Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

ahsen okyar
14Şub/170

OHAL KARARNAMESİ YETKİSİ HOYRATÇA KULLANILIYOR – Av. Ruhittin SÖNMEZ

r sönmezOHAL KARARNAMESİ YETKİSİ HOYRATÇA KULLANILIYOR – Av. Ruhittin SÖNMEZ

Olağanüstü Hal Kanununun hükümete sağladığı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) çıkarma yetkisi maksadı dışında bir “keyfi yönetim” aracı olarak kullanılıyor.

TBMM Hükümete OHAL Kararname çıkarma yetkisini “olağanüstü hal’in gerektiği konularda” kullanması için verdi.

Anayasa Mahkemesi eski kararlarında OHAL kararnamesi çıkarma yetkisinin “acil (ivedi), zorunlu önlem ve karar alma ihtiyacı doğduğunda” kullanılabileceği açıklanmıştı.

Şimdi son KHK’ler ile alınan kararlardan bazılarına bakalım. a) Olağanüstü Hal’in gerektiği konularda mı alınmıştır? b) Acil, zorunlu tedbir veya kararlar mıdır?

Varlık Fonu, rektör seçimi, kış lastiği uygulaması, Bölge Mahkemeleri, TSK’nın kuvvet komutanlıklarının MSB’na bağlanması, Askeri Liselerin ve Hastanelerin kapatılması, Bankacılık Kanunu gibi düzenlemelerin aciliyeti neydi? Terörle ve darbe ile ne alakası vardı? Neden TBMM’de görüşülerek kanunlaştırılmadı da KHK ile düzenlendi.

Bir kısım FETÖ şüphelisi kamu görevlilerinin açığa alınmasının KHK ile düzenlenmesi terörle ilişkili ve acil tedbir sayılabilir. Ancak yüzbin kişi civarında memur, “terör örgütü üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu gerekçesiyle”, yargılanmadan memuriyetten atıldı. Bu neden yapılıyor ve neden, adalete erişim hakkını kapayarak mahkemeye gitmesi engellenerek, KHK ile yapılmakta?

Seçim kanununda değişiklik neden KHK ile yapılmakta? Kanun yapılması Meclis’in görevi değil mi?

Terörle, darbe ile alakasız böyle konuların aciliyeti de söz konusu değil.

Seçim Kanununun, seçim ve referandum dönemlerinde özel TV’lerin adil yayıncılık yapması için konulmuş hükümlerini kaldırmak iyi niyetle bağdaşmaz. Üstelik bunu KHK ile Meclis’te ve toplumda tartışılmadan yaparsanız demokratik bir zihniyetinizin olmadığını ilan etmiş olursunuz.

13Şub/170

BAZI İNSANLARA ŞAŞMAMAK ELDE DEĞİL – Yrd.Doç.Dr. Süleyman COŞKUNER

süleyman coşkunerBAZI İNSANLARA ŞAŞMAMAK ELDE DEĞİL - Yrd.Doç.Dr. Süleyman COŞKUNER
Kaliteli Yaşam Uzmanı

- Çalışmayıp tembellik ederek
- Önemli işleri sürekli erteleyerek
- Hareket etmeyerek
- Spor yapmayarak
- Şüphecilik yaparak
- Halisünasyonlarla uğraşarak
- Ümitsizlik besleyerek
- Temelsiz korkular üreterek
- İhmalkarlık yaparak
- Sürekli hata ve açık arayarak
- Öfkelenmeyi alışkanlık haline getirerek
- Gülümsemeyi sürekli tatile göndererek
- Evhamlarla boğuşarak
- Olumsuz beklentilere boğularak
- Affetmeyerek
- Gıybet ederek
- Kin ve intikam duygularına karılarak

12Şub/170

Bir dost İnsan Abdullah Köktürk – Dr. Halil İbrahim KAHRAMAN

h i kahraman drBir Dost İnsan Abdullah Köktürk – Dr. Halil İbrahim KAHRAMAN

İnsanların çoğu yalnız kendileri için yaşarlar. Bazı insanlar ise kendisi için olduğu kadar içinde bulunduğu topluma, çevresinde bulunun insanlara ne verebilirim? Ne yapabilirim? Nasıl faydalı olabilirim? Düşünce ve gayreti ile günlerini geçirirler. Tasaları, sevinçleri, umutları kendisi için olduğu gibi çevresi ile de alakalıdır. İşte Abdullah Köktürk bu ikinci gruptan bir insandır.

