TÜRK PAŞASI BÖYLE OLUR. GERİSİ TEFERRUAT.
Hasan Kundakçı Paşa'yı bilir misiniz? Hatırladınız mı?
Doğumu 96'dan sonra olan gençlerimizin çoğu bilmez ve hatırlamaz... Hatırlatalım öyleyse.!
HATIRLATALIM..!
Amerikali Genaralin ''Ben onunla aynı tatbikata katılmam O bizim başımıza sıkar'' dediği Komutan... Hatırlatalım istedik...
14 Ağustos 1996'da KKTC topraklarında Türk Bayrağını yere indirmeye çalışan Rumun başına geleni ve Türk destanını hatırlatalım istedik...
*.*
11 Ağustos 1996 yılında yolculuğa Batı Almanya'dan başlayan; Batı Avrupalı, Rum ve Yunanlı motosikletliler Kıbrıs'ta sınırları delip, Türk topraklarına girerek, Türk bayrağını indirip yerine Rum bayrağı çekeceklerini açıklıyorlar.
Motosikletlilere Rum-Yunan Ortodoks kiliseleri destek veriyor. ABD Büyükelçisi de iki günde bir Hasan Kundakçı Korgeneral'e gelip, "Motosikletliler sınırınızı geçip bayrak direğinize bir bez parçası (Rum bayrağını kastediyor) asacaklar, bundan bir şey olmaz" diyor.
Kundakçı Paşa da ABD Büyükelçisine, "Öyleyse Rauf Denktaş Bey'den izin alın, ben sessiz kalayım" diyerek onlara zekice bir tuzak kuruyor.
Fakat bu tuzağa düşmeyen Büyükelçi de diyor ki; "O zaman KKTC'yi tanımış oluruz".
Bunun üzerine Kundakçı Paşa, "O halde bizi zorlamayın. Bizim sınırımızı geçmeye kalkan kim olursa olsun kurşunlarım. Onun için sakın sınırda bulunan bayrak direğine çıkıp Türk Bayrağı'nı indirmeye ve Rum bayrağı çekmeye yeltenmesinler" çıkışını yapıyor...
Hasan Kundakçı Paşa, Türk askerlerine şunu söylüyor;
'Eğer sınırlarımızı bir kişi geçer, Bayrağımızı indirirse ben Türkiye'ye dönmem, dönemem... Alnıma tabancayı dayar, dokunurum tetiğe'.
11 Ağustos 1996 günü, işin ciddiyetini anlayan motosikletlilerden en az yarısı bu işlerden vazgeçiyor, ortada sadece Rum ve Yunanlılar kalıyor.
14 Ağustos 1996 günü 35-40 fanatik Rum ve Yunanlı, hududumuzu delip Bayrağımızı indirmeye kalkınca, bayrak direğine tırmanan bir Rum, Türk
Bayrağına dokunamadan tek kurşunla yere indiriliyor. Bu fanatiklere destek veren iki İngiliz askeri de kalçalarından vuruluyor.
Korgeneral Hasan Kundakçı anlatır:
- Olaydan on dakika sonra odamda oturuyordum, BM Barış Gücü Komutanı Tuğgeneral ve BM Kurmay Başkanı İngiliz Albay geldi:
- Sayın Generalim, çok kötü şeyler oldu. Bayrak direğine çıkan bir kişi öldü ve iki de İngiliz askeri kalçasından yaralı.
- Onlara dedim ki; 'Sizi kaç gündür uyarıyorum. Bu işe mani olabilirdiniz, olmadınız, üstelik o vurulan İngiliz askerleri de motosikletli fanatiği direğe doğru yönelttiler. Engel olabilirlerdi,
olmadılar. Merak etmeyin Albayım, biz iki sümüklü İngiliz askerini uyardık. İsteseydik öldürebilirdik, sadece uyardık, öldürmedik. Onun için
kalçalarından kurşunladık.'
BM Başkanı Albay:
- Ölebilirlerdi Generalim, diye yüksek sesle konuştu.
İngiliz Albay küstahlaşınca, Kundakçı Paşa odadaki havalı tabancayı alır. Albaya der ki;
'Yan taraftaki hedefi yenile'.
Albay şaşkındır ama hedefi yeniler.
Paşa, 25 metreden 5 el ateş eder,
'Oku puanları Albayım'.
Puanlar okunur 50 üzerinden 5 kurşun da 49'a isabet etmiştir.
Biraz önce küstahça konuşan İngiliz Albay şaşırır ve susar.
Korgeneral Kundakçı devam eder, 'Şimdi anladınız mı?.. Türk Bayrağını indirmek isteyeni şah damarından vurup öldürmek isteseydik, öldürdük. Sizin iki İngiliz'i öldürmek istemedik, sadece uyardık'..."
*.*
Şimdi değerli dostlar demem o ki; Büyük Devlet olmanın gereği ve vizyonu şudur;
Sağı solu ağlama duvarı haline getirip salya-sümük ondan bundan medet ummazsınız...
Gereğini gerektiğinde yapar geçersiniz !..
Ve bugün 20 Temmuz... Kıbrıs Barış Harekatı'nın 45 nci yıl dönümü...
Selam olsun Türk Mukavemet Teşkilatı'nın mücahitlerine, Selam olsun Can verip Kıbrıs'ı vermeyen Türk Askerine..!
Kivanc Kuzulu bir gönderi paylaştı
Leave a comment
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.