
Dr. Büyükkaya’ya bayram ziyareti
4 Eylül 2017 Pazartesi / Eski Avrupa Birliği Bakan Yardımcısı Dr. Alaattin Büyükkaya ve eşi Müjgan hanım bayramın son günü Akça Koca Kültür Platformu yöneticilerini ağırladı.
“ZAFER’LER KOLAY KAZANILMIYOR” – Süleyman PEKİN
“ZAFER’LER KOLAY KAZANILMIYOR” – Süleyman PEKİN
(8 yıl önceki yazımızı bugünlerin anısına paylaşıyoruz)
Millî Mücadele’mizi büyüten yokluktur, yoksunluktur. Ordunun ve paranın yok, düşmanınsa çok olduğu hengâmede çözülen diz bağları “Kurulur, bulunur, yenilir” üçlemesiyle onarılmıştır.
1911, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22.. Sayması dile kolay, yaşaması zehir - zemberek tam 12 sene harp meydanları evimiz, siperler döşeğimiz, mermiler azığımız olmuş. Anaokuluna yeni başlayan yavru liseyi bitirince bitirmişiz askerlik tahsilimizi.
Elde yok, avuçta yok.. Kiminin ekmeklik bir parça mısırını da düşman alınca mısır koçanlarını döverek un etmişler ve ondan da ekmek. Kimi atların, katırların dışkılarındaki arpa tanelerini toplayıp temizleyerek çorba..
Kimi ağaç kabuklarını (Edirne), kimi süpürge tohumlarını (Çeşme), kimi otları ve ısırganları (Bahçecik) yiyerek yaşaya kalmışlar ve zaferin müjdesini bunun karşılığında almışlardı. Kimi Hacer Nine gibi bitip tükenmek bilmeyen göç yolculuklarında yorgunluktan öldü diye bırakılmış, kimi Mahmut Dede gibi seferberlikten dönen babasının üniformasındaki bitleri elleriyle ayıklamış ama hepsi de mütevekkil, mağrur ve halâskârlara minnetle dolu.
ZAFER BAYRAMI – Yavuz ELBİRLER
ZAFER BAYRAMI – Yavuz ELBİRLER
Anadolu Türk yurdu, 12000 YILLIK TÜRK VATANI.
26 Ağustos 1071 Cuma günü, Selçuklu Hakanı, Özü Türk, Sözü Türk, ALPARSLAN komutasında ki Türk Ordusu, Türkleri Anadolu'ya sokmamaya kararlı, Bizans Ordusu ile Malazgirt'te karşı karşıya geldi. Türk Ordusunun galibiyeti ile sonuçlanan savaş sonucu, Anayurt Anadolu'nun ve dahi Avrupa'nın kapıları biz Türklere açıldı.
Selçuklu Türk ve Osmanlı Türk hanedanları ile üç kıtaya hükmeder hale gelmiş iken, Türkleri önce Anadolu’ya sonra Avrupa’ya sokmamaya çalışan, fakat başarılı olamayan batı, Türkleri önce Avrupa’dan, sonra Anadolu’dan çıkarma amaç ve uğraşından vazgeçmemiş ve nihayet 1.Dünya savaşı sonunda Anadolu’yu dört bir yanından işgal etmeyi başarabilmişti.
Amma!...
Türk Toplumu Rol Modelini Seçti Bile.. / Halil KONUŞKAN
Türk Toplumu Rol Modelini Seçti Bile.. / Halil KONUŞKAN
Hastanelerde kuyrukları bitirdiklerini, hatta hastanelere kız görmeye gidildiğini söyleyenler için hastanelerden hareket ederek Türkiye’nin durumunu gözlemleyelim.
Diş ağrısı çok kötüdür, genellikle gece ve hafta sonları tutar ve ağrı kesicilerle idare edilip hemen poliklinikte diş sırası alınır. Türk halkının ortalama olarak diş sağlığı da bozuktur. Çekilmiş dişlerden boşalan yerleri tamamlamak için de bolca muayene sırası alınır. Yani Türkiye’de hastanelerde diş doktorlarının müşterileri fazladır.