Kendisini Halk Eğitim Müdürlüğünde çalıştığı zamandan tanırım.1985 de sevecen, sıcak kanlı, güler yüzlü genç bir öğretmen iken bir sağlık sorunu için Kocaeli Tahlil Laboratuvarı’ma gelmiş ve yaptığım bilgilendirme, verdiğim hekimlik hizmeti sonucu saygı değer eşi ile mutlu bir şekilde uğurlamıştım .Bu tanışıklığımız daha sonra dostluğa dönüşmüştür. 2015’de Kocaeli Kent Konseyi Başkanlığı’nda halef seleflik dahil halen sürmektedir.

11Şub/170

Yüzlerce yıllık prangaları kıran yoktan bir ülke kuran CUMHURiYET – Sinan MEYDAN

Yüzlerce yıllık prangaları kıran yoktan bir ülke kuran CUMHURiYET – Sinan  MEYDAN

​Atatürk, 19 Ocak 1923'te İzmit'te halka şöyle sesleniyordu: "Memlekete bakınız! Baştan sona kadar harap olmuştur. Memleketin kuzeyden güneye kadar her noktasını gözlerinizle görünüz. Her taraf viranedir, baykuş yuvasıdır. Memlekette yol yok, memlekette hiçbir uygar kurum yoktur. Memleket ciddi düzeyde viranedir; memleket kalplere acı ve keder veren, gözlerden kanlı yaş akıtan feci bir görüntü arz ediyor. Milletin refah ve mutluluğundan söz etmek mümkün değil. Halk çok fakirdir, sefil ve çıplaktır."

Atatürk haksız mıydı?

Cumhuriyet kurulurken ülke gerçekten de harap ve virane, halk sefil ve perişan değil miydi?

Tek suçlu savaşlar mıydı?

Yüzyıllardır akıl ve bilim ihmal edilmemiş miydi? Bağnazlık büyüyüp cehalet yaygınlaşmamış mıydı?

Saltanat baskıcılığı, Türk halkını ve Anadolu'yu savsaklayıp boşlamamış mıydı?

Gerçek şu ki:

1923'te Cumhuriyet kurulurken bu topraklar hâlâ işgal altındaydı; yokluğun, yoksulluğun ve cehaletin işgaliydi bu.

10Şub/170

ÇOCUKLARIMIZI KANATLARINDAN TUTMAYALIM – Yrd.Doç.Dr. Süleyman COŞKUNER

süleyman coşkunerÇOCUKLARIMIZI KANATLARINDAN TUTMAYALIM - Yrd.Doç.Dr. Süleyman COŞKUNER / Kaliteli Yaşam Uzmanı

Bir anne kuş yumurtadan çıkan yavrusunu olağanüstü bir ihtimamla büyütür. Zarar gelmemesi için hayatını ortaya koyar. Ağzı ile besler. Yavrusunun talebine göre yiyecekler bulmaya gider. Biraz palazlanınca uçmayı öğretme eğitimine başlar. Yavrunun kanatlarının hem güçlenmesi hem de uçmaya hazırlanması için akla hayale gelmedik antremanlar yaptırır. Bu süreçte yavru kuş annenin bütün eğitimine canı gönülden karşılık verir.

Belki kendisinin bu eğitimleri niçin aldığından haberi bile yoktur. Bir müddet geliştikten sonra, anne yiyecek aramaya gittiği vakit, yavrular yuvalarında kanatlarını çırparak eğitime kendileri devam ederler. Anne yiyecekle gelince, yuvadaki yavrular sevinç gösterilerini kanatlarını çırparak ve becerebildikleri kadarıyla değişik sesler çıkararak gösterirler.

Yuva genellikle güvenli olsun diye, ulaşılması zor ve çetin yerlere yapılır. Annesiz eğitim sırasında yavru kuş yuvadan düşerse, muhtemelen hayatı son bulur. Uçmasını iyice öğrenmeden asla düşmemelidir. Yavru kuş günün birinde uçmayı iyice öğrendiğine kanaat getirdiği zaman, annesinin olmadığı bir zamanda, (kendince en uygun zaman), yuvadan uçar. Bir daha da asla yuvaya geri dönmez.

