
Bir dost İnsan Abdullah Köktürk – Dr. Halil İbrahim KAHRAMAN
Bir Dost İnsan Abdullah Köktürk – Dr. Halil İbrahim KAHRAMAN
İnsanların çoğu yalnız kendileri için yaşarlar. Bazı insanlar ise kendisi için olduğu kadar içinde bulunduğu topluma, çevresinde bulunun insanlara ne verebilirim? Ne yapabilirim? Nasıl faydalı olabilirim? Düşünce ve gayreti ile günlerini geçirirler. Tasaları, sevinçleri, umutları kendisi için olduğu gibi çevresi ile de alakalıdır. İşte Abdullah Köktürk bu ikinci gruptan bir insandır.
Kendisini Halk Eğitim Müdürlüğünde çalıştığı zamandan tanırım.1985 de sevecen, sıcak kanlı, güler yüzlü genç bir öğretmen iken bir sağlık sorunu için Kocaeli Tahlil Laboratuvarı’ma gelmiş ve yaptığım bilgilendirme, verdiğim hekimlik hizmeti sonucu saygı değer eşi ile mutlu bir şekilde uğurlamıştım .Bu tanışıklığımız daha sonra dostluğa dönüşmüştür. 2015’de Kocaeli Kent Konseyi Başkanlığı’nda halef seleflik dahil halen sürmektedir.
Sağ olsunlarr. – Kandıralı Fethi
Sağ olsunlarr. - Kandıralı Fethi
Biiişee yaptığımı zannnn, etmiyorumm..
GONUŞMA dilimlee.yazıyom..!!
Hocammm.Ipek Sümer den
AF OLA...
LANGIR. sokağı
AŞCI İsmaili...
Çırlak MALlesini...
GAVAK kemal den.
Hatıpınarını
GARA ÜZÜM BAYRINI.
Ahcı Nihat dan.
Manav Muzaffere....
197 P.Al.
Turan Sarı dan
Hüsnü Dinç lere...
Rüştü Uygur lardan
ismail Altan lara...
Lisenin duvarlarını
Ağva köprüsünün ayaklarına..
ONİKİYE ON KALA….. / Kandıralı FETHİ
ONİKİYE ON KALA..... / Kandıralı FETHİ - Tatlısu, Balıkesir
Yüksel abi..Saatçi..film bittiği andaaa, bu PLAK ı koyardı..
AİLE BAHÇE sinemasında...
Ben, bu gece, ORDAN- BURDAN yazceeem...
GARŞUKK...GURUŞUKK..
neee bilemm, ordann- burdannn.....
Aklıma geldi ..mesala..
Uzağız Gandıra'dan..
URGAN cıların,,,
Bana KALECİ ği öğreten, PALAVRA ÖMER in(Allah nur içinde yatırsın)
Biraderi vardı......
K A Z I M...
KAFASI BÜYÜK--- KALBİ DAHADA BÜYÜKKK..
Benim KANDIRA mın PELVANI idi..(soy adı)
İP yaparlardı..URGAN..
Gurur duyulacak hizmetleri ile öne çıkan Abdullah Köktürk… / Ahsen OKYAR
Gurur duyulacak hizmetleri ile öne çıkan Abdullah Köktürk... / Ahsen OKYAR
Abdullah Köktürk hocamız, başkanımız, kardeşimiz, hemşehrimiz ile ilgili birçok hatırayı hemen hatırlamam ve ifade etmem mümkün.. O kadar çok ki!.. Böyle olunca ilk önce hangilerine yer vermeliyim dediğimde;
DEFİNE – Bir Kandıra Hikâyesi -2 / Mustafa YILDIZ
DEFİNE – Bir Kandıra Hikâyesi -2 / Mustafa YILDIZ
Deredeki Kuyular
Karşı kıyıda, Otogar tarafında, kameriyelerin, çardakların birinde, kızlı erkekli küçük bir grup, sigara paketleri, bira şişeleri, çekirdek, patates cips poşetleri… Kafalarına göre takılıyorlar, telefonlarından mı teypten mi rahatsız edici bir arabesk, aralarında küfürlü konuşmalar...
