Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

ahsen okyar
28Eki/230

Moskova’da Önce Tehdit Sonra Ödül – Abdullah KÖKTÜRK

abdullah köktürk

Moskova’da Önce Tehdit Sonra Ödül - Abdullah KÖKTÜRK Eğitimci - Siyasetçi

Belediye Başkanlığımız döneminde, TRT’den sonra en büyük çocuk şenliğini Bekirpaşa da – İzmit’te yaptık. 23 Nisan Egemenlik ve çocuk bayramını onlarca ülkenin çocuklarıyla beraber günlerce dolu dolu yaşadık. Evlerimize misafir ettik onlar Ailelerimizi yakından gördüler, kültür ve yaşayışımıza çok güzel anılarla şahit oldular. Halen ülkeler arası çocuklar ve aileler arası o sıcak ve samimi havanın devam ettiğine şahit oluyoruz ve Onun mutluluğunu da yaşıyoruz.

Gelen öğrenciler ilköğretim çağındaki çocuklardı. Hemen hemen her yıl gelen bu öğrenci gruplarından biriside, Moskova’dan seçkin ve örnek bir özel okuldan gelen çocuklar ve öğretmenlerdi.

Çok memnun olmuş olmalılar ki, ben ve birkaç arkadaşı bir kış günü Moskova’ya davet ettiler.

Bu davetlerini kabul ederek, bizde üç arkadaş Moskova’ya gittik.

Moskova havaalanından bizler karşılandık. Onların refakatlığın da şehrin merkezin de güzel bir otele yerleştik.

Eksi yirmi iki derece civarında soğuk ve sessiz bir gecede, Türkiye’den üç arkadaşla birlikte yol yorgunluğunu atmak üzere odalarımıza çekildik.

27Eki/230

KÖPRÜ VE OTOYOL GEÇİŞ ÜCRETİ ZAMMI – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin sKÖPRÜ VE OTOYOL GEÇİŞ ÜCRETİ ZAMMI - Ruhittin SÖNMEZ
Otoyol ve köprü geçiş ücretlerine yüzde 43,9 ila yüzde 76,5 oranında zam yapılmıştı. 25 Ekim’den itibaren yapılan düzenlemenin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatlarıyla Ocak 2024’e ertelendiğini açıklandı.
Zamlara alıştığımız için, ha 2 ay önce yapılmış, ha 2 ay sonra, bizim için fark etmezdi. Fakat Ocak ayında Cumhurbaşkanı Erdoğan 2023 yılı içinde köprüler ve otoyollardan geçiş ücretlerine başka zam yapılmayacağını müjdelemişti. Bu yüzden iki soru kafamı kurcalıyordu: Reis’in verdiği söz kayıtlarda dururken O’nu sözünü tutmayan bir devlet başkanı durumuna düşüren kararı kim, hangi cesaretle alabilmişti? Bu zam kararı Cumhurbaşkanını takmama olarak algılanmaz mıydı?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kesin sözüne rağmen zam kararı alındığına göre Hazine tamtakır ve maliye çok zorda olmalıydı.
Neyse ki, devreye Reis girdi ve sözünü tutacağını gösterdi. Alınan zam kararını yılbaşından sonrasına erteledi. Hatta 25 Ekim günü geçişlerinden zamlı tarifeye göre para kesildiğinden aradaki farkın geçiş yapan vatandaşlara geri ödeneceği de müjdelendi. Böylece “Hazine tamtakır” algısına da izin verilmemiş oldu.
Ama bu olanlar “bir devlet böyle mi yönetilir?” diye düşünmemize yol açtı.

24Eki/230

SAVAŞ SUÇU İŞLENİYOR AMA CEZALANDIRILAMAZ – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin sSAVAŞ SUÇU İŞLENİYOR AMA CEZALANDIRILAMAZ - Ruhittin SÖNMEZ
Hamas’ın 07 Ekim’de İsrail’e karşı yaptığı saldırı sonrası, İsrail’in Gazze’yi bitirmeye yönelik eylemleri bir devletin yapacağı şeyler değil.
E. Büyükelçi Tugay Uluçevik’in ifadesiyle “Terör örgütleri saldırılarında hedef bakımından asker sivil ayırımı yapmaz, amacına uygun olan hedefi vurur.
Devletler ise terörizmle mücadelede sadece teröristi ve teröristlerin kullandığı malları, silâhları, yapıları kullandığı vasıtaları hedef alırlar. Devletler terörizmle mücadelede esas itibariyle Uluslararası İnsancıl Hukuka uygun hareket ederler.
İsrail, ABD ve AB Hamas’ı terör örgütü kabul etmişlerdir. Bu durumda bir devlet olarak İsrail’in de Hamas ile mücadelesinde sırf Hamas unsurlarını hedef alması gerekirdi.
Oysa İsrail, on yıllardır yaptığı uygulamaları bir yana bıraksak da, sırf 7 Ekim sabahından bu yana Hamas’ın saldırısına gösterdiği mukabeleyi dikkate aldığımız zaman, sivil halkı da hedef almaktan kaçınmadığını görmekteyiz. İsrail BM Yasası’nın temel ilkelerini ve Uluslararası İnsancıl Hukuku
pervasızca çiğnemektedir. Bu tutumuyla İsrail bir ‘terör Devleti’ hüviyetine bürünmektedir.”

