Akça Koca’nın Torunları ve Dile Gelen Orhun Irmağı – Abdullah KÖKTÜRK
Akça Koca’nın Torunları ve Dile Gelen Orhun Irmağı - Abdullah KÖKTÜRK Eğitimci - Siyasetçi
Çocukluğunu Ertuğrul Gazi ve Karamürsel Paşa ile beraber yaşamış, Osmanlının kuruluşunda katkıları olan ve de Orhan Gazi döneminde Kocaeli’nin fethinde çok büyük emeği olan bir büyüğümüzün ismiyle ortaya çıkan bu güzel ekip AKÇA KOCA PLATFORMU adıyla 15 Kasım 2014 yılında kuruldu.
Bugüne kadarda birçok yararlı program ve faaliyetleri de en güzel şekilde yürüttü.
Arkadaşlık (II) – Mesut NÖBETÇİGİL
Arkadaşlık (II) - Mesut NÖBETÇİGİL
Arkadaşımızla bir duygu bandında, bir duygu frekansında buluşuyoruz. O her nasılsa içimizi zapt ediyor,
ikimizi de esir alıyor, rehin alıyor. Biz öylece gitmek istiyoruz. Orada bir hesap ortaya çıkar: Acaba bana şöyle yardım eder mi, şurada elimden tutar mı ya da korkuyorum, yanımda olması güzel olabilir gibi türlü endişe ve beklentilerle oluşturulan bir arkadaşlıktan bahsetmiyorum.
***
Arkadaşlığın bir kere zemini, coğrafyası duygu üzerine kurulur. Duygunun hemen arkasından gelen şey güven. Güvenmek yani, sırtınızı dönmek yani, onun size ihanet etmeyeceğinden emin olmak, sizi yarı yolda bırakmayacağını bilmek ve bu duygu yakınlığı içerisinde arkadaşlığınızı sürdürmek. Kuşkusuz her zaman insan birbirine gerektiği ölçüde gerektiği kadar bir destek sunamayabilir.
Pazar günü dostlarla ailece Çardak’ta buluştuk..
7 Temmuz 2024 Pazar / Ailenin Mangal ustası Ersin Baykara…
Aynı zamanda ailenin de yaşlısı…
Pazar günü dostlarla ailece Çardak’ta buluştuk..
Ersin Baykara büyüğümüz Başkanlığında Cem Küçük bey ile birlikte mangal başında buluşuldu..
Mangalda pişenlere ilave Hanımefendilerin getirdiği ve yaptıkları afiyetle yenildi.
Motosikletleri ile gelen Çağrı Baykara ve M. Murat Okyar ilgi odağı oldu.
Rahmetli Fevzi Genç kardeşimin değerli eşi Nezaket Genç hanımefendi başta olmak üzere toplantıda hazır bulunan arkadaş, dost, kardeş ve torunlar sağ olsun…
İzmit Otogarından çıkış ve Kandıra’ya hareket…
2 Temmuz 2024 Salı / Kandıra’ya gitmek için Otogardayız..
İzmit Otogarından çıkış ve Kandıra’ya hareket…
MİLLET KAVRAMI VE TÜRKSÜZ TÜRKİYE YARATMAK – Ruhittin SÖNMEZ
MİLLET KAVRAMI VE TÜRKSÜZ TÜRKİYE YARATMAK - Ruhittin SÖNMEZ
Birileri milliyetçilik ve din adına, BOP içeriğine uygun şekilde, Türkiye’yi Türksüzleştirme çabası içinde. Ve bunu kendilerini “yerli ve milli”, yaptıklarını da “ülkeyi kurtarmak” olarak pazarlama becerisi gösterebiliyorlar.
“Türksüz Türkiye” yaratma çabalarını fark edebilmek için siyasal İslamcıların millet kavramına verdiği anlam ile Cumhuriyetimizin kurucu iradesinin modern bilim ışığında verdiği anlam arasındaki farkı bilmek lazım.
Bugün iktidar partisi AKP ve Genel Başkanı R. Tayyip Erdoğan ile iktidarın küçük ortağı MHP ve Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin millet kavramına verdiği anlam aynıdır diyebilir miyiz?
Bu teorik bir tartışma sorusu değil. Türkiye’nin geleceğini şekillendirecek olan sığınmacı sorunu, yeni Anayasa tartışmaları gibi temel meselelerimizi doğru anlamamıza yarayacak bir sorudur bu.
RTE, Millet ve milliyet kavramlarının Fransız ihtilali ile dünyaya yayılan tanımını kabul etmediğini ifade ederek, kendi millet anlayışını şöyle ifade ediyor:
“Bizim kendi medeniyetimizin, kendi tarihimizin, kendi kültürümüzün bir millet tanımı var. Bu bakımdan Osmanlı tam bir millet devletiydi.” “Biz, milleti İbrahim’den geliyoruz.”
“Bizim millet tanımımız, özünü İslam’ın millet anlayışından alır. Pek çok farklı dinden ve kökenden gelen insanı çatısı altında toplayan Osmanlı bunların milliyetlerini, dinlerine göre de tasnif etmiştir. Osmanlı böyle bir devlet, imparatorluktur. Müslümanlar bir millet, Hristiyanlar bir millet, Yahudiler bir millettir. Etnik bakımdan zaman zaman çok küçük karışmalar olsa da bu tarihimizin ve coğrafyamızın gerçekliğine en uygun tanımdır.”
Erdoğan’ın bu tanımı yönettiği devletin anayasasında belirlenen temel tanım ve ilkelere aykırıdır. Cumhuriyetimizin kurucu iradesinin ortaya koyduğu felsefe ve Atatürk’ün millet tanımına da zıt bir görüştür. Bu görüşü savunmak kurucu iradenin, Osmanlı’nın çöküş sürecinde ve Millî Mücadele aşamasında yaşanan tecrübeler ve bilimin ışığında yaptığı, isabetli tercihlerine karşı çıkmaktır.
“MILLET ILE ÜMMET, birbiriyle sözlük anlamları açısından farklı olan; bununla birlikte mutlaka çatışması gerekmeyen iki kavramdır.” Ancak siyasallaştırılarak daraltılan gündemdeki anlamı ile siyasal İslamcıların “ümmet” karşılığı kullandığı “millet” tanımı “Türksüz Türkiye” yaratmak
isteyenlerin bir maymuncuğudur.
Hicri Yılbaşımız…
2024 HİCRİ YILBAŞI NE ZAMAN?
Bu yıl 2024 hicri yılbaşı; 7 Temmuz 2024 Pazar gününe denk geliyor.
2024 MUHARREM AYI NE ZAMAN BAŞLIYOR?
Muharrem ayı da hicri yılbaşı ile başladığından 7 Temmuz Pazar günü eda edilecek.
HİCRİ YILBAŞI KAÇINCI YILI?
Hicri takvim, 1 yılı 354 ya da 355 gün olan ve 12 kameri aydan oluşan, İslam peygamberi Muhammed'in Mekke'den Medine'ye hicretini başlangıç yılı (1. yıl) kabul eden ve Ay'ın Dünya çevresinde dolanımını esas alan bir takvim sistemidir. Hicretin, Muharrem ayı yani takvimin başlangıç günü ya da ayıyla bir ilgisi yoktur. 2024 yılında 7 Temmuz Pazar gününe denk gelen Hicri yılbaşı, Hicri takvime göre 1 Muharrem 1446 tarihidir.
İbrahim Bayram’ın ikramlarına muhatap olduk..
6 Temmuz 2024 Cumartesi / Bugün evinin önünde İbrahim Bayram’ın ikramlarına muhatap olduk.. Mükemmel hazırlığı yapan Yengemiz hanımefendiler de Sağolsun…
Yasemin Koca’nın kınasında…
4 Temmuz 2024 Perşembe / Meliha – Ayhan Koca’nın güzel kızı Yasemin ile Gülden – Atilla Özay’ın yakışıklı oğlu Fatih Zeki’nin kınası Kandıra Namazgah Kültür Merkezinde gerçekleşti.
Kınaya gittiğimizde birçok dostla karşılaştık…
Gençlerin Sağlık ve huzur içinde bir hayatları olsun.
İKİ YÜZLÜ BATININ ÇİRKİNLİĞİ SPORA DA YANSIDI- Seyfettin KARAMIZRAK
İKİ YÜZLÜ BATININ ÇİRKİNLİĞİ SPORA DA YANSIDI- Seyfettin KARAMIZRAK
“İkiyüzlülük”, kişinin sahip olmadığı duygu, düşünce, erdem, değer veya özelliklere, sanki sahipmiş gibi davranması veya sahip olduğunu iddia etmesidir. Ahlâk psikolojisine göre
ikiyüzlülük, kişinin kendi ifade ettiği ahlaki kural ve prensiplere kendisinin uymamasıdır.
Avrupa Futbol Federasyonları Birliği (UEFA) Disiplin Kurulu, Türkiye-Avusturya maçında attığı ikinci golden sonra “bozkurt işareti” yapması nedeniyle milli futbolcumuz Merih Demiral’a 2 maç ceza verdi.
UEFA’ya tepki gösteren Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı (TFF) Mehmet Büyükekşi, “2 maçlık cezayı kabul edilemez, hukuk dışı ve siyasi bir karar olarak görüyoruz” dedi.
Mehmet Büyükekşi, 3 maçın altındaki cezalarda CAS’a itiraz ve başvuru yolunun kapalı olduğunu hatırlattı. Büyükekşi, açıklamasında, “Verilen 2 maçlık ceza ile itiraz hakkımız da elimizden alınmıştır. Taraflı ve adaletsiz olan bu karar, tüm milletimizi derinden hayal kırıklığına uğratmıştır” dedi.
TFF Başkanı ayrıca, UEFA’nın maçta görevli delegesinin raporunda cezai yaptırım ile ilgili bir ifade olmadığını, bazı Batılı siyasetçilerin açıklamalarının ardından UEFA’nın konu
ile ilgili müfettiş atayarak soruşturma başlatmasının sürece ve kararın bağımsızlığına gölge düşürdüğünü belirtti.
Dışişleri Bakanlığı UEFA’nın soruşturmasının kabul edilemez olduğunu ve Alman makamlarının Demiral’a yaklaşımının “yabancı düşmanlığı içerdiğini” açıklamıştı.
Bozkurt nedir? – Murat YAZAN
Bozkurt nedir? - Murat YAZAN
Merih gol attıktan sonra bozkurt işareti yapınca ortalık birbirine girdi. Onamalar, kınamalar, tartışmalar.
Bozkurt işaretinin siyasal bir sembol olmadığı defalarca yazıldı. Doğru ama eksik. Eksiği tamamlamak adına size kronolojik bir öykü anlatacağım.
Milattan çok önceki dönemler. Tahminen 20.000’li yıllar. Orta Asya’da insanlar küçük topluluklar halinde yaşıyorlardı. Henüz devletler kurulmamıştı. En büyük topluluklar kabile ve klanlar. Kabileler çoğaldıkça birbirlerinden ayırt edilmek için sembollere ihtiyaç duydular. Semboller için esinlenmeye ihtiyaçları var ve esinlenebilecekleri her şey çevrelerini saran doğadaydı. Avcı toplayıcı toplulukların temel gıdası avladıkları hayvanların etleriydi. Avlanmayı doğanın alfa avcılarından öğrenmek için zaman zaman onların avlanmalarını gözlemlediler. Ayılar bireysel olarak avlanırken bozkurtlar grup halinde avlanan sosyal hayvanlardı. Tıpkı insanlar gibi. Yapılan gözlemler kurtlara olan hayranlığı bir tür kült haline getirdi. Bazı kabileler bozkurdu kendine sembol olarak seçti, bazıları ayı, geyik, ağaç, kartal gibi motifler kullandılar. Bu motifleri mağara duvarlarına ve daha sonra çadırlarına çizdiler. Bedenlerine dövme olarak işlediler. Hatta Göktürk devletinin bayrağında bozkurt bulunur.