
Prof. Dr. İskender Öksüz yazdı: Yenikapı heba edilmeyecek bir fırsattır
Yenikapı… Bir araya gelip müşterek duygularda buluşmanın sembolü mü olacak, yoksa müşterek düşmana karşı geçici bir ‘koalisyon’un mu? Prof. Dr. İskender Öksüz kaleme aldı.
Yenikapı heba edilmeyecek bir fırsattır – Prof.Dr. İskender ÖKSÜZ
Bu gördüğümüz çoşkun milyonlar bir koalisyon mu, yoksa bir millet mi?
Koalisyonu, ittifak anlamında kullanıyorum. Hani Saddam’ı devirmek için kurulan “koalisyon” gibi. Muhakkak ki oraya toplanan insanlar, rahmetli Dilaver Cebeci’nin “Türkiyem”i ile çoşarken Türk Milleti olmanın şuurundaydılar. İnşallah parti liderleri ve yöneticileri de öyle duymuş, öyle hissetmiştir. O zaman bu birliktelik, her şeyi Türk Milleti ve Türkiye için yapma sorumluluğu ile devam eder. On yıllardır saplandığımız şuursuzluk biter. Ülkeyi Müslümanlıkları da kardeşlikleri de bizimkine benzemeyenlerin menfaatleri peşinde sürüklemekten kurtuluruz. Kendi ürettiğimiz bataklıklarda boğulma tehlikesinden uzaklaşırız.
Sn. Merâl Akşener!.. / Adnan İSLAMOĞULLARI
Sn. Merâl Akşener!.. / Adnan İSLAMOĞULLARI
Suçlusunuz Sn. Merâl Akşener!
Her şeyden evvel AKP Hükümeti size bakanlık teklif ettiğinde kabul etmediğiniz için suçlusunuz. Bakanlık teklifini kabul edip bugün bakan koltuğunda rahatınıza bakmadığınız için suçlusunuz.
Suçlusunuz!
Önce MHP teşkilâtlarını ve tabanını ve sonra da geniş seçmen kitlelerini MHP iktidarına inandırdığınız için suçlusunuz. "Azıcık aşım ağrısız başım" demeyip, ayağınızda çarık, elinizde âsâ yollara düşerek, meydanlarda ülkücülere güven verdiğiniz için, yıllardır örselenen ülkücülerin sesini yükselttiğiniz için, yıllardır neredeyse bir kara deliğe dönüşen muhalefet boşluğunu doldurduğunuz için suçlusunuz!
Hiçbir hâricî baskıya dayanmaksızın, ne küresel ve ne de iç sermaye dinamikleriyle pazarlık yapmadan, ne İngiltere'ye ve ne de Amerika'ya ve Türkiye hudutları dışında ve dünyanın hiçbir ülkesine gitmeden, oralarda hiçbir baskı grubuyla görüşmeden, Türkiye'de de ne cemaat ne tarikat, ne dernek, ne baskı grubu, ne medya grubu ile ön görüşmeler yapmadan, think-thank kuruluşlarıyla fikir alışverişi(!) yapmadan, hiçbir uluslararası kuruluştan ödül almadan, yalnızca MHP teşkilâtları ve tabanına ve yalnızca aziz Türk milletine güvenerek, MHP'nin mâzisine ve ülkücülere ve ülkücülerin enerjisine, ülkücülerin bu devlete ve millete adanmışlığına güvenerek, yalnızca kendinize güvenerek yola çıkıp "Ben Başbakan olacağım, Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık ve Meclis Başkanlığı makamlarında ülkücüler oturacak, Meclis sıralarında ülkücüler oturacak" dediğiniz için suçlusunuz!
