Bayram sabahının geleneksel sofrasın da!..
4 Haziran 2019 Salı / Ailemizin büyüğü, biricik anamı 30 Temmuz 2010 tarihinde ebediyete uğurladık. Öncesinde büyüklerimizin yaşadığı Kandıra Orhan Camiinin karşısındaki evimizde, 1980 sonrası Kuruçeşme’de ve biricik anamın 30 Temmuz 2010 tarihinde kaybından sonra İnönü Caddesi üzerindeki bizim evde bayram sabahı buluşmaları başladı.
Bu Bayram sabahında da, evlatlarımız (çocuklarımız, eşleri ve torunlarımız) ile birlikte, anneleri Nursel Hanımefendinin misafiriyiz..
Kocabayramlar Kabristanın da!..
3 Haziran 2019 Pazartesi / Arife gününde Hasan kardeşim ve ailesi ile birlikte mutad ziyaret için Kocabayramlar Kabristanındayız..
Başkanlarım ziyaretime geldi.. Sağolsunlar..
27 Mayıs 2019 Pazartesi / Derince’deki birkaç günlük zorunlu/mecburi dinlenme gününde Kocaeli Aydınlar Ocağının Başkanları ziyaretime geldi. Sağolsunlar
AZERBAYCAN SİNEMASI VE DİZİ SEKTÖRÜ – Şener DANYILDIZ
AZERBAYCAN SİNEMASI VE DİZİ SEKTÖRÜ - Şener DANYILDIZ Yapımcı -Yönetmen-Şair-Yazar
28 Aralık 1895’te Paris Grand Cafe’de Lumiere Kardeşler’in yaptığı film gösterimi, sinemanın doğuşu olarak kabul edilmiştir. İlk yıllarında panayırlarda eğlencelik olarak gösterilen ve bu özelliği üzerinden ticarileştirilen sinema, zamanla bir eğlence sektörü olmasının yanı sıra, görsel sanatlar arasında en çok ve en hızlı gelişen kitleler arasında kabul gören bir sanat dalı olmuştur..
Sinemanın doğum yılı olarak kabul edilen 1895 yılından tam iki buçuk yıl sonra, daha birçok ülke bu alanda bir adım bile atmamışken, Azerbaycan sineması doğmuştur. 1898 yılının 21 Haziran’ında Bakü’de üç kısa film birden gösterime girmiştir. “Şehir Bağında Halk Gezisi”, “Trenin Demiryolu İstasyonuna Girmesi” ve “Bakü Sokağı Sabah Çağı” isimli filmler Bakü’nün sinema tarihinin temel taşlarıdır ve Azerbaycan’da sinemanın dünya sineması ile hemen hemen aynı yıllarda başladığının bir göstergesidir.
Azerbaycan’da sinemanın doğum yılı olarak kabul edilen 1898 yılından, 1998 yılına gelindiği zaman, yani Azerbaycan sineması 100. yılını kutlarken, dönemin Cumhurbaşkanı merhum Haydar Aliyev’in sinema hakkındaki bir cümlesi, Azerbaycan halkının sinemaya verdiği önemin bir işaretidir aslında.
BU RAMAZAN’DA CANIMI SIKANLAR – Ruhittin SÖNMEZ
BU RAMAZAN'DA CANIMI SIKANLAR - Ruhittin SÖNMEZ
Bu sene de Ramazan Ayı seçim atmosferinde geçti. Ömrüm boyunca Ramazan ayının, camiler ile dini ritüel ve merasimlerin hiç bu kadar siyasete alet edildiğini hatırlamıyorum.
Sadece İstanbul Belediye Başkanlığı seçimi yenilenecek ve Ekrem İmamoğlu ile Binali Yıldırım bir yarış içindeler. Bu yarışın demokratik, adil ve eşit şartlarda gerçekleşmesi hem hukukun ve hem ahlakın, hem de dinin gereği değil mi?
Peki, bu yarışta partili Cumhurbaşkanının her türlü adalet anlayışını yok eden propaganda sürecini nereye koyacağız?
Ramazan boyunca her iftardan sonra tamamen İstanbul seçimlerine yönelik yaptığı konuşmaları onlarca TV kanalında program akışı kesilerek canlı yayında vermek ne demek?
