Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

8Haz/210

PEKER- KÜLÜNK- DEMİRÖREN- ERDOĞAN – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin s

PEKER- KÜLÜNK- DEMİRÖREN- ERDOĞAN - Ruhittin SÖNMEZ

Doğan Medya Grubunun Ziraat Bankası kredisi ile Demirören Grubuna satışının bir kısmını biliyorduk. Şimdi Sedat Peker’den öğrendiklerimizle beraber olayı özetleyelim:

Türkiye’de “merkez medya” dediğimiz alanın en büyük grubu Doğan Medya idi. AKP iktidarından sonra, bu grubun sahibi Aydın Doğan sürekli tehdit altında çalıştı. Bir yandan büyük vergi cezaları, diğer taraftan kendisi ve ailesi fertlerinin hapse atılacağı tehditleriyle AKP’ye yakın bir yayın politikasına doğru yönlendirildi. Fakat tiraj ve reyting kaybı yaşamamak için zaman zaman gerçek bir merkez medya gibi davranmak durumunda kalıyordu.

****

AKP yönetimi bu grubu tamamen ele geçirmek istediği için baskılar artırıldı. Bu kapsamda Hürriyet Gazetesi, AKP Gençlik kolları tarafından, basıldı. Bu baskına AKP Milletvekili Metin Külünk’ün isteğiyle Sedat Peker’in adamları dahil oldu.

Aydın Doğan o kadar korktu ki Kanal D, CNN Türk, Hürriyet, Posta, DHA, D&R dahil bütün medya grubunu gerçek değerinin dörtte biri kadar bir fiyatla Demirören Grubuna satmak zorunda kaldı. (21 Mart 2018)

****

Ziraat Bankası tarım ve hayvancılığı desteklemek üzere kurulmuş bir devlet bankası. Fakat Demirören Grubuna medya grubu satın alması için 750 milyon dolar kredi verdi. Hem de 2 yıl ödemesiz, 10 yıl vadeli özel bir krediydi bu. Buna rağmen (şimdi Peker’den öğreniyoruz ki) Demirören Grubu bu krediyi ve faizlerini ödememiş.“Çiftçinin ödenmeyen borçları için traktörlerini haczedip sattıran” Ziraat Bankası Demirören’e bir işlem yapmamış.

Kredi, faizleriyle beraber 1 milyar doları aşıyor. Ziraat Bankası’nın Türkiye’de mevcut 10 milyon çiftçi ailesine verdiği kredi toplamı kadar büyük bir meblağ. Bu para çiftçimize destek amacıyla kullanılsa idi tarım ve hayvancılıkta yaşadığımız sıkıntıların çoğu çözülmüş, çiftçimiz ekonomik açıdan güçlü bir hale gelmiş olurdu. Ziraat Bankası da daha sağlam bir mali yapıda olurdu.

****

Sedat Peker, Demirören’in medya grubunun “emanetçisi” olduğunu iddia ediyor. Demirören Medya grubunu da, Sabah/ A Haber Grubu gibi, gerçekte Serhat ve Berat Albayrak kardeşlerin yani Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın damadı ve kardeşinin yönettiğini iddia ediyor.

Bütün bu işleri Albayrak kardeşlerin kotarması mümkün değil. Bu yüzden Sedat Peker medya gruplarını emanetçilere emanet eden kişi olarak yukarıları işaret ediyor.

****

Sedat Peker’in bahsettiğim iddiaları dehşet verici.“Emanetçilik” konusu bir yana ama diğer iddiaların dayanaksız olduğunu ispatlamak çok kolay.

Bu kadar ağır ithamlar olduğuna ve bu ithamlara vatandaşların büyük çoğunluğu inandığına göre, muhataplarının yerinde kim olsa uykularının kaçması gerekir. Her gün uykuları kaçacağına iddiaların doğru olmadığını belgeleriyle birlikte açıklanması daha mantıklı değil mi?

