Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım… Şikayet edeceğine sen de alternatifini oluştur.

17Ağu/150

UNUTMAYIN, YARIN DEPREM OLACAK! – Talha KÖS

DEPREM_NEDIR

Ben de her Müslüman gibi, gaybı (geleceği) Allah’tan başka kimsenin bilmediğine iman etmiş biriyim. Tabii ki yarın deprem olur mu olmaz mı bilmemiz söz konusu değil.

Ama olursa ne olacak...

Kocaeli olarak buna nekadar hazırlıklıyız..

Yarın, Allah muhafaza 17 Ağustostos’daki gibi elim bir felaket yaşamayacağımıza dair bir garantimiz var mı?

Tabii ki yok..

Yarın deprem olacağını varsayarsak .Buna ne kadar hazırız, size bu yazıda bunu özetlemeye çalışacağım.

Dün ilimizden bir siyasetçinin ‘’Türkiye olarak depreme hazırlıklıyız ‘’ beyanını gördüm.

Bazen, bazı siyasetçiler, uyuya kalmış sayıklarken, önlerine mikrofon tutulmuş gibi geliyor bana.

Depremle ilgili üniversitelerde pek çok konferansa hem konuşmacı hem de dinleyici olarak katılmış, mesleğim gereği ve 17 Ağustos’u yaşamış biri olarak bu konuda araştırmalar yapmış, bir kardeşinizim.

Japonya dâhil dünyanın herhangi bir ülkesinde ve şehrinde, akıl sahibi hiç kimse, sıfatı ne olursa olsun, şehir ya da ülke olarak depreme hazır olduklarını söyleyemez.

Bu konuda Japonlar bile hala sadece araştırma geliştirme çalışmalarına milyarlar aktarıyor ve depreme daha fazla hazırlıklı olma yönünde gayret sarf ediyor.

Bu yüzden;

‘’Depreme daha hazırlıklıyız’’ denilse, yine kabul edilebilir bir tarafı olur.

Siyasetçiler beyanatlarına dikkat etmeli, hele deprem gibi son derece ciddi ve insan hayatının söz konusu olduğu önemli konularda daha da dikkatli olmalı. Ben yine de  bunun kötü niyetten değil, bilinçsizlikten olduğunu düşünüyorum.

Tabi depreme hazırlıklı olanlardan kasıt  villalarda, malikanelerde oturanlarsa; evet bunlar depreme daha hazırlıklı olabilir.

Ama Dilovası’nda, Gebze’de, Körfez’de, Karamürsel’de, İzmit’te ve diğer ilçelerimizde, bitişik nizamda aralara sıkıştırılmış, eski inşaat usulleriyle yapılmış yapılarda oturanlar depreme hazır falan değil kardeşim.

Depreme hazırlıklı olmaktan anladığımız düdük, fener, gibi aletleri başucumuzda bulundurmaktan ve masaların altına kapanmaktan ibaret olmamalı.

Tabii ki bu tip eğitimler olsun, toplumu bilinçlendirelim. Ama meselenin aslı bu değil. Bizim insanımız zaten zekidir. Bireysel olarak üstüne düşeni yapar.

Deprem konusunda büyük resme bakmamız lazım.

17 Ağustos gibi, yüzyılın felaketleri arasında telafuz edilebilecek bir depremden çıkmış kent olarak bugün risk altındayız.

Kocaeli olarak bir bombanın üzerinde yaşıyoruz. Tüpraş’ta patlamalar olunca Körfez’de yaşayanların dağlara nasıl kaçmak zorunda kaldığı hafızalardan silinmedi.

Kentsel dönüşüm mevzuatı tam olarak anlaşılabilmiş değil ve inanılmaz eksiklikler var. Bu konuda planlı  ve meseleye bütüncül yaklaşan bir yol haritamız yok.

Sadece deprem anı için değil deprem sonrası afet krizi yönetimine dair de eksiklerimiz var.

Aradan geçen 16 yılı iyi değerlendiremedik.

Devlet 17 ağustostan sonra depremde evini kaybedenler için gerekeni yaptı ama evi az ve orta  derecede  hasar almış olanlar  için risk devam ediyor.

Güçlendirme adı altında âdeta, topal bacağa protez taktığımız binlerce bina, hala dikey tabutlar olarak şehrimizde varlığını sürdüyor.

Şehirde yürürken bazı binaların pizza kulesi gibi yamuk durarak varlığını sürdürdüğünü görebilirsiniz.