Bu konuşmalarında rakiplerini “İstanbul’u Konstantinapol olarak görmek isteyenler” diye suçlaması, İstanbul seçimini “PKK ile mücadelenin uzantısı” olarak değerlendirmesi ne demek?
“Keşke Yunan kazansaydı” diyen meczuba âlim muamelesi yapıp ziyaretine giden, kızının nikâh şahitliğini Yunan Başbakanına yaptıran, PKK ile birlikte “çözüm süreci” işleten kişinin bu sözlerini eleştirecek bir tek namuslu TV yorumcusu çıkmaması ne demek?
Kameralar eşliğinde kılınan teravih namazları sonrası camiden siyasi propaganda yapmayı vicdanlar nasıl kabul edebiliyor?
Bırakmadılar ki Müslümanlar iftar sonrası huzurla sohbet etsin, Kadir Gecesi tefekkür ve ibadet etsin. Hangi kanalı açsan karşında AKP Genel Başkanı propaganda yapmakta, rakiplerine kara çalmakta.
YSK’nın gerekçeli kararında oylar çalındı tespiti yoktu. AKP adayı “Oylarımız çalındı hukuki terim değil, ben siyaseten böyle konuştum” dedi.
Hemen ertesi günlerde Cami çıkışında yine “seçim yenileniyor, çünkü oylarımızı çaldılar” demeye devam etti. Bu iftira etmek değilse nedir?
Hani “devletin dini adaletti?” Hani iftira en büyük günahlardandı?
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener Hanımefendiye teşekkür ederim..
29 Mayıs 2019 Çarşamba / Kocaeli Derince Eğitim ve Araştırma Hastanesinde birkaç gün dinlendikten sonra evde dinlenmeye devam ediyorum..
KANDIRA’da ESKİ BAYRAMLARA ÖZLEM – Kandıralı FETHİ DURU
KANDIRA da ESKİ BAYRAMLARA ÖZLEM - Kandıralı FETHİ DURU
Üç gün evvelden başlardı, bayram hazırlıkları...
Tutunsan elinde kalacak pencerelerin, camları silinirdi, gazete kağıtları ile..
HOHHLAYARAK...
Bugünkilerden birşey sormayın, sizin bildiğiniz, hiçbirşey yoktu.. SPRY, CAMSİL miii, o ne yaaa...
Arap sabunu ile, tahta fırcaları ile, eşiklikler, palalar, kilimler yıkanırdı. Elleri paralanırdı zavallı analarımızın..
Kağıta sarı renkli şekerler, gaymaklı veya gaymaksız BÜSKÜVÜTLER alınırdı.. Bazen de RAHAT LOKUMU... Gabuklu fıstık gavururdu, Gonyalı Asım abi... Çocuklara vermek için alınırdı..
-kenarda kalsın Emel, derdi babam.
Bozuk paralar, buz dolabı örtüsünün altına, 5-10-25-50 krş lar halinde ayrı- ayrı hazırlanırdı.. Meleğe şunu, metin e bunu, Ahmet'in çocuğuna bu kadar, Mehmetin kızına bu kadar diye, tembihler yapılırdı..
Bayram namazı için, Gışladan, Amatlıdan gelecek olan, babamın müşterilerine, KEMİK SUYU, sabah çorbası hazırlanırdı..
Börekler açılırdı, küçük halamın Çiğdem Uygur- Rüştü Uygur dayımların bahçede. Fırın yakılır, ekmekler atılırdı..
Börek tatlısı, cevizli-peynir ve üzümlü LOKUMLAR ın tepsileri, Nevzat abinin TC Aygün Aynagöz fırınına giderdi.. 1.-tl ye, bir tepsi pişirilir, tepsiler karışmasın diye, hamurlara, çay kaşığı gibi NİŞAN lar sokulurdu..
Vasıf beylerden, Akalın lardan alınan manifaturalar ile, evlerdeki kadın terzilerine, entariler diktirilirdi.
