
“Yetim-i Akran Olduk" – Musa ORDU
“Yetim-i Akran Olduk" – Musa ORDU
Yukarıdaki, başlık bana ait değildir. Bu başlık Rahmetli Prof. Dr Ayhan Songar'ın vefatından çok kısa bir süre önce Türkiye Gazetesi'nde yayımlanan bir makalesinin başlığıdır. Rahmetli Hocamız o tarihlerde çok yakın dostlarının kısa aralıklar ile birbiri peşi sıra Ebedi Âleme intikal etmeleri üzerine, "Yetim-i Akran Olduk" başlıklı bir makale yayımlamak suretiyle, yakın arkadaşlarından ayrı kalmanın hüznünü ve üzüntüsünü kendi duygulu üslubuyla çok güzel bir şekilde anlatıyordu.
O tarihlerde ben, henüz pek fazla yaşlı olmadığım için olacak herhalde, bu yazının ehemmiyetini pek fazla idrak edememiştim. Fakat yine de o yazı benim üzerimde mühim bir iz bırakmış olacak ki, aradan otuz seneye yakın bir zaman geçmiş olmasına rağmen, halen o makaleyi unutmamışım. Bu vesileyle Muhterem Hocama Allah'tan rahmet niyaz ediyorum. Mekânı Cennet olsun.
DEĞERLERİN ÇÖZÜLMESİ VE LİDERLER – Ruhittin SÖNMEZ
DEĞERLERİN ÇÖZÜLMESİ VE LİDERLER – Ruhittin SÖNMEZ
AKP ve MHP anlaşarak bir ittifak kurdular. Adına “Cumhur İttifakı” dediler.
Sistem zorlayınca, CHP ve İYİ Parti de ittifak kurarak adına “Millet İttifakı” dediler.
Fakat Ak Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile MHP Genel Başkanı Bahçeli, siyasette artık yadırgamaz olduğumuz kaba ve nobran bir üslupla, “Millet ittifakı” yerine “zillet ittifakı” veya “illet ittifakı” gibi terimleri kullanıyor. Kendilerine oy vermeyenlere hakaret ederek oy alamayacaklarını biliyor olmalılar. Hedefleri sadece kendi seçmenini konsolide etmek.
Ayrıca eski siyasetçilerin birbirlerinden bahsederken kullandığı “Sayın”, “Muhterem”, “Beyefendi”, “Hanımefendi” gibi sıfatlar yerine, mesela “Bay Kemal” gibi hitap tarzları ile beslenen nefret dili içimizi karartıyor.
Kaşıkçı Cinayeti Resmi Bir İŞİD Eylemidir – Prof.Dr. Hacı DURAN
Kaşıkçı Cinayeti Resmi Bir İŞİD Eylemidir – Prof.Dr. Hacı DURAN
Gelişim Üniversitesi öğretim üyesi, Prof. Dr. Hacı Duran, Cemal Kaşıkçı cinayeti üzerinden dolaşıma konan “algı yönetim yöntemleri”ni değerlendirdi.
Prof. Duran, Camal Kaşıkçı’nın öldürülme biçimi, yeri, cinayet sonrası resmi politikaları, cesetle ilgili muhtemel algıları ve cinayetin selefi iktidar politikalarıyla gizlenmeye çalışılmasının, küresel aktörlerce bilinçli bir şekilde planlandığı görüşünde olduğunu söyledi.
