Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

ahsen okyar
22Eki/140

Chemtrail spreyleme, HAARP teknolojisi ve GDO’ lu gıda endüstrisi – Dr. Ali DEĞİRMENCİ

Chemtrail spreyleme, HAARP teknolojisi ve GDO’ lu gıda endüstrisi - Dr. Ali DEĞİRMENCİ

Günümüz saldırılarının sadece bombalardan ibaret olmadığını görüyoruz. Gerek bilinçaltımıza, gerekse bedenimize yapılan sessiz saldırıların tesiri altındayız. Görsel medya üzerinden verilen subliminal mesajlar yanında gökyüzünden sessizce yayılan zehirli bulutlar dikkatlerimizden kaçıyor. Gökyüzünde sessizce uçarken havamızı suyumuzu kirleten gazlardan haberimiz var mı?

Son zamanlarda bilim adamları iklim değiştirme(geoengineering) ve tabiatı kendilerine göre revize etme üzerinde çalışıyorlar. bu çalışmanın bir ayağı CHEMTRAİLS’dır. Chemtrails, küresel ısınmayı önlemek bahanesiyle havanın sülfat ve alüminyum içerikli gazlarla ilaçlanmasıdır. Tüm dünyada 90’lı yıllarda başlayan aerosol kullanımı son yıllarda Türkiye’de de görülmeye başladı. CHEMTRAİLS uçaklar kullanılarak tonlarca gazın gökyüzüne düzenli aralıklarla püskürtülmesidir. Genelde açık ve güneşli havalarda hatta rüzgarsız havalarda yapılan CHEMTRAİLS hatları saatlerce havada kalıyor.

21Eki/140

17/25 ARALIK BİR SERAP İMİŞ – Av. Ruhittin Sönmez

ruhittin sönmez av17/25 ARALIK BİR SERAP İMİŞ – Av. Ruhittin Sönmez

Vikipedi’de, bakın serap nasıl tarif ediliyor? “Serap, atmosferde ışık ışınlarının kırılmasından doğan ve çöllerde kolaylıkla gözlemi yapılabilen optik yanılma, optik bir doğa olayıdır. Kısaca, uzak nesnelerin görüntüsünün, ışık ışınlarının bükülmesiyle, aslında bulunmadıkları bir yerde görünmesidir. Halüsinasyonun tersine, serap bir doğa olayıdır. Kamera ile kaydedilebilir. Gözlemcinin konumunda bulunan herhangi bir optik alet bu ışık olayını gözlemleyebilir.”

Halüsinasyon (var sayma) ise, bir his organını uyaran hiçbir nesne veya uyarıcı olmaksızın, alınan bir sanının varlığına inanma durumudur. Ruh hastalıklarında sıklıkla karşılaşılan bir durumdur. Beş duyunun da halüsinasyonu olabilir; görme, işitme, dokunma, koklama ve tat duyusu. Halüsinasyonlarda kişi, bir hastalığının olduğunu bilmeden, gördükleri, işittikleri ve hissettiklerine bütünüyle inanır.

17/25 Aralık soruşturmalarına ait delil niteliğindeki kayıtlar, Türkiye’yi sarsan, 4 bakanın istifasına, tutuklamalara sebep olan görüntüler meğer bir serap imiş.

Yani biz toplum olarak, 800 bin TL değerindeki rüşvet saatini Bakanın kolunda gördüğümüzü sanmıştık. Ama meğer o saat ABD’deki bir iş adamının kolunda imiş.

Ayakkabı kutusunda gördüğümüz paralar, Halk Bankasının kasasında imiş de biz serap görmüşüz.

Bakan çocuğunun evinde yatak odasında gördüğümüzü sandığımız çelik para kasaları içindeki dolarlar, Eurolar da, İsviçre Bankalarının birinin deposunda imiş.

Ah bu ışık kırılmaları ah. Bu optik yanılma sayesinde yani ışık ışınlarının bükülmesiyle, bahsi geçen suç delillerinin aslında bulunmadıkları bir yerde görünmesi yüzünden ne kadar günaha girdik.

