Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

ahsen okyar
17Ağu/150

UNUTMAYIN, YARIN DEPREM OLACAK! – Talha KÖS

DEPREM_NEDIR

Ben de her Müslüman gibi, gaybı (geleceği) Allah’tan başka kimsenin bilmediğine iman etmiş biriyim. Tabii ki yarın deprem olur mu olmaz mı bilmemiz söz konusu değil.

11Ağu/150

Kocabayramlar’da Furkan Ergün için kutlama..

 

9 Ağustos 2015 Pazar / Kocaeli Üniversitesi Mühendislik Fakültesini kazanan Furkan Ergün için Kocabayramlar’da kutlama yapıldı.

8Ağu/150

SPOR VE SEKÜLERLiK – Prof. Dr. Musa TAŞDELEN

2012625132210SPOR VE SEKÜLERLiK – Prof. Dr. Musa TAŞDELEN

Bugünkü modern medeniyet, kökleri itibariyle Greko-Latin medeniyetin tekerrürüdür. Sekülerlik ve sekülerizm hem yaşama tarzı hem de felsefî olarak Batı dünyasına aittir. Sekülerizm Batıda dünyevînin kutsalla yer değiştirmesidir.

Tarihte sekülerlik özelliği en baskın medeniyet, Batı medeniyetidir ve Hint-Avrupa dünyasının Avrupa yakasına aittir. Hint yakası insanın iç dünyasına yönelmişken, Avrupa yakası insanın dış dünyasına odaklanmıştır. Bugünkü Batı medeniyetinin köklerinin dayandığı Greko-Latin medeniyeti, Batı’nın seküler kökenini temsil eder. Hint medeniyeti, insanın psişik melekelerini geliştirmeye odaklanmışken, Batı medeniyeti, bedeni elden geldiğince mükemmelleştirmeyi gaye edinmiştir. Aslında her iki boyut, insan gerçeğinin bir yönüdür. Ancak, birinde bedenin tekamülü gaye iken, diğerinde mistik boyut baskındır. İslâm, bu akraba ama farklı iki dünya arasında daha dengeli bir anlayışı ortaya koymuştur.

Grek dünyasına bakıldığında, birer tanrı olarak bedenî mükemmellik açısından kadını Afrodit, erkeği Herkül temsil eder. Hint dünyasının amaç Nirvanaya ulaşmak iken, Grek Dünyasında kabaca hedef bedenî hazların zirvesine erişmektir. Bu dünyada, psişik tatminin kaynağı bedenî tatmindir.

7Ağu/150

Kandıra Taflan Koyu Derneğinde Başkan Seyit Ali Aktaş

101

Kandıra Bağırganlı Köyü Taflan Koyu Dayanışma ve Güzelleştirme Derneğinin 9.Olağan Genel Kurul Toplantısı Bağırganlı Köyü Taflan Koyu Girne Restoran’da yapıldı.

6Ağu/150

PKK’NIN FÜTUHAT RUHU! – Av. Özcan PEHLİVANOĞLU

özcan pehlivanoğluPKK’NIN FÜTUHAT RUHU! – Av. Özcan PEHLİVANOĞLU

Nihayetinde düşman kudurdu ve Türk yurdu Türkiye’yi ateşe boğdu.

Bunun böyle olacağını, biraz insan fıtratını ve insanlık tarihini bilen herkes anlardı.

Ama Türk Milletine karşı ezeli bir husumet içinde olanlar işlerin böyle gelişeceğini Türklerden hep sakladı. Halende saklamaya devam ediyor.

Bunu saklarkende, fakir ve eğitimsiz bırakılmış saf insanlar topluluğu olan Türkleri; “bakın çocuklarınız tabutlarda gelmiyor” yada “analar ağlamasın” martavalları ile avuttular.