9Şub/170

KANLI NOEL’DE YAŞANANLAR VE BARBARLIK MÜZESİ: LEFKOŞE – Bihter GÖRDÜ

DSCN0695-480x360

KANLI NOEL’DE YAŞANANLAR VE BARBARLIK MÜZESİ: LEFKOŞE – Bihter GÖRDÜ

7Şub/170

EKONOMİDE GÖRÜNEN KÖY VE ARKASI – Av. Ruhittin SÖNMEZ

r sönmezEKONOMİDE GÖRÜNEN KÖY VE ARKASI – Av. Ruhittin SÖNMEZ

Türkiye ekonomik açıdan çok ciddi risklerle karşı karşıya. Buna rağmen bir yandan da “yap- işlet- devret” (YİD) modeliyle peş peşe büyük yatırımlar yapıyor.

En önemli üç uluslararası reyting kuruluşu Türkiye’nin “yatırım yapılamaz” ülke sınıfına girdiğini açıkladı. Piyasada yaprak kımıldamıyor. Kapanan işyerleri, artan işsizlik, üretimde düşüşler, turizmde ciddi kayıplar, döviz kurlarındaki sıçrama, pahalılığın artışı vs hepimizin gözleyebildiği gerçekler.

14 yıllık AKP döneminin büyüme oranı yüzde 4,6. AKP döneminin ilk 4 yılında büyüme hızı daha iyiydi. Son 8 yılın büyüme hızı yüzde 3,3 yani çok kötü bir seviyede. Bu kalkınma hızıyla Türkiye’nin çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşması mümkün değil.

Türkiye 1946-2002 arası yüzde 5,1 büyümüş olmasına rağmen gelişmiş ülkeler ile arasındaki mesafeyi kapatamadı. Yüzde 3,3 kalkınma hızı ile dünya sıralamasında daha da geriye düşecektir.

5Şub/170

ESKİMEZ BİR BÜYÜKŞEHİR BAŞKANI GÜZELBEY KONUŞUYOR – Mehmet Cemal ÇİFTÇİGÜZELİ

mehmetcemal-iftigzeli2ESKİMEZ BİR BÜYÜKŞEHİR BAŞKANI GÜZELBEY KONUŞUYOR - Mehmet Cemal ÇİFTÇİGÜZELİ

Avrupa Birliği üyesi Estonya’yı kaç kişi bilir, haritada yerini gösterir bilemem ama, okuma-yazma ve eğitim oranı Küba’dan sonra %99.8 oranı ile dünyada ikinci. SSCB dağıldıktan sonra İskandinav(Baltık) ülkelerinin kuşattığı Finlandiya Körfezinde küçük bir devlet. Sadece iki ülke Rusya ve Letonya ile sınırı var. Avrupa Ülkeleri arasında ateizmin %75.7 oranı ile en yüksek olan bir devlet Estonya. Tartu Üniversitesi en bilinen bir akademisidir. Az sayıda da olsa Estonya’da okuyan Türk talebeler mevcut. Kazan Tatar ve Azerbaycan Türkleri çok az da olsa burada yaşamaktadır. Lokanta işletiyor bazıları.

Durup durur iken bu Estonya da nereden çıktı diyeceksiniz?

Hemen anlatayım.

1Şub/170

EŞ’ARÎLİĞİN YANİ AKILDAN NAKİLE GEÇİŞİMİZİN 500.YILI – Süleyman PEKİN

EŞ’ARÎLİĞİN YANİ AKILDAN NAKİLE GEÇİŞİMİZİN 500.YILI – Süleyman PEKİN

Yavuz Sultan Selim 22 Ocak 1517’de Ridâniye’de Memlûklu Türk Devleti’nin ordusunu yendi ve 4 Şubat’ta Kahire’ye girdi. Böylece Kutsal Emanetler’le birlikte Halifelik de Osmanlılara geçti. Bu arada bazı kaynaklarda bin, bazı kaynaklarda 2 bin Eş’arî âliminin (Ezherli) de İstanbul’a getirilmesiyle önce Türklerin İslam algısı ve sonra yazgısı değişecektir.

