
CUMHURİYET’İN 1945-1975 ARASI DOĞAN KUŞAĞI…
“BİZ, 1945-1975 ARASINDA DOĞAN İNSANLAR ;
BİZ SINIRLI SAYIDA ÜRETİLDİK.
Bu yüzden;
bizden keyif alın,
bizden öğrenin,
hazine biziz.
Dünyadan yok olmadan önce
her şeyi ve herkesi özellikle bizi çok sevin.
Hayatımız neden sevmeniz gerektiğinin gerçek KANITIDIR.
Okuldan sonra akşama kadar sokakta oynardık. Hiç televizyon izlemezdik.
İnternet arkadaşlarıyla değil gerçek arkadaşlarla oynardık.
Susadığımız zaman şişelenmiş su değil, musluk suyu içerdik.
Aynı bardağı dört arkadaşla paylaştığımız halde hastalanmazdık.
Her gün çok pilav yediğimiz halde hiçbir zaman kilo almadık.
Çıplak ayakla dolaşırdık ama ayaklarımıza bir şey olmazdı.
Annemiz ve babamız bizi sağlıklı tutmak için hiçbir zaman ek gıda takviyeleri, vitaminler vermezlerdi.
Kendi oyuncaklarımızı kendimiz yaratır ve onlarla oynardık.
Ailemiz zengin değildi. Bize mal mülk değil, sevgi verdiler.
Cep telefonlarımız, DVD'lerimiz, oyun istasyonumuz, XBox'ımız, video oyunlarımız, kişisel bilgisayarlarımız, internet sohbetimiz olmadı - ama bizim gerçek arkadaşlarımız vardı.
Arkadaşımızın evini davet olmadan istediğimizde ziyaret eder ve onlarla birlikte eğlenerek yemek yerdik.
Senin dünyandan çok farklı olarak bütün akrabalarla iç içe yaşar, aramızda sıkı bağlar olurdu.
Çektiğimiz fotoğraflar siyah beyazdı ama renkli anılarla dolu idi.
Ülkeyi güzel günlere taşımak, çok okumak, adam olmak gibi ülkülerimiz vardı ki belki tam yapamadık, yenildik ama uğrunda çok bedeller ödedik.
Biz kendine has, anlayışlı bir nesiliz, çünkü biz ebeveynlerinin söylediğini dinleyen son nesiliz.
Ayrıca, çocuklarını dinleyen ve dikkate alan ilk nesiliz. “ ALINTI
“UNESCO’nun 2020 Yılı İçin Gündemine Aldığı Farabi’ye Nasıl Bakabiliriz?” – Prof.Dr. Şafak URAL
Eren Camii çıkışında..
29 Kasım 2019 Cuma / 2007 yılından beri Devletli Eniştemiz ile birlikte Cuma Namazlarımızı Çınarlı Camiinin dışındaki Camilerde eda ederiz.
BAŞKALDIRI GÜNLÜĞÜ – Süleyman PEKİN
BAŞKALDIRI GÜNLÜĞÜ – Süleyman PEKİN (Eylül, 1996 – Seymen)
kelimeler kaleme başkaldırıyor..
saldırıyor ünlemler cümle bileklere..
ineklere şapka çıkarıyor hazreti tabiat..
biat ediyor sonra ateşe ve suya..
çıldırasıya doğuyor gün gökdelen dağların arasından..
sârâsından akvaryumlar da payını alıyor..
zil çalıyor son dersine yürü yavrum..
yum gözlerini ki bu en tatlı düştür..
ama kelimeler de güpegündüz öldürülmüştür..
Padişahın biri veziriyle birlikte gezintiye çıkmış.
Padişahın biri veziriyle birlikte gezintiye çıkmış. Gezi sırasında bir köye gelmişler. Küçük, şirin bir evin önünde oturmuş, örgü ören bir genç kız görmüşler. Padişah kızın yanına yaklaşıp sormuş:
– Merhaba kızım. Baban evde mi?
Kız: – Babam evde yok! Azı çok etmeye gitti.
Padişah: – Annen evde mi?
Kız: – Annem de evde yok! O da biri iki etmeye gitti.
Padişah: – Kızım eviniz çok güzel ama bacası eğri.
Kız: – Bacası eğridir ama dumanı doğru tüter.
