Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

ahsen okyar
6Nis/160

BENİM EVLERİM VE ŞEHİRLERİM – Mehmet Cemal ÇİFTÇİGÜZELİ

mehmetcemal-iftigzeli2BENİM EVLERİM VE ŞEHİRLERİM - Mehmet Cemal ÇİFTÇİGÜZELİ

Kilis’te Camii Kebir Sokak’taki babaerkil ailemizin oluşturduğu evimizde doğmuşum. Dedemler, amcamlar ve biz aynı evde oturuyorduk. Esasında bu ev dedemin amcazadeleriyle aynı mekan imiş, ancak aile bireyleri çoğalınca ortadan kesme taş ile ikiye bölünmüş, duvara bitişik yerden de bir mini pencere açılarak iletişim sürdürülmüş. Diğer evin giriş kapısı da bir başka sokağa Sıcancık’a açılmış.

Burası birlikte yaşadığımız ilk evimizdi. Yıl 1950.

30Mar/160

DOSTLUK VE MEHMET AKİF ERSOY – Mehmet Cemal ÇİFTÇİGÜZELİ

mehmetcemal-iftigzeli2DOSTLUK VE MEHMET AKİF ERSOY - Mehmet Cemal ÇİFTÇİGÜZELİ

Dostluk öldükten sonra da devam eder ve ahiret kardeşliği olarak bir sonraki nesillere örnek olarak aktarılır. İslam Peygamberi dostluğun ve bunun devam etmesi hususunda şöyle diyor “Dostluğu sürdürmek imandandır. Dostlukta kıdem de esastır-Ömer Nasuhi Bilmen(1882/1971) Büyük İslam İlmihali”

Bizim neslin çok iyi tanıdığı insan mühendisi merhum Fethi Gemuhluoğlu(1923-1977) da hep Dosta Dair’dir söyledikleri ve eylemleri. “Sen hiç aşık oldun mu?” sorusundan başka derdi ki ”Önce refik, sonra tarik!.” Yani evvelen dost, sonra güzergah, yani yol! Dost ve dostluk sıralamada birincidir. İsyan Ahlakı’nın teorisyeni sosyolog rahmetli Nurettin Topçu(1909-1975) ise dostluk ve ahlakı birbiriyle örtüştürür. “Menfaat yaşamak, ahlak ise yaşatmak ister. Bir arada barınamazlar.” diye hatırlatır.

12Mar/160

TÜRKİYE VE DIŞARDA İSTİKLAL MARŞLI GÜNLER – Mehmet Cemal ÇİFTÇİGÜZELİ

12802764_10153648709189915_5431947663374471072_n

Akifname’nin yazarı, müellif, müfessir ve TBMM kurucu üyesi Balıkesir Milletvekili Hasan Basri Çantay anlatıyor:

-Mecliste Akif ile yan yana oturuyoruz. Çantamdan bir kağıt parçası çıkardım. Ciddi ve düşünceli bir tavır ile sıranın üstüne kapandım. Güya bir şeyler yazmaya hazırlanmıştım. Mehmet Akif Üstad ile konuşuyorum.

-Ne düşünüyorsun Hasan Basri?

-Mani olma işim var!

-Peki. Bir şey mi yazacaksın?

-Evet.

-Ben mani olacaksam kalkayım.

7Şub/160

BAYAR “ÖLÜLERİMİZDEN BİLE KORKUYORLAR”, İNÖNÜ “HAYATIMIN EN KÖTÜ GÜNÜ!” – Mehmet Cemal ÇİFTÇİGÜZELİ

mehmetcemal-iftigzeli2YAKIN TARİH SOHPETLERİ-11

BAYAR “ÖLÜLERİMİZDEN BİLE KORKUYORLAR”, İNÖNÜ “HAYATIMIN EN KÖTÜ GÜNÜ!” - Mehmet Cemal ÇİFTÇİGÜZELİ

Serin Tarih’i derinleştiriyoruz Hocaların Hocası Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş ve idamla yargılanan Milli Eğitim Bakanı Tevfik İleri’nin oğlu Yüksek Mühendis Cihat İleri’yle. Eyüp Sultan sırtlarında Rami’deyiz. Bitişiğimizdeki tarihi Rami Kışlası da restore ediliyor.