Metin Külünk Hürriyet baskını için “Sedat Peker’den adam istemedim, kamera görüntüleri incelensin, olayda Peker’in adamları yoktu” diyebilir. Ama günler geçti böyle bir açıklama yapmadı.

Ziraat Bankası, “verdiğim kredinin şu kadar taksiti ödendi” diyebilir. Demirören de “aldığım kredinin şu kadarını ödedim” diye makbuzlarını gösterebilir. Ama yapılmadı.

****

Sedat Peker’in olayın bundan sonrasına dair yine çok ciddi bir iddiası var.

Peker, Demirören’in Ziraat Bankası’na kredi borcunu ödemesi için Kemerburgaz Göktürk’te olan büyük bir arazide imar değişikliği ile 1 milyarlık bir rant yaratılacağını anlattı.

Böylece iddiasına göre, Demirören (daha doğrusu O’na bu işi emanet eden) Türkiye’nin en büyük medya grubunun sahibi olurken, cebinden hiç para çıkmamış olacak.

Demokrasilerde medya 4. Kuvvet olarak anılır. Kuvvetler birliği içerisine 4. Kuvveti de dahil etmek, bu antidemokratik eylem için hukuka aykırı ve tasavvuru güç yöntemler kullanmak ciddi iddialar.

Demokrasi tarihimizde unutulmayacak vakalar bunlar.

****************************

SİSTEM METİN KÜLÜNKLER ÜRETİYOR

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu “Sedat Peker bir siyasetçiye her ay 10 bin dolar maaş veriyor” demişti. Soylu açıklamak görevi olduğu halde bu siyasetçinin kim olduğunu söylemedi. Ancak ipuçlarından bu kişinin AKP eski milletvekili ve MKYK üyesi Metin Külünk olduğunu dile getirenler oldu. Metin Külünk “bu kişi ben değilim” diyemedi.

Sedat Peker 9. Videosunda “Metin Külünk’e 10 bin dolar maaş vermediğini, daha fazla paralar verdiğini” anlattı. Seçim kampanyalarında Külünk’ün arabasına yüklü miktarda paralar koyduğunu söyledi. Hatta başka milletvekillerine de para verdiğini ima etti.

Külünk’ün bir akrabasının tefeciye olan borcu için Peker’in devreye girmesini istediği iddiası da ilginç. Bir milletvekilinin hukuki ihtilaf için çözümü “yargı” yerine “mafyadan” araması demokratik bir ülkede büyük olaydır.

Ama olay bundan ibaret değil. Sedat Peker isminin lekelenmesini istemediği için devreye girmediğini ve Külünk’ün akrabasının, bugünkü değeri 1,5 milyon TL olan, borcunu kendisinin ödediğini anlattı.

Sedat Peker ile Metin Külünk ilişkisi anlaşılan çok yönlü ve çok derin. Peker, Hürriyet Gazetesinin basılması, Eski Milletvekili Feyzi İşbaşaran’ın karakolda dövdürülmesi olaylarını Külünk’ün ricasıyla yaptığını itiraf etti.

Külünk’ün bu eylemleri kendi iradesiyle yaptırmış olması mümkün müdür? Bilemiyorum.

Türkiye’de zerre demokrasi kaldıysa bu olaylar soruşturulur, ilgililer yargılanır.

Metin Külünk sadece bu kirli ilişkilerle anılmayacak. 17/25 Aralık yolsuzluk tapeleri çıktığında söyledikleri de unutulmazdı: “İnsanların günah işleme özgürlüğüne müdahale edilmiştir. 17 Aralık operasyonu Allah'ın hududuna müdahaledir" diyebilmişti.

Anlaşılan kendisi “günah işleme özgürlüğünü” doyasıya yaşamış.

Sistem bu gibi adamları üretiyor ve ödüllendiriyorsa sıkıntı büyük demektir.

07 Haziran 2021

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.