Padişah: – Sana bir kaz yollasam yolar mısın?
Kız: – İzninizle en ince tüylerine kadar yolarım!
Padişah kıza “Öyleyse selametle kal!” deyip, veziriyle tekrar yola koyulmuş.
Saraya varınca padişah vezirine sormuş:
– Kız ile ne konuştuğumuzu anladın mı?
Vezir: – Doğruyu söylemek gerekirse anlamadım padişahım, demiş.
Padişah: – O halde tez vakitte git öğren! Yoksa seni vezirlikten azlederim! demiş.
Vezir telaşla fırlamış. “Nasıl öğrenirim?” diye düşünürken, en iyisi ilk ağızdan bilgi almak deyip, gitmiş padişahın konuştuğu kızı bulmuş.
Vezir: – Aman kız, hanım kız!…
Biz bu gün yanımda biriyle senin yanına gelmiştik. Yanımdaki kişi senle sohbet etmişti. O sohbette konuştuklarınız ne anlama geliyordu? Onları bana bir deyiver. Dile benden ne dilersen.
Kız: – Konuştuklarımızı açıklarım ama her cevap için yüz altın isterim, demiş. Vezir kabul etmiş. Kız anlatmaya başlamış:
– O amca bana babamı sorduğunda “Azı çok etmeye gitti” demekle; babamın çiftçi olduğunu, tarlaya tohum ekmeye gittiğini anlatmak istedim. Vezir yüz altını vermiş, kız devam etmiş:
– O amca annemi sorduğunda “Annem biri iki etmeye gitti” demekle; annemin ebe olduğunu, doğum yaptırmaya gittiğini anlatmak istedim. Kız vezirden yüz altın daha alıp devam etmiş:
– Amca “Eviniz çok güzel ama bacası eğri” demekle; benim güzel olduğumu ama gözlerimin şaşı olduğunu söyledi. Ben de “Bacası eğridir ama dumanı doğru tüter” diyerek; şaşıyım ama gözlerim iyi görür demek istedim.
Vezir kıza yüz altınını verip hemen atılmış:
– Peki ya “Sana bir kaz yollasam yolar mısın?” ne demek?
Kız tebessüm edip açıklamış:
– O kaz da sizsiniz, demiş. Bunları öğrenmek için bana yüzlerce altın verdiniz!…
(Alıntıdır)
Neleri Kaybettik? – Hayrettin KARACA
Neleri Kaybettik? - Hayrettin KARACA
“Çok ödül aldım, ama en büyük ödülüm iki tanedir. Bunlardan biri, 2500 metre yükseklikte bir dağda, bir çocuğun beni gösterip, arkadaşlarına, ‘koşun koşun erozyon dede gelmiş’ demesidir. Diğeri ise bir kula nasip olmuş en büyük ödüldür, daha büyük ödül olacağına inanmıyorum; bu ödül de, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmamdır. Her ödülün kişiye verdiği bir sorumluluk vardır. Ben bu sorumluluk altında yaşıyorum, zaten beni çağıran da budur.”
-Hayrettin Karaca-
Kırmızı süveteri delik deşik olmasına rağmen hala üzerinde.
Ayakkabısı yamalı.
Sökük paltosunu, pantolonunu, yakalarını ters yüz ettiği gömleklerini yıllardır kullanıyor.
10 yıldır hiçbir şey almamış üzerine.
Karaca markasının ve TEMA Vakfı’nın kurucusu Hayrettin Karaca,
‘Param var ama tüketmeye hakkım yok’ diyerek
‘Al, tüket ve yok et’ diyen tüketim toplumuna açtığı savaşla gurur duyuyor.
-KOMŞUYA VER-
Dünyada tüm insanları doyuracak kadar yiyecek olduğunu ama gözü aç olanları doyuracak hiçbir şeyin olmadığını söyleyen Karaca, Türkiye’de bir zamanlar fakirleri aç bırakmayan kültürün nasıl yok olduğunu hüzünlenerek anlattı.
Televole kültürünün karşısında birtakım değerlerin yok olduğunu söyleyen Karaca, çocukluk günlerinin ‘komşuyu aç bırakmayan’ kültürünün yeniden dirilmesiyle, açlıkla savaşılabileceğini söyledi.