Gömlekci Sıtkı Avcı dükkan komşumuzdu. Şefik caminin orda kürt Selattin vardı, manav Muzafferin üstünde Mahmure ablamız vardı ki, o daha bir moda dikerdi mintanları(şimdiki Metin ULUTAŞ büfesinin üst katı)...... Hepside iyi gömlekci idiler...
TURAN-SAM dergisi 3 ayda bir, yılda dört kez olmak üzere yayınlanmaktadır
Muhterem ve Değerli Akademisyen Meslektaşım,
11. Cilt, 42./İLKBAHAR(Nisan-Mayıs-Haziran) sayısının 21 Haziran 2019’da yayınlanması planlanan Uluslararası Bilimsel Hakemli TURAN-SAM Dergimiz için makalelerinizi gönderebilirsiniz.
Hazırlanan makaleler dergi yazım kurallarına uygun hale getirildikten sonra en geç 13 Haziran, 2019 tarihine kadar emikail@turansam.org adresine word formatında *.doc veya *.docx uzantılı olarak gönderilmelidir.
TURAN-SAM dergisi 3 ayda bir, yılda dört kez olmak üzere yayınlanmaktadır, 11 yıldan beri düzenli olarak yayımlanmaktadır. Uluslararası Bilimsel ve Alan Endeksli bir dergidir.
TURAN-SAM Uluslararası Endeksli Dergimizi tarayan dünyaca ünlü endeksler ve veri tabanları: Pro-Quest(ABD), Ulrich’s WEB(ABD), Google-Scholar(ABD), ICI-Index Copernicus International(Polonya/AVRUPA BİRLİĞİ), DergiPark-Akademik(Türkiye), DAIJ, OAJI, Global Impact Factor, ResearchBib, SIndex, CiteFactor, JournalInformatics, BASE, PubGet, Index Scholar, Region-Hovedstaden, SOBIAD, AsosIndex, AcarIndex, Araştırmax, TopluKatalog-TÜBİTAK, AkademikDizin, Türk Eğitim Endeksi, CEEOL, JournalIndex, DRJI, OpenAire, WorldCat vs. gibi birçok ulusal ve uluslararası 30 küsür yerli ve yabancı endeks tarafından taranıyor ve endeksleniyoruz.
Önemli Not: Dergimizde yayımlanan makaleler için Akademik Yükselmeler için ve Yüksek Öğrenim Kurumu-YÖK Başkanlığı’ndan Akademik Teşvik Ödeneği için müracaatta bulunabiliyorsunuz. Ayrıca dergimiz 11. Yılını doldurduğu için alan endekslerince taranan ve 5 yılını doldurmuş dergi statüsündedir. Doçentlik Başvurularında(Mart/2019 Kriterlerine göre), Dergimizde yayımlanan tek yazarlı bir makale için "4" puan alabilirsiniz. 2018 Yeni Akademik Teşvik Kriterlerine göre ise yine tek yazarlı bir makalenin size "6" puan getirisi bulunmaktadır.
BİLGİLENDİRME: Puanlamalar, Sosyal ve Beşeri Bilimler Alanına göre belirtilmiştir. Farklı alanlarda puan getirisi daha fazla olabilmektedir.
Ayrıntılar için lütfen tıklayınız: http://www.turansam.org/dergi.php
Saygılarımla,
Doç. Dr. Elnur Hasan MİKAİL
TURAN-SAM Kurucu Genel Başkanı
Kars Kafkas Üniversitesi
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi
Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı
Merkez Kampüs, 36100/Kars
E-Posta: emikail@turansam.org
RAMAZAN BAYRAMI (2019) Mesajım – Hasan YILMAN
RAMAZAN BAYRAMI (2019) Mesajım - Hasan YILMAN
Yüce Kitabımız KURAN’ ı baz alan gerçek anlamda Müslüman aleminin, yine yüce dinimizi paravan olarak kullanıp kirli emelleri için alet edecek kadar dejenere ederek adeta Emevi ve İngiliz Müslümanlığını öne çıkarmayanların, Kafir ve Münafık sarmalına kapılmayanların,
Yüce ve Asil Türk Milletine karşı bölücülük, yıkıcılık, kışkırtıcılık yapmayan, T. C. Devleti imkanlarından faydalanarak belirli mevki ve makamlara geldikleri halde ülkemize ihanet etmeyen, inanç dünyalarında riya ve takiyyeden uzak duran, rozet değil, çakma ise hiç değil gerçek anlamda ATATÜRK’ çü olanların,
Siyasi nüfus, mevki ve makam kullanarak T.C. Devletini soymayanların, soydurmayanların, Ülkemiz iktisadi imkanlarını sülük gibi, vampir gibi emmeyenlerin, emdirmeyenlerein,
Siyasi sahada yandaş, yalaka, yakın, ayırımcı, kayırımcı, hemşehrici, bölgeci atama yapmayanların, devlet kadrolarını LİYAKAT, EHLİYET ve T. C. Devletine sadakati öne alarak ehil kadrolara emanet edenlerin,
Ülkemiz maddi imkanlarını haksız yere elde edip karşılığında T. C. Devletine vergi ödememek için yurt dışına hileli yollarla para kaçırmayanların, yine T.C.Devletine vergi ödememek için yurt dışında şirketler kurmayanların (paravan dahil),
Devlet imkanlarından çok aşırı ve haksız şekilde faydalandığı halde hala masum halkımıza küfür edecek kadar ahlaksızlık sarmalına kapılmayanların,
DEVLETİN MALI DENİZ, YEMEYEN DOMUZ! – Zekeriya TÜMER
DEVLETİN MALI DENİZ, YEMEYEN DOMUZ! (Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Slovenya ziyaretinde çok önemli açıklamalarda bulundu. Kamu kurumlarında genelde mantığın hep "devletin malı deniz, yemeyen domuz" olduğunu ifade etti.) – Zekeriya TÜMER
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Slovenya'da.
Yıl 2015, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye-Slovenya İş Forumunda şöyle bir söz söylemişti: “AÇIK BİR ŞEY SÖYLEYECEĞİM. KAMU KURUMLARININ MANTIĞI HEP ŞUDUR. DEVLETİN MALI DENİZ YEMEYEN DOMUZ… DEVLETİN MALINI KİMSE AYNI HASSASİYETLE ELE ALMIYOR.”
(Kaynak::http://www.hurriyet.com.tr/gundem/cumhurbaskani-erdogan-devletin-mali-deniz-28598933)
Sevgili okurlar, Osmanlı’dan gelen kalıtım suretiyle, devletin malını deniz görerek, kendisinin veya yakınlarının çıkarı düşünülerek, devletin kaynaklarının nasıl israf edildiğini, bu sayede kimlerin zenginleştiğini bizim söylememize gerek yok. Artık, konular Basına intikal ediyor ve devletin mallarının nasıl çarçur edildiğini herkes öğreniyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan bile, devletin malını kimse aynı hassasiyetle ele almıyor, diyor. Yani Özel Sektörlerde bu hassasiyet var, devletin içerinde yok diyor.
Peki, bu söze karşılık hangi tedbirler alındı bugüne kadar?
Başkan Erdoğan hiç değişmemiş – Galip ATAMAN
Başkan Erdoğan hiç değişmemiş - Galip ATAMAN
03 Haziran 2019 tarihli yazısı
Geçmişte Aydınlar Ocağı, KYÖD, KSO ve KOTO gibi sivil toplum örgütleri önemli toplantılar yapar, farkındalık yaratan projelere imza atardı.
Dokümantasyon Merkezi, Yelken Kulübü kentlilik bilincini geliştirmek amacıyla düzenlenen sohbetlerde anıların anlatıldığı mekanlardı.
Kocaelispor, Leyla Atakan Fuarı Kocaeli adını dünyaya duyuran marka kurumlardı.
Aidiyet duygusunun öne çıktığı, hemşeri derneklerini mikro milliyetçilik anlayışının fazla öne çıkmadığı günlerde teknoloji bu denli gelişmemişti ama Kocaeli “ortak akıl” ile yönetilirdi.
Yerel gazete ve gazeteci sayısı fazla değildi, internet gazeteciliği henüz yoktu, sosyal medya yaşamımıza girmemişti ama gazetelerin de gazetecilerin de sorumlulukları, saygınlığı, güvenirliği, itibarı vardı.
