
SIRTIMIZDAKİ KAMBUR / 3 – Mehmet Cemal ÇİFTÇİGÜZELİ
Bir yerde sorun var ama ne? Üstelik bu sorun sürekli büyüyerek üzerimize geliyor, sonra da acımasızlaşarak bütün duyguları, özellik ve güzellikleri süpürüp gidiyordu. Peki ne idi bu?
Bu defa da Vahdet’in (07 Ocak 2016) manşeti “Ulusal Tehdit” bu yarayı yeniden gündeme taşıdı. 80 milyona yaklaşan ülkemizde sadece 1121 halk kütüphanesi var.
Burada görevlilerin sayısı ise 360!. Neden? Çünkü çoğu kütüphanemiz ilgisizlikten kapalı da ondan.
Hiç bir vali, rektör, kaymakam, akademisyen buralara uğramaz, ayrıca işi de düşmez. Hem kütüphane sayısı, hem de düzenli okuma oranında Avrupa ülkelerinin çok gerisinde olduğumuzu hatırlatan Kütüphaneci Ali Fuat Kartal “Ulusal bir sorun ile karşı karşıyayız.
Türkiye’nin okuma alışkanlığı sorunu sahipsiz durumdadır. Milli bir sorun olarak kabul edilmezse, geleceği tehdit altında olan bir ülke olacağız” diyor. Rakamlarda veriyor üstelik.
ÜLKELERE GÖRE NÜFUS VE KÜTÜPHANE SAYILARI;
Nüfus Kütüphane sayısı
ALMANYA 83 milyon 11.332
İSPANYA 48 milyon 5.209
FRANSA 65 milyon 4.008
TÜRKİYE 78 milyon 1.121
Çok acı bir tablo ve ortaya çıkan rakamlar da bize gösteriyor ki 10 bin kişiden sadece birimiz okuyoruz.
ÜLKELERE GÖRE DÜZENLİ OKUMA ORANLARI da şöyle:
JAPONYA...........................%14
ALMANYA..........................%11
İNGİLTERE........................%11
TÜRKİYE.............................%0.01
Libonet okur profili ve kitap satın alma davranışları araştırmasına göre de ülkemizde en az Ege’de % 6, Karadeniz ve Akdeniz de %9 oranında kitap okunuyormuş. Okumada %34 ile Marmara Bölgesi başı çekerken, bunu %17 ile İç, %15 ile Güneydoğu, %10 ile de Doğu Anadolu takip ediyor.
Bilim Teknoloji diye bir meselemiz var mı? (1) – Ramazan BAKKAL(*)
Bilim Teknoloji diye bir meselemiz var mı? (1) - Ramazan BAKKAL(*)
Ar- Ge ve inovasyon olmadan zenginliğe giden yol yoktur.
Hatıralara türbedarlık ederek kaç sene barınılabilir? Bilim-teknoloji meselesi Sakarya meydan muharebesinden veya TRT yayıncılığından daha mı az önemlidir?
Dalından kopan yaprağın kaderini rüzgâr, teknoloji üretmeyen ülkenin kaderini küresel güçler, komşuları ve düşmanları tayin eder.
Ülkemizin refahına katkıda bulunabileceğimiz biricik mesele Bilim ve Teknolojiye gereken
önemi vermekten geçtiği halde toplum gündeminde gerektiğince yer almıyor. Hafif sanayi denilen tekstil, plastik ürünleri, domates-limon-fındık-zeytin, incir, basit makina ihracatıyla sağlanabilen hayat standardı ve güvenli yaşama ortamı mevcut durumdur.
Türkiye’de ülkenin refahına katkıda bulunacak düzeyde bilim ve teknoloji üretiminin olmaması toplum önderleri ve aydınlar tarafından halledilmesi gereken birinci öncelikli mesele olarak görülmüyor. Batı toplumlarının zenginliğinde ana kaynağın orijinal bilimsel buluşları endüstrileşmeye çevirip pazarlamak olduğu bilindiği halde görmezden geliniyor veya üzerinde düşünülmüyor. Tarih, ülkemizin 300 yılı aşkın zamandır çektiği sıkıntıların temelinde bilim-teknolojide çağın gerisinde kalmamızın yattığını fısıldıyor: “Bilimde geri kalmışlıktan kurtulmadan stratejik bir coğrafyada huzur içinde yaşanamaz.” diye. Duyan yahut ilgilenen var mı bilmiyoruz?
Meslektaşım Mustafa Taşpınar’ın babası ebediyete uğurlandı..
19 Ocak 2016 Salı /Meslektaşım Mustafa Taşpınar’ın babası İzmit Körfez Mahallesi Emin Terzioğlu Sokak adresinde ikamet eden itfaiye amirliğinden emekli Mehmet Taşpınar (87) vefat etti.