Makedonya’da İsim Değişikliği ve AB – Alptekin CEVHERLİ
Makedonya’da İsim Değişikliği ve AB - Alptekin CEVHERLİ
Komünist bloğun çökmesi ve Sovyetler Birliği’nin 1990’ların başında dağılmasıyla birlikte dünya iki kutuplu “Soğuk Savaş” ekseninden çıkarak önce tek kutuplu ardından da çok kutuplu bir şekle dönüştü. Bu arada SSCB ve Yugoslavya’nın içinde o döneme kadar baskı altında tutulan pek çok devlet bağımsızlığını ilan ederek, dünyamızdaki devlet sayısını bir anda 200’ün üzerine çıkardılar…
Ancak bir kısmınızın hatırlayacağı gibi bazı ülkeler bunu kansız ve sancısız şekilde atlatırken bazıları ise yeni küresel güçlerin kesişme noktalarında oldukları için oldukça kanlı ve acılı bir şekilde bu süreci atlattılar veya hâlâ atlatmaya çalışıyorlar…
Bu bakımdan Kazakistan, Ukrayna, Ermenistan ve Makedonya gibi ülkeler bağımsızlıklarını rahat bir şekilde kazanırken; Azerbaycan, Bosna-Hersek, Kosova veya Hırvatistan gibi ülkeler ciddi bedeller ödemek zorunda kaldılar. Geçen zamandan bugüne baktığımızda ise bazı hesapların hâlâ kapanmadığını ise dehşet içinde görüyor ve endişeleniyoruz…
Diriliş Filminin Yapımcısı Doktor Kemal Tekden İle “İnsan ve Zekâ” – Metin ACIPAYAM
Diriliş Filminin Yapımcısı Doktor Kemal Tekden İle “İnsan ve Zekâ” – Metin ACIPAYAM
Zihnî zekâsı yüksek olan biri ise normal olana göre
anlatılan bir konuyu çok daha hızlı anlayabilir.
Metin Acıpayam: Zekâ nedir?
Kemal Tekden: Zekâ, kısaca insanın çevreyi idrak (algılama) gücü ve kabiliyetidir. Vehbîdir, yani insanda doğuştan vardır, Allah vergisidir. Sonradan parlatılabilir veya köreltilebilir. Son zamanlardaki yayınlarda 8 tür zekâdan bahsedilmektedir. Bunlar, zihnî (matematiksel), görsel, işitsel, sosyal, içsel, kinestetik (sporcu), müzikal ve doğacı gibi zekâ çeşitleri olarak ayrılırlar. Bunların hepsi aynı kişide yüksek bulunmaz. Bu sebeple çocukların zekâ profillerini tespit etmeliyiz. Zekâ konusunda başka sınıflandırmalarda mevcuttur. Duygusal zekâ tabiri ise sosyal ve içsel zekânın toplamıdır.
YOLSUZLUK VE HESAP SORABİLİRLİK – Ruhittin SÖNMEZ
YOLSUZLUK VE HESAP SORABİLİRLİK – Ruhittin SÖNMEZ
Uluslararası Şeffaflık Örgütü “2018 Yolsuzluk Algı Endeksi”ni açıkladı. Türkiye 180 ülke arasında 41 puanla 78’inci sırada yer aldı. Son beş yılda 8 puan gerileyerek, 14 sıra aşağıya indi.
Türkiye Trinidad and Tobago, Kuveyt ve Lesotho ile aynı sırayı paylaştı.
Rapora göre, Türkiye “kısmen özgür” statüsünden “özgür olmayan” ülkeler kategorisine geriledi.
“Bu derecelendirme, hukukun üstünlüğü ve demokratik kurumlardaki geriye gidişi yansıttığı gibi, bağımsız medya ve sivil toplumun hareket alanının keskin biçimde daraldığını” gösteriyor.
AB İlerleme Raporlarında da benzer tespitler ve şeffaflık düzenlemeleri yapılması talepleri yer alıyor. “Yerli ve milli kuruluşlarımızın” da ülkemizde yolsuzluk algısının arttığını gösteren raporları var.
Ünlü Mevlithan Amir Ateş İle Söyleşi – İsmail KAHRAMAN
Ünlü Mevlithan Amir Ateş İle Söyleşi - İsmail KAHRAMAN
Aslen Kocaeli Kandıra doğumlu olan, Ünlü Mevlithan Amir Ateş ile hayatı, eserleri ve yaptığı Musiki çalışmaları üzerine söyleşi yaptık.