21Eki/230

Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir. – Fahri SAĞLIK

fahri sağlıkTürkiye Devleti bir Cumhuriyettir. - Fahri SAĞLIK

Tarihimizde milletçe sevinmeye, bayram yapmaya değer nice mutlu olaylarımız, büyük zaferlerimiz vardır. Bu mutlu olaylardan biri de hiç şüphesiz kurduğumuz cumhuriyet, kutladığımız Cumhuriyet Bayramımızdır. 29 Ekim 1923’te ilân edilen cumhuriyetimizin 100. kuruluş yıl dönümünü kutlama hazırlıkları içerisindeyiz. Osmanlı’nı son döneminde “Cumhuriyet” fikir ve ideal olarak yaşamış, bu idealin gerçekleştirilmesi için hiçbir fedakârlıktan kaçınılmamıştır.

Milli Mücadele’nin askeri yönü büyük bir zaferle son ermiş, yüzyıllardır, Türkü öz Vatanı Anadolu’dan atmak için emperyalist devletlerce yapılan planlar boşa çıkarılmış, vatan toprakları dış düşmanlardan temizlenmişti.

23 Nisan 1920’de, Ankara’da Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılmasıyla Türk Milleti’nin tarihinde yeni bir dönem başladı. Yeni bir Türk devletinin temeli atıldı. Devletin kuruluşu, işgal kuvvetlerine karşı koyan “milli iradeye” dayanıyordu. Türkiye Büyük Millet Meclisi, seçimle işbaşına gelmiş, “Meclisin Üstünlüğü” prensibi kabul edilmiş, bu meclisten üstün hiçbir kuvvet tanınmamıştı. Kısaca millet, egemenliğine ve bağımsızlığına sahip çıkmıştı.

20Eki/230

BÜYÜK İSRAİL PROJESİ – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin sBÜYÜK İSRAİL PROJESİ - Ruhittin SÖNMEZ

Hamas’ın İsrail’e yaptığı operasyonla başlayıp, İsrail’in insanlık dışı ve uluslararası hukuka aykırı olarak Gazze’de giriştiği katliamın adına “İsrail- Filistin Savaşı” demeyi pek doğru bulmuyorum.

Bu hareketiyle Hamas, Gazze’de yaşayan Filistin halkını, İsrail’in zulüm ve vahşetinin önüne atmakla kalmadı. Bu bölgede ABD+İsrail’in ortak projeleri olan Büyük İsrail Projesinin bir etabını gerçekleştirmesi için fırsat yarattı.

Bugün İsrail’in orantısız saldırıları ile ona destek veren ABD’nin Gazze açıklarına 2 büyük uçak gemisi ve 300 modern savaş uçağı ile konuşlanmasını anlamak için üç projeyi hatırlamamız gerekli.

Bu sayıda ve nitelikte hava gücü bölgedeki hiçbir devlette yok. ABD bu uçak filosunu Hamas’ın olmayan hava ve kara kuvvetlerine karşı kullanmayacağına göre başka maksadı olmalı.

19Eki/230

BİZİM BÖLÜK – Adem ARI

adem arı

BİZİM BÖLÜK -Adem ARI (Akademisyen)

ANILAR

Bizim Bölük

Önceki Pazar günü köye gitmiş bağ bahçede son bahar işleri yapmıştım. Pazartesi  günü de boşluğum vardı  devam ederim diye düşünüyordum ki sabaha karşı yağmur yağdı ve ben de boşluğumu Fuarda değerlendirmek istedim. Geçtiğimiz hafta Kocaeli Kitap Fuarı vardı. Hem fuarı gezer birkaç dost görür hem de son yayınlardan ilgimi çekenlerden alırım diye düşündüm.

