“Ey insanoğlu! Bugün günahlarından korkar isen, yarın bir hiçbir şeyden korkmazsın.” Sâdî Şirâzî
Ey insanoğlu! Bugün günahlarından korkar isen, yarın bir hiçbir şeyden korkmazsın. Sâdî Şirâzî
Hat: Emre Özdemir
Paylaşım: Aysel Alper
Bir sosyal hastalık olan yolsuzluk, sosyal çözülmede de bir göstergedir.
Bir sosyal hastalık olan yolsuzluk, sosyal çözülmede de bir göstergedir.
Yapılan bir araştırmada (İTO, Türkiye’de Yolsuzluğun Sosyo-Ekonomik Nedenleri, Etkileri ve Çözüm Önerileri, İstanbul 2001),
-Yolsuzluk yapanların toplandığı meslek gurupları içinde %50.8 ile siyasiler başı çekmekte; bunu %21.4 ile iş adamları takip etmektedir.
-Yolsuzluğu hırsızlık olarak gören denekler %40.5 tir.
-Bunu haksız kazanç olarak yorumlayanlar %38.2 olarak takip etmektedir.
-Deneklerin %38’i yolsuzluk yapanları “şerefsiz, aşağılık kişiler” olarak görmektedir.
-%14.7’si ise, yolsuzluk yapanları “vatan haini” olarak kabul etmektedir.
-Yolsuzlukların devletle bağlantısı olduğuna inananlar %90.3’tür.
-Yolsuzluklar denekleri hem kızdırmakta, hem de morallerini bozmaktadır (%71.5).
Prof.Dr. Mustafa E. ERKAL -YOLSUZLUK VE YOKSULLAŞMA
FETİH GECESİNE DAVET
Habibullah Kur'an Kursu Yap. ve Yaş. Dernekleri Genel Başkanı Atakan PEHLİVAN’dan gelen e-postada Fetih Gecesi bilgi ve davetii vardır. İlgi ve teşriflerinizi.. Ahsen Okyar
BİR İLKOKUL ÖĞRENCİSİNİN GÖZÜYLE 1952-1953’te KANDIRA AYDINLIK MAHALLESİ ve TANIDIKLARIM –1 / Prof. Dr. Atilla ÇETİN
BİR İLKOKUL ÖĞRENCİSİNİN GÖZÜYLE 1952-1953’te KANDIRA AYDINLIK MAHALLESİ ve TANIDIKLARIM –1 / Prof. Dr. Atilla ÇETİN –Tarihçi/Arşivci
Devlet memuru olan babam Mehmet Tevfik Çetin, uzak bir kasabada görevli olduğundan 1952-1953 yılında ilkokul 3. Sınıfın 2. Yarısını ve 4. sınıfı Kandıra Akçokoca İlkokulunda okudum.
Evimiz Aydınlık Mahallesinde idi. Annem Ferhunde’nin doğduğu evdi. Dedem Şaban Öztuğ kunduracı idi. Teyzem Şükran Kandıra’nın en iyi kadın terzisi idi. Sadece Kadife, ipek ve yün kumaşları dikerdi. Güzel gelinlik yapardı. O yıllarda birçok genç kızın gelinliğini teyzem Şükran dikmiştir.
Dayım Saffet Öztuğ önceleri Kamil ustanın yanında kunduracılık yapardı.. Sonra kurslara gitti, Sıtma savaş memuru oldu. Haymana, Kırıkkale ve Kandıra’da görev yaptı. “Sıhhiye Saffet” derlerdi. Motosikleti vardı.
Benim Kandıra, ilkokul arkadaşlarım, Aydınlık mahallesi, mahalle arkadaşlarım, oyunlarımız gözlemlerim hakkındaki 60 yıl öncesine ait anılarım bu yazımın konusudur.
O yıllarda Kandıra’ya İzmit’ten Kışınbay Şirketinin tombul, mazotlu kokusu bol arabaları ile gidilirdi. Tek şeritli, her iki tarafı ağaçlık ve çalılıklarla dolu kıvrım kıvrım yolları insanın içini bulandırırıdı. Kusanlar olurdu. Beni de otobüs tutardı.
Meral Akşener, Cumhurbaşkanı mı olacak?
Gazeteci yazar Ünal Tanık, Meral Akşener'in Cumhurbaşkanı olabileceğini yazdı.
Gündeme ilişkin değerlendirmeleriyle ve ileriye dönük analizleriyle dikkatleri çeken Ünal Tanık, Meral Akşener'i Köşk'e çıkaracak hesabı deşifre etti. Rotahaber.com sitesinin de Genel Yayın Yönetmenliğini yapan Ünal Tanık, CHP'de Mustafa Sarıgül'ün ön plana çıkarılarakObama'nın Demokrat Partisi yapısında bir görüntünün hakim olacağını kaydetti.
Böyle bir durumda AK Parti'nin safdışı bırakılması için yeni bir taktiğin ortaya çıkabileceğini belirten Tanık,kamuoyunun sempatisini kazanan bir aday olarak Meral Akşener'in Çankaya Köşkü'ne çıkabileceğini bildirdi.
Rüştü Uygur’a Geçmiş Olsun
25 Aralık 2013 Çarşamba / Kandıra Turizm ve Tiyatro Derneği Başkanı Rüştü Uygur operasyon geçirdi.
“SOFRAYI KURAN KALDIRSIN” / Süleyman Pekin
“SOFRAYI KURAN KALDIRSIN” / Süleyman Pekin
Zaten öyle de oluyor. 1947’den beri.. Menderes, Demirel, Özal ve Erdoğan çizgisi bilhassa.. 60 İhtilalinin ikinci perdesi, 71 Muhtırası, 80 Darbesi de cabası.. Mesut Yılmaz ile Tansu Çiller de yedek kupon..
Elbette “hâkimiyetin kayıtsız şartsız millete ait” olduğu fakat 2 bin 500 yıldır devletleri ordu tarafından kurulan ve kollanan, ayrıca halkı da “ordu millet” tabir olunan devasa bir tecrübenin bu donatım işinde sofranın bir ayağından tutmaması yada çaktırmadan sofra örtüsünü serdirmemesi imkansız.
Yesevî Ocağı’na bağlı alpler Ortaasya birikimini Ortadoğu ve Balkanlara transfer ettiler. Anlayacağınız Anadolu’da ve dört bir yanında bin yılı aşkın zamandır sofraları biz kurduk, kaldırdık. Osmanlı’yı kuran Selçuklu devlet aklıdır, Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran da Osmanlı devlet aklıdır. “O kan, bu kandır” mısrasında olduğu gibi ‘o akıl, şu akıldır’.
Bir Temel Fıkrası…
Vergi
Bizim Temel uluslararasi ekonomi toplantisina katilir...
Devletin topladigi vergi dagilimini tartisirlar...
Konusmacilardan biri Amerikali, biri Avrupali, biri de Temel..
Ortaya bir fikir atilir... Halktan toplanan vergiler nasil dagilim yapilacak.
Amerikan vatandasi söz alir:
-"Bizim Amerika’da önce yere bir çizgi çizeriz ve sonra topladigimiz vergileri havaya atariz... Çizginin soluna düsen paralari halka hizmet olarak geri veririz, sag tarafta kalan devlete kalir, yatirim yapariz..."
Derken Avrupali söz alir ve:
-"Bizim Avrupa’da baska ama ona benzer bir uygulama yapariz... Önce yere bir daire çizeriz... Halktan toplanan vergileri havaya atariz. Dairenin disinda kalan halka hizmet olarak geri döner, dairenin içine düsenleri devlet harcamalarina kullaniriz... "
Sira bizim Temel’e gelir ve baslar anlatmaya:
-"Ula usaklar ne güzel anlattunuz. Keske bizda sizun çirkefluklerunuzi degil da habu çaliskanlugunuzi alsak... İnanun bizum öyle bir uygulamamiz yok... Bizde daha kisa oluyi... Bi kere öyle yere çizgi çizmezuk... Bizde hükümet halktan toplar vergileri... Atar havaya. Yere düsenleri kendilerine harcama yaparlar... Havaya kalanlar halka hizmet olarak geri döner..."
http://fikralarim.com/image/politik-fikralari.gif"
İSTİFA MI? O DA NE? – Halil Altıparmak
İSTİFA MI? O DA NE? - Halil Altıparmak
Her şeyi anlıyorum.