Ne kadar mümkünse o kadar uzaklarından dolaşmak konusunda sessizce anlaşıyoruz. Sanayinin karşısındaki küçük beton köprüden geçip Otogar içinden yeni pazar yerine doğru rotamız. Küçük köprünün sol ayağı yanından itibaren istinat duvarı üç dört metre yıkılmış, yolun ortasına kadar kazılmış, geniş bir kuyu gibi cep açılmış, dere suyu çamur gibi.
Sanayi atıkları için künk mü döşenecek acaba? Derenin içinde de define aranmış bir keresinde ilk kez duydum bu akşam.
BURNUNUZDA TÜTTÜMÜMÜ HİÇ… / Kandıralı FETHİ
BURNUNUZDA TÜTTÜMÜMÜ HİÇ… / Kandıralı FETHİ
Kandıraya HAS bi deyim bu.
ÖZLEM..
DOĞRUDUR BİLDİĞINİZ...
İki kardeş 48. Ay SELİMİYE de askerlik yapmış ve birbirlerini. Görememişler.
Doğrudur....
Bir kulesi ÜSKÜDAR-Doğancılar - Çiçekciye.
Bir kulesi, duvardibi, Zeynepkamile,
Bir kulesi, Hareme-KIZ KULESİNE.
Öbür kulesi KADIKÖYE - Haydarpasaya bakannn..
İşte ben ordaydım...
20 ay.
FİKİR SUÇLULARIN ARASINDA..
Tamamm sustum, asker ağa, diyordu..
FİKİR SUÇLUSU... Yilmaz GÜNEY...
SELİMİYE ile GANDIRA arası(110+54)klm idi..
Sahiii Şimdi kaçkii.,
HARP vardı. HARBİDEN.. HARP
Telefon mu...???
O ne...
Mekrup yazardım... Havalı olsun diye. DAKTİLOYLA.. (F) klavye Remington ile...
Bağırsan SELİMİYEDEN,
Duyulur sesin GANDIRA dan.
DEFİNE – Bir Kandıra Hikâyesi -1 / Mustafa YILDIZ
DEFİNE – Bir Kandıra Hikâyesi -1 / Mustafa YILDIZ
Gizli veya açık herkes define avcısıdır.
Şefik Cami önünde buluştuk. Akşam gezmelerimizin rotasını Rüştü Abi çiziyor. Yalnız başına da olsa arkadaşlarıyla da olsa hemen her akşam yemeğinden sonra aşağı yukarı saat sekiz sırası başlar yürüyüşü, günü sporla kapatır, sağlıklı yaşam için şart.
Yeni Postanenin önünden Tekke Meydanına ağır aksak adımlarla, oradan Orhan Cami’ye doğru hafif yokuş aşağı kendiliğinden tempo artırarak ısınıyoruz, yol tenha, çıkarsa bir iki tanıdık selamlaşıyoruz, çarşıya yakın köşelerden tesiri azalan gürültüler geliyor, seslerin anlamı yok, belki anlamak istemiyoruz.
DEFİNE – Bir Kandıra Hikâyesi / Mustafa YILDIZ
DEFİNE – Bir Kandıra Hikâyesi / Mustafa YILDIZ
Gizli veya açık herkes define avcısıdır.
Şefik Cami önünde buluştuk. Akşam gezmelerimizin rotasını Rüştü Abi çiziyor. Yalnız başına da olsa arkadaşlarıyla da olsa hemen her akşam yemeğinden sonra aşağı yukarı saat sekiz sırası başlar yürüyüşü, günü sporla kapatır, sağlıklı yaşam için şart. Yeni Postanenin önünden Tekke Meydanına ağır aksak adımlarla, oradan Orhan Cami’ye doğru hafif yokuş aşağı kendiliğinden tempo artırarak ısınıyoruz, yol tenha, çıkarsa bir iki tanıdık selamlaşıyoruz, çarşıya yakın köşelerden tesiri azalan gürültüler geliyor, seslerin anlamı yok, belki anlamak istemiyoruz. Ağva yolu üzerindeki köprünün solundan, yayalar için yapılan tahta geçitten derenin karşı kıyısına geçip Namazgâh’a salınıyoruz. İlk top oynadığımız, bisiklete binmeyi düşe kalka öğrendiğimiz, taa, Sultan Orhan zamanından kalma koca çayır ufaldıkça ufalmış, Kandıra’nın cebine girmiş sanki, derenin şehir tarafında gram çayır kalmamış, Un Değirmeni’nden İzmit yönüne doğru uzanan top sahası ve panayır yerinde şimdi, otogar, sanayi ve pazaryeri binaları oturtulmuş, eskiden mesire yapılan karşı kıyıda, kalın gövdelerinde fetih günlerinin mağrurluğunu taşıdığını unutan ulu çınarların gölgesine saklanmış gibi garip, mahzun Namazgâh. Öyle rivayet edilir ki Kandıra’yı 1326 yılında fetheden Akçakoca ve askerleri, ilk namazlarını bu ulu çınarların çevrelediği çayırda kılmışlar.