Ben bir kasaba çocuğuyum. Varlıklı bir ailenin çocuğuydum. Ama herkes eşit şartlarda oynardı sokakta. Bütün çocuklar gibi ben de yalınayak oynardım. Akşam olduğu zaman annem seslenirdi, avucuma bir kap sıcak yemek koyarlardı. Kulağıma eğilip, ‘Komşu anneye götür’ derdi. Etrafımızda bizi duyacak kimse yoktu ama bu bana verilen ‘Aman kimse görmesin Hayrettin’ mesajıydı. Komşu annenin yağını, odununu kim alır, kimse bilmezdi. Paylaşma düzeni vardı, o kültürdü. Savaştan çıkmış bir Türkiye’de fakirim çoktu ama açım yoktu. Oradan aldım bu kültürü. Kaybolan budur, giden budur. Ama Anadolu’yu gezerken görüyorum ki, bu değerleri hala yaşatanlar var.
Kandıra’dan Türkiye’ye “hayırseverlik” mesajı AKALIN AİLESİ’NE TEŞEKKÜR – Galip ATAMAN
Kandıra’dan Türkiye’ye “hayırseverlik” mesajı
AKALIN AİLESİ’NE TEŞEKKÜR
Gelelim, dün Kocaeli Valiliği Makamı’nda Sayın Vali Hüseyin Aksoy ile Kandıralı Akalın ailesi adına İsmail Akalın ve amcası Ahsen Akalın arasında imzalanan “Anaokulu Protokolüne”.
Bugüne kadar Milli Eğitim İl Müdürü Fehmi Rasim Çelik’in öncülük ettiği sayısız okul protokollerini yazdım.
Vefa İbrahim Aracı Ailesi, Nuh Çimento Eğitim ve Sağlık Vakfı, Dereli Ailesi başta olmak üzere birçok sanayici ve hayırsever iş insanlarının imzaladığı okul protokol törenlerinde hazır bulundum, çok etkilendim.
Ama hiç birisinde önceki gün imzalanan Kandıralı Akalın ailesi adına İsmail Akalın ve amcası Ahsen Akalın arasında imzalanan “Anaokulu Protokolü” kadar duygulanmadım, heyecanlanmadım.
Sanayi kenti Kocaeli’de onlarca sanayi kuruluşu bırakın okul yaptırmayı eğitime tek kuruşluk katkı vermezken, yaptırdıkları okulun bahçesine diktikleri reklam toteminin aydınlatma giderini okul parasıyla ödetirken Kandıralı Akalın ailesinin yıllardır kıt kanaat kazandıkları paranın bir kısmını anaokulu yaptırmak için Vali Aksoy’un kapısını çalmalarından çok etkilendim.
Akalın ailesinin aile büyükleri “Perihan-Ahsen Akalın Anaokulu” için verecekleri 400 bin lira öyle büyük bir rakam değil.
Ama Akalın ailesinin anaokulu olmayan Kandıra ilçe merkezinde okul öncesi çocukların eğitimine katkı vermesi açısından çok önemsiyorum.
Vali ve milli eğitim il müdürü ile imzalanan protokolün ardından bağışçı İsmail Akalın’ı aradım.
Uzun yıllar İl Genel Meclisi üyeliği yapan, halen Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi olan İsmail Akalın, “Biz Kandıra’nın yerlisi, 3 kuşak, 130 yıllık ticaret yapan, şalvarlık ve fistanlık kumaş satarak para kazanan esnafız. Hacı Nafizler Sülalesi olarak tanınırız. Alın teriyle kazandığımız helal paradan ayırdığımız miktarı anaokulu yaptırmak için Valiliğin kapısını çaldık. Milli eğitimden tek isteğimiz, Kandıra’da olmayan anaokulunu yapmak için şehir merkezinde yer verilmesi oldu. Bürokratik engelleri aşarak Kandıra’da tarihi ortaokulun yıkılan binasının yeri tahsis edildi” dedi.
“Herkesin parası böyle yerlere nasip olmaz” diyen İsmail Akalın amaçlarının öncülük etmek olduğunu söyledi.
Kandıra’nın yerlisi Akalın Ailesi’nin yaptıracağı “Perihan-Ahsen Akalın Anaokulu” sadece 5 yaş grubu okul öncesi öğrencilere eğitim vermekle kalmayacak.