Fuara tek başıma gitmek istemedim bir dost arayışı içindeyken Ahsen Bey aklıma geldi. Ahsen Bey köyde oturuyordu.  aradığımda İzmit’ te  olduğunu söyledi. İyi de oldu. “Birlikte fuara gidelim gezer Abdullah beyi de standında ziyaret ederiz” dedim. “İyi  olur” dedi. Abdullah Bey’in Fuar programı içinde saat 16:00’da sohbeti var onu da dinlemiş oluruz” diye ekledi. Buluştuk ve fuara geçtik. Sohbet programına kadar standları dolaşalım istedik. İlk salonda …numarada Ötüken Neşriyat’ın standı görülüyordu. Aradık bulamadık. Sonradan öğrendiğimize göre Ötüken Neşriyat ile program düzenleme heyeti arasında bir problem olmuş.

İlk izlenimler çok önemlidir. İlk izlenimimizde panolarda ilanı yapılan adreste istediğimizi bulamadık. Diğer salonları gezmeye devam ettik. Çadırdan oluşan büyük bir salona girdiğimizde fuarın Türkiye’nin en büyük kitap fuarı olduğunu anladık. En azından bu konuda yanlış bilgi verilmemişti. İçeri girdiğimde dikkatimi “MUSTAFA KEMAL’in ASKERLERİYİZ” pankartı çekti. Yaklaştığımda Atatürkçü Düşünce Derneği Kocaeli Şubesi’nin standı olduğunu anladım. Ahsen Bey’e “Ben bizim bölüğe uğrayacağım” diyerek kendisini  Türk Ocakları Kocaeli Şubesi’nin standında bırakarak Kocaeli A.D.D standına yöneldim; stantta kibar bir beyefendi oturuyordu; “Bizim bölüğe geldim” deyince beyefendi şaşkın şaşkın yüzüme baktı. “Mustafa Kemal’in Askerleri’nin bölüğüne geldim” dediğimde gülümseyerek karşıladı. Kısa bir sohbetten sonra Türk Ocakları Şubesi standına geldim. Ahsen Bey arkadaşları ile sohbet ederken ben kitapları fiziki olarak incelemeye başladım. Amacım yayınlamayı düşündüğüm kitabım için uygun formatta bir kitap bulmaktı. Aradığım formatta bir kitap buldum. A5 kağıda 12 punto 1.5 satır aralığı bir kitaptı. Stant görevlisine; “Aradığımı buldum bu kitabı alıyorum ama okumak için değil” dediğimde onun hayreti ADD standındaki arkadaşınkinden hiç de farklı değildi. Ona da bir kitap hazırlamayı düşüncemi ve uygun bir düzenleme biçimi aradığımı bu kitapta bulduğumu söyledim, memnun oldu. “Kitabı parasız alabilirsiniz” dedi. Ben olmaz diyerek çay şekere katkı olur diye bir miktar Türk lirası bıraktım. Vakit geldi Abdullah Bey’in sohbet salonuna geçtik.

Devamı “Bizim Bölük II” de.

Kategori: Ahsen, Makale Yorum yok
18Eki/230

GAZZE DRAMI – Seyfettin KARAMIZRAK

seyfettin-karamzrakGAZZE DRAMI - Seyfettin KARAMIZRAK
Gazze’nin kontrolünü elinde tutan El Kasım örgütünün, roket dahi geçirmeyen “Demir Kubbe” yi aşarak İsrail’e saldırması, dünyayı ve en çok da İsrail’i şaşkına çevirdi. İsrail’e, “Bu bizim 11 Eylül’ümüz” dedirtti. Kendisini dev aynasında gören Batının ukala ve şımarık kan emcisi İsrail, “Orta Doğu haritasını değiştireceğiz” sloganıyla Gazze’ye ölüm kusmaya, çocuk-kadın demeden sivil kıyımına başladı.
İsrail Başbakanı Netanyahu’nun, BM’de “Filistinsiz İsrail haritası” göstermesinden sonra El Kasım’ın, bu saldırıyı başlatması, İsrail’in işine yaramıştır. Filistin halkının
soykırıma uğramasına neden olmuştur. O bakımdan El Kasımın bu saldırısı, düşündürücü ve manidardır.
ABD, İngiltere ve pek çok Avrupa devleti bu kıyıma sevinmiş ve onaylamıştır.
Filistinlilere destek yürüyüşlerini yasaklamış, sosyal medya paylaşımlarına da sansür koymuştur.
İsrail tarafından Gazze’ye düzenlenen saldırılarda en az 1.800 Filistinli ölmüş, 6.500 Filistinli yaralanmıştır. 1,1 milyon Filistinli, panik ve korku içinde katliama uğramamak için
kaçmaya çalışmaktadır.

