir makam yoktur. Yalnız
bir kuvvet vardır. O da millî egemenliktir. Yalnız bir makam vardır. O da milletin kalbi, vicdanı ve mevcudiyetidir.& Devletimizin kurucu iradesinin en temel iki esası şudur: “Vatanın birliği ve milletin bütünlüğünün yegâne temsilcisi Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir.” Ve “hiçbir güç ve kurum TBMM’nin üzerinde değildir.”
Özgürlük ve bağımsızlığımızı sağlamak ve milli egemenliğimizi korumak bu ilkeler sayesinde mümkün olabildi. Bugün de yapmamız gereken, önce millet iradesinin Meclis’e tam olarak yansımasını sağlamak. Akabinde milli iradeyi temsil eden Meclis’in iradesini her zaman üstün tutmaktır.

21Nis/230

BÖYLE HESAP ADAMINA BÖYLE EKONOMİST LİDER – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin sBÖYLE HESAP ADAMINA BÖYLE EKONOMİST LİDER - Ruhittin SÖNMEZ
Bir mühendis olarak, matematiksel verileri kullanan “hesap adamlarına” değer veririm. Ama MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, “ben biraz da hesap adamıyım” diyerek, anlattığı beyin yakan hesapları karşısında değerlendirme yapmakta acze düştüğümü itiraf etmeliyim.

17 Nisan günü bir iftar programında yaptığı son hesabının da esrar-ı derununa vakıf olabilmek için çabalarım neticesiz kaldı.

Bahçeli 14 Mayıs seçimleri için sayılardan bir alamet keşfetmiş:
“3 bölge var İstanbul’da. Toplam milletvekili sayısı 98; 9+8= 17. Bugün 17 Mayıs ise Kadir Gecesi. Bu tesadüf müdür?”
Sürçü lisan ederek “17 Nisan” yerine “17 Mayıs” dediğini varsayabiliriz. Ama “hesap adamı” genel başkanın rakamların sırrı konusunda verdiği ipuçları bu fakire yetmedi.

Aslında geçmişte buna benzer esrarlı matematiksel açıklamalarını da anlamış değildim.
Mesela “2009 yılındayız. 2009’un sıfırlarının üzerine çarpı koyun, atın. İki sıfırı kaldırdık. Ne kaldı geriye 29. 11 ile 29’u toplayın ne oldu? 40. 9 Şubat 2009 Milliyetçi Hareketin 40. yılı. 9 ışık 3 dalga 9’la iktidara yürüyoruz demektir. Bu sebeple 2009 hayırla vesile olacaktır. Bunlar tesadüf olamaz…” ifadesinin beynimi yakan anlamını hala kavrayamadım.

İktisat doktoru biri “bunlar tesadüf olamaz” dediğine göre, sayıların böylesine derin sırlarına vakıf olamadığım için komplekse kapıldım.

Gerçi görünüşte Bahçeli’nin bu ve benzeri hesapları tutmadı, Milliyetçi Hareket iktidara gelemedi.

Hatta bir görüşe göre kendisinin asla iktidar olmak gibi bir hevesi de yok. Koalisyon ortağı olarak bir bakanlık talebi bile olmadı. Ama Bahçeli hükümetin sandalyesiz ortağı olarak etkili olmaya devam etti.

18Nis/230

HERKES BİLİYOR KAPTANIN YALAN SÖYLEDİĞİNİ – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin sHERKES BİLİYOR KAPTANIN YALAN SÖYLEDİĞİNİ - Ruhittin SÖNMEZ

Türkiye’nin kaderi için çok önemli bir seçimin arifesindeyiz.

Hala hepimizin kafasındaki en önemli soru, demokrasimiz açısından en temel sorun olan “seçim güvenliği.”

Muhalefet sandıklara sahip çıkabilecek mi? Sandık ve seçim kurullarının içine yerleştirilmiş görevlilerin oyların sayımında, sayım tutanaklarının tutulmasında ve sonuçların dijital ortama geçirilmesinde (bilgisayara yüklenmesi aşamasında) hile yapmasına engel olabilecek mi?

Hadi muhalefet bu aşamada başarılı oldu. Ya oy çuvalları taşınırken veya YSK’nın seçim programına müdahale ile sonuçlar değiştirilebilecek mi? “AA ile koordinasyonlu ve sistematik şekilde manipule edilerek oy kaydırma işlemi” yapılabilecek mi?

Bunlar demokratik bir ülkede konuşulacak konular mı?