Halbuki Türk Milleti daha 100 yıl önce Balkanlar ve Anadolu’da başına gelenleri unutmamış olsa veya günümüzde Irak ve Suriye’de yaşananları doğru algılayabilse, başına son günlerde gelen hadiselerin hiç de öyle beklenmedik şeyler olmadığını bilirdi.

Bana göre yurdun dört bir köşesinde, Türk Milletine ve Türk Devletine girişilmiş saldırılar ve can kayıplarımız daha birşey değildir. Gerçekleri görmez ve gereğini yapmaz isek daha ağır saldırılar altında kalmamız ve hatta milyonlarca canımızı kaybetmemiz söz konusu olabilecektir.

Bilmemiz gereken birinci husus, pkk’nın artık bütün Türkiye’ye sahip olma arzusu ve çabasıdır. Bunun dışa vurumu, pkk’nın yaptığı ideolojik çalışmalar ve bunun sonucu ortaya koyduğu stratejidir.

1Ağu/150

Kocaeli Manşet Gazetesi 1 Ağustos 2015 Cumartesi

Kategori: Kişisel Yorum yok
31Tem/150

Vali Güzeloğlu’na Akçakoca Gazi Çağrısı – İsmail KAHRAMAN

Vali Güzeloğlu’na Akçakoca Gazi Çağrısı - İsmail KAHRAMAN

Kocaeli bölgesi tarih ve kültür bakımından çok büyük zenginliklere sahip. Ama ne acıdır ki bu tarih ve kültür zenginliklerini ne Kocaeliler olarak kendimiz tanıyoruz ne de buraları Türkiye tanıyor. Kocaeli Orhangazi döneminin Büyük komutanlarından Akçakoca Gazi tarafından fethedilmiş, ilimiz Kocaeli’nin adı da Bu büyük komutandan Akçakoca’nın eli anlamına gelmektedir.   

Geçtiğimiz yıl Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından “Akçakoca Gazi Seöpozyumu” düzenlendi. Biz de bu sempozyuma araştırmacı gazeteci ce Devri Alem Belgesel programı yapımcısı olarak “Akçakoca Gazi’den günümüze Marka Kent Gebze” bildirisi sunarak tarihimize karşı vefa borcumuzu ödedik. Ama sempozyuma katılan çok sayıda Bilim adamı maalesef Akçakoca Gazi’nin mezarının bulunduğu Kandıra bölgesine götürülmedi. Keşke bu Akademisyenler Kandıra bölgesinde bilimsel araştırmalar yapabilselerdi.

30Tem/150

MUHTEŞEM TUGAY’A VEDA… / Cem ŞAKOĞLU

MUHTEŞEM TUGAY’A VEDA… / Cem ŞAKOĞLU

Uzun bir süreden bu yana aramızdan ayrılanların ardından bir veda yazısı yazmamıştım. Allah yüreğimi biliyor ya çok da yazmak istemiyorum bu tarz yazıları. Çünkü sebebini daha öncelerde de yazmıştım. Bazen kimi dostlar bu yazıları beğenip, ‘Bir gün ben de aynı duruma geldiğimde acaba Cem benim için de yazar mı?’ ya da ‘Ne yazar merak ediyorum’ diye düşünüp bu fikirlerini bana da aktarmışlardı ve bu beni inanılmaz derecede üzdü.

Evet bu tarz yazıları aslında yazmak istemiyorum ama kimi zaman oluyor ki yürek sızınız, giden dostunuz, dostunuzun yakınları, çoluk çocuğu, kimi zaman birlikte geçirdiğiniz zamanlar, kimi zaman sevgi, paylaşımlar, yaşanmışlıklar falan diye daha bir ton sebep sayabilirim. 

27Tem/150

PKK’lılar Ayaklanmış!.. / Murat YILMAZ

ayak-2-imzalı-kucuk-imzalı

Kategori: Kişisel Yorum yok
25Tem/150

Av. Semih Ergün; Tarım Arazilerinin bölünmesinde kritik iki ay..

