Misafirimiz Aile büyüğümüz; Mustafa Okyar..
11 Ağustos 2020 Salı / Kandıra’da Memeoğlu Sülalesinin en yaşlı üyesi Mustafa Okyar amcam ve yeğenlerim ziyaretimize geldi.
Misafirlerimiz..
13 Ağustos 2020 Perşembe / 6 aydır ilk defa 3 kişi ile akşamı değerlendirmeye hazırlanıyorduk.
Akşam üzeri karşı komşumuz Altınten Ailesinin misafirleri geldi. İzmit Sanayi Sitesindeki Lezzet Türk Mutfağının sahibi Ayhan Doğan bey ve ailesi İngilizce öğretmeni kızları ile birlikte okul arkadaşı olan Elif Altınten’i Kocabayramlar’a ziyarete gelmişler. Akşam yemeği sonrasında da bizim çardakta kahve içme ve sohbet etme imkanı bulduk.
DEDELER VE TORUNLARI * Millî Mücadele Dönemi’nde Asker Firarileri ve İstiklal Mahkemeleri – Naci KAPLAN
DEDELER VE TORUNLARI * Millî Mücadele Dönemi’nde Asker Firarileri ve İstiklal Mahkemeleri – Naci KAPLAN
Değerli okur,
Şimdiye kadar pek irdelenmeyen bir konuyu, özetini çıkardığım uzunca bir yazı ile okumanıza sunuyorum. Yukarıdaki fotoğrafta bir Rus yarbayın deyişini okuyunca içim acıdı. Büyük Atatürk acaba yanlış bir Devleti mi kurtarmış ve yanlış bir halka ve yine yanlışlıkla özgürlük ve vatan mı armağan etmişti?
Yalan Rüzgarı’nda savrulan garip şehrimiz – İsmet ÇİĞİT
Yalan Rüzgarı’nda savrulan garip şehrimiz - İsmet ÇİĞİT
Kocaeli Türkiye’nin en önemli şehri.
Hani Türkiye haritasını önünüze koyun, Trakya yukarı gelecek şekilde dik çevirin.
Kocaeli Türkiye’nin kalbi olur.
En çok ihracat, en çok vergi geliri, Türkiye Cumhuriyeti Devletini besleyen hemen her şey, bu kentin üretimidir.
Ayrıca bu kent, 2002’den beri iktidarda olan AKP’ye, iktidarda olduğu sürece en çok destek veren kenttir.
Bu kent, AKP ile birlikte, kimliğini, karakterini değiştirmiş; daha çok kirlenmiş, daha kalabalık, sorunlu hale gelmiş, sorun ve sıkıntıları katlanarak artmıştır.
Ne yazık ki, bu kentte neredeyse 20 yıldan beri yalan rüzgarları esiyor.
Bu yalan rüzgarları da bu kentte yaşayan herkesi oradan oraya savuruyor. Bu kent insanlarının aklını karıştırıyor.
Hava alanımız olacaktı.
Türkiye’nin ve dünyanın her yerine, Uzuntarla’dan uçağa binip hoop gidecektik..
Banliyö trenimiz, metromuz, teleferiklerimiz, mono ray taşıtlarımız, Körfez’de vızır vızır vapurlarımız olacaktı.
Bu şehir, iktidara istediği her şeyi verdi.
Hiç hak etmeyen insanları adam sınıfına soktu.
Ama bu kent kendine vaad edilenlerin onda birini, yüzde birini bile alamadı.
Yalan rüzgarının etkisinde, kullanılıp hoyratça sokağa atılmış naylon poşet gibi, oradan oraya savruldu.
Mutsuz. Bereketsiz, tatsız tuzsuz bir şehir haline geldi.
Ak Saçlı Türk Milliyetçileri – Erdal GÜZEL
Ak Saçlı Türk Milliyetçileri - Erdal GÜZEL
Onlar, 1980 yılı öncesinin ateş çemberlerinden geçen Anadolu’nun saf ve masum çocuklarıydılar.
Türk Milliyetçiliği ülküsüne gönül vermiş, “Lider, Doktrin ve Teşkilat tartışılmaz” ilkesi ile yetiştirilmişlerdi.
Fukara ailelere mensuptular. Bir tas çorba ve bir simitle yükseköğrenimlerini sürdürmüşlerdi.
Ülkeyi ve onu değerlerini sevmek, yüceltmek onlar için bir aşka dönüşmüştü.
“Çırpınırdı Karadeniz “türküsünün nağmelerinde Türkistan’a selam yolladılar. Sakarya şiiri ile coşup, mehter marşlarıyla Orhun’un kaynağında ruhlarını kandırdılar.
Sıkıntılar çektiler, işkencelerden geçtiler, zindanlarda yattılar. Sakat kalan ve toprağa düşenler oldu. Sürgünler yaşadılar.
Gönül verdikleri davalarının yüceliğine zarar verecek para, makam vs peşinde olmadılar.
Yerli ve milli olmaya özen gösterdiler. Helal kazanç peşinde koştular.
Meslek hayatlarında, ülkeye faydaları dokunsun diye yanıp tutuştular. Büyük bir kısmı eğitimciydi. Binlerce Anadolu çocuğunu fedakârca eğittiler.
Zaman hızla akıp gitti. Yaşlandılar, torun sahibi oldular şimdi emekliliğin tadını çıkarmaya çalışıyorlar.
Fındıklar toplandı!..
9 Ağustos 2020 Pazar / Öğleden sonra fındık toplamaya giden 14 kişilik ekibimiz, fındıkları topladıktan sonra ikindi namazına müteakip eve döndü.