17Eki/230

SİYASETE İLGİ AZALDI – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin sSİYASETE İLGİ AZALDI - Ruhittin SÖNMEZ
Bir haftalık Orta Avrupa gezimizin ilk durağı Budapeşte’de, rehberimiz Macaristan halkının siyasete alakasının Türkiye’deki gibi olmadığını anlattı. Kendisi bir Macar hanımla evli olan ve 12 senedir Budapeşte’de yaşayan birinin tespiti benim için önemliydi.
Yine rehberimiz Macaristan TV’lerinde siyasi haberlerin en fazla 3 dakika sürdüğü, bu haberlerin de ülkeyi ziyaret eden yabancı bir devlet başkanının gelmesi gibi konulardan oluştuğu, TV’lerde siyasi tartışma programlarının olmadığı ve seçimlere katılma oranının yüzde 70’in altında kaldığı
bilgilerini de verdi.
Sevgili Türkiye’mde ise seçimlere katılma oranı yüzde 90’a yakındır. TV kanallarında haberlerin dörtte üçünü siyasi haberler oluşturur. Cumhurbaşkanının ve siyasi parti liderlerinin konuşmaları, gerekirse en çok izlenen TV programları bile kesilerek canlı verilir. Sonra da saatlerce yorumlanır.
“Macaristan’da siyasete ilgi neden bu kadar az?” diye anlamaya çalıştım.
Çünkü, Türkiye’de de -Mayıs 2023’te yapılan Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili genel seçimlerinden
sonra- siyaseti takip eden vatandaşların önemli bir kısmında bir bezginlik, kırgınlık ve siyasi gelişmelere karşı bir ilgisizlik gözlemliyorum. Bu ilgisizlik siyasi tartışma programlarının izlenirliğini, köşe yazılarındaki siyasi içerikli yorumların okunurluğunu azalttığını düşünüyorum.
Türkiye’nin geleneksel yapısına pek uygun olmayan bir toplumsal değişim yaşıyoruz kanaatindeyim.
Acaba bu ilgisizlik devam edecek mi, ederse bunun siyasi gelişmelere etkisi nasıl olacak bilemiyoruz.

16Eki/230

#DEĞİŞİK #GARUŞUK – Kandıralı FETHİ

fethi duru#DEĞİŞİK #GARUŞUK - Kandıralı FETHİ

#DEĞİŞİK #GARUŞUK ordann / burdan bii yazı olsun..

VEP OFSET #MECMUA lar (mecmua ne..??? Nerden bilecek YENİ NESİL)

#SES ve #HAYAT Dergileri

Ayhan IŞIK dan tutunda Filiz AKIN a

YEŞİLÇAM’a star çıkaran, MAGAZİN BASINI.. ARTİZZZ ajansları....

Güzellik yarışmaları

Hürriyet, Milliyet, Son havadis, Akşam, Tercüman Gazeteleri

Hafta SONU, pazar EK leri...

Gazteci #FAHRETTİN abimiz.. Hani şu Minübüscü #ÖZKAN abimizin, ABİSİ.. EN SON BELEDİYE altı...

SAM AMCA nın resminin olduğu, Hani şu, YARIM METRELİK fötr şapkalı, TENEKE KUTU lardaki Pis kokulu #SÜT #TOZLARI..

14Eki/230

Din ve Dindarlık – Fahri SAĞLIK

fahri sağlıkDin ve Dindarlık - Fahri SAĞLIK

Din ile onun insan hayatına yansımalarını ifade eden dindarlık farklı mefhumlardır. Din, insanın Allah’la, hemcinsleriyle ve diğer varlıkla ilişkilerini düzenleyen ilahi kurallar / öğretiler / değerler manzumesidir. Dindarlık ise, bu kuralların insanlar tarafından anlaşılan ve bireysel / toplumsal hayata taşınan ve yaşanan yönüdür. İnancımız göre din, salt hakikattir. Dindarlık ise bu hakikatin beşer aynasında yansımasıdır.

Dindarlığın içinde insanın zihinsel, duygusal ve kültürel katkıları ve etkileri söz konusudur. Psikolojik, sosyolojik ve kültürel etkenlerle beraber yanlış anlama, eksik uygulama, yöntem problemi gibi bil ilave edildiğinde din ile dindarlığın arasındaki farklar daha iyi anlaşılır.

Dinî hayatın, dindarlığın görülen ve görülmeyen yüzü vardır. Camiler, mabetler, simgeler, semboller, kıyafetler, dinin görünen, şeklî ve maddî boyutlarıdır. Dinin maddî tezahürleri camilerde namaz kılanların sayıları ile kısmen ölçülebilir. Kılınan namazın huşu içinde edası ve insanları hayâsızlık ve kötülükten uzak tutmasını tam olarak ölçmek çok zordur. Allah katında asıl dindarlık bu son kısım ile değerlendirilmektedir.

13Eki/230

YÜZ YILDAN ÇOK YAŞAMAK İSTER MİSİNİZ? – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin s

YÜZ YILDAN ÇOK YAŞAMAK İSTER MİSİNİZ? - Ruhittin SÖNMEZ

Türkiye geçmiş yıllara göre daha yaşlı bir ülke haline geliyor. Çünkü bir yandan doğum oranları düşerken diğer tarafta ortalama ömür süresi artıyor.

Yeni doğmuş bir bireyin yaşaması beklenen ortalama yıl sayısına "doğuşta beklenen yaşam süresi" deniyor. Türkiye'de bu süre 2018-2020 döneminde 78,3 yıl oldu.

Bu bütün nüfusu kapsayan ortalama değer. Kadınlar erkeklerden ortalama 5,5 yıl fazla yaşıyor. Yani "doğuşta beklenen yaşam süresi" erkeklerde 75,6 yıl, kadınlarda 81,1 yıl.

TÜİK verilerine göre, halen 30 yaşında olanların beklenen hayat süresi ortalama 49,7 yıl. Halen 50 yaşında olanların beklenen hayat süresi ortalama 30,5 yıl ve halen 65 yaşında olanların beklenen hayat süresi ortalama 17,8 yıl olarak hesaplanmış.

Bu ortalama ömürlerin çok altında iken hayatını kaybedenler olduğu gibi veya epey üstünde yaşayanların da olması normal. Ancak 80’li yaşları geçmek beklentinin üstünde yaşamak demek.

10Eki/230

GERİLLA SAVAŞI – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin sGERİLLA SAVAŞI - Ruhittin SÖNMEZ
Hamas’n İsrail’e karşı başlattığı “Aksa Tufanı” operasyonunun ardından İsrail’in “topyekûn savaş” kararı alarak başlattığı büyük askeri eylemlerin çok önemli sonuçları olacak.
Hamas’ın bu operasyonu hem büyüklük ve hem sonuçları açısından o kadar büyük ve beklenmedik ki, “İsrail’in 11 Eylül’ü” olarak adlandırılmakta. İsrail’in şimdiden 700 ölü ve askeri yöneticiler dahil çok sayıda esir verdiği bildiriliyor. İstihbaratı ve yüksek teknolojili koruma sistemleriyle ünlü İsrail için bunlar açıklanabilir, kabul edilebilir zafiyetler değil.
Hamas’a lojistik desteği İran’ın verdiği iddiası var. Öyleyse sebebini anlamak zor.
Ama sonuçlarını da düşünce, “bu işin arkasında uzun vadeli çıkarları doğrultusunda İsrail/ABD’nin stratejik bir planı da olabilir” diyenler haklı çıkabilir.
İsrail’in vereceği cevapla Filistinli can kayıplarının kat be kat fazla olacağı öngörülüyor.
Orantısız iki düzenli gücün çatışması durumunda alınacak ve verilecek zayiatın büyüklüğü öngörülebilir. Fakat taraflardan biri gerilla savaşı uyguluyorsa bu öngörülerin isabet oranı düşük olur.
Vikipedi’de Gerilla Savaşı, “küçük ve gizli birliklerin düzensiz harp tekniklerini kullanarak, düzenli bir orduya karşı yürüttükleri yıpratma savaşı taktiği, zayıf kuvvetlerin güçlüye karşı uyguladığı direniş savaşının unsurudur” diye tanımlanmakta.
İsrail küçük bir devlet ama çok zengin, yüksek teknoloji kullanan, dünyadaki sayılı nükleer güçlerden biri.
Üstelik ABD yönetiminde Yahudi ağırlığı iyi bilinir. ABD ve müttefiklerinin İsrail’e desteği kayıtsız şartsız ve sınırsızdır. İsrail’in sanki ihtiyacı varmış gibi, ABD’den İsrail’e “güvenlik destek paketi” yola çıktı bile.
Bunun karşılığında yoksul Filistin halkının, tam bir hapishane olan Gazze’de, ne kadar lojistik birikimi olduğunu, savaşın gerektirdiği teçhizatı nasıl ikmal edeceğini bilemiyoruz. Kaldı ki, zaten yaşamak için zaruri ihtiyaçlarını dahi ikmal etmekte sıkıntı yaşamaktalar. Su ve kanalizasyon problemi olan bölgenin elektriğini de kesen İsrail hedef aldığı binaları bombalamaya devam ediyor.
“Orantısız güçler” kavramı bu durumu açıklamakta yetersiz kalıyor.
Hamas’ın “Aksa Tufanı” operasyonu çok başarılı bir gerilla savaşı uygulaması gibi gözüküyor. Ama Hamas’ın bu “başarısının” devamını getirmesi hiç kolay değil.
Bu konuda yorum yapmak için vakit çok erken. Dileğim Ortadoğu ve özellikle ülkemizi etkileyecek olumsuz gelişmelere yol açmaması. Ama endişeliyim.

