
Zenginler arasında dolaşan devlet! – Arslan BULUT
Zenginler arasında dolaşan devlet! - Arslan BULUT
Bir zamanlar, siyasiler, "sermayenin tabana yayılması"ndan söz ederdi. Son olarak bu kavramı kuvvetli şekilde Tansu Çiller kullanmıştı. "Herkese iki anahtar" vermek yani herkesi ev ve araba sahibi yapmak da bu politikanın sloganıydı.
AKP ile birlikte sermayenin tabana yayılması tamamen unutuldu. Öyle ki daha AKP iktidarının üçüncü yılında Güngör Uras, Milliyet'te "Biz sermayeyi tabana yaymayı unuttuk. Tersine sermayenin belli ellerde yoğunlaşmasına dönük bir özelleştirme uygulamasına yöneldik. Belli sayıdaki sermaye grubu, özelleştirilmek için satışa çıkarılan devlet işletmelerini satın alıyor. Böylece daha önce devlet elinde olan sermaye, bu belli sayıdaki sermaye grubunun eline geçiyor." diye yazmıştı.
TÜSİAD Başkanı iken de Ümit Boyner, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın "TÜSİAD üyeleri az vergi ödüyor" suçlamasına cevap vermiş ve "Giderek dolaylı vergilere dayalı hale gelen vergi sisteminin düşük gelir gruplarına zarar vereceği açık. Türkiye'nin katılımcı demokrasisini güçlendirebilmesi için vatandaş-devlet ilişkisini düzenleyen yeni bir sosyal kontrata ihtiyacı vardır. Sermayenin tabana yayılabilmesi ve vergi tabanının genişlemesi bu yeni kontrat için en sağlıklı ve en güçlü temeli oluşturacak. Türkiye ancak bu bilinçle hedef koyduğu standartlarda bir demokratik sosyal hukuk devletine ulaşacaktır." demişti.
İnsanlık Kimliklerden Vuruluyor – Sait BAŞER
İnsanlık Kimliklerden Vuruluyor - Sait BAŞER
Kimlikler üzerinden kamplaşma!
İnanışlar üzerinden toplu infazlar!
Siyaset tercihleri üzerinden cepheleşmeler!
Tarih okuma biçimleri adına tahkimat!
*
Yukarıdaki başlıkları arttırmak mümkün. Arttırsak da eksiltsek de günümüz dünyasındaki kavga alanları bu yaftalar üzerinden meşrulaştırılıyor.
Kavgaların sebebi bu yaftalardır demedim, lutfen dikkat. Bu yaftalar “üzerinden meşrulaştırılıyor” dedim.
An be an kişiliğinin murakabesini yapmayanlar, eski nisbetlerin kolaycı kalıplarında yaşama eğilimlerini artık çok çok pahalı öder oldular.
NOEL COWARD VE HÜSEYİN RAHMİ – Mehmet Cemal ÇİFTÇİGÜZELİ
NOEL COWARD VE HÜSEYİN RAHMİ - Mehmet Cemal ÇİFTÇİGÜZELİ
Muhsin Ertuğrul’un kurduğu Darülbedayi, yeni ismiyle İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları(1914) bir asrı çoktan geride bıraktı. Üniversite yıllarımızın olmazsa olmazıydı. Onlarca tiyatro eserini burada izledik, çok daha fazla sanatçıyı böylece tanıdık. Beyoğlu İstiklal Caddesi’nde dolaşırken mutlaka ya afişlerine, ya bir sanatçıya rastlamak mümkündü. Cilalı İbo olarak bilinen Feridun Karakaya, Türk Sinemasının önemli ismi Gülistan Güzey hemen aklıma gelen. Çünkü onları filmlerinden de tanıyordum.
Özel tiyatrolar da elbette vardı; Muammer Karaca, Haldun Dormen, Kenterler, Tolga Aşkıner-Nisa Serezli, Gazanfer Özcan-Gönül Ülkü, Engin Cezzar-Gülriz Sururi, Genar ve Bulvar Tiyatroları hemen aklıma gelen. Beyoğlu’nda Muammer Karaca mesela Lahmacun Cumhuriyeti’nde ve Cibali Karakolu’nda; Fındıkzade’deki Bulvar tiyatrosunda ise Vahi Öz, Saadettin Erbil ve Kenan Büke bizi gülmekten kırıp geçirirlerdi. Tebessümü bile unuttuğumuz bir zaman diliminde gülmek meğer nasıl büyük bir ihtiyaçmış da şimdi fark ediliyor.
GÖKALP AŞISI VE CUMHURİYETİ ÇELİKLEMEK – Süleyman PEKİN
GÖKALP AŞISI VE CUMHURİYETİ ÇELİKLEMEK – Süleyman PEKİN
27-28-29 Ekim tarihlerinde Aydınlar Ocakları’nın “21. Yüzyılda Türk Kültürü ve Medeniyeti: Sorunlar ve Gelecek Tasavvuru” ana başlıklı 46. Büyük Şura Programındaydık. Daralan düşünce dünyamız ve içten içe kaynayan coğrafyamızla alâkalı önemli tebliğlerin sunulduğu, tartışmaların yapıldığı verimli bir organizasyondu.
Nihayetindeki Polatlı gezisinde Sakarya Meydan Muharebesi’nin geçtiği alanları ve olanları gördüğümüzde ise bir tarihçi olarak tarihsizliğimizin asıl talihsizliğimiz olduğunu bir kez daha hatırladım.
Çanakkale’yi çok şükür içselleştirdik, Sarıkamış’a her yıl devlet erkânıyla yürüyüşler var ve yeni yeni Kut’ul-Amare’yi anmaya da başladık. Başladık amma bu savaşlar kazansak da kaybetsek de Osmanlı’yı bitiren savaşlardı. Fakat bizim bu son devletimiz Kurtuluş Savaşı’yla doğdu.
Sakarya Savaşı Adapazarı’nda değil Sakarya Irmağı’nın Ankara’ya 60-70 km. yakınlığında oldu ve 22 günde tam 5.713 vatan evlâdı mertebesini buldu, 20 binden fazla da yaralı.. Dahası mevziler yerli yerinde; sıksan toprağı şehit kanı ve mavzer mermisi fışkıracak.
24 yıl Ankara’yı yöneten bir Büyükşehir Belediye Başkanı’nın her işe kalkışıp da burayı es geçmesinin tahlilini Kadir Mısıroğlu’na bıraksak ve Şura’daki bazı can alıcı bildirilere baksak..
BİR KONFERANSIN SOSYOLOJİSİ – Prof.Dr. Hacı DURAN
BİR KONFERANSIN SOSYOLOJİSİ – Prof.Dr. Hacı DURAN
İslam Coğrafyasında Sosyoloji başlıklı uluslararası toplantı, iki gün yoğun geçen ilginç sunumlardan sonra tamamlandı. Sosyologlar Derneği’nin girişimleri ile gerçekleşen toplantıya İstanbul Kültür AŞ, ev sahipliği yaptı. İstanbul önümüzdeki dönemde yapılacak benzeri bilimsel toplantılara böylece öncülük etmiş oldu.
Sosyologlar, ülkelerindeki sosyolojik araştırmaların kurumsallaşma öykülerini tartışmaya açtı. Fas’tan Türkistan’a, Endonezya’dan Tataristan’a kadarki İslam coğrafyasında bulunan ülkelerden seçilen 25 sosyoloğun bir araya geldiği bir toplantı oldu. Toplumsal araştırmalarıyla temayüz etmiş bilim insanları, ülkelerindeki sosyoloji araştırmalarını, bu araştırmaların söylemlerini ve geçirdikleri evreleri anlattı.