Demokrat Parti demokratik serbest seçimle ilk defa iktidara geldiğinde (14 Mayıs 1950) 27 yıllık CHP iktidarı sona ermiş ve “Yeter Söz Milletindir” sloganıyla halkın teveccühüne mazhar olan DP lideri Celal Bayar, hükümeti kurmakla Aydın Mebusu Adnan Menderes’i görevlendirmişti.

1Şub/160

SIRTIMIZDAKİ KAMBUR – Mehmet Cemal ÇİFTÇİGÜZELİ

mehmetcemal-iftigzeli2SIRTIMIZDAKİ KAMBUR - Mehmet Cemal ÇİFTÇİGÜZELİ

Yavuz Bülent Bakiler ustamız ile yarım asırlık bir hukukumuz var. Kendisini 1950’li yıllarda Serdengeçti’deki şiirlerden tanırım. Gel zaman git zaman Ankara’da birlikte olduk. TRT’de beraber çalıştık. Türkiye Yazarlar Birliği (1978) ile Mehmet Akif Ersoy Fikir ve Sanat Vakfı (1984) kurucuları arasında yer aldık. İstanbul’da da görüşüyor, birlikte etkinliklere katılıyoruz. Ümraniye’deki bir programa beni de götürmüştü. Salon boşa yakındı. Yavuz Bülent Bakiler sık sık espriler yapar, kara mizah gelişmelere dikkat çeker. Bu defa da öyle oldu. Salona sordu “İçinizde kitap okuyan var mı?” diye. Bir kişi elini kaldırdı. “Peki gazete okuyan?” Salondan çıt çıkmadı. Toplantıya katılanlar Yavuz Bey’in kızacağını sandılar.

-Güzel.. çünkü İslamın ilk emri “Okuma” olduğu için sizler bu kutsi emre uyarak, riayet ediyorsunuz. Tebrik ederim!

25Oca/160

İDAMA TEBESESSÜM, ONURA MERHABA – Mehmet Cemal ÇİFTÇİGÜZELİ

mehmetcemal-iftigzeli2YAKIN TARİH SOHPETLERİ-10

İDAMA TEBESESSÜM, ONURA MERHABA - Mehmet Cemal ÇİFTÇİGÜZELİ

Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş rahmetli Milli Eğitim Bakanı Tevfik İleri’nin (Hemşin 1911- Ankara 1961) adı geçince “Abide Şahsiyet” diye anlattı. Şair Yavuz Bülent Bakiler ise O’na “Bayrak Adam” , bazı aydınlar da “Anıt Adam” diyorlar. Bunlara katılmamak mümkün değil elbette. Soyadı Kanunu çıkmadan önce adı Yüksek Mühendis eski MTTB Reisi Tevfik Celal, daha sonra Ahmet Tevfik İleri oluyor. Daha çocuk yaşta sigara kağıdı satarak aile bütçesine katkı veriyor. Fatih Gelenbevi Ortaokulu’ndan mezun olunca tercihan İstanbul Teknik Üniversite’sine kabul ediliyor. Tevfik İleri daha öğrenci iken bile talebelerin “Tevfik Abisi” idi. Herkesi kucaklıyor görüşü ne olursa olsun. MTTB Genel Başkanı oldu. Vagon Lit, Vatandaş Türkçe Konuş, Yerli Malı Haftası, Razgırat Olaylarında Tevfik Abi hep önde. Göz altına alınıyor arkadaşlarıyla birlikte. İdealinden vaz geçmiyor. Üniversite yönetimi mezun olunca Tevfik İleri’ye adeta rica ediyor okulda kalması için. Akademik çalışmalarda bulunmasını istiyorlar. Ancak o “Anadolu’ya gideceğim, taşranın imarıyla halkıma hizmet edeceğim” diyor başka bir şey demiyor. Hep söylediği şey “kalbim küt küt değil, Türk Türk diye atıyor”

İlk ataması Erzurum’a oluyor Mühendis Tevfik Bey’in. Bir hemşehrisi Vasfiye Hanım ile evlenerek damı, çatısı, duvarı tartışılabilecek bir evde ikamet ediyorlar Dadaşlar diyarında. Mühendislik hizmetlerinin dışında Erzurum köylerini dolaşıyor, başta eğitim olmak üzere her konuda halkın yardımına koşuyor.

