
Yılmaz Açar Kocabayramlar da ebediyete uğurlandı..
11 Mart 2020 Çarşamba / Cezaevi civarında kaza geçiren ve trafik kazasında hayatını kaybeden Yılmaz Açar öğle namazına müteakip Kandıra Kocabayramlar Camiinden ebediyete uğurlandı.
TARİHE SELAM, KAYBETMEYE DEVAM – Süleyman PEKİN
TARİHE SELAM, KAYBETMEYE DEVAM - Süleyman PEKİN
İdlip gündemi iki haftadır siyasî gündemimizdeydi, spor ve magazinden sonra. 55 şehidi içimize ve 70’e yakın, uzuvları parçalanarak yaralanan gazimizi de sessizliğe gömdükten sonra Moskova Antlaşması’yla geri çekildik. Çekilecektiysek niye büyük kayıplar vermeden başta çekilmedik? Rejim’le o kadar savaştıktan sonra “Rejim” diyegeldiğimiz Suriye Yönetimi’nin koordinatörü Putin’i ve Rus Heyeti’ni niye dinledik, şartlarını niye kabul ettik? Hem “Çekilin aradan, bizi Rejim’le başbaşa bırakın!” sözünü hem “Anlaşmayla ilgili Esad’ı bilgilendirdiniz mi?” sözünü 24 yada 48 saat arayla nasıl söyleyebildik?
Geçen hafta “Ah ‘Benim Yalnız ve Güzel’ Askerim” başlıklı bir yazıyı 2 yıl sonra ve başına da “ah” ekleyerek yayınlamıştık. O nidâyı uzatmak istiyorum; aaaahhh!
MANEVİ GÜCÜMÜZ VE BİYOSFER – Ruhittin SÖNMEZ
MANEVİ GÜCÜMÜZ VE BİYOSFER – Ruhittin SÖNMEZ
Arslan Bulut yaygın medyadaki az sayıdaki gerçek gazetecilerden biridir. Muhtelif vesilelerle özel sohbetler de yapma imkânı bulduğumuz bu arkadaşımızı hafta sonu Kocaeli Aydınlar Ocağı’nda verdiği konferansında dinledik.
Ben en çok konferans sırasında bahsi geçen Gumilev’in teorisine takıldım.
Arslan Bulut’u karamsar bir ruh halinden kurtaran, O’na umut veren en önemli konunun Gumilev adlı ünlü yazarın bir kuramı (teorisi) olduğunu algıladım. Gumilev babası Rus, annesi Kırım Tatar Türk’ü olan bir bilim adamı.
“Halkların şekillenişi, yükselişi ve düşüşü kuramı” olan “etnogenez kuramının” kurucusu L. N. Gumilev’e göre milletlerin ruhu, esas olarak, coğrafyaya, toprağa, iklime, atmosfere, kısacası biyosfere bağlıdır...
Gumilev bu kuramda, etnogenez sürecinin tüm zamanlar ve tüm mekânlar için evrensel bir yasasını ortaya koymaktadır.
Burada Gumilev (kuramın adını verirken kullandığımız halklar kelimesi yerine) etnos kavramını kullanıyor. Etnos bir dil birliği değildir. Sosyal bir olay da değildir. Irk birliği, ideoloji ve kültür birliği de değildir.
Etnos, ortak içyapıya ve kendine özgü davranış kalıplarına sahip bireyler topluğu olarak tanımlanıyor.
Gumilev, etnosların yükselişini ve çöküşünü biyosferdeki değişimlere bağlıyor, enerji direniş seviyesini koruyabilen etnosların, varlıklarını sürdürebileceklerini belirtiyor.
Arslan Bulut’un önceki yıllarda yazdığı yazılarda da bu kurama dair notlar buldum. O’na bu kuramın nasıl umut verdiğini şu cümlelerinden anlaşılıyor:
“Türk Milleti’nin manevi gücü, ABD’nin veya AB’nin plânları ile bitmez. Bu güç, sadece genetik yapıdan değil, Gumilev’in belirttiği gibi biyosferden doğar. Biyosfer, hava, su, üzerinde yaşadığımız toprağı dolayısıyla vücudumuzu meydana getiren elementler ve iklim gibi doğal ortama denir. Bu ortamı insanlar oluşturmuyor. Milletlerin varlığı manevi güçlerine, manevi güçleri de biyosfere bağlıdır. Dolayısıyla milletlerin kaderini, biyosferi yaratan Tanrı belirler.”
“Bu bakımdan olumsuz şartlar karşısında Türk Milleti’nin moralini bozmasına hiç lüzum yoktur.
