YEREL YÖNETİMLER VE SOSYAL HİZMET UYGULAMALARI – Yrd. Doç. Dr. Yusuf GENÇ
YEREL YÖNETİMLER VE SOSYAL HİZMET UYGULAMALARI - Yrd. Doç. Dr. Yusuf GENÇ Sakarya Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sosyal Hizmet Bölümü Öğretim Üyesi
GİRİŞ
“Yerel yönetimler”, ulusal sınırlar içerisindeki değişik büyüklüklerdeki topluluklarda yaşayan insanların, ortak ve yerel nitelikteki gereksinimlerini karşılamak amacıyla kurulan ve hukuk düzeni içerisinde oluşturulmuş olan anayasal kuruluşlardır.
Bununla birlikte “yerel yönetimler” kavramı içerik ve uygulama alanları açısından farklı anlamlar taşımaktadır.. Dünya literatüründe özellikle uygulama alanlarına baktığımızda bu farklılıklar daha da önem arz etmektedir. Avrupa’da yerel yönetimler daha fazla yetkilerle donatılmış, içinde bulunduğu bölgenin çevre şartları, sosyal, kültürel, ekonomik, etnik ve yönetim durumuna göre şekil almış ve adem-i merkeziyet anlayışına daha yakın olduğu görülmektedir. Merkezi yönetimin denetimi altında ama merkezi rahatlatan, bürokrasiyi azaltan, gerekli müdahalelerin daha kolay ve hızlı yapıldığı, hizmetlerin verimli üretildiği ve insanlara daha rahat ulaşılabilindiği bir yapı arz etmektedir.
Ülkemizde yerel yönetimler son zamanlarda daha fazla güçlendirilmiş, kaynak aktarımı yükseltilmiş, etki ve yetki alanları genişletilmiş adem-i merkeziyet savına yaklaşmış bir değişim geçirmektedir. Gerek İl Özel İdareleri ve gerekse belediyeler yeni çıkan yasalarla yerelleşme anlayışında daha güçlü duruma gelmiş ve hizmet alanları genişletilmiştir. Türkiye'deki yerel yönetimler 1982 Anayasası'nın 127. Maddesine göre; il, belediye ve köy halkının mahallî ve müşterek ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulan kamu tüzel kişileridir. Bu fonksiyonları Belediyeler, İl Özel İdareleri ve köy yönetimleri yerine getirmektedir. Bu kurumlar arasında en önemli işlev ve imkânlar belediyelerdedir. Belediyeler halka dayalı kurumlar olmak durumundadır. Ancak ülkemizde bunu ileri sürmek oldukça zordur. Çünkü belediyeler ile halkın en yakın etkileşimi ile yalnızca seçim dönemlerinde olmaktadır. Oysa yerel yönetimlerin işleyişi ve çalışması sırasında denetlenmesi, belirli bir grubun tekelinden çıkarak, kentte yaşayan her kesimden gelen kişiler aracılığıyla gerçekleştirmeye çalışmalı ve bunun için gerekli koşullar sağlanmalıdır[1].
Merkezi yönetim halkın yerel ihtiyaçlarının karşılanmasında yetersiz kalacağından yerinden yönetim burada önem taşımaktadır. Bu anlamda yerel yönetimler; “kendini yöneten topluluk olmak, yerel nitelikli ihtiyaçları karşılayan bir örgüt olmak ve merkezi hükümetin bir alt birimini oluşturmak gibi anlamlar taşımaktadır[2]. Yerel yönetimlerin var oluş nedenlerini ekonomik, hukuksal, siyasal ve sosyal faktörlere bağlayabiliriz.
Yerel yönetim anlayışının temelinde yerel demokrasi değerleri vardır. Bu değerler yerel toplulukların kendilerini yakından ilgilendiren konularda kendi kendilerini özgürce ve demokratik yol ve yöntemlerle yönetmelerini öngörmektedir. Bu demokratik değerler yanında yerel yönetim kuruluşlarının üstlendikleri kamu hizmetlerinin yürütülmesinde, merkezi yönetime göre etkinlik ve verimliliği daha iyi şekilde gerçekleştiren kuruluşlar olarak değerlendirilmektedir.[3]. Bu bağlamda demokrasinin güçlendirilmesi ve yaygınlaştırılması konusunda yerel yönetimlere daha çok görev düşmektedir[4].