Geçtiğimiz hafta Kültür Bakanlığı, kültür sanat büyük ödülünü Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın elinden alan Amir Ateş ile Mevlid kitabı Yazarı Süleyman Çelebi ile ilgilide konuşma yaptık. Devri Alem Belgesel TV programı olarak çektiğimiz Belgesel programı www.gebzegazetesi.com dan canlı yayınlandı. Sizler de yaptığımız söyleşiyi facebook sayfamızdan izleyebilirsiniz.
İzmit Bir Çınarını Daha Uğurladı – Dr. Halil İbrahim KAHRAMAN
İzmit Bir Çınarını Daha Uğurladı – Dr. Halil İbrahim KAHRAMAN
İbrahim Gencer ağabeyimizi de ahrete uğurlarken çınar gibi bir insanı kaybetmenin hüznünü yaşamaktayız. O, boyu gibi yüreği de kocaman bir adamdı. Mertliği yanında tavizsiz dürüstlüğü, hesapsız vatanperverliği bizlere yol gösteren bir yiğit idi. Paraya, pula ve kula tapmayan mümin tavrı ile örnek alınacak bu dostumuzu maalesef biraz da vakitsiz kaybettik.
İbrahim Gencer’i Kocaeli Aydınlar Ocağı çalışmalarından tanımıştım. Bahçecik Belediye Başkanlığı döneminde ise daha yakından tanıdım. Başkanlık yetkisini ve sorumluluğunu ne kadar önemsediğini, kamu malının emanet olduğu bilinci ile ne kadar ölçülü ve titiz bir davranışla yöneticilik yaptığını biliyorum. Böyle bir hassasiyetin kamunun, devletin işlerinin sorumluluğunu alan herkeste olması gerektiğine inanıyorum.
Çarşıda Bir Kapımız Daha Kapandı – Musa ORDU
Çarşıda Bir Kapımız Daha Kapandı – Musa ORDU
Dr. H. İbrahim Kahraman 1983 yılı başında açmış olduğu Kocaeli Tahlil Laboratuarı'nı 31.12.2018 tarihi itibariyle kapattı.
İbrahim Beyi İzmit SSK Hastanesin deki İntaniye doktorluğundan tanırım. 80’li yıllarda bende SEKA da vazife yapıyordum. Çalışmış olduğum. SEKA'nın Genel Müdürlük binası SSK hastanesine yakın olduğu için sağlık ile alakalı bir meselemiz olduğu hallerde hastaneye gittiğimiz zaman ilk uğradığımız yer, Dr. İbrahim Bey'in yanı olurdu. Her zaman bizi güler yüzle karşılardı. Biz de ilk olarak derdimizi ona anlatır, bize yaptığı tavsiyelere göre de hareket etmek suretiyle, işlerimizi kolayca hallederdik.
Bunlar kim mi? Filmlerde görmeye alıştığımız "ZOMBİLER". – Prof.Dr. Sezgin ÇELİK
Bunlar kim mi? Filmlerde görmeye alıştığımız "ZOMBİLER". – Prof.Dr. Sezgin ÇELİK
İNG Bank geçen haftalarda çalışanlarının ve müşterilerinin katıldığı bir Uluslararası Ticaret Semineri organize etmiş ve sunum yapanlardan biri de Ludovic Subran, Euler Hermes’in baş ekonomisti bir miktar değiştirilmiş haliyle şunları söylemiş;
"Artık mevcut iktisat kaideleri kifayet etmiyor, çünkü dünyadaki müşteri tavrı değişmeye başladı. (18-35 yaş arası) Alışılmışın dışında reaksiyonlar veriyorlar. O yüzden onları anlamadan dünyanın seyrini anlamamız zor.
Bu gençlerin vasıfları ve zihniyeti nedir?
İnternet, sosyal medya, kahve, hazır gıda, dışarıda yemek yeme ve bilgisayar oyunu gibi bağımlılıkları var.
Aidiyetleri yok. Bu yüzden milliyetçilikten uzaklar, aileleri ve arkadaşlarıyla bağları çok zayıf, kalabalıkta kaybolmak istercesine hareket ediyorlar.
İçinde yaşadıkları cemiyetten kopuklar.
