Dicle – Fırat elden gidiyor mu – Müyesser YILDIZ
Dicle-Fırat elden gidiyor mu - Müyesser YILDIZ
“Darbe yaralarının sarılması ve darbelerin önlenmesi” adı altında ülke ve devletin alt-üst edilişine, Erdoğan'ın ifadesiyle, “devletin sıfırdan kuruluşuna” tanık oluyoruz. İktidarın gazetesi Yeni Şafak'ın bugün, “Yeni Türkiye kararları” manşetini atması da herhalde bundan.
Ekonomiden çok anlamam, ama Meclis'te görüşülen bir torba kanunun, ülkenin gidişatıyla yakından alakalı olduğunu hissediyorum. Torbanın adı, “Türkiye Varlık Fonu kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair” Kanun Tasarısı.
Tasarıyla 100'den fazla kurumun varlık ve ticari hisselerinin Özelleştirme İdaresine devredilerek, İhale Yasası kapsamı dışında özelleştirilmesinin yolu açılıyor. Varlık ve hisseleri ihalesiz özelleştirilecekler arasında TRT'den AOÇ'ye, Milli Piyango'dan Spor Toto'ya, Türkiye Taşkömürü Kurumu'ndan Devlet Opera ve Balesi'ne, Devlet Tiyatrolarından Türk Tarih ve Dil Kurumu'na pek çok dikkat çekici kurum var.
Prof. Dr. İskender Öksüz yazdı: Yenikapı heba edilmeyecek bir fırsattır
Yenikapı… Bir araya gelip müşterek duygularda buluşmanın sembolü mü olacak, yoksa müşterek düşmana karşı geçici bir ‘koalisyon’un mu? Prof. Dr. İskender Öksüz kaleme aldı.
Yenikapı heba edilmeyecek bir fırsattır – Prof.Dr. İskender ÖKSÜZ
Bu gördüğümüz çoşkun milyonlar bir koalisyon mu, yoksa bir millet mi?
Koalisyonu, ittifak anlamında kullanıyorum. Hani Saddam’ı devirmek için kurulan “koalisyon” gibi. Muhakkak ki oraya toplanan insanlar, rahmetli Dilaver Cebeci’nin “Türkiyem”i ile çoşarken Türk Milleti olmanın şuurundaydılar. İnşallah parti liderleri ve yöneticileri de öyle duymuş, öyle hissetmiştir. O zaman bu birliktelik, her şeyi Türk Milleti ve Türkiye için yapma sorumluluğu ile devam eder. On yıllardır saplandığımız şuursuzluk biter. Ülkeyi Müslümanlıkları da kardeşlikleri de bizimkine benzemeyenlerin menfaatleri peşinde sürüklemekten kurtuluruz. Kendi ürettiğimiz bataklıklarda boğulma tehlikesinden uzaklaşırız.
Sn. Merâl Akşener!.. / Adnan İSLAMOĞULLARI
Sn. Merâl Akşener!.. / Adnan İSLAMOĞULLARI
Suçlusunuz Sn. Merâl Akşener!
Her şeyden evvel AKP Hükümeti size bakanlık teklif ettiğinde kabul etmediğiniz için suçlusunuz. Bakanlık teklifini kabul edip bugün bakan koltuğunda rahatınıza bakmadığınız için suçlusunuz.
Suçlusunuz!
Önce MHP teşkilâtlarını ve tabanını ve sonra da geniş seçmen kitlelerini MHP iktidarına inandırdığınız için suçlusunuz. "Azıcık aşım ağrısız başım" demeyip, ayağınızda çarık, elinizde âsâ yollara düşerek, meydanlarda ülkücülere güven verdiğiniz için, yıllardır örselenen ülkücülerin sesini yükselttiğiniz için, yıllardır neredeyse bir kara deliğe dönüşen muhalefet boşluğunu doldurduğunuz için suçlusunuz!
