
Salih Zeki Uztürk ağabeyi ziyaretimiz..
05 Nisan 2014 Cumartesi / Saat:17:00 sularında Günay Gülcü ağabey aradı. Kocaeli Kandıralılar Derneği kurucularından Salih Zeki Uztürk ağabeyi evinde ziyaret edebilirmiyiz dedi.
Kocaeli İl Müftümüz Hikmet Kutlu hocamızı kaybettiğimiz bir yıl olmuş..
Uzun yıllar Kocaeli İl Müftüsü olarak görev yapan Hikmet Kutlu hocamız 6 Nisan 2013 tarihinde ebediyete uğurlandı.
Bugün tam bir yıl önce kaybettiğimiz Hikmet Kutlu hocamıza Rabbim rahmeti ile muamele eylesin.
Kandıra, Çakıcaali Çivelekler Mahallesin de
05 Nisan 2014 Cumartesi / Kayınbiraderim Hasan Baykara ile birlikte sevgili eşlerimizi de alarak Cumartesi akşamı Saat: 21:00 de Kandıra’ya hareket ettik.
İstatistıkler korkutucu. Bizi kimler yönetiyor? – Abdullah Oğuz Somçay
Eğitim ortalamasının ilkokul 4.sınıf olduğu ülkemizde seçim sonuçlarına çok şaşmamalıyız.
"... 13,5 Milyon ki o da toplam nüfusun % 18’i ediyor orta, lise ve üst eğitim düzeyindedir.
"İşte Gezi parkında ve sokakta olanların tamamı bu % 18’in içindedir."
***Bizi kim mi yönetiyor?
% 82’si cahil denebilecek düzeydeki halkın belirlediği iktidarlar."
TÜRKİYE'NİN EĞİTİM DURUMU !
Türkiye istatistik Kurumu tarafından yayınlanan bilgileri esas alarak ve Türkiye nüfusunu 75.000.000 kişi kabul ederek yapılan hesaplamaya göre;
Okuma yazma bilmiyen kişi sayısı : 9.625.000 kişi
İlk okulu bitirememiş kişi sayısı :17.820.000 kişi
İlk okul mezunu kişi sayısı : 24.000.000 kişi
Zorunlu olan ilk öğretim mezunu : 10.200.000 kişi
---------------------------
Toplamı : 61.645.000 kişi
(1-6 yaş arasındak çocuk gurubunun
bu ilk 9 625 000 kişi içinde olduğu varsayılmaktadır.)
Toplam 75 Milyon nüfusun 61,5 Milyonu,
Yani toplumun % 82’si son derece yetersiz eğitim seviyesinde
Prof. Dr. Atilla ÇETİN’in yeni kitabı; “SULTAN İKİNCİ ABDÜLHAMİT HAN DEVLET ve MEMLEKET GÖRÜŞLERİM –1”
Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Atilla Çetin yeni kitap yayınlamaya devam ediyor.
Sürece Bakış – 11 / Yusuf ÜNEL
İNSANOĞLU ÜMİDİN ÇOCUĞUDUR. – Yusuf ÜNEL www.kocaeliokuyor.com
Başbakan, çoğu mütedeyyin insan için eski düzenle hesaplaşmak için yıllardır bekledikleri bir kahraman,
- O' na ümit bağladılar.
- O' nun karizmasına bel bağladılar.
- O' nun kabadayı tavırlarının eski düzene karşı kendi içlerindeki öfkenin dışa vurumu olarak gördüler.
- O' nu, BOP eşbaşkanı olduğunu söylediği ve icazet alıp geldiği halde İsrail' e ve ABD' ye kükreyen aslan olarak bildiler.
- O' nun döneminde başörtüsü sorunun çözüldüğünü gördüler,
- O' nun döneminde derin yapıların tasfiye edildiğine şahit oldular (şimdi kumpas dese de)
- O' nun döneminde havuzlu villalarda oturmaya başladılar.
- O' nun döneminde lükse arabalarla tanıştılar.
- O' nun döneminde devlet imkanlarını diledikleri gibi kullanabildiler vs. vs. bu ifadeler çoğaltılabilir.
30. Söz Sırası Gençlerde – Ayşe Nur KAHRAMAN “Aile İçi İletişimde Sorunlar ve Çözüm Yolları” / 18 Kasım 2005 – Nostalji
18 Kasım 2005 / 30. Söz Sırası Gençlerde - Ayşe Nur KAHRAMAN (Bolu İzzet Baysal Ü. Özel Eğitim Bölümü Y.L. Öğrn.)
Dr. Sami Şahin ile ikindi çayı
3 Nisan 2014 Cuma / Erdal Baykara kardeşim ile sıcak simitlerimizi çayla birlikte afiyetle hazmettikten sonra Dr. Sami Şahin yanımızdan geçiyordu. Selamlaştık, çaya davet ettik..
21 Ekim 2005 KSMMMO Meclis Başkanlık Divanı Ziyareti / Nostalji
21 Ekim 2005 KSMMMO Meclis Başkanlık Divanı Ziyareti / Nostalji
Bir Göçün Hikayesi – Cahide Kayış
Bir Göçün Hikayesi - Cahide Kayış
Ayrılmak; bir yerden, bir kimseden, bir şeyden uzaklaşmak… Ayrılık; ayrı olma durumu, birinden uzak düşme… Günlük hayatımızda bu duyguları ifade etmek için kullanırız bu fiili. Küçükken Türkçe derslerinde rast gele kullandığımız bir fiil, hatta şimdilerde de… Genç kadın çocuklarından ayrılmış. Küçük kız annesinden ayrılmış. Peki gerçekten biliyor muyduk anlamını? Yani içini doldurabiliyor muyduk?
Ayrılık duygusunu biliyor muyduk? Ayrılmak zorunda kalanların duygusuna erişebiliyor muyduk acaba? Ne kadar hissedebiliriz ki… Bazen boğazınızda bir düğüm, bazen acı bir tebessüm olur ayrılık. Sevdiğinden, annesinden, babasından ayrılmak…
1954 yılında da vatanından, anne toprağından, baba ocağından ayrılmıştı Kemal Amca. “Sevgiyi tanımayanlar ayrılığın acısını da bilmezler, özlemezler ve gurbet hissi duymazlar.” diyen merhum Mehmet Kaplan bir kez daha haklı çıkmıştı. Ben nereden bilebilirdim ki bunun hasretini, bunun acısını, bunun yaşanmışlığını…
Yaşadıklarını büyük cömertlikle anlatan Kemal Amca sayesinde biraz da anlamaya çalışıyor, kendimi onun yerine koyuyordum. Kemal Amca 1929, Üsküp doğumlu. 25 yaşına kadar Üsküp’te geçmiş hayatı; daha sonrasında bir bavul, üç can deyip koyulmuşlar yola. Ailenin tek çocuğu olan Kemal Amca askerliğini Niş’te yapmış. Üsküp’te terzilikle uğraşmış. Bir dönem de konsoloslukta çalışmış. 1954 onlar için o büyük ayrılığın yılı. Doğduğu topraklardan uzaklaştığı ama yine vatanım diyebildiği yere geliş yılı.
Allah(c.c.) rahmet eylesin..
4 Nisan 1997 tarihinde ebediyete uğurlanan MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş’e Allah(c.c.) rahmet eylesin.
Alparslan Türkeş (25 Kasım 1917 – 04 Nisan 2007)
Dr. Aziz Alemdar seyahat arkadaşları ile buluştu
03 Nisan 2014 Perşembe / Derince Belediye Başkanlığını devreden Dr. Aziz Alemdar Karadeniz seyahat arkadaşları ve Kocaeli Kandıralılar Derneği Başkanları ile Ramada Otelde biraraya geldi.