SIRTIMIZDAKİ KAMBUR / 2 – Mehmet Cemal ÇİFTÇİGÜZELİ
ŞİMDİ NE OLACAK?
Ankara Milli Kütüphane ve TBMM Kütüphanelerine giden politikacıları araştırdım bir zamanlar. Sonra da yayınladım.
Kütüphanelerimize giden siyasetçi sayısı da azdı maalesef, gazeteci rakamı da öyleydi. Bir elin parmakları kadardı bu isimler; Hayır Diyebilen Türkiye, Türkiye Gerçeği, Siyaset Yılları, Devlet İdaresi, Cenevre Yılları, Bir Ömür(2014) kitaplarının yazarı ve henüz kaybettiğimiz Devlet ve Sanayi Bakanlıkları yapan Kamran İnan(Bitlis/Hizan 1929-1915 Ankara) ile İsraf Ekonomisi, Dost Gözüyle, Hüzün ve Kudret Mesleği Notlar, Savunma kitaplarının müellifi, Ticaret ve Kültür Bakanı olarak görev yapan Agah Oktay Güner(Bayburt 1937) Ankara Milli Kütüphane ve TBMM Kütüphanesine sık giden isimlerdi.
ABD samimi değil, Türkiye’nin bütünlüğü tehlikede – Av. Ruhittin SÖNMEZ
ABD samimi değil, Türkiye’nin bütünlüğü tehlikede – Av. Ruhittin SÖNMEZ
IŞİD, PKK ve PYD konusunda gözümüzün içine baka baka yalan söyledi.
ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’dan bahsediyorum.
Önce İstanbul'da AK Parti, CHP ve HDP'den milletvekilleriyle görüşen Biden, sonra Başbakan Ahmet Davutoğlu ile görüştü. Bu görüşmelerde neler dediği basında açıklandı.
***
IŞİD KONUSUNDA söylenenler doğru olamaz
ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden açıklamalarında “IŞİD (DAEŞ) dünyanın en büyük sorunudur. IŞİD hem ABD hem Türkiye için en büyük tehlikedir. IŞİD ile mücadele için daha fazla işbirliği için faaliyete devam ediyoruz.. IŞİD/ DAEŞ'in Türkiye’nin güney sınırında ayrı bir devlet kurmasına engel olacağız..” dedi.
Görünüşe ve ABD yetkililerinin açıklamalarına göre ABD, IŞİD (DAEŞ) ile savaşmaktadır.
Bu savaşın ne kadar süreceği konusunda ABD yetkilileri 3-30 yıl arasında süreler vermekte.
Mesela Obama’nın Suriye sorunu özel temsilcisi olan Büyükelçi Brett McGurk, “IŞİD o coğrafyadan temizlendikten sonra bile nokta eylemlerle terör tehdidi olmayı bir süre daha devam ettirebilir” kaydını koyarak, IŞİD’i etkisizleştirmek “3 yıl sürebilir” diyor.
Muhammer Kırdemir’in daveti..
19 Ocak 2015 Salı / Muhammer Kırdemir kardeşim, bir hafta öncesinde kar yağarsa balık ziyafetine davet etti.
SIRTIMIZDAKİ KAMBUR / 1 – Mehmet Cemal ÇİFTÇİGÜZELİ
Yavuz Bülent Bakiler ustamız ile yarım asırlık bir hukukumuz var. Kendisini 1950’li yıllarda Serdengeçti’deki şiirlerden tanırım. Gel zaman git zaman Ankara’da birlikte olduk. TRT’de beraber çalıştık. Türkiye Yazarlar Birliği (1978) ile Mehmet Akif Ersoy Fikir ve Sanat Vakfı (1984) kurucuları arasında yer aldık. İstanbul’da da görüşüyor, birlikte etkinliklere katılıyoruz. Ümraniye’deki bir programa beni de götürmüştü. Salon boşa yakındı. Yavuz Bülent Bakiler sık sık espriler yapar, kara mizah gelişmelere dikkat çeker. Bu defa da öyle oldu. Salona sordu “İçinizde kitap okuyan var mı?” diye. Bir kişi elini kaldırdı. “Peki gazete okuyan?” Salondan çıt çıkmadı. Toplantıya katılanlar Yavuz Bey’in kızacağını sandılar.
-Güzel.. çünkü İslamın ilk emri “Okuma” olduğu için sizler bu kutsi emre uyarak, riayet ediyorsunuz. Tebrik ederim!
İnce kara mizahı kimse anlayamadı. Bir başörtülü kız öğrenci elini kaldırdı ve hemen konuşmaya başladı:
-Hayır Efendim, İslamın ilk emri “oku”dur. Okuma değil.