Bu konuları tartışanları duydukça utanıyorum. Biz demokrasisi eksik de olsa doğru, dürüst ve güvenilir seçim yapan ülkelerden biri idik. Ne oldu da bu güveni kaybettik?

Seçimin güvenli bir şekilde yapılması ve sandıktan çıkan oylara göre milli iradenin tam olarak tecelli etmesi öncelikle devletin ve iktidar partisinin görevi değil mi?

Niye bunlardan bir ses çıkıp da “merak etmeyin ey halkım! Siz kimi tercih ettiyseniz O kazanacak” demiyor.

Niye devleti yönetenler, on yıllardır başarılı bir şekilde en kıdemli hâkimin seçim kurulu başkanı olması kuralını değiştirdi?

Anadolu Ajansı’nın YSK’dan veri almadığını öğrendik. Ama kimden aldığı açıklanmadı. Neden bu ajansın haberleri ile seçimin manipüle edildiği kanaati yerleşti?

17Nis/230

Kadrini bil ki, kadrin bilinsin – Fahri SAĞLIK

fahri sağlık

Kadrini bil ki, kadrin bilinsin - Fahri SAĞLIK

17 Nisan 2023 Pazartesi gününü Salıya bağlayan gece yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’in indirilmeye başlandığı Kadir Gecesi’ni inşallah bir kez daha idrak edeceğiz. Bizleri bu günlere eriştirdiği için Rabbimize hamdü senalar olsun. Kadr Suresinde yüce Allah şöyle buyuruyor;

“ Şüphesiz, biz onu (Kur'an'ı) Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ne olduğunu sen ne bileceksin! Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır. Melekler ve Ruh (Cebrail) o gecede, Rablerinin izniyle her türlü iş için iner de iner. O gece, tan yerinin ağarmasına kadar bir esenliktir.”

Kadir gecesi, Müslümanı Rahman’ın affıyla, insanlığı Kur’an’ın aydınlığıyla buluşturan eşsiz bir gecedir. Bu gece Kur’an’ın nüzulüne şahitlik eden bir gecedir. O Kur’an ki; insanlığın ufkunda bir ışık gibi yanan ve her dönemde insanların yollarını, kalplerini, gönüllerini ve akıllarını aydınlatmaya devam eden meşaledir. Bu gece, meleklerin yeryüzüne inerek ibadet eden müminleri kuşatıp müjdeledikleri ve selamladıkları bir selam ve selamet gecesidir. Bu gece yüce Allah’a açılan ellerin boş çevrilmeyeceği, samimiyet ve ihlasla yapılan tövbelerin kabul olacağı bir gecedir. Kadir Gecesi, tefekkür, tezekkür, dua, muhasebe ve tövbe gecesidir.

Bu gece, içinde kadir gecesi bulunmayan bin aydan daha hayırlıdır. Bu gecede yapılan ibadetler, dua ve niyazlar, elbette diğer gecelerde yapılanlardan daha faziletlidir. Bu gece kadrinin bilinmesi gereken gecedir. Bu gece kadrini bilmen gereken gecedir. Eller açılır bu gece, gözler dualarla, tövbelerle yaşarır. Ve ilahî rahmet esintileriyle kalpler okşanır bu gece. Bu gece hayatımızın çok hızlı seyreden akışı içinde geçmişimizi değerlendirerek geleceğimize yön verme gecesidir.

16Nis/230

RAMAZANI UĞURLARKEN – Seyfettin KARAMIZRAK

seyfettin-karamzrakRAMAZANI UĞURLARKEN - Seyfettin KARAMIZRAK

Güzel şeylere sahip olduğunda, nedense sevinmesini yeterince beceremiyor insanoğlu. Fakat bu imkânlar elinden çıktığında kıymeti anlaşılıyor. O zaman da fırsatları kaçırıyoruz, “ah, of” çekiyoruz. Yeterince değer veremediğimiz için de kendimize sitem ediyor, hüzünleniyoruz elimizde olmadan. Acaba mutlu olabilmeye mi temayüllü değiliz? Neden her fırsatta acıları, kederleri yaşamayı yeğleriz? Bu yüzden mi türkülerimiz, şarkılarımız, ağıtlarımız, hatta ninnilerimiz hep keder kokmakta.

İşte şu anda yaşadığımız mübarek Ramazan ayı da bunlardan biri. Günlerdir tattığımız huzurun ve mutluluğun, bitmeyecek sandığımız eşsiz paylaşımların, davetlerin, aramaların, gönülden perçinleşmenin, hatır sormaların, tatlı tebessümlerin sonu mu geldi acaba? Ramazanla beraber bunlar da mı bize veda edecek?Umudum ve temennim, bu hasletlerin bizlerde kalıcı olması yolunda elbette ki.