Türkiye’nin en önemli beyinlerinden Alev Alatlı’nın Schrödinger’in Kedisi (Kâbus) kitabında “Tek bir mıh yitirdikti, naldan olduk; tek bir nal yitirdikti, attan olduk; tek bir at yitirdikti, atlıdan olduk; tek bir atlı yitirdikti, zaferden olduk; tek bir zafer yitirdikti ülkeden olduk” ve “Aklı yitirdik, ahlâktan olduk; ahlâkı yitirdik, adaletten olduk; adaleti yitirdik âdaptan olduk; yitirdikçe nizam-ı âlemden olduk” tekerlemesindeki gibi bir mıh bize dünya düzenini belirleme hakkını da kaybettirdi.

O mıh akıldı. “Ve O aklını kullanmayanları pisliğe mahkûm eder!” (Yunus 100). Coğrafyamızın çeperlerinde rezillik dizboyu. Ortadoğu’da, Kuzey Afrika’nın ortasında, Ortaasya’nın güneyinde Müslümanlar gâvurlarla kıyaslanmayacak derecede ‘akıl–ahlâk–adalet–âdap’tan kopmuş durumda. Belki bir 10-15 yıl da böyle gidecek gibi.

31Oca/170

MİLLİYETÇİ OYLARI ETKİLEME TAKTİĞİ – Av. Ruhittin SÖNMEZ

r sönmezMİLLİYETÇİ OYLARI ETKİLEME TAKTİĞİ – Av. Ruhittin SÖNMEZ

Nisan ayında yapılacak referandum için, AKP’nin “Evet” kampanyasının omurgası belli olmaya başladı.

Referandum sonucunu belirleyecek milliyetçi oyları etkilemek çok önemli.

CHP ve MHP’nin seçim beyannamelerinde parlamenter sistemden yana olduğu, Başkanlık sistemine karşı olduğu, seçmenlerinin de aynı görüşü paylaştığı biliniyor. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin keskin görüş değişikliğine parti kitlesinden destek yok. MHP’li yöneticiler ile “lider tartışılmaz” anlayışındaki çok az bir kesim hariç ülkücülerin “hayır” diyeceği açık.

Ak Parti içindeki milliyetçi seçmenlerin de önemli bir kesimin (yüzde 20 civarı) Başkanlık sistemini benimsemediğini hem gözlemlerimiz ve hem de anketler gösteriyor.

Bu bakımdan AKP kendi içindeki Başkanlık sistemine karşı olan seçmenler için ayrı, HDP kitlesi için ayrı, milliyetçi oylar için ayrı “evet” gerekçeleri üretmeye çalışıyor.

AKP milliyetçi kesimi tepkisel oy vermeye yönlendirmek istiyor. “Hayır” oylarının temerküz ettiği CHP ile (Devlet Bahçeli’ye rağmen) “hayır” oyu verecek ülkücüleri HDP/PKK üzerinden kontrol etmeye çalışıyor.

Milliyetçi/ ulusalcılara yönelik “HDP/PKK’lılarla aynı oyu kullanmak size yakışmaz” şeklinde propaganda kurgulanmış. Troller sosyal medyada “Teröristler hayır diyecek ya siz?” gibi sloganları başlattı bile.

30Oca/170

Bu Diyardan Bir Nihat Gürer Geçti! – İdris TÜRKTEN

Bu Diyardan Bir Nihat Gürer Geçti! – İdris TÜRKTEN

Şu bir gerçek ki, her ölüm erken ve zamansız bir göçüştür. Göçen insanlar yaş itibariyle ne kadar yaşlı olurlarsa olsunlar, çevresindekilerin hala onlardan beklentileri varsa, bu daha da bariz şekilde göze çarpar. Artık dünyanın sizler için ne kadar beyhude olduğunu düşünmeğe başlar, ne tarafa baksanız etrafınızda bir boşluk hissedersiniz, kolunuz kanadınız kırılır, kendinizi manevi bir boşluğun içinde sanırsınız.

İşte Nihat ağabey'in aramızdan zamansız ayrılışı kendisini sevenlerin dünyasında böyle bir boşluk uyandırdı.

Kendisini ve ailesini ne zaman hatırlayacak olsam, gençlik yıllarımda okuduğum ve bana ülkücülüğe ilk adımımı attıran Emine Işınsu Öksüz Hanımefendinin yazdığı "Azap Toprakları" adlı kitap aklıma gelir. Dedelerinin Rumeli'den hazin göç hikâyesini anlatırken, sanki Azap Toprakları'ndaki olayları bire bir onlar yaşamışlardı.

