Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

ahsen okyar
11Haz/210

ASALET SOYDAN DEĞİL RUHTAN GELİR – Özge DURMUŞ

ASALET SOYDAN DEĞİL RUHTAN GELİR – Özge DURMUŞ

Asalet...

Soy ile alakası olmayan ruhtan geliştir. Her ruh aynı olmaz. O yüzden her ruh kendi eş değer ruhu ile anlaşabilir. Aynı aileden olup da insanların birbirinden çok farklı olmaları, ruhlarının farklı seviyelerde olmasındandır.

Ne kadar asil ruhlu bir insan deriz mesela. Asalet, asillik birçok insanda göremediğimiz bir özellik. Yozlaşan bir toplum ve dünyada, özlediğimiz sadece kelimelerde duyduğumuz bir kavram. Asalet ile edep kelimesi de birbirine sıkı sıkıya bağlıdır aslında. Edep olmadan asalet olamaz. İstediği kelimeyi hiç düşünmeden, seçmeden bir silah gibi karşısındaki kişiye ustalıkla kullanabilen, bağırıp çağıran böylece kendini haklı duruma getirenlere kısaca edepsiz diyoruz. Karşısındaki insan susuyorsa daha da üste çıkarlar utanmadan. Halbuki karşısındakinin sessizliği haksızlığından değil aynı seviyesizlikte olmayışındandır. Maalesef edepsiz olanlar  bu sessizliği anlayamazlar. Sessizlik aslında çok şey anlatır. İlk önce, ağzınızdan çıkan kelimelerin bile israf olduğunu düşünürsünüz. Çünkü siz ne derseniz deyin, istediğiniz kadar açıklamaya çalışın fark etmez. Kötü niyetli kişinin beyninde ne varsa o sabittir. Değiştiremezsiniz. O yüzden hiç vakit kaybetmeye gerek yoktur. Zaman herkes için değerli. Geriye gelmeyen şeylerden biri de zaman. Herkes için harcanamayacak kadar önemli. Ancak ve ancak bizim için değerli insanlara zaman ayırmamız daha doğru olur. Gerisi lüzumsuzdur.

11Haz/210

Nostalji; 20 sene önce BUGÜN: Ortam Gazetesi, 11 Haziran 2001 Pazartesi

IMG_3311

11Haz/210

Jilet keskindir..

1230d9b0-22a8-41f3-814f-917718ca7223

Kategori: Mesaj Yorum yok
10Haz/210

Dört başı mamur yozluk – Süleyman PEKİN

Dört başı mamur yozluk – Süleyman PEKİN

Baş olmayı, köşe olmayı severiz ama en çok da dört başı mamur bir hayat düşleriz. Yahut da en azından belli konularda dört köşe olmayı arzularız, umarız. Çıkarlarımızı dört gözle takip eder ve menfaatimiz söz konusu oldu mu dörtnala koşturmayı pek severiz. Dahası çoğumuz insan olma adına tek bir adım atmadan yada başka insanlar için tek bir iyilik bile yapmadan dört dörtlük olduğumuzu zannederiz.

Bu dörtlemelerin dördüncü gün’le (cıhar-şenbe /çarşamba) çağrışım olarak ilgisi var mı bilmiyorum; ben daha çok sosyo-politik dört eğilimle ilgili girizgâh olsun diye fırınlamıştım, hani şu Özal’ın siyasette birleştirdiği DÖRT EĞİLİM: Liberaller, sosyal demokratlar, milliyetçiler ve muhafazakârlar.

Dördüncüsü hem ilk üçünü iç etti hem de Tazmanya canavarı gibi et-but, aş-iş, para-pul, makam-mevki, değer-kıymet; ne bulursa yedi, yaladı - yuttu. Şimdilerde de kendini yiyip bitirmekle meşgul. Doymadılar dünyalığa, tapına durdular varlığa..

10Haz/210

Nostalji; 20 sene önce BUGÜN: 10 Haziran 2001 Pazar

IMG_3308

Kategori: 2001, Nostalji Yorum yok
10Haz/212

NASIL BİR HAYATIN OLDUĞUNU SÖYLEYEYİM – Prof.Dr. Ekrem ÇULFA

BANA-ALGILARINI-SOYLE-SANA-NASIL-BIR-HAYATIN-OLDUGUNU-SOYLEYEYIM

BANA ALGILARINI SÖYLE SANA NASIL BİR HAYATIN OLDUĞUNU SÖYLEYEYİM – Prof.Dr. Ekrem ÇULFA

Bir düşünceniz vardır ama bu düşünce gerçeklikle uyumlu değildir. Sonucunda da negatif hislere sebebiyet verir. Bu yazıda da yaygın bilişsel çarpıtmaların isimleri ve ne anlama geldiklerinden bahsedeceğim. En sonunda da bilişsel çarpıtmalar ile ilgili yapabileceğiniz birçok taktikler var. Sonuna kadar ilgi ve merakla okuyun ve anlamaya gayret edin lütfen.