18 Temmuz 2015 Cumartesi / Kandıra, Kocabayramlar Köyü gençlerinden Kocaeli Barosuna kayıtlı Av. Semih Ergün, Kocabayramlar Köy meydanında “Tarım Arazilerinin Miras Yoluyla Bölünmesi” konusunda bilgi verdi.

22Tem/150

Türkler neden birbirine güvenmez? – Esen ÇAĞLAR

kisiler_arasi_guven  Türkler neden birbirine güvenmez? - Esen ÇAĞLAR

Acaba Türkiye koalisyon ile yönetilebilir mi? Bu aralar herkesin aklında bu soru var. Ben bu sorunun cevabının adına “güven” dediğimiz sihirli olguda yattığını düşünüyorum. Partiler birbirine güvenebilirse, koalisyon işler; güvenemezse sistem tıkanır. Mantık basit, nasıl birbirine güvenmeyen karı-koca evliliklerini sürdüremezse; birine güvenmeyen iki iş ortağı şirketlerini birlikte yönetemezse; birbirine güvenmeyen iki veya üç parti de koalisyon kurup ülkeyi maalesef yönetemez.

Peki, sizce Türkiye’de siyasi partiler birbirine güvenebilir mi? Eğer siyasi partilerimiz, insanlarımızın, dolayısıyla da toplumumuzun DNA’sını taşıyorsa, burada ciddi bir sorunumuz var. Çünkü Türkler birbirine güvenmiyorlar. “A yok canım, hiç öyle değildir” diyorsanız, aşağıdaki tabloya bakmanızı öneririm. Türkiye, kişiler arası güvenin, yani “çoğu insana güvenebilirim” diyenlerin oranının, dünyada en düşük olduğu ülkelerden biri. Türkiye, Dünya Değerler Araştırmasının 2005-2014 döneminde yapıldığı 29 ülke içinde sondan üçüncü sırada. Türklerin yalnız yüzde 8’i diğer insanlara güvendiğini belirtiyor. Bu oran ABD’de yüzde 37, Avustralya’da yüzde 49, İsveç’te ise yüzde 63. Yani, biz Türkler neredeyse, sadece ailemizin içindekilere güvenebilirken, İsveçliler ülkelerinin yarısından fazlasını kendi ailesi gibi görüyor, onlara güvenebiliyor.

18Tem/150

VEFA VE SAMİMİYET BİLEŞKESİNDE AYDINLAR OCAĞI – Av. Mustafa ÖZKURT

VEFA VE SAMİMİYET BİLEŞKESİNDE AYDINLAR OCAĞI - Av. Mustafa ÖZKURT

Geçmişini unutanlar, gelecekten ümit bekleyemezler. MÖ.

Öyle bir zamanda yaşıyoruz ki her şeyi hızla tüketiyoruz. Modeli altı ayda eskiyen cep telefonunu, dört ayda değişen kılık kıyafet tercihlerimiz ve ila ahır.

İLA AHIR tabirini seçmemin sebebi daha dün dilimizde canlı olarak yaşayan bu kelimenin eskidi diye dağarcık çöpüne atılmaması içindir.

Her şeyi hızla tüketiyoruz. Aslında farkında olmadan en fazla tükettiğimiz şey bizi, biz yapan değerlerimiz. Toplum nizamında topluma mal olmuş bir değeri çıkartırsanız, mutlaka onun yerine bir yenisini koymak gerekir. (Bu mevzu da çok şey söylenebilirse de asli sahipleri sosyologlara bırakacağım. …)

Asıl mesele de bu.

Toplum olarak bir değeri yok ederken onun yerine yeni bir değer koyacağımıza, yeni kıymetler koymaktayız.

17Tem/150

Kandıra arife günü Asri Mezarlıkta..

