Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

16Oca/190

Bunlar kim mi? Filmlerde görmeye alıştığımız "ZOMBİLER". – Prof.Dr. Sezgin ÇELİK

a64b87dbbb0a03a2f2cd3a8dc6f61031Bunlar kim mi? Filmlerde görmeye alıştığımız "ZOMBİLER". – Prof.Dr. Sezgin ÇELİK

İNG Bank geçen haftalarda çalışanlarının ve müşterilerinin katıldığı bir Uluslararası Ticaret Semineri organize etmiş ve sunum yapanlardan biri de Ludovic Subran, Euler Hermes’in baş ekonomisti bir miktar değiştirilmiş haliyle şunları söylemiş;
"Artık mevcut iktisat kaideleri kifayet etmiyor, çünkü dünyadaki müşteri tavrı değişmeye başladı. (18-35 yaş arası) Alışılmışın dışında reaksiyonlar veriyorlar. O yüzden onları anlamadan dünyanın seyrini anlamamız zor.
Bu gençlerin vasıfları ve zihniyeti nedir?
İnternet, sosyal medya, kahve, hazır gıda, dışarıda yemek yeme ve bilgisayar oyunu gibi bağımlılıkları var.
Aidiyetleri yok. Bu yüzden milliyetçilikten uzaklar, aileleri ve arkadaşlarıyla bağları çok zayıf, kalabalıkta kaybolmak istercesine hareket ediyorlar.
İçinde yaşadıkları cemiyetten kopuklar.
Yalnızlar, bakışları donuk, sanki herşeyden kaçıyorlar.
Meseleler üst üste gelince intihardan ve şiddetten çekinmiyorlar.
Dünya vatandaşı olmayı hedefliyorlar.   

Dinlere ve ideolojilere karşı soğuklar. Ama hayvan, çevre ve insan haklarına karşı hassaslar.
Sözde aktivistler.
Algılara çok açıklar, kendi fikirleri yerine algılarla gelen fikirlere kapılıyorlar.
Dikkatleri birkaç dakikayla mahdut, düşünmeden ani kararlar alıyorlar, tahlil kabiliyetleri yok denecek kadar zayıf, okumak yerine resim ve videoları tercih ediyorlar.
Hafızaları ve öğrenme kabiliyetleri bir önceki nesle göre oldukça az.
Sabah 9 akşam 5 tipi işlerde çalışmak istemiyorlar.
Ev alıp hayat boyu kredi ödemek istemiyorlar.
Evlenip tek bir kişi ile ömür geçirmeye sıcak bakmıyorlar.
Evlenirlerse de devam ettiremeyip, bir kaç yılda boşanıyorlar.
Çocuk sahibi olmaya da sıcak bakmıyorlar. Daha ileri yaşlarda, belki bir çocuk.
Teknolojiye ve iletişime sınırsız para harcayabiliyorlar, çünkü bu onlar için özgürlük demek.
Eve, arabaya, lüks giyime para harcamak yerine eğlenceye, yeme-içmeye ve seyahate para harcıyorlar.
Emekli olarak veya ev alarak güvence sağlamakla ilgilenmiyorlar.
Bunun yerine cazip işlerde! icatlar! yaparak hayatları boyunca yetecek paraları kazanmayı hedefliyorlar.
Anı yaşıyorlar.
Tasarruf yapmıyorlar, yapamıyorlar.
Yani kısacası hayatlarını ev, araba, okul taksitlerine gömmeyi istemiyorlar.
Dolayısıyla iktisatta geçen “şu şartlarda tasarrufa ya da tüketime yönelme olur” gibi teoriler işlememeye başlıyor.
Çünkü müşteri tavrı değişiyor.
Dünya ekonomisinde durgunluk baş gösteriyor ve bazı malların satışı düşüyor.
İlerde bu konuda yazılan teorilerin Nobel Ekonomi Ödülü alacağı söyleniyor.
Yukarda bahsedilen tavır, Gezi hadisesinde meydana çıkan ve hepimize “bunlar da kim” sorusunu sorduran gençlerin tavrı.
Fransa’yı, Macaristan’ı, Brezilyayı, ve İran’ı da şu anda değişime zorlayan aynı gençler.
Onlar aslında her yerde isyanla değişimi getirmeye hazır "gönüllü ordular". Kendilerini idare edenlerin maksatlarını anlamak gibi bir dertleri yok.
Sonunu göremedikleri maceralara hazırlar.
Daima daha fazla hak ve özgürlük talep ediyorlar."
Bunlar kim mi? Filmlerde görmeye alıştığımız "ZOMBİLER".

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.