Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım… Şikayet edeceğine sen de alternatifini oluştur.

26Ara/130

“SOFRAYI KURAN KALDIRSIN” / Süleyman Pekin

“SOFRAYI KURAN KALDIRSIN” / Süleyman Pekin

Zaten öyle de oluyor. 1947’den beri.. Menderes, Demirel, Özal ve Erdoğan çizgisi bilhassa.. 60 İhtilalinin ikinci perdesi, 71 Muhtırası, 80 Darbesi de cabası.. Mesut Yılmaz ile Tansu Çiller de yedek kupon..

Elbette “hâkimiyetin kayıtsız şartsız millete ait” olduğu fakat 2 bin 500 yıldır devletleri ordu tarafından kurulan ve kollanan, ayrıca halkı da “ordu millet” tabir olunan devasa bir tecrübenin bu donatım işinde sofranın bir ayağından tutmaması yada çaktırmadan sofra örtüsünü serdirmemesi imkansız.

Yesevî Ocağı’na bağlı alpler Ortaasya birikimini Ortadoğu ve Balkanlara transfer ettiler. Anlayacağınız Anadolu’da ve dört bir yanında bin yılı aşkın zamandır sofraları biz kurduk, kaldırdık. Osmanlı’yı kuran Selçuklu devlet aklıdır, Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran da Osmanlı devlet aklıdır. “O kan, bu kandır” mısrasında olduğu gibi ‘o akıl, şu akıldır’.

İşin bir de Marmara boyutu var. Anadolu Selçukluları İznik’te, Osmanlılar Söğüt’te kuruldu. Millî Mücadele ise Geyve merkezli yürütüldü. Hâsılı eğer Çatalca - Kocaeli Yarımadasında bir hareket yoksa endişeye mahal yok. Tüm bunları “o iş tamam, sen git yat” sadedinde aktarmıyoruz ey halkım, dikkatini cımbızlayalım.

Futbol kültürümüz; orta saha mücadelesi olmayan, 2 dakikada iki rakip takımının da onsekiz’ine girildiği, topun bir o kalede, bir öbür kalede olduğu maçları çok beğendiğimizi kaydeder. İyi, hoş da topçular ve hakemcikler ortada gezinirken tribünde kim, neyi araklıyor; göremeyebiliriz.

Hükümet ile Hizmet’in iktidar meydan muharebesinde dizi senaristlerinin ve rejisörlerinin hamleleri iyi irdelenmeli. Başbakan’ın Cumhurbaşkanı olmaması - olamamasıyla ilgili bir senedir okuyup gözlediğimizin analizini yazmaktayız. Hemşerimle ilgili “the end” spotunu çoktan gördük de O’nun güzel bir jübileyle maddî ve manevî - yarışı - zirvede bırakmak yerine gaza gelerek topa girmesi İsmet İnönü’nün “seni ben bile kurtaramam” repliğine çufçufladığını gösteriyor.

Amma velâkin arada İran’a konan ambargonun basit kuryelerle ve külçe altınlarla (şark kurnazlığı) aşılması, İran’ın en zenginleriyle planlanan (Babek Zencanlı gibi) bir sonraki hamlenin (Güney Azerbaycan) boşa çıkarılması, halen özelleştirilemeyen Halk, Vakıf ve Ziraat gibi bankaların değerinin satış öncesi beş paralık yapılması, yüzde 70 üzeri yabanîleşmiş Borsa eliyle vatandaş üzerinden para iltizam eden yandaşların da cebinin cukkalanması gibi tek taşa sığdırılan çok kuş var.

Türk devlet aklı 2014’ün yeni safahatını illâki planlamıştır. Yoksa dışişleri bürokratlarını ana muhalefet partisine, ana muhalefeti de bozulan ilişkileri tamir etsin diye Irak ve Mısır’a göndermenin âlemi ne? Hele hele memleketin âli menfaatleri için Esad’la sağlanan ittifak.. Dahası CHP’nin tıpkı AKP 2001/2002 versiyonu gibi ABD’de büro açması, 2–3 günlük paket programlar, Amerikan büyükelçisiyle yemekler ve saire adeta sofra duası hükmündedir.

Cumhuriyeti kuran partiye sağdan bir omuz, merkezden muz bir orta ve çözüm ortağı bir partner parti orta vadede şampiyonluk getirebilir. Tabii Lawrence & Gordon Milne geleneği “Cumhuriyeti siz kurdunuz, onu kaldıracak olan da sizler olacaksınız” projesine kalem kırmazsa..

Yiyin, için ve seyredin efendiler. Bu cennet ve cehennem bizim.

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.