Bilişsel çarpıtmalara verebileceğimiz bir başka tanım da irrasyonel düşünme olur. Bunlar mesela “Şu hayatımda bir tek boynuzlu at (unicorn) bile göremedim!” diye düşünüp ağlamaya benzer. Kişi tek boynuzlu at görmeyi beklediği müddetçe de hayal kırıklığı devam edecektir, çünkü bu düşünce gerçeği yansıtmıyor, tek boynuzlu at diye bir şey yok, göremez. Bu örnekte bu durum çok basitken beynimiz bilişsel çarpıtmaları o kadar normalmiş gibi sunar ki, biz de hemencecik ona inanırız. Ve yine gerçeklikle uyumlu olmayan bu düşünce negatif hislere sebebiyet verebilir.

Bilişsel çarpıtmalar, Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT; Cognitive Behavioral Therapy; CBT) ile yaygınlık kazanmışlardır.

Bilişsel çarpıtmaları öğrenmek önemlidir çünkü olayların bizim üzerimizdeki etkisini olayları nasıl yorumladığımız, yani nasıl düşündüğümüz belirler.

Olaylar değil seni üzen, bilişsel olarak çarpıtmış olduğun düşüncelerin seni üzüyor.

Bu fikre itiraz ediyor olabilirsiniz, ama şöyle değerlendirelim istiyorum. İlk olarak olayların değil düşüncelerin bizi üzdüğü herhangi bir olaya üzülmememiz gerektiği anlamına gelmiyor. Sevdiğiniz birini kaybettiğinizde üzülmeniz normaldir. İşten kovulduğunuzda, boşandığınızda, ne zamandır beklediğiniz bir şey gerçekleşmediğinde, üzülmeniz normal. Bu düşüncelerinizi değiştirin ve üzülmeyin demek değil. Ancak Alzheimer’ li birini ele alalım, eşi vefat ettiği ona söyleniyor, ama üzüldüğü gözlemlenmiyor. Bildiğiniz gibi Alzheimer hastalarının algısında ve hafızasında sorunlar olmaya başlar, ileri derecede Alzheimer’ li birine “eşin vefat etti” dendiğinde onu algılamayabilir. Bu durumda olay aynı, eşinin vefatı, ama arada algı aşamasındaki eksiklik, duygunun da gelişini engelliyor. İşte bu bize olayların değil, olayları nasıl algıladığımızın bizim duygularımızı belirlediğinin göstergesi. Kayıp, ayrılık gibi durumlarda üzüntü, doğum, kazanç gibi konularda mutluluk duymak normalken, bazen algılarımız dış dünyada olanı bize çarptırarak ulaştırırlar, ve bu sefer asıl olaylarla uyumsuz duygular içerisine gireriz.
İşte bilişsel çarpıtmaların da yeri burası.

 

10Haz/210

Nostalji; 20 sene önce BUGÜN: Kocaeli Gazeteleri, 10 Haziran 2001 Pazar

IMG_3309

10Haz/210

*60 yıldan sonra, bu 10 eylemden sakınılmalıdır.*

✅Dünyadaki misafirliğimiz 2 x 30’u aştıysa hâl ve hareketlerimize biraz daha özen göstermeliyiz

*Uzman uyarısı*

*60 yıldan sonra, bu 10 eylemden sakınılmalıdır.*

*1. Basamak çıkmayın.*
*Çıkmak zorundaysanız, korkuluklara sıkıca tutunun.

*2. Kafanızı hızlıca çevirmeyin.*
*Gövdenizle dönün.*

*3. Ayak parmağınıza değmek için gövdenizi bükmeyin.

*4. Pantolonunuzu ayakta giymeyin.                                                    *Donunuzu oturarak giyin.*

*5. Sırtüstü uzanırken birden oturmayın.                                           *Gövdenizi sol ya da sağ yana çevirerek oturun.*

*6. Jimnastik yapmadan gövdenizi bükmeyin.                              *Önce, tüm gövdenizi ısıtın.*

*7. Geriye doğru yürümeyin.*
*Geriye doğru düşmek önemli bir yaralanmaya yol açabilir.*

*8. Ağır kaldırmak için belinizi bükmeyin.*                             *Dizlerinizi bükün ve ağır nesneyi yarı çömelerek kaldırın.*

*9. Yataktan hızlı kalkmayın.*                                                                  *Kalkmadan önce birkaç dakika bekleyin.*

Önemli bir konu da, hep hareketli olmanız ve olumlu düşünmenizdir.