Hiçbir hâricî baskıya dayanmaksızın, ne küresel ve ne de iç sermaye dinamikleriyle pazarlık yapmadan, ne İngiltere'ye ve ne de Amerika'ya ve Türkiye hudutları dışında ve dünyanın hiçbir ülkesine gitmeden, oralarda hiçbir baskı grubuyla görüşmeden, Türkiye'de de ne cemaat ne tarikat, ne dernek, ne baskı grubu, ne medya grubu ile ön görüşmeler yapmadan, think-thank kuruluşlarıyla fikir alışverişi(!) yapmadan, hiçbir uluslararası kuruluştan ödül almadan, yalnızca MHP teşkilâtları ve tabanına ve yalnızca aziz Türk milletine güvenerek, MHP'nin mâzisine ve ülkücülere ve ülkücülerin enerjisine, ülkücülerin bu devlete ve millete adanmışlığına güvenerek, yalnızca kendinize güvenerek yola çıkıp "Ben Başbakan olacağım, Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık ve Meclis Başkanlığı makamlarında ülkücüler oturacak, Meclis sıralarında ülkücüler oturacak" dediğiniz için suçlusunuz!
KODA GİREN MÜKELEFLERİN KODDAN ÇIKARILMASI – Mehmet KAYNAK
KODA GİREN MÜKELEFLERİN KODDAN ÇIKARILMASI - Mehmet KAYNAK
İTİRAZİ KAYITLA VERİLEN BEYANNAMELERİN DAVA KONUSU YAPILMASI
Önceki adıyla KOD uygulaması, yeni versiyonu ile özel esaslar uygulaması devam ettirilmektedir. Uygulamada birçok vergi mükellefi, kendisinin özel esaslara alındığını bir şekilde öğrenebilmektedir. Özel esaslara alınan mükellefler hakkında idarenin bu durumu mükellefe yazılı olarak tebliğ etmesi zorunludur.
2004 SAYILI İCRA VE İFLAS KANUNU’NA 6728 SAYILI KANUN İLE GETİRİLEN DEĞİŞİKLİKLER ÇERÇEVESİNDE İFLASIN ERTELENMESİ YOLU – Stj. Av. Kemal DÖNER
2004 SAYILI İCRA VE İFLAS KANUNU’NA 6728 SAYILI KANUN İLE GETİRİLEN DEĞİŞİKLİKLER ÇERÇEVESİNDE İFLASIN ERTELENMESİ YOLU - Stj. Av. Kemal DÖNER
DEVLETİ SIFIRDAN KURMAK! – Sadi SOMUNCUOĞLU
DEVLETİ SIFIRDAN KURMAK! – Sadi SOMUNCUOĞLU
15 Temmuz darbe girişimi çok kısa zamanda, saatler içinde önlendi. Buna çok şükür diyoruz. İyi de tartışmalar da hemen başladı; meselâ, kalkışmayı ordu içine sızan cemaatçi bir grup mu, yoksa Türk Silahlı Kuvvetleri mi yaptı? Gözler önünde yaşanan açık gerçeklere, resmi açıklamalara, tutuklananlar ve ifadelerine göre bu belli… Burada bir mutabakat var.
Kandıra Düğünleri – Turgut ÇAKAR
Kandıra Düğünleri – Turgut ÇAKAR
Hoş eski düğünler de tarih oldu ya,
İmkan olsa da
Bulunsam bir cuma akşamında
Kızevli ortamında,
Ama mutlaka onyedi yaşımda
Kandıra'da...
Benim Köyüm.. / Doç.Dr. Erdal ESER
Benim Köyüm.. / Doç.Dr. Erdal ESER - Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü Türk Dünyası ve Ortaçağ Arkeolojisi Anabilim Dalı Başkanı (Sevgili Hocam, İzmitlilerin eniştesi)
MATÜRİDİ’NİN NAZARINDA İNSANIN AHLAKİLİĞİ – Yrd. Doç. Dr. Sami ŞEKEROĞLU
MATÜRİDİ’NİN NAZARINDA İNSANIN AHLAKİLİĞİ - Yrd. Doç. Dr. Sami ŞEKEROĞLU Harran Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
Genel anlamda dinin, özelde ise İslam vahyinin temel amacının insanın hem yaratıcı ile kendisi, hem de diğer insanlarla sağlam ve sağlıklı bir ilişkinin kurulmasını sağlamak olduğunu söyleyebiliriz. Her iki bakımdan da ancak bu nitelikte bir alakanın kurulabilmesi sayesinde insanın bu âlemdeki ahlakiliğinin bir anlamından söz etmek mümkün olabilecektir.
