Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

ahsen okyar
17Ağu/150

Vatan Sevgisi – Murat YILMAZ

kalp-bayrak-k

Kategori: Karikatür Yorum yok
16Ağu/150

Kübra İşeri ile Samet Sevim evlendi

15 Ağustos 2015 Cumartesi / İsmet İşeri üstad kızını evlendirdi.

16Ağu/150

Kandıra Gıda OSB için umut ışığı–Engin ŞAHİN

ENGİNŞAHİN  Kandıra Gıda İhtisas Organize Sanayi Bölgesi projesini anlatmaya gerek var mı, bilmiyorum.

16Ağu/150

Başiskele’deki Kültür Okulları inşaatı hızla yükseliyor.

 

15 Haziran 2015 Pazartesi /Hasan Uzunhasanoğlu başkanlığındaki Akça Koca Kültür Platformu yöneticileri, Kocaeli’nin en modern okulunu inşa eden Kültür Dershaneleri’nin kurucusu Ali Aydemir’i ziyaret etti.

16Ağu/150

“MÜSLÜMANIN FERASETİ VARDIR” – Alptekin CEVHERLİ

alptekin cevherl,“MÜSLÜMANIN FERASETİ VARDIR” - Alptekin CEVHERLİ

Adam soruyor:

- Feraset mi, o da ne?

* * *

Hep gençlerin kültürel olarak yozlaştığından, bazı insanî değerleri bilmediklerinden dem vurulur ya; bir şey dikkatimi çekti. Aslında gençler insanî olumlarını olabildiğince yaşamaya çalışıyorlar. Ancak o bahsedilen kavramların karşılığı olan kelimeleri bilmedikleri için yaşadıkları, ancak ifade edemedikleri duygular arasında kayboluyorlar.

Çünkü dilimizi güya sadeleştireceğiz diye, pek çok güzel kelimemizi kullanamaz olmuşuz.

Ondan sonra da İslâm ülkeleri niye böyle perişan deyip, türlü türlü mazeretlerle, suçlamalarla kendimizi kandırıyoruz.

Bir gün Abdülhâlik Gucdüvânî hazretleri (Özbekistan) Buhara’da mürit ve gönüldaşlarıyla velilik halleri üzerine sohbet ediyordu. Sohbet halkasına elinde tespih, sırtında dervişlik hırkası, omuzunda seccade olan bir genç de dahil olmuş, can kulağı ile Gucdüvânî Hazretlerini dinler görünmekteydi. Meclistekilerin ilk defa gördükleri bu genç, bir müddet sonra sual sormak için müsaade aldı ve son derece hürmetkâr bir eda ile şöyle dedi:

– Efendim, malûmunuz, Hz. Peygamber s.a.v., “Müminin ferasetinden sakının; çünkü o, Allah’ın nuru ile bakar” buyurmuşlardır. Bu hadis-i şerifin sırrı nedir acaba?

Gucdüvânî Hazretleri soruyu önce duymazdan geldi. Ancak genç ısrarla Gucdüvânî Hazretleri’ni sıkıştırıyor, cemaatin içinde güç durumda bırakmaya çalışıyordu.

16Ağu/150

Sabri Okyar ağabey 87 yaşını geride bırakmış.. Maşallah..

   13 Ağustos 2015 Perşembe / Kandıralı Sabri Okyar, Kocaeli Kandıralılar Derneği Denetim Kurulu Başkanı Ahsen Okyar'ı ziyaret etti.

15Ağu/150

Şimdilik yorumsuz!…

kandıraosb  Yaklaşık 5 yıl önce başlayan ve sadece kamulaştırma için bugüne kadar 50 milyon liranın üzerinde para harcanan Kandıra Gıda İhtisas Organize Sanayi Bölgesi Projesi iptal edildi.

15Ağu/150

Vefakarlık – Mehmet SÖNMEZOĞLU

2012812202035Vefakarlık - Mehmet SÖNMEZOĞLU

Vefa; görülen iyilikleri unutmama, iyilikte bulunanlara misliyle veya daha fazlasıyla karşılık verme demektir. Vefalı davrananlara vefakâr denir. En büyük vefakârlık, insanınYüce Allah’ı tanıması, verdiği nimetlerin kıymetini bilmesi ve O’na karşı kulluk görevlerini yerine getirmesidir. Vefakârlığın zıddı olan nankörlük ise; iyiliğin kadrini bilmemek veya iyiliğe kötülükle karşılık vermektir. En büyük nankörlük de kulun Rabbini inkâr etmesi, O’nun yüceliğini tanımamasıdır.