Sıkı çalışmayla geçen tüm yılların ardından, şimdi yaşam başlamıştır.
Şimdi yaşamın tadını almak zamanıdır, rahat olun ve gülleri koklayın.

.

Kategori: Mesaj Yorum yok
10Haz/210

İlham Aliyev diyor ki!..

unnamed

Kategori: Mesaj Yorum yok
9Haz/210

Kardeşlerimiz geldi..

IMG-5274

4 Haziran 2021 Cuma /  Filiz ile Ünsal Uçar kardeşlerimiz ziyaretimize geldi. Komşumuz Nazmi Aydın da gelince keyifle sohbet edip, kahvelerimizi yudumladık. Sağ olsunlar..

9Haz/210

Nostalji; 20 sene önce BUGÜN: Kocaeli Gazetesi, 09 Haziran 2001 Cumartesi

IMG_3306

Kategori: 2001, Nostalji Yorum yok
9Haz/210

İlber Hocamızın hatırlatması..

PHOTO-2021-06-06-13-11-34 (1)

Kategori: Mesaj Yorum yok
8Haz/210

Kocabayramlar da; Fatma – Oktay Ergün çiftinin misafirleri..

IMG-5187

30 Mayıs 2021 Pazar / Fatma – Oktay Ergün çifti Kocabayramlar’daki evlerinin önünde akraba ve komşularını ağırladı.

Zeki, Fethi ve Oktay Ergün kardeşler, eş ve çocukları ile birlikte, Komşuları; Ergün Bayram ile Nursel – Ahsen Okyar çifti ziyarette hazır bulundu.

8Haz/210

Nostalji; 20 sene önce BUGÜN: 08 Haziran 2001 Cuma

IMG_3304

8Haz/210

PEKER- KÜLÜNK- DEMİRÖREN- ERDOĞAN – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin s

PEKER- KÜLÜNK- DEMİRÖREN- ERDOĞAN - Ruhittin SÖNMEZ

Doğan Medya Grubunun Ziraat Bankası kredisi ile Demirören Grubuna satışının bir kısmını biliyorduk. Şimdi Sedat Peker’den öğrendiklerimizle beraber olayı özetleyelim:

Türkiye’de “merkez medya” dediğimiz alanın en büyük grubu Doğan Medya idi. AKP iktidarından sonra, bu grubun sahibi Aydın Doğan sürekli tehdit altında çalıştı. Bir yandan büyük vergi cezaları, diğer taraftan kendisi ve ailesi fertlerinin hapse atılacağı tehditleriyle AKP’ye yakın bir yayın politikasına doğru yönlendirildi. Fakat tiraj ve reyting kaybı yaşamamak için zaman zaman gerçek bir merkez medya gibi davranmak durumunda kalıyordu.

8Haz/210

Nostalji; 20 sene önce BUGÜN: Özgür Kocaeli Gazetesi, 08 Haziran 2001 Cuma

IMG_3303

Kategori: 2001, Nostalji Yorum yok
8Haz/210

"KAMU YÖNETİCİLERİ ZENGİNLEŞEMEZLER"

hz_omerin_tarihi_ictihadi_kamu_yoneticileri_zenginlesemezler_h85646 (1)

"KAMU YÖNETİCİLERİ ZENGİNLEŞEMEZLER"
Hz. Abbas'ın valilik görevi biter ve Mekke'ye bir kaç deve yükü mal ile döner.
Hz. Ömer ya! Abbas bu mallar nedir?, diye sorar.
Hz. Abbas ya! Ömer "ticaretten kazandığım mallardır" der.
Hz. Ömer "Abbas, bu malları hazineye vermelisin" der.
Hz. Abbas " ya! Ömer benden şüphenmi var?" diyerek malları hazineye vermeyi reddeder.
Hz. Ömer bu kez Halife Ebubekr'e giderek Hz. Abbas'ın mallarına el koymasını ister.
Hz. Ebubekr " ya! Ömer bu kişi Abbas'tır. Ondan nasıl şüphelenirsin" der ve Hz. Abbas'ın mallarına el konulmasını reddeder.
Hz. Abbas sabaha kadar rüyasında suda boğulduğunu görür.
Sabah vakti ilk işi Hz. Ebubekr'e gider durumu anlatır ve bütün malları hazineye bağışlar.
Hz. Ömer'i çağırırlar ve "ya! Ömer sen haklı çıktın.                               Bu karara nasıl vardın" diye sorarlar.
Hz.Ömer içtihadını açıklar;
Ben PEYGAMBERİMİZ (S.A.V) duydum şöyle buyurdu :
"KAMU YÖNETİCİLERİ ZENGİNLEŞEMEZLER."
Rabbim bizi rızana uygun yaşamayı lütfeyle, hesabını veremeyeceğimiz işlerden de uzak eyle.

