Adana Ulucami’de.. –8
20 Kasım 2015 Cuma / Adana Valisi Ziya Paşa’nın kabrini ziyaret ettiktikten sonra, Ulucami de İdris Tanrıkulu hocadan bilgi aldık.
Mimarisi ve Minaresiyle Dikkat Çeken Adana Ulu Camii
Adana’da Ulu Cami olarak bilinen tarihi caminin asıl adı Ramazanoğulları Camii’dir. 16. yüzyıl eseri olan Ulu Cami Adana’nın en önemli tarihi yapılarından olup 1998 yılında açılışı yapılan Sabancı Merkez Camii’nden sonra şehrin en büyük camisi olma özelliği de taşımaktadır. Ulu Cami Mahallesinin orta kısımlarında Ziya Paşa Parkı ve Türbesi yakınlarında yer almaktadır.
TARİHİ
Yapımına 1509’da Ramazanoğlu Halil Bey tarafından başlanan Ulu Cami, Halil Bey’in ölümü üzerine oğlu Pir-i Mehmet Paşa tarafından 1541 yılında tamamlandı. Günümüze kadar birçok kez tadilat gören cami, 1998 Adana-Ceyhan Depremi’nde hasar gördü ve 1998–2004 yıllarında onarılarak yeniden ibadete açıldı.
Ramazanoğlu Halil Bey ve Pir-i Mehmet Paşa ile Mehmet Paşa’nın iki oğlu caminin güneydoğusundaki 1541 tarihli türbede yatmaktadır.
MİMARİ YAPISI
Adana Ulu Camii, bir Osmanlı eseri olmasına rağmen mimari yapısında Emevi, Selçuklu, Memluklu üsluplarının etkileri de görülmektedir. Duvarları siyah beyaz mermer taşlarla bezeli olan camiye biri batı diğeri de doğuda olmak üzere iki kapıdan girilir. Batı kapısı üzerinde iki yılan kabartması olan bir kubbe ve bir kitabe yer alır. Doğu kapısı üzerinde ve minberinin üstünde de birer kitabe bulunur. Ulu Cami’nin doğusundaki taç kapının Memluklu üslûbunda yapılmış olmasına karşılık batı kapısının farklı ve Osmanlı üslûbuna yakın bir tarzda olması, Ramazanoğulları`nın hâkimiyet değiştirmesiyle yakından alâkalıdır. Çünkü Ramazanoğulları Beyliği 1516 yılına kadar Memlukların nüfuzu altında bulunuyorlardı. Bu sebeple caminin Taç Kapısında süslemeli yapısıyla Mısır üslubu gözlenirken, 1541 tarihli ikinci kapısı ise sade görünüşü Osmanlı mimarisini hatırlatır.
Cami harim dışında medrese, türbe, imaret, darü’l-hadis, darü’l-şifa, sıbyan mektebi gibi yapıları da içerir. Ulu Cami çevresindeki bu tarihi yapılarla beraber Ramazanoğulları Külliyesi’ni oluşturur. Külliyenin günümüze kadar gelebilmiş diğer kısımları; medrese, türbe ve Ramazanoğulları Saray Selamlığı (Tuz Hanı)’dır. Ulu cami mimari yapısıyla Adana’da bulunan Adana Hasan Ağa Cami, Adana Kemeraltı Cami ve Ceyhan Kurtkulağı Köyü Cami’lerini de etkilemiştir.
MİMARİ ÖZELLİKLERİ
Adana Ulu Cami, bünyesindeki türbeyle birlikte dıştan 34,70x32,70 metrekarelik bir alana sahiptir. Cami harimi ise 11,40 x 23,30 metrekarelik bir saha üzerine kuruludur. Caminin harimine ilâveten, bölgenin sıcak oluşu göz önünde bulundurularak, avlunun bir kısmı ahşap örtü sistemi ile kapatılarak büyük bir son cemaat yeri haline getirilmiştir. Harimin kuzeyinde yer alan avlu ise iki sıra hâlinde yer alan revakların ve her iki yönde bir sıra sundurmanın çevirdiği dikdörtgen bir yapıya sahiptir. Cami harimi, her biri küçük ve sade başlıklı dört sütun üzerine inşa edilen beşer sivri kemer gözlü kıbleye paralel iki bölümden meydana gelmiştir. Bunlardan mihrap önü mekânı, köşelerde geçişi üçgenlerin sağladığı bir kubbe ile diğer yerler ise çapraz tonozlarla örtülüdür. Dıştan Memluklu kubbelerini hatırlatan mihrap önünün sivri kubbesi, siyah-beyaz taşlarla süslenmiştir. Cami harimini, her kenarında birer sivri kemerli pencerenin yer aldığı on iki köşeli bir kubbe örtmektedir. Harimin batısında yer alan kıbleye dik bir şekilde tanzim edilmiş 3x11,20 metrekare alana sahip olan ve ikinci bir son cemaat mahalli özelliği taşıyan mekân ise iki kubbe ve bir yarım kubbe ile örtülmüştür. Bu mekanbir pencere ve bir kapı ile doğudaki harime; bir ara kapı ile kuzeydeki son cemâat mahalline; bir kapıyla da batıdaki hazireye açılmaktadır.
Camin biri doğrudan doğruya avluya, diğeri batıdaki bölümün kubbeli dehlizlerinden sonra revaklı son cemaat mahalline açılan iki taç kapısı vardır. Sıcak iklimin tesirini hafifletmek için oldukça geniş yapılan son cemaat yeri, kuzeydeki dikdörtgen avlunun batısındaki bir sıra, kuzeyinde ise iki sıra hâlinde tanzim olunan revaklardan oluşmaktadır. Ayrıca her iki yönden de yağmurdan ve güneşten korunmak için yapılan bir sundurma bulunmaktadır.
Son cemaat yeri sütunları köşeleri hafifçe pahlanmış olan dikdörtgen prizma şeklindeki hantal başlıklar üzerindeki sivri kemerleri taşımaktadır. Bu kemerlere istinat eden sekiz köşeli kasnak üzerine ise alaturka kiremit ile kaplanmış bulunan, sayısı toplam 21 olan kubbeler oturmaktadır.
Kuzey revakında her kemer gözünün karşısında sivri alınlıklı bir pencere yer almaktadır. Bu revak, dikdörtgen ve sade bir kapıyla batıdaki bölüme bağlanırken, avlunun batısındaki revak da çini kaplamalı dikdörtgen bir ara kapıyla harimin batısındaki mekâna açılmaktadır. Batı duvarının kuzey ucunda büyük bir dolap nişi yer almaktadır.
CAMİNİN AVLUSU
Cami avlusu yer yer bozuk ve fazla zengin olmayan geometrik desenli kompozisyonlar hâlinde siyah beyaz mermerlerle döşenmiştir. Burada bu sıcak iklime rağmen orijinal şadırvan veya başka bir su tesisatı bulunmamaktadır. Harimin kuzey duvarı, siyah-beyaz taş sıralarından meydana gelen kısa ayaklar üzerinde yükselmekte olan üç sivri kemerden teşekkül etmektedir. Yapımında iklim şartlarının da etkili olduğu bu kemerlerin üçü de harime açılan birer kapı durumundadır. Söve pervazlarının konulmadığı bu kapıların cephesi çatının saçaklara profilli konsollarla tamamlanmıştır.
KALIN DUVARLAR, AHŞAP ZEMİN
Harimin kuzeyinde yer alan ve üç kapı boyunca uzanan ince ahşaplar üzerine inşa edilen müezzin mahfili, mihrap ve minbere göre daha sadedir. Bununla beraber Evliya Çelebi`nin çok övdüğü mahfil iri baklava dilimi şeklindeki desenleri, hançere benzeyen sarkıtları ile değişik bir görünüşe sahiptir. Caminin taç kapısı, minare bordürleri, harimin kuzey cephesi kemerleri, mihrap önü kubbe kasnağı, doğudaki türbe önü mekânının kemerleri beyaz taşla süslenmiş olup diğer bölümleri kesme taştan yapılmıştır. Zemini ahşap döşemeli olan caminin duvar kalınlığı harimde 1,55, son cemaat yerinde ise 0,95 metreyi bulmaktadır.
CAMİNİN AYDINLATILMASI
Harimin kuzey duvarı ve mihrabın bulunduğu kemer gözü hâriç her kemer gözü karşısına dikdörtgen şeklinde birer pencere konulmuştur. Kıble duvarındaki pencerelerin üstünde birer renkli camlı pencere (revzen) bulunmaktadır. Batıdaki dikine mekânın kıble penceresi daha geniş, daha yüksek ve tuğladan sivri alınlıklı olarak inşa edilmiştir. Son cemaat mahallinin kuzey duvarında ise her kemer gözünün karşısına içten sivri kemerli, dıştan düz atkılı ve üzerlerinde sade hafifletme kemerlerinin bulunduğu birer pencere konulmuştur. Böylece içerisinin yeterince ışık alması sağlandığı gibi duvarlara da hareketlilik kazandırılmıştır.
DİKKAT ÇEKEN MİNARESİ
İlk bakışta, kıble duvarı haricinde kalan cephelerde, ilave edilen betonarme kısımlarla caminin esas karakteri bozulmuş olsa da, değişikliğe uğramamış olan kıble duvarı ile minaresi caminin orijinal durumunu ortaya koymaktadır. Minare doğudaki büyük kapı seviyesini aşan dört köşe bir kapı kaidesi üzerinde yükselmektedir. Bu sebeple minarenin kaidesi aynı zamanda avlu kapısı durumundadır. Silindirik minare gövdesi zikzaklı hatlarla süslenmiş, şerefesi Memluk camilerinde olduğu gibi konik bir sundurma ile örtülmüştür. Değişik ve güzel görüntüsüyle dikkat çeken minare, renkli taşlar, düğümlü bordürler ve yatay kuşaklar ile süslüdür. Sarkıtlı sekiz küçük sütun minarenin külahını taşımaktadır.
Talha Bal / İnzar Dergisi – Ekim 2012
Prof.Dr. Mesut Gür, Hasan Uzunhasanoğlu, Çetin Mut, Ahsen Okyar
Prof.Dr. Mesut Gür, Hasan Uzunhasanoğlu, Ahsen Okyar, Dr. İsmail Çapçı
Adana Ulucami Müezzin Kayyımı İdris Tanrıkulu, Ahsen Okyar
Ahsen Okyar, Hasan Uzunhasanoğlu
Leave a comment
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.