Yalnızlar, bakışları donuk, sanki herşeyden kaçıyorlar.
Meseleler üst üste gelince intihardan ve şiddetten çekinmiyorlar.
Dünya vatandaşı olmayı hedefliyorlar.
Türk milliyetçiliğinin güncel meseleleri – 1 / Dr. Sakin ÖNER
Türk milliyetçiliğinin güncel meseleleri – 1 / Dr. Sakin ÖNER
2019 Yılı, 19 Mayıs 1919’da Atatürk ve bir grup silah arkadaşının Samsun’a çıkarak Milli Mücadele’nin ilk meş’alesini yaktıkları ve kuvva-i milliye ruhunu uyandırdıkları olayın 100. yıldönümüdür. Balkan Savaşları ve I. Dünya Savaşı sonunda vatanı parça parça ellerinden alınmış, orduları dağıtılmış, kalan bir avuç toprağı da müstevlilerce işgal edilmiş, istiklâl umudunu kaybetmiş ve bekasını kaybetme korkusuna düşmüş Türk milletinin, küllerinden yeniden doğuşunun başlangıç noktasıdır. İstiklâl Harbi’nin sonunda yeniden bağımsızlığını kazanan ve Osmanlı Devleti’nin enkazından Türkiye Cumhuriyeti gibi yeni bir devletin vatandaşı olan Türk milleti, yüz yıl sonra bugün de bekasını kaybetme tehdidi ve tehlikesiyle karşı karşıya bulunmaktadır.
İzmit’in Dernekler Annesi Kezban Teyze – Dr. Halil İbrahim KAHRAMAN
İzmit’in Dernekler Annesi Kezban Teyze – Dr. Halil İbrahim KAHRAMAN
Kendisini Kocaeli Kent Konseyinin faaliyetlerinden olan Kent Bayramlaşması vesilesi ile tanımıştım. 21. Kent Bayramlaşmasında, il protokolünün hemen önüne koyduğumuz koltuklara, şehrimizin kıdemli insanlarından bilebildiklerimizi, gelebilenleri oturtup bayram fotoğrafımızı o şekilde çektirelim demiştik.
O bayramlaşmaya Erol Köse, İsmail Kalkandelen, Vahap Atlı, Orhan Atabay, Mehmet Kanpara, Yüksel Başer, Mehmet Özer, Musa Ordu, Erkan Nigiz, Yunus Çoşkun ile Kezban Saner gelmişler ve düşündüğümüz kent bayramlaşması fotoğrafına da girmişlerdi. Bu isimlerin her biri şehrimizin geçmişinde emeği olan saygıdeğer büyüklerimizdi. Kezban teyze ise bu bayramlaşmadan sonraki her kent bayramlaşmasına katılmış olup şehrimize has bir bayramlaşma olan bu toplantılara ayrı bir zenginlik katmıştır.
SAĞLIKTA ÇAĞ ATLAMIŞIZ !?! – Fazlı KÖKSAL
SAĞLIKTA ÇAĞ ATLAMIŞIZ !?! - Fazlı KÖKSAL
3 Ocak 2019 sabahı ailece bir gürültü ile uyandık… Sabah namazı için abdest almak amacıyla banyoya giden annemin başı dönmüş, duşakabin camından destek alayım derken, camla beraber düşmüş… Annemi o halde görünce çok korktuk, hemen 112 acil servisi aradım.
Ambulans 15-20 dakika içinde geldi. Doğrusunu söylemek gerekirse 112 Acil Servis personelinin yaklaşımı mükemmeldi. Ambulans içinde ilk yardımın tüm gereklerini yerine getirdiler. Şoför kasislere, çukurlara dikkat ederek ambulansı çok özenli kullandı. Merkezden aldıkları talimatla bizi Ankara Atatürk Araştırma hastanesine getirdiler. Saat 7.30 sularında acil servisten girişimizi yaptılar…
YAZDIKLARIMIN HİÇ BİR ÖNEMİ YOK! AKIL TUTULMASI DEVAM EDİYOR… / Özcan PEHLİVANOĞLU
YAZDIKLARIMIN HİÇ BİR ÖNEMİ YOK! AKIL TUTULMASI DEVAM EDİYOR... / Özcan PEHLİVANOĞLU
Hayat Sahnesinde Siyaset Oyunu! (17.Kasım.2016)
İnsan hayatının; ekonomisini, eğitimini, kültürünü, inanç sistemini, mutluluğunu, huzurunu, güvenliğini, hak ve hukukunu, mülkiyetin korunup korunmayacağını siyaset belirler.