Peki ya ses kayıtları. Onlar da olsa olsa halüsinasyondur. Bakın C. Savcılarımız takipsizlik kararı verdiklerine göre “milletin A. sına koyduğunu” duyduğumuzu sandığımız, “havuz medyası” oluşturmak için rüşvet verdiğini sandığımız saygın iş adamlarının konuşmaları da herhalde halüsinasyonmuş.

Montaj mı, dublaj mı diye tartışıp durduğumuz sıfırlama tapeleri de, ihalelere fesat karıştırdı diye şüphelendiğimiz devletlilerin ses kayıtları da meğer hepsi bir halüsinasyon (var sayma) imiş.

19Eki/140

BALKANLAR GEZİSİ – Av. Zeki HACIİBRAHİMOĞLU

BALKANLAR GEZİSİ – Av. Zeki HACIİBRAHİMOĞLU

26 Eylül 2014 tarihinde Türk Hava Yolları Uçağı ile Karadağ’ın başkenti Podgorica’ya gittik.

THY’nin Değerli Müdürü Oğuz Ali Türkeli Bey bizi karşıladı ve evinde dört gün misafir etti.

Cumartesi günü bizi Budva’ya götürdü. Budva’da Starigrad’ı (Eski şehir) gezdik. Burada Katolik ve Ortodoks kiliselerini ziyaret ettik. Gerçekten görülmeye değer bir şehir.

Budva’dan hareket ederek Adriyatik (Dalmaçya) Kıyılarından sahil boyunca giderek Kotor’a geçtik. Yol üzerinde Kotor Körfezini karşıdan karşıya kesen ve Dubrovnik istikametine giden feribot iskelesinin önünden geçtik. Dubrovnik Hırvatistan’ın bir şehridir.

Kotor’da eski şehri gezdik. Eski şehir Kotor Kalesi’nin altında kurulmuş, içerisinde muhtelif kiliselerin ve balık restoranlarının bulunduğu bir şehir. Starigrad içindeki tarihi binalardan otel olarak faydalanmak da mümkün. Kotor Körfezi’nde bulunan limana yatların ve büyük gemilerin bağlı olduğunu gördük.

Kotor ziyareti sonrası dönüş yolunda aynı güzergah tercih edilmeyerek kestirme yol olan ve Kotor’u Tivat’a bağlayan tünel yolu tercih edilmiştir. Tivat’ta Karadağ’ın Podgorica’ya nazaran daha küçük bir hava limanı mevcuttur. Yaz aylarında Tivat havalimanı çeşitli ülkelerden gelen turistlerle çok yoğun bir yolcu trafiğine sahip olmaktadır.

18Eki/140

DURUN BAKALIM – Halil ALTIPARMAK

halil altıparmakDURUN BAKALIM – Halil ALTIPARMAK

Bugüne kadar, Kürt kimliği ile ilgili hiçbir yazı yazmadım ve konuşma yapmadım. Çünkü, akıl, mantık ve belgeler Anadolu’da Kürt Kimliği’nin Türk kavramı içerisinde yerleştiğini anlatıyor, gösteriyor.

Ama, bugün gelinen noktada, birileri hayır ben ayrı bir mensubiyete sahibim ve etnik bir ayrıcalığım var diyorsa da, zorla kimseyi Türk yapmak gibi niyetimiz, gayretimiz ve daha da önemlisi ihtiyacımız olmamalıdır. O zaman, bu ayrımı ileri sürenleri de, diğer farklı kimlikler içerisinde düşünmek ve azınlık statüsü ile değerlendirmek daha doğru olur diye düşünüyorum.

Bu arada, güneydoğuda, Kürtleşmiş Türkler olduğunu ve bunların da bu ayrım içerisinde belirlenmesinin gerektiğini ortaya koymak icap etmektedir. Çünkü, güneydoğu, tarih itibarı ile Türk göçlerinin yol üzeridir ve Türk göç yollarının önemli duraklarından biridir.

17Eki/140

23 cent / Yılmaz ÖZDİL

23 cent / Yılmaz ÖZDİL

Bismillah ilk yazımda “alavere dalavere Türk Memet nöbete”yi yazdım; Suriye topraklarını savunmak için Suriyelilerin gitmesi gerektiğini, askerlik çağındaki 500 bin Suriyeli erkek Türkiye’de gezerken, Mehmetçik’in Suriye’ye gitmesinin saçmalık olduğunu, illa gönderilecekse Bilal’in gönderilmesi gerektiğini anlattım.

*

Suriyelilere hakaret ettiğim gerekçesiyle hakkımda suç duyurusunda bulundular!

*

Halbuki, nasıl olsa elalemin kerizi biziz, Suriyeliler burda otursun, onların yerine bizim Memetler gitsin savaşsın deseydim, alkışlarlardı.

*

Çünkü…

*

ABD Savunma Bakanı John Dulles, Kore savaşı sırasında, “müttefik güçler, en ucuz askeri Türkiye’den temin ediyor, bir Türk askerinin maliyeti 23 cent’e denk geliyor” demişti. Avrupa’dan Asya’ya kadar bütün dünyadaki “insan pazarları”na bakmışlardı, tezgahtaki en ucuz fiyat bizim alnımızda yazıyordu.

*

17Eki/140

Budapeşte’den Tuna’yı Seyretmek – Dr. H. İbrahim KAHRAMAN

h ibrahim kahramanBudapeşte’den Tuna’yı Seyretmek - Dr. H. İbrahim Kahraman

Bilgi ve görgünün artmasında okumak kadar gezip-görmenin önemi tartışılamaz. Benim için Tuna’yı Budapeşte’den görmek bu etkinin ne kadar büyük olduğunu gösteren bir olaydır. Görünceye kadar Tuna benim için sadece büyük bir nehir idi. Ama o büyüklüğün neredeyse İstanbul’umuzun Boğaziçi’si gibi büyük ve o oranda çevresi için etkili olabileceğini tahmin edemezdim.

Kurucusu olduğum Çocuk Kasabası Anaokulumuzun bir eğitim programı gereği eğitimci kızlarım Şule ve Ayşenur ‘un ısrarı üzerine Macaristan toplantılarına Eşim Fatma Kahraman’la ben de katıldım. Amacımız hem Macaristan’ı ve onların okul öncesi eğitimini tanımak, hem de 23 Nisan 2015’de bu ülkelerden(İtalya-İspanya-Romanya-Macaristan-Letonya) bize gelecek olan 30 öğretmene nasıl bir programla, ülkemizi ve şehrimizi daha iyi temsil edebilecek bir ev sahipliği yapacağımızı bizzat değerlendirmekti.

Macaristan’ın başşehri Budapeşte güzel, temiz ve görenlerini hayran bırakacak özelliklere sahip bir şehirdir. Şehir büyük Tuna Nehri’ni birbirine bağlayan köprüler ve Tuna Nehri kıyılarına yapılan görkemli, mimari estetiği bol, iyi bir çevre anlayışı ile büyük bahçelere sahip yapılar şekillendirmektedir. Heykellerle zenginleştirilmiş bu yapılar çok iyi bir aydınlatma tekniği ile gece ayrı bir güzelliği, gündüz ayrı bir güzelliği insanlara tattırmaktadır.

17Eki/140

VAR MIDIR DOSTLUKTAN ÖTE – Av. Tevfik KARABULUT

tevfik karabulut avVAR MIDIR DOSTLUKTAN ÖTE – Av. Tevfik KARABULUT

Var mıdır dostluktan öte
Neden sürer bunca hata
İçine dert ata ata
Gönülleri yormak neden?

Sevgi varken ortak payda
Nefret kokuyor ortada
Şu üç günlük boş dünyada
Birbirine vurmak neden?

Yumruklar neden sıkılı
Nereye koyduk akılı
Ey Allah'ın bahtsız kulu
Kötü rüya görmek neden?

Çıkmak varken aydınlığa
Neden düştük karanlığa
Göre göre her tuzağa
Yürüyerek girmek neden?

Bozmak lazım bu büyüyü
Düşmanlığın nesi iyi
Diriltmek varken sevgiyi
Nefreti çağırmak neden?