18Oca/160

ANTALYA; DEĞİŞİK BUUTLU KENT – Mehmet Cemal ÇİFTÇİGÜZELİ

mehmetcemal-iftigzeli2ANTALYA; DEĞİŞİK BUUTLU KENT - Mehmet Cemal ÇİFTÇİGÜZELİ

Burdur’da sabah kahvaltısını konakladığımız Grand Özeren’de yapmadık. İki emekli öğretmen karı-koca dostumuzun davetiyle Neşe-Naci Tolacı’ların evlerinde aldık soluğu. Her sokakta neredeyse inşaatlar yükseliyor. Vilayetin önünden aşağı giden cadde yaya yolu olarak düzenlenmiş, tek şeritten araç trafiğine açılmış. Ayakkabı boyacısı, satranç oynayan adam, keman çalan kız, simit satan genç gibi renk renk heykeller dikilmiş. Ancak simitçinin simidi, oturan adamın satrancını falan çalmışlar. Yok. Aydınlatma müthiş olmuş caddede. Havalara gelince, kar kış İstanbul’da her şeyi etkilerken, Akdeniz’de her şey formunda gidiyordu. Burdur güneşi rüzgar olmasa belki de yakacaktı yüzleri. Sabah erkenden eşim ile birlikte gittiğimiz Tolacıların evinde mükellef sofra hazırlanmıştı bile. Böyle sofralarda diyet ve perhiz falan kimsenin aklına gelmediği gibi ben de etkileniyorum nimetlerden. Değişik reçel, peynir ve ekmekler, bal, kaymak, ceviz içi, salatalık, domates, portakal suyu, çay daha ne olsun?

11Oca/160

BİR HAFTA BAŞI AKDENİZ’DE AKİF İLE BULUŞMAK – Mehmet Cemal ÇİFTÇİGÜZELİ

mehmetcemal-iftigzeli2BİR HAFTA BAŞI AKDENİZ’DE AKİF İLE BULUŞMAK - Mehmet Cemal ÇİFTÇİGÜZELİ

Doç. Dr. Nihat Karaer aradı. “Ağabey sizi Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi’ne bekliyoruz.” demez mi? Önce şaşırdım. Çünkü 20-27 Aralık Mehmet Akif Ersoy Haftası bitti bitecek. Birkaç ay önceden yapılmış programlarımız var. Antalya bölgesinde olacağım gerçi. Bu hatırlatmam Nihat Hocayı sevindirdi.

-Madem Antalya’ya geliyorsunuz. Aynı gün ben sizi havaalanından alacağım. Doğru Burdur’a geliriz. Biraz istirahat ettikten sonra üniversiteye geçer, gençlerimize Yarınki Türkiye ve Akif’i anlatırsınız. Sonrasında da sizi istediğiniz yere götürürüz.

21Ara/150

DAHA AZ REFAH DAHA FAZLA FİKİR – Mehmet Cemal ÇİFTÇİGÜZELİ

mehmetcemal-iftigzeli2DAHA AZ REFAH DAHA FAZLA FİKİR - Mehmet Cemal ÇİFTÇİGÜZELİ

İstanbul’da 2015 Aralık’taki ilk iki hafta kültürel etkinlikler açısından dopdolu geçti benim için. Önce Türkiye Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM’ın, sonra İslam Araştırmaları Vakfı İSAV’ın uluslararası etkinliklerinin ardından kısa adı UİP-ICP olan Uluslararası İşbirliği Platformu’nun 6. Boğaziçi Zirvesi İstanbul Çırağan Sarayı’nda gerçekleştirildi.

Siz benim yazımın başlığıma bakmayın toplantı “Daha Az Yoksulluk, Daha Fazla Refah” üst başlığı altında “İkiz Hedefler: Yoksulluğu yok etmek, refahı taban seviyesinde büyütmek” ile programa başlandı. Zirvede sanattan spora, eğitimden enerjiye, teknolojiden ekonomiye kadar üç gün çok sayıda konu irdelendi. Çoğuna katıldığım zirvede atılımı UİP’in kurucu başkanı Cengiz Özgencil, koordinasyonu Artım Organizasyonla gerçekleştirmiş. Başarı hanesini çoğaltmış.

17Ara/150

TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ – Mehmet Cemal ÇİFTÇİGÜZELİ

mehmetcemal-iftigzeli2YAKIN TARİH SOHPETLERİ-9 / TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ - Mehmet Cemal ÇİFTÇİGÜZELİ

Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkiler ne zaman başladı, nasıl devam etti, gelinen noktada neler dikkat çekiyor? Yarın ne olabilir?

Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş sohbetimize bir hatırlatma ile başladı; Fatih Sultan Mehmet’ten sonra padişah olan Sultan İkinci Beyazıt (1477-1512) döneminde Kırım Hanlığından bir mektup geliyor. Üçüncü defa Kırım Hanlığının başına geçen Birinci Mengli Giray Han (1478-1515) mektubunda henüz küçük bir devletçik olan Rusya’nın (kines deniyor) Osmanlı Cihan Devleti’yle temas kurmak istediğini, İvan’ın kendilerinin dostu olduğu belirtilerek gerekenin yapılması ricasında bulunuyor. Sultan İkinci Beyazıt da “Madem İvan sizin dostunuzdur. Bizim de dostumuz olabilir. O halde temsilcileri İstanbul’a gelerek gerekli temaslarda bulunabilir” biçimindeki bir mektupla cevaplandırılıyor.

Rus elçisi İstanbul’a geliyor ve Padişah İkinci Beyazıt tarafından makama alınıyor. Ancak bu yeni ve küçük devlet Rusya’nın elçisi (o yıllarda daha ne Amerika ve ne de Almanya gibi bir devletler var ortada) huzurda arogon bir tavır takınıyor. Kaba, küstah, henüz devlet olmaya başlamış olmasına, güçsüzlüğünü bilmesine rağmen tepeden bakma gibi bir elçiye yakışmayan tavır sergiliyor. Hele getirdiği İvan’ın mektubu da bardağı taşıran son damla oluyor.

Oysa Osmanlı Cihan Devleti kuruluşunun üçüncü asrına girmiş, devlet geleneğini yaşatan ve diplomasiyi çok iyi bilen bir ülke. Osmanlı devlet geleneğine göre huzura alınan elçilere çok ciddi hediyeler veriliyor, binlerce dinar ve hatta elbisesine kadar takdim ediliyor. Bunları da iteleyen Rus elçisi Sultan İkinci Beyazıt tarafından kovularak, İstanbul terk ettiriliyor.

7Ara/150

DÜNYA DÖNMESİNİ SÜRDÜRÜYOR MU? – Mehmet Cemal ÇİFTÇİGÜZELİ

mehmetcemal-iftigzeli2DÜNYA DÖNMESİNİ SÜRDÜRÜYOR MU? - Mehmet Cemal ÇİFTÇİGÜZELİ

İstanbul’da Aralık ayı etkinliklerin adeta zirveye tırmandığı bir zaman dilimidir. Konferans salonları, galeriler, konserler, tiyatrolarda doluluk oranları her zamankinden daha fazladır. Geçen hafta da öyle oldu. Bu haftada öyle olacak. Bir kolejde “Yazarlar Okulda” kapsamında gençlerle sohpet ettim.

Amacı yeni ve genç araştırmacılar yetiştirmek, bulup ortaya çıkarmak, üretimine katkı vermek olan İSAV’ın, İstanbul Topkapı Eresin Oteli’nde üç gün süren “OSMANLI YÖNETİMİNDE Arap Coğrafyası Milletlerarası İlmi Toplantısı: İDARİ, SİYASİ VE SOSYAL YAPI” konulu etkinliğine katıldım. Başkan Prof. Dr. Ali ÖZEK 83 yaşına rağmen ameliyat sonrası kendisinden başka kimseye zararı olmayan mikrop kaptığı için özel dezenfekte edilmiş odasından izin alarak bu toplantıya gelmişti. Aşk böyle bir şey demek.

28Kas/150

YAKIN TARİH SOHPETLERİ-4 HER SAHİFESİ İBRETLİK GELİŞMELER / Mehmet Cemal ÇİFTÇİGÜZELİ

mehmetcemal-iftigzeli2YAKIN TARİH SOHPETLERİ-4 HER SAHİFESİ İBRETLİK GELİŞMELER / Mehmet Cemal ÇİFTÇİGÜZELİ

TEK RUMELİ TELEVİZYONU’ndaki programımız paket yayın olarak çekilirken medyada Çetin Altan’ın vefat haberleri yayınlanıyordu. Soner Yalçın ise Sözcü’deki yazısında Çetin Altan’ın savının aksine “Enseyi ilk o kararttı” derken, tercümeci, aktarıcı münevver diye tarif ettiği Çetin Altan’ı solgun kırmızı karanfile benzetiyordu.

Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş’ın ise Çetin Altan’ın oğlu meslektaşı Prof. Dr. Mehmet Altan’ın aynı gün televizyonda babasını anlatırken boğazının düğümlendiği dikkatini çekmiş. Gerçekten insanın babasının vefatındaki duygularını, ancak babası ölen bir başka biri anlayabilirdi.