Yıllar öncesi yapılan haberler ve röportajlarla bugünküler karşılaştırıldığımda
Dün ile bugünün farkı açık ara görülüyor.
Özverinin, heyecanın, araştırmacılığın, ustalığın, saygınlığın yerini tembelliğin, masa başı haberciliğin, emek hırsızlığın aldığına tanık oluyoruz.
Zaman tünelinde yaptığımız yolculukta değişenin yalnız gazetecilerin değil siyasilerin de değiştiğini görüyoruz.
Ama sayıları az da olsa gazetecilerden ve siyasilerden değişmeyenlerin de olduğunu anlatan o yazılardan birini geçtiğimiz günlerde değerli dostum Dr. Halil İbrahim Kahraman gönderdi.
Bugün gazetecilerin sorumluluklarını unuttuğu, siyasilerin “dün dündür” derken yıllar önce kaleme aldığım o yazıyı siz okurlarla paylaşmak istiyorum.
“HOCAM” Dostları Nevzat Yalçıntaş’ı Anlatıyor kitabında yer alan fotoğraflarım..
19 Mayıs 2019 Pazar / Yalçıntaş Ailesinin Grand Cevahir Otel – İSTANBUL iftarında dağıttıkları “HOCAM” Dostları Nevzat Yalçıntaş’ı Anlatıyor kitabında yer alan fotoğraflarım. Hocama Rabbim nihayetsiz rahmetini lütfetsin..
Prof.Dr. İbrahim ÖZTEK hocamdan aldığım bayram mesajı!.. (Hocam bu ülkenin hainleri bitmez derler di.. İnandım..)
TÜRKİYE’Yİ İŞGALE Mİ HAZIRLIYORLAR? – Hasip SARIGÖZ
TÜRKİYE'Yİ İŞGALE Mİ HAZIRLIYORLAR? - Hasip SARIGÖZ
Balkan Harbi'nin hemen öncesiydi.
Osmanlı'nın Dışişleri Bakanı bir Ermeniydi.
Siyasi tercihlerinin öne çıkarılmasıyla birlikte, ordunun temel disiplini,
eğitimi, emir ve komuta hiyerarşisi alt üst edilerek bozulmuştu.
Askerler subaylarını, subaylar da komutanlarını tanımamaya başlamışlardı.
1908'den Balkan Harbi başlangıcına kadar, orduya sadece iki sefer tatbikat
yaptırılabilmişti.
Bütün bu olumsuzluklara rağmen, Trakya ve Makedonya'daki askeri kuvvetimiz
düşmanlarımızın iki katıydı.
Fakat ne oldu?
Bayram değil seyran değil, eniştem beni niye öptü dercesine, Rumeli'den tam
75.000 askeri birden terhis ettiler!
Ne zaman?
Seferberlik ilanından yaklaşık bir, bir buçuk ay önce!
Gerekçe?
Harp tehlikesinin olmayışı ve hasat zamanının yaklaşmış olması gibi, gafilce
sebepler.Türkiye’yi işgal projesinde 2019 kritik tarih – Mustafa ÖNSEL
Terhisten önce, Osmanlı'nın barış zamanı kuvvetleri 280.000 kişiydi.
Daha önce de, siyasi sebeplerden dolayı, (görüntüde ise orduyu gençleştirmek
adına); Rumeli'yi iyi bilen 1000 kadar tecrübeli subay zorla emekli
edilmişti.
Bu terhis edilen 75.000 kişi öyle önemliydi ki; seferberliğin ilanından
sonra zar zor toplanabilen seferberlik ordusunun 4'te 1'ine tekabül
ediyordu!
Ordunun tecrübeli subaylarını emekli, usta askerlerini de terhis ettiler!
Sonuç?
Bütün balkanları sadece üç ayda kaybettik!
Rumeli'deki beş asırlık Türk varlığı da böylece sona erdi.
Balkanlar mı? Hala daha kaynayan kazan!
Ziyaretimiz Bismillah Yengeye…
31 Mayıs 2019 Cuma / İftar sonrası Hasan Baykara ve ailesi ile birlikte Bismillah Yengeye (Hatice Yaman) misafir olduk