Madde Maksat, İnsan Amaçtır * -Alptekin CEVHERLİ
Madde Maksat, İnsan Amaçtır * -Alptekin CEVHERLİ
Günümüzde insanlık, bir girdabın içerisinde çırpınıp duruyor. Çırpındıkça daha çok batıyor. Enerjisi tükeniyor. Özerlikle genç nesiller tamamen hayattan bezgin ve geleceğe yönelik hiçbir amacı olmayan bir şekilde, günübirlik yaşıyor. Mutlulukları, hüzünleri, umutları birkaç günde geçiyor, unutuluyor.
Bu hızlı yaşam koşturmacasında insanlık, amaçsız ve hedefsiz olarak bir o yana bir bu yana savruluyor.
İnsani değerler unutulmuş, kavramlar karışmış; herkeste bir bencillik, bir vurdumduymazlık almış başını gitmiş. Okulda okuyan çocuklar eğitim görmeden (!) öğrenim gördükleri için sıkıntılı ve kendilerinden -ne yazık ki- bir haber vaziyette yetişir olmuş. Okullarda esas olarak öğretilmesi gereken insanlık bilimlerinin adı bile geçmezken, sosyal bilimlerde ve fen bilimlerinde pek çok teori ve kuram somut gerçek gibi öğretilip duruyor.
İnsanlar mutlu yaşamak hülyasıyla, zengin olmak ve güzel yemekler yemek maksadıyla yanıp tutuşuyorlar. Oysa amaç olan insanın elbette güzel yemeklere, şık kıyafetlere, paraya, otomobile, villaya kaliteli yaşam standartlarına, gülmeye, eğlenmeye ihtiyacı var.
Ama bu maksatları gerçekleştirmesi, kendisinin huzurlu bir şekilde amaçlarına ulaşabilmesi için gerekli. Yoksa bunların hiç biri nihai amaç değildir. Bunlar insanın dünyaya geliş amacına ve ömürlük davasına ulaşabilmesi için gerekli olan lojistik ihtiyaçlar.
Alkolün Yararları ve Zararları Nelerdir?
Alkolün Yararları ve Zararları Nelerdir?
Arada sırada içilen içki milyonlarca insan için bir keyif kaynağıdır. Orta karar almak koşuluyla bira, şarap ve yüksek alkollü içkilerin sağlığa zararı yoktur. Ama yanlış zamanlarda ve çok miktarda içilirse zararın sonu yoktur.
Alkolün başlıca etkisi beynin ve sinirlerin tepkilerini kesmesidir. İnsanların içkiden hoşlanma nedeni de budur. Bir ya da iki içki bir trankilizan gibi etki yapar. Bazı insanların inandığının aksine az miktarda alkol uyarıcı değildir. Hatta zihinsel yasakları bir dereceye kadar ortadan kaldırdığı için insanların yaratıcı yanlarının ortaya çıkmasında da yardımcı olur denebilir.
Alkol aynı zamanda damarları açıcı etki yapar ve idrar söktürür. Alkol bol miktarda alındığında kandaki şeker süratle düşer (hipoglisemi). İçkici kendini zayıf, sinirli ve aç hisseder. Alkol karbonhidrat formunda kalori bulundurursa da başkaca besin değeri yoktur.
Alkolü ne kadar içmeli?
TÜM SEKTÖRLERDE SENELİK İZİN UYGULAMASI VE HUKUKİ SONUÇLARI – Hikmet Yıldırım KILINÇARSLAN
Merhabalar Yaz şimdiden yavaş yavaş gelmekte güzel ülkemde milyonlarca çalışanların 4857 sayılı iş kanununda belirtilen bir işçi haklarından bahsedeceğim. -Hikmet Yıldırım KILINÇARSLAN
Konu başlıkları neler derseniz: yıllık ücretli izin hakkı ve izin süreleri, Yıllık ücretli izne hak kazanma koşulları ve izni kullanma dönemi, Yıllık izin bakımından çalışılmış gibi sayılan haller neler, Yıllık ücretli iznin uygulanması nasıl olur, Cumartesi yıllık izne dahil mi, Yıllık izin ücreti, Yıllık izinde Çalışma yasağı ve Sözleşmenin sona ermesinde izin ücreti nasıl hesaplanır ve son olarak Mevsimlik işçilerde yıllık izin var mı sorularına kanun maddelerini belirterek siz okuyucuların hizmetine sunacağım…
YILLIK ÜCRETLİ İZİN HAKKI VE İZİN SÜRELERİ:
İşyerinde işe başladığı günden itibaren, deneme süresi de içinde olmak üzere, en az bir yıl çalışmış olan işçilere yıllık ücretli izin verilir. Yıllık ücretli izin hakkından vazgeçilemez. Dikkat edilecek önemli bir husus ise, Niteliklerinden ötürü bir yıldan AZ süren Mevsimlik veya Kampanya işlerinde çalışanlara bu Kanunun yıllık ücretli izinlere ilişkin hükümleri uygulanmaz.