16Eki/144

Geceyi onaran mimar – Yunus ÖZEN

1-HDmonJ28rpOjymqF7o_n5Q


https://medium.com/@yunus/geceyi-onaran-mimar-d2930bda18fc

Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır,
Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır,
Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır.

15Eki/140

Tarihin En Tehlikeli Kaynağı: Hatıralar – Yılmaz ÖZTUNA

Tarihin En Tehlikeli Kaynağı: Hatıralar - Yılmaz ÖZTUNA

Hâtıralar, zevkle okunur. Politika alanında olsun, san’at, edebiyat alanlarında olsun ünlü kişilerin söylediklerini herkes merak eder. Bizzat yazdıkları veya söyleyerek sekreterlerine yazdırdıkları hâtıralarında anlattıkları, acaba doğru mudur? Bu soru, meslek hayatımda okuyucularımdan en yoğun gelen konulardan biridir.

Hâtıralar, tarih ilminin kaynakları arasındadır. En tehlikeli kaynaklar... Hiçbir tarihçi, ele aldığı konuda yazılmış hâtıra türlerini pas geçemez. Hâtıra sahibinin anlattıkları doğru mudur? Doğru olsa bile gerekçeleri, anlattıklarını değerlendirmeleri doğru ve haklı mıdır? İyi tarihçi, gerçek tarihi, bu ayırımı yaparak hâtıraları kaynak olarak kullanır. Zayıf tarihçiler veya sıradan tarih yazarları, bu tefriki yapamaz. Yanılır. Okuyucusunu da yanıltır. Hele hâtıra sahibinin etkisinde kalmışsa, hâtıra yazarı tarihçinin kahramanı ise, söylenenleri gerçeğin ta kendisi olarak, tabiatiyle tarih uzmanı olmayan büyük okuyucu kitlelerine intikal ettirir.

15Eki/140

Hastalıkla İlgili Temel Kavramlar ve Tanımları – Dr. Hasan DERMENCİ

201136134814Hastalıkla İlgili Temel Kavramlar ve Tanımları – Dr. Hasan DERMENCİ

Hastalıkları bilmek, korumak veya tedbir almak için bazı kavramları bilmek gerekir. Bu kavramlar bilinmediği için yanlış kanaatler oluşabiliyor. Öncelikle temel kavramları tanıyalım.

Sağlık: Bedenen, ruhen ve sosyal yönden tam bir iyilik halidir.

Hastalık: Vücudumuzun normal işleyişini, normal vücut dengesini bozan tüm haller için kullanılan genel bir terimdir. Sendrom, bozukluk(disorders), sakatlık, diğer tüm rahatsızlıkları içine alır.

Rahatsızlık: Daha çok kişinin kendi kişisel duygusu ile ilgilidir. Hastalık yerine kullanılır.

Bozukluk: Vücudun bir fonksiyonun anormalliği veya bozulmasıdır. Hastalığa göre daha dar bir terimdir. Bozukluklar mental, fiziksel, genetik, duygular, duygulanımlar, davranış biçimleri veya vücut fonksiyonları ile ilgili olabilir. Misal: Metabolik bozukluk (asidoz/kanın asit derecesinin artması, alkaloz-kanın asit derecesinin azalması, hiperglisemi—şeker seviyesinin artması vb.), duygulanım (affektif) bozukluğu (depresyon, manik bozukluk, anksiyet, fobi vb)

Morbidite: Herhangi bir nedene bağlı sağlığın bozulması, komorbdite genelde bir birkaç tıbbi durumun bir arad olmasıdır. Misal: Antisosyal kişilik veya şizofreni ile madde kötüye kullanımı beraber olması

14Eki/140

PKK EYLEMLERİNDEN SİZ SORUMLUSUNUZ – Av. Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin sönmez avPKK EYLEMLERİNDEN SİZ SORUMLUSUNUZ – Av. Ruhittin SÖNMEZ

HDP/PKK’nın örgütlediği “Kobani protestoları” adı altında devam eden şiddet eylemlerinde yurtiçinde 40’a yakın vatandaşımız öldü. (Paralelci diye Aydın'dan Bingöl'e sürgüne gönderilen) Emniyet Müdür Yardımcımız ile bir başkomiserimiz şehit edildi. Aralarında okul, hastane, Ziya Gökalp Müzesi ve huzurevlerinin de bulunduğu, 1113 adet kamu ve özel binanın yakıldı, tahrip edildi.

