Atatürk’ün Balıkesir Hutbesi
Atatürk'ün Balıkesir Hutbesi
Atatürk'ün Balıkesir'i ziyaretleri 7 kez oldu. Bunlardan ilki, 6 Şubat 1923'te gerçekleşti. İzmir'den trenle Balıkesir’e gelen Mustafa Kemal Paşa'nın beraberinde eşi ve Kâzım Karabekir Paşa ile diğer zevat bulunuyordu.
Sedat Baykara amcamızı da kaybettik..
Sedat BAYKARA vefat etti.
Bugün(Pazar) İKİNDİ kocabayramlar Köy Meydanından Kocabayramlar Kabristanında ebediyete uğurlanacaktır.
28 Şubat 1937 doğumlu Orman İşletmesinden emekli Sedat BAYKARA;
Enise – Hasan Baykara’nın oğlu,
Rahmetli Sadettin Baykara, Sadi Baykara, rahmetli Sürkan Baykara ve Şükriye Özkul’un kardeşi,
Nezaket Baykara’nın eşi,
Nezahat, Seçil ve Vedat Baykara’nın babası,
Nazmi Gümüş, Cavit Sözer ve Nurhan Baykara’nın kayınpederi,
Yeliz, Yeşim, Hakan, Özgün, Melike, İlke, Furkan ve Beyza’nın dedesidir.
Allah rahmet eylesin.
SEVGİLİ DOSTLARIM – Doç.Dr. Süleyman COŞKUNER
SEVGİLİ DOSTLARIM – Doç.Dr. Süleyman COŞKUNER
Bu virüsten korkmayın, panik yapmayın, gereksiz endişe ve kaygı yüklenmeyin.
Bedavaya stresle kardeş olmayın.
Hiçbir virüs sağlıklı ve kaliteli bir insandan, asla daha güçlü değildir.
Virüsler, bulaştığı canlıyı öldürmeye gelmezler.
Bulaştığı canlı ölürse onlar da ölürler.
Canlıyla birlikte yaşamak zorundadırlar.
Her virüs çeşidi, zamanla her insanı gezer.
Dede Korkut Atamızın ilhamıyla; NEVRUZ DUASI – Doç.Dr. Süleyman COŞKUNER
Dede Korkut Atamızın ilhamıyla; NEVRUZ DUASI – Doç.Dr. Süleyman COŞKUNER
Bismillahirrahmanirrahim…
Esirgeyen ve bağışlayan Allah’ın (C.C.) adıyla…
Ey hanlar hanı,
Ey ulular ulusu Kadir Tanrım;
Sen yücelerden yücesin, kimse bilmez nicesin…
Nice cahil seni gökte arar, yerde ister,
Sen bütün inananların gönlündesin…
Sen anadan doğmadın,
Sen atadan olmadın,
Her yerde Tek’sin, yücelerden yücesin!..
Hani övdüğümüz beyler, erenler?
Dünya benim diyenler?
Ecel aldı, yer gizledi, fani Dünya kime kaldı?
Gelimli-gidimli Dünya, sonucu ölümlü Dünya,
“Allah Allah”” denmeyince işler olmaz,
Kadir Tanrı vermeyince er zengin olmaz,
Ecel-vade gelmeyince kimse ölmez…
En nihayet uzun yaşın ucu ölüm, sonu ayrılık!
Yerimiz bu kara yer…
Her şeye kadir Tanrım; Bizi ari imandan ayırmasın,
Ak pürçekli analarımızın yeri uçmak olsun,
Ak sakallı atalarımızın yeri Cennet olsun,
Cümle günahlarımız derlenip, toplansın,
Adı güzel, kendi güzel Hz. Muhammed Mustafa (SAV) aşkına bağışlansın…
Ey gözden uzak, gönle yakın, her şeye kadir olan Yüce Tanrım…
Karşı yatan Kara Dağ’ımız yıkılmasın,
Gölgelice ağaçlarımız kesilmesin,
Karlı buzlu akan görklü sularımız kurumasın,
Ektiğimiz göversin, diktiğimiz yeşersin,
Çevremiz ağaç, çiçek, böcek dolsun…
Altın perçemli oğullarımız,
Sırma saçlı kızlarımız olsun,
BOZKURT Soyumuz artsın, çoğalsın,
Dünya durdukça yayılsın,
Uzayan kol bizden olsun…
Türk Dünyasının Nevruz Bayramı kutlu olsun.
Türk Dünyasının Nevruz Bayramı kutlu olsun.
"Bayram yeli çardakları yıkanda,
Novruz gülü, kar çiçeği çıkanda,
Ağ bulutlar köyneklerin sıkanda,
Bizden de bir yâd eyleyen sağ olsun,
Derdlerimiz koy dikkelsin dağ olsun."
ŞEHRİYAR
NASİHAT DEĞİL TEDBİR ALMA ZAMANI – Fahri SAĞLIK Karesi Müftüsü
NASİHAT DEĞİL TEDBİR ALMA ZAMANI – Fahri SAĞLIK Karesi Müftüsü
Atalarımız “ Bir musibet bin nasihatten evladır.” demişler ama, şu an nasihat değil tedbir alma zamanı. Nasihati daha sonra alırız. Allah’ın insanlara verdiği en değerli nimetlerden biri olan sağlık, hayatın tadı, tuzu, huzurun kaynağı, geleceğe dair umutların anahtarıdır. Yüce dinimizin temel amaçlarından birisi de sağlığımızı korumaktır. Bu nedenle sağlığı bozan her şeyden uzak durulmalı, sağlıklı yaşamak için gerekli tedbirler alınmalı, bu manada bilimin (özellikle tıbbın ) ve yüce dinimizin bu konudaki tavsiyelerine uyularak Allah’ın verdiği bu büyük nimet ve emanete sahip çıkılmalıdır.
Sağlık için temizlik çok önemlidir. Peygamberimiz haftada en az bir defa vücudu yıkamayı, uykudan kalkınca, yemekten önce ve sonra elleri yıkamayı, dişlerin temizlenmesini ve tırnakların kesilmesini öğütlemiştir. Konunun önemine binaen sevgili peygamberimiz “Temizlik imanın yarısıdır.’’, “Hasta olmadan sağlığın, ölüm gelmeden hayatın, ihtiyarlamadan gençliğin, meşguliyetten önce boş vaktin, yoksulluğa düşmeden servetin kıymetini biliniz’’ buyurmuştur. Sağlığımızı korumak ne kadar önemli ise, hastalanınca da tedavi olmak o kadar önemlidir.
EL ÖPME BABINDA – Mehmed Veysî DÖRTBUDAK
EL ÖPME BABINDA - Mehmed Veysî DÖRTBUDAK
EL ÖPME BABINDA Bir anekdotla başlamak istiyorum. Vakarıyla tanınan son devrin büyük hafız ve kurralarından Abdurahman Gürses hoca efendi, elini öptürmeyi sevmezmiş. Kendisiyle görüşen öğrencileri veya yaşça küçük olanlar elini öpmek istedikleri vakit, elini karşısındakinin eline dokundurur ve çekermiş. Bunu bilen bir öğrencisi hocaya elini uzatır ve öpmek için eğilmeyip tokalaşmak ister. Hoca hemen sorar “Neden elimi öpmedin?”. Öğrencisi de “Hocam elinizi öptürmüyorsunuz, o sebepten öpmedim.” deyince, “Sen elimi öpmekle mükellefsin, öptürmek veya öptürmemek bana kalmıştır evlat.” şeklinde nâzikçe ikâzda bulunur.
Bizim kadim Türk kültüründe büyüklerin ve saygı duyulan kişilerin elleri öpülür. Bu bir saygı ve sevgi göstergesidir. Maalesef günümüzde bu saygı gösterisi kalkmış, bırakın öğrencinin öğretmeninin elini öpmesini, evlat bile babasının elini öpmez olmuştur. El öpmek tabasbus, yaltaklanma, yalakalık yapmak olarak kabul edilmiştir.
Canım herkesin de eli öpülmeli midir dediğinizi duyar gibi oluyorum. Evet, herkesin eli öpülmemelidir ancak saygı duyulan, üzerimizde hakkı ve emeği olan kişilerin de elini öpmekten kaçınmak da uygun değildir.
Nasıl allak bullak olduk böyle?
Nasıl allak bullak olduk böyle?
Birden her şey anlamını yitirdi…
Birden doğrular yanlış, yanlışlar doğru oldu.
İnsanlığa bir At sineği musallat oldu ki, istediğin kadar kaç…
Ensende hep.
Eşe dosta sarılamaz, elimizi uzatamaz olduk.
Ne hale geldik?
Kendi elini, kendi yüzüne süremiyorsun.
Yapılan planlar, kurulan hayaller uçtu gitti avucumuzdan.
Olması imkansız işler oldu, iki ay önce anlatsalar inanmazdın.
Havadaki bütün uçaklar kuş gibi yere indi…
Oteller kapandı,
En büyük Turizm fuarı hastaneye çevrildi.
Maçlar iptal edildi,
Birkaç insanın bir arada olacağı herşeye kısıtlama geldi.
Otobüste sarılarak tutunduğun direğe, evdeki kapıların kollarına düşman gibi bakıyorsun şimdi.
Okullar kapandı…
Trenler durdu, yollar boşaldı.
Petrol sudan değersiz oldu.
Kabe kapandı, Kabe…
Kimin gücü yeterdi buna… Suudi kapatsa 3. Dünya savaşı çıkardı.
Toplantılar, organizasyonlar, fuarlar, düğünler, kutlamalar toptan iptal oldu.
Ölsen cenazene gelecek insan bulamazsın…
Bir ay önce Çinli görsek yolu değiştiriyorduk, şimdi Avrupalı…
‘Turist rekorları kıracağız, pazarları artıralım’ derken, turist gelmesin diye bütün uçuşları durdurduk…
Her şey yalan oldu Dostlar….
Akşam çıkardığın kıyafetin bile düşmanın gibi.
Babanın elini öperken düşünüyorsun…
Yeni dostların var artık: sabun, su ve yalnızlık!….
Son alışveriş koşuşturmaları da bitince, birkaç güne camdan bakarız hayata artık.
Kim yazdı bunu bilmiyorum?
Ama ne geniş hayal gücü varmış, pes!…
Dini, dili, ırkı, memleketi fark etmiyor, ilk defa aynı gemide, süratle bir bilinmeze doğru gidiyoruz…
Yaşarsak göreceğiz
(Alıntı)
BAŞKANIN ADAMLARI NELER YAPABİLİR? – Ruhittin SÖNMEZ
BAŞKANIN ADAMLARI NELER YAPABİLİR? – Ruhittin SÖNMEZ
Bir bilim kurgu romanının içinde yaşıyor gibiyiz. Covid-19 adı verilen bir virüs türü bütün dünyalıların hayatını değiştirdi. Oysaki bu elle tutulur, gözle görülür olmayan yaratıkla ilgili pek bir şey bilmiyoruz.
Virüsün etkisine dair duyduklarımız da hep belli kaynaklardan çıkan bilgilerin yayılmasıyla bize ulaşıyor.
İnsanlar bu bilgilerin bir kısmına güvenip inanırken, bazılarını güvenilir bulmadığı için inanmıyor.
Koronavirüs (Covid-19) salgınının gerçek olduğunu ve çok ciddi sonuçları olduğunu görüyoruz, biliyoruz.
Salgının sadece sağlık sorunları, kitlesel ölümler yanında ekonomik etkilerinin de ölümcül
olabileceği anlaşılıyor.
Ben günlerdir medyada her yönüyle tartışılan bu konuları değil, başka bir hususu düşünmeden duramıyorum.
Hastalık salgını, biyolojik saldırı ve başka konularda kamu otoritelerinin manipülasyon yapması halinde ne gibi sonuçları olabileceğini düşündükçe aklıma “Başkanın Adamları” isimli 1997 yapımı film geliyor.