Karşıdan eşofmanlı bir çift geliyor, tempolu yürüyorlar, belli ki onlar aynı güzergâhı tersten kullanıyorlar. Yan yana gelince erkeğin genç, uzun boylu, güleç yüzlü, kadının ise basbayağı esmer tenli, uyumlu, hallerinden memnun oldukları anlaşılıyor, Rüstü Abi, onları, başkanı olduğu Kandıra Musiki Derneği’nin yarın akşam başlayacak Türk Sanat Müziği Korosu çalışmalarına davet ediyor, “Kefken yolunda, köşede, eski postane binasında, üçüncü kat, şimdi Belediye Kültür Müdürlüğü var, Şoförler Derneğinin üstü, unutma, saat altı buçuk sekiz buçuk arası, mutlaka bekliyorum.” Çift, müzik çalışmalarının nihayet başlamasından duydukları küçük sevinci gülümseme ile gösteriyorlar, karşılıklı “ iyi akşamlar” “ iyi akşamlar”. Çift, sesimizi duyamayacak denli uzaklaşınca çiftin karı koca doktorlar olduklarını, erkeğin çocuk doktoru olduğunu, önce devlet hastanesinde belki de mecburi hizmette çalıştığını, Kandıra’yı ve Kandıralıları çok sevdiğini, tayini çıkınca, istifa edip özel muayenehane açtığını, kadının ise sonradan kasabamıza geldiğini, aslen Afrikalı, galiba jinekolog olduğunu söyledi, Rüştü abi. İkisi de koroda yer alacaklar, ne güzel.
ORDANN- BURDANNN…/ Kandıralı FETHİ
ORDANN- BURDANNN.../ Kandıralı Fethi
Rahmetlilerden gircemm....
Bu gece.
aklıma gelen ve geçen...
Biriiii, derse kii,
- Fethi BABA,
sen anlattın, bunları, bu kişileri...
AF OLAA.
Genişş, GENİŞ, girmicem...
Aklıma gelen,
ama rahmetli. ....
ama yaşayan,,,,,
ÖMÜR ÇİCEK KADAR NARİN.. Ve. Birgün kadar kısaa… / Kandıralı Fethi
ÖMÜR ÇİCEK KADAR NARİN..
Ve. Birgün kadar kısaa.../ Kandıralı Fethi
Eski. .çok eski esnaflara bii yolculuk yapalım mı..?
Cemal SARI’nın- İsmail UÇAR’ın. Cız bız. KÖFTE. kokulu mekanlarına.
Anasonlu - Şarkılı....
SAĞI yok, SOL u nerde..?!!
topuğu var birinin...
diğerini nerde..
kulübede.. Fare doğursa, yavrusunu, HARBIDEN bulamaz...
TOPAL YAŞAR’ın DÜKKAN ında..
orası kiii. 1.20 x 1,40
Sen hiç , ÇIKRIKÇI MEHMET in dükkanın OLMADIĞINI biliyormusun..?
O kii ... Belki.. on milyon resim yapmıştır. ARAP tan... Karda- kışta, saçak altında..
KOVBOY MEMET’in manavından, alışveriş yapmış mı abiniz...?