Sevgili vatandaşlarımız, bu eylemlerden siz sorumlusunuz.

Bütün bu eylemlerin sebebi “açılım” adı altında PKK terör örgütü ile yürütülen müzakere sürecidir; PKK’nın (ve yan kuruluşları HDP/KCK’nın) Kürt halkının meşru temsilcisi kabul edilmesidir.

PKK, Türkiye içinde bir alanı “kuzey kürdistan” diye adlandıran ve topraklarımızda bir “özerk Kürt Devleti” kurmak hedefi bulunan bir narko-terör örgütü. İçeriden ve dışarıdan aldığı desteklerle şımaran bu örgütün, ikinci aşamada Irak, Suriye, Türkiye ve İran’da kurulacak Kürt devletçiklerinin birleşmesiyle oluşacak “Büyük Kürdistan” kurma hayalleri var.

Devletin muhatap aldığı, sizin de oy vererek desteklediğiniz “müzakereyi” yürüttüğü bu terör örgütü Kürt halkının temsilcisi değildir.

PKK silahlarının etkin gölgesinde yapılan seçimlerde bile Kürt halkının sadece dörtte birinin oy verdiği bir terör örgütünden bahsediyoruz. Devlet görevini yapsa, bölgede güvenliği sağlasa, terör örgütünün Kürt halkı üzerindeki baskısını kaldırsa bu oran tamamen önemsiz rakamlara düşeceği açık.

13Eki/140

ARAŞTIRMALARLA ÇÖZÜM SÜRECİNİN ÇELİŞKİSİ – Prof. Dr. Mustafa E.ERKAL

mustafa e erkal prof drARAŞTIRMALARLA ÇÖZÜM SÜRECİNİN ÇELİŞKİSİ – Prof. Dr. Mustafa E.ERKAL

Son yıllarda marjinal bir takım görüş ve çevrelere prim vererek bölücü ve ırkçı terör örgütü ile mücadele yerine müzakere yapar hale geldik. Terörle mücadele edenleri de bazen pasifleştirdik ve onlara kumpaslar kurduk. Bizi terör örgütü ile müzakereye zorlayanlar nedense kendilerini hedef alan terör örgütleri ile pazarlık masasına oturmadılar. İşlerine gelen terör örgütlerini kullandılar.

IŞİD terör örgütünün yok edilmesi gerektiğinden bahsedenler, PKK terör örgütüne IŞİD’ı bahane ederek silah yardımı bile yaptılar. Dost ve müttefiklerimizin terörle mücadele konusunda sicilleri oldukça bozuktur. Son yıllarda dış telkinlerle anlaşılmaz açılım ve sözde çözüm adı altında değişik tuzaklar önümüze serildi. Ülkeyi yönetenlerin çöken açılım ve sözde çözüm sürecine fazlaca bel bağladıkları görülmektedir.

1923 Türkiye’sini 1930 modeli bir arabaya benzetenler unutmasınlar ki, 2000 model arabanın direksiyonunda hiç yoklar. Bu Yeni Türkiye ile nispeten bağımsız, egemen, milli ve üniter yapılı bir ülke dönüştürülerek nitelik değiştirecektir. Milli kimliksiz bir yeni anayasa, farklılıkların kutsallılaştırıldığı ve birlikteliklerin göz ardı edildiği bir sosyal yapıda demokrasi ile çelişen ve çağ dışı etnik politikalar gündeme getirilmektedir. Millet basit bir kalabalık olarak görülmektedir.