İnsanî varoluşu anlamlandırma yönüyle Mâturîdî’ye ve onun düşüncelerine baktığımızda insanın bu dünyada beklenen/umulan/amaçlanan bir âkıbet için var kılındığına dair pek çok vurgu ile karşılaşırız. Ona göre, âlemde yaratılan her şeyde gözetilen “hikmet” ve yapılan her işin belli bir sonuç elde etmek için yapıldığının göz ile görülmesi ve akıl ile anlaşılması insanın hayatın ve yaptıklarının anlamsız ve amaçsız olamayacağının delilidir.[1]
Mâturîdî’ye göre, eylemin düşünülen ve umulan bir şey adına gerçekleştirilmesi, nihai bir amaç olarak sonsuz ahiret mutluluğuyla alakalı olduğu kadar, insanın bu dünyadaki ahlakiliği ile de yakından ilgilidir. Çünkü insanın davranışları onu sonsuz mutluluğa eriştireceği gibi, dünya hayatında –hikmet ilkesine uygunluk gereğince- ona yaraşan ve yakışan tavrın ortaya çıkmasının da aracı olacaktır.
İnsanın âlemdeki varlıklar arasında açıkça görülen farklı ontolojisine bakarak ve herhangi bir saçmalığa düşmeksizin insanın ahlakiliğini göz ardı etmek/yok saymak mümkün değildir. Acaba Mâturîdî açısından insanın ahlakiliğinin temelini oluşturan unsurlar nelerdir? Ve hangi donanımına dayalı olarak bunun yadsınması imkânsızdır?
İş Sözleşmesinin Feshi – Stj.Av. Kemal DÖNER
İş Sözleşmesinin Feshi – Stj.Av. Kemal DÖNER
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı verilerine göre ülkemizdeki 19 milyon aktif sigortalı çalışanın 12 milyona yakını işçi statüsündedir. Sendikalı işçi sayısı ise yalnız 1 milyon 32 bin 166 kişiden oluşmaktadır bu yüzden bireysel iş hukuku hükümleri iş hayatının büyük bir bölümünü etkilemektedir. Hukukumuzda işçi ve işveren ilişkilerini düzenleyen 4857 sayılı 22/05/2003 kabul tarihli İş Kanunu yer yer yedek hükümler ihtiva etmekte ise de genel anlamda mutlak ve nisbi emredici hükümlerden oluşmaktadır. Daha açık bir deyişle, İş Kanunu ve iş hukuku mevzuatının büyük kısmı iş hayatını doğrudan düzenleyen ve uyulması zorunlu olan hükümlerden oluşmaktadır. Hal böyle olunca gerek işçi gerekse işveren açısından hak kayıplarının önüne geçebilmek için iş hukukundan, iş hukuku mevzuatından haberdar olmak zorunlu hale gelmektedir.
ZAMAN AYIRIP OKUMAYI LÜTFEDERSENİZ SEVİNİRİM – Bilal Sami GÖKDEMİR
ZAMAN AYIRIP OKUMAYI LÜTFEDERSENİZ SEVİNİRİM - Bilal Sami GÖKDEMİR
Hakaret veya küfür etmedikçe eleştirilerinizin de başımın üstünde yeri var.
1) Darbeye teşebbüs hainliktir. Kendi halkına ateş etmek hainliktir. Kendi halkına ateş etmeyen eri dövmek, linç etmek, öldürmek hainliktir. Hiçbirinin birbirinden farkı yoktur. Hepsinden hesap sorulmazsa, bu iş yarım kalır.