YIL…1939 Fotoğrafı / Kandıralı FETHİ
YIL...1939 Fotoğrafı – Kandıralı Fethi / Fethi DURU
KANDIRA BELEDİYESİNİ yapan,
KEFKEN YOLUNUN ilk proje aşamalarını gerçekleştiren,
KANDIRA'da
Rahmetli Başbakanımız Nihat ERİM
Ve yine rahmetli
Dış İşleri Bakanı Turan GÜNEŞ'le birlikte,
ilk YÜKSEK OKUL OKUYAN
Kandıramız YAŞAYAN DEĞERLERİNDEN biri
Yük .Müh. ERHAN YÜCEL abim, İstanbul’dan-Bandırma'ya ulaştırmış.. Aramış ve bulmuş beni..
Allah uzun ömür versin, sağolsun..
Resimdeki KİŞİLER ve ÖYKÜSÜNÜ bana telefonda şöyle aktardı..
En arkada görünen gravatlı, dedem Başkatip(noter görevi) Fehmi DURU.
Gölcük’de memur imiş..
Babaannem (resimde öndeki) ile Erhan YÜCEL abimizin VALİDESİ (ikinci hanım) KANDIRA’dan, çok iyi görüştükleri, mahalle komşusu imiş...
Öndeki çocuk ERHAN abimiz, iki bayanın arasında gözüken, rahmetli amcam Aziz Feridun DURU...
Ve dostluk buuu, birbirlerinin hasretine doyamayan, bu iki güzide bayan, o zamanın, tüm ulaşım zorluklarına karşı, ÇATANA ile Gölcüğe, özlem gidermeye gidiyorlar...
Biz ise artık, bayramlarda bile, evden kaçıp, tatile gidiyoruz...
BAKİ KALAN KUBBEDE-HOŞ BİR SADA İMİŞ...
Teşekkürler Saygıdeğer büyüğümüz Erhan YÜCEL'e...
Adı gibi koca, yüreği bayram olanların diyarı Kocabayramlılar; – Muhammet SAKAOĞLU
Adı gibi koca, yüreği bayram olanların diyarı Kocabayramlılar; - Muhammet SAKAOĞLU
Bir teşekkür yada vefa borcunun geç kalmış kaleme alınışı olarak nitelendirebilirsiniz bu yazıyı. Kocabayramlar deyince ruhuma ilik ilik işlenmiş güzel anılarım geliyor aklıma. Yaşadığım şeyler ve yaşatılan güzellikler oldukça yoğun ve hoş.
Bir insanın KANDIRALI olduğunu nasıl anlarsın?..
Bir insanın KANDIRA’lı olduğunu nasıl anlarsın…
Kandıra konuşma şivesi…
Bizde ördeğe ibiş. Baykuşa hulukuş. Civcive cırık. Babaya buba. Kıyafete urba. Eşarba şarpa. Terliğe tellik. Çocuğum oğlum kızıma çocim. Şekerliğe şekellik. Elektriğe alantirik.Değişiğe denişik. Fırına furun. Sabuna sabın. Patlıcana badılcan. Fareye sıçan. Teyzeye dize. Kibrite eza. Mandaya Donbay. Uçağa teyare. Pantolona pontul. Muşmulaya töngel. Güğüme güm. Ahıra tam. Çocuğuma çocim. Maşrabaya maştaba. Merdivene atlama. Lahanaya ilana. Diğer odaya ötya. Sincaba çökelez. Güzele yavız. Horoza horuz. Kaza gaz. Salona hayat. Jilete cilet. Yoğurda yurt. Köpeğe it. Götüre götü. Getire geti. Sofraya sini. Tekrara mani mani. Ayırmak tillemek. Yürüyerek yörlek. Küçüğe fıcık. Kabağa gabek. Sıcağa ıscak. Sarımsağa samsak. Tavuğa tovuk. Kısaya motuk. Değirmene diğmen. Ayakkabıya yemen. Soğana suvan derler…
Kandıraya Gandıra diyorsa Mert ve Dürüst ise bir insan işte o tam öz KANDIRALIDIR...
Kandıra – İsmail MALATYA
Bahar gelip çiçekler açtığı zaman
Bürünür menekşeye, güle Kandıra,
Namazgah'tan kuş sesi basar çarşıyı
Konuşur da gelir dile Kandıra.
Yaz gelince sahiller bir başka olur
Dalgalar kumsalda muhabbet bulur,
Kerpe'yi bir telaş, heyecan alır
Kucaklaşır deniz ile Kandıra.