9Eki/140

ÖZBEK YAZAR MİRAZİZ AZAM – Mehmet Cemal ÇİFTÇİGÜZELİ

indirÖZBEK YAZAR MİRAZİZ AZAM - Mehmet Cemal Çiftçigüzeli

Özbekistan’dan Şair Keramet Düzmetova Hanım aradı “Üstadım Miraziz Azam Bey İstanbul’a geliyor. Buradan Elazığ’da gerçekleşecek Hazar Şiir Akşamları’na katılacak. Sizinle mutlaka görüşmek istiyor! Hikaye Yazarı Mustafa Kutlu Bey ile de tanışmak arzu ediyor” dediğinde heyecanlandım. Çünkü Tataristan’a gitmiştim birkaç günlüğüne. Miraziz Azam Elazığ’dan İstanbul’a dönerken bendeniz de Kazan’da gelmiş olacaktım. Buluşmaya bu şekilde karar verdik. Hemen Mustafa Kutlu’yu aradım. Çalışma saatlerini öğrendim, randevu aldım. Nitekim yanlarında Mustafa Ruhi Şirin olduğu halde Miraziz Azam, Bursa’da yaşayan oğlu Mirahmet Azam, talebesi Keramet Düzmetova ile birlikte Dergah Yayınlarına giderek Mustafa Kutlu ile görüştüler. Miraziz Azam ile buluşmam hafta sonuna kaldı. Dostluğumuz bir sinema şeridi gibi gözümün önünden aktı gitti.

İCADEVİ KONUKLARI

1992 yılında bir grup yazar arkadaşımız ile birlikte Bakü’den Taşkent’e geçmiştik. Özgürlüklerine kavuşan Türk Cumhuriyetleri’ni, soydaşlarımızı, yazarlarını, sanatçılarını ve aydınlarını daha yakından tanımak için böyle bir program düzenlemiştik. Özbekistan Oteli’nde kalıyorduk. Telefonunu Ankara’da iken defterimize not ettiğimiz Özbekistan Yazıcılar Uyuşması(Birliği) Genel Sekreteri ve Başkan Yardımcısı(1987-1992) Yazar Miraziz Azam’ı aradık. Yarım saat sonra Lada arabasıyla otelimize gelerek bizi sabah kahvaltısı için evine davet etti ve kalacak yer olarak da Özbekistan Yazarlar Birliği’nin Dormen’deki Yazıcılar İcadevi tesislerinden yer ayırdı. Daha sonra oraya taşındık. Bir ay konuk olduk. Günlük 3 $ idi, kendilerine ise 35 kuruş falandı.

8Eki/140

Avrupa’nın en adaletsiz ülkesi acaba hangisi? – Mevlüt SOYSAL

10612581_10152632134273686_5475442489645180648_n_thumbAvrupa’nın en adaletsiz ülkesi acaba hangisi? - Mevlüt SOYSAL
“Türkiye İstatistik Kurumu, gelir eşitsizlik göstergesi olarak bilinen gini katsayısını 0,38 olarak açıkladı. Avrupa ortalamasının 8 puan üstünde  olan Türkiye, bu verilerle  Avrupa’nın en eşitsiz ülkesi oldu.”

“İstikrar mı?” dediniz;

İşte iki cümleden özetledim.

Neyse ki TÜİK, İsrailli ya da Amerikalı bir ekonomi değerlendirme örgütü değil de;

Oradan kurtarmış bulunduk.

Çünkü başlayabilirdi Erdoğan:

- Ey TÜİK...

***

7Eki/140

KOBANİ, TELAFER ve BAYRAM KİMİN HAKKI? – Av. Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin sönmez avKOBANİ, TELAFER VE BAYRAM KİMİN HAKKI? – Av. Ruhittin SÖNMEZ

PKK ve diğer Kürtçü grupların derdinin sadece bir kimlik sorunu olmadığı, bir statü ve bir devlet peşinde koştukları artık bir sır değil. Devlet kurmanın ilk şartı ise bir vatan bilinci oluşturmak.

Asıl adı Ayn el Arap olan Kobani’nin IŞİD tarafından kuşatılması ve düşmek üzere olması “Kürt vatanı bilincini” oluşturmak için bu kesim tarafından çok büyük bir fırsat olarak değerlendiriliyor.

