Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

17Eki/170

AKŞENER DENGELERİ DEĞİŞTİRDİ – Ruhittin SÖNMEZ

r sönmezAKŞENER DENGELERİ DEĞİŞTİRDİ - Ruhittin SÖNMEZ

Meral Akşener başkanlığında kurulacak yeni partinin siyasi dengeleri daha şimdiden değiştirdiği belli oldu.

Parti kurulmadan, hatta ismi dahi açıklanmadan, anketlerin çoğunda üçüncü parti olarak gösteriliyor.

Türkiye’nin siyasi dengeleri değişince AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın da kimyası değişti.

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı R. Tayyip Erdoğan 2019’da veya erken yapılacak bir seçimde AKP’nin ciddi bir oy kaybı yaşayacağını görüyor.

Yapılacak seçimlerin en önemlisi Cumhurbaşkanlığı seçimi. Burada kazanabilmek için birinci turda yüzde 50 artı bir oy şart. Erdoğan yaptırdığı anketlerde birinci turda seçilemeyeceğini, ikinci tura kalındığında ise muhalefetin adayının kazanma ihtimalinin daha yüksek olduğunun farkında.

Buna tedbir olmak üzere, İstanbul ve Ankara dâhil birçok belediye başkanını istifa ettirerek teşkilatta bir yenilenme yapmaya çalışıyor.

Ancak “metal yorgunluğu” gerekçesiyle aldığı bu tedbirin faydalı mı, zararlı mı olacağı konusunda tartışma var.

İktidara yakınlığı ile bilinen ANAR Araştırma Şirketi Genel Müdürü İbrahim Uslu, "Referandum sonuçlarını AK Parti yanlış değerlendirdi. Yanlış teşhis koyunca da, yanlış tedavi uygulanıyor. Referandumda AK Parti'nin istediği yönde oy vermeyen kitlenin, ne belediye başkanlarının ne de teşkilatların performansıyla ilgisi yoktu. AK Parti, sosyolojik bir veriyi yanlış analiz etti. Bu alınan tedbirler, referandumdaki problemi gidermeye yetmeyecek. AK Parti'nin mevcut teşhisiyle, sadakatsiz seçmene ulaşmasının mümkün olmadığını düşünüyorum" dedi.

Zaten 2015’de yapılan 7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerini değerlendirdiğimizde AKP’ye oy verenlerin yüzde 41 ve yüzde 49 olduğu görülüyor. Haziran seçimlerinden sonra MHP’nin koalisyona isteksiz görüntüsü, hükümetsiz kalma kaygısı ve beka endişesi yaşatan olağanüstü olaylar sebebiyle AKP Kasım seçimlerini kazanabilmişti.

Şimdi yeni Cumhurbaşkanlığı Sistemi ve yeni parti alternatifi bambaşka şartlar getirmekte. Sistemin yeni dengesi bu şartlara göre belirlenecek ve bu AKP açısından da son derece zorlu bir süreç olacak.

Meral Akşener’in lider olarak halk nezdinde çok ciddi bir karşılığı olduğu elle tutulur, gözle görülür bir gerçek. Bunu ANAR, SONAR gibi anketçiler dâhil herkes ifade ediyor.

Ayrıca yeni partinin çeşitli kesimleri kucaklayan bir merkez yapılanması ile birinci parti olma potansiyeli yüksek.

Cumhurbaşkanlığı seçiminin Erdoğan ile Akşener arasında geçmesi kuvvetle muhtemel.

********************************

YENİ PARTİ KİMLERDEN OY ALACAK?

AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında olduğu gibi, hatta daha güçlü şekilde toplumda derin bir dip dalgası var.

Mevcut sıkıntılardan ve gerilimden kurtuluş için Akşener ve partisi tünelin çıkışını gösteren bir ışık.

AKP, CHP ve MHP seçmeninden bloklar halinde, ayrıca TBMM’de temsil edilmeyen partilerden de yeni partiye kaymalar olacağı görülüyor. Yeni parti Güneydoğu’da da ilk etapta üçüncü parti olur.