Aramızdaki 42 yıllık ağabey-kardeşlik hukuku, 1975 yılının sıcak temmuz ayında başlar. Petkim Kauçuk Fabrikasına iş başı yaptığımda siyasi görüşümü öğrenen arkadaşlardan birisi: "Komando Nihat'ı tanıyor musun" diye sordu. Çok merak ettim kendisini kauçuk fabrikasının BDX ünitesinde çalışıyormuş. En kısa zamanda tanışmamız gerçekleşti. Anadolu'nun küçük bir şehrinden gelip Kocaeli gibi bir yerde Nihat ağabeyle karşılaşmak, benim için büyük bir moral ve güven kaynağı olmuştu. O unutturmuştu bana gurbetteki yalnızlığımı.

29Oca/170

Nihat Gürer ve Ben…/ Cazim GÜRBÜZ

cazim-grbzNihat Gürer ve Ben…/ Cazim GÜRBÜZ

"Bir insan hakkında, ölmeden karar vermeyin." İran Atasözü

Birkaç yıl olmuş İzmit'e geleli, tövbeliyim particiliğe, edebiyata dönmüşüm, dergilerde yazıyorum…

28 Şubat süreci sonrası günler… İzmit Kemaliye Caddesi'nde kayınbiraderim avukat Selami Çakıcı'ya rastlıyorum. Yanında birisi var.

-Enişte yemeğe gidiyoruz, haydi gel sen de, bak Nihat Gürer'le tanıştırayım seni…

Tanıştık ve "Ocakbaşı" adlı o sâkin lokantaya girdik. Yemek ve sohbet… Sohbetin konusu da siyaset… Nihat Gürer, tepeden bakıyor bana, ağzımı ne zaman açsam "Bir dakika kardeşim, beni dinle…" demeye başlıyor… Benim de cinlerim yavaş yavaş tepeme toplanıyor… Sonunda "Yahu az da sen beni dinlesene!" diyorum. Biraz beni dinliyor ama sonra birden "Bir dakika kardeşim" diye yine araya girip uyarıyor:

-Bak Kardeşim, Meral Akşener benim kızkardeşim, söver möversin, baştan demiş olayım!...

Haydaa…

29Oca/170

NİHAT MUKÂDDER YOLCULUĞUNA ÇIKTI – İ.Yüksel BAŞER

201241214240NİHAT MUKÂDDER YOLCULUĞUNA ÇIKTI – İ. Yüksel BAŞER

İlk tanışmamız, dostluğumuzun da başlangıcı oldu. Kesintisiz ve giderek güçlenerek devam etti. 1990’lı yılların ilk yıllarında İzmit Ticaret Odası seçimleri yapılacaktı, Nihat Bey uygar bir davranışla görüşme talep etti. İsteği derhal kabul edildi.

Tanıştık, görüştük… Oda seçimlerine katılmak arzusunu dile getirerek, bazı bilgilere ihtiyaç duyduğunu ve başarılı olurlarsa, hizmete hazır olduklarını anlattı.

Bu ilk birlikteliğimizde güngörmüş, sakin, saygılı, dengeli tavırlarıyla ve çok mantıklı talepleriyle isteklerini özetlemişti. Konuşmalarımız esnasında, kimliklerimiz hakkında da bilgi sahibi olmuştuk.

Kendisine ve arkadaşlarına başarılar diledim.

Sür’atle seçim ekiplerini oluşturdular ve seçime hazır hale geldiler.

Çok güçlü, deneyimli ve tanınmış kişilerden oluşan bir grupla mücadele ettiler, başarılı oldular.

Seçim kazanan listelerinden iki arkadaşlarını, Oda Meclisi’ne gönderdiler ki, bu isimlerden biri de Nihat Bey’di.

Artık İTO hizmet günleri başlamıştı.

Yasaya göre, Oda’ya seçimle gelenlere hiçbir maddi ödeme yapılmıyordu.

Kendisine yönetim kurulu üyeliği teklif ettim. Çok mutlu olduğunu ifade ederek teşekkür etti.

Nihat Bey iyi bir kurul üyesiydi. Yüklendiği her görevi, titiz ve ciddi bir çalışma ile yerine getiriyordu.

İlerleyen zaman içerisinde, Nihat Bey’le Oda dışındaki çeşitli konularda da görüş alışverişinde bulunuyorduk. Sohbet ile zihinlerimizi rahatlatıyorduk.