Dr. Nihat Ali Özcanstratejik açıdan bakıldığında, PKK için Kobani çok önemli bir yer değil. Bu şehrin IŞİD’in eline geçmesiyle Kürt hareketi yok olmaz, buraya IŞİD’i sokmamayı başarırlarsa da güç dengesi çok değişmez” diyor.

Hatta Özcan’a göre, “PKK ve Öcalan açısından Kobani’de 200 bin Kürt ölse de çok önemli olmaz. Öcalan bu durumda bile, sadece Kandil’deki PKK liderleri için ‘ben çok uyardım ama yeterli tedbiri almamışlar’ diye bir ‘fırça’ ile geçiştirir.”

Barzani de Suriye’deki PKK’lıların IŞİD tarafından kırılmasından hiç rahatsız olmuşa benzemiyor. Soner Yalçın bu durumu tarihi Barzani- Öcalan rekabeti ile açıklıyor. Bunlar ABD-İsrail’in Büyük Kürdistan’ı kurduracağından eminler. Esad sonrası Suriye’yi kantonlara bölecek masada Kürtleri temsilen kendileri oturmak derdindeler. Bu sebeple Barzani Kobani’ye yardım göndermiyor.

Peki, PKK/HDP kanadı neden “Kobani’de olanlar sebebiyle Kurban Bayramı kutlaması yapmayacaklarını” açıklıyorlar.

Neden, “Kobani düşerse Çözüm Süreci biter” diye AKP hükümetini tehdit ediyor?

Tek bir sebebi var: Vatan bilinci oluşturmak.

4Eki/140

Bayramlar Önce Yüreklerde Olmalı – Seyfettin KARAMIZRAK

SAM_1505Bayramlar Önce Yüreklerde Olmalı - Seyfettin KARAMIZRAK

Teknolojinin baş döndüren yenilikleri, insanoğlunu şaşırtmaya devam ederken, aynı zamanda O’na büyük kolaylıklar da sunmaktadır.

Cep telefonu, internet, televizyon ve yazılı basın araçları, uzaydaki gelişmeler, tedavi yöntemlerinin iyileştirilmesi, yiyecek ve içeceklerde, üretimdekibulgular vb. hayatımıza anlamlı ve pozitif değişiklikler getirmiştir.

Ancak, sessiz ve derinden, bir o kadar da vahim götürüleri de olmuştur elbette: Silah üretiminde artış, çevre kirliliği, gürültü, radyasyon, gıdalardaki hormonsal ve ilaç tehlikeleri, atıklar, katkılar vb. gibi.

Bir yandan da, zamanımızı gizli veya açık şekilde çalmaktadır. Özellikle TV ve internet bağımlılığı, insanları yalnızlaştırmaya başlamış, aile içi ve çevreyle olan iletişim büyük ölçüde azalmıştır.

Böylece insanları kaynaştıran ortak paydaları yok ederek aile bağlarının, samimiyetin, paylaşmanın,ahde vefanın,“sevginin” azalmasına sebep olmuştur.

3Eki/140

GÜNEŞ MACARİSTAN’DAN DOĞUYOR – Halil ALTIPARMAK

halil altıparmakGÜNEŞ MACARİSTAN’DAN DOĞUYOR - Halil ALTIPARMAK

“…Bugün, aynı iman ve katiyetle söylüyorum ki, millî ülküye, tam bir bütünlükle yürümekte olan Türk milletinin büyük millet olduğunu, bütün medenî âlem az zamanda bir kere daha tanıyacaktır. Asla şüphem yoktur ki, Türklüğün unutulmuş büyük medenî vasfı ve büyük medenî kabiliyeti, bundan sonraki inkişafı ile atinin yüksek medeniyet ufkundan yeni bir güneş gibi doğacaktır.”

Bu ifade, tarihin en bilinçli Türk Milliyetçisi olan Mustafa Kemal ATATÜRK tarafından okunan 10.Yıl Nutku’ndaki bir ifadedir.

ATATÜRK, medeniyet ufkundan bir Türk güneşinin doğacağını tam 81 yıl önce öngörmüştür.