Vefa, iman ile yakından ilgili bir haslettir. Zira insan iman etmekle ruhlar âleminde Yüce Allah’ın “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” sualine “Evet” diye cevap vererek yaptığı ikrarına (A’râf, 7/172) bu dünyada gösterdiği sadakat ve vefakârlıktır. Bundan dolayı vefakârlık Müslüman olmanın bir gereğidir.

Vefa; toplumsal hayatta sevgi ve saygının, güven, sadakat ve dostluğun kaynağı, ailevî ve toplumsal huzurun vazgeçilmez temel taşlarındandır. Vefa, insanın maneviyatına seviye kazandıran, insanın değer ve faziletini artıran, ahlâkını güzelleştiren manevî bir özellikti.

15Ağu/150

Ali Vardal – Prof. Dr. Mehmet Karagöz

  6 Temmuz 2015 Pazartesi / İnönü Üniversitesi Öğretim Üyesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Mehmet Karagöz, İzmit'te Terzi Ali Vardal’ı evinde ziyaret etti.

14Ağu/150

13 Ağustos 2015 Perşembe

5

14Ağu/150

Av. Abdurrahman Kaymak ve yazıları..

11 Ağustos 2015 Salı / Av. Abdurrahman Kaymak genç avukat kardeşimiz..

14Ağu/150

Kocabayramlar da..

10 Ağustos 2015 Pazartesi / Yol kenarında..

14Ağu/150

TÜRK ALFABESİ – Feyzullah BUDAK

TÜRK ALFABESİ - Feyzullah BUDAK

Türkiye’de pek çok kişi Cumhuriyetin ilanından sonraki harf devrimi ile kabul edilen yeni alfabenin “Latin Alfabesi” olduğunu zannediyor ve bunu böyle ifade ediyor. Halbuki gerçek bundan çok farklıdır. Cumhuriyetin ilanından sonra kabul edilen yeni alfabeye verilebilecek en doğru isim onun “Türk Alfabesi” olduğudur. Çünkü bu alfabede kabul edilen işaretlerin (harflerin) Türkçedeki karşılığı ile Latin Alfabesinde bu harflerin karşılığı olan sesler birbirinden tamamen farklıdır.

Ne demek istediğimizi örneklerle açıklayalım. Türkçede söylemek istediğiniz sesi, bu yeni alfabedeki tek bir harf ile yazarsınız ve her durumda, her kelimede o harften aynı sesi alırsınız. Sonuçta birkaç harften oluşan bir sözcük yazdığınız zaman her bir harfin verdiği sesi bir birine ekleyerek ortaya bir sözcük çıkarırsınız ve o kelimeye yazdığınız her harf seste karşılığını aynen bulur. Yani Türk Alfabesinde “A” harfi “A” sesini verir, “L” harfi de  “L” sesini verir. Dolayısıyla “AL” yazdığınız zaman bunu “AL” diye okursunuz. Aynı şeklide “AT” yazınca da bunu “AT” diye okursunuz. Türkçedeki tüm kelimeler de böyledir.

Şimdi bakalım Latin harflerini kullanan batı dillerinde de durum böyle mi? Latin harflerini kullanan batı dillerinde bir çok harf, o harfin bilinen ses karşılığını vermediği gibi, aynı harf farklı sözcükler içerisinde ve farklı yerlerde tamamen farklı seslerle okunur. Bazen de bizim çok kolay ve net şekilde bir tek harf ile ulaştığımız sese batı dillerinde birkaç harfi bir araya getirerek ulaşılır. Mesela Alman dilinde “güzel” sözcüğünü “şön” diye söylersiniz ama bunu yazarken “schön” şeklinde yazarsınız. Yani bu kelimede bir tek “ş” sesi için “sch” dan oluşan üçlü bir harf grubu yazarsınız.

14Ağu/150

Torunlarla birlikte… Maşallah..

DSCN7027

12 Ağustos 2015 Çarşamba / Ersin ağabeyin Stad arkasındaki evinin önünde fındıkları ayıkladıktan sonra sıra torunları sevmeye geldi..

13Ağu/150

Saygı teknesine binmeyen,sevgi adasına varamaz..

