Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

10Eki/170

TÜZÜK VE PROGRAM ÇALIŞMASI – Ruhittin SÖNMEZ

r sönmezTÜZÜK VE PROGRAM ÇALIŞMASI – Ruhittin SÖNMEZ

Meral Akşener başkanlığında kurulacak partinin kuruluş çalışmaları hızla ilerliyor. Kamuoyuna yansıyanların arka planında geniş kapsamlı ve ciddi çalışmalar devam ediyor.

Bu çalışmaların kuşkusuz en önemli aşamalarından biri partinin tüzüğü ile programının hazırlanmasıdır.

Partinin kuruluş amacı, ilkeleri, hedefleri, vaatleri ve çalışma usullerinin belirlendiği bu çalışmalar için yüzlerce uzmandan yazılı görüş ve teklifler alındı.

Bu arada ben de hazırlamış olduğum taslak tüzük çalışmamı ve program hakkında (özellikle mesleki alanımdaki) görüşlerimi sundum.

Bildirilen düşünce ve görüşler bir komisyonda değerlendirilerek, birer taslak tüzük ve program olarak düzenlendi. Bu taslaklar daha geniş bir müzakerenin yapıldığı çalıştayda görüşmelere temel teşkil etti.

Tüzük komisyonu için 22 kişi, program komisyonu için 44 kişi belirlendi.

Ben de, bu tarihi çalışmaların içinde yer almak üzere, Tüzük çalışmalarını yapacak komisyona katılmaya davet edildim.

Bursa’da Kervansaray Otel’de (3-4-5 Ekim’de) 3 gün boyunca sabahtan akşama kadar devam eden çalışmalara iştirak ettim.

****************************

TÜZÜK KOMİSYONU

Kurulacak yeni partinin tüzük komisyonu yaklaşık üçte ikisi avukatlardan oluşan 22 kişilik bir heyetti.

Öncelikle belirtmeliyim ki, heyetin kompozisyonu ve yaş dağılımı çok dengeli idi. Heyetin üyeleri çok isabetli belirlenmişti. İçimizde MHP, ANAP, DYP tecrübeleri olan milletvekilleri, belediye başkanları, mülki idare amirleri, iş adamları, siyasi parti il- ilçe başkanlığı, STK başkanlığı, Ülkü Ocağı yöneticiliği yapmış veya yapmakta olanlar vardı.

Meral Akşener ve arkadaşlarının MHP’de kurultay yapılması için yaptığı hukuk mücadelesinde önemli bir rol üstlenen “çağrı heyetinde” olan ve bu mücadelenin arka planında hukuki destek verenlerden de katılım sağlanmıştı.

Heyette yer alan ve çoğunu yeni tanıdığım genç meslektaşlarımın bilgi donanımları ve kaliteleri sevindiriciydi. Diğer üyelerin bilgi birikimleri yanında, tecrübeleri de yüksek seviyedeydi.

Dahası heyetimizin tümünün “daha demokratik bir Türkiye” ve eksiksiz “parti içi demokrasi” istiyor olması beni heyecanlandırdı.

Partinin il-ilçe başkanları ile genel merkezin yetkilerinin belirlendiği maddeler, yaşanan tecrübeler ışığında, daha bir titizlikle müzakere edildi. “Güçlü yönetim” arzusu ile “yetkilerin kötüye kullanılmasının” önüne geçilmesi hedefinin dengelenmesi için gayret edildi.

Yaptığımız tarihi toplantının çok verimli ve kaliteli bir çalıştay olmasını sağlayan bu seçkin insanlarla ortak bir çalışmanın paydaşı olmaktan gurur duydum.

Genel Başkan Sayın Meral Akşener, Çalıştay için “ülkemizin geleceğine ışık tutacak ve milletimizce heyecanla beklenen partimizin temel taşlarının konulduğu bu süreç; inşallah gelecek nesillere armağan edeceğimiz şerefli bir sayfa olacaktır” diyor.

Bu “şerefli sayfaya” bir nebze katkı sunma imkânını verdiği için Sayın Akşener’e teşekkür ediyorum.

***

Parti Tüzüğü Komisyonu’nun son derece medeni bir müzakere ortamında belirlediği metin Genel Başkan’a sunulacak. Siyasi tercih gerektiren birkaç husus Genel Başkanca netleştirildikten ve son bir gözden geçirmeden sonra Parti Tüzüğü haline gelecek.

Tüzükte, partinin her kademesinde ve seçimlerdeki adaylıklarda yüksek oranlı “cinsiyet kotası” gibi yenilikler göreceksiniz.