İşçilere verilecek yıllık ücretli izin süresi, hizmet süresine göre:
a) 1 yıldan 5 yıla kadar (5 yıl dâhil) olanlara 14 günden,
b) 5 yıldan fazla 15 yıldan az olanlara 20 günden,
c) 15 yıl (dâhil) ve daha fazla olanlara 26 günden, Az olamaz.
Ancak 18 ve daha küçük yaştaki işçilerle 50 ve daha yukarı yaştaki işçilere verilecek yıllık ücretli izin süresi 20 günden az olamaz. Yıllık izin süreleri iş sözleşmeleri ve toplu iş sözleşmeleri ile artırılabilir.(4857 md/53)
13 Ekim 2005 Yaşlılar Yurdu Ziyareti / Nostalji
13 Ekim 2005 Yaşlılar Yurdu Ziyareti / Kocaeli İl Müftüsü Hikmet Kutlu, Kocaeli Aydınlar Ocağı Başkanı Ahsen Okyar, İl Müftü Yardımcısı Nedim Özkal ve eşleri Yaşlılar Yurdunu ziyaret etti.
İnsanlar neden hırsızlık yapar? – Akif Çiçek
İnsanlar neden hırsızlık yapar? - Akif Çiçek
İnsanlar neden hırsızlık yapar? Gelin birlikte durumu bir irdeliyelim.
Aslında aklımda böyle bir konuyu yazmak yoktu. Dün eve geldim, sakin sakin basamakları tırmanırken elimdeki anahtarla kapıyı açmaya hazırlanıyorum, bir de ne göreyim o anahtarın gireceği bir kilit sistemi yok kapıda. Evden uzaklaştığım 3-4 saatlik zaman diliminde eve başkaları girmeye çalışmış, bu her kimse bir şekilde benim orda yaşadığımı biliyor, evden çıktığımı görmüş ve o şekilde hareket etmiş yoksa öğle vakti böyle bir işe girişmezdi.
Şükürler olsun ki içeriye girememiş eğer girmiş olsaydı onun hiçbir işine yaramayacak ama benim aylarımı, yıllarımı alan bazı çalışmalarda yok olup gidecekti. 300 – 500 liraya satacağı bilgisayar ve diskler onun için yalnızca küçük bir miktar para olacakken, benim için değeri biçilmez bir kayıp olacaktı.
Neyse ki çilingire oldukça güzel bir meblağ ödemek dışında başka bir zarara uğramadım. Bir hırsızın psikolojisi üzerinde düşündüm biraz ve düşüncelerimi sizlerle de paylaşmak istedim.
Aslında büyük bir bilim adamı gibi bir hırsızda kolay yetişmiyor, bu alçaklığı herkes yapamaz, yetenek gerektirir, benim gözümde bir hırsızın bir katilden farkı yoktur, hatta bazen insanlar şeref, haysiyet gibi faktörlerden cinayet işlerler ki burada hırsız çok daha aşağılık bir duruma düşer. Ama hırsız olmak kolay bir iş değil demiştik, hırsız olabilmek için biraz haysiyetsiz, duyarsız olmanız gerekir bu da zaman alan bir iştir.