2) Darbeye karşı durmak vatanseverliktir. Bu ülkenin polisi de, masuma el kaldırmayan sivili de, "Tatbikata gidiyoruz" diye kandırılarak tanklara sokulan ve sivile ateş açmayan 19-20 yaşındaki masum emir eri de, sokağa çıkanı da, çıkmayıp dua edeni de bizimdir. Herkes, tepkisini aynı şekilde dile getirmek zorunda değildir. Bölmelerine izin vermeyin.
3) Akıllı düşman, aptal dosttan iyidir. Masum erin kafasının kesildiği haberinin kocaman bir yalan olduğu ortaya çıkmışken, olayın aslında 2006 yılında yaşanan bir trafik kazası sonrası meydana geldiği anlaşılmışken (ki doğru dahi olsa) "HALK, DARBECİLERİN KELLESİNİ ALDI" şeklinde manşetler atarak milleti galeyana getirecek, halkı kin ve düşmanlığa sevk edecek, haklıları haksız konuma düşürecek yalan yayınlar yapan başta AKİT GAZETESİ olmak üzere bütün yayın organları provakatördür. Buna bu milletin müsaade etmemesi, boynumuzun borcudur. Sizin "Bu haberler yalan" diye 300 kişilik sayfalarınızdan haykırdığınız haklı sesinizi, attıkları saçma sapan ve yalan yanlış manşetlerle anında binlerce kişiye iletip alt üst etmelerine, emek ve masumiyetinizi çalarak gölge düşürmelerine müsaade etmeyin.
"YA RAB! SEN SELAMSIN" NE DEMEK?- Şerif SİMAVİ
"YA RAB! SEN SELAMSIN" NE DEMEK?- Şerif SİMAVİ
MÜSLÜMANLAR DERLER – Şerif SİMAVİ
MÜSLÜMANLAR DERLER – Şerif SİMAVİ
Bir ara “SEREZ KADISI” başlığı ile bir konu paylaşmıştım.
Havradaki Haham’ın camide namaz kıldırırken her ayetin sonunda “DERLER” dediğini dillendiren bir hikayeydi o paylaşım.
Şimdi yine aynı başlığı kullanıyorum, ama konu başka.
Müslümanlar Kur’an’dan bir sure okuyup bitirince, Sâffât suresinin şu son ayetlerini okuyarak şöyle derler:
“SÜBHANE RABBİKE RABBİ'L-IZZETİ AMMA YASIFÛN.
VE SELAMÜN ALEL MÜRSELÎN.
VE’L-HAMDÜ LİLLALİ RABBİL ÂLEMİN…..”
Ne ferahlatıcıdır bu ayetler bilir miyiz?
Selam, huzur ve barış vardır; tespih vardır, hamd vardır içeriğinde.
Şimdi mealini okuyalım mı birlikte:
“Her şeye gücü yeten Rabbin, o müşriklerin her türlü iftiralarından, çirkin nitelemelerinden münezzehtir.
O, yüceler yücesidir.
Selâm olsun peygamberlere!
Hamdolsun âlemlerin Rabbi olan Allah’a."
Yüce Rabbimiz selamımızı ve hamdimizi ziyadeleştirsin....
YENİDEN DİRİLİŞ, YENİDEN YÜKSELİŞ’MİŞ!… / Zekeriya TÜMER
YENİDEN DİRİLİŞ, YENİDEN YÜKSELİŞ'MİŞ!... / Zekeriya TÜMER
29 Mayıs 2016 Pazar günü İstanbul’un kuruluşunun 563. Yılı büyük törenlerle kutlandı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın posterleri günlerce Yeniden Diriliş, Yeniden Yükseliş başlığı altında İstanbul’un 563.cü kurtuluş yılını kutlama çağrısı yaptı.
Şimdi bu, israf abidesi "ihtişamlı" kutlamayı yandaş/yoldaş Medya TV., Dergi ve gazeteleri abarta abarta anlatacaklar.
Tamam, güzel, Osmanlı Padişahı Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u alarak Bizans İmparatorluğuna son verdi.