Gördüğünüz gibi siyaset, insan hayatında çok geniş bir yelpaze de etkin olan bir unsurdur.
Dünya üzerinde siyasetin önemini anlamış olan güçler, siyaseti hakkıyla yapmak ve siyasetin doğasından kaynaklanan kuralları uygulamak için azami gayret gösterirler.
Siyaset sadece ülke sınırları içinde yapılmaz. Siyaset, milli hedefler ve planlar sebebiyle yurt dışına da taşar.
Her bir gücün, konuşlandığı toprakların sınırları dışına, siyasetini taşırması doğaldır. İnsanlık tarihi, bu mücadelenin yani siyaset mücadelesinin, yerküreye dağılımından ve bunun toplamından ibarettir diye de, söylenilebilir.
“İŞ KAZASI DİYE BİR ŞEY VARDIR” – Doç.Dr. Süleyman COŞKUNER
“İŞ KAZASI DİYE BİR ŞEY VARDIR” - Doç.Dr. Süleyman COŞKUNER
Kaliteli Yaşam Uzmanı
Son günlerde bir çok televizyon kanalında, Aile, Çalışma ve Sosyal hizmetler Bakanlığı’nca, “zorunlu yayın” adı altında bir uyarı kısa filmi gösterilmektedir. Filmde bir iş kazası gösteriliyor ve vurucu cümle söyleniyor: “İş kazası diye bir şey yoktur, tedbir alın” diyor.
İçimdeki sevimsiz bir ses; “emredersiniz” demek istiyor ama, hemen susturuyorum. Hiçbir çalışanın isteyerek ve bilerek iş kazasına maruz kalıp, ölmek veya yaralı kalmak istemeyeceğini hepimiz bilebiliriz. Bu güne kadar meydana gelen iş kazalarında bir çok canımız hayatını kaybetmiş, birçokları da yaralanmıştır.
”Bilesin ki, ben Nuşirevan’dan daha az adil değilim.” – Doç.Dr. Süleyman COŞKUNER
S
”Bilesin ki, ben Nuşirevan’dan daha az adil değilim.” - Doç.Dr. Süleyman COŞKUNER
“Hz. Ömer’in halifeliği döneminde Şam valisi olan ve Hz. Peygamber (s.a.v.)’in arkadaşlarından olan Sad b. Ebi Vakkas (r.a.) Şam’daki bir camiyi genişletmek ister. Bu nedenle de caminin civarındaki arsaları kamulaştırır. Herkes arsasının bedelini alır ve isteyerek arsasını camiye devreder. Ancak Şam’da yaşayan bir Yahudi, camiye bitişik olan arsasını satmak istemez. Vali arsasının değerini fazlasıyla verse de Yahudi vatandaş arsasının kamulaştırılmasına rıza göstermez. Bunun üzerine vali arsaya el koyar ve bedelini adama gönderir.