Bu normal bir durum, yadırganacak bir şey yok. Eskiden de böyleydi. Ancak şu hastanelerin durumuyla övünenlerin işine gelmeyecek bir alanda, psikiyatri de ise son yıllarda kuyruktan geçilmiyor.
Tamam anladık, diş sağlığımız eskiden beri bozuktu da ruh sağlığımız niye bozuluyor? İşte bu çok önemli…
Birey zaten içinde yaşadığı toplumla birlikte hesaplanır ve o toplum ile birlikte anlam yüklenir. Başka bir deyişle bireysel sorunlarımız toplumdan ve idarecilerimizden bağımsız olamazlar.
Çağ atlayan, geliri yükselen, hatta Almanların kıskandığı (!) bir ülkenin halkı niye psikolojik sorunlar yaşasın ki? Daha mutlu olmaları icap etmez mi? Hiçte öyle değil, insanımız daha mutsuz ve gittikçe mutsuz oluyor. Bireysel mutsuzluk artıyorsa demek ki toplumsal bazı sorunlar var. Huzurun olmadığı, insanların birbirlerine saygılarının kalmadığı bir toplumunda mutlu olması beklenemez.
DANIŞMANLARA DANIŞMALI MI DANIŞMAMALI MI? – Ruhittin SÖNMEZ
DANIŞMANLARA DANIŞMALI MI DANIŞMAMALI MI? - Ruhittin SÖNMEZ
ABD Başkanı Donald Trump ilginç bir başkan. Alışılmadık çıkışları ve beyanatları oluyor. Buna karşılık Trump'ın ekibindeki istifa ve ayrılık depremi devam ediyor.
Yedi aylık süreçte Beyaz Saray Milli Güvenlik Danışmanını, FBI Direktörünü, üç iletişim direktörünü kaybeden Trump, son olarak 17 danışmanının istifasına neden oldu. Trump ayrıca bir yıldır beraber çalıştığı Baş Stratejisti’ni işten çıkardı.
Geçen hafta Danışmanlar Konseyinden 8 üye Başkan Trump’ın açıklamalarını benimsemedikleri için istifa etti. Danışmanlar Konseyinden istifa edenler arasında ABD’nin dünyaca Intel, Merck, Frazier, 3M gibi dev şirketlerinin tepe yöneticileri olan ünlü CEO’lar vardı.
Bu konseyde ayrıca IBM, General Motors, JP Morgan Chase, Wal-Mart, Boeing, Pepsi gibi şirketlerin CEO’ları da vardı.
Trump da tam kendisine yakışanı yaptı: Danışmanlar Konseyini feshetti.
Hem de sosyal medya hesabından, "Konseyden ayrılan her CEO'nun yerine getirebileceğim çok kişi var. Tribünlere oynayanlar devam etmemeliydi” mesajını paylaşarak.
Daha önce de UBER'in eski CEO'su, çoğunluğu Müslüman olan bazı ülkelere getirilen seyahat yasağının ardından; Tesla'nın CEO'su ve Disney'in CEO'su ise ABD'nin Paris iklim anlaşmasından çekilmesi üzerine kuruldan ayrılmışlardı.
Sanayi Konseyi'ndeki 11 CEO ise Trump'ın ırkçılık yanlısı gruplara karşı söylemini hafif buldukları gerekçesiyle danışmanlık görevlerinden ayrıldıklarını açıklamıştı.
Bir başka istifa furyası da Beyaz Saray Sanat Komitesi'nden geldi. Sanat Komitesinden 16 üye, Trump'ı protesto etmek amacıyla görevlerinden ayrıldı.