Alın teriyle kazanılan helal parayla yaptırılan okul yalnız Kandıralılara değil Türkiye’ye örnek gösterilirken, eğitime tek kuruşluk destek vermeyen zengin iş insanlarına da kapak olacak.
İsmail Akalın’ın şahsında Kandıra’nın köklü, mütevazi ve hayırsever Akalın ailesine teşekkür ediyorum.
Allah sizlerden razı olsun. Umarım sizi örnek alacak zengin iş insanları Kandıra başta olmak üzere Kocaeli’ne okul ve derslik yarışına girerler.
https://www.bizimyaka.com/makale/3644763/galip-ataman/kandiradan-turkiyeye-hayirseverlik-mesaji
Kandıra Akademi’de sertifikalar dağıtıldı
Av. Abdurrahman Kaymak Başkanlığındaki Kocaeli Kandıralılar Derneğinin Kandıra Akademi – 3 programı tamamlandı.
Toplantılar İzmit, Fuar içi Kocaeli Sivil Toplum Merkezinde gerçekleşti.
Bizkandırayız Müzik Topluluğu Eğitmenleri Engin – Şahin Ecevit çifti Kandıra Akademi –3’te
1 Şubat 2020 Cumartesi / Av. Abdurrahman Kaymak Başkanlığındaki Kocaeli Kandıralılar Derneğinin Kandıra Akademi – 3 programı tamamlandı.
İzmit, Fuar içi Kocaeli Sivil Toplum Merkezindeki üçüncü derste; Bizkandırayız Müzik Topluluğu Eğitmenleri Engin Ecevit ve Şahin Ecevit bilgi ve değerlendirmelerini aktardı.
İnönü Caddesi, 5 Şubat 2020 Saat: 14:00
Cami önünde kaza.. Şükürler olsun ki can kaybı olmadığı gibi mala da ciddiye alınacak bir zarar yok..
TOPLUM AHLAKSIZSA – Ruhittin SÖNMEZ
TOPLUM AHLAKSIZSA – Ruhittin SÖNMEZ
Uzmanlar Türkiye’de yaşanan depremlerde kayıp ve hasarların temel sebebinin yönetmeliklere aykırı olarak yapılan binalar olduğunu anlatırlar.
Bu öldüren binaların yapılmasında cehaletin payı var. Ama daha da fazla olarak ahlaksızlık, aşırı kazanma hırsı ve rüşvet, iltimas gibi toplumun çürümüşlüğünü yansıtan unsurlar etkili oluyor.
1999 depreminden sonra yüksek tahsilli mülk sahiplerinin bile ağır ve orta hasarlı binalarının hasar raporunu torpil ve rüşvetle hafif hasarlıya çevirttiklerini gördük. Hasarlı binalarını (sıva ve boya yaptırıp) öğrencilere, fakirlere kiralayan vicdansızları duyduk.
Deprem sonrası güçlendirme yapılan binalarda sağlıklı iyileştirmeler yapıldığına kimse inanmıyorlar.
Çünkü ne yapan teknik kişilerin, ne de yaptıran mülk sahiplerinin ahlakına güvenmiyorlar. İyi bir denetim mekanizması da olmadığı için böyle bir güvensizliği anlayabiliyoruz.
15. Gençlerle Başbaşa’nın konuşmacıları; Afgan Öğrenciler… İlgi ve teşriflerinizi..
Akça Koca Kültür Platformu, 15. Gençlerle Başbaşa Programına Afganistanlı Shah Jahan Hakimi ve Rayhan Ramaki ile devam ediyor.
Akça Koca Kültür Platformu, Gençlerle Başbaşa Programının onbeşincisinde; 17. Konuşmacı Kocaeli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Politikası bilim dalı doktora öğrencisi Shah Jahan Hakimi ve 18.konuşmacı Kocaeli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi 4. Sınıf öğrencisi Jamila Rayhan Ramaki konuşmacı olacaklar ve Afganistan’ın terörle, geri kalmışlıkla anılmasının esas nedenleri ve Türk – Afgan İlişkileri konusunda bilgi vereceklerdir.