Arsasını kaybeden Yahudi, komşusu olan bir Müslüman’a derdini anlatır. Sızlanır. Bana zulmedildi, der. Müslüman vatandaş da kendisine, Medine’ye git. Orada halife Hz. Ömer vardır. Derdini anlat. Ömer, son derece adildir, elbette seni dinler, der. Şamlı Yahudi Medine’nin yolunu tutar. Yorucu bir yolculuktan sonra Medine’ye ulaşır. Halifeyi sorar. Vatandaşlar bir hurma ağacının gölgesinde dinlenen halifeyi gösterirler. İşte halife bu zattır, derler. Adam Hz. Ömer’in yanına gider. Selam verip yanına oturur. Derdini anlatır. Hz. Ömer adamı dinler. Sonra bulduğu bir deri veya kemik parçasının üzerine şu cümleyi yazar: ‘Bilesin ki, ben Nuşirevan’dan daha az adil değilim.’ Kısa ve özlü bir cümle. Yahudi bu yazıyı alıp ayrılır. Ama yolda giderken de kendi kendine şöyle konuşur: “Şam’daki idarecilerin giyim, kuşam ve oturdukları yerdeki ihtişam ve debdebe nerde, Medine’deki halifede bulunan tevazu nerde.
Vefatının 82. Yılında Âkif: “KORKMA! EBUBEKİR, ALLAH BİZİMLEDİR!" – Dr. Sakin ÖNER
Vefatının 82. Yılında Âkif:
“KORKMA! EBUBEKİR, ALLAH BİZİMLEDİR!" - Dr. Sakin ÖNER
“İstiklâl Marşı” ve “Çanakkale Şehitlerine” gibi iki edebî şahaseri Türk milletine armağan eden Millî Şairimiz Mehmet Âkif Ersoy bundan 82 yıl önce 27 Aralık 1936 tarihinde aramızdan ayrıldı. Kendisini rahmet, minnet ve şükranla anarken, içinde yaşadığımız ülke şartlarını göz önünde bulundurarak, millî şairimizin İstiklâl Marşı’na niçin “Korkma!” hitabıyla başladığının hikâyesini anlatacağım.
Birinci Dünya Savaşı sonunda yenik sayılarak, ordusu dağıtılan ve ülkesi düşman ordularınca işgal edilen Türk milleti büyük bir korku içindedir. Bu, hürriyet ve istiklâlini kaybetme, esarete mahkûm olma korkusudur. Vatanı ile bayrağı ile ve devleti ile tarih sahnesinden silinme, yabancı devletlerin boyunduruğuna girme korkusudur.
NEREDEEEN NEREYE… / Ruhittin SÖNMEZ
NEREDEEEN NEREYE... / Ruhittin SÖNMEZ
“Kadere bak.. Kimleeer kimlerle beraber yan yana geliyor? Aaahhh ahh.. Neredeeen nereye.. Ne oldum deme ne olacağım de…”
Cumhurbaşkanı ve Ak Parti Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın mitinglerde sıkça söylediği bu sözleri üzerinden düşünmenin tam zamanıdır. Çünkü 2018 yılı bitiyor, yeni yıla girerken “Neredeeen nereye” doğru gittiğimize bakmak için bir fırsattır.
Önce ekonomide nereden nereye geldik, bir bakalım:
Ben Olsaydım Cuma Namazına Makam Aracı ile Gelmezdim – Kadir DURGUN
Ben Olsaydım Cuma Namazına Makam Aracı ile Gelmezdim – Kadir DURGUN
"Görev, dini; sorumluluk, şahsi; makam aracı, resmi..." Bir Cuma namazı öncesi bunlar geçti aklımdan.
Fitne, düşünmemek lazım; ama fitneye de sebep olmamak lazım.
Hz. Ömer'in, o çok bilinip de gereği yapılmayan olayını hatırladım, acı acı tebessüm ettim:
ASIMIN NESLİ DİRVAS’IN TA KENDİSİ MİDİR?- Mehmet Cemal ÇİFTÇİGÜZELİ
ASIMIN NESLİ DİRVAS’IN TA KENDİSİ MİDİR?- Mehmet Cemal ÇİFTÇİGÜZELİ
İstiklal Marşı Yazarımız Mehmet Akif Ersoy doğumunun 145( 20 Aralık 1873), vefatının ise 82.yıldönümünde(27 Aralık 1936) değişik programlarla anılıyor. Cumhurbaşkanlığı Vefa Ödülü de bu yıl Mehmet Akif Ersoy’a verildi. Ödülü torunu Selma Argun Hanımefendi gerçekleştirilen bir törenle aldı.