Tayyip ERDOĞAN, Cumhurbaşkanı olmak için 1,5 yıldır her şeyi göze almış bir psikolojide.
Ne olursa olsun, neye mal olursa olsun, ülke nereye ve nasıl giderse gitsin, insanımız hangi bedelleri öderse ödesin, yeter ki, Tayyip Bey Cumhurbaşkanı olsun.
Abdullah Gül, ben Cumhurbaşkanı adayı değilim demediği müddetçe, Tayyip ERDOĞAN’ın bu psikolojisi daha katmerlenerek devam edecek.
Bunları anlayabiliyorum da, hatta bir yıldan beri yaşananları bu ölçüden hareketle önceden tahmin de ettim bile.
Esat Kaygısız’a, “Eşkiyalıktan Devlet Adamlığına KANDIRALI MEHMET PAŞA” kitabı
Elektrik - Elektronik Mühendisi Esat Kaygısız’a, “Eşkiyalıktan Devlet Adamlığına KANDIRALI MEHMET PAŞA” kitabı takdim edildi.
KOCAELİ’YE NE ZAMAN ve NASIL GELDİK – Abdullah Köktürk
KOCAELİ’YE NE ZAMAN ve NASIL GELDİK - Abdullah Köktürk
Bugünkü KOCAELİ topraklarına ilk gelişimiz, Osmangazi zamanında başladı. 1326 yıllarında başlayan gelişimiz, 1337 yılında ORHAN BEY zamanında İzmit’in fethiyle büyük oranda tamamlanmış oldu.
Anadolu Selçuklu döneminde uç bölgelere yerleştirilmiş bir Türkmen beyi olan dedemiz Akçakoca. Bir aşiret reisi olarak ilk önce ERTUĞRUL GAZİ’ye sonra OSMAN GAZİ’ye daha sonrada ORHAN GAZİ’ye bağlı olarak hareket etmiş, sefer ve fetihlerini bu doğrultuda gerçekleştirmiştir.
AKÇAKOCA aynı zamanda Orhan Gazi’ye de LALA’lık (yetiştirici) yapmıştır.
AKÇAKOCA’nın mensubu olan bu Türkmen Aşireti, Anadolu’ya geliş sürecinde de SÜLEYMAN ŞAHLA, ERTUĞRUL GAZİ ile beraber hareket etmiş olan, asil bir topluluktur.
BİZ HANGİ TARAFTAYIZ – Av. Tevfik Karabulut
BİZ HANGİ TARAFTAYIZ - Tevfik Karabulut
Safların keskinleştiği,duyguların öne çıktığı zamanlarda aklın yol göstericiliği zora girer.
Yine de doğru olan duyguları akıl ve vicdanın yol göstericiliğine teslim etmektir.
Aklımız ve vicdanımıza saygı duyduğumuz içindir ki;
-Düşmanlığın ve husumetin değil kardeşliğin tarafındayız. Çünkü bu milletin çocuklarının enerjilerini birbirleriyle kavgada harcama lüksü yoktur.
-Adaletsizliği, yolsuzluğu, nüfuz süistimalini, hırsızlığı babamız da yapsa karşısındayız. Adaletin, dürüst yönetimin, milletin verdiği makamların ve yetkilerin yalnızca milletin çıkarları için kullanılmasından tarafız.
-Ülkemiz ve milletimiz üzerinde hesapları olan küresel emperyalistlerin oyunlarını bildiğimiz için milli duruşlardan tarafız. Ağaya dayanma mantığına ve bu mantığın ürünü olan işbirlikçiliğe, taşeron tavırlara karşıyız.
-Ne yapalım başka çaremiz yok diyenlerden değil istersek yaparız diyenlerdeniz.
-Hoşa gidiyor diye kimseye sövmediğimiz gibi belki bize de bir şeyler düşer diye birilerine yalakalık yapmayız.
İnandığını söyleyenlerin tarafındayız.
Hangi tarafta olduğumuzu merak edenlere duyurulur.
xxx Av. Tevfik Karabulut kardeşim Ordu’dan hissiyatımıza tercüman olmuş..
Cihat Kaymas Müdürümüzü ziyaret ettik
23 Aralık 2013 Pazartesi / Ahmet Güngör kardeşim ziyaretime geldi. Fedaral Mogul emeklileri ile ilgili fotoğrafları tasnif etti. Birlikte akşam saatlerinde Menkul Değerler AŞ İzmit Şube Müdürü Cihat Kaymas beyi makamında ziyaret ettik.
AKP- CEMAAT SAVAŞINDA GEMİLER YAKILDI – Av. Ruhittin SÖNMEZ
Bir hafta öncesine kadar, AKP ve Cemaat arasındaki savaşın kazan-kazan anlayışı ile bir yerde durdurulup, ateşkes yapılmasını bekleyenler çoğunluktaydı.
Ancak “büyük rüşvet ve yolsuzluk operasyonu”nun kendisine yönelebileceğini gören Başbakan Erdoğan, karşı hamleyle Emniyet’teki (başta operasyonu yürütenler olmak üzere) cemaatçi kadroyu komple tasfiye etmeye başladı.
Bu sebeple Fethullah Gülen “hırsızı görmeden hırsızı yakalayanın üzerine gidenler, cinayeti görmeyip de masum insanlara cürüm atmak suretiyle onları karalamaya çalışanlar.. Allah onların evlerine ateşler salsın, yuvalarını yıksın, birliklerini bozsun, duygularını sinelerinde bıraksın, önlerini kessin, bir şey olmaya imkân vermesin” dediği o müthiş bedduasını yayımlattı.
Diğer taraftan Başbakan Erdoğan’ın “hem dindarım diyeceksin hem de gözünü kırpmadan masum insanlara iftira atacaksın. Yazıklar olsun! Devlette paralel bir yapı olmaz. İninize gireceğiz didik didik edeceğiz” sözleri artık geri dönüş olmadığını göstermekte.
Çocuklarınıza “KEŞKE” Dedirtmeyin–Doğan CÜCELOĞLU
Akatlar’da yürüyordum; kadın beni tanıdı ve selamlaştıktan sonra, sorusunu sordu: “Oğlum dersleri tamamen bıraktı; ne söylesem hiç fayda etmiyor. Ya arkadaşlarıyla buluşuyor, ya telefonda mesajlaşıyor ya da bilgisayarın başında oyun oynuyor. Ne yapacağımı şaşırdım, Hocam ne yapalım?”
“Sohbet ediyor musunuz?”
“Valla, konuşuyorum, ama hiçbir faydası yok.”
HEM MAĞRUR, HEM MAĞDUR OLUNAMAZ – Yrd. Doç. Dr. Sakin ÖNER
HEM MAĞRUR, HEM MAĞDUR OLUNAMAZ - Yrd. Doç. Dr. Sakin ÖNER
Garip bir toplum olduk.
Mağdurların, muhaliflerin, güçsüzlerin, yoksulların, mazlumların, ezilenlerin, adaletsizliğe ve kıyıma uğrayanların, doğru, dürüst ve edep sahibi olanların sesi ve soluğu çıkmıyor.
Buna karşılık mağrurların, muktedirlerin, güçlülerin, varlıklıların, zulmedenlerin, ezenlerin, adaleti katledenlerin, kıyımcıların, yolsuzluk yapan ve yaptıranların, edep ve ahlaktan yoksun olanların ise sesleri ve solukları ise olabildiğince birincilerden daha çok çıkıyor.
Sizin anlayacağınız ikinciler, birincilerden daha cesur, daha atak ve daha cüretkâr…
Bir insan; Hem mağrur, hem mağdur… Hem muktedir, hem muhalif… Hem suçlu, hem güçlü… Hem bölücü, hem birleştirici… Hem Karun gibi zengin, hem yoksul… Hem Müslüman, hem haramzade… Hem adaletsiz, hem âdil… Hem ezen, hem ezilen… Hem kıyan, hem kıyılan… Hem yolsuzluk yapan ve yaptıran, hem doğru ve dürüst… Hem acımasız, hem müşfik, merhametli… Hem ahlaksız, hem ahlaklı ve edep sahibi Olabilir mi? Olamaz…