7Eki/230

İstikamet üzere olmak – Fahri SAĞLIK

fahri sağlıkİstikamet üzere olmak - Fahri SAĞLIK

Yüce Allah, Kur’an-ı Kerim’de müminleri cennete götürecek yolu, “sırat-ı müstakim” diye isimlendiriyor. Biz de her gün kıldığımız namazlarda okuduğumuz Fatiha suresinde, Yüce Allah’a şöyle dua ediyoruz: “Ya Rabbi! Bizi doğru yola (sırat-ı müstakime) ilet.”

Yüce Allah insanlara doğru yolun dışında kalanları “batıl yollar” olarak tanıtmış, “sırât-ı mûstakîm” ve “istikâmet” kavramlarıyla da doğru yolu haber vererek kullarını fıtrat çizgisinde tutmayı hedeflemiştir. Hür irade ile donatılan insan bu sebeple yaptıklarından sorumlu tutulmuş, şeytan tarafından temsil edilen batıl yollardan sakınılması istenmiştir.

6Eki/230

RÜZGÂR EKEN FIRTINA BİÇER – Seyfettin KARAMIZRAK

seyfettin-karamzrakRÜZGÂR EKEN FIRTINA BİÇER - Seyfettin KARAMIZRAK

Çocukluğumuzdan beri “Çırpınırdı Karadeniz” Türküsünü hüzünle, gözlerimiz yaşlı dinledik ve mırıldandık hep. Rusya’nın zulmünde inleyen Azerbaycanlı Türk kardeşlerimizin ıstıraplarını, çilelerini en derinden hissettik yıllar boyu. Bu ıstırapta çaresizliğimizin de payı
büyüktü elbette.
Sabır her şeye dermanmış. Köprünün altından çok sular geçti. Can Azerbaycan yıllar sonra bağımsızlığına kavuştu. Fakat Rusya, Türkiye ile Azerbaycan arasına sinsice bir tuzak
kurarak Ermenistan’ı bir hançer gibi aramıza yerleştirdi. Bu yüzden Azerbaycan, özgürlüğünü doya doya yaşayamadı. Rus’un zulmünden kurtulduğu halde Ermeni’nin kalleşliğinden
kaçamadı.
Dünya, insanlık tarihinin en korkunç katliamlarından birine uyandığında, takvimler 26 Şubat 1992’yi gösteriyordu. Tarihe kara bir leke olarak geçen katliam, Azerbaycan’ın Dağlık
Karabağ bölgesindeki Hocalı’da meydana geldi. Ermeniler kadın, erkek, çocuk ayrımı yapmaksızın önüne geleni katletti. Bu katliamda, 613 kişi can verdi. Şehit olanlarda ağır işkence izleri vardı. Bu hunharca katliam, o dönemde çekilen görüntülerle ve katliamdan sağ kurtulanların anlattıkları ile tarihe kanlı harflerle yazıldı.
Resmi kayıtlarda, şehitlerden 63’ü çocuk, 106’sı kadın, 70’i yaşlıydı. 487 kişi ağır yaralı olarak kurtulmuştu. Esir alınan 68’i kadın, 26’sı çocuk 150 kişiden hiç haber alınamadı.
Azerbaycan, Hocalı’da yaşananların “soykırım” olduğunu ilan etti. Bu acı, Türk milletinin kalbinde unutulmadan hep yaşadı. O günleri görüp yaşayan tanıkların anlattıklarında bazı
bölümler:

2Eki/230

KIRIM ANILARI – Abdullah KÖKTÜRK

abdullah köktürkKIRIM ANILARI - Abdullah KÖKTÜRK

2007 yıllarıydı.

Kocaeli Kırım Tatarları Kültür ve Dayanışma Derneği ile Kırım’a üç defa gitme ve bu güzel bölgeyi görme ve inceleme fırsatımız oldu.

Bu seyahatler ve gidişler, Derneğin öncülüğünde bazen çocukları sünnet etme, bazen ihtiyaç sahiplerini evlendirme, bazen de kurban kesme gibi niyetlerle yapılmıştı.

Kırıma bu gidişler, kalabalık gruplar halinde olmuştu. Başta Derneğin başkan ve birçok hayırlı işlerin sponsorluğunu da yapan İbrahim ARACI, çok akıllıca bu işleri organize eden abla Zümran ARACI ve iletişim işlerini de güzel yöneten Dernek Koordinatörü Ferit TOPLU ile Arsen OSMANOV da heyetin önde gidenleriydi.

1Eki/230

İman ve İstikamet – Fahri SAĞLIK

fahri sağlıkİman ve İstikamet - Fahri SAĞLIK

Diyanet İşleri Başkanlığımız her yıl toplumda farkındalık oluşturması gayesiyle “Mevlid-i Nebi” haftasını bir tema çerçevesinde işliyor. Bu yılki tema “Peygamberimiz, İman ve İstikamet” olarak belirlenmiştir. Ben de bu yazımda bu tema üzerinde özet bilgiler sunmak istiyorum.

İmam ve istikamet Kur’an’ı Kerimin en temel kavramlarından ikisidir. İslam âlimlerinin üzerinde ittifak ettiği anlama göre iman sözlükte, “tasdik, yani, doğrulamak, bir sözün doruluğunu onaylamaktır.” İmanı tasdik kavramı ile tanımlayanlar, daha sonra bu tanıma kalbi de ekleyerek, “iman kalp ile tasdiktir” demişlerdir. Bunun sebebi sadece dil ile tasdikin ( ikrarın ) yetmeyeceğini vurgulamaktır. Çünkü kalbin inkârı söz konusu olduğunda dilin ikrarının gerçek bir iman olmayacağı ortadadır. Kelam âlimleri imanı şöyle tanımlamışlardır; “İman; Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe ve hayır ve şerriyle kaderin hepsine inanmandır.”

29Eyl/230

PREVEZE DENİZ UTKUSU’NUN 485. YILDÖNÜMÜ VE DENİZ KUVVETLERİ GÜNÜ MİLLETİMİZE KUTLU OLSUN!

Barbaros Hayrettin (1)

PREVEZE DENİZ UTKUSU’NUN 485. YILDÖNÜMÜ VE DENİZ KUVVETLERİ GÜNÜ MİLLETİMİZE KUTLU OLSUN!

Preveze Deniz Utkusunun 485. yıldönümü ve Deniz Kuvvetleri Günü milletimize kutlu olsun!

Uçmağa varmış, başta "Denizlere hakim olan cihana hakim olur" diyen büyük denizci Barbaros olmak üzere  Preveze Utkusu'nun kahraman şehit ve gazilerini saygıyla anıyorum. 27Eylül2023Ç.ba

29Eyl/230

SIĞINMACILAR ÜZERİNDEN TEHLİKELİ OYUN – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin sSIĞINMACILAR ÜZERİNDEN TEHLİKELİ OYUN - Ruhittin SÖNMEZ

İyi Parti Ekonomi Politikaları Başkanı Prof. Dr. Bilge Yılmaz “Hükûmet kaçak göçmenler ve sığınmacılar üzerinden tehlikeli bir oyun oynuyor” iddiasında.
Çoğumuz Türkiye’ye kaçak ve sığınmacı olarak giren yabancıların 10 milyonu aşmasının dış güçlerin uzun vadeli bir planının uygulaması olduğunu düşünüyoruz. Bu planın ilk uygulaması olarak Suriyelilerin iç savaş olduğu için Türkiye’ye gelmediği, Türkiye’ye itilmeleri için iç savaşın kullanıldığı
kanaatindeyiz.
Prof. Dr. Ümit Özdağ‘ın görüşü ise, “Suriyelileri Türkiye’de tutmak istemelerinin nedeni onları iç savaştan korumak değil, Türkiye’de çıkarılması planlanan iç savaşta kullanmak için.”
Ama “yerli ve milli” olma iddiasındakilerin iktidarında ve kendisini “Türk Milliyetçilerinin partisi” olarak tanımlayan MHP’nin desteğinde sürdürülen bu proje, Prof. Dr. Bilge Yılmaz’a göre, Hükümetin tehlikeli bir oyunu.
Bilge Yılmaz’ın iyi bir ekonomist olduğu konusunda herkes hemfikirdir. Yılmaz “İktidarın itinayla tasarlanmış ve nüfus hareketleri üzerine kurulmuş bir ekonomi politikası” olduğu kanaatinde.
Yani bizim siyasi yönü üzerinden değerlendirdiğimiz, sosyal ve güvenlik açısından riskli bulduğumuz sığınmacı politikasının bir diğer yönü ekonomi ekseni imiş.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Bize sığınan Allah’ın kullarını biz katillerin kucağına atmayız” söyleminin geri planında ekonomi politikası da varmış.
Bilge Yılmaz’ın tezine göre “nitelikli insanlarımızı hükümet bilinçli bir şekilde yurtdışına itiyor.
Gidenlerin oluşturduğu boşluğu yeterliliği olmayan, Cumhuriyetimiz’in değerlerini benimsememiş ve ülkemizi bir vatan olarak görmeyen insanlar ile dolduruyor.”
3 gün önce çok ağır suçlamayı yaptığı sosyal medya (X eski adıyla Twitter) paylaşımına iktidarın bir cevap verdiğini görmedim.

