HASTA MAHREMİYETİ ve MEDYA / Yrd. Doç. Dr. Şebnem SOYGÜDER
HASTA MAHREMİYETİ ve MEDYA
Yrd. Doç. Dr. Şebnem SOYGÜDER EGE ÜNİVERSİTESİ İLETİŞİM FAKÜLTESİ (2. Uluslararası Hasta Hakları Kongresinden 7-10 Aralik 2011 Antalya)
Haber: Gazeteciliği meslek edinmiş kişilerin, haber konusu olarak seçtikleri konularda topladıkları ve kuralına göre formatladıkları, yine gazeteciliği meslek edinmiş kitle iletişim araçlarının sorumluları tarafından seçilerek, yazılı, sesli ya da görüntülü mesajlar şeklinde, okuyucu, dinleyici ya da izleyiciye ulaştırılan bilgilerdir.
Onlarca haber tanımı içinden bunu tercih etmemin sebebi gazeteciliğin temelindeki en büyülü kelimeyi içinde barındırmasıdır.
Seçmek!
Kısaca haber; kuralına uygun ya da değil okura/izleyiciye birileri (gazeteci, haberci, haber fotoğrafçısı, editör, fotoğraf editörü vs.) tarafından seçilen (sınırsız kelime ya da görüntü fırsatları arasından) ve iletilen mesajdır!
“Bu olay/konu neden, neye dayanarak haber olmuştur?” Şeklinde aklınızdan bir soru geçiyorsa aslında siz o haberin haber değerini merak ediyorsunuzdur.
Haber değeri: Haberin bünyesinde olması gereken özellikler ya da kriterlerdir. Bunlar özetle hedef kitlenin büyüklüğü, olayın şiddeti, kitle üzerindeki etkisi, önemliliği, zaman ve mekânsal açıdan yakınlığı, beklenirliği, beklenmedikliği, sıradışılığı, olayın aktörlerinin sıradan kişiler ya da kamuya mal olmuş kişiler olup olmaması, gerilim ve çatışma olarak sıralanabilir.
İPUCU: Evrensel olarak olumsuzluklar haber değeri taşır (Ölüm, kaza, bela, hastalık, savaş, terör, aldatma, yolsuzluk vs.)
“Haber değeri” öğretisindeki son dönem trendi:
İnsanın ilgisini çekme: Herkesin karşılaşabileceği durumlarda, kadın-erkek herkesi ilgilendiren olaylara duyulan ilgiyi, insanın ilgisini çeken (human interest) olaylar şeklinde tanımlamak mümkündür. Başkalarının yaşantısı, mutluluğu, sağlığı, karşılaştığı zorluklar ve insanlığın gelişimi, bizim bunları haber olarak izlememize, bunlar hakkında ilgi, sempati ve nefret duymamıza yol açar.
Haber artık “o gün önemli ne olduğu” değil de “ilginç ne olduğu” şekline dönmüştür.
Piyasa mantığına göre en başarılı gazete en çok satan (tiraj); en başarılı televizyon programı ise en çok izlenendir (rating). Piyasadaki başarının izlenme oranı ve satış rakamlarıyla ölçüldüğü bir ortamda magazin haberleri ve haberin magazinelleştirilerek sunulmasının gazetelerin tirajını ve televizyon kanallarının ratingini arttırdığı yadsınamaz bir gerçektir.
SAĞLIK HABERCİLİĞİ
Sağlık haberciliği, tıpkı ekonomi, iç-dış politika, polis-adliye, spor haberciliği, magazin haberciliği gibi başlı başına bir ihtisas alanıdır. Haberin toplanmasından, yazımına ve sunumuna kadar; bu alanda çalışan habercilerin çalışma prensiplerinden, çalışma saatlerine, kullanılan fotoğraf makinelerinden, değerlendirilip seçilen fotoğraflara ve bu fotoğrafların ve haber metinlerinin teknik, içerik, estetik ve etik kalitesine kadar her şey ama her şey diğer ihtisas alanlarından farklılık göstermektedir. Sağlık haberciliğinin ayrı bir ihtisas alanı olduğunu kabul etmemiz gerekir.