EĞİTİM MESELESİNİN ÇÖZÜMÜNE İLK ADIM – Cafer GENÇ
EĞİTİM MESELESİNİN ÇÖZÜMÜNE İLK ADIM – Cafer GENÇ
Eğitim sisteminde KÖKLÜ ve KALICI değişiklikler yapılması gerekmektedir. O kadar çok eksiklikler ve yanlışlıklar var ki, “nereden başlasak” diye tereddütler içerisinde kalıyoruz. “Bin km’lik bir yola bile bir adımla başlanır” diyerek, samimi ve ciddi bir niyetle el atmış olalım. Bu işin mutfağında olan 40 yıllık eğitimci, yönetici olarak, ideal bir eğitim sistemi anlayışından hareketle yeniden yapılanma adına aşağıda belirteceğim 2 önemli konudan başlamak gerektiğini düşünüyorum. Öncelikle şunu söylemeliyim ki, “EĞİTİM” bilimsel bir konudur. Araştırılmadan, değerlendirilmeden, yerine daha idealinin tespiti yapılmadan hemen, oldubitti ile aceleye getirilmemelidir. Ayrıca, senin, benim isteğime göre değil, uzmanların, danışmanların ele alıp değerlendirmelerinden sonra, öğretmenlerin, öğrencilerin, velilerin memnuniyeti ile gerçekleştirilmelidir.
Daha önceki bir köşe yazımda ele aldığım ve açıklamasını da yaptığım eğitimin şu 5 temel sorunu, öncelikle ve ciddiyetle ele alınmalı, bilimsel ve güncel bir anlayışla çözümü gerçekleştirilmelidir. Eğitimimizdeki 5 temel soruna kısaca değinelim:
“HÜRRİYETTİR CUMHURİYET” – Süleyman PEKİN
“HÜRRİYETTİR CUMHURİYET” – Süleyman PEKİN
(3 yıl önce yayınlanan yazımızla bu mübarek haftayı ve hafta sonunu anmış olalım)
Can Yücel’in Gelibolu’da bir köydeki sünnet merasimini anlatırken söylediği şiirin son mısrası geldi aklıma: “Sünnet değil farzdır Cumhuriyet”
91 yıl, dile kolay lâkin Cumhuriyeti anlamak istemeyenlere anlatmak zor. En azından şunu söyleyelim; hani Devletçe - Hükümetçe hedef koyduğunuz o 2023, Cumhuriyetimizin Kuruluşu’nun yani 1923’ün 100. yıldönümü oluyor.
10. Yıldönümünün marşında;
“Örnektir milletlere açtığımız yeni iz
İmtiyazsız, sınıfsız, kaynaşmış bir kitleyiz
Uyduk işte bilgiye, gidişte ülküye biz
Tersine dönse dünya yolumuzdan dönmeyiz” dedik.
Gönüllere Dokunanlar – Seyfettin KARAMIZRAK
Gönüllere Dokunanlar - Seyfettin KARAMIZRAK
Geçen gün, bir gönül insanın vefa gecesine katıldık. Ailesi, yakınları, arkadaşları, meslektaşları paylaştıkları güzellikleri dile getirdiler.
Naif, nadide, içten, duru ve bir o kadar da değerli söylemler dinledik. Yüreğimiz kabardı, gözlerimiz buğulandı.
Beklentisiz, ancak sız, koşulsuz, natürel söylemler duymayı özlemiş kalplerimiz bir nebze yumuşadı.
25 EKİM 2017 – YENİ BİR MİLAT – Ruhittin SÖNMEZ
25 EKİM 2017 – YENİ BİR MİLAT - Ruhittin SÖNMEZ
Cumhuriyet dönemi demokrasi tecrübemizde bazı siyasi hareketlerin doğuşu bir milat kabul edilir. Demokrat Parti’nin, Adalet Partisi’nin, Milliyetçi Hareket Partisi’nin, Milli Selamet Partisi’nin, Anavatan Partisi’nin ve Adalet ve Kalkınma Partisi’nin kurulmaları ile Türkiye yepyeni dönemlere girdi.