Nihat Bey, Aydınlar Ocağı’nın da kurucu üyelerindendi. Değişik zamanlarda, konularında şöhrete erişmiş uzman kişileri kentimize davetlerinde toplantıya beraber gitmemizi çok arzu ederdi. Ben de o toplantılara katılmaktan mutluluk duyardım.

Artık Nihat Bey yok. Ama anılarımız, bütün canlılığı ile devam edecektir.

Nihat mukâdder yolculuğuna çıktı. Nurlar içinde yatsın. Allah rahmet eylesin. Amin.

28Oca/170

Gerçek bir ülkü adamı Nihat Gürer – Dr. H. İbrahim KAHRAMAN

h i kahraman drGerçek bir ülkü adamı Nihat Gürer – Dr. H. İbrahim KAHRAMAN

Şehrimizde sosyal olaylara,siyasete ilgisi olanların çoğunun bildiği, konuştuğu, danıştığı bir Bilge Adamdı, O 1983’de bir tanıdığının sağlık sorununu çözmek için geldiği çalıştığım İzmit SSK Hastanesinde tanışmıştık. Uzun boyu, mert fakat güler yüzü ve güven veren duruşu ile çok kolay ilişki kurulabilen ve konuşulabilen birisi idi. Daha sonra sosyal olaylara bakışımız, ülke ve toplum meselelerine yaklaşımımızdaki benzerlikler tanışıklığımızı dostluğa dönüştürmüştü.

Kocaeli Aydınlar Ocağı’nın çalışmaları tanışıklığımızın sürdürülmesinde önemli bir yer tutar. Ocak milli ve manevi duyguları korumak, geliştirmek, milli birlik ve beraberliğimizin sürdürülmesi hususundaki toplumun beklentilerini karşılamak amaçlı 1985’de kurulmuştu. Konulara günlük siyasetin dışında yaklaşarak bilinçlenme-bilgilenmek temel hedef idi. Bu amaçla yüzlerce toplantı yapılmış, İstanbul’dan, Ankara’dan bilim adamları, kıdemli siyasetçiler getirilip konuşturulmuştur. Prof. Nevzat Yalçıntaş, Prof. Turan Yazgan, Ahmet Kabaklı, Muzaffer Özdağ, Mahir Kaynak gibi Türk ilim ve fikir hayatından önemli isimler bunlardan bazılarıdır. Ayrıca Ahmet Özhan, Yıldırım Gürses gibi sanatçılarla konserler; hat, ebru sergileri ile şehrimizin kültür faaliyetlerine katkı verilmesinde Nihat beyin payı büyüktür. Bu toplantıların bir kısmı İstanbul’da yapılmıştır. Eşli yapılan bu toplantıların bizi bilgilendirme ve toplumda daha faydalı olma yönümüze katkıları çoktur. O yıllarda muhafazakar kesimin eşleri ile birlikte etkinlikler yapması yadırganmış iken Aydınlar Ocağımız bu konuda da örnek olmuştur. Ocağımız, yönetimi devretmekle beraber çalışmalara katkı vermeyi sürdüren üye özelliği ile diğer ocak ve derneklere de örnektir. Bu özelliği ile Nevzat Yalçıntaş hocamızın Kocaeli Ocağı BİR İNCİdir iltifatını almıştır. Bu konuda da Nihat Abi’imizin demokrat tavrının payı büyüktür.

27Oca/170

Ülkücülerin Ağabeyi Hakka yürüdü – Nurettin KOLAYLI

z

25Oca/170

Kubbede Hoş Sada Bırakmak! – İsmail KAHRAMAN

201421993223Kubbede Hoş Sada Bırakmak! – İsmail KAHRAMAN

Ömür hızla gelip geçiyor. Bu satırları yazdığım sırada, iki acı haber aldım. Birisi 1986 yılında Kocaeli Aydınlar Ocağı’nın kurucu şube başkanı olarak tanıdığım yıllarca birlikte İlim, istişare Kurulu üyesi olarak görev yaptığımız çok değerli ağabeyim Nihat Gürer beyin vefat haberiydi.

