Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

23Oca/170

AZİZ DOSTUM Av. SELİM SELAMİ ÇAKICI BEY – Musa ORDU

musa orduAZİZ DOSTUM Av. SELİM SELAMİ ÇAKICI BEY – Musa ORDU /Kocaeli Aydınlar Ocağı İlim İstişare Kurulu Üyesi

Kocaeli Aydınlar Ocağı Camiası olarak, son beş altı yıl içerisinde mensuplarımızdan çok değerli arkadaşlarımızı kaybetmiş bulunuyoruz. Şöyle ki,

27 Ağustos 2011 tarihin de Ocağımız Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Şefik Postalcıoğlu ’nu bir Ramazan gününün Kadir Gecesi’nde kaybettik. Şefik Bey Kardeşimizin vefatı sebebiyle hepimiz adeta yıkıldık.

4. Temmuz 2015 tarihinde bu defa da Ocağımız Üyesi Av. Beytullah Uslu’yu yine bir Ramazan günü ebediyete uğurladık. Beytullah Beyin vefatı da, Ocak mensupları olarak hepimizi derinden yaraladı.

Son olarak da 8 Ocak 2017 tarihinde Ocağımızın İlim İstişare Kurulu Üyesi Av. Selim Selami Çakıcı’yı kaybettik..Selim Selami Beyin vefatına da hepimiz son derece üzüldük. Çok değerli dostlarımız bir hazan yaprağı gibi birer birer döküldükçe bizimde üzüntülerimiz ziyadesiyle artmaktadır. Allah’tan niyazımız şudur ki, vefat edenlere rahmet, hayat da bulunan bütün arkadaşlarımıza hayırlı ve sağlıklı, sıhhatli uzun ömürler nasip etsin.

Ben şahsen, her üç arkadaşımızın vefatı üzerine kendi yakın akrabalarımdan birisi ölmüş gibi arkalarından hüngür hüngür ağladım. Zira, her üç arkadaşımızı da candan, garez siz ve ivazsız olarak çök seviyordum. .Bu meyanda şu hususu ifade edeyim ki, son yıllarda çok samimi arkadaşlarımızı yakın aralıklarla kaybetmemiz sebebiyle, Merhum Prof.Dr. Ayhan Songar’ın ifadesiyle, hepimiz adeta “ Yetim-i akran olduk”.

Bu vesile ile yukarıda adı geçen üç değerli arkadaşımız ile birlikte bugüne kadar ebediyete intikal eden bütün Ocak mensuplarına Cenab-ı Allah’tan rahmet niyaz ediyorum. Hepsinin mekanı Cennet olsun.

Ben bu yazımda,1978 yılından beri kendisini tanıdığım çok yakın ve samimi arkadaşım olan Av. Selim Selami Çakıcı Beyden bahsetmek istiyorum.

Selami Bey, 12 Eylül 1980 İhtilali öncesinde sağ, sol çatışması yüzünden her gün en az beş on kişinin öldürüldüğü günlerde, KARS/ Posof da avukatlık yapmakta iken, can güvenliği sebebiyle memleketini terk ederek Kocaeli’ne gelmişti. Kocaeli’ne gelince İstiklal Caddesinde, o tarihlerde bugünkü Kızılay İş Merkezinin bulunduğu yerde olan Yeşil Hanın ikinci katında tek odalı bir yazıhane kiralamıştı... İzmit’e geldik den kısa bir süre sonra bir vesile ile kendisiyle tanışma imkanımız oldu. Ben o zaman SEKA Genel Müdürlüğünde Personel Müdür Muavini olarak çalışıyordum, Kendisiyle tanıştıktan sonra, SEKA’lı birkaç arkadaşımız ile birlikte her fırsat da yazıhanesine gider, sohbet eder, memleket meselelerini görüşürdük. Her gidişimizde bizi güler yüzle karşılar, bir taraftan almış olduğu davalar ile alakalı yazılarını yazarken, bir taraftan da bizimle sohbet ederdi..

O zaman Selami Beyin Küçük bir daktilo makinası vardı. Kağıtların arasına karbon kağıdı koymak suretiyle bütün yazılarını bizzat kendisi bu makine ile yazardı. Uzun zaman bu makinayı kullanmayı bir türlü bırakamadı. Sonradan bütün avukatlar bilgisayar kullanılmaya başlanmış olmasına rağmen, Selami Bey hiçbir zaman bilgisayar kullanmadı, kullanmayı da düşünmedi. Bilgisayar ile yazışma işlerini tamamen oğlu Av. Çağrı’ ile Gelini Av. Canan’a bıraktı.. Vefat etmeden kısa bir süre önce bir ara aklıma geldiğinde o eski makinayı ne yaptığını sorduğum da dolapta hatıra olarak saklıyorum demişti

1980 öncesi, çarşıda irtibat kurabileceğimiz, gidip gelebileceğimiz pek fazla bir arkadaşımız yoktu Selami beyden başka, daha önceden avukatlık yapmakta olan Av. Beytullah Uslu’nun yazıhanesi ile terzi Ali Vardal’ın bir odadan ibaret olan küçük bir işyeri ve muhasebecilik yapmakta olan Vahap Atlı’nın muhasebe bürosu vardı. Bütün gidebileceğimiz yerler buralardan ibaretti. O zaman MHP İl Başkanı olan Nihat Gürer Bey ile de tanışmamıza rağmen, açıkça itiraf edeyim ki, memur olmamız sebebiyle, bilhassa O günün şartlarında MHP İl Binasına gitmeye cesaret edemiyorduk, Bu bakımdan daha ziyade, Nihat Bey ile yukarıda adı geçen arkadaşların bürolarında görüşüyorduk..

Daha sonraları, bilhassa 1980 tarihinden itibaren çarşıda bazı yeni arkadaşlarımız iş yeri sahibi olmaya başladı. Böylece teklifsiz tekellüfsüz çat kapı gidip ziyaret edebileceğimiz yerlerin sayısı arttı. Bu suretle gönül halkamızda genişlemiş oldu. Bu cümleden olarak, İzmit SSK. Hastanesinde İntaniye Şefi olarak çalışmakta iken tanıştığımız Dr. İbrahim Kahraman buradaki görevinden istifa ederek, halen çalıştırmakta olduğu KOCAELİ Tahlil Laboratuvarını kurdu, Arkasından yine İzmit SSK Hastanesinde de çalışmakta olan KBB, Mütehassısı Dr. Şefik Postalcıoğlu Demiryolu caddesin de Muayenehanesini açtı. SEKA Genel Müdürlüğü Muhasebe Daire Başkanlığında memur olarak çalışmakta olan Kandıra Eski Ülkü Ocağı Başkanı Ahsen Okyar da buradaki görevinden istifaen ayrılarak, önce Selüloz İş Sendikası Genel Başkanlığı Muhasipliğine geçti. Burada bir süre çalıştıktan sonra da bugün çalıştırmakta olduğu Mali Müşavirlik Bürosunu açtı. Arkasından da Milli Eniştemiz Kim.Müh. Tuncer Akşener ile Mak Müh. Hasan Baltacı Doğalgaz ve Kalorifer tesisatı ile alakalı iş yerlerini kurdular. Son olarak da Ruhittin Sönmez Bey arkadaşımız, Petkim de çalışmakta iken Hukuk fakültesinden mezun olduğu için Petkim’den emekli olduktan sonra, Selami Beyin yanında avukatlık stajını tamamlamak suretiyle avukatlık hakkını kazanarak, Dolfin İş Merkezi’nin 4. Katın da kendi Avukatlık bürosunu açtı, Bahsettiğim bu isimlere başka arkadaşları da ilave etmek mümkün ise de, yer darlığı sebebiyle bu kadarıyla iktifa ediyorum. Zira, maksadım çarşıda işyeri olan arkadaşlarımızın sayısının yıllar itibariyle nasıl çoğaldığını kısaca anlatmaktır. Bu bakımdan, burada isimlerinden bahsedemediğim diğer arkadaşlardan peşinen özür diliyorum.

Şimdi yazımın esas mevzuu olan Selami Beye tekrar dönmek istiyorum. Selim Selami Bey Yeşil Handa bulunan tek odalı bürosun da bir süre çalıştıktan sonra, durumu düzelince GAKGO İş Hanının 3. Katında bir daire alarak buraya taşındı. Burada da bir müddet çalıştıktan sonra da Adliye binasının bu günkü yerine taşınması sebebiyle Selami Bey de Adliyeye yakın olduğu için en son Barış İş Merkezinin 6. Katındaki mülkiyeti kendisine ait olan.İşyerine taşındı

Bu arada, Selami Bey ile alakalı olarak iki hatıradan bahsetmek istiyorum. Birincisi; ANA VATAN Partisinin 1980 ihtilalinden sonra kuruluş safhasında İl Başkanı olarak İnş. Müh. Necati Gençoğlu görevlendirilmişti Necati Bey ile münasebetlerimiz çok iyi olduğu için Elek. Müh. yaşar Şener (şimdi merhum) arkadaşımız ile birlikte her gün akşam mesai saatinden sonra, Necati beyin İstiklal Caddesinde bulunan işyerine uğrayıp İl idare kurulunun Milliyetçi ve muhafazakar kimselerden teşekkül etmesi için azami gayret gösteriyorduk.. Fakat buna rağmen Necati Bey bizim tasvip etmediğimiz bazı kimseleri de listeye almak istiyordu. Bu duruma şiddetle karşı çıkmamıza rağmen, istemediğimiz kimselerin listeye alınmasına bir türlü mani olamıyorduk. Sonradan öğrendiğimize göre, meğer işin için de bizim bilmediğimiz meseleler varmış. Rahmetli Özal dört eğilimi birleştirmek istiyormuş da bizim haberimiz yokmuş. Biz bu arada İl İdare Kuruluna. Selami Beyi teklif ettik. Teklimiz kabul gördüğü için Selami Beye teklifi götürmek vazifesi de bize düştü. O zamanalar Selami Bey Askeri Hastane civarında kiralık bir evde oturuyordu. Bir akşam Yaşar Şener Bey ile birlikte Selami Beyi evinde ziyaret ettik meseleyi kendisine anlaktık.. Bu vazifeyi kabul ettiği takdirde arkasından Millletvekili adaylığının da gelebileceğini söyledik. Teklifimize memnun oldu. Ancak, kendisinin MHP’li olduğunu, teklifi kabul ettiği takdirde bunun başta partisine ve o zaman hapiste olan Genel Başkanları Başbuğ Alparslan Türkeş’e karşı vefasızlık olacağını söyledi. Ne kadar ısrar etti isek de kararını değiştiremedik. Ancak vefa örneği olan bu düşünce tarzını da takdir ile karşıladık. Sonradan, zaman zaman bu konu gündeme geldiğinde, şaka yollu olarak Milletvekili olma şansını bile bile kaçırdık derdi.

İkinci hatırada şudur; 1998 Yılında Selami bey ile beraber Hacca gitmeye karar verdik. Fakat çekilen kura neticesinde gideceklerin listesine giremedik. Ancak, o zaman Diyanet Camiasında hatırı sayılır bir kimse olan Av. Beytullah Uslu Bey Kardeşimizin gayreti, Allah’ın da izniyle İzmit için ilave kontenjan alınması suretiyle 4 arkadaş olarak Hacca gitmemiz nasip oldu... Bir ay boyunca birbirimizden hiç ayrılmadık. Hem Mekke de hem de Medine de ayni odalarda kaldık. Çok güzel gümlerimiz geçti. Medine de bulunduğumuz günlerde. Selami Bey Avukat olması hasebiyle Medine Adliyesine gidip bir davanın duruşmasını takip edelim dedi. Şahsen bu teklif benim de çok hoşuma gitti. Adliye binası Mescidi Nebeviye çök bir yerde buluyordu. Fakat öğrendiğimize göte her önüne gelen adliye gidip dava takip edemezmiş yanında mutlaka Arapça bilen bir rehberin bulunası icap ediyormuş. Bunun üzerine, bize rehberlik edecek birisini aramaya başladık. Ancak kimi buldu isek, bir türlü kabul ettiremedik. Selami Bey ben bu adliyeye mutlaka girmek istiyorum dediği için bir de Medine de faaliyette bulunan bir Türk Derneğine gidelim dedik Bunun üzerine. Derneğe gidip talebimizi anlattık. Fakat her nedense, binbir dereden su getirmek suretiyle bize yardımcı olmaktan imtina ettiler. Neden çekindiklerini bir türlü anlayamadık. Netice itibariyle, Medine adliye binasına gidip bir davayı takip etme teşebbüsümüz akim kaldı. Tabii ki, çok üzüldük. Bunun üzerine Selim Selami Bey hiç unutamayacağım şu sözü söyledi. “Musa Bey, kim ne derse desin biz Memleketimizde ki demokrasinin kıymetini iyi bilelim.”

