
TÜRK PAŞASI BÖYLE OLUR. GERİSİ TEFERRUAT.
Hasan Kundakçı Paşa'yı bilir misiniz? Hatırladınız mı?
Doğumu 96'dan sonra olan gençlerimizin çoğu bilmez ve hatırlamaz... Hatırlatalım öyleyse.!
Prof. Küçükusta: Tüm sağlık reçeteleri yalan‼️
Profesör Ahmet Rasim Küçükusta ezberleri bozdu.
Dünya sağlık kartellerini eleştirdi. "Hastaneye giderseniz sizi zorla hasta ederler" dedi.
*Not: *Bir vatandaşın itirafnamesi. Doğru söze ne denir.
KAYBETTİK!..
YENİDEN KAZANMAK DUÂSIYLA...
Hükümeti kazandık, Hikmeti kaybettik.
Makamı kazandık, Mevkiiyi kaybettik.
Seçimi kazandık, Geçimi kaybettik.
Parayı kazandık, "dara"yı kaybettik.
Nimete gark olduk; Hamdı, Şükrü kaybettik.
Camiiler yaptık, Cemaatı kaybettik.
Yollar açtık, İstikameti kaybettik.
Örtüyü kazandık, Başı kaybettik
Hedefi bulduk, Edebi kaybettik.
Zenaatı kazandık, Kanaatı kaybettik.
Pahalı arabalara bindik, Yolu kaybettik.
villalar köşkler aldık, Rüyalarımızı düşlerimizi kaybettik.
Eşyaları koruduk; Ahmetleri, Ayşeleri kaybettik.
Devasa okullar yaptık, Talebeyi kaybettik
Adliye Sarayları yaptık, Adâleti kaybettik.
Geleceği kazandık, Gençliği kaybettik.
Hakkı kazandık, Teraziyi kaybettik.
Toy'u kazandık, Soy'u kaybettik.
İzanı kazandık, Kızı Kızanı kaybettik.
Misafir odaları döşedik, Misafiri kaybettik.
Ve maalesef;
Kazanmanın anahtarını bulduk, Karakterimizi kaybettik.
ALLAH;
Kaybettiklerimizi tekrar kazanmayı nasip etsin İnşaallah.
Âmin ÂMİN ÂMİN...
KANSER DALGA DALGA GELIYOR – Prof.Dr. Erkan TOPUZ
KANSER DALGA DALGA GELIYOR – Prof.Dr. Erkan TOPUZ
Prof. Dr. Erkan Topuz, verdiği şu çarpıcı bilgilerle kanserin boyutlarını açıkça ortaya koymakta: "Kanser dalga dalga geliyor. 2020 yılında 20 milyon insan kansere yakalanacak. Ama eğer bunları yaparsak belki bunu 15 milyona indirebiliriz. O yüzden gözümüzü açalım. Bu iş çocukluktan başlıyor.
Çocuklarımıza bu terbiyeyi vermek zorundayız. Ailedeki çocuk annesini taklit eder. Anne ne yiyorsa çocuk da onu yer
( tabiki anne bilinçliyse.. .! )."
BİRAZ DA GÜLELİM
BİRAZ DA GÜLELİM
Mezarlık girişinde, “ Biz de gezerdik siz gibi, / Siz de geleceksiniz biz gibi..” yazıyor. Adam ölmüş hâlâ laf sokuyor.
Kebapçıya,
‘’Abi Urfa ile Adana arasında ne fark’’ var diye sordum. “300 kilometre” dedi. Sustum, lahmacun söyledim, yiyorum.
Ben sineği öldürmemek için camı açıyorum. O gidip arkadaşlarını getiriyor, şerefsiz.
Mantara bile kültür veren Rabbim, sana vermediyse, vardır bi bildiği!
Doğru insanı bulduğunuzda beni de çağırın ne olur. Neye benziyormuş şu, bi bakıyım. Meraktan çatlayacağım valla!
‘’Erkeklerin hepsi odun” diyen kızlar, sabah o kadar makyajı ormana gitmek için mi yapıyorsunuz?
Doktora gittim, “Ağrı nerde?” dedi. Doğu Anadolu Bölgesinde” dedim. Oksijen tüpüyle kovaladı beni. Salak mıdır nedir?
Bir erkeğin en lezzetli yeri başının etidir. Milyonlarca kadın yanılıyor olamaz…
Uzaydan astronot kağıda şunu yazmış. “Burada Tanrı falan görmüyorum!” Aşağıdan efsane bir yorum gelmiş. “Oksijen tüpün bittiğinde göreceksin!..
Derleyenin eline sağlık...
Prof Dr Huseyin Yilmaz kimdir?
Prof Dr Huseyin Yilmaz kimdir?
Hikaye 1936 yılında Denizli'nin Acıpayam ilçesinde görevli öğretmenlerin pikniğe gitmeleriyle başlıyor.
Öğretmenler piknik yaparken keçilerini otlatan küçük bir çoban çocukla karşılaşır. Çobanı yanlarına davet edip çay ikram ederler ve ismini sorarlar.