2Eki/140

YARGININ MESLEK KURALLARI – Av. Zeki HACIİBRAHİMOĞLU

YARGININ MESLEK KURALLARI - Av. Zeki HACIİBRAHİMOĞLU

“Her çiçek belli şartlar altında gelişir. Adalet denilen kutsal çiçek ise tarafsız çalışma ve sadece vicdanı ve bilgisi ile baş başa kalmak iklimi içinde bulunan hâkimlerin ve yüksek seciyeli hukukçuların ruhlarında yetişir.”

Meslek Kurallarını eksiden hâkimlerimiz ezbere biliyorlardı. O devirdeki meslek kurallarını şimdiki hâkimlerimiz mesleki hayat tecrübesi ile ve zaman içinde öğrenemiyorlar. Hâlbuki bu kurallar eskiden daha mesleğe adım atarken biliniyordu.

Mesleki Kuralları birer birer kanun hükmü mahiyetini aldığı için bunlara uyup uymamak şahsın mesleki ahlak telakkilerinin kuvvet derecesine tabi olmuyor birer kanun emri olarak da kendilerini şahsa empoze ediyorlardı. O halde bu kuralları ihlal edenler şimdiki gibi kendi vicdanlarına karşı mesul olmakla kalmıyor fakat kanunu çiğnemiş ve meslek suçu da işlemiş oluyorlardı.

İşte çizmiş olduğum bu hâkim tipi bütün faktörlerin etkisi altında teşekkül ve tekemmül etmiş ve adeta bir velinin tipidir.

Hâkim kader, tasa ve açlık, uyku bastırması, sağlıklı düşünebilmeye mani olabilecek bir arıza yani aklı karışmış olduğu halde hüküm vermeye kalkışmamalıdır.

1Eki/140

KURBAN BAYRAMI ve KURBANLIK – Prof. Dr. Nevzat ARTIK / Prof. Dr. U. Tansel ŞİRELİ

2012-Kurban-Bayramı-Kurbanlık-fiyatları  KURBAN BAYRAMI VE KURBANLIK - Prof. Dr. Nevzat ARTIK / Prof. Dr. U. Tansel ŞİRELİ Ankara Üniversitesi Gıda Güvenliği Enstitüsü /ANKARA

Yaklaşan “Kurban Bayramı” İslam alemi için dini görevlerini yerine getirmesi açısından önem arz ederken, aynı zamanda kontrolsüz hayvan hareketleri ve denetimsiz kesimler zoonoz hastalıklar olarak tanımladığımız omurgalı hayvanlardan insanlara geçen bulaşıcı hastalıklar ile sağlık problemlerinin ortaya çıkmasına da zemin oluşturabilir.

1Eki/140

GAZZE DRAMINDA TÜRKİYEYİ GÖRMEK.. – Fazlı KÖKSAL

turkvatani (1) GAZZE DRAMINDA TÜRKİYEYİ GÖRMEK.. - Fazlı KÖKSAL

Gazze Dramının oluşumunu anlayabilmek için İsrail'in Nasıl Kurulduğunu bilmek gerekir…

İşte size İsrailin kuruluşunun kısa Kronolojik Tarihi….

GAZZE DRAMINDA TÜRKİYEYİ GÖRMEK..

Geçmişten adam hisse kaparmış... Ne masal şey!
Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi?
'Tarih'i 'tekerrür' diye tarif ediyorlar;
Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?

M.Akif Ersoy

Gazze'de kan var, acı var, gözyaşı var…

Gazze, yaklaşık yüz yıldır Filistin'de yaşanan  dramın belki de son perdesi…

Vatansızlaştırılan Filistin halkı, son iki sığınağından birisi olan Gazze'den de muhtemelen çıkmak zorunda kalacaklar…

Ama İsrail Devletinin   Arz-ı Mevud'a, Vaat edilmiş Topraklara yürüyüşü, başka toplumların başka insanların acısı pahasına devam edecek…

Gazze Dramının oluşumunu anlayabilmek için İsrail'in Nasıl Kurulduğunu bilmek gerekir…