Bu hareketler toplumsal birer ihtiyaçtan doğmuştu. Doğru zamanda ortaya çıktılar, toplumsal taleplere uygun yapılanma ve politikaları sebebiyle etkili oldular. Zamana ve toplumsal değişime ayak uyduranlar yaşadı, uyamayanlar tarih sayfalarında kaldılar.
Kurucu parti CHP’den sonra DP, AP, ANAP ve AKP uzun dönemli iktidar partileri olarak iktidarda oldukları süreçte Türkiye’nin kaderini belirlerken, MSP ve MHP de güçlü toplumsal tabanları ile bu kaderin yazılmasına ortak oldular.
25 Ekim’de kuruluşunu gerçekleştirecek olan Meral Akşener liderliğindeki partinin de böylesine tarihi bir rolüstleneceği kanaatindeyim.
15 yıllık AKP / Tayyip Erdoğan iktidarını sona erdirebilecek, yeni bir Cumhurbaşkanı seçtirebilecek bir parti doğuyor. Bu dönemde içeride ve dışarıda savrulduğumuz noktadan çıkaracak, toplumda huzuru ve normalleşmeyisağlayacak, dışarıda güçlü ve güvenilir bir devlet yapacak yepyeni bir siyasi hareket bu. Bunun içindir ki toplumda böylesine büyük bir heyecan yarattı.
Bir Vefa Toplantısının Düşündürdükleri – Dr.H. İbrahim KAHRAMAN
Bir Vefa Toplantısının Düşündürdükleri - Dr.H. İbrahim KAHRAMAN
Türk Dil Kurumu lügatında vefa, sevgide sebat-sevgi bağlılığı olarak tarif edilir. Akçakoca Kültür Platformu 21 Ekim 2017 akşamı Ahsen Okyar Bey için bir vefa toplantısı yaptı. Bu tür toplantılar genellikle ölümünden sonra bazı insanları anmak ve hatırlamak amaçlı yapılır. Bu vefa toplantısının arkadaşımızın sağlığında, hem de çok yaşlı döneme girmeden yapılmış olması ayrı bir ilgi ve mana katmıştır. Bu tür toplantıların ilgilinin sağlığında yapılması, o şahsı onöre etmekle birlikte bu gibi insanların toplum tarafından daha çok bilinmesi ve örnek alınmasını teşvik edici etkiler taşıması bakımından da ayrıca önemlidir.
İZ BIRAKIP GÖNÜL ADAMI OLMAK – Mehmet Cemal ÇİFTÇİGÜZELİ
İZ BIRAKIP GÖNÜL ADAMI OLMAK - Mehmet Cemal ÇİFTÇİGÜZELİ
İz bırakmadan olunmuyor gönül adamı, devlet adamı ve millet adamı.
Mutlaka iz bırakacaksınız.
Ahsen Okyar işte böyle biri.
Sadece tebessümü bile iz bırakmaya yetiyor da artıyor bile.
İnanç sahipleri iyi bilirler tebessümün sadaka hükmünde olduğunu.
Ahsen Okyar her an sadaka veriyor mütebessimliğiyle.. evinde, sokakta, işyerinde konuşurken, yürürken, otururken hep öyle tebessüm ediyor.
Dahası var, bırakın kahkahayı, mizahı, gülmeyi iyice unuttuk. Toplumumuzun böylesine tebessüme o kadar ihtiyacı var ki günümüzde sormayın. Siz siz olun hiç olmazsa tebessüm etmeyi ihmal etmeyin.
MİLLİ DEVLETLERDEN EYALET DEVLETLERE – Ruhittin SÖNMEZ
MİLLİ DEVLETLERDEN EYALET DEVLETLERE - Ruhittin SÖNMEZ
Barzani’nin Kürt bölgesinde bağımsız bir “Kürdistan” için yaptırdığı referandum mevcut dengeleri değiştirdi.