  16 Temmuz 2015 Perşembe / Ağva yolu üzerinde yeralan Kandıra’nın yeni Kabristanındaki yakınlarımızı arife gününde ziyaret etme imkanı bulduk.

12Tem/150

GÜNDEMİ KONUŞALIM AMA!.. / Av. Özcan PEHLİVANOĞLU

özcan pehlivanoğluGÜNDEMİ KONUŞALIM AMA!.. / Av. Özcan PEHLİVANOĞLU

Türkleri enayi zanneden insanlar, hem Türkiye’de hem de dünyada bolca yaşıyor. Gerçi Türklerde enayi yerine konmayı hak etmiyorlar değil!

Günümüzde Türklerin karşı karşıya olduğu ve tarihi boyutu olan yaşamsal sorunlar bulunuyor.

Türk’ü enayi yerine koymayı alışkanlık haline getirmiş olan iç ve dış çevreler, bu yaşamsal sorunları gündeme getirmeden, Türk’ü güncel sorunlarla oyalamaya devam ediyor.

Ortak amaç; Türk’ü hak mahrumiyetine uğratmak ve bunuda ona rızasıyla kabul ettirmek...

Türkler; ülkelerinin bölünmesini, ABD ve AB ülkeleri ile İsrail’in üzerlerindeki siyasi, ekonomik ve kültürel nüfuzunu, Türk Silahlı Kuvvetlerinin yediği darbeleri, istihbaratının küresel imparatorların kontrolünde oluşunu, Doğu Akdeniz’deki enerji rezervlerinin İsrail’in eline geçişini, GAP’taki su kaynakları ile tarım arazilerinin elden gidişini, milli eğitim eli ile Türk çocuklarının mankurtlaşmasını ve daha nice yaşamsal temel sorununu önemsemiyor ve konuşmuyor. Belki de farkında değil! Zaten oyunda buna göre kurgulanmış.

29Haz/150

ZOKAYI YUTMUŞ BİR MİLLET! – Özcan PEHLİVANOĞLU

özcan pehlivanoğluZOKAYI YUTMUŞ BİR MİLLET! - Özcan PEHLİVANOĞLU

Zoka’nın ne olduğunu bilmeyenler için belirteyim. Zoka; “Büyük balıkları tutmakta kullanılan, küçük balık biçiminde, ucu iğneli kurşun parçası”dır.

Türkler, dış güçler ve onların yerli işbirlikçileri için daima “büyük balık” olmuştur.

Olaylar ve sonuçlar bize, büyük balığın Türkiye’de zokayı yuttuğunu gösteriyor.

TBMM’de yapılan yemin töreninden sonra HaberTürk gazetesinin attığı “Milletin Koalisyonu” başlıklı haberde, Türkler diğerleri ile beraber üçüncü sırada sıralandı. Yani kendi ülkesinde üçüncü sıraya inen ve diğer etnik ve dini azınlıklarla eşitlenen bir millet, haline geldi. Acaba Türkler bunun ne anlama geldiğini biliyormu? Biliyor ve kabulleniyorsa, bizim de diyecek bir sözümüz yok!

Son beş seçimin üçünde milletvekili adayı ve birinde de belediye başkanı adayı idim. Siyaset anlayışım gereği halkın içinde çok bulundum. Gördüm ki, ezici bir çoğunluk için “Türklük” bir şey ifade etmez hale gelmiş.

Unuttular! Osmanlı içinde “Türk” bir şey ifade etmiyordu. Bakmayın siz başka şeyler söyleyenlere; hem İslamiyet hem de Osmanlı için her cephede nedense hep “Türk” ölüyordu! Ülke etnik mikro ırkçıların eline geçmişti. Çoğunluk olan Türkler, her fırsatta azarlanıyor ve aşağılanıyordu. Dönemin hikaye, roman ve anılarında bunu görmek çok mümkün! İstiyorsanız gidip bir bakın.

23Haz/150

Evimizin önündeki Tavşan ve Civcivler..

