Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

17Oca/200

SELÂ VE SALAVÂT – Fahri SAĞLIK

29609236092027026967SELÂ VE SALAVÂT – Fahri SAĞLIK / Karesi Müftüsü

Bazı özel günlerde ezandan önce veya kılınacak cenaze namazını haber vermek amacıyla camilerde;                                             

“es-salâtu ve’s-selâmu aleyke ya resûlallah,                                        es-salâtu ve’s-selâmu aleyke ya habîballah,                                          es-salâtu vesselâmu aleyke ya seyyide’l-evvelîne ve’l-âhirîn,                    ve selâmun ale’l-murselîn,                                                                 ve’l-hamdu lillahi Rabbi’l âlemîn”  

şeklinde okunan selâ şu anlama gelmektedir: “Salât ve selâm (Allah’ın rahmet ve esenliği) sana olsun ey Allah’ın elçisi, sevgili kulu, geçmiş gelecek bütün insanların hayırlısı! Salât ve selam bütün peygamberlere olsun. Hamd (övgü ve şükür) de âlemlerin rabbi Allah’adır.”

Selâ, bazı kaynaklara göre Fatimiler zamanında Mısır’da başlamış, bazı kaynaklara göre ise Hz. Ömer’in torunu Abdülaziz döneminde Emeviler zamanında okunmaya başlamıştır.

Osmanlı, bu geleneğe diğer Müslüman toplumlardan daha çok sahip çıkmıştır. Dinî açıdan özel önemi olan gün ve geceleri hatırlatmak, meydana gelen bir vefatı ve kılınacak cenaze namazını haber vermek amacıyla selâ okunması, kültürel bir değer olarak kabul edilebilir ve bu yönüyle de dinî açıdan herhangi bir sakınca taşımadığı söylenebilir.

Ama cenaze dahil yukarıda söylenen özel günleri hatırlatmak için selâ verilmesi dini zorunluluk değildir.

Kültürümüzde selâ aynı zamanda birliğe çağrı ve bir uyarı yöntemidir. Halka saldırı girişimi üzerine hem tepki hem de bu saldırıyı haber verme amacıyla selâlar okunur. "Sela, Anadolu'nun kutlu nefesidir" Bu topraklar Hz. Muhammed'e saygının en üst seviyede yaşandığı yerlerdir.

Salavât’a gelince;

Salât ve selam kelimelerinden oluşan “salât-u selam” terkibi, Hz. Peygamber için okunan ve Allah’ın rahmet ve selamının onun üzerine olması dileğini ifade eden dualara denir. Salavât, salât kelimesinin çoğuludur. Kur’an-ı Kerimde: “Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamber'e salât ediyorlar. Ey iman edenler! Siz de ona salât edin, selam edin.”  (Ahzab, 33/56) buyurulmaktadır. Hz. Peygambere (s.a.s.) Allah Teala’nın salât etmesi, rahmet etmesi, meleklerin salât etmesi şanının yüceltilmesini dilemeleri, müminlerin salât etmesi ise, dua etmeleri anlamını ifade eder.

Sevgili Peygamberimize salât getirilmesi konusunda birçok hadis-i şerif  rivayet olunmuştur. İbn Ebî Leyla şöyle demiştir: “Ka’b b. Ucra ile bir defasında karşılaştım, bana şöyle dedi: Sana Hz. Peygamberden işittiğim bir hediye vereyim mi? Hz. Peygamber bizim yanımıza geldi. Biz ona ‘Ya Resûlallah! Bizler sana nasıl selam okuyacağımızı öğrendik. Fakat sana nasıl salât okuyacağız?’ diye sorduk. Resûlullah (s.a.s.) bize şöyle buyurdu:

اللَّهُمَّ صَلِّ عَلَى مُحَمَّدٍ ، وَعَلَى آلِ مُحَمَّدٍ ، كَمَا صَلَّيْتَ عَلَى إِبْرَاهِيمَ وَعَلَى آلِ إِبْرَاهِيمَ إِنَّكَ حَمِيدٌ مَجِيدٌ

اللَّهُمَّ بَارِكْ عَلَى مُحَمَّدٍ ، وَعَلَى آلِ مُحَمَّدٍ ، كَمَا بَارَكْتَ عَلَى إِبْرَاهِيمَ وَعَلَى آلِ إِبْرَاهِيمَ إِنَّكَ حَمِيدٌ مَجِيدٌ

Allâhümme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ İbrahime ve alâ âli İbrahim. İnneke hamidün mecîd.

Allâhümme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârekte alâ İbrahime ve alâ âli İbrahim. İnneke hamidün mecîd.

(Allah’ım! Muhammed’e ve Muhammed’in ailesine, İbrahim ve onun ailesi üzerine salât ettiğin gibi salât et! Şüphe yok ki, sen çokça hamdedilen ve şanı yüce olansın. Allah’ım! Muhammed’e ve Muhammed’in ailesine, İbrahim ve ailesine bereket ihsan ettiğin gibi bereket ihsan eyle! Şüphesiz ki, sen çokça hamdedilen ve şanı yüce olansın.) (Buhârî, Enbiya,10; Da’avat, 31, 32; Müslim, Salat, 65, 66, 69)

Hz. Peygambere (s.a.s.) en kısa şekilde, Aleyhisselam. (Allahın selamı, onun üzerine olsun.),

Aleyhissalatu vesselam. (Allahın salatu selamı onun üzerine olsun.),

SallAllahu aleyhi ve sellem. (Allah Teala, Ona salatu selam etsin.),

Allahumme salli ala Muhammedin ve ala ali Muhammed. (Allahım! (peygamberimiz) Hz.Muhammed'e ve aline (evladu iyaline) rahmet eyle.),

Allahumme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim. (Ey Allahım! Efendimiz, büyüğümüz Muhammed'e, evladu iyaline, ashabına salatu selam eyle. “Rahmet et, selametlik ver.” …vb ) cümlelerle salât-u selam getirilir.

Salât-ü selam getirmek için belirli bir vakit ve sayı yoktur. Kişi dilediği zaman ve istediği miktarda salât-ü selam getirebilir.

Salât-ü selam getirmek için abdestli olma ve besmele çekme zorunluluğu da yoktur.

https://gazetekspres.com/sela-ve-salavat-12706.html?fbclid=IwAR1JLntyetby0kV-SgYuqNPKSfUr7Xieq5ue53fRjzlBZdNEyafJ9HKgt6g

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.