Barzani’ye İsrail’in açık, ABD’nin örtülü desteğine karşılık, Türkiye, İran ve Rusya yakınlaşarak yeni fakatmuhtemelen geçici bir denge oluşturdu. Merkezi hükümet Kerkük’ü peşmergeden geri aldı.
Ancak Irak’ın bölünmesi ihtimali hala çok güçlü.
Çünkü bölge için ABD ve İsrail’in tasarladığı ve uygulamaya çalıştığı Büyük Ortadoğu Projesi, Büyük İsrail Projesi ve Büyük Kürdistan gibi birbirini tamamlayan üç uzun vadeli projenin ilk basamağında Irak ve Suriye’nin bölünmesi var. Muhtemelen her iki devlet de üçer parçaya bölünecek.
Arkasından Türkiye ve İran’ın da bölünmesinin planlandığı muhakkak.
AMERİKA WHERE’YE GİDİYOR? – Süleyman PEKİN
AMERİKA WHERE’YE GİDİYOR? – Süleyman PEKİN
‘Bize ne’ diyenleri duyar gibi oluyorum ama Washington’un derdi bizi hayli gerdi. Dünyanın II.Dünya Savaşı sonundan beri topu topu 70 küsur yıllık macerasında nerdeyse Tanrı’nın zâtî ve subûtî sıfatları yakıştırılan ABD’nin gidişatı hiç de iyi görünmüyor dostlar.
Obama ile başlayan dış politik gevşeme Trump döneminde de artarak sürmekte. 9 yıldır Amerika hem içerde hem dışarda güç kaybetmekte. İç meselelerde daha başarılı olmasına rağmen Obama; 2011 yılındaki Libya ve Suriye meselelerinde Bush’ların Irak’ta yaptığının tam tersine askerî koçbaşılık yapamadı, yapmadı.
2014’te Rusya resmen Kırım’a çöktü ve eski emperyal yöntemle Ukrayna’dan toprak fethetti. Rusya’ya ceza kesmek adına eskiden olsa yeni bir Kırım Savaşı Koalisyonu’na girişirdi; sadece ekonomik yaptırımlarla yetinerek petrol fiyatları üzerinden Rus GSYİH’nı aşağı çekmeye çalıştı. Başardı da..
Fakat dünya ekonomik büyüklük listelerinde birkaç sıra geriye düşen Rusya, askerî operasyonların getirdiği moral motivasyon ve itibar patlaması ile Donetsk – Luhansk şehirlerinde paramilitarize ettiği Rus Ayrılıkçılar üzerinden resmen Ukrayna’nın Doğu’sunu Ukrayna’dan koparma aşamasına hız verdi; bu minvalde epey de yol aldı. ABD’nin ve AB’nin bu konuda ortak tavrı yine yaptırımlara sarılmak oldu.
Yaptırımlar bir şey yapmıyor; Rusların yiyeceği ekmeğin ebadı küçülse de Putin önderliğinde Çarlık zamanından bile daha iyi performans sergiliyorlar kolonyalizm yani yayılmacılık hususunda. Üstüne üstlük “Sıcak Denizlere İnmek” başlıklı geleneksel politikalarında ilk kez Akdeniz’e yerleşmiş durumdalar.
YENİ ’YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI SINAVI’ SADE, AMA YETERSİZ – Dr. Sakin ÖNER
YENİ ’YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI SINAVI’ SADE, AMA YETERSİZ - Dr. Sakin ÖNER
Yüksek Öğretim Kurumu Başkanı Yekta Saraç’ın açıkladığı 2018-2019 eğitim yılında uygulanacak ’Yükseköğretim Kurumları Sınavı’ adındaki yeni yükseköğretime giriş sınav sisteminin hem olumlu ve hem olumsuz yönleri bulunmaktadır.