28Eyl/230

BİTSİN ARTIK SOYKIRIM YALANI! – Seyfettin KARAMIZRAK

seyfettin-karamzrakBİTSİN ARTIK SOYKIRIM YALANI! - Seyfettin KARAMIZRAK

Ermeniler yıllarca soykırıma uğradıklarını dünyaya haykırdı durdular. Kendi yeni nesilleri, ustaca söylenen bu yalan ve safsatalara inanmak zorunda kaldı. Çünkü olayı yaşayanlar, doğruyu bildikleri halde, yıllarca durumu çarpıtarak alçakça yalan söylediler. Eskilerin sahte samimiyetlerine inanan yeni nesil de bu acıklı sömürü yalanına inanmak durumunda kaldı. Oysa bu tavırları yedikleri nimete ve gördükleri insani muamelelere açıkça ihanetti.
Şimdilerde Dağlık Karabağ’ı terk eden Ermeni konvoyunu izliyoruz. Azerbaycan polisi, yollardaki insanlara sevgiyle kumanya dağıtıyor. Üstelik bu insanlar kendi otomobilleriyle, serbestçe vatanlarına dönmekteler. Azerbaycan devletinin, “gitmeyin, evlerinizde kalın” ısrarına rağmen göç etmekteler. Öyle sanıyorum ki bu teklife memnun olup kalan Ermeniler de az değil.

26Eyl/230

GELİŞMİŞ ÜLKE OLMANIN SIRRI – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin sGELİŞMİŞ ÜLKE OLMANIN SIRRI - Ruhittin SÖNMEZ

Prof. Dr. İskender Öksüz Karar Gazetesinde, Ege Cansen ise Sözcü Gazetesinde yazmaktalar. Bu iki üstat düşünür/yazar son yazılarında aynı temel soruya cevap aramışlar.

İskender Öksüz Niçin gelişmiş Ülke Değiliz?” ve devamında “Toplum Sermayesi, Takım Sermayesi” başlıklı yazılarında gelişmiş ülke olmanın sırrı olarak “İnsan Sermayesi ve Toplum Sermayesini” göstermiş.

Ege Cansen “Geri Kalmış Her Toplum Ahlaksızdır” başlıklı yazısında Ahlak kavramını öne çıkarmış. Bu iki değerli yazar aynı soruya farklı cevaplar vermiş gibi.

Acaba öyle mi?

****

Önce İskender Öksüz’ün tezini özetleyelim:

“Türkiye ve Almanya’nın nüfusu aynı. İkisinin de tabii kaynakları, üç aşağı beş yukarı eşit gibi. “Üstelik Almanya 2. Dünya Savaşında harbe girip kaybetmiş, yakılıp yıkılmış buna rağmen kısa zamanda toparlıyor. Türkiye ise ne harp görmüş ne tahribat. Fakat Almanya’nın hep gerisinde.”

İskender Öksüz, madem böyle, “Almanya gelişmiş ülkelerden biri iken Türkiye neden geri kalmış bir ülke?” sorusunun cevabını arıyor.

“Cevap şuydu. Bizim İnsan Sermayemiz, Almanya’nın epey gerisindeydi.”

İskender Öksüz önce bu kavramın tanımını yapıyor: “İnsan sermayesi tek tek insanlarınızın bilgi ve becerilerinin toplamıdır. İnsanlarınızın diplomalarıdır ama aynı zamanda o diplomalarının kalitesidir de. Çalıştıkları meslekteki tecrübeleri, kaç yıldır o işte ustalaştıklarıdır.”

Türkiye’nin bu tanım içindeki iyi yaptığı tek şey diploma sayısının artırılmış olmasıdır. Her ilçede üniversite adı altında açılmış kurumların diploma verdiği ama bilgi ve beceri veremediği, yani diplomaların kalitesinin olmadığı gibi bir gerçeğimiz var. Üstelik “Eğittiklerimizi ve ustalaşanları da elimizde tutamıyoruz.”