20 Haziran 2015 Cumartesi / Bülent Günaydın komşumuz.. Evimizin bulunduğu binanın girişinde balık benzeri canlı hayvanların ticaretini yapıyor..

21Haz/150

ŞAŞILACAK ŞEYLER!.. / Av. Özcan PEHLİVANOĞLU

özcan pehlivanoğluŞAŞILACAK ŞEYLER!.. / Av. Özcan PEHLİVANOĞLU

1876 ile 1909 yılları arasında padişahlık koltuğunda oturan 2. Abdülhamit döneminde Türk Milletinin ve Türk devletinin karşı karşıya olduğu sorunların bazılarına bakarsak şunları görürüz;

Makedonya meselesi, Girit meselesi, Batı Rumeli meselesi, Arnavutluk meselesi, Bosna Hersek meselesi, Sancak Yeni Pazar’ın meselesi, Ermenistan meselesi, Yemen meselesi, Trablusgarp (Libya) meselesi, Irak ve Basra Körfezi’nde İngiliz nüfusunun yükselişi ve buna bağlı meseleler, Kerbela ve Necef’te Şi’alık meselesi, Sencar’da Yezidiler meselesi, Dersim meselesi, Siyonizm ve Yahudilerin Filistin’e doluşması meselesi, Suriye’de Fransız nüfusu meselesi, Ege’deki adalar meselesi gibi! Bu listeyi uzatmak ve detaylandırmak mümkün.

Ancak bir şey dikkatinizi çektimi bilmem, sanki aynı sorunlar bu gün yine önümüzde durup bizi meşgul ediyor. Bu bir kader mi? Ama kesin olan şu ki; Türk Milleti bunları görememekte ve siyasi tercihlerini, bu sorunları önceliğine koyarak yapamamaktadır.

Bu meselelerin çoğunluğu Türk Milletinin toprak ve can kaybı ile sonuçlanmış ve şimdilik milletçe farkında olmadığımız için rafa kaldırılmıştır. Şimdilik diyorum, çünkü bizim gibi tarihin tozlu sayfalarını karıştırıp duranlar bazı şeylerin unutulmasına engel oluyor ve belki kaybettiklerimiz yeniden milli meseleler haline gelir diye ümitleniyoruz!

Gördüğümüz gibi Makedonya, Girit, Batı Rumeli, Bosna Sancak, Arnavutluk, Yemen, Libya, Irak, Filistin, Suriye ve Ege’deki Türk Adaları kaybedilmiştir. Bu kaybediliş o topraklarda yaşayan yerel halklara karşı olsa gam yemeyeceğim. Bu topraklar, dün emperyalist bugünde küreselci dediğimiz devletlere karşı kaybedilmiş ve o tarihten bu yana bu bölgelerde yaşayan insanlara huzur ve refah bir daha nasip olmamıştır.

20Haz/150

VE DİĞERLERİ – Rifat SERDAROĞLU

VE DİĞERLERİ – Rifat SERDAROĞLU

“Ayet salla Bakara’dan, topla oyları Fukara’dan” yönteminin çokça kullanıldığı bir seçimi geride bıraktık.

Cumhur’un Başı’ nın Anayasa-Yasa tanımazlığı, bilerek ve isteyerek “Anayasa İhlal” suçu işlemesi, devletin ve milletin tüm olanaklarının arsızca AKP için kullanılması, Valilerin AKP İl Başkanı, Kaymakamların AKP İlçe Başkanı gibi kendilerini kullandırdıkları, kaynağı belirsiz kirli paraların oluk gibi akıtıldığı, eşit ve adil olmayan bir seçim geçirdik.

Tarih, bu seçimde yapılan demokrasi ve ahlâk dışı uygulamaları AKP defterine yazacaktır.