22Kas/150

YAKIN TARİH SOHPETLERİ-3 DEMOKRASİYE GEÇİYORUZ – Mehmet Cemal ÇİFTÇİGÜZELİ

mehmetcemal-iftigzeli2YAKIN TARİH SOHPETLERİ-3 DEMOKRASİYE GEÇİYORUZ - Mehmet Cemal ÇİFTÇİGÜZELİ

14 Mayıs 1950 seçimlerinden halk reyine sahip çıktı, siyasi irade hile yapamadı ve 27 yıllık CHP iktidarı gitti, yerine Demokrat Parti serbest seçimle iktidara geldi.

Adnan Menderes’i politikaya sokan bizzat Atatürk’tü. Aydın’daki bir gezisi sırasında çiftliği gezen Mustafa Kemal Paşa, bu tahsilli, görgülü, medeni gencin kim olduğunu soruyor. Öğrendikten sonra da bizzat Adnan Menderes’e milletvekilliği teklif ediyor. DP kurmaylarından Celal Bayar zaten Atatürk’ün başbakanı ve “Galip Hoca” adıyla harbe giren bir İstiklal Savaşı kahramanıydı. Fuat Köprülü ise bir akademisyen olarak üniversitede hocalık yapıyordu. Kurtuluş Savaşı’na katılan Refik Koraltan da hukukçuydu. DP bu dört önemli ismin etrafında vücut buldu. Yabancılar, basın ve batılı devletler seçimi kazanan DP için “Beyaz Devrim” diye bir tespitte bulunuyorlardı. AGİT yoktu, NATO’ya ülkemiz henüz girmemişti.

9Kas/150

YAKIN TARİH SOHPETLERİ-2 / Mehmet Cemal ÇİFTÇİGÜZELİ

mehmetcemal-iftigzeli2YAKIN TARİH SOHPETLERİ-2 /Mehmet Cemal ÇİFTÇİGÜZELİ

YENİ BİR DÖNEME DOĞRU/1950

TEK RUMELİ TELEVİZYONU’ndaki programımız devam ediyor. Ben sordum, hatırlattım; Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş anlattı, değerlendirdi.

İkinci Dünya Savaşı ile yıkılan Avrupa’nın bazı kent ve bölgelerinde taş üstünde taş kalmamış, milyonlarca masum insan da hayatını kaybetmişti. Savaşın sona ermesi(1945) bütün imkansızlıklara rağmen insanların yüzüne ilk defa tebessüm getirmişti. Türkiye savaşa girmemişti ama sıkıntıları da yok değildi.

Uzun yıllar savaşın sürmesi hesaba katılarak Cumhurbaşkanı İsmet İnönü Sümerbank ve Toprak Mahsulleri Ofisi’ni adeta sağlıklı giyinmeleri ve iyi beslenmeleri için askeriyeye ayırırken, halka ekmek ise karne ile veriliyordu. Geçim sıkıntısı ve hayat pahalılığı içinde sırtında ancak çulu bulunan vatandaş ise ayakta durmaya çalışıyordu. Hala evlerde gaz lambası yakılıyor, yamalı giysiler, çoraplar, pençe vurulmuş yemeniler, ayakkabılar giyiliyordu.

4Kas/150

YAKIN TARİH SOHBETLERİ – Mehmet Cemal ÇİFTÇİGÜZELİ

mehmetcemal-iftigzeli2DEMOKRASİ VE CUMHURİYET İLE TANIŞMAK - Mehmet Cemal ÇİFTÇİGÜZELİ

Bir süredir İstanbul’da TEK RUMELİ TELEVİZYONU’nda Prof.Dr. Nevzat Yalçıntaş ile Hocaların Hocası olarak yaşadığı yakın tarihteki olayları, günümüzle örtüştürmeye çalışarak ekrana yansıtıyoruz. Her Pazar günü saat 10.00 ile 11.00 arasında yayındayız. Hedef kitlemiz ise genel kamuoyu içinde gençlerimiz oluyor.