Yerel yönetimlerin güçlenmesi ve fonksiyonlarını yerine getirmesi beraberinde yerel kalkınmayı da getirecektir. Yerel kalkınma yerel dinamikleri harekete geçirmek suretiyle yerel toplulukların ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal alanda sürdürülebilir kalkınma ilkelerine uygun olarak gelişimini sağlamayı hedeflemektedir. Yerel kalkınmanın temel ilkeleri şu şekilde özetlenebilir:[5] Kalkınma insan odaklı olmalıdır. Salt büyümeyi amaçlayan; büyümenin bireylere ve topluma nasıl yansıdığını ihmal eden yaklaşımlar yeterli değildir. Kalkınma mümkün olduğu kadar eşitlikçi ve kapsayıcı olmalı; belediyeler kalkınmanın öncülüğünü üstlenirken; sonuçların toplumun değişik katmanlarını nasıl etkilediğini izlemeli, ve gerektiğinde kalkınma sürecinden eşit pay alamayan kesimleri gözetici, pozitif ayrımcı politikalar uygulamalıdır. Kalkınma çok boyutlu (ekonomik, sosyal, kültürel, siyasî) bir süreçtir ve bu boyutlar arasında bir tamamlayıcılık etkisi yaratılması gözetilmelidir.
Yörenin sosyo-kültürel kalkınmanın boyutunu teşkil eden yerel sosyal hizmetler ise, toplumsal düzeyde ve değişik sosyal gruplar arasında barışı ve uyumu sağlayacağı için, ekonomik ve siyasî gelişmenin de unsurudur. Sosyal politikaların gayri maddî alanını kapsayan sosyal hizmetlerin çalışma alanlarını ve etkilerini inceleyen makalemizde değişik sosyal gruplara yönelik sosyal hizmet programları da tanıtılacaktır.
Sosyal Hizmetler Bağlamında Sosyal Devlet ve Sosyal Belediyecilik İlişkisi
2828 sayılı Kanunun 3. maddesinde de sosyal hizmetler şu şekilde tanımlanmaktadır; “Kişi ve ailelerin kendi bünye ve çevre şartlarından doğan veya kontrolleri dışında oluşan maddi, manevi ve sosyal yoksunluklarının giderilmesine ve ihtiyaçlarının karşılanmasına, sosyal sorunlarının önlenmesi ve çözümlenmesine yardımcı olunmasını ve hayat standartlarının iyileştirilmesi ve yükseltilmesini amaçlayan sistemli ve programlı hizmetler bütünüdür”
Yerel yönetimlere sosyal politika ekseninde sosyal hizmetler üretme anlayışı aslında sosyal devlet ilkeleri ile yakından ilgilidir. Bilindiği gibi sosyal devlet, sosyo-ekonomik hayatı yönlendirerek güçsüzleri, fakirleri, yardıma ve bakıma muhtaç kişileri korur, bu hizmetleri götürebilmek için, sosyal kurumlarını tesis eder, koruyucu tedbirler vasıtasıyla toplum meselelerini olabildiği kadar önlemeye ve gidermeye çalışır, sosyal sorunların baskısı altında bulunan kişi ve grupları koruyan şefkatli ve himayeci bir rol üstlenir[6].
Sosyal Belediyecilik ise “Mahalli idareye sosyal alanlarda planlama ve düzenleme işlevi yükleyen, bu çerçevede kamu harcamalarını konut, sağlık, eğitim, yoksulluğun giderilmesi ve çevrenin korunması alanlarını kapsayacak şekilde sosyal amaca kanalize eden; muhtaçlara yardım yapılması ve sosyal dayanışmanın tesis edilmesi ile sosyo- kültürel faaliyetlerin gerçekleştirilebilmesi için gerekli olan alt yapı yatırımlarını üstlenen; bireyler ve toplumsal kesimler arasında zayıflayan sosyal güvenlik ve adalet mefhumunu güçlendirmeye yönelik olarak mahalli idarelere sosyal kontrol işlevleri yükleyen bir modeldir[7]. Bu bağlamda belediyeler, sosyal devletin ilgi alanına giren sosyal hizmet faaliyetlerinden de sorumlu olan kamu tüzel kişilerdir.
Dolayısıyla sosyal hizmetler boyutuyla belediyecilik hizmetleri kapsamında sosyalleştirme, sosyal kontrol ve rehabilitasyon, sosyal müdahale, sosyal danışmanlık ve rehberlik, pedagojik ve kültürel hizmetler gibi faaliyetler de girebilmektedir. [8]. Sosyalleşme, sosyal kontrol ve rehabilitasyon hizmetleri, toplumun bir parçası haline gelme; kişinin aile, okul, mesleki örgütler gibi içinde yer aldığı toplumsal kurumların ve genelde yaşadığı kültürel ortamın kendisinden beklediği şekilde davranmayı ve diğer bireylerle uyum içinde yaşmayı sağlayan faaliyetlerdir. Mobilize etme, yönlendirme, kılavuzluk ve rehberlik etme toplumsal kesimlere yönelik olarak danışmanlık hizmeti verme, onları belli gün ve olaylarda yönlendirme, halka sorunlarını nasıl ve hangi kurumlarla çözebilecekleri konusunda yardımcı olmak, belediyelerin genel sosyal hizmet faaliyetleridir. Bu hizmetlere yönelik olarak mahalli idarelerin sosyal yatırımlara girişmeleri çoğu zaman kaçınılmazdır. Aşevleri, sığınma evleri, gençlik merkezleri, sağlık ocakları, mahalle kütüphaneleri ve rehabilitasyon merkezleri gibi sosyal hizmet birimleri açmak, hizmetlerin kurumsal boyutunu göstermektedir. [9].