Evet, çürüyen dokular vardır. Fakat çürükler, kendi kendini imha etmekle birlikte, aynı dokuların yerlerini taze hücreler almakta, milletin genlerinde mevcut bulunan güç, nesilden nesile daha etkin bir oranda ve daha belirgin bir şekilde meydana çıkmaktadır.”
“Türk Milleti’ne Tanrı tarafından verilen bu görev bitmemiştir ve dünya durdukça bitmeyecektir. Dolayısıyla ilham ve kudretini Anadolu’dan, Trakya’dan, Türk Dünyası’ndan değil, Washington’dan, Brüksel’den alanlar kaybetmeye mahkûmdur.”
Özetlersek, Anadolu coğrafyasının bize verdikleri sadece bereketli topraklar, 4 mevsimin yaşandığı iklimi, stratejik konumu, doğu ile batıyı birleştiren köprü olması değilmiş. Bunların yanında bizi kuşatarak genlerimizi etkileyen, manevi güçlerimizi belirleyen biyosferi imiş.
İsmet SARIBAL hocam “KANDIRA KAZA DEÂVİ MECLİSİ TUTANAKLARI” kitabı için teşekkürlerimi sunarım.. Sağolsun..
İsmet Sarıbal hocamız 2019 yılında Kartepe!de gerçekleşen “Uluslararası Milli Mücadelede Servetiye Cephesi ve Kocaeli Tarihi – Kültürü Sempozyumu”nda tebliğini sunmuş. Sonrasında da sunduğu tebliği kitap haline getirmiş. Lütfetti, geçen hafta içinde de kitap adresime ulaştı.
Yılmaz Açar kardeşimizi de kazada kaybettik.
Yılmaz Açar'ı kazada kaybettik.
Kaza saat 11.15 sıralarında, İzmit-Kandıra yolu Kocaeli F Tipi Cezaevi mevkiinde meydana geldi. İzmit istikametine gitmekte olan Adem Yılmaz Açar (51) idaresindeki 41 LC 671 plakalı otomobil ile Kerami Duymuş idaresindeki 41 ADK 990 plakalı cip çarpıştı.
Çarpma sonucu 1 kişi öldü, 1 kişi yaralandı.
Kandıra Kocabayramlar Mahallesi sakinlerinden Yılmaz Açar kardeşimize Allah rahmet eylesin.
Suriye’de Rus yayılmacılığı… / Prof.Dr. Atila BİTİGEN
Suriye'de Rus yayılmacılığı... / Prof.Dr. Atila BİTİGEN
Yeni Rus imparatorluğu jeopoltiğini yazan teorisyen Alexander Dugin'dir. Rusya en başlangıçta imparatorluğa benziyordu. Çeşitli kabile ve halkları birleştiriyordu. Fakat bu halklar tek biçimli nüfusa dönmedi. İlk Rusya prensi Rürik zamanından şu ana kadar Rus - Rusya - SSCB - Rusya Federasyonu çok milletli bir devlettir. Tek bir millet, yani homojen kültür, politik, dil, sosyal birlik meydana çıkamadı. Post-modern Rusya için eşsiz bir imkânı sağlıyor: İleri atılarak biz ‘Avrupalı Batı’nın önünde çıkıp gidebiliriz. Avrupa zar zor bu noktaya ulaşarak Avrupa Birliği'ni kurdu. Biz ise ara aşamaları atlayarak beklenmeyen bir adım atabiliriz. Geçmiş yüzyılın başında biz benzer bir şey yaptık: Uzun ve can sıkıcı olarak gereksiz kapitalizm kurmasından vazgeçerek komünizme adım attık. Bir biçimlenme atlanmıştı. Bu olayın kendisinde artık post-modern elemanı vardır. Avrasya ittifakı projesinin manası, yeni tarihsel aşamada deneyin tekrar edilmesidir. Bu kapının anahtarı ise ‘demokratik imparatorluk'tur – Avrupa Birliği kadar demokratik. Adı demokratik olsa da Rus İmparatorluğu hayalinin yeniden ihyasını amaçlamaktadır.
Vedat Akalın ağabey de vefat etti..
8 Mart 2020 Pazar / Kandıra eşrafından Vedat Akalın ağabey vefat etti.
Bugün İKİNDİ namazına müteakip Kandıra ORHAN Camiinden ebediyete uğurlanacak..
Komşumuz Vedat ağabeye Allah rahmet eylesin. Ailesi ve sevenlerine başsağlığı ve sabır dilerim.
---------
eşraf
- bir yerin varsıl ve tanınmış, ileri gelen, sözü tutulan, etkili kişileri. TDK
Kocaeli Kandıralılar Derneği
Kocaeli Kandıralılar Derneği 11 Ocak 1994 tarihinde 11 müteşebbis tarafından İzmit’te kuruldu.