Mevlânâ’nın türbesinin girişinde bu manada şu *beyt* vardır:
Mevlânâ’nın türbesinin girişinde bu manada şu *beyt* vardır:
“Lâ tahzen / **Üzülme
Çünkü hüzün, düşmanı sevindirir, dostunu üzer, haset edenin diline düşürür.* *
Lâ tahzen / *Üzülme..
Çünkü hüzün, kaybolanı geri getirmez, öleni diriltmez, kaderi değiştirmez, hiçbir fayda getirmez.*
Lâ tahzen / *Üzülme..…
Çünkü hüzün sinirleri yıpratır, kalbini yorar, gecelerini mahveder.*
Lâ tahzen / *Üzülme..
İnsanlara ihsanda bulunduğun sürece üzülme. Çünkü mutluluğun yolu insanlara ihsanda bulunmaktan geçer.*
Lâ tahzen / *Üzülme..
Çünkü iyiliğin mükafatı on mislinden yedi yüz misline, kötülüğün karşılığı ise sadece mislince.*
Ben 21 yaşında bir üniversite öğrencisiyim.
Ben 21 yaşında bir üniversite öğrencisiyim.
Yazılarınızı fırsat buldukça okuyorum. Yazılarınızda sık sık “Gençlik nereye gidiyor?” türünden yakınmalarınız oluyor? Gençlik derken herhâlde lise ve üniversite öğrencilerini kastediyorsunuz. Bu durumda ben de nereye gittiğini çok merak ettiğiniz o grubun bir üyesiyim.
Madem bu ülkede yaşayan insanları gençler ve yetişkinler olarak ikiye ayırdınız, ben de siz yetişkinlere bazı sorular sormak istiyorum.
Bir köşe yazarı olarak gençlerin nereye gittiğinden çok, yetişkinlerin nerede durduğuyla ilgilenmeniz gerekmiyor mu?
Ülkenin başını belaya sokan olayların başaktörleri genelde gençler mi, yoksa yetişkinler mi?
Bu ülkede yüz binlerce öğrenci tek bir soru fazla yapabilmek için dirsek çürütürken, birileri sınav sorularını ve sorularla birlikte gençlerin hayallerini çaldı ve geleceğimizi çürüttü. Bu soruları çalanlar lise öğrencileri miydi?
15 Temmuz’u planlayanlar kaçıncı sınıfa gidiyordu?
Milletin yüzüne baka baka yalan söyleyen siyasetçiler hangi üniversitede okuyor?
Sanatçı kimliğiyle her türlü ahlaksızlığı yapanlar ergen mi?
Din adamı sıfatıyla ekranlara çıkıp inancıma ve değerlerime küfredenler kaç yaşında?
Trafik Kazalarını Nasıl Engelleriz? – Ebru Maral MİNARECİ
Trafik Kazalarını Nasıl Engelleriz? - Ebru Maral MiİNARECİ
Malum yaz mevsimi geldi özellikle tatilciler,memleketine gidenler ya da hafta sonu yazlıkçılar yollara düştü.
Her geçen gün daha da artan araç sayısı trafiği daha da yoğunlaştırıyor.
Trafik kurallarına uyulduğu zaman mücbir sebepler dışında kaza olma olasılığı neredeyse sıfır. Lastik patlaması, yola önünüzdeki kamyondan kereste düşmesi, karşı yoldaki aracın sizin güzergaha geçmesi, sürücünün kalp krizi geçirmesi gibi sebepler olmadığı sürece kurallı yolculuklar sizi sevdiklerinize sağ salim ulaştırır.
Ehliyet almakla bitmiyor. Araç kullanabilmek için pratik lazım, tecrübe lazım. Almanya'da 3 ay eğitim sonra sınavla alınan ehliyeti 1 yıl boyunca da denetimli araç
kullanarak pekiştirmeniz gerekiyor.
“Aliya İzzetbegoviç” **“Bilge Kral”*…
“Aliya İzzetbegoviç*bilime, disiplinli çalışmaya önem veren Boşnak kardeşlerimizin *“Bilge Kralı”*…
Merhum ’un mezar taşında *“Her şeye kâdir olan Allah’a yemin ederim ki köle olmayacağız”* sözü Boşnakların bulundukları coğrafyada bağımsız bir devlet olarak ebediyete kadar yaşayacağının idealini ve azmini ifade etmektedir.
Onun külliyatından derlediğimiz sözleri üzerinde uzun uzun düşünmemiz gerekir. Batı ve İslam dünyası, İnsan, İrfan ve Medeniyet kavramları üzerinde önemli tespitler yapmıştır.
Şu şekilde özetleyebiliriz.
“Savaşta büyük zulme uğradınız, zalimleri affedip affetmemekte serbestsiniz. Ne yaparsanız yapın ama soykırımı unutmayın. Çünkü unutulan soykırım tekrarlanır.”
“Bir kelimeyi aklınızdan hiç çıkarmayın; Devlet. Devletin ne kadar önemli olduğunu hepimiz idrak etmeliyiz. Devletsiz bir millet boşluğa düşer.”