1933 doğumlu Prof.Dr. Nevzat Yalçıntaş 82 yaşında olduğuna göre son 80 yılı gündeme taşıyoruz programda. Hem 20., hem de 21. Asrı görmüş, yaşamış, birikim ve tecrübeleriyle değerlendirmesi bir hayli dikkat çeken Prof.Dr. Nevzat Yalçıntaş ile zaman zaman bazı aydınlarımızı, devlet adamlarımızı, edebiyatçı ve politikacılarımızı, kanaat önderlerimizi, diplomatlarımızı konuk edeceğiz. Sayın 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 3. Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın torunu Prof.Dr. Emine Gürsoy, Naskali, Prof.Dr. İlber Ortaylı, eskimezlerden Devlet Bakanı Kazım Oksay, Cumhuriyeti kuran heyet içinde yer alan İstiklal Madalyası sahibi İstanbul Valisi ve Sağlık Bakanı Lütfi Kırdar’ın oğlu Büyükelçilerden Üner Kırdar, Milletvekilleri Rasim Cinisli, Tayyar Altıkulaç, Hasan Celal Güzel, Milli Eğitim Bakanı Tevfik İleri rahmetlinin oğlu Cahit İleri, sonra ünlü ediplerimiz, sanatçı ve gazetecilerimiz de konuğum olacak.

7Eki/150

ELAZİZ’DE SÜLEYMAN İSTANBUL’DA SERVET – Mehmet Cemal ÇİFTÇİGÜZELİ

mehmetcemal-iftigzeli2ELAZİZ’DE SÜLEYMAN İSTANBUL’DA SERVET - Mehmet Cemal ÇİFTÇİGÜZELİ

Ortamektep talebesi iken Kilis’te Şıhlar Camii civarında mütevazi bir odada arkadaşlarımızla bir “kitap kulübü “kurmuştuk. İstanbul’da Milliyetçiler Derneği, Ankara’da Osman Yüksel’in Serdengeçti ve Salih Özcan’ın Hilal Dergisi ve Yayınlarından ödemeli istiyorduk. İnkılap Kitapevi’nden de Safahat. Kitap Kulübümüze ayrıca her gün iki de gazete alıyorduk; Peyami Safa, Burhan Felek’in yazdığı Milliyet ile, Kadircan Kaflı ve Ahmet Kabaklı’nın yazdığı Tercüman. Haftalık Yeni İstiklal de bunu takip etti. İşte böylece Ahmet Kabaklı’yla fikren tanışmamız 1960’lı yıllara rastladı. Lise eğitimini tamamlamak üzere Vefa’ya kaydolduğum zaman bir sevincim de sürekli yazı ve kitaplarını okuduğum Peyami Safa, Nurettin Topçu, Ali Fuat Başgil, İsmail Hami Danişment, Mümtaz Turhan, Mehmet Çavuşoğlu, Necip Fazıl Kısakürek, Eşref Edip Fergan, Muharrem Ergin, İbrahim Kafesoğlu, Mehmet Kaplan, Faruk Kadri Timurtaş, Tarık Buğra, Ahmet Davutoğlu, Muzaffer Özak, Mahir İz’leri tanımak oldu.

Daha sonra “Şeyhülmuharririn” olacak Ahmet Kabaklı Aydınlar Ocağı, MTTB, Milliyetçiler Derneği, Türkocağı gibi bu yerlere çoğu zaman gelip gidiyordu. Hem öğretmen olarak biliyoruz, hem de Tercüman’da muharrir. Duyduğumuz bir imtihanı kazanarak Tercüman’a köşe yazarı olarak göreve başlamış. Bütün üstadları sadece uzaktan görür, imrenir, yanlarına yaklaşmaya adata “edeb” ederdik. Konuşurken bile yüzümüz kızarırdı.