Rekorte için söylenecek yegane söz; Maşallah.. Toplama ekibi de tebrik ve teşekkürü haketti. Muhtemel kendilerine ait bahçede hayatlarının son fındık toplamasını ağız tadı ile tamamladıklarını asla unutmayacaklar..
Erikli köyü Gündüzlü mevkiindeki şifalı suyu
5 Ağustos 2020 Çarşamba / Kandıra Erikli Köyü Belen Mahallesi Gündüzlü mevkiinde bulunan Kaynak Suyu, özellikle böbrek hastalıklarına şifa veriyor.
Geleneksel Yakup Akyıldız ziyareti..
11 Ağustos 2020 Salı / Bugün Çarşı Camiinde öğle namazına müteakip gençlik dönemi arkadaşım Atacan Sağlam’ı ebediyete yolcu ettikten sonra Yakup Akyıldız kardeşime uğradım..
ŞİİR SANATI: ELLERİN ELLERİMİ TUTTUĞU ZAMAN – Cafer GENÇ
ŞİİR SANATI: ELLERİN ELLERİMİ TUTTUĞU ZAMAN – Cafer GENÇ
Şiir bir sanattır, dolayısıyla şiiri tarif etmek zordur. Kişiye göre değişir. Duyguya ve düşünceye göre farklı anlamlar kazanır.
Sizlere, şiir denilince aklıma gelenleri belirttikten sonra, en son yazdığım şiirlerimden birisi olan NETİCE şiirimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Şiir, duygu ve düşüncelerin yıldızlar kadar çok ve parlak bir coşkunluğunun ifadesidir.
Şiir, hayatın dantel gibi mısralarla desen desen, nakış nakış işlenmesidir.
Şiir, söz sanatı ile ruh ve hayal aleminin, duygu ve düşünce dünyasının süslenmesidir.
Şiir, çıplak ayakla çamurda, kumsalda yürümek kadar zevkli ve sevimlidir.
Şiir, tabiatın harikulade manzaralarından oluşan tablolarını bile gölgede bırakacak kadar şaheser bir sanattır.
Şiir, insanı aynadan daha net, daha parlak, daha gerçek, daha güzel ve daha iyi gösterme vesilesidir.
Şiir, kuralları ile özelliği, hayal gücü ile güzelliği olan muhteşem manzumeler diyarıdır.
Şiir, kısacası,ilginin ve sevginin, özel ve güzel tarifidir"
SATRANÇÇI – Mustafa YILDIZ
Şehirlerin ruhu insanların yüzlerine siner. Bu siniş bugünden yarına olmaz, gideceksin birkaç göbek geriye, dedenin dedesine dedenin dedesine… Şehrin izi insanın bir yerinde gizlenir. Kesin şurasıdır diyemem, görmek de kolay değil, bakar karar verirsin, şifre çözüldü, tık, tamam. Abimiz Ankaralı, keçi gibi inatçı. Bu Bursalı olmalı, yüzünde kırışıklıklar tıpkı Dua çınarı.
Şimdi konuştuğum zatın memleketini söylemesine gerek yok, İzmitlidir, içinden tren geçer gibi tek tek konuşuyor, istasyon gibi sıcak, fuar gibi neşeli, düzenli tertipli, toz tutsun istemez eşyaları, parkeler cillop gibi, elinde sürekli temizlik bezi, siler durur masayı, camı.
İnsana bir bakışı var: Saat Kulesi. Destekli sallıyorsun, falcı gibisin. No comment bakı, no comment astroloji, dediğim yüksek olasılık, istatistik okuduk. Zaten İzmit’teyiz bir hafta, satranç turnuvasında, Yeni Yıl Turnuvası, hava hafiften soğuk, millette pardösü, palto var, boynunda atkı, başında bere, ayakları sıcak tutmalı. İlk gün keşfettim bu çayhaneyi, canım çekti benim de o narin elleriyle ince belli bardaktan sıcak bir çayı aheste aheste içerken içeride, gözleri dağ deviren, çekici bir bayan. Sormayın fiziğini anlatamam imkânsız, bana ince belli bardaktan lütfen açık bir çay, çayı şekersiz getirdi adam, dedim ya Saat Kulesi, krizantem. Sahibi veya işleteni İbrahim Bey, az önce sözünü ettiğim İzmitli bey. Turnuva salonundan bir kat aşağıya iniyorsun tam karşısında kapısı, iki cephesi boydan boya cam ışıl ışıl bir dükkan, masalar da şeffaf, sandalyeler turkuvaz, girişe göre sağ köşede Gaziantep işi çay kazanı, yanında tost makinesi. Kolay oldu ilk tur, alttan çektim, rakibim kırk sekiz elli yaşlarında göbeği hafif önde ortadan uzun bir adam, saçları karman çorman, kirli sakalı var, montunu çıkarınca gördüm, koyu renkli bir kazak, önü diyabet yemekleri tarifesi, çay, çorba, taze fasulye, akşamüstü enginar, üst dudağı kenardan hafif aralık kalmış, sigarasını sürekli kondurduğu yerden bir dişi görünüyor sapsarı, hamlelerini yaparken tuttuğu işaret parmağı da aynı renge boyalı, nefesi kısa kısa ama rahatsız etmiyor, sessiz, beyazlarla oynuyor, istekli. Yirminci hamleden önce vezirim f6 karesinde, c5’teki atıyla a6’daki piyonuma gözünü dikti, lokal bakıyor tahtaya, alacak biliyorum atla piyonu, fazla düşünmedi, aldı, saate bastı, vezirimle atını yatay gidip alınca çok üzüldü, ağlamaklı oldu, ben de üzüldüm tabi, istemiyorum beleş taş, ama kural böyle tuttuğunu oynayacaksın arkadaş. Birkaç hamle sonra oyun bitti.