Mevlid Kandili – Fahri SAĞLIK
Mevlid Kandili - Fahri SAĞLIK
26 Eylül 2023 Salıyı Çarşambaya bağlayan gece Yüce Rabbimizin âlemlere rahmet olarak gönderdiği Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa’nın (s.a.v.) mevlidi şerifini inşallah idrak edeceğiz. Hz. Muhammed Yüce Allah’ın insanlığa gönderdiği son peygamber ve bütün insanlığın ilahi rehberidir. Onun gelişiyle insanlık başta inanç, ibadet ve ahlaki yozlaşmalar konularında bireysel ve toplumsal düzeyde pek çok değişim ve gelişime şahit olmuştur.
Kandiller; öze dönüşün, Yüce Yaratanımıza yürekten yakarış ve yönelişin, günahlarla kirlenmeye yüz tutmuş gönüllerimizi arındırmanın, geçici olanla kalıcı olanı fark etmenin, kalp gözümüzü açıp gönül dünyamızı temizlemenin fırsatı olan, nefsin yanıltıcı arzu ve isteklerinden uzaklaşma imkânlarını sunan kutlu zaman dilimleridir.
Ümmeti olmakla şeref duyduğumuz Resul-i Ekrem (s.a.v.), bize yüce kitabımız Kur’an-ı kerimi, mizanı ve hikmeti öğretti. O, Rabbimize, kâinata ve insanlara karşı görevlerimizi, hakkı, hakikati, adaleti ve fazileti hatırlattı. Allah’ın kelamını, örnek hayatıyla beyan etti ve onu yaşanan bir hayata dönüştürdü. En güzel ahlak ilkelerini yaşayarak öğretti. Kalpleri ve gönülleri birleştirdi. İslam kardeşliğini, dostluğu ve arkadaşlığı tesis etti.
Bugün insanlık Hz. Peygamberin (s.a.v.) çağlar üstü örneklik ve rehberliğine her zamankinden daha fazla muhtaçtır. Resul-i Ekrem’in (s.a.v) rehberliğini tüm insanlığa tanıtacak olanlar bizleriz. Ancak üzülerek ifade etmeliyim ki; bugün Müslümanlar genel olarak bu inanç, şuur, yaşayış ve ahlaktan uzak görünüyorlar. Bu Mevlid Kandilinin Müslümanların bu inanç, şuur, yaşayış ve ahlak ilkelerini kazanmamıza vesile olmasını diliyorum.
Bugün körelmeye yüz tutmuş hassasiyetler, kulluk şuurunu unutmuş zihinler, hırs, tamah ve güç tutkusuyla katılaşmış kalpler, O’nun mevlidini idrak ederek Peygamberimizin (s.a.v.) örnekliği ve rehberliğiyle yeniden bir doğuşa muhtaçtır.
İslam’ın ruhunun ve evrensel mesajlarının bir tarafa bırakılarak kısır çekişmelere dalıp birbirimizle cedelleşmenin had safhaya çıktığı günümüzde Hz. Peygamber’in (s.a.v.) öğrettiği hak, adalet, tebliğ ve irşat metotlarını doğru anlamaya çok muhtacız. İlim, hikmet, irfan, adalet gibi hayata anlam ve değer katan kavramların giderek yıpratıldığı, hırs, menfaat ve şöhret kavgasının çığırından çıktığı ve bu kavgaların zaman zaman dini duyguların istismar edilerek yapıldığı bu günlerde O’nun yol göstericiliğine ne kadar da ihtiyacımız var. Dün olduğu gibi bugün de Hz. Peygamber’in (s.a.v) getirdiği yüce değerleri Müslümanların dinî duygularını istismar eden bezirgânlara karşı savunmaya ne kadar da muhtacız.
Çocuklar ve gençler bir toplumun geleceğidir. Her toplum kendi geleceğini garanti altına alacak, kendi değerlerini yükseltip geliştirecek fertler yetiştirmeyi hedefler. Yeni yetişen nesiller ruh ve bedenen ne kadar sağlıklı ve güçlü olurlarsa, mensubu bulundukları toplum da o kadar sağlıklı ve güçlü olur.