3Eyl/150

SÜLEYMAN SERVET BEY – Mehmet Cemal ÇİFTÇİGÜZELİ

mehmetcemal-iftigzeli2SÜLEYMAN SERVET BEY - Mehmet Cemal ÇİFTÇİGÜZELİ

Ahmet Kabaklı’yla fikren tanışmamız 1960’lı yıllara rastlar. Beyazıt’da Karaağaç İşhanı’nın teras katındaki Aydınlar Ocağı’nın son aylarıydı. Marmara Kıraathanesi ile Küllük ise Beyazıt’da harıl harıl çalışıyordu. İstanbul Vefa Lisesi son sınıftayım. Sadece Süleymaniye Kirazlı Mescit 46 numara ve Cağaloğlu’nda MTTB’ye gidip gelmiyorum, Büyük Doğu Fikir Kulubü’nün de müdavimiyim. Büyük Doğu Fikir kulübü o yıllarda Beyazıt Gedikpaşa’da Kayserili Cam üretimi ve ticareti yapan Refik Bürüngüz Ailesi tarafından Necip Fazıl Kısakürek’e tahsis edilmiş bir daire. Hanın tümü nerdeyse imalathane ve ayakkabı kokuyor. Kulubün sürekli gelenleri Rafet Çıngıl, Hüseyin Rahmi Yananlı, Bahri Zengin, Hüseyin Arı, Ali Biraderoğlu, Rıfat Besceli hatırımda kaldığı kadarıyla. 146 nolu ile Büyük Doğu Fikir Kulubü’ne üstad beni üye kaydediyor. Mutlu olduğum ender günlerden, aylardan, yıllardan birini yaşıyorum. Vezneciler’de üniversiteli öğrencilerin kurduğu Ötüken Yayınevi de Necip Fazıl’ın iki kitabını yayınlamış: Hikayeler ve Sultan Abdülhamid. Haftalık Yeni İstiklal ve Yeni İstanbul elimizden, yüreğimizden hiç düşmüyor. Sonra Hami Tezkan ve Gökhan Evliyaoğlu’nun yayınladıkları günlük Sonhavadis gazetesi ve haftalık Düşünen Adam Dergileri.

Daha sonra “Şeyhülmuharririn” olacak Ahmet Kabaklı bu yerlere çoğu zaman gelip gidiyor. Hem öğretmen olarak biliyoruz, hem de Tercüman’da muharrir. Duyduğumuz bir imtihanı kazanarak Tercüman’a köşe yazarı olarak göreve başlamış. Bütün üstadları sadece uzaktan görür, imrenir, yanlarına yaklaşmaya adata “edeb” ederdik. Konuşurken bile yüzümüz kızarırdı.

23Tem/150

NAR GİBİ KIZARTAN AYDIN – Mehmet Cemal ÇİFTÇİGÜZELİ

ayhan katırcıkaraNAR GİBİ KIZARTAN AYDIN - Mehmet Cemal ÇİFTÇİGÜZELİ

Burhanettin Kayhan(1945-2002) vefat etmişti. Türkiye’nin en sancılı yıllarında (1969-1971)sorumluluk almış bir gençlik lideriydi, sivil toplum önderiydi, önemli bir aydın ve müteşebbisti bu aziz dostum Burhanettin Kayhan. Söz konusu yıllarda Ankara’da TRT Haber Merkezi’nde yöneticiydim. Eşim ile birlikte önce İstanbul Florya’da oturan Ailesine taziye için evlerine gitmiştik. Başkent’e döndüğümde bir telefon geldi. Burhanettin Kayhan ile ortak dostumuz Yazar ve Muallim Ali Nar arıyordu.

-İslami Edebiyat Dergisi ve ekolu olarak Burhanettin Kayhan ile alakalı bir toplantı yapacağız. Sizin de bu toplantıda görüşlerinizi açıklamanızı istiyoruz.

Oysa böyle bir toplantıyı Birlik Vakfı ve MTTB’nin yapması gerekmez miydi? Yahut Burhanettin Kayhan’ın Kayıhan Yayınları Sahibi olması dolayısıyla Basın Yayın Birliği, üyesi olduğu Türkiye Yazarlar Birliği ve de MÜSİAD’ın? Sonra sohpetlerin vazgeçilmezleri olan İstanbul İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyelerinden aziz dostları böyle bir etkinlik yapamazlar mıydı?

Bir bahar mevsiminin üşütmeyen ve ıslatmayan gününde İstanbul Fatih’te İETT otobüs durağı ve Saray Muhallebicisi’nin arkasındaki İslami Edebiyat Dergisi’nin mütevazi genel merkezine gittim. Bir Cumartesi öğleden sonra Ali Nar toplantıyı açtı. Öyle içten ve sıcak bir konuşma yaptı ki konuklar duygulandı böylesi bir vefa karşısında. Hatıralar anlatıldı. İslam coğrafyasının aydınlatılması hareketinin analiz ve değerlendirilmesi yapıldı. Hayrat dağıtıldı. Dua ve Fatihalarla son verildi toplantıya.