Nihat bey, Kocaeli’nin siyasi, sosyal ve kültürel hayatında çok önemli izler bırakan birisiydi. Fikirleriyle, çalışmalarıyla Kocaeli’ne ve Kültür hayatımıza çok büyük katkılarda bulundu. Pazar günü onu ebediyete uğurlamak üzere İzmit Fevziye caminde cenaze namazına katılmak için bu satırları yazarak yola çıktım. Nihat bey Türk siyasetinin önemli isimlerinden, Kocaeli siyaset tarihine adını silinmez harflerle yazdıran, Meral Akşener’in de ağabeyi. Meral hanımın en takdir ettiğim yönü 28 Şubat’da ki dik duruşu ve tavrıydı.  Nihat bey Kocaeli’nde yaşayacak unutulmayacak izler bırakan bir isim. Kendisine yüce Allah’tan rahmet niyaz ediyorum.   

25Oca/170

NİHAT ABİ İLE HAYATA FARKLI PENCERELERDEN BAKMAK – Süleyman PEKİN

NİHAT ABİ İLE HAYATA FARKLI PENCERELERDEN BAKMAK – Süleyman PEKİN

Nihat Gürer Ağabey’i kaybettik. Türkiye darboğazlı yollara ve yıllara sürüklenirken onun öngörülerinden ve farklı parametreler üzerine oturan analizlerinden mahrum kalacağız demektir. Kendisine teşkilatlanma becerilerini, kültürel birikimlerini, iletişim tecrübelerini ve analitik ilkelerini kitaplaştırması lüzumunu çok kere iletmiş biri olarak gayri bunların olay, olgu – zaman, mekân bağlamında çeşitli usullerle işlenmesi tarafımıza miras kalmış gibi gözükmektedir.

Doğa belgesellerinde de işlendiği gibi canlıların yemek, üremek ve yaşam alanı belirlemek gibi temel ihtiyaçlarını esas alan Nihat Abi milletlerin / devletlerin de bu paralelde ekonomi, nüfus ve ülke toprakları üzerinde vaziyet aldıklarını örneklerdi. Tabiatta canlılar arasındaki çatışmaların aynısının insan kümeleri arasında da doğal menfaat çatışmaları olarak var olduğunu söylerdi.

Bizim gibi ocak eksenli yazı ve seminerler yetişen ve idealizmi bu ezberlerin aktarımı ile bu çizgide sabitlenmek olarak algılayanlar yeryüzündeki tüm olayları ülkü / ideoloji, dava / inanç üzerinden açıklamaya çalıştılar. Yani önce kendinizi idealize ediyor, örneğin ilâ-yı kelimetullah düşüncesiyle doluyor ve sonra Osmanlı Devletinizi kuruyordunuz. Oysa Osmanoğulları doğal şartlardan istifadeyle neşv ü nema buluyor, imparatorluk haline geldikten sonra kendisine dinî ideoloji üretiyordu.

24Oca/170

NİHAT GÜRER’İ DE EBEDİYETE UĞURLADIK – Av. Ruhittin SÖNMEZ

r sönmezNİHAT GÜRER’İ DE EBEDİYETE UĞURLADIK – Av. Ruhittin SÖNMEZ

Kocaeli bir ulu çınarını, Türk milliyetçileri bir bilge büyüğünü kaybetti. Ben de 36 yıldan bu yana ailecek çok yakın görüştüğüm, kendisi ile sohbetlerimden ve istişarelerimden çok şey öğrendiğim bir ağabeyimi kaybettim.

Nihat Gürer içinde bulunduğu imkân ve şartlardan daha büyük etki alanı yaratan bir insandı. Doğuştan lider vasıfları olan karizmatik, baskın karakterli bir kanaat önderiydi.

İçinde bulunduğu şartlar sebebiyle üniversiteden ayrılmak zorunda kalmıştı. Mühendislik, hukuk, tıp gibi bir konuda uzmanlık bilgilerine sahip değildi. Ancak çeşitli kaynaklardan okumak, tecrübeleri ışığında okuduklarından analiz ve sentezler yapmak suretiyle kendi kendisini yetiştirerek “aydın” sıfatını hak eden, “otodidakt” tabir edilen kişilerdendi.

Kendisi ile sohbet eden nice profesörün, önemli devlet adamlarının, tecrübeli bürokratların O’nun konuşmalarını saygıyla dinlediklerini, fikirlerini takdirle karşıladıklarına şahit oldum.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, TBMM Başkanlığı, Bakanlık, milletvekilliği, Valilik vd görevlerde bulunmuş çok önemli zatların kendisine “abi” diye hitap ettiği isimdi. Bulunduğu her mecliste sohbetin seyrini etkileyen, yönlendiren kişi olurdu.