Tam Bağımsızlık İçin Demokrasi – Halil KONUŞKAN
Tam Bağımsızlık İçin Demokrasi – Halil KONUŞKAN
ABD genellikle diktatörlerce yönetilen ülkelere rahatlıkla müdahale etmiştir. Son örnek Kuzey Kore olarak görülüyor.
Son zamanlarda dış basında Türkiye’de bir diktatör olduğu vurgusunun sıkça yapıldığını göz önüne aldığımızda taşlar yerine oturmaktadır.
Bir an için bir senaryo üzerinde düşünelim ve kendimize soralım. Bu manzara karşısında Kuzey Irak, Ermenistan, Güney Kıbrıs ve Yunanistan’ın Türkiye’ye karşı yapılacak saldırıya destek vermemeleri düşünülebilir mi? Aklı başında her Türk, bu soruya verilecek olan cevabı bilir. Tabi ki, düşman düşmanlığı için eline geçen fırsatı kullanacaktır. Öte yandan ABD’nin Bulgaristan’a asker gönderecek olması ve Gürcistan’a sevk edilen silahlar bu tezimizi kuvvetlendiriyor.
Ortaya çıkan manzaraya göre ülkemize yönelik büyük bir küresel saldırı adım adım yaklaşıyor. Türkiye’de ki, milyonlarca Türk’ü yok etmek zor olduğuna göre Türkiye’nin ufaltılması hatta kendilerine muhtaç bir hale getirilmesi planı uygulanmaktadır.
ÖZ GÜVENLİ ÇOCUK YETİŞTİRMEK İÇİN 10 SİHİRLİ CÜMLE / Ramazan ŞİMŞEK
ÖZ GÜVENLİ ÇOCUK YETİŞTİRMEK İÇİN 10 SİHİRLİ CÜMLE / Ramazan ŞİMŞEK -Evlilik ve Çocuk Terapisti Uzman Psikolog
Çocukla beraber yaşadıklarınız, davranış ve duygularınız çok daha etkilidir ama doğru zamanda, doğru beden dili ile söylenen söz de çok güçlüdür. Anne baba ile kurulan iletişimin neredeyse tümü bilinçaltı kütüphanenizin bir yerinde saklıdır.
Öyle cümleleri vardır ki onlar hep ön raftadır, kulağınızda küpe, zihninizde bir yankıdır. Bir işe başlarken, devam ederken ya da pes ettiğinizde içinizden kendiliğinden çıkan ses çoğu zaman anne ya da babanıza aittir. Atacağınız adımı olumlu ya da olumsuz etkiler bu sözler. Peki, çocuğun öz güven sahibi olması için hangi sözler etkilidir? En yalın tanımıyla öz güven; kişinin benlik değeri ve bir etkinliği yapabilmesi hakkındaki olumlu düşüncelere sahip olmasını ifade eder.
Masallardan fırlamış gelmiş Aygır Gölü – Bihter GÖRDÜ
Masallardan fırlamış gelmiş Aygır Gölü –Bihter GÖRDÜ
Köroğlu destanlarından, Dede Korkut hikayelerinden, kanatlıymış gibi uçarcasına koştuğuna inanılan su aygırı ya da denizatlarını hatırlayacaksınız. Bu eşsiz atların suda yaşadıklarına, su aygırından türediklerine inanan Türkler, derin dağ göllerinde bu cins atların yaşadıklarını düşünür ve bu göllere de aygır gölü adını verirlermiş.
DEMOKRASİ TRENİ YOLA ÇIKIYOR!.. / Özcan PEHLİVANOĞLU
DEMOKRASİ TRENİ YOLA ÇIKIYOR!.. / Özcan PEHLİVANOĞLU
Uzun zamandır içimden kalem oynatmak gelmiyor. Yaşananlara, yazıp çizilenlere, siyasetin kokuşmuşluğuna bakınca zaten nasıl gelsin diyorsunuz. Olan bitene bakıp karamsar olmamak elde değil...
Ancak bu ortamda bir cenah var ki; orada yozlaşma, kokuşmuşluk ve ihanet büyük prim yapıyor!
KIBRIS’TA “ENOSİS”E YOL VERİN GİTSİN! – Süleyman PEKİN
KIBRIS’TA “ENOSİS”E YOL VERİN GİTSİN! - Süleyman PEKİN
Türkiye konumundaki ülkelerin içi - dışı bir olduğundan fazla içe kapanarak dış gelişmelere kayıtsız kalınması ciddi bir hata olur. Dış gelişmelerin ise stratejik gerçekliklere göre değil de içerideki algılara göre değerlendirilmesi ayrı bir hata zinciri başlatır.
Kudüs’te İsrail’in uyguladığı faşizan eylemler; 4 Müslümanın ölümüne ve onlarcasının yaralanmasına sebep olan ibadeti engelleyici uygulamalar şiddetle kınanmalıydı. Onun öncesinde IŞİD’in / DAEŞ’in Türkmen kenti Telafer’de sivil 200 Müslümanı katletmesi çok daha önemliydi ve kınanmaktan öte lânetlenmeyi iktiza ediyordu.
CAMİLER, KUR’AN KURSLARI, İMAM HATİPLER VD. – Ruhittin Sönmez
CAMİLER, KUR’AN KURSLARI, İMAM HATİPLER VD. - Ruhittin Sönmez
Türkiye dünyadaki Cami sayısının en yüksek olduğu ülke, 90 bin camimiz var.
1 milyon 150 bin kursiyeri olan 16 bin Kur’an Kursumuz,
1,5 milyon öğrencisi olan 3500 adet İmam Hatip okulumuz,
100 İlahiyat Fakültemiz var.
Birlik Vakfı, Ensar Vakfı, Hizmet Vakfı, Hayrat Vakfı gibi bir sürü vakıf üzerinden, normal okullarda da dini eğitim veriliyor.
Diyanet İşleri Başkanlığının İmam-Hatip unvanında 71 bin 362 personeli, müezzin olarak 11 bin 908, Kur'an kursu öğreticisi olarak 19 bin 721 olmak üzere toplamda 141.233 personeli bulunuyor.
Diyanet İşleri Başkanlığı’na, 2017 bütçesinde 6 milyar 867 milyon lira ödenek ayrıldı. Camilerde toplanan yardım paraları bu rakamların dışında.
Diyanet’in 2017-2021 Stratejik Planı’na göre, bu beş yıllık dönemde 40 milyar TL harcama yapacak. Bu harcamaların yüzde 95’i personel maaşları için.
Kısaca devletimiz ve milletimiz dini eğitime ve ibadethanelere olağanüstü önem veriyor, ciddi harcamalar yapıyor.
15 Temmuz Kalkışmasında TSK ve Halk – Ata ATUN (Prof.Dr.)
15 Temmuz Kalkışmasında TSK ve Halk - Ata ATUN (Prof.Dr.)
15 Temmuz 2016 tarihinde yapılan kalkışmanın yıldönümü olan evvelki gün İstanbul’daydım. Hem törenleri izledim, hem de sokaktaki vatandaşla, ülkesi için, vatanı için, eski tabirle “kellesini koltuğunun altına alıp kalkışmacılarla mücadele için sokağa fırlamaktan çekinmeyenlerle” görüşmeye çalıştım.
Bana anlatılanları, fikirleri, görüşleri, yaşanan olayları ve gazetelerden okuduğum, duymadığım, bilmediğim olayları, kahramanlıkları, vatan sevdasını ve gözü peklikleri, eve gelince eşimle birlikte değerlendirdik. Sonra da bir köşeye çekilip, toparlayabildiğim bilgilere eşimin görüşlerini de ekleyerek yeni bir değerlendirme yapmaya çalıştım. Gerçekte de geçen seneki değerlendirmelerimle bu seneki değerlendirmem arasında büyük bir fark çıktı ortaya. Bu farkın en temel gerekçesi de Türkiye’nin en iyi üniversitelerinden bir tanesinin Mütevelli Heyeti Başkanı bir meslektaşımın söylediği, “Kalkışmayı önleyen halkın cesaret ve imanıyla birlikte TSK’nın kendisidir” yorumuydu.
Arafta ki Ülke – Halil KONUŞKAN
Arafta ki Ülke - Halil KONUŞKAN
Bizim gibi stratejik konumda olan ülkeler kenarda köşede kalanlara göre daha fazla imkâna sahip oldukları gibi daha fazla riskle de karşı karşıyadırlar. İçinden geçilen alangirli süreçler insanların kafalarını karıştırmak için yeterli oluyor. Gelin son gelişmeleri beraber okuyalım.
Son bir yılda yaşadığımız süreç toplumsal yapımızı derinden etkiliyor. Kavgalar, düşük profilli ağız ile yapılan ucuz siyaset, batan ocaklar, yeniden azan terör, olmayan adalet gibi problemlerimiz iç sorunumuz gibi görünse de; aslında dış politikadan besleniyorlar.
Nitelemesi devamlı değişen malûm cemaat ekseninde yaşadığımız süreç, sadece bir cemaatin devleti ele geçirmek istemesiyle açıklanamaz. Burada esas kuklacının Amerika olduğu ve cemaat üzerinden Türk devletini yönlendirmeye çalışan bir “Atlantikçi” ekolün varlığı besbelli.
Bu ekol 15 Temmuz ile birlikte iyi bir darbe yedi. Siyasi iktidar kendi durumunu pekiştirmek için “Avrasyacı” ekole yaklaştı. Böylece özellikle güvenlik birimleri üzerinden Atlantikçi ekolün tasfiye süreci başladı. Suriye üzerinden odaklanan, ama Ortadoğu ve Avrupa ile ilişkiler açısından Rusya ile ortak çıkar endeksli işbirliğine dönen dış politikamız ortaya çıkıverdi.
Tarih, 20 Temmuz 1974; Girne’den Doğan Güneş… / Atilla ÇİLİNGİR
Tarih, 20 Temmuz 1974; Girne’den Doğan Güneş… / Atilla ÇİLİNGİR
‘’Hayatta her hata bir ders, ne hata biter ne ders…’’
Tam 43 yıl geçmiş o savaş günlerinin ardından…
Yıllar öncesine dönmek; o günleri tekrar yaşamak, satırlara dökmek, savaşı anlatmak ne kadar zor!
Hele, hele kana kan; cana can katarak kurulmuş bir devleti anlatıyorsa o zaman,
Pirinç tanesi..
Pirinç tanesi
Ben beş yaşında idim. Babaannem rahmetli pirinç ayıklıyordu. Bir tane yere düştü. Babaannem eğildi aramaya başladı. Sağa bakıyor sola bakıyor bulmaya çalışıyor…. Çocukluk işte ‘aman babaanne’ dedim. ‘Bir pirinç tanesi için bu kadar caba harcamaya yorulmaya değer mi?’
AH KIBRIS VAH KIBRIS!.. / Özcan PEHLİVANOĞLU
AH KIBRIS VAH KIBRIS!.. / Özcan PEHLİVANOĞLU
Bu yazıyı Aralık 2015'te yazmışım. Şimdi küresel güçler Kıbrıs'ı yine masaya yatırttı. Bizimkilerin eli çok zayıf. Olmayan bir Kıbrıs sorunumuzdan kurtulmaya çalışıyorlar. Tıpkı 100 küsur sene önce Balkan sorunundan kurtulmaya çalışan Osmanlının yöneticileri gibi! Tarih yine tekerrür mü, edecek? Ona siz karar vereceksiniz!
“Türkiye’nin başı, Güneydoğu’da yoğun bir çatışma süreci yaşanan pkk ile dertte...