2004 SAYILI İCRA VE İFLAS KANUNU’NA 6728 SAYILI KANUN İLE GETİRİLEN DEĞİŞİKLİKLER ÇERÇEVESİNDE İFLASIN ERTELENMESİ YOLU – Stj. Av. Kemal DÖNER
2004 SAYILI İCRA VE İFLAS KANUNU’NA 6728 SAYILI KANUN İLE GETİRİLEN DEĞİŞİKLİKLER ÇERÇEVESİNDE İFLASIN ERTELENMESİ YOLU - Stj. Av. Kemal DÖNER
DEVLETİ SIFIRDAN KURMAK! – Sadi SOMUNCUOĞLU
DEVLETİ SIFIRDAN KURMAK! – Sadi SOMUNCUOĞLU
15 Temmuz darbe girişimi çok kısa zamanda, saatler içinde önlendi. Buna çok şükür diyoruz. İyi de tartışmalar da hemen başladı; meselâ, kalkışmayı ordu içine sızan cemaatçi bir grup mu, yoksa Türk Silahlı Kuvvetleri mi yaptı? Gözler önünde yaşanan açık gerçeklere, resmi açıklamalara, tutuklananlar ve ifadelerine göre bu belli… Burada bir mutabakat var.
Benim Köyüm.. / Doç.Dr. Erdal ESER
Benim Köyüm.. / Doç.Dr. Erdal ESER - Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü Türk Dünyası ve Ortaçağ Arkeolojisi Anabilim Dalı Başkanı (Sevgili Hocam, İzmitlilerin eniştesi)
Bağırganlı’da Konyalı Mustafa Akdağ’a misafir olduk
20 Temmuz 2016 Çarşamba / Mustafa Akdağ yıllar önce hiçbir tanıdığı olmadığı halde Bağırganlı Taflan Koyuna gelerek birkaç katlı ev yapmış ve hayatının büyük kısmını orada geçiriyor.
Faika Donat yengemiz hanımefendi 89 yaşında.. Maşallah..
4 Ağustos 2016 Perşembe / Faika Donat yengemiz hanımefendi; Memeoğlu sülalesinden rahmetli Hatice - Muharrem Donat amcamızın gelini, rahmetli İsmail ağabeyin hanımı, Esma ablamın, Sabriye ve Müzeyyen kardeşlerimin annesi.. Sevgili torunlarının da babaannesi, ananesi.. Enişte ve damatların da saygıdeğer büyüğü..
MATÜRİDİ’NİN NAZARINDA İNSANIN AHLAKİLİĞİ – Yrd. Doç. Dr. Sami ŞEKEROĞLU
MATÜRİDİ’NİN NAZARINDA İNSANIN AHLAKİLİĞİ - Yrd. Doç. Dr. Sami ŞEKEROĞLU Harran Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
Genel anlamda dinin, özelde ise İslam vahyinin temel amacının insanın hem yaratıcı ile kendisi, hem de diğer insanlarla sağlam ve sağlıklı bir ilişkinin kurulmasını sağlamak olduğunu söyleyebiliriz. Her iki bakımdan da ancak bu nitelikte bir alakanın kurulabilmesi sayesinde insanın bu âlemdeki ahlakiliğinin bir anlamından söz etmek mümkün olabilecektir.
İnsanî varoluşu anlamlandırma yönüyle Mâturîdî’ye ve onun düşüncelerine baktığımızda insanın bu dünyada beklenen/umulan/amaçlanan bir âkıbet için var kılındığına dair pek çok vurgu ile karşılaşırız. Ona göre, âlemde yaratılan her şeyde gözetilen “hikmet” ve yapılan her işin belli bir sonuç elde etmek için yapıldığının göz ile görülmesi ve akıl ile anlaşılması insanın hayatın ve yaptıklarının anlamsız ve amaçsız olamayacağının delilidir.[1]
Mâturîdî’ye göre, eylemin düşünülen ve umulan bir şey adına gerçekleştirilmesi, nihai bir amaç olarak sonsuz ahiret mutluluğuyla alakalı olduğu kadar, insanın bu dünyadaki ahlakiliği ile de yakından ilgilidir. Çünkü insanın davranışları onu sonsuz mutluluğa eriştireceği gibi, dünya hayatında –hikmet ilkesine uygunluk gereğince- ona yaraşan ve yakışan tavrın ortaya çıkmasının da aracı olacaktır.
