
KARA PARA – Ruhittin SÖNMEZ
KARA PARