Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

7May/140

“Bünyamin Aksungur ile Türk Dünyası Müzikleri” 13 Mayıs 2014 Salı Saat: 19.30 Otel Asya/ İZMİT

as   KOCAELİ AYDINLAR OCAĞI Organizasyonu “Bünyamin Aksungur ile Türk Dünyası Müzikleri” 13 Mayıs 2014 Salı Saat: 19.30 Otel Asya/İZMİT  Ailece teşriflerinizi..

BÜNYAMİN AKSUNGUR KİMDİR?

1957’de Manisa’da doğdu. İlk ve orta öğrenimini Manisa’da, liseyi Edirne Öğretmen Okulu’nda tamamladı. 1975’de ilköğretim öğretmeni olarak Iğdır’da göreve başladı. 1976’da İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türkoloji Bölümü’ne giren Aksungur, burada gece öğrenimine devam ederken gündüzleri de ilkokul öğretmenliği yaptı. Fakülteyi bitirdikten sonra ilkokul öğretmenliğine devam eden Aksungur, 1986 yılında İstanbul Radyosu’na tayin edildi. Bir süre prodüktör (yapımcı) kadrosunda çalıştı, ardından yapımcı- yönetmen olarak TRT İstanbul Televizyonu’na atandı. Asli görevinin yanı sıra TÜRKSES adlı müzik topluluğunu kurarak Türk dünyası müzikleri hakkında konserler düzenleyen Bünyamin Aksungur, bir yandan da Türk dünyası müzikleri üzerine araştırmalar yaparak konferanslar vermektedir. Aksungur, evli ve 3 çocuk babasıdır.

*****

Müzik dilimiz hâlâ bozulmadı, bozamadılar

Her milletin kendine has bir müzik dili olduğunu belirten Bünyamin Aksungur, “Çok geniş bir coğrafyada, çok farklı etkileşimlerle karşı karşıya kalmamıza rağmen, müzik dilimiz hâlâ bozulmadı, bozamadılar” diyor.

Bünyamin Aksungur, Türk dünyası müzikleri konusunda ülkemizin yetiştirdiği en önemli isimler arasında yer alıyor. Gerek konserleri, gerekse konuyla ilgili verdiği konferanslar ve seminerlerle, Türk’ün bulunduğu bütün coğrafyaların müziklerini anlatan ve yorumlayan Aksungur, popüler dayatmalardan uzak bir anlayışla faydalı olmaya çalışıyor. Her milletin bir müzik dili olduğunu ve bu dilin her kültürde farklı yansımaları bulunduğunu belirten Aksungur, “Mesela bir İspanyol müziği ile Yunan müziğini birbirinden hemen ayırabiliriz.

Türk coğrafyalarında söylenen müzik türleri arasında da farklılıklar olmasına rağmen, temelde benzerlikler görülür. Türk müziği, dünya müzikleri içinde çok farklı ve özellikli bir yerde duruyor. Bütün Türk dünyasına baktığımızda birbirine benzeyen türküler ve enstrümanlar dikkati çeker. Batı’daki enstrüman sayısı onlarla ifade edilirken, Almatı’daki bir müzede Türkler’in çaldığı 400’ün üzerinde enstrüman sergileniyor” diye konuşuyor.

Türküleri bilmeliyiz
Türk dünyasındaki müzik türlerinin ya makam, ya da söz olarak birbirine benzerliklerinin şaşırtıcı olmaması gerektiği üzerinde duran Bünyamin Aksungur’a göre, “Belli tepkilerimiz ortak olduğu için bu benzerlikler ortaya çıkıyor.”

“Bir milleti çökertmek için önce dilini yok etmek gerektiği bilinen bir gerçek” diye konuşan Aksungur, şunları anlatıyor: “Bir milletin müziğini yok etmek isterseniz, bir sesin yerini değiştirirsiniz ve bütün ahengi yok edersiniz. Türk dünyasında, birbirini görmeden, tanımadan enstrümanlarına aynı ismi veren halkları nasıl değerlendirebilirsiniz? Ya da yine aynı şekilde birbirini görmeden, tanımadan aynı türküleri söylüyor olmalarını… O yüzden, Türk milletinin asli özelliklerini iyi anlamak ve doğru öğrenmek için müzik tarihine de dikkatle eğilmek gerekiyor.”

Senfoninin temeli ninni
Senfoninin temelinin ninni olduğunu iddia eden Bünyamin Aksungur, “Çok sesli bütün müzikler aslında tek seslidir” diyor ve devam ediyor: “Tek seslidir ama çok sesle beslenir. Armonik renk katılır. Bu durum, Doğu’da makam müziği halini alır. Komplekse girmeye gerek yok. Temel ses, temel nağme ninnidir. Ninnilerle kültür genleri veriliyor. Batı’da söylendiği için iyi güzel de, bizde olunca mı kötü oluyor? Ninni bizim sesimizdir. Bütün dünyada da böyle bilinir.”
Türk coğrafyasındaki müziklerin farklı konularda söylendiğini ve yakıldığını da belirten Aksungur, bu türkülerde aşk, sevgi, ayrılık, yiğitlik, olay, savaş, ihanet gibi kavramların çokça işlendiğini söylüyor. Fakat konusunu “kötü”lükten alan türkülerin iyiyi boğmadığının altını çiziyor.

Bünyamin Aksungur, bütün gelişmelere, değişmelere, dönüşmelere rağmen mutlu olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Çok geniş bir coğrafyada, çok farklı etkileşimlerle karşı karşıya kalmasına rağmen, çok şükür ki, müzik dilimiz hâlâ bozulmadı, bozamadılar…”

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.