Tüzük ve programı öğrendikçe “parti içi demokrasi”yi sağlamış bir partinin önderliğinde “demokratik ve gelişmiş bir Türkiye” için umutlarınızın artacağı kanaatindeyim.

****************************

EKONOMİDE ALARM ZİLLERİ

Geçen hafta Tüzük çalışmaları kapsamında bulunduğumuz Bursa’daki otelde, diğer salonda “Program Komisyonu”nu çalışıyordu. Bu komisyonun moderatörlüğünü Merkez Bankası E. Başkanı Durmuş Yılmaz yapıyordu. Durmuş Yılmaz ile yemeklerde ve toplantı aralarında sohbetler etme imkânı buldum.

Durmuş Yılmaz, Meral Akşener’in yöneteceği Türkiye’de ekonominin kaptanlığına getirilmesi beklenen değerli bir ekonomist. İsmiyle, yaptıklarıyla güven veren, vakur ve ağırbaşlı bir devlet adamı.

Geçen sene 26 Kasım’da Kocaeli Aydınlar Ocağı olarak kendisini davet etmiştik ve çok faydalı bir konferans vermişti.

Kendisine bunu hatırlatınca, sözüne önce (Meral Akşener’in ağabeyi) rahmetli Nihat Gürer Bey o zaman sağdı” deyip rahmet dileyerek başladı.

Arkasından bir sene geçmedi ama o zaman anlattığımız ekonomik şartlar, neredeyse bütün parametreler tamamen değişti” diye devam etti.

Kendisine “referandum öncesi piyasaya 250 milyar TL dağıtıldı. Yine de piyasa çok durgun, esnaf kan ağlıyor, neden tesiri olmadı?” diye sordum.

“Bunun bir miktar faydası oldu. Büyüme rakamları yüzde 5’e çıktı. Ancak üretim sektöründe durum kötü. Reel sektör olmadan, inşaata dayalı politika ile ekonomik dengeler sürdürülemez. Şu anda çark bir şekilde dönüyor gözüküyor ama rakamlar arasında uyumsuzluklar var” cevabını verdi.

Biliyordum, “rakamlarda hile var” demek, O’nun gibi bir sorumlu devlet adamından beklenemezdi. Ancak üstü örtülü bir şekilde böyle zarif bir cevap verebilirdi.

Durmuş Yılmaz’ın bana anlattığı hususların bazılarını Sözcü’de Murat Muratoğlu da yazdı.

İkisinden öğrendiklerimi özetlersek durum şöyle:

· Hükümet Türkiye'nin elde kalan en değerli şirketlerini Varlık Fonu'na devretti. Bu varlıkları ipotekleyerek dışarıdan borç arayacaklar. Bu şirketlerin piyasa değeri 40 milyar dolar civarında.

Neden böyle yapıyorlar?  “Borçlanılacak ama resmi borç olarak kayıtlarda görünmeyecek. Kimden borç alındığı hiç bilinmeyecek!”

· Hazine’nin borçlanma limiti kanunla belirlenmiştir. Hazine giderleri ile gelirleri arasındaki fark kadar borçlanır. Bunu en fazla yüzde 5 aşabilir. Hazine bu yetkisini kullanmıştı.

Hazine nakit açığı bu yılın ilk dokuz ayında, geçen yılın aynı dönemine göre, yüzde 320 artışla, geçen yılın aynı dönemindeki 7,2 milyar liradan, 30,3 milyar liraya tırmandı.

Mecburen geçen hafta “2017 için yüzde 5 artırılan net borçlanma limiti aynı oranda yeniden artırıldı.”

Bu yüzde 10 artış da yetmedi.

· Torba yasa ile 37 milyar TL ilave edilmek isteniyor. Böylece yıllık toplam borçlanma limiti 84.5 milyar TL'ye çıkarıyorlar.

Bu hukuka aykırı ama kim takar?

· Yetmedi, bütün vergi kalemlerinde artış yaptılar.

· Yetmedi, kamuda kalan son malları da satıp, 3 yılda 32 milyar TL lik özelleştirme yapacaklarını açıkladılar. (Bu güne kadar yapılan özelleştirme tutarı 70 milyar TL’dir.)

· Yetmedi, Milletin evde sakladığı çeyrek altınlarına göz diktiler. “Yastık altında 2 bin 200 ton altın var. Bunları bize teslim edin, onun yerine size altın tahvili ya da kira sertifikası verelim” dediler.

Bu altınların ödeme vadesi geldiğinde ne yapacaklar? Bu arada hükümet döviz ihtiyacını gidermek için altınları Londra Borsasında satmış olacak.

Korkuyorum bu iş fazla sürdürülemeyecek, bir iki sene içinde duvara toslayacaklar.

09.10.2017

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.