Türk Milleti de haliyle buraya odaklanmış durumda ama etrafında en az bunlar kadar önemli gelişmeler oluyor.
ADALET KİMLER İÇİN? – Ruhittin SÖNMEZ
ADALET KİMLER İÇİN? - Ruhittin SÖNMEZ
Ülkemizde ciddi bir adalet tartışması, arayışı ve hatta özlemi olduğu muhakkak.
Çok partili hayatımızın en güçlü iki partisinin birinin adının Adalet Partisi, diğerinin Adalet ve Kalkınma Partisi olması geçmişten gelip devam eden bir adalet arayışının var olduğunu gösterir.
15 seneden beri tek başına iktidar olan Adalet ve Kalkınma Partisi döneminde yargıya güvenin dip yapması ve adalet özleminin en üst noktaya çıkmasının sebebi ne?
Ana muhalefet partisi liderinin başlattığı, fakat parti amblemi ve başka sloganların taşınmadığı, sadece “adalet” teması üzerinden devam eden “Adalet Yürüyüşü” bugün 22. gününde.
Ankara’dan İstanbul’a devam eden “Adalet Yürüyüşü”nün, adında “adalet” bulunan iktidar partisi (AKP) tarafından “FETÖ ve PKK ile işbirliği, şiddet çağrısı, ülkeye ve şehitlere ihanet” gibi ağır ithamlarla tanımlanması ibret vericidir.
Ak Parti iktidarı öncesindeki yargıyı muhafazakâr kesim “vesayet yargısı” olarak tanımlardı. Mesela 28 Şubat dönemi yargı kararları bu sıfatı hak ettirmekte idi. Bu sebeple bugünkü Ak Parti’nin tabanı olan muhafazakâr kesim o dönemde yürüyüşler yapmıştı. Laik kesim ise bu adaletsizliklere duyarsız kalmıştı.
SURİYE BÖLÜNÜRSE, TÜRKİYE’DE BÖLÜNÜR – Prof. Dr. ANIL ÇEÇEN
SURİYE BÖLÜNÜRSE, TÜRKİYE’DE BÖLÜNÜR - Prof. Dr. ANIL ÇEÇEN
S-1-ABD’nin geçen hafta yaptığı Suriye saldırısını nasıl karşılıyorsunuz?
c-1- Bu saldırı yeni seçilen başkan TRUMP’ın bir gövde gösterisi olarak görülebilir. Biliyorsunuz daha TRUMP seçimden sonra üç ay içinde kendi yönetimini oluşturması için ataması gereken 3 bin kişilik kamu kurumlarının başına gelecek kadrosunu kuramadı. Küresel sermayenin önde gelen temsilcileri ABD’deki lobileri aracılığı ile ABD yönetimini etkileyerek kendi çıkar düzenleri doğrultusunda bu süper devleti yönlendirmeye kalkışıyorlar. O yüzden TRUMP’ın atamış olduğu bir çok yeni yönetici ya istifa etmek zorunda kaldı ya da göreve başlamaları engellendi.
Üç aydır bir kaos yaşayan Amerikan başkentinden karar çıkmıyordu. Suriye saldırısı ile ilgili vur emri bu karışık ortamdan çıkan ilk önemli karar olarak değerlendirilmelidir. TRUMP bu emri ile oturması önlenmeye çalışılan başkanlık koltuğuna oturmuştur. Kavgacı ve saldırgan bir kişiliğe sahip bulunan yeni başkan, ilk kararı olan vur emri ile önümüzdeki dönemi bir savaş dönemi olarak belirlemiştir.
22. teravih; Yeşilova Karaağaç Camiinde..
17 Haziran 2017 Cumartesi / Prof.Dr. Mehmet Bayrak, Günay Gülcü ve Dr. Ali Değirmenci ile birlikte Deliveli Köyünde iftar acınca, teravihi Yeşilova Karaağaç Camiinde eda edelim karar verildi.