Yavuz Bülent tebessüm etti:
-Ya öyle mi?
-Evet öyle.
-Peki niçin okumuyorsunuz, insanlarımız kitap okumuyor?
Bir tartışma başladı dinleyiciler arasında. Kimisi “Kur’an” okuduğunu anlatıyordu, kimisi sabahları mutlaka televizyon haberlerini izlediği için ihtiyaç hissetmediğini, bazıları öğretmeni her gün onlara kitap özetleri anlattığı için böyle davrandıklarını hatırlattılar.
Yavuz Bülent Bakiler gelişmiş ülkelerdeki basılan kitap sayılarını, mevcut kütüphane rakamlarını, bunları takip eden insan sayısını söylediğinde herkes başını önüne eğdi. Etkilenen oldu, umursamayanlar oldu.
Kebapçı Selman da…
19 Ocak 2016 Salı / Ender Şenol ağabey bizi 28 Haziran Mah Kocatürk Geçidi No: 17 İzmit adresindeki Kebapçı Selman’a getirdi. Birmüddet sonra başka meslektaşlarımızda geldi.
İDAMA TEBESESSÜM, ONURA MERHABA – Mehmet Cemal ÇİFTÇİGÜZELİ
İDAMA TEBESESSÜM, ONURA MERHABA - Mehmet Cemal ÇİFTÇİGÜZELİ
Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş rahmetli Milli Eğitim Bakanı Tevfik İleri’nin (Hemşin 1911- Ankara 1961) adı geçince “Abide Şahsiyet” diye anlattı. Şair Yavuz Bülent Bakiler ise O’na “Bayrak Adam” , bazı aydınlar da “Anıt Adam” diyorlar. Bunlara katılmamak mümkün değil elbette. Soyadı Kanunu çıkmadan önce adı Yüksek Mühendis eski MTTB Reisi Tevfik Celal, daha sonra Ahmet Tevfik İleri oluyor. Daha çocuk yaşta sigara kağıdı satarak aile bütçesine katkı veriyor. Fatih Gelenbevi Ortaokulu’ndan mezun olunca tercihan İstanbul Teknik Üniversite’sine kabul ediliyor. Tevfik İleri daha öğrenci iken bile talebelerin “Tevfik Abisi” idi. Herkesi kucaklıyor görüşü ne olursa olsun. MTTB Genel Başkanı oldu. Vagon Lit, Vatandaş Türkçe Konuş, Yerli Malı Haftası, Razgırat Olaylarında Tevfik Abi hep önde. Göz altına alınıyor arkadaşlarıyla birlikte. İdealinden vaz geçmiyor. Üniversite yönetimi mezun olunca Tevfik İleri’ye adeta rica ediyor okulda kalması için. Akademik çalışmalarda bulunmasını istiyorlar. Ancak o “Anadolu’ya gideceğim, taşranın imarıyla halkıma hizmet edeceğim” diyor başka bir şey demiyor. Hep söylediği şey “kalbim küt küt değil, Türk Türk diye atıyor”
İlk ataması Erzurum’a oluyor Mühendis Tevfik Bey’in. Bir hemşehrisi Vasfiye Hanım ile evlenerek damı, çatısı, duvarı tartışılabilecek bir evde ikamet ediyorlar Dadaşlar diyarında. Mühendislik hizmetlerinin dışında Erzurum köylerini dolaşıyor, başta eğitim olmak üzere her konuda halkın yardımına koşuyor.
07.12.1997 Saat 11:00 – 12:00 Kuruçeşme Belediyesi Nikah Salonu–İzmit / Nostalji..
07.12.1997 Saat 11:00 - 12:00 Arası Yer Kuruçeşme Belediyesi Nikah Salonu “Yeğenim Türkan Baykara’nın biricik oğlu.. Şimdilerde üniversite öğrencisi)
Cem beyden gelen hediye..
20 Ocak 2016 Çarşamba / Cem Gülpınar SMMM.. Meslektaşım Cem beyin babası Körfez’de tüp ticareti yapıyor..
Cuma buluşması..
22 Ocak 2016 Cuma / Doktor H. İbrahim Kahraman ağabey vefat eden bir tanıdığımın cenazesi var dediğinde bende tanıyorum, o halde Cuma namazında Fevziye Camiinde buluşuyoruz dedi.
GÜNEYDOĞUDA NELER OLUYOR? – Dede Ersel AKSU
GÜNEYDOĞUDA NELER OLUYOR? - Dede Ersel AKSU
ÇÖZÜM SÜRECİ İLE BAŞLAYAN ÇÖZÜMSÜZLÜK
Aylardır gözümüz kulağımız Güneydoğu’da. Aynı ülke içinde, savaşa girmiş iki ülke gibiyiz.