Türkiye’nin ve Türk Dünyasının meselelerini kendine dert edinmiş bir dava ve gönül adamıydı. Hastanede kötü hastalıkla pençeleşirken, ağrılar içinde iken bile sohbetleri daima memleket meseleleri ile alakalıydı.

Stratejik düşünen, büyük meselelerin arka planını ve detaylarını görebilen bir bakış açısı vardı.

23Oca/170

AZİZ DOSTUM Av. SELİM SELAMİ ÇAKICI BEY – Musa ORDU

musa orduAZİZ DOSTUM Av. SELİM SELAMİ ÇAKICI BEY – Musa ORDU /Kocaeli Aydınlar Ocağı İlim İstişare Kurulu Üyesi

Kocaeli Aydınlar Ocağı Camiası olarak, son beş altı yıl içerisinde mensuplarımızdan çok değerli arkadaşlarımızı kaybetmiş bulunuyoruz. Şöyle ki,

27 Ağustos 2011 tarihin de Ocağımız Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Şefik Postalcıoğlu ’nu bir Ramazan gününün Kadir Gecesi’nde kaybettik. Şefik Bey Kardeşimizin vefatı sebebiyle hepimiz adeta yıkıldık.

4. Temmuz 2015 tarihinde bu defa da Ocağımız Üyesi Av. Beytullah Uslu’yu yine bir Ramazan günü ebediyete uğurladık. Beytullah Beyin vefatı da, Ocak mensupları olarak hepimizi derinden yaraladı.

Son olarak da 8 Ocak 2017 tarihinde Ocağımızın İlim İstişare Kurulu Üyesi Av. Selim Selami Çakıcı’yı kaybettik..Selim Selami Beyin vefatına da hepimiz son derece üzüldük. Çok değerli dostlarımız bir hazan yaprağı gibi birer birer döküldükçe bizimde üzüntülerimiz ziyadesiyle artmaktadır. Allah’tan niyazımız şudur ki, vefat edenlere rahmet, hayat da bulunan bütün arkadaşlarımıza hayırlı ve sağlıklı, sıhhatli uzun ömürler nasip etsin.

Ben şahsen, her üç arkadaşımızın vefatı üzerine kendi yakın akrabalarımdan birisi ölmüş gibi arkalarından hüngür hüngür ağladım. Zira, her üç arkadaşımızı da candan, garez siz ve ivazsız olarak çök seviyordum. .Bu meyanda şu hususu ifade edeyim ki, son yıllarda çok samimi arkadaşlarımızı yakın aralıklarla kaybetmemiz sebebiyle, Merhum Prof.Dr. Ayhan Songar’ın ifadesiyle, hepimiz adeta “ Yetim-i akran olduk”.

Bu vesile ile yukarıda adı geçen üç değerli arkadaşımız ile birlikte bugüne kadar ebediyete intikal eden bütün Ocak mensuplarına Cenab-ı Allah’tan rahmet niyaz ediyorum. Hepsinin mekanı Cennet olsun.

19Oca/170

“ORTADOĞULULAŞMA” veya CAHİLİYYEDE DOLAŞMA – Süleyman PEKİN

“ORTADOĞULULAŞMA” veya CAHİLİYYEDE DOLAŞMA – Süleyman PEKİN

2017 Türk Milleti için hızlı başladı ve hızlı sürecek gibi.. 2010’da Arap Baharı’yla başlayan karmaşa zamanla Ortadoğu için bir Şer Fırtınasına döndü. Ve biz de dolaylı - dolaysız etkilenmedeyiz.

İslam Coğrafyası üzerinde zar atan Küresel Efendiler aslında Müslümanların duran ve donan zihni üzerinden strateji geliştiriyorlar. Buna Kur’an öncesinde Cahiliye, günümüzde de Ortadoğululaşma deniyor.

Coğrafî mekân üzerinde halkların olumsuzlanması ağır bir ifade fakat hak edip hak etmediğimize bakarsak durum değişiyor. Bölgenin tek farklı ve asrî ülkesi olarak maalesef biz de bu sarmala eklemlendik.