15Nis/230

SEVGİNİN SIRRI – Av. Zeki HACIİBRAHİMOĞLU

zeki hacıibrahimoğluSEVGİNİN SIRRI - Av. Zeki HACIİBRAHİMOĞLU

Bugün Ramazan, sevginin gücünden bahsedelim.

Sevgi inanın en ince, hassas, vicdan hislerinin meydana getirdiği merhamet ve şefkat duygularının bir eseridir. Vicdan hükmü kalpteki iyi ve kötü bütün varlığı yakarak silip atmış ve kalbi ayna gibi tertemiz bir hale getirmiş olduğundan Cenab-ı Hak o kalbe tecelli tahtını kurmuştur. Böylece bütün benliği Hak sevgisi kaplamış ve kimse artık sevgiden ibaret olmuştur. Bu nedenle o kimse Cenab-ı Hak’tan dostluk ve esenlik sıfatlarıyla sıfatlanmış olup seçkinler zümresine girmiştir. Artık o insanın her iki dünyada da yeri cennet, makamı ise dostluktur.

14Nis/230

TEMEL SORUN VERİMSİZLİK – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin sTEMEL SORUN VERİMSİZLİK - Ruhittin SÖNMEZ

Prof. Dr. Ufuk Akçiğit Chicago Üniversitesi Öğretim üyesi olan bir Türk bilim insanı. Dünya Bankası, IMF gibi kuruluşlar ile bazı ülkelere danışmanlık hizmeti veren bu parlak akademisyenin bir kısım görüşlerini basından okumuştum. Ama en son geçen hafta Habertürk TV’de Fatih Altaylı’nın “Teke Tek- Bilim” programında kendisinin sunumunu dinledim.

Bu bilim adamı bilgi ve birikimi ile ülkemiz için de bir şeyler yapabilmek için çalışmalar yapmış. TV programındaki sunumunu iki defa izledim ve aklımda kalan bazı hususları sizlerle paylaşmak istiyorum.

Ufuk Akçiğit’in “Türkiye’nin en temel problemi VERİMSİZLİK” tespitini de yazımın başlığı yaptım.

11Nis/230

GIDA ÜRÜNLERİNDE ÖNLENEMEYEN PAHALILIK – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin sGIDA ÜRÜNLERİNDE ÖNLENEMEYEN PAHALILIK - Ruhittin SÖNMEZ

Bu sene gıda ürünleri fiyatları, genel fiyatların (TÜFE) artış oranından, çok daha fazla arttı. Bu yüzden açlık sınırı mertebesinde geliri olan yaklaşık 50 milyonluk bir nüfusun en temel gıda
maddelerine erişimi neredeyse imkânsız hale geldi. Çünkü bu yıl gıda fiyatlarındaki artışlar önceki yıllardan farklı sebepler dayanıyor. Sadece “daha çok kâr etmek isteyen esnaf ve tüccarın insafsızlığı” ile açıklanamaz.

Hatta devletin resmi rakamlarına bakınca, gıda ürünlerini tüketiciye ulaştıran aracı kesimin zararına satış yaptığı sonucuna ulaşabiliriz.

Şubat ayı verilerine göre, Tarım ÜFE yüzde 127,6 artış gösterdi.

Tarım TÜFE yüzde 67,9 arttı. Yani tarım üretici fiyatları ile tüketici fiyatları arasındaki fark 60 puan.

Yani devletin rakamları doğru ise, üretici ve aracılar maliyet artışının yüzde 60’ını satış fiyatlarına yansıtamamış görünüyor.

9Nis/230

Kur’an-ı Kerim hayatımızın neresinde? – Fahri SAĞLIK

fahri sağlıkKur’an-ı Kerim hayatımızın neresinde? - Fahri SAĞLIK

    Bugün Müslümanların en büyük problemi ilk emri oku olan hayat rehberini okumaması / okuyamaması ve hayatına aksettirmemesi / aksettirememesidir. Elbette ki bu durumun pek çok sebebi vardır.

Müslüman Türk toplumunda neredeyse evinde Kur’an bulunmayan kimse bulunmamasına rağmen, Kur’an’ı okuyan ve anlamaya çalışanların oranı oldukça düşük düzeydedir. Kur’an gereği gibi okunup anlaşılmış olsaydı, fert ve toplum olarak çektiğimiz sıkıntıların yüzde doksanının olmaması gerekirdi.