Kuruluştan günümüze; Belediye Başkanlarımız;
- Ercüment Şahin / 1994-1999
- Ecz. İsmail Genç / 1999-2004
- Mustafa Öğren / 2004 -2009
- Cengiz Kan / 2009 - 2014
- Ünal Köken / 2014 – 2019
- Adnan Turan / 2019 yılında Kandıra Belediye Başkanı seçildi ve görevi devam ediyor.
Kaymakamlarımız;
M.Hulusi KAYA 15.09.1991 - 06.09.1995
Cumhur Güven TASBAŞI 07.09.1995 - 24.08.1998
Şaban BALCI 12.10.1998 - 13.10.2003
Mehmet SARICAN 13.10.2003 - 04.03.2007
Hamza ERKAL 19.10.2007 - 18.08.2012
Oktay ERDOĞAN 19.08.2012 – 28.06.2015
İsmail ÇİÇEK 07.08.2015 - 24.11.2016
Mehmet SOĞUKPINAR 01.12.2016 – 19.09.2017
Mehmet ÜNAL 19.09.2017 – ….
Kocabayramlar da, fırından çıkan sımsıcak pideleri özlemişiz..
5 Mart 2020 Perşembe / Kocabayramlar’dayız.. Bugün Çiğdem gelin önce pideleri pişirdi, sonrasında da mis gibi ekmekleri..
BATI’NIN SAVAŞ AHLAKI – Ruhittin SÖNMEZ
BATI’NIN SAVAŞ AHLAKI – Ruhittin SÖNMEZ
ABD’nin 26. Başkanı Theodore Roosevelt (1901-1909) Amerikalılar tarafından en sevilen ABD başkanlarından biridir. Roosevelt Başkan olmadan 5 sene önce yazdığı kitabında, Kızılderili Soykırımının haklılığını savunmak için kurduğu şu cümleler Batı’nın savaş ahlakını yansıtır:
“Bu büyük kıta, sefil vahşilerin avlakları olsun diye bırakılamazdı. Savaşların en erdemlisi vahşilerle yapılan savaştır.”
ABD’nin 26. Başkanı’na göre, beyaz ve tercihen Germen kökenli halklardan oluşan “Medeniyet cephesi” ile “en aşağılık kovboydan bile ahlaksız” olan Kızılderililerin oluşturduğu “vahşet cephesi” arasındaki ırksal mücadele kaçınılmaz bir olaydır.
Roosevelt’in biz Türklere bakışı da çirkindir: “Müslümanların Hıristiyanlar karşısındaki zaferlerinin her zaman belayla sonuçlandığı görüldü. Türklerin zaferlerinden mutlak kötülükten başka bir şey çıkmadı.”
Roosevelt “Medeni Cepheyi” oluşturanların Kızılderililer, Rus ve Tatar, Yeni Zelandalılar gibi topluluklara yaptıkları şeyler korkunç olsa bile sonuçta “muazzam bir medeniyetin temelini attıklarını” söyleyerek, bu kötülüklerini meşrulaştırıyor.
“’Kızılderili’nin iyisi, ölü olanıdır’ diyecek kadar ileri gitmiyorum ama on tanesinden dokuzu için de bunun böyle olduğunu biliyorum. ‘İyi’ olan onuncu Kızılderili’nin akıbeti de umurumda olmaz” diyebilen bir adam bu.
Roosevelt’in bu sözleri bugün de ABD’nin ve kendilerini “medeniyet cephesi” görenlerin dünya görüşünü yansıtıyor. Onlar hala dünyanın bütün petrol, gaz, maden gibi kaynakları ile su, toprak, denizlerini kendilerinin doğal hakkı olarak görürler.
Amerika’da bu yüzden Ortadoğu, Afganistan, Libya gibi yerlerde savaşan askerlerini temsil eden oyuncaklar yapılır, filmlerde özel karakterler yaratılır. Onları “ülkemizin başka ülkelerdeki petrol çıkarlarını koruyan kahramanlar” diye tanıtır ve sevdirirler.
İsmail Sarıca, Kandıralı Muzaffer Uyguner’i anlattı
3 Mart 2020 Salı / KANDIRALI ŞAİR VE YAZAR DA VARMIŞ DUYDUNUZ MU?
Sedat Baykara büyüğümüze geçmiş olsun
4 Mart 2020 Çarşamba / Sedat Baykara büyüğümüz bugün (5 Mart Perşembe) Acıbadem Hastanesinde operasyon geçirecek.
Mutad Pazar buluşması Omega Cafe Bistro’da..
29 Şubat 2020 Pazar / Bu Pazar günü Cumhuriyet Çocuk Parkında ki Omega Cafe Bistro’dayız..