Çok da iyi yaptı.
Bir devri kapadı diğer devri açtı.
Macarlı Urban ustanın döktüğü toplar Bizans surlarını yıkmasa idi, ne olacaktı? Kahraman Osmanlı Ordusu canını dişine takıp savaşmasa idi, başarılı olunabilinir miydi?
EDİTÖRDEN – Prof.Dr. Mustafa YILDIRIM
Bir bilge kişiye çok ilmi olan birinden söz etmişler. “O bir derya” demişler. “Doğru! Deryaya girer, ıslanmadan çıkar”
Hiç düşünüyor muyuz? Bilgi kaynaklarının çok çeşitlendiği, bilgiye ulaşmanın çok kolaylaştığı ve dolayısıyla bilgili insanların çoğaldığı günümüzde bilgi deryasından ıslanan, nasiplenenler aynı oranda çok mu? “İlim kendin bilmektir” diyen Yunus’un, değilse “bu nice okumaktır?” ifadeleri üzerinde çokça düşünmemiz gerekmiyor mu? Bilginin amele, ahlaki değere dönüşmemesi halinde şu ayet hepimizi tehdit etmektedir:
“Tevrat’ın hükümlerini uygulamakla yükümlü kılınan, fakat bu yükümlüklerini yerine getirmeyenler, sırtlarında cit cilt kitaplar taşıyan eşekler gibidirler…” (Cum’a 62/5) Sebebin hususiyeti mananın umumiyetine mani değildir” kuralı hatırlanacak olursa “Ayet Tevrat ehlinden söz ediyor” bahanesi de dudaklarda bir tebessüm oluşturma dışında bir anlam taşımaz.
SEVGİ, DOSTLUK, FEDAKARLIK – Dr. Ziya ÜNLÜSOY
SEVGİ, DOSTLUK, FEDAKARLIK – Dr. Ziya ÜNLÜSOY
Akça Koca Kültür Platformunun sevgili mensuplarıyla tanıştığımızdan bu yana, çoğu insana soyut bir ifade gibi gelebilen başlıktaki üç kelimenin, bizim için, adeta ete kemiğe büründüğünü hissediyoruz... Hatta bunun ötesinde bizatihi yaşıyoruz. Bunun son numunesini geçtiğimiz günlerde yaşadık.
Mayıs ayının ilk günlerinin birinin sabahında, Hasan Başkan hafif muzip bir ses tonuyla birkaç gün sonra yeni bir yaş gününe ulaşacak, Necati Pilavcı'ya bir sürpriz hazırlama niyetinde olduklarından bahsederek, bizim de karşı komşu olmamız hasebiyle bu planlamada yer almamız gerektiğini tebliğ etti. İşin aslını öğrendikten sonra seve seve katılacağımızı kendisine beyan ettik.
3 Mayıs Türkçülük Bayramı – Yüksel ERCAN
3 Mayıs Türkçülük Bayramı – Yüksel ERCAN
Yakın döneme ışık tutan tarihçiler 1944 Davası ile ilgili şunları söylüyor: "Bu davanın temeli Nihal Atsız'ın zamanın başbakanına hitaben Orhun mecmuasında yazdığı açık mektupla, 1944 senesi Nisan'ında atılmış ve bundan doğan infial ile icat edilen ırkçılık ve Turancılık davasında memleketin havasını ifsat eden işkencelerle çatısı örtülmüş bulunmaktadır" .
Bu davanın başlamasında H. Ali Yücel'in 1934 tarihli "Türk Edebiyatına Toplu Bir Bakış" kitabının Atsız tarafından eleştirilmesinin intikamını almak istemesi de etkilidir. Tarihte 3 Mayıs olayları adıyla anılan olaylar Nihal Atsız'ın, hakkında açılan dava için Ankara'ya geldiği sırada başlamıştır. Bu tarihte gençlik komünizm aleyhine bir gösteri düzenler ve beraberinde Nihal Atsız'a sevgilerini belirtirler.