Yıllardır uygulanmakta olan bir haksızlığı ve medya tarafından “Diğerleri” olarak adlandırılan bazı Siyasi Partilerin vatandaşları istismar etmelerini de, izniniz olursa ben aktarmak isterim…

12 Eylül 1980 darbesinden sonra “Danışma Meclisi” oluşturulmuştu!

Ağızlarını her açtıklarında “Demokrasi” diyen koca-koca adamlar, dönemin darbeci BEŞ Paşasına dilekçe verip, utanmadan Milletvekili olmak istediler.

Bugünün demokrasi savaşçısı (!) Kamer Genç de, darbeci paşaların himmeti ile Danışma Meclisi üyesi olmuştu. Danışma Meclisinde “Seçim Yasası” görüşülürken, Kamer Genç bir teklif verdi!

19Haz/150

ÖNEMLİ OLAN NE? TÜRKİYE’NİN DÜNYA’DAKİ YERİ – Nurullah AYDIN

ÖNEMLİ OLAN NE? TÜRKİYE’NİN DÜNYA’DAKİ YERİ - Nurullah AYDIN

İslam ülkelerinin durumu ortada, birbirlerini katletmeye devam ediyorlar. Herbiri İslamiyetin kutsal kitabı Kur’an’ı farklı anlıyor ve uyguluyor. Her biri Peygamberleri farklı anlıyor ve uyguluyor.

İçlerinde çağdaş olan Türkiye. Ancak süratle İslamlaşma ve Araplaşma sürecinde bocalayan insanların kafası karışık.

Demokrasi, insan hakları, özgürlük, eşitlik, hak, hukuk adalet umurlarında değil.

Yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet, yalan, talan umurlarında değil.

Umurların olan ne?

Kadının türban takması, erkeğin İslam’dan, ecdattan, dindan imandan sürekli bahsetmesi.

Pek bunlar neyi örtüyor?

Hırsızlık sorunu varmı yok mu?

Çalıyorlar ama çalışıyorlar

Haksızlar ama kalsınlar

Yalancılar ama duble yol yaptılar

Yalancılar ama bize ne

İftiracılar ama size ne diyor

Demokrasi insan hakları özgürlükler umurunda değil

Kategori: Kişisel Yorum yok
16Haz/150

GÖNLÜMDEN GEÇEN KOALİSYON BAŞKA, BAŞA GELECEK BAŞKA – Av. Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin sönmez avGÖNLÜMDEN GEÇEN KOALİSYON BAŞKA, BAŞA GELECEK BAŞKA - Ruhittin SÖNMEZ

Lafı eğip bükmeden gönlümden geçen koalisyonu açıklayacağım. Benim için birinci öncelik, ülkemizin bir bölümünü PKK terör örgütünün yönetmesini sağlayan/ sağlayacak, “çözüm sürecinin” sona erdirilmesidir.

Ekonominin düzeltilmesi, hukukun üstünlüğünün tesis edilmesi, Cumhurbaşkanının anayasal yetki sınırlarına çekilmesi, yolsuzluk ve hukuksuzlukların faillerinin yargılanması çok önemlidir. Ancak telafisi mümkün olmayan en önemli husus, ülkenin bütünlüğü ve milletin birliğinin korunamamasıdır.

Bu öncelikli mesele için HDP’siz ve fakat MHP’li bir hükümetin kurulması gerekli.

Çünkü Mecliste temsil edilen dört partiden üçü “çözüm sürecinin” devamından yana. Sadece MHP karşı.

MHP’nin içinde bulunduğu veya dışarıdan destekleyeceği hükümet formüllerinde “çözüm süreci” devam ettirilemez.

HDP’nin destekleyeceği hükümet formüllerinde ise PKK’nın istediklerinin adım adım verileceğine şüphe yok.

MHP’nin CHP ile koalisyon kurabilmesi için HDP desteği şart. Fakat HDP destekli bir hükümette yer almak MHP’yi bitirir. Yani böyle bir koalisyon mümkün olmaz.