Ben arzu ederdim ki, 17 Ağustosun 16. yıldönümünde, riskli olan binaların kahir ekseriyeti yenilenmiş olsun.

Son teknoloji donatılmış afet krizi yönetim merkezimizden Büyükşehir Belediye Başkanı afet anında ve sonrasında neler yapılacağının sunumunu yapsın.

Ben arzu ederdim ki, bu yıl dönümünde;

Depreme dair geliştirilen yeni inşaat teknolojilerinin sergileneceği organizasyonlar olsun.

Ben arzu ederdim ki;

Japon mühendisleri, burada misafir edilsin, uluslararası kongreler düzenlensin, adamların görüşlerini alalım, yeni geliştirdikleri teknolojileri bize anlatmalarını isteyelim ve dahası.

Ama her yıl deprem stantları açarak ve müsamere gibi bir kaç tatbikatla bu meselenin geçiştirilmesi doğru değil.

Bu konu daha fazla ciddiye alınıp, daha somut adımların atılması lazım.

Hepimiz bu felaketten kayıplar verdik. Kimsenin bu konuda kötü niyetli olduğunu düşünmüyorum.

Ama buna rağmen bir vatandaş olarak da gereken ciddiyeti görmüyorum.

Her yıldönümünde, bir hafta aynı şeyler..

Herzamanki deprem beyanatları...

Deprem öldürmez, binalar öldürür, şimdi hazırız, kaçak yapılaşmayı uydudan izliyoruz, depremle beraber yaşamayı öğreneceğiz, masanın altına yatın, kapanın, başınızda yastıkla kaçın v.s

Geçelim artık bunları..

Siz bu konuda ne yaptınız bunu anlatın.

Tabii ki bu mesele bir anda çözülmez.

İvedilikle Deprem Master Planı yapılması lazım. 25 yıllık bir eylem planıyla harekete geçilmesi ve işe başlanması lazım.

Eğer bu tedbirleri almazsanız, Allah Muhafaza, olası bir depremden sonra makam masalarının altına çöker, yüzüstü kapanmak zorunda kalırsınız.

İstanbul bu konuda bizden çok daha önde. Deprem Master Planını bitirmiş. Son teknoloji afet kriz yönetim merkezini oluşturmuş.

Kocaeli’ye dönecek olursak;

Büyükşehir Belediyesi Zemin ve Deprem İnceleme Müdürlüğü, mikro bölgelendirme çalışmasıyla zemin İncelemelerini tamamlamış. Yani bu şu demek oluyor:

Kocaeli’de en kısa aralıklarla, köylere kadar uzanan zemin incelemeleri bitmiş. Bu güzel ve olması gereken bir çalışma.

Ama bu çalışma, gerekliliği üzerinde durduğumuz Deprem Master Planına ancak çok iyi bir altlık olur.

Yani, depremle ilgili sadece zemin etüt çalışmalarında mesafe kat etmek yetmez. Üstyapı ile ilgili sıkıntılarında bu verilerle harmanlanıp, bütüncül bir yaklaşımla Deprem Master Planının tamamlanması gerekir.

Ancak bu yol ile sıkıntılar, yıllara sari, planlı bir şekilde berhava edilebilir. Ve 25 yılın sonunda depremdeki kayıp riskimizi minimuma indirebiliriz.

Evet 17 Ağustos’tan 16 yıl sora geldiğimiz nokta şu:

Stantlar, ikram edilen çorbalar, hediye edilen ilk yardım çantaları ,deprem kitapçıkları ve bilinçsiz beyanatlar..

Deprem standı ile, yıkılmaya yüz tutmuş binalar arasında sıkışmış zihinler..

Ve diğer yanda, risk altında olan binlerce bina, hayatı tehlike altında olan onbinlerce vatandaş.

Devletin en önemli asli görevlerinden biri insanların can güvenliğini sağlamaktır.

Kocaeli, depreme karşı geliştirdiği çözümlerle, planlarla, tedbirlerle, uygulayacağı yeni teknolojilerle Türkiye’ye model şehir olabilir.

Artık bu meseleyi daha fazla ciddiye almalıyız.

Kocaeli’deki  yetkililere diyeceğim şu;

Vatandaş kendi üzerine düşeni yapar,bunu fazla dert etmeyin.

Siz  kendi üzerinize düşeni yapın.

Unutmayın , yarın deprem olacak...

http://www.bizimkocaeli.com/yazar/talha-kos/unutmayin,-yarin-deprem-olacak!/15836.html

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.