İnsanın âlemdeki varlıklar arasında açıkça görülen farklı ontolojisine bakarak ve herhangi bir saçmalığa düşmeksizin insanın ahlakiliğini göz ardı etmek/yok saymak mümkün değildir. Acaba Mâturîdî açısından insanın ahlakiliğinin temelini oluşturan unsurlar nelerdir? Ve hangi donanımına dayalı olarak bunun yadsınması imkânsızdır?
DIŞ DESTEKLİ İHANET ve “YENİ TÜRKİYE”… / Av. Özcan PEHLİVANOĞLU
DIŞ DESTEKLİ İHANET ve “YENİ TÜRKİYE”... / Av. Özcan PEHLİVANOĞLU
Türk toprakları yüzyıllardır dış güçlerin ve onların yerli işbirlikçilerinin saldırısı altındadır.
DÜNYA VERİLERLE KARAR VERİYOR BİZ İDEOLOJİYLE – Doç.Dr. Selçuk ŞİRİN
DÜNYA VERİLERLE KARAR VERİYOR BİZ İDEOLOJİYLE - Doç.Dr. Selçuk ŞİRİN
Kalkınma, eğitim ilişkisi üzerine pek çok çalışması olan istatistikçi Doç. Dr. Selçuk Şirin’e göre, Türkiye’nin en büyük sorunu, kararların alınma şekliyle ilgili yani yönetişim. Şirin, “Dünya, veriye dayalı karar verme stratejisini tercih ediyor. Türkiye’de ise öncelikler, verilerle değil, ideolojik gözlüklerle belirleniyor” diyor.
Semin Gümüşel GÜNER
ZAMAN AYIRIP OKUMAYI LÜTFEDERSENİZ SEVİNİRİM – Bilal Sami GÖKDEMİR
ZAMAN AYIRIP OKUMAYI LÜTFEDERSENİZ SEVİNİRİM - Bilal Sami GÖKDEMİR
Hakaret veya küfür etmedikçe eleştirilerinizin de başımın üstünde yeri var.
1) Darbeye teşebbüs hainliktir. Kendi halkına ateş etmek hainliktir. Kendi halkına ateş etmeyen eri dövmek, linç etmek, öldürmek hainliktir. Hiçbirinin birbirinden farkı yoktur. Hepsinden hesap sorulmazsa, bu iş yarım kalır.
2) Darbeye karşı durmak vatanseverliktir. Bu ülkenin polisi de, masuma el kaldırmayan sivili de, "Tatbikata gidiyoruz" diye kandırılarak tanklara sokulan ve sivile ateş açmayan 19-20 yaşındaki masum emir eri de, sokağa çıkanı da, çıkmayıp dua edeni de bizimdir. Herkes, tepkisini aynı şekilde dile getirmek zorunda değildir. Bölmelerine izin vermeyin.
3) Akıllı düşman, aptal dosttan iyidir. Masum erin kafasının kesildiği haberinin kocaman bir yalan olduğu ortaya çıkmışken, olayın aslında 2006 yılında yaşanan bir trafik kazası sonrası meydana geldiği anlaşılmışken (ki doğru dahi olsa) "HALK, DARBECİLERİN KELLESİNİ ALDI" şeklinde manşetler atarak milleti galeyana getirecek, halkı kin ve düşmanlığa sevk edecek, haklıları haksız konuma düşürecek yalan yayınlar yapan başta AKİT GAZETESİ olmak üzere bütün yayın organları provakatördür. Buna bu milletin müsaade etmemesi, boynumuzun borcudur. Sizin "Bu haberler yalan" diye 300 kişilik sayfalarınızdan haykırdığınız haklı sesinizi, attıkları saçma sapan ve yalan yanlış manşetlerle anında binlerce kişiye iletip alt üst etmelerine, emek ve masumiyetinizi çalarak gölge düşürmelerine müsaade etmeyin.