Kocaeli Emex Otel’deki toplantı 13 Şubat 2020 Perşembe günü akşamı 19:30’da başlayacak saat 21:30’da sona erecektir. Konuşmacıların soruları da cevaplayacağı toplantıda çay ikramı yapılacaktır.
Akça Koca Kültür Platformu Başkanı Hasan Uzunhasanoğlu toplantıya platform üyelerini ve konuya ilgi duyanları bekliyor.
http://www.kocaelihaberci.com/15-genclerle-basbasanin-konusmacilari-afgan-ogrenciler-h29478.html
Şah Cihan Hakimi,
1992 yılında Kabil’de akademisyen bir ailede doğdu. 8 kardeşler. Baba kimya profesörü anne ev hanımı. En büyük abi; Kabil Üniversitesinde Hukuk Fakültesinde öğretim görevlisi. İki tane abi Kabil Tıp Fakültesinde öğretim görevlisi. Bir abi eczacı, bir tanesi diplomat, bir tane de Ziraat okumuş olan abisi var. Bir de en büyük ablası var doktor.
Ve ailenin en küçük çocuğu Şah Cihan Hakimi.
Ana okul, orta okul ve liseyi Kabil’de bitirdi ve üniversite için Türkiye’ye geldi. Türkçe eğitimini İzmir’de gördü. Lisansı Eskişehir Anadolu Üniversitesinde tamamladı, yüksek llisansı Kocaeli’de bitirdi.
Okul hayatı boyunca bir çok sosyal faaliyet yaptı. Onlardan birisi 2015 yılında Türkiye ilk defa uluslararası öğrenci kulübü kurdu ki daha sonra bir çok şehirde kuruldu.
Birleşmiş Milletlerde Mülteci hakları konusunda saha çalışanı olarak çalıştı. 30 dan fazla konferansa katıldı ve bu başarıları hepsini aileme ve Türkiye’deki güzel kalpli insanlarına minnettarım.
En son Türkiye için bir söz söyledim.
YA BEN ÇOK ŞANSLIYIM YA DA TÜRKLER İYİ İNSANLARDIR
Jamila Rayhan Ramaki,
2000 yılında Kabil’de entellektüel bir ailede doğdu.
2 kız ve 2 Erkek kardeşi var. Ailenin ikinci çocuğu. Baba, İktisat mezunu ve Asya’daki fakir ülkeleri geliştirme amaçlı bir kurumda çalışmaktadır. Anne, ev hanımı.
Ana okul, orta okul ve liseyi Kabil’de bitirdi. Daha sonra lisans eğitimi için ailesiyle birlikte 2015 Türkiye’ye geldi. Türkçe eğitimini İstanbul’da gördü ve yös sınavı üzerinden Kocaeli Üniversitesi iktisat bölümünü kazandı.
Şu an 4. sınıf Öğrencisi.
Okul hayatı boyunca birçok sosyal faaliyette bulundu. 2018-2019 yılında Kocaeli Afgan Öğrenci temsilciliğini yaptı.
Şu ana kadar ki başarılarında ailesine ve Türkiye’ye minnettar.
Teşekkürler güzel Türk halkı…
Prof.Dr. Alpay Er Kandıra Akademi–3’ te..
1 Şubat 2020 Cumartesi / Av. Abdurrahman Kaymak Başkanlığındaki Kocaeli Kandıralılar Derneğinin Kandıra Akademi – 3 programı tamamlandı.
İzmit, Fuar içi Kocaeli Sivil Toplum Merkezindeki ikinci derste Özyeğin Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Endüstri Ürünleri Tasarım Bölüm Başkanı Prof.Dr. Alpay Er “Endüstriyel Tasarım; Ne, Niçin ve Nasıl?” başlıklı tebliğini sundu.
Efsane eğitimci Fevzi Budak hocamız İzmit’te..
3 Şubat 2020 Pazartesi / Fevzi Budak ağabey efsane eğitimci.. Av. Naci Kara kardeşimin de öğretmeni.. Yıllarca yoğun bir mücadelenin içinde Milli Eğitim teşkilatında çalışmalarını sürdürdü.. Şuan Erzurum da.. Ancak her fırsatta O’nunla Ankara da, İstanbul da, İzmit’te karşılaşabilirsiniz.. Makalelerini de aksatmıyor.. Akraba, dost ve talebelerini ihmal etmez..