295379_10151184787241853_941949284_n

13Ağu/150

Kocabayramlarda..

  10 Ağustos 2015 Pazartesi / Kocabayramlarda heskes fındık peşinde.. Yere dökülmeden dalından toplama telaşında.. Gençler ise herzaman olduğu gibi günün yorgunluğuna rağmen hareket halinde..

13Ağu/150

Bağırganlı Taflan Koyu’nda bir gün..

9 Ağustos 2015 Pazar / Evin yaşlıları fındık toplamaya, gençleri Kandıra’nın en güzel  sahili olan Bağırganlı Taflan Koyu’na gittiler.

12Ağu/150

Bilinç Olmadıkça, Romantik Sevgi Bir Yere Kadar – Alptekin CEVHERLİ

alptekin cevherl,Bilinç Olmadıkça, Romantik Sevgi Bir Yere Kadar - Alptekin CEVHERLİ

Geçen gün Ege bölgemizin güzel bir ilçesine gittim. Gittiğimiz yer Türkiye’mizin cennet köşelerinden…

Bir eve misafir olarak uğradım. Duvarda oldukça eski görünümlü koç başı motifli bir el dokuması Türkmen kilimi vardı. İlgimizi çekti tabii…

Ev sahibesine sorduk, bunlar hâlâ buralarda dokunuyor mu? Cevap verdi:

- Yok, bunları eskiden nenelerimiz dokurmuş. Şimdi kimse dokuyamıyor.

- Ooo, epey kıymetlidir o zaman, dedik.

- Tabii çok kıymetli, bu bizim bayrağımız.

- Nasıl yani?

- Bize geçen yıl oğlanın tarih öğretmeni velilerle tanışmak için geldi.

- Eee?

- Aynen sizin gibi, kilim onun da dikkatini çekti. Dedi ki, ‘Bu sizin kilim çok önemli. Bunun aynısı Doğu Anadolu’da xxx şehrinde de var’ dedi. Sonra da, xxx aşiretinin tarihini anlattı. Bizim atalarımız oradan buraya kaçmış. Atalarımız kürtmüş. Orada devlet baskı yapınca buraya gelmişler. Şimdi onlar da bu kilimleri duvarlarına asıyorlarmış ki, birbirimizi tanıyalım diye...

Onun için biz de o aşiretle aynı soydan olduğumuzu belli etmek için bunları bayrak olarak evlerimizin duvarlarına asıyoruz. Hatta yeni evlenenlere de bunlardan getirtiyoruz ki, onlar da atalarını unutmasınlar.

- ???

12Ağu/150

Dr. A. Zeynep Turan Kandıra’da..

IMG_0673

11 Ağustos 2015 Salı / Kandıralılar, Kandıra Devlet Hastanesinde görevlendirilen Uz. Dr. Ayşe Zeynep Turan’ı ziyaret etti.

12Ağu/150

BU NE KAHPE DÜNYA…. / Av. Tevfik KARABULUT

tevfik karabulut  avBU NE KAHPE DÜNYA.... / Av. Tevfik KARABULUT

Dört iklim dört cihet onlarca diyar
Bitmez gecelerde dakika sayar
Bu ne kahpe dünya, bozulmuş ayar
Çoğuna hesabı görülmek düştü
Fermanı eline verilmek düştü

Kardeş kurşunuyla canlar gidiyor
Sormak lazım akıl buna ne diyor
Kabil'ler vurmaya devam ediyor
Habil'e kaderden, vurulmak düştü
Kardeşi eliyle vurulmak düştü

Kimi otururken işi bitirdi
Kimisi sığ suda gemi batırdı
Kimi hamuduyla deve götürdü
Kimine boşuna yorulmak düştü
Bu kötü kadere darılmak düştü

Kimi gerdan kırdı gülüşleriyle
Kimi alay etti bakışlarıyla
Bağrı yanıklara göz yaşlarıyla
Gelip birbirine sarılmak düştü
Acılarla her gün karılmak düştü

Tarih lanetler mi bilmem bu çağı
Virana döndürdü bahçeyi bağı
Yabanlar yıktılar evi ocağı
Mazluma yurdundan sürülmek düştü
Garibe defteri dürülmek düştü

Kalemler amade olsa ağıda
Sığar mı dersiniz acep kağıda
Hain pusularda nice yiğide
Kahpece yerlere serilmek düştü
Kalleşçe kalemi kırılmak düştü

11.08.2015