Tütse de gözlerimde doğum yeri
Sana bağlanmışım gidemem geri,
İlan ettim sizi fahri hemşehri
Yıldızeli-Sivas ile Kandıra.
Kandıralılara vefa – Orhan BALCI
K andıralılara vefa – Orhan BALCI
Kentimizde dernekler vardır yaptıklarıyla kuruluş amaçlarına uygun hareket etmelerinin yanı sıra verdikleri mesajlarla da bir çok derneğe örnek olurlar.
BIZ KANDIRA lıyız… / Fethi DURU
BIZ KANDIRA lıyız... / Fethi DURU
Bu gecede , böyle gireyim MEVZU ya..
Bilmiyorum !!!!
Fethi de ne zaman biter, konular....?
eeee.. ne YAZCEZ... o zaman...? (yazcez) dedim..
GONUŞMA dili ile, EDEBİYAT dili ayrıdır..
GANDIRA da...
HARBİİ, Manav 'sanız BUBA dersiniz, babanıza. .
Anne hep, ANNE dir, DEĞİŞMEZZZ.
(K) harfi genellikle (G) olur..
GANDIRA da olduğu gibi...
aGlıma gelen...
Kaynarca... GAYNARCA
Kuş- GUŞ
kayınpedere -GAYINPEDER
VS.. ws. deriz....
GEZİNECEM BU AKŞAM, YİNE KANDIRA da…… / Kandıralı Fethi DURU
GEZİNECEM BU AKŞAM, YİNE KANDIRA da...... / Kandıralı Fethi DURU
Veee.gonuşma diliyle yazcem...
Taa aşşdan , namazgah kenarından başlayarak,galaycılar sokanada, arka sokakdan, Türkoca sokana gadar yazcem... DÜKKANLARI......
Reşat Rustu Uygur amcamın iş yeri,esnaf dükkanı degill k,i orası un fabrikaydı..geçelimmm..
(Bu arada..ismi- dükkanı_lakabı- geçen tüm büyük ve yaşayan - rahmetlileri saygıyla anıyorum)
Vee gezintimiz,kovboy Memet abimin çarşı cami altındaki dükkanı ile başlıyor..
Daha evvel 197 p.a.ordu evi idi..1960.
Numan Güneş abinin yazıhanesi ve depoları..karşısı evi.altı ..Muzaffer Üztürk deposu.FERRUH ER kahvesi..sağlı -sollu galaycılar -baraka berber -tuvalet-Türkan Ğüneş beyin , depo ve yazaneleri..
Geldikmi , Belediye meydanina...Ali Altay yazanasi..Adnan Günes in mağazası...
Az aşağıda Gonyalı Asım abinin dükkanı...Bir ay çekirdeği gavurttururdu..akıla zarar..ve Gençliğimizin gavesi..Nurtin Portakal..donbay-fiko-şükrü..
Aralık varr..O arada...çamcı Yağız dı galiba..Hemen yanı Kandıra sembolu..Sebattin abi..kardeşi-Mehmet..
Karşısı kasap ismai Hakkı,yanı,Gocaoğuları ve yanı Vasfi- Lütfi Çevik biraderler..Kunduracı idi onlar ..Langırlarr...Sol karşıda.. SARI lar var kasap vede meyhaneci..Hamdi amcam,Cemal Sarı vede Rıza abim..İnelim aşşa doğru...Küpeli Vacit abi..Gonyalı Asım abi gibi, çulluk da alırdı-tilki postuda..Dükkanında yok-yoktu..Ağız mıxıkası bile vardı..Süslen berberi karşıda,babacanın gaave üsteydi..Gürcülerin gaavede yan üstteydi.. Aralığa gelmeden .,aşçı cı dükkanları sıralanırdı..sağlı-sollu..Niyaxi beylerin maazası...(yelken sinemasının biletleri bile orda satılırdı)
Pastırma kesen makina vardı dükkanda.Heme n yanı YAYA dayımın vede Erhan TC Sevgi Maviş aabimin kasabıydi..Bitişiği ve karşısı Semercilerin mağaxası idi..Arada Gambur Mesut abinin bayisi..Sadık ve halit abinin kırtasiyesi var idi.Erol Köse abimlerin mağazası,Nihat amcanın lokantasının bitişiğindeydi..hemen yine sağda Hüseyin Figen İşeri Ulutaşamcamın lokantası ,garşısında,Sağır Asımın, Yılmax abimin lokantası vardı.İbidi Mehmet'çulçuların dükkanı var idi...eski her türlü hurdayı alırdi..Ve Uztürk lerin maaza...Hüseyin amca-Enis abii...İpragaz bayii cemal abi...Tam yanları Muammet-Nevzat vede Yüksel. TC Aygün Aynagöz simit fırını.