Benim gözlemlerime göre gençlerimiz sanılanın aksine milli ve manevi değerlerine yabancı ve uzak değillerdir. Dinleri ( İslam ) ve mukaddes değerleri ile yakından ilgilidirler. İlgileri oranında bilgili oldukları söylenemez. Bu da onların değil bizim kusurumuzdur. Gençler maalesef bid’at ve hurafeleri din zannediyorlar ve onlar yüzünden İslam’dan uzaklaşıyorlar. Örneğin diz çöküp yerde ve elle yemek yemeyi, iki bayram arasında nikâh kıymamayı dinimizin emirleri zannediyorlar. Gençlerimizin dinlerine olan ilgilerini onları sahih dini bilgilerle donatarak desteklemeliyiz. Hiç unutulmamalıdır ki, bilgisiz ilgi ham sofuluğu, ilgisiz bilgi de kuru ve içi boş sözde bir Müslümanlık anlayışını doğuruyor.
Emperyalist güç odakları gençlerin enerjilerini istismar edebilmek için, çok büyük paralar harcayarak onların zihin dünyalarını yönetmeye çalışıyorlar. Gençlerin neyi önemseyip önemsememeleri gerektiğine kendileri karar verip, onları kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirmek için seferber olmuş durumda. Çocuk ve gençlerimizi emperyalistlerin kültürel ve ekonomik tuzakları ile baş başa bırakmamalıyız. Onları önemsemeli ve anlamaya çalışmalıyız. Hz. Ali’nin “Gençliği anlamadığınız zaman, bu Dünyadaki işiniz bitmiş demektir” sözünü kulağımıza küpe yapmalıyız. Çünkü anlamadığınızı yönlendiremezsiniz.
Peygamberimizin ahlakını çağımıza taşımak istiyorsak, önce gençleri anlamak ve zihinlerini sahih bir Allah ve Peygamber bilgisi ve sevgisi ile donatmak zorundayız. Gençleri anlayabilseydik, gençlerin yüreklerine dokunabilseydik, camilerimiz gençlerden mahrum kalmazdı. Muhteşem mabetler inşa ettik, ancak gençlerin mabetlerden daha kıymetli olduğu gerçeğini kavrayamadık.
Bizler güvercini ölen çocuğa başsağlığına giden bir Peygamberin ümmetiyiz. Ancak bu nazik tavrı anlayamadık ve günümüze taşıyamadık. Peygamberimizin derdi ölen güvercin değil, güvercini ölen çocuğun kalbiydi. Çocuk ve gençlerimizin kalplerine giden yolları arayıp bulmalıyız.
Bir milletin istikbâlini önceden görebilmek, keramet değildir. Bunun için o milletin gençlerinin enerjilerini nerelerde ve nasıl tükettiğine bakmak kâfidir. Zira her devrin gençliği, aldığı eğitim ve terbiye doğrultusunda enerjisini harcayacak bir hayat tarzını benimser. Gençliğin hayat tarzı ise, o milletin istikbâlini gösteren berrak bir ayna gibidir.
Mevlid Kandilinin sevgili Peygamberimiz ve gençliğimizi daha iyi anlamamıza, sevip gönüllerine girmemize vesile olacak duygu, düşünce ve yaşayış biçimini kazanmamıza vesile olmasını niyaz ederim.
Mevlid-i Nebi Haftanızı tebrik eder, Hz. Âdem’den başlayarak ilahi vahyi bizlere ileten bütün Peygamberlere, özellikle Peygamberler silsilesinin son halkası Hz. Muhammed’e (s.a.v.), O’nun âl ve ashabına salat ve selâm ediyorum. Mevlid Kandilinin huzur, barış, bereket ve selamete vesile olmasını diliyorum.
Leave a comment
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.