Selim Selami Bey avukatlık yaptığı süre zarfında yanında birçok kimsenin avukatlık stajını yapmasına imkan sağladı. Ruhittin Sönmez Beyin Stajını tamamlayıp avukatlık cübbesini giydiği tarihte sayı 33 idi. Ruhittin Beyin verdiği bilgiye göre bu sayı en son 50 ye çıkmış. Burada şu hususu ifade edeyim ki, bir vefa örneği olarak yanında staj yapanların hemen hemen tamamına yakını cenazesine iştirak ettiler..

Selami Bey, kelimenin tam manasıyla avukatların duayeni idi. Yanın da staj yapan avukatlara ilaveten, tanıdığı birçok avukat arkadaşı da bazı konular ile alakalı olarak istişare de bulunmak üzere zaman zaman Selami beye gelirlerdi. Ben bunun birçoğuna bizzat şahit oldum. Gelen kim olursa olsun hepsine yardımcı olmaya çalışır, işlerini hallederdi. Selami Bey Çakıcı Hukuk Bürosunun da Baba Çakıcı’sı idi .Büroya gelenlerin bir çoğu Selami bey burada mı diye sormazlar, Baba Çakıcı burada mı “diye sorarlardı

Selami Bey, son zamanlarda böbreklerinden rahatsız olduğu için haftada üç gün diyalize gidiyordu. Bu durum ise ona büyük bir sıkıntı veriyordu. Bundan kurtulmak için Eşi Songül Hanım, büyük fedakarlık yaparak böbreğinin birisini beyine verdi. Nakil operasyonu başarılı oldu. Ancak, bünye zayıf düştüğü için başka hastalıklar sebebiyle, 08.01.2017 Pazartesi günü Allah’ın rahmetine kavuştu.

Bu arada ehemmiyetine binaen şu husus da ifade edeyim ki, Selami Beyin Kardeşi Selçuk ile Av. Oğlu Çağrı Bey hastalığı süresince, bakım ve tedavisi için her türlü fedakarlığı gösterdiler. Cenab-ı Allah herkese böyle fedakar bir eş, kardeş ve evlat nasip etsin.

Netice itibariyle, Selami Beyin vefatı İle yeri doldurulması mümkün olmayan çok değerli bir dostumuzu kaybettik. Allah gani gani rahmet eylesin, mekanı Cennet olsun. Geride kalan aile efradına ve dostlarına sabırlar versin.

Bu yazımın sonunda, İstanbul da bir hastanede yatmakta olan Nihat Gürer arkadaşımız için Cenabı Allah’tan acil şifalar niyazında bulunacak idim. Fakat tam yazıyı bitirmek üzere iken Av. Ruhittin Sönmez Bey telefon ile aradı .Telefonu açar açmaz Ruhittin Beyin sesinden üzücü bir haber vereceğini hemen anladım. Acı haber olarak Nihat Gürer Beyin vefat haberini verdi. Çok sevdiğimiz bir arkadaşımız olan Nihat Beyin Vefatı Sebebiyle de üzüntümüz sonsuzdur.. Kendisine Allah’tan rahmet, geride kalan kederli ailesine ve yakınlarına sabırlar niyaz ederim. 21.01.2017

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.