Kur’an-ı Kerim Niçin İndirildi?

Bu soruyu Kur’an’ın kendisi cevaplıyor. "Ey insanlar! İşte size, Rabbinizden bir öğüt, gönüllerdeki dertlere bir şifa, müminlere doğru yolu gösteren bir hidayet ve rahmet geldi." ( Yunus, 57 ), "Bu Kur'an, ayetlerini düşünsünler ve akıl sahipleri öğüt alsınlar diye sana indirdiğimiz mübarek bir kitaptır." (Sâd, 29).

Hz. Muhammed (s.a.v.) vefatına yakın bir zamanda yaptığı veda konuşmasında;

“Ben size iki şey bırakıyorum. Onlara sıkıca sarıldığınız müddetçe doğruluktan ayrılmazsınız. Onlar Allah’ın Kelamı ve benim sünnetimdir” buyurarak, Müslümanların dikkatlerini Kur’an’ı ve sünneti anlayarak yaşamaya yöneltmiştir.

8Nis/230

YAHUDİ SOYKIRIMI VE SÖZDE ERMENİ SOYKIRIMINA KISA BİR BAKIŞ – Bekir GÜNAY

IMG-8226

YAHUDİ SOYKIRIMI ve SÖZDE ERMENİ SOYKIRIMINA KISA BİR BAKIŞ - Bekir GÜNAY

1915-16 yıllarına ait toplamda 26 bin yazı yazılmıştır. Bu yazılarda Ermeniler soykırım yapılmış Türkler ise yapılmamıştır demişlerdir. Bu konuda sosyologlar ve siyaset bilimciler konu hakkında detaylı bilgiye sahip bulunmadıklarından dolayı yargısız infaz yapmaktadırlar. Ve soykırım yapılmıştır gibi ifadeler kullanmaktadırlar. Ancak bu kararı alacak kişiler hukukçular olmalıdırlar ama ülkemizde hukukçular bu konuya fazla ilgi duymadıklarından dolayı araştırma yapmamaktadırlar.
Ermeniler ise hukuki temellerden çekinmektedirler çünkü hukuk onların iddiasını zayıflatmaktadır.

Şimdi soykırım kelimesinin ortaya çıkışının ve günümüze kadar hangi temel olayları kapsadığını inceleyelim

Soykırım kelimesi 1950’li yıllarda kabul edilmekle birlikte ilk defa soy Kırım yapıldı iddiasını Almanların Yahudileri top yekun ortadan kaldırmak istemesiyle ortaya atılmıştır. Ve soykırım hem devletler arası hem de insanlığa karşı suç sayılmıştır. Bundan dolayı alman savaş suçluları için Nüremberg mahkemesi kurulmuştur. Bu mahkemeyi bizde kurulan divan-ı harbi örfi mahkemesine benzetebiliriz.

7Nis/230

CAMİLER, KUR’AN KURSLARI, İMAM HATİPLER VD / Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin sCAMİLER, KUR’AN KURSLARI, İMAM HATİPLER VD / Ruhittin SÖNMEZ

Türkiye dünyadaki Cami sayısının en yüksek olduğu ülke, 90 bin camimiz var.

2017 rakamlarına göre, 1 milyon 150 bin kursiyeri olan 16 bin Kur’an Kursumuz, 1,5 milyon öğrencisi olan 3500 adet İmam Hatip okulumuz, 100 İlahiyat Fakültemiz var.

Birlik Vakfı, Ensar Vakfı, Hizmet Vakfı, Hayrat Vakfı gibi bir sürü vakıf üzerinden, normal okullarda da dini eğitim veriliyor.

Diyanet İşleri Başkanlığının İmam-Hatip unvanında 71 bin 362 personeli, müezzin olarak 11 bin 908, Kur'an kursu öğreticisi olarak 19 bin 721 olmak üzere toplamda 141.233 personeli bulunuyor.

Diyanet İşleri Başkanlığı’na, 2017 bütçesinde 6 milyar 867 milyon lira ödenek ayrıldı. Camilerde toplanan yardım paraları bu rakamların dışında.

Diyanet’in 2017-2021 Stratejik Planı’na göre, bu beş yıllık dönemde 40 milyar TL harcama yapacak.  Bu harcamaların yüzde 95’i personel maaşları için.

Kısaca devletimiz ve milletimiz dini eğitime ve ibadethanelere olağanüstü önem veriyor, ciddi harcamalar yapıyor.