Hop yahyalardan_Fehmi Efendilerden_Mal Müdüru Avni beylerden_Narcılardan-Şerbetcilerden GANDIRALIYIZ… / Kandıralı Fethi DURU
Hop yahyalardan_Fehmi Efendilerden_Mal Müdüru Avni beylerden_Narcılardan-Şerbetcilerden GANDIRALIYIZ... / Kandıralı Fethi DURU
Benim soyadım, hep DURU..
Anneannemin VAROL,
Anneciğimin SEVEN...
Ağva-İst Cad No.. 18
yazardı kapımızda.
Çarşı maaalesii...
Tahta-tokmaklı kapının üzerinde iki plaka üzerinde,
E..17
Su 23 yazardı...
Elektriği. 17. Suyu. 23.almışız. yaa.. ve vaay.
Vasıf abi (GÜNEŞ-Sevgili kardeşim AZİZ in babası) benle beraber, müracaaat etti, demişti.rahmetli, babam TERZİ. A. FERRUH DURU.
İhtilalci Bir Kabadayı… Genç ve Cesur Bir Paşa – Hakan POLAT
İhtilalci Bir Kabadayı… Genç ve Cesur Bir Paşa - Hakan POLAT
Durdurulamayan, önüne geçilemeyen cesareti, hırsı ve başarılarıyla; belki de "Kandıralı Sen de Dur" deyimi Kandıralı Mehmet Paşa'dan gelmektedir. Bu lafı onurla karşılayın Kandıralı dostlarım. Hakan POLAT
İhtilalci Bir Kabadayı… Genç Ve Cesur Bir Paşa Kandıralı Deli Mehmet “Be yoldaşlar! Biz seçme yiğitler ve pehlivan kıyafetli erleriz. Bir kere gayret ile göz yumup taa şu karşımızdaki ada üzerinde bir uğurdan hücum eylesek bi-avnillahi Teala bir hamlede onları yerinden koparıp tarümar ederiz. Arslan tuzak ile, şahin kapanca ile tutulmaz…”
1806-1812 Osmanlı-Rus savaşlarının önemli bir safhası, 1811’de Rusçuk’ta ve Tuna’nın karşı sahilinde Yergöğü / Yer Köyü civarında meydana gelmişti. Yaşlı Sadrazam Yusuf Ziya Paşa’nın azli üzerine, 10 Nisan 1811’den itibaren yeni Sadrazam Nazır/Laz Ahmed Paşa’nın gözü pek kişiliği ile savaşlar yeni bir hız kazanmıştı. Rusçuk geri alınmış, Ekim 1811 ‘de Sadrazam ve Serdar Ahmed Paşa ordunun büyük bölümü ile Rusçuk’a geçmiş, ordunun bir kısmı düşman karşısında Yergöğü’nde kalmıştı. Bu askerleri, genç ve cesur bir paşa savaşa teşvik ediyor, onlara yüksek cesaret ve moral kazandırıyordu.
Be yoldaşlar! Biz burada on binden ziyade harb ve darbe kadir ve elimizdeki top ve tüfenk ve esliha-i saireyi (muhtelif savaş araçları) kullanmaya muktedir seçme yiğidler ve pehlivan kıyafetli erleriz. Bir kere gayret ile göz yumup taa şu karşımızda bizden daha az olanâ (düşman) üzerine bir uğurdan hücum eylesek bi-avnillâh-i teâlâ (Allah’ın yardımıyla) bir hamlede onları yerlerinden koparıp târümâr ederiz. Ol vakit karşu taraftaki düşman dahil duramayub iki ordumuzun tarik-i ihtilâtı (bir araya gelmenin yolu) açılır. Arslan tuzak ile, şahin kapanca ile tutulmaz..” diyordu (Cevdet, Tarih, x s.10-11)

