Kandıra Gıda OSB için umut ışığı–Engin ŞAHİN
Kandıra Gıda İhtisas Organize Sanayi Bölgesi projesini anlatmaya gerek var mı, bilmiyorum.
Kandıra’nın tarımsal ve endüstriyel kalkınmasına çok büyük katkı sağlaması beklenen, doğrudan 7, dolaylı olarak 30 bin kişiye iş imkanı sağlayacağı ifade edilen, Türkiye’nin bu alandaki ilk ihtisas OSB’si.
İşte hem ülkemiz hem kentimiz hem de Kandıra için son derece anlamlı olan bu proje, biliyorsunuz 5 yıldır kamulaştırmalarla boğuşuyor. 1300 dolayındaki hisse sahibi ile büyük oranda uzlaşma yoluyla anlaşılmış, ödemeler nakit yapılmış, bugüne kadar sadece kamulaştırmalara 50 milyon lira harcanmış. Ama gelinen nokta da ortada.
“Kandıra’nın milli projesi ama siyasi açıdan sahip çıkan yok” deniliyor.
Doğru. Kent genelinde böyle bir hava var. Ama anlayabildiğim kadarıyla bu havanın nedenleri de var.
Birincisi, burada özel bir yatırım söz konusu. Siyasiler ve kamu yöneticileri, işin içine ayak ucuyla bile girse farklı dedikodular çıkabilir.
İkincisi projenin en önemli ayağı kamulaştırma. Ki bu kısım siyasilerin müdahil olacağı ve olması gereken bir alan değil.
Üçüncüsü siyasetçinin engel olduğu ya da çözebileceği bir iş yok sanırım. En azından benim bildiklerim bu kadar.
Devam edelim.
Biliyorsunuz, Kocaeli 1. İdare Mahkemesi hafta başında “OSB’nin yer seçimi yanlış” şeklinde bir karar verdi. 5 yıl sonra her şeyi sil baştan yaptı. Daha doğrusu Danıştay eğer bu kararı onarsa, proje tamamen rafa kalkacak.
Halbuki bu işlerin 5 yıl sürmesine gerek var mı? İzin verilecekse de verilmeyecekse de kısa sürede karar verilsin. Ama pişmiş aşa su katılmasın, işin yarısı ya da tamamı geçtikten sonra “iptal” gibi kararlar alınmasın!
Tarafları az çok dinledim.
OSB yönetimi özetle, “Bu proje varken, henüz Namazgah Barajı’nın adı bile yoktu. Sonradan doğan bir baraj, bizim yatırımımıza nasıl engel olabilir” diyor. Ve OSB’nin baraja 11.5 kilometre uzaklıkta olduğuna dikkat çekiyor. İşin bu kısmı da hayli ilginç.
Sonra davacı tarafla görüştüm. Yani 2 bin dönümlük alana yayılan projede 2 dönümlük (binde 1) yeri bulunan ve açtığı dava ile koskoca projeyi durduran, iptal ettiren kişiyle. Yani Mürsel Yaylalı ile. Onun görüşlerini gazetemizde de okudunuz.
Yaylalı, Namazgah Barajı’nın İzmit, Derince ve Kandıra’da oturan yaklaşık 500 bin kişiye su sağladığını iddia ediyor. (Halbuki yanlış biliyor. İzmit ve Derince’ye Yuvacık suyu gider.)
- Kandıra’nın sanayiye değil turizme ihtiyacı var, diyor. Şer odakları ve çıkar grupları Kandıra’yı yemenin peşindeler, diyor. Ben insanlık adına, gelecekteki nesiller adına direnç gösterdim, diyor. Yani biraz farklı konuşuyor.
Hani aşırı sol düşüncede desem, doğru değil. Adam hamdolsun diyor, vebal diyor.
Kandıralı desem, Kandıralı değil. Hatta Kocaelili bile değil.
OSB yönetimi ile uzlaşmaya da yanaşmıyor. Yani derdi para da değil, gibi. En azından teklifleri kabul etmediğini biliyoruz.
İyi de Mürsel Yaylalı’nın amacı ne? İşte işin bu kısmını pek çözemedim.
Elbette Danıştay’ın önümüzdeki dönemde vereceği karar çok önemli.
Ancak İSU Genel Kurulu tam da geçen hafta olağan üstü toplandı. Ve Kandıra Namazgah Barajı Özel Hükümleri adlı maddeyi geçirdi.
Koruma bantlarındaki yapılaşma sorununu getirdiği kademe ile çözüme kavuşturan düzenleme faydalı görünüyor. Ama ben düzenlemenin aynı zamanda Kandıra Gıda OSB ile ilgili sorunu da çözüme kavuşturduğunu düşünüyorum. Kimse ile konuşmadım. Ama tahminim bu yönde.
Hal böyleyse, Büyükşehir Belediyesi mahkemenin iptal gerekçesini ortadan kaldırmış, OSB yönetiminin eli de Danıştay karşısında güçlenmiş demektir.
Yaşanan tüm bu gelişmeler nedeniyle inanın aklıma iki cümle geliyor:
1. Türkiye’de yatırım yapmak öyle sanıldığı kadar kolay değil.
2. Eğer bir yatırımın yapılıp yapılmayacağına mahkeme karar verecekse, 50 ayrı kurumdan izin almaya ne gerek var? Direkt olarak idare mahkemelerine sorulsun, iş bitsin.
Sizce de en doğrusu bu değil mi?
http://www.demokratkocaeli.com/kose-yazarlari/engin-sahin/gida-osb-icin-umut-isigi/
Leave a comment
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.