Amin..

Kategori: Mesaj Yorum yok
8Haz/210

Nostalji; 20 sene önce BUGÜN: Kocaeli Gazetesi, 08 Haziran 2001 Cuma

IMG_3302

Kategori: 2001, Nostalji Yorum yok
8Haz/210

Yaşlanmak..

unnamed (3)

Kategori: Mesaj Yorum yok
7Haz/210

Nuh’un Çağrısı – Prof.Dr. Hacı DURAN

hacı duran a

Nuh’un Çağrısı – Prof.Dr. Hacı DURAN

Nuh peygamber, dokuz yüz yıl yaşadı. Bu süre içerisinde çocuklarını, eşini ve halkını kendine, Allah’ın koyduğu kurallara göre yaşamaya ve bu yaşamın sunacağı kurtuluşa inandıramadı. Ama tek bir çağrı ile, bütün hayvanları kurtuluş gemisine binmeye inandırdı.

Benzer bir durumu Hz. Musa örneğinden de görebiliyoruz. Hz Musa, Allah’ın adalet kuralını çiğneyerek kendi toplumu ve cemaatinden olan birisini kayırdı. İşlediği suç için tevbe etti, Allah’tan bağışlanma diledi. Firavun’un devlet kurallarını, kanunları ve yürürlükteki uygulama biçimlerini çiğnedi. Kendi cemaatini destekledi. Sonra cemaatini Firavun’un baskısından, sömrüsünden, işkencesinden, kötü uygulamalarından kurtardı.

Ama Hz. Nuh’un başına gelen O’nun da başına geldi. Kurtardığı, koruduğu, bağlılığından dolayı günah işlediği ve uğruna makamını bıraktığı toplumu, yakınları ve cemaati her girişiminde Musa’yı yalnız bıraktı. Musa’ya güvenmedi. Musa’nın sunduğu yasalara, değerlere ve kurallara göre yaşamadı. Hep direndi. Hep yalan söyledi, yalan uydurdu, Musa’ya kötülük yapmaya çalıştı.

Örnekleri çoğaltmak mümkündür. Neden insan kendinden birisine inanma ve o çağrıya göre davranma eğiliminde kaçınıyor? Neden hayvanlar Hz. Nuh’a güvendi de insanlar güvenmedi. Neden yahudi olmayan bizler, Musa’ya binlerce yıl sonra inandık da, Yahudileri kayıran Musa’ya dönemin yahudileri güvenmedi, inanmadı.

Günümüzde Hz. Musa ve Hz. Nuh örneğini bilen müslüman toplumlar; kendi inançlarının kurallarına, değerlerine, çalışma ve üretme yöntemlerine göre davranmıyor. Diğer insanlarla etkileşimde bulunurken güven vermiyor. Karşı tarafı güvenli bulmuyor. Ürkek ve kaçamak davranıyor. Eline topluma ait bir güç geçince pervasız bir tarzda, kötülük yapmaktan, kuralları çiğnemekten kaçınmıyor.

Bu durumda soruyu şöyle sorsak ne olur? Şu anda Musa’ya ve Nuh’a güveniyoruz ve inanıyoruz diyenler, o dönemde yaşasalardı, şu anki inançlarına bağlı olarak mı davranırdı? Yoksa o dönemin yahudileri ve Nuh kavmi gibi isyancı mı? Olurlardı.

Soru, önceden yaşanmış bir örnek olaya inandık demenin fiili sonuçları ve uygulamaları ile ilgilidir. Geçmiş örnek olaya inanç düzeyinde bağlılık, beşeri, sosyal, uygulamalı bir bağlılık olmayabilir. Dolayısıyla geçmiş örnek olayın kötüleri gibi olmama ve onlara karşı olma inancı bir filimdeki kötülük aktörlerine tepki göstermeye benziyor.

Kategori: Makale Yorum yok