Sağlık haberleri
– ***Sağlık haberleri (sıcak haber; hastalık, yaralanma, organ nakli, yeni tedavi yöntemleri, doğum, ölüm, kaza, intihar vs.. Bunlar haber değeri taşımalı)
– Magazin değerindeki sağlık haberleri (Depo haber. Örneğin enginar kansere iyi geliyor, yumurta kolestrolü yükseltiyor/yükseltmiyor, nar suyu zayıflatıyor, kansere çare bulundu, vs..)
– Köşe yazıları (bir köşe yazarının sağlık konusunda köşesinde yazması)
– Okur mektupları (Okur mektuplarının geldiği bir köşe burada bazı gazetelerde tek bir doktor bazı gazetelerde ise gelen mektuplara göre uzmanlık alanına göre değişen uzman doktorlar yazıyorlar)
– Reklâm ve ilânlar (hastane, muayenehane, kaplıcalar, tıbbî cihazlar, ilâçlar, tabanlıklar vs…)
BASIN AHLÂKI (MEDYA ETİĞİ)
İnsanları karalama, küçük düşürme, kişilik haklarına saldırma, özel hayatlarına müdahale, umut kırıcı haberler, kışkırtıcı haberler, toplumda korku ve panik yaratan haberler, etnik ayrımcılık yapan haberler, ulusal ya da uluslararasında düşmanlığı körükleyen haberler, cinselliği ya da şiddeti abartan sansasyonel haberler, taraf olma, yorum içeren haberler, haber değeri olmayan haberler, muğlak ve kötü yazılan haberler, yanlış bilgi veren haberler, Türkçe’nin yanlış kullanımı, gazete haberlerinde başlık ve içeriğin birbirini tamamlamaması, çalıntı haberler, reklâm içeren haberler, haber kaynağını belirtmeme vb…
Bunlar size tanıdık geliyor mu?
Etik, ahlâk ve hukuk arasında sıkışmıştır. İlkeleri vardır ama hukuk kuralları gibi yaptırımı yoktur. Bunlar doğru davranışın ilkeleridir. Meslek ahlâkıdır. Gazetecinin ahlâkından, gazeteciliğin etiğinden sözedebiliriz.
Etiği içselleştirmek gerekir. Temelinde başkalarına “saygı göstermek” yatar.
Bu ilkeler hangi eylemlerin iyi (ya da daha iyi olduğunu), hangi uygulamadan kaçınmak gerektiğini belirterek gazetecilere yol gösterir. Etik ilkeler Batı’da vardır. Bunlar gazeteciyi baskı altında tutmak için geliştirilmemiştir. Amaç bu ilkelerle medyanın saygınlığını ve güvenilirliğini korumaktır.
OLMASI GEREKEN
Medya, kamu hizmeti gören, sosyal sorumluluk anlayışı ile işlemesi beklenen sahip olduğu nitelikleri ile hukuksal bağlayıcılıkları olan, ancak bundan daha önemlisi her etkinliği, her işlevi etik değerlerle donanmış profesyonel bir meslek alanıdır. Medya en etkin gücünü haber verme işlevinden alır. Haberin doğru, çarpıtılmamış, kişilik hak ve özgürlüklerini gözeten, özel yaşama saygılı ve sosyal sorumluluk bilinciyle üretilmesi beklenir.
OLAN
Medyadaki etik değerlerin uygulanamaz hale gelmesinin ana sebepleri;
* Teknolojinin hızla gelişmesi
* Küreselleşme ve neoliberal sistemle değer yargılarının zayıflaması (Bireylerin amaca ulaşmak için her yolu mübâh sayması)
* Medyanın tekelleşmesi (editöryal bağımsızlık sorunu)
* Magazinelleşme (haberi sattırdığı için)
Gazeteci ilke olarak kitle iletişim araçları görevini yerine getirirken “kamu yararı” ölçütünü baz almayı benimsemelidir. İşte bu ölçüt zaman zaman görev ahlâkı ile gerçeklerin açıklanması arasında bir çatışma ortaya çıkarabilir. Editör hangi haberin; fotoğraf editörü ise hangi haber fotoğrafının yayınlanacağına dair karar verirken kamu yararını göz önünde bulundurmalıdır. Burada önemli olan editörlerin, gazetecilerin, haber fotoğrafçılarının veya köşe yazarlarının haberi üretirken neye öncelik vereceği, hangi kural, hangi ölçüt ve kriterlere göre karar vereceğidir.
SINIR
Haberin konusu “insan”dır, insanın içinde yer aldığı onunla ilişkili kurumlardır ya da toplumsal olaylardır. Diğer bir deyişle, basının temel malı olan “haber” insan üzerine kuruludur. Bu durumda ise basının “insan” malzemesini nasıl kullandığı, kullanması gerektiği önem kazanır. Hangi insanı ne zaman, nasıl, neden, ne kadar süre ile haber konusu olarak kullanması gerekir? Tüm bu soruların yanıtı ise gazetecilik olgu ve sürecini oluşturur. Haber alma, bilgilenme, aydınlanma işlevlerini yerine getirirken basının “insan” malzemesini nasıl kullandığı çok önemli bir etik sorundur. Basın özgürlüğüne karşı insan özgürlüğünü karşılaştırırken iki özgürlük arasında sınırın nerede bitip başladığı önemli bir sorundur.
Sağlık haberciliğinde etik ihlâller
Özel hayata müdahale (doktorun veya hastanın)
Kişilik haklarına saldırı (doktorun veya hastanın)
Halkı yersiz umutlandıran ya da paniğe kapılmalarına sebep haberler (dezenformasyon, mezenformasyon). Örnek kene sokması, sars gribi, kuş gribi, domuz gribi vb.
Gazetecinin konuya vakıf olmadan sağlık haberi yapması (kaynak doğrulatmadan)
Reklâm-haber ayrımının yapılamaması-Örtülü Reklam- (özel hastane, estetik merkezi, klinik, ilâç reklâmı, medikal cihaz vb.)
Medyatik doktorların engellenemez yükselişi.
Doktorların hasta yakınları tarafından psikolojik ve fiziksel saldırıya uğramasına sebep olan hedef gösteren haberler.
Haberin Kahramanları
Hukuk ve iletişimciler haberi konu olan insanları ikiye ayırır. Bunlar:
1. Kamuya mal olmuş insanlar (ünlüler)
- Kazanılmış ünlüler (ölümlerinden sonra bile para kazandırtan, haberi yapılan kalıcı ünlüler)
- Biyolojik ünlüler (aileden kazanılan ün)
- Atfedilen ünlüler (Yıldızı bir anda parlayıp sönen medyanın insanları)
- Kötü ünlüler (kamuoyu bu insanları da merak eder)
2. Kamuya mal olmamış insanlar (sıradan vatandaşlar)
Nasıl habere konu olurlar?
Ünlüler her zaman her yaptığı ile habere konu olur. Ünlü olmanın bedeli özel alanının darlığı ve korunmasızlığıdır.
Sıradan vatandaş cinayet, cinnet, intihar, trafik veya ev/iş kazası, bıçaklanmalar, yaralanmalar, aile içi şiddet vs.. Sıradan insanlar genellikle 3. Sayfada yer alırlar.
Kişilerin Yaşam Alanları
1. Kamusal Alan (evin dışındaki her yer)
2. Özel Alan (ev, balkon, bahçe, teras)
3. Mahrem (sır) Alan (yatak odası, hastane odası, otel odası)
Bildirinin ana konusu
Sıradan kişiler ya da ünlülerin sağlık durumlarına ait bilgilerin bir bölümünün veya tamamının basın aracılığıyla duyurulması ve onların hastane odalarından gizli fotoğraf ve görüntülerinin çekilerek haberde yer alması. Bu durumun tıp etiği, hukuk ve basın etik ve hukuku tarafından değerlendirilmesidir.
Sağlık ile İlgili Bilgiler
Kişinin mevcut sağlık durumu, uygulanacak işlemler, bunların faydaları ve muhtemel sakıncaları, alternatif tıbbi müdahale usulleri, tedavinin kabul edilmemesi durumunda ortaya çıkabilecek muhtemel sorunlar, doktoru tarafından kişiye verilen özel ve gizli bilgilerdir.
Hastayla ilgili her türlü bilgi ve belge gizli/sır kapsamındadır.
Haklar çakışınca
Basın özgürlüğü (halkın bilgi alma hakkı) ile kişinin sağlık bilgilerinin açıklanmamasını talep etme hakkı (özel hayatının parçası olan sağlığı ile ilgili haberi kamuoyu ile paylaşmak istememesi) çakıştığında ne olur?
Hukuk ikisini birden aynı anda koruyamaz!
Hukukun bu durum karşısındaki temel ölçütü “kamu yararı” ölçütüdür. Bunun dışında o haber gerçek olacak, toplumsal ilgi olacak ve konu güncel olacak.
Örneğin: Başbakan’ın hastalığı merak ediliyor. Kamuoyu bu nedenle medyadan haber bekliyor.
Sıradan kişilerle ilgi haberlerde kesinlikle kam ilgisi olmadığı için daha dikkatli olmak gerekir. Ancak o haberin açıklanması kamu yararı taşıyorsa, bulaşıcı bir hastalıksa (Örn: HIV virüsü taşıyan bir hayat kadını, kuduz olan bir vatandaş gibi.) özel hayatı düşünülmeksizin haber yapılabilir.
ÖZEL HAYATA MÜDAHALE
Hiçbir gazeteci sizin sağlınız hakkındaki bilgileri sizin izniniz ve rızanız olmadan yayınlayamaz!
UNUTMAYIN
Hastane odaları “özel alan”dır. Özel alandan izinsiz olarak fotoğraf veya görüntü çekilemez.
Özel yaşam “rahatsız edilmeme” hakkıdır.
Bu tarz haberler neye dayanılarak yapılır?
1. Haberin öznesi ünlü bir kişi ise özel alanın daraldığını varsayıyorlar (yanlış)
2. Haber “kamu yararı” içeriyorsa. Özel alana gerekirse gizli kamera ile bile girebilirler (doğru).
Ünlü de olsanız sıradan bir vatandaş da olsanız kamu yararı sözkonusu değilse özel alanınıza rızanız olmadan hiçbir gazeteci giremez. Burada “izin” ve “rıza” çok önemli. Unutmayın sıradan bir vatandaşsanız (hasta veya doktor) gazeteci büyük bir suç işlemiştir. Haber kamuoyunun tanıdığı ünlü (siyasetçi, sanatçı, sporcu) biri ise özel alanını gazetecilerden saklamak zorundadır. Özel alan ihlâl edildiğinde gazeteci buna her an geçerli bir sebep bulabilir.
Ünlülerin sağlık durumlarıyla ilgili haberler çoğunlukla “kamu ilgisi”ne yöneliktir. Etiğe aykırıdır. Ancak magazin dünyasında danışıklı dövüş sözkonusu olduğu için ünlüler hastane odalarında paparazziye yakalandıklarında susmaktadırlar. Basın ve ünlü varolma açısından birbirine muhtaçtır. Bu tarz sağlık haberinin üreticisi genellikle de paparazzi olmaktadır.
Bülent Ecevit’in gizli çekimi
Hakkâri’de mayın patlaması sonucu yaralanan Küçük Zeynep
Cizre’de ilk organ bağışı: Gurbet Yavuz
Hastaneden izinli ilk fotoğraf
Kadına şiddet
Işın Karaca Doğum Anı
Doktora şiddet
Michael Jackson öldü
Michael Jackson
Hastane bahçesinde hayranları
Meraklı bekleyiş
MEDYA İLE MÜCADELE
1. Yargıya başvurun!
Ceza Yasası’nın 134.maddesine göre “Kişilerin özel hayatını ihlal eden kimse 6 ayda 2 yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır. Gizliliğin görüntü ve seslerin kayda alınması suretiyle ihlal edilmesi halinde cezanın alt sınırı 1 yıldan az olamaz. Bunları ifşa eden kimse 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Fiilin basın ve yayın yolu ile işlenmesi halinde ceza yarı oranında arttırılır”.
UNUTMAYIN!
Yasa bu bölümde yer alan suçların soruşturması ve kovuşturmasını şikâyete bağlıyor. Şikâyet olmadığı taktirde “rıza” olduğunu var sayıyor.
Kişilik Haklarına Saldırı
Basın yoluyla mesleğinize, kişiliğinize saldırı sözkonusu ise (Haber abartılı, yanlış, yalan yazılmışsa, isim karışıklığı olmuşsa, fotoğrafla ve açık isminizle örneğin bulaşıcı hastalığınız açıklanıyor, meslek kariyerinizi sarsacak ifadeler kullanılıyorsa) kişilik haklarınıza saldırı söz konusudur. Bu hak tüzel kişilere de tanınır.
MEDYA İLE MÜCADELE
2. Cevap ve Düzeltme Hakkınızı Kullanın!
Bu, yalan veya kişilik haklarını ihlâl eden haberlerin en kısa sürede düzeltilmesini ve yanıtlanmasını sağlayan bir hukuk yoludur. Bu hak yayının/basılmış yazının, herkesin görebileceği yerlerde gösterilmesi, dağıtılması, dinletilmesi ve satışa sunulmasıyla doğar.
Basın Kanunun 14. maddesi bu hakkı düzenler. Yayından sonra 2 ay içerisinde cevap ve düzeltme metni yazın ve bunu gazetenin sorumlu müdürüne gönderin. Müdür bu yazıyı aynen 3 gün içinde haberin çıktığı sayfanın aynı yerinde, aynı puntoda yayınlamak zorundadır. Cevap ve düzeltme, ilgili metinden uzun olamaz. Bu haber birden çok mecrada yayınlandıysa düzeltme yazısı hepsinde birden yayınlanmalıdır.
Sorumlu yazıişleri müdürü cevap ve düzeltme metninizi yayınlamamış veya aynen yayınlamamışsa 15 gün içinde bulunduğunuz yerin Sulh Ceza hakimine başvurun! Hakim bu başvuruyu 3 gün içinde değerlendirecek, duruşma yapmadan karara bağlayacaktır.
Hakimin kesinleşmiş yayın kararına sorumlu müdür uymazsa 10 bin liradan 100 bin liraya kadar para cezası ile cezalandırılır.
Radyo ve televizyon yayını ile kişilik haklarına saldırı
Kişilik haklarınıza radyo-televizyon mecrası ile saldırılmışsa yayından en geç 10 gün içinde ulusal televizyon kanalıysa Ankara sulh ceza; yerel televizyon kanalı ise bulunulan yerin sulh ceza mahkemesine başvurun.
Düzeltilmesi istenen yayın için hazırlanan metinle birlikte doğrudan yargıya başvuru sonucunda, yargı gerekli incelemeyi yapar. Başvuru yerinde görülürse düzeltme ve cevap, saldırı teşkil eden veya gerçeğe aykırı yayının yapıldığı saatte program içinde yayınlanmalıdır.
Yayını yapmayan veya karara uygun şekilde yapmayan veya geciktiren kuruluşun yayınlarından sorumlu en üst yöneticisi ile kuruluşun sahibi olan anonim şirketin yönetim kurulu başkanına yüksek oranlarda para cezası verileceği hüküm altına alınmıştır. Ayrıca, kuruluşa üst kurulca eylemin ağırlığına göre üç aya kadar gelir getirici yayın yapma yasağı verilebileceği ve ikinci kez tekrar halinde yayın izninin iptal edileceği ayrıca en yüksek para cezasına hükmolunacağı da belirtilmiştir (3984 Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, 28.madde).
Doktora şiddet haberleri
Son zamanlarda bu tarz haberlere çok sık rastlıyoruz. Doktoru bu aşağılayıcı bir durumda habere konu yapmak doğru değildir. Ancak bazen de muhabir komplikasyon ve yanlış tedavi arasındaki farkı bilmeksizin, haberi bilirkişilere doğrulatmaksızın yazar ve hasta yakınlarına doktoru hedef olarak gösterir. Bu haberler kesinlikle meslek etiğine aykırıdır. Basın kimseyi hedef gösteremez!
ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
1. HASTA/HASTA YAKINI DOKTOR VE GENEL OLARAK KAMUYA ÖNERİLER
a. Cevap ve Düzeltme Hakkı isteyin.
b. Yargıya başvurun.
c. Ombudsmana yazın.
2. BASINA ÖNERİ
a. Ombudsman kurulmalı
b. Sağlık editörleri istihdam edilmeli
c. Sağlık habercilerinin danışacağı bir kurul olmalı
3. İLETİŞİM FAKÜLTELERİNE ÖNERİ
Sağlık haberciliğini bir ihtisas alanı olarak kabul edip bu alanı A’dan Z’ye kapsayacak bir ders konmalıdır. Fakülteye gerektiğinde Tıp Fakültesinden hocalar davet edilmeli ve öğrencilerimize hasta hakları ve meslekle ilgili ETİK İLKELER gazeteci adaylarına öğretilmelidir.
SON SÖZ
Günümüzde her mahremiyet ihlâli bir haber değeri taşımaya başlamıştır!
Medya okur yazarı olarak bizler de bu ihlâlin maalesef gönüllü katılımcılarıyız.
Leave a comment
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.