AK PARTİ’DEN: Yeni parti kurulduktan sonra, öncelikle AKP’ye bazen oy veren, bazen vermeyen yüzde 10’luk sadık olmayan seçmenden oy alır.

Ayrıca yüzde 40 olarak görünen sadık AKP seçmeni kitlesinden de bu partiye ciddi kayma olacağı kanaatindeyim.

Çünkü bu kitlenin bir kısmı, pek memnun olmasa da, her seçimde AKP’ye oy veriyor fakat bunu “alternatif yok”, “istikrar olsun” gibi gerekçelerle devam ettiriyor.

Bunlar da AKP’ye oy vermeyen kitleler gibi… AKP politikalarından, Erdoğan’ın toplumu geren, içeride ve dışarıda herkesle kavgalı tavrından, yolsuzluklardan, adaletsizliklerden bezgin ve yorgun.

Erdoğan’ın göremediği veya görmek istemediği temel mesele bu. Asıl mesele AKP teşkilatlarının metal yorgunluğu değil, toplumdaki bu bezginlik ve yorgunluk.

Erdoğan’ın ve AKP’nin yapması gereken toplumda bir rahatlama ve normalleşme sağlamaktı.

Bunu yapamıyor. Çünkü AKP’nin yapısal bir arızası var. AKP artık tartışan, müzakere eden, ortak akıl üreten bir mekanizma değil. AKP tek adam yönetiminde.

O tek adam gücün verdiği sınırsız özgüvenle artık kendisini değiştiremez. Ayrıca kendisinin bütün zaaflarını yansıtan parti teşkilatının yapısını da halkın istediği yönde değiştiremez.

Yanlış teşhis ve tedavi AKP’ye pahalıya mal olacak.

***

MHP’DEN: MHP kitlesinden kaymayı açıklamak daha kolay. Çünkü Devlet Bahçeli başkanlığındaki MHP yönetiminin ne “parti için demokrasi”, ne de “ülke için demokrasi” kaygısının olmadığı anlaşıldı.

MHP adeta AKP’nin yan kuruluşu haline geldi. Daha düne kadar savunduğu parlamenter sistemi yıkıp, “tek adam” yönetimi demek olan bir başkanlık rejiminin gelmesine zemin hazırladı.

MHP, düne kadar savunduğu ülkü ve ilkelerini unutup, Beştepe ile işbirliği yaptı.

Kendilerini “ihanete uğramış” hisseden ülkücüler çareyi Akşener’de ve yeni partide buldu.

***

CHP’DEN: CHP’lilerin bir kısmı da reel politik tavır içinde. Sosyolojik olarak yüzde 25’de çakılıp kalmış olan partilerine oy vermeye devam etmelerinin gidişatı önlemeye yetmediğini ifade ediyorlar. Elbette dünya görüşleri değişmedi. Ancak “Kurtuluş Savaşı yıllarındaki gibi, artık söz konusu vatan ve bütün vatanseverlerin işbirliği kaçınılmaz”  görüşündeler.

Bu açıdan bakarak, Meral Akşener’i onlar da bir kurtuluş ümidi olarak görüyor.

Bunları referandum kampanyası sırasında herkes gördü.

Meral Akşener’in referandum öncesi çeşitli illerde yaptığı mitinglerde, kendiliğinden toplanan, kitlelerin kompozisyonu dikkatimi çekmişti.

Katılanların üçte biri merkez sağ, üçte bir merkez sol, üçte biri MHP’li seçmenden ibaretti.

İşte yeni parti, bir merkez partisi yapılanması içinde, kendiliğinden oluşan bu sosyolojik tabana dayanıyor.

Parti 25 Ekim’de kuruluyor. Hedefi yüzde 50’nin üzerinde oy almak ve ilk seçimlerde iktidar olmak…

16.10.2017

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.