AYVALIK ÜZERİNDEN BİR KAÇ SÖZ ! – Av. Özcan PEHLİVANOĞLU
AYVALIK ÜZERİNDEN BİR KAÇ SÖZ ! – Av. Özcan PEHLİVANOĞLU
Aslında bu yazı, Ayvalık üzerinden bütün Türkiye’ye söylenmesi gerekenlerin söylendiği bir yazıdır. Yani “kızım sana söylüyorum ama gelinim sen anla!” denildiği gibi!
Ben baba tarafı “Selanik Mübadili” ana tarafı da “Bulgaristan Muhacırı” olan bir ailenin evladıyım...
Babamlar Menemen’e, annemlerde Bergama’ya gelmişler. Menemen’de doğdum. Ancak beni büyüten babaannem Midilli Adası’nın Fila köyünden...
"YA RAB! SEN SELAMSIN" NE DEMEK?- Şerif SİMAVİ
"YA RAB! SEN SELAMSIN" NE DEMEK?- Şerif SİMAVİ
MÜSLÜMANLAR DERLER – Şerif SİMAVİ
MÜSLÜMANLAR DERLER – Şerif SİMAVİ
Bir ara “SEREZ KADISI” başlığı ile bir konu paylaşmıştım.
Havradaki Haham’ın camide namaz kıldırırken her ayetin sonunda “DERLER” dediğini dillendiren bir hikayeydi o paylaşım.
Şimdi yine aynı başlığı kullanıyorum, ama konu başka.
Müslümanlar Kur’an’dan bir sure okuyup bitirince, Sâffât suresinin şu son ayetlerini okuyarak şöyle derler:
“SÜBHANE RABBİKE RABBİ'L-IZZETİ AMMA YASIFÛN.
VE SELAMÜN ALEL MÜRSELÎN.
VE’L-HAMDÜ LİLLALİ RABBİL ÂLEMİN…..”
Ne ferahlatıcıdır bu ayetler bilir miyiz?
Selam, huzur ve barış vardır; tespih vardır, hamd vardır içeriğinde.
Şimdi mealini okuyalım mı birlikte:
“Her şeye gücü yeten Rabbin, o müşriklerin her türlü iftiralarından, çirkin nitelemelerinden münezzehtir.
O, yüceler yücesidir.
Selâm olsun peygamberlere!
Hamdolsun âlemlerin Rabbi olan Allah’a."
Yüce Rabbimiz selamımızı ve hamdimizi ziyadeleştirsin....
TÜRKLERİN ŞİFA BULMAZ HASTALIĞI! – Av. Özcan PEHLİVANOĞLU
TÜRKLERİN ŞİFA BULMAZ HASTALIĞI! – Av. Özcan PEHLİVANOĞLU
Bilinen binlerce yıllık tarih içinde sayısız devlet kuran biz Türkler, acaba o kurduğumuz devletler içerisinde muktedir olabildik mi?
Ya da bazılarının iddialarına göre, Osmanlı örneğinde olduğu gibi devlet yaşamının kritik noktalarını; devşirme, muhtedi, dönme ve hizmetlilere mi teslim ettik? Bu durum günümüzde de sürüyormu?
Türklerin, ırkçı olmadığı herkes tarafından bilinen bir gerçek! Bana Türk’ü tarif et deseniz; kendine aşırı güvenli ve bu nedenle tedbirsiz, alçak gönüllü, çalışkan, sabırlı, hoş görülü, hümanist bir insan tipidir derim.
Böyle olması ise bazı zaafiyetlerin ortaya çıkışına ve bu zaafiyetin bir hastalık haline dönüşmesine neden olmuştur.