17Haz/150

BİR KİŞİ ÖLMÜŞ DİYELER “Vefatının 50. Ölüm Yıl Dönümünde Mehmet Emin Buğra” – Mehmet Cemal ÇİFTÇİGÜZELİ

mehmetcemal-iftigzeli2BİR KİŞİ ÖLMÜŞ DİYELER - Mehmet Cemal ÇİFTÇİGÜZELİ

Evden çıkarken gazete haberlerinde turizm operatörleri Çin’in işgali altındaki Doğu Türkistan’a çok ucuz turlar düzenlediğini okudum!. Haber internette en fazla tıklanan bir gelişmeymiş. Benim hiç postaneye uğradığım, mektup falan attığım yok ama geçen bir gittim özellikle “Vefatının 50. Ölüm Yıl Dönümünde Mehmet Emin Buğra” pulu aldım!. Ne sevindim sormayın?!.

Zaten evden çıkarken yaprağını kopardığım günlük takvimden aklımda kalmıştı “Bugün Vefat Eden Ünlüler”in ilk sırasında “Bağımsız Doğu Türkistan Devleti’nin ilk Cumhurbaşkanı Mehmet Emin Buğra bugün Ankara’da vefat etti-1965” böyle bir tarihi not!.

Hemen biraz ilerde AVM’deki büyük kitapçıya uğradım torunun tatil kitapları için. Aklıma geldi sonra “Mehmet Emin Buğra’nın şiir veya diğer çalışmalarından herhangi bir kitap var mıdır?” demeye kalmadan İngilizce olarak “Hangi Dilde istersiniz?” diye sordu tezgahtar bayan. Beni herhalde yabancı zannetti. Hiç bozmadım. “Fransızca ve Almanca” deyiverdim. Baskılarının tükendiğini belirtti!. Fakat Rusça ve Çince arzu edersem verebileceğini belirtti tebessüm ederek. Ben de hem Türkiye Türkçesi, hem de Arapçasını istedim. Çünkü en fazla konuşulan bütün dünya dillerine meğer tercüme edilmiş Mehmet Emin Buğra’nın eserleri!. Sevindim. Tezgahtar bir de “Merhum Mehmet Emin Buğra’nın Türkiye’de yayınladığı Doğu Türkistan Dergisi ve Türkistan’ın Sesi Dergilerinin tıpkı basımını isterseniz size takdim edebilirim!” deyince sevincim artarak devam etti. “Olur” dedim. Onları da aldım. Bir de “Mehmet Emin Buğra Albümü “ yayınlanmış, itibar baskılı büyük boy bir kitap olmuş. Bunlara bir tane de Uygur Türkçesi Opera eseri ekledim hepsi kocaman bir paket oldu. İnşallah taşıyabilirim.

11May/150

TAŞI ERİTİP KADİM ŞEHİRLERİ KONUŞTURAN TARİHÇİ – Mehmet Cemal ÇİFTÇİGÜZELİ

mehmetcemal-iftigzeli2TAŞI ERİTİP KADİM ŞEHİRLERİ KONUŞTURAN TARİHÇİ - Mehmet Cemal ÇİFTÇİGÜZELİ

Bugün sorsalar “günümüzde en fazla hangi ilim dallarına ihtiyacımız var?” diye cevabım hemen “tarihçi ve sosyolog ” biçiminde olur. Diğer sektörlerde o kadar maruf insanımız var ki saymakla bitmez. Ancak sokaktaki insana birkaç tarihçi ismi sorsanız bilmez, aydınlarımız da “Prof. İlber Ortaylı ve Prof. Dr. Erhan Afyoncu” deyiverir. Veyahut buna birkaç isim daha ekleyebilir. Peki yeter mi? Kesinlikle hayır. Dolayısıyla gençlerimizden tarih eğitimi alan birini görünce hem yüreğimin yağı eriyor, hem de onu hararetle kutluyorum.

Mekteplerimizde de tarih dersimiz hem yeterli değil, hem yönetimlerin rızası kadar okutuluyor. Orta mektepte Niyazi Akşit ve Emin Oktay’ın ders kitabını okurduk. Her baskısında bazı bölümler sil baştan değişirdi. Mesela Sultan İkinci Abdülhamit Han dönemi.

Benim kuşağım tarih dersiyle iktifa etmez günün tarihi kitaplarını mutlaka okurdu. Mesela Ziya Şakir’in, Feridun Fazıl Türbentçi’nin, Turhan Tan’ın, Abdullah Ziya Kozanoğlu’nun, Nihal Atsız’ın. İsmail Hami Danişment’in eserleri bize o yaşta ağır gelirdi ama mutlaka kütüphanemize yerleştirmiştik. Her ne ise.