1. Sınav sayısı ve süresinin sınırlandırması olumludur. Aslında bu konuda başa dönülmüştür. Merkezi yükseköğretime giriş sınavları, 1974 ve 1975 yıllarında aynı gün sabah ve öğleden sonra olmak üzere iki oturumda, 1976-1980 yıllarında aynı günde ve bir oturumda uygulanmış; 1981 yılından itibaren iki basamaklı bir sınav hâline getirilmiştir. Yeni sınav sisteminde sınavların aynı günde ve bir oturumda uygulanması, dört ay aralıklı iki tarihte yapılmasından kaynaklanan sınav kaygısı, stresi ve baskısını büyük ölçüde kaldıracaktır.
2. 1.Oturumda 40+40=80 soruluk genel Türkçe ve Matematik sorularından oluşan Temel Yeterlilik Testi (TYT) uygulanıyor. Bu testte 150 puan alanlar önlisans, 180 puan alanlar lisans programlarını tercih edebilecek. Ama bu testin sonucunu öğrenmeden 2. oturuma girilecek olması, öğrencinin motivasyonunu olumsuz yönde etkiliyecektir. Sınavlar Haziran ayı içinde bir veya iki hafta aralıkla yapılmalı, ikinci oturuma, TYT sonucu öğrenildikten sonra girilmelidir.
3. TYT, öğrencinin zihni becerilerini (anlama, kavrama, analiz, sentez, karşılaştırma ve yorumlama) ölçmesi bakımından yararlıdır. Bu sınav kapsamında sadece Türkçe ve temel Matematik sorusu sorulması yeterli değildir. Bu sınavda soru sayısı arttırılarak (genel yetenek ve genel kültür) soruları da sorulmalıdır.
AKŞENER DENGELERİ DEĞİŞTİRDİ – Ruhittin SÖNMEZ
AKŞENER DENGELERİ DEĞİŞTİRDİ - Ruhittin SÖNMEZ
Meral Akşener başkanlığında kurulacak yeni partinin siyasi dengeleri daha şimdiden değiştirdiği belli oldu.
Parti kurulmadan, hatta ismi dahi açıklanmadan, anketlerin çoğunda üçüncü parti olarak gösteriliyor.
Türkiye’nin siyasi dengeleri değişince AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın da kimyası değişti.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı R. Tayyip Erdoğan 2019’da veya erken yapılacak bir seçimde AKP’nin ciddi bir oy kaybı yaşayacağını görüyor.
TURİZM, TURİZM DİYORUZ,AMA! – Dr. H. İbrahim KAHRAMAN
TURİZM, TURİZM DİYORUZ,AMA! - Dr.H.İbrahim KAHRAMAN
Turizmin günümüzde ekonomik fayda yönünden önemli bir alan olduğu gerçeğini, biraz gezen, hele ki yurtdışına 1-2 defa gidip, gelen herkes çok iyi bilir. Şehrimizde de yöneticilerimizin bu yönde bir gayreti vardır. Ama bu gayret ne kadar doğru yönetilmektedir? Bunun tartışılması ve bu konuyu iyi bilen uzmanların belirleyeceği bir yol haritası üzerinden daha gerçekçi bir şekilde ele alınması lazımdır.
İKİNCİ (MANEVİ) ANNEM RAHİME İĞCİ – Yrd.Doç.Dr. Süleyman COŞKUNER
İKİNCİ (MANEVİ) ANNEM RAHİME İĞCİ - Yrd.Doç.Dr. Süleyman COŞKUNER
21.Dönem Burdur Milletvekili / Kaliteli Yaşam Uzmanı
Daha önce adına makaleler ve şiirler yazdığım öz anam Ayşe Hanım (Ülkü) COŞKUNER’i, 13 Ekim 2003 tarihinde sevdiğine yolcu etmiştik. Bugün bana hiçbir yakınlığı olmadan, hiçbir zorunluluğu olmadan, tamamen insani duygularla, uzun süre annelik yapmış olan Rahime annemden bahsedeceğim.
Rahime annem büyük halam Emine İğci ve Demirci Koca İrbelek, İbrahim İğci’nin büyük gelinidir. Halaoğlum Ahmet İğci’nin hanımı olan annem, bugün 85 li yaşlardadır.