Sosyal belediyeciliğin, klâsik yaklaşımlarla belediyecilik anlamında ulaşılması gereken en ileri aşama bağlamında görüşler öne atılsa da [10].yörenin huzuru ve emniyeti açısından sosyal hizmet faaliyetlerinin gerekliliği ve önemi aslında üzerinde tartışılmaması gereken bir konudur. Dolayısıyla muhtemel sosyal sapma ve gerilimlere karşı sosyal belediyeciliğin yerel sosyal hizmet ağı daha kuvvetlendirilmelidir. Nitekim bu yeni bakış doğrultusunda Türk hukuk sisteminde belediyelerin sosyal görevleri sayılırken, sosyal devletin getirisi olan sosyal hizmetler konusunda yeterli vurgu yapılarak, uygulama alanları yerel yönetimlere bırakılmıştır.
Bu bağlamda 5393 sayılı Belediyeler Kanununun 14. maddesinin a fıkrasına göre belediyeler; konut; kültür ve sanat, turizm ve tanıtım, gençlik ve spor; sosyal hizmet ve yardım, nikâh, meslek ve beceri kazandırma hizmetini yapar veya yaptırır hükmü yer almaktadır. Büyükşehir belediyeleri ile nüfusu 50.000'i geçen belediyeler, kadınlar ve çocuklar için ayrıca koruma evleri açmak durumundadır. Aynı kanunun b fıkrası: “Okul öncesi eğitim kurumları açabilir; Gıda bankacılığı yapabilir. Belediye hizmetleri, vatandaşlara en yakın yerlerde ve en uygun yöntemlerle sunulur. Hizmet sunumunda özürlü, yaşlı, düşkün ve dar gelirlilerin durumuna uygun yöntemler uygulanır” demektedir.
5216 sayılı Büyükşehir Belediyeleri Kanununun 7. maddesinin v fıkrası “Sağlık merkezleri, hastaneler, gezici sağlık üniteleri ile yetişkinler, yaşlılar, engelliler, kadınlar, gençler ve çocuklara yönelik her türlü sosyal ve kültürel hizmetleri yürütmek, geliştirmek ve bu amaçla sosyal tesisler kurmak, meslek ve beceri kazandırma kursları açmak, işletmek veya işlettirmek, bu hizmetleri yürütürken üniversiteler, yüksek okullar, meslek liseleri, kamu kuruluşları ve sivil toplum örgütleri ile işbirliği yapmak.” şeklindedir.
Sosyal hizmetler alanı mesleği ülkemizde henüz daha tam kimliğini ortaya koyamamış ve vatandaş tarafından da yeterince tanınmamaktadır. Bu konuda yerel yönetimlerde de bir fikir ve uygulama birlikteliği görülmemektedir. Bazı yerel yönetim unsurları sosyal belediyeciliği benimsemiş ve bu alanda çok güzel uygulamalar yapmaktadırlar. Özellikle Büyükşehir Belediyeleri bu konuda öncülük yapmaları ve uygulamalarını diğer belediyeler ve alt kademe belediyelere taşımaları gerekmektedir.
Yerel Sosyal Hizmetlerin Oluşturulmasına Yönelik Ön Çalışma
Yerel yönetimler, etkin bir sosyal hizmet sistemi oluşturmak için, eldeki imkanlarını en optimum şekilde kullanmak suretiyle, yerel bütün kurumlarla işbirliği içinde, yerel şart ve kaynakları en iyi şekilde kullanmak durumundadır. Ayrıca eldeki personel durumu, çevre şartlarının en iyi şekilde tahlil edilerek, gerekli fizibilite çalışmalarının yapması, içinde bulunduğu sosyal ve fiziksel çevrenin dokusu, örf, adet ve geleneklerini tahlil eden bir takım öncelikleri benimsemesi ve uygulaması gerekir.
Yerleşim biriminin özelliklerinin kentsel doku, kültürel yapı, günlük yaşam alışkanlıkları, ekonomik durum, demografik özellikler de gözden geçirilmelidir. Yapılacak olan uygulamada hizmet alımı söz konusu ise ilgili firmaların teknik şartları taşımalarının sağlanması ve denetimin açık ve şeffaf yapması esastır. Bu hizmetler şaibe kaldırmayan, risk taşıyan, sorumluluk gerektiren hizmetlerdir. Belediye bu alanda açık, şeffaf, sorgulanabilir ve denetlenebilir kriterlere uygun davranması da hizmetlerin verimi ve çalışmaların taban bulması için önemlidir.
Yerel yönetimler, sosyal belediyecilik bilinciyle yerel halka yönelik sosyal çalışmaları organize ederken, bir takım ön çalışmalar ve fizibilite araştırmaları yapmak durumundadır. Ülkemizde yeni yeni fark edilen bu ihtiyaçlar, batı toplumlarında çok önceden fark edilmiş, şehirlerin dizaynı, altyapı ve üstyapı çalışmaları bu doğrultuda planlanmıştır. Türkiye’de şehirlerimiz planlanırken bu hassasiyetlere dikkat edilmemiş, yeni modernize edilmeye çalışılan alanlarda kısmen de olsa bu uygulamalara rastlanabilmektedir. Şehirler, caddeler, sokaklar, resmi ve özel kurumlar, alışveriş merkezleri, hastaneler gibi herkesin ihtiyaç duyduğu toplumsal alanların fiziki donanımları oluşturulurken risk gruplarını, özellikle bedensel özürlüleri, herhangi bir yeteneğinden yoksun olan insanları düşünerek, bu alanları onların da kullanabileceği donanıma kavuşturmak sosyal yerelleşmenin gereğidir. İlkesel bazda bu ön çalışmalar özetle şöyle sıralanabilir:
1- Yoksul ve yoksun tüm birey ve grupların, belirleneceği ve kayıt altına alınacağı detaylı bir envanter çalışması yapmak. Bu çalışmalar esnasında sivil toplum kuruluşları, mahalle ve köy muhtarları, nüfus müdürlükleri, vakıf ve derneklerle işbirliği yaparak, toplumun tüm kesimlerine ulaşmak. Bu vesile ile toplumsal katılımı sağlamak ve bu ihtiyacı her kesime hissettirmek.
2- Yardıma muhtaçlık durumuna göre ihtiyaç sahiplerinin durumları gözden geçirip yapılacak yardım ve hizmetleri sınıflandırmak,
3- Sosyal hizmetlere yeterli maddi kaynak aktarımı yapmak. Bu konu da merkezi yönetimle iş birliği içinde olmak. Birey ve gruplara hizmetleri sunarken, maddi imkanları rantabl kullanmak, risk gruplarına iş ve çalışma imkanı sunmak suretiyle gelir elde etmek ve gerektiğinde onların da istihdamını sağlamak.
4- Kurumun sosyal hizmetler birimini etkin hale getirmek, eleman ve donanım itibarıyla güçlü hale gelmesini sağlamak. İş gurubuna göre donanımlı hizmet binaları tesis etmek.
5- Her türlü şikâyet, istek, dilek ve temenniler konusunda hızlı, etkin, ulaşılabilir bir iletişim ağı kurmak, sürekli aktif olan her hizmet sınıfının yoğunluğuna göre beyaz masa misali büro oluşturmak, bedelsiz üç numaralı kısa telefon hattı tahsis etmek ve bunu toplumun tüm katmanlarına duyurmak ve bilgilendirmek. Bu alanda donanımlı elemanlarla ciddi bir danışmanlık hizmeti sunmak.
6- Yardım ve hizmetlerin uzun vadeli ve kalıcı olmasına yönelik planlar geliştirmek. Yardım alanlara meslek ve iş imkânları oluşturmak suretiyle kendilerini yük olmak hissinden kurtarmak ve iş hacmini geliştirmek.
7- İhtiyaç sahibi insanlara tedavi ve rehabilitasyon hizmeti sunmaya yönelik tesisler yapmak,
8- Yardıma en çok ihtiyacı olanlardan başlamak üzere, evsizler için yaşam alanları, işsizler için istihdam imkanları oluşturmak, yaşlı, özürlü, sürekli veya geçici rahatsızlıkları olanlar için evde bakım sistemi oluşturmak,
9- Özürlülerin sosyal yaşama katılmalarını sağlamak üzere şehir planında kentsel ve mekansal düzenlemeler yapmak,
10- Bu hizmetlerin nerede, nasıl ve ne şekilde alınabileceği konusunda yerel halkı bilinçlendirici eğitim vermek, etkinlikler düzenlemek ve sosyal hizmetleri tanıtmak
11- İhmal ve istismar edilen her yaştan bireyin geçici veya sürekli kurum bakımı veya diğer koruma tedbirleri (evlat edinme, koruyucu aile vb.) altına alınmasını sağlayacak bir sistem oluşturmak,
12- Bu hizmetleri yerine getirirken SHÇEK İl müdürlükleri ve Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı ile işbirliği içinde olmak ve gerektiğinde görev taksimi yapmak suretiyle çatışma ve karışıklıkları, tekrar ve istismarı önleyici tedbirler almak.
Yerel Sosyal Hizmetlerin Muhataplarına Yönelik Faaliyetler
Yörede yardıma, bakıma, desteğe, korunmaya ve ilgiye muhtaç bütün sosyal kesimler, haddizatında sosyal hizmetler kapsamına girmektedir. Bunların başında yoksullar, çocuk ve gençler, özürlüler, yaşlılar ve kadınlar gelmektedir.
a) Yoksullara Dönük Sosyal Hizmetler: Asgari yaşam imkânlarından yoksun olan dar gelirlilere yönelik olarak gıda, yakacak, barınak, giyim, sağlık, çocuklarına eğitim yardımı gibi faaliyetler yürütür. Bu hizmetleri yürütürken eşitlik ilkesinden taviz vermez. Bu alanda dar gelirlilere iş imkânı, meslek edindirme kursları, gibi alanlarda da destek hizmeti sunar. Yoksulluk ve nedenlerinin araştırılarak yoksullara götürülen hizmetlerinin ve yardımların planlanması, geliştirilmesi yoksullukla mücadele programları oluşturulması ve yoksulların topluma uyumları için sosyal ve ekonomik yardım programları geliştirir ve uygular. Yerel yönetimler bu konuda Yerel Günden 21 ve Avrupa Birliği projelerinden istifade etme cihetine gider. 1992 BM Rio Yeryüzü Zirvesi’nin en önemli çıktılarından birisi olan Yerel Gündem 21, katılımcılık, şeffaflık, hesap verebilirlik ve toplumsal adalet gibi yönetişim esasları temelinde kurulan bir ‘yerel demokrasi’ projesidir. Yoksullukla mücadelede dünyada ortak uygulanmaya çalışılan bu projede sürdürülebilirlik ilkesi yapılan yardımların sürekliliği ve yoksulluğun temelde yok edilmesi için gerekli çalışmaların yapılması benimsenmiştir.
b) Çocuklara Dönük Sosyal Hizmetler: Kentte açık ve yeşil alanların olması; oyun ve eğlenceler için uygun mekanların bulunması; ulaşımın güvenli olması; yaşam çevresinin sosyal ve fiziksel sağlık koşullarına uyması, her kesimden daha fazla, çocuklar için önemlidir. İstismara ya da ihmale uğramış çocukların rehabilitasyon ve tedavileri ile çocuk istismarı ve ihmalinin önlenmesine ilişkin programlar geliştirerek, konu ile ilgili bilinç oluşmasını sağlar, ihmal ve istismar rehabilitasyon merkezi açar. Sokak çocuklarının topluma ve ailelerine kazandırılması için çalışmalar yapar.
c) Özürlülere Dönük Sosyal Hizmetler: Toplumda özürlülerin sosyal, ekonomik, bedensel ve psikolojik sorunlarının tespiti, bakımı ve rehabilitasyonu ile işe yerleştirme, toplumsal yaşama katılım ve örgütlenmelerine yönelik çalışmalar yapar. Engellilere yönelik özel fiziki düzenlemelerin, yerleşim alanlarının kullanımında kolaylık sağlayıcı bir plan ve programa uygun gerçekleştirilmesi, bu kesimin toplumsal yaşama katılımını sağlamada çok önemli bir boyuttur. Sosyal konutlar ve konutların asansör, merdiven ve iç dizaynlarının dahi engellilere göre düzenlenmesini sağlar. Özürlülerin çalışabileceği ortamlar, alanlar, mesleki eğitimlerini sağlayıcı programlar düzenler ve istihdam edilmelerini sağlar. Kocaeli Büyükşehir Belediyesinin Gülen Yüzler projesi buna önemli bir örnek teşkil etmektedir.
d) Yaşlılara Dönük Sosyal Hizmetler: Yaşlıların kentin gündelik yaşamından soyutlanmadan yaşayabilmesi için yerel yönetimlerin sağlayacakları başlıca hizmet alanları; fiziksel erişebilirliğin sağlanması, barınma ve dolaylı gelir desteği, evde bakım servisleri, sağlık servisleri, gündelik yaşama katılım organizasyonu ve huzurevleri açmak işletmek gibi fonksiyonlar üstlenir. Bakıma muhtaç yaşlıları tespit edip evde bakım hizmetleri sunar. Sosyal Hizmet ünitesinde yaşlı hizmet birimi açmak suretiyle; birime başvuran yaşlıların sosyal incelemesi, yaşlılara verilecek hizmetlerin belirlenmesi ve gerekli düzenlemelerin yapılması, yaşlılara yönelik boş zaman uğraşıları, geziler, kamplar ve çeşitli sosyal etkinliklerin düzenlenmesi gibi organizasyonları yapar.
f) Kadınlara Dönük Sosyal Hizmetler: Kadın haklarının geliştirilmesi, korunması ve sorunlarının çözümü konusunda merkezin yanında yerel yönetimlere de büyük ödevler düşmektedir. Kalkınma fırsat ve olanaklarından eşit biçimde yararlanmalarının sağlanması gerekmektedir. Özellikle çalışan kadınlara yönelik kreş ve anaokulu hizmetleri önem arz ederken; evde bulunan kadınlara yönelik de meslek edindirme kurslarının önemi büyük olmaktadır.
Yerel sosyal hizmetlerin faaliyet alanlarının kapsamı çok geniş olmakla birlikte; evsizlik, yaşlılık, fiziksel ve zihinsel özürlülük, işsizlik, aile içi şiddet, ihmal ve istismar, geçim zorluğu, maddi sorunlar, fakirlik, yalnızlık, sosyal dışlanmışlık, yabancılık, cinsiyet eşitsizliği, psikolojik sorunlar, kişilik bozuklukları, depresyon, travma ve stres, uyuşturucu madde ve alkol bağımlılığı, kumar vb. olarak özetlenebilir.[11]. Makalemizi ekonomik kullanma adına biz burada sadece Evde Bakım Hizmetlerinden ve Annelere Süt Yardımından kısaca bahsedeceğiz.
a) Evde Bakım Hizmetleri: Hastanede başlamış tedavinin evde geçici bir süre için sürdürülmesi veya kronik hastalarda olduğu gibi evde yapılan daimî bakım hizmetleridir. Yerel yönetimlerde böyle bir birim oluşturulabileceği gibi hizmet alımı yoluyla da bu hizmet denetimli olarak sürdürülebilir. Bu hizmetten kendi imkânlarıyla yararlanamayanlara öncelik verilmek suretiyle bakıma muhtaç müracaatçıya hizmet sürekli ya da bakım türüne göre süreli olarak verilir. Bu konuda hizmet alımına gitmenin daha reel bir yaklaşım olduğunu söylemek gerekir.
b) Annelere Süt Yardımı: Doğum öncesi ve sonrası kadınlara verilen bir hizmet türüdür. Sağlıklı çocukların yetişmesi anne sütüyle beslenmelerini gerekli kılar. Bu uygulamada bölgede bulunan tüm anne adaylarına ekonomik durumuna bakılmaksızın sağlık ocakları ile işbirliği yapmak suretiyle bu hizmet verilir. Böylece annelerin süt içmeleri ve hamilelik dönemlerinde kayıt altına alınarak kontrollerinin sağlık ocakları tarafından düzenli yapılması da sağlanmış olmaktadır.
Yerel Sosyal Hizmet Kuruluşları ve Faaliyyetleri
Yerel yönetimlerin sosyal hizmet birimleri ve faaliyet alanları ana hatlarıyla şunlardır:
Aile Danışma Merkezleri: Gelişen ve değişen toplumsal yapı içinde, ailenin sosyal, kişisel, ekonomik ve psikolojik durumlarını, sosyal çevre içinde ele alarak tedavi ve danışma faaliyetleri ile düzeltici ve iyileştirici; eğitim faaliyetleri ile koruyucu, önleyici ve geliştirici; sosyal kurumlarla olan ilişkilerini düzenleme işlerinin izlenmesi ve zamanında yapılması gibi faaliyetleri düzenler. Anne ve babalara yönelik; pedagojik, psikolojik, sağlık ve çocuk eğitimleriyle ilgili çalışmalar yapar. Aile içi şiddet ve geçimsizliklerin giderilmesine yönelik çalışmalar yapmak. Anne-babanın çocuklarıyla olan her türlü problemleri, aile içi iletişim ve yönlendirmelere yönelik eğitici, rehabilite edici ve çözüm üretici programlar düzenler. Evlenecek çiftlere Evlilik eğitim programları düzenler. İlişkileri zedelenmiş veya kopma noktasına gelmiş ailelere psikolojik ve hukuki desteklerde bulunur. Kadın sorunlarıyla ilgili sosyolojik, psikolojik eğitim programları düzenler. Okur yazarlığı olmayan ailelere Milli Eğitim Müdürlüğü işbirliği ile okuma yazma kursları düzenler. Töre ve namus cinayetlerine yönelik çalışmalar yapar.
Toplum Merkezleri: Bireylerin, grupların, ailelerin ve toplumun sorunlarla baş edebilmeleri ve bireylerin katılımcı, üretken ve kendine yeterli hale gelmesi amacıyla; koruyucu-önleyici- eğitici-geliştirici, rehberlik ve rehabilite edici işlevlerini, bir arada ve en kolay ulaşılabilir biçimde sunabilecek gündüzlü sosyal hizmet kuruluşları kurar.
Kadın Konuk Evleri: Fiziksel, duygusal, cinsel ve ekonomik istismara uğrayan kadınların psiko-sosyal ve ekonomik sorunlarını çözer, varsa çocukları ile birlikte ihtiyaçlarını karşılar, geçici bir süre kalabilecekleri yatılı sosyal hizmeti sağlar.
Rehabilitasyon Merkezleri: Fiziksel, ruhsal, zihinsel engellerinden dolayı toplum içine çıkmada handikapları olan bireylere belediyelerin sağlamak zorunda oldukları diğer çevre düzenleme vb. hizmetlerden başka ayrıca rehabilitasyon merkezleri aracılığı ile bu bireylerin mesleki becerilerini geliştirme, ilgili kurumlarla yapılacak işbirliği neticesinde bu kurslardan çıkan bireylere uygun yerlerde istihdam sağlama, ayrıca spor, eğlence, boşa zaman aktiviteleri, kişisel gelişim destek programları gibi uygulamalarla destek sağlaması gerekir. Bu konuda merkezi yönetimin Avrupa birliği ülkelerinin çoğunda olduğu gibi eğitim, sağlık vb. hizmetlerin yerel yönetimlere devredilmesi bu konuda merkezi yönetimin tamamen danışmanlık ve denetim fonksiyonu üstlenmesi konusunda düşüncelerini netleştirmesi gerekir. Aksi takdirde bugün karşılaştığımız çok başlılık ve kontrol problemleri artarak devam eder. Bu konu tamamen yerel yönetimlere devredilmedikçe de belediyeler bu hizmetlere yönelik kadro açmada, birimleşmede ve desteklemede ciddi kaynak sorunları ile karşı karşıya kalabilirler.
Gençlik Merkezleri: Gençlere yönelik hizmetler iki ayrı kategoride değerlendirilmelidir. Birincisi onların ihtiyaçları olan tesislerin açılması, etkinliklerin düzenlenmesi, eğitimlerine katkı sağlanmasıdır. İkincisi ise toplum yaşamına katılımlarını sağlamaktır. Kentlerin önemli ve aktif nüfus kesimini oluşturan gençlerin kentsel çevrenin biçimlenmesine katkısı şu koşulları gerekli kılar: Yöneticilere gençlerle ilgili sorunların kent yönetiminin sorumluluğunda olduğu bilincinin kazandırılması. Gençlerin kentle bütünleşmesi ve kentsel kimlik kazanması için gerekli alt yapının hazırlanması. Kentsel kararlar alınırken gençlerin ihtiyaç ve görüşlerinin karar süreçlerinde dikkate alınması. Gençlerin kent yönetimi ve demokrasi konularında eğitim sürecine sokulması. Gençlerin bio-psiko, sosyal sorunların tanımlamaya, dinamiklerini belirlemeye, çözüm yollarını bulmaya yardımcı olmak; onları bilinçli şekilde yetiştirmeye, topluma uyumlarını sağlamaya, beden ve ruh sağlıklarını koruyup geliştirmeye yönelik çalışmalar yapar.
Meslek Edindirme Kurslar: Emek-yoğun üretimden teknoloji-yoğun üretime geçilmesiyle artan işsizlik sorunun çözümüne yönelik çalışmalar ile istihdamı geliştirmek için çalışmalar yapmak, programlar geliştirmek, meslek edindirme ve geliştirmeye yönelik kurslar düzenleyerek istihdamın gelişmesine katkı vermek. Bu hizmet yürütürken Milli Eğitim Müdürlükleri, üniversiteler, yüksek okullar ve meslek liseleri ile işbirliği yapmak gerekir. İşsizliğin önlenmesi için meslek edindirme kursları çok önemli bir eksikliği gidermektedir. Ülkemizde vasıfsız elemanların sayılarının çok fazla olması dolayısıyla iş istihdamı açısından bu kursların önemi artmaktadır. Büyükşehir Belediyeleri bu konuda ciddi mesafeler alarak uygulamalarını yoğunlaştırmaktadırlar. İstanbul’da İSMEK, Kocaeli’nde KOMEK, Sakarya’da SAMEK, gibi örneklerdeki uygulamalar bu alana duyulan ilgi ve ihtiyacı açıkça ortaya koymaktadır.
Sosyal Danışmanlık Merkezi: Sosyal hizmet birimi tarafından oluşturulan büro tarafından sorun çözme, bilgilendirme, yönlendirme, anında müdahale etme gibi konularda sosyal çalışmacı aracılığı ile yapılan hizmet türüdür. Bölgeye özgü sosyal sorunlarını belirler, kaynaklarını araştırır, sorun alanlarına ilişkin çözüm önerileri oluşturur, sosyal sorunlara ilişkin uygulamalar yapar ve uygulayıcılara rehberlik eder.
Sosyal Yardım Mağazaları: Sosyal ve ekonomik açıdan yoksul ve yoksun kişilere bizzat yerinde yapılan eşya ve elbise yardımı hizmetlerini kapsar. Müracaat eden kişilerin her türlü sosyal incelemeleri yapıldıktan sonra komisyonca karar verilen kişilere yapılan yardım çeşididir. Yapılan yardımların istismar edilmesini önleyen bu çalışma bazı Büyükşehir Belediyeleri tarafından uygulanmakta olup, olumlu neticelerin alındığı çalışmalardır.
Barınma Evleri: Bir şekilde dışarıda kalmış, yerli ve yabancı barınmaya muhtaç kişilere sunulan kısa süreli barınma hizmetidir. Burada ağır özürlü olmayan, günlük bakımını kendisi yapabilecek kadar düzenli olan, fuhuş ve uyuşturucu gibi konulara bulaşmayan kişiler bu hizmetten yararlanır. Bu şekilde kapıda kalan kişiler bu mekanda kısa süreli bakımı yapılır, rehabilite edilir ve daha sonra ailesine veya uygun bir yere teslim edilir.
Yerel yönetimler bu hizmetleri yerine getirirken, yaygın sorumluluk duygusu içinde, farklılıklara saygı duymak suretiyle, ilişki halinde olduğu kurumlarla işbirliği halinde olmak durumundadır. Yenilikleri takip eden, gelişmiş ülkelerdeki uygulamalardan yararlanarak kendisini yenileyen, verdiği hizmetlerde vatandaşına güven duygusu aşılayan, faaliyetlerini sürdürürke,n etkinlik alanını genişleten ve hizmette kaliteden hiç taviz vermeden profesyonel bir yaklaşımla hizmetlerini sürdürmek durumundadır. Bu ilkelere uyarak verilen hizmetler toplum tarafından değer bulduğu gibi sosyal devlet ve sosyal belediyecilik ruhuna uygun insana yatırımı ön planda tutan bir yaklaşım ortaya çıkacaktır.
SONUÇ
Ülkemizde yerel sosyal hizmet uygulamaları her geçen gün yeni bir ivme kazanarak iyileşmektedir. Sosyal devletin ve belediyeciliğin bir getirisi olan bu yaklaşım son zamanlar tüm yerel yönetimlerin gündemindedir. İnsanlara sunulan altyapı ve imar faaliyetlerinin vatandaşı doyurmadığı, sosyal refahın sağlanması için yeterli olmadığı, insanların kendilerine yapılan yatırımlardan daha fazla mutlu olduğu, yerel yönetimlerin de seçmenlerinin ihtiyaç ve memnuniyet durumlarını dikkate alması gerektiğinden hareketle sosyal hizmetlere ağırlık verilmesi gerektiğini görmekteyiz.
Sosyal belediyecilik bağlamında sosyal hizmetlerin özelleşmesi, yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları ve iş çevrelerinin bu alana eğilmeleri henüz istenen hizmetlerin alınamadığı sosyal içerikli konuların iyileştirilmesi çabaları önümüzdeki dönemde yeni bir ivme kazanacağını göstermektedir. Merkezi yönetim ve yerel kaynaklardan bu alana ayrılan payın yeterli olmadığı, iyileştirmelerin belli bir zemine oturana kadar genel bütçenin bu alanda fedakârlık yapması gerektiği, sosyal devlet anlayışında olan ülkelerin bu alana ayırdıkları payların Türkiye’ye oranla kat kat fazla olduğunun bilinmesi gerekir. Belediyeler, sosyal hizmetlerle ilgili personel ve araç-gereç konusunda belli bir donanıma gelmesi ve sosyal çalışmacılardan yararlanılarak profesyonel çalışma şartları oluşturmaları gerekir.
KAYNAKÇA
[1] Çevikbaş, Rafet; Yerel Yönetimler, İşlevi ve Türkiye'deki Durumu, Türk İdaresi Dergisi, sayı 407, 1995
[2] UYSAL, Birkan. : "Yerel Yönetimin Çevresi-Halkla İlişkiler ve Kanaat.Araştırmaları", AİD, C. 20, S. 1, Mart 1987
[3] YALÇINDAĞ, Selçuk; “Türk Yerel Yönetimlerinde Yeniden Yapılanma”. Amme İdaresi Dergisi Cilt: 24. Eylül 1991, ss:123-124
[4] ÖKMEN, Mustafa “<I>Globalleşme-Yerelleşme Dinamikleri ve Bir İnsan Hakkı Olarak Yerel Haklar”, </I>Yerel ve Kentsel Politikalar, Çizgi Kitapevi Konya 2003, s:29
[5] GÖYMEN, Korel, Prof. Dr., Yerel kalkınma Önderleri ve Paydaşı olarak Belediyeler, “Yerel Kalkınmada Belediyelerin Rolü, Uluslar arası sempozyum”, Pendik Belediyesi yayınları, İstanbul 2004, sf: 54
[6] Seyyar, Ali. “Sosyal Hizmetler Terimleri” Değişim Yayınları, Sakarya, 2008
[7] Akdoğan, Yalçın. “Ulusal Soruna Yerel Çözüm: Sosyal Belediyecilik” Eminönü Bülteni, Şubat Sayısı, İstanbul, 2002
[8] Seyyar, Ali; Sosyal Hizmetlerde Bakım Terimleri (Ansiklopedik Sözlük) Şefkatli Eller Yayınları, Ankara, 2007
[9] Oğuz. Biray. http://www.genbilim.com/content/view/6521/86/. 22.03.2009
[10] Şen Mustafa. “Bütüncül Belediyecili Yaklaşımı Kültürel Belediyeciliğe Giden Yolda Bir Aşama: Sosyal Belediyecilik” Sosyal Politikalar Dergisi, Sayı:2, syf:38, İstanbul, 2007
[11] İçişleri Bakanlığı Strateji Merkezi Başkanlığı “Yerel Yönetimler ve Sosyal Hizmet Rehberi” Ankara, 2005
Leave a comment
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.