HOLLANDA CEZAEVLERİNİ KAPATIYOR, TÜRKİYE’YE CEZAEVİ YETMİYOR – Ruhittin SÖNMEZ
HOLLANDA CEZAEVLERİNİ KAPATIYOR, TÜRKİYE’YE CEZAEVİ YETMİYOR – Ruhittin SÖNMEZ
Önce Hollanda hakkındaki haberi okuyalım:
Hollanda'da suç oranının düşmesi ve ülkede var olan hapishanelerde boşluk sorununu ortaya çıkardı. Geçtiğimiz yıllarda bazı boş hapishaneleri mültecilere açan Hollanda bir kısmını da Belçika ve Norveç'e yıllık kiraya veriyor.
Ülkedeki suç oranının 20 yıldır azalması ve özellikle son dokuz yılda sürekli düşmesiyle var olan hapishanelerin üçte biri boş. Ülkede bulunan 60 hapishanenin 19'u son üç yıl içerisinde kapatıldı. İlgili bakanlıkların yaptıkları araştırmalara göre gelecek yıllarda ülkede daha fazla hapishane kapatılacak.
TÜZÜK VE PROGRAM ÇALIŞMASI – Ruhittin SÖNMEZ
TÜZÜK VE PROGRAM ÇALIŞMASI – Ruhittin SÖNMEZ
Meral Akşener başkanlığında kurulacak partinin kuruluş çalışmaları hızla ilerliyor. Kamuoyuna yansıyanların arka planında geniş kapsamlı ve ciddi çalışmalar devam ediyor.
Bu çalışmaların kuşkusuz en önemli aşamalarından biri partinin tüzüğü ile programının hazırlanmasıdır.
Partinin kuruluş amacı, ilkeleri, hedefleri, vaatleri ve çalışma usullerinin belirlendiği bu çalışmalar için yüzlerce uzmandan yazılı görüş ve teklifler alındı.
Bu arada ben de hazırlamış olduğum taslak tüzük çalışmamı ve program hakkında (özellikle mesleki alanımdaki) görüşlerimi sundum.
Bildirilen düşünce ve görüşler bir komisyonda değerlendirilerek, birer taslak tüzük ve program olarak düzenlendi. Bu taslaklar daha geniş bir müzakerenin yapıldığı çalıştayda görüşmelere temel teşkil etti.
Tüzük komisyonu için 22 kişi, program komisyonu için 44 kişi belirlendi.
Ben de, bu tarihi çalışmaların içinde yer almak üzere, Tüzük çalışmalarını yapacak komisyona katılmaya davet edildim.
Bursa’da Kervansaray Otel’de (3-4-5 Ekim’de) 3 gün boyunca sabahtan akşama kadar devam eden çalışmalara iştirak ettim.
BÜYÜK KÜRDİSTAN MASALDIR. BU MASALIN ARKASINDAKİ GERÇEK BÜYÜK İSRAİL’DİR – Prof.Dr. İbrahim ÖZTEK
BÜYÜK KÜRDİSTAN MASALDIR. BU MASALIN ARKASINDAKİ GERÇEK BÜYÜK İSRAİL'DİR - Prof.Dr. İbrahim ÖZTEK
Devlet adamları kendi milli kültürlerini, tarihlerini, yaşadığı
coğrafyanın özelliklerini ve sosyal yapısını çok iyi bilmek zorundadır. Her şeyden evvel coğrafyalarında kimlerin ne tür çıkarları olduğunu bu çıkarların kimlerle paylaşılacağını, gerçek dostun düşmanın kimler olduğunu, kimlere itimat edilip edilmeyeceğini çok iyi bilmeleri gerekmektedir. Bir devlet adamı kolay kolay aldanmamalı ve aldatılamamalıdır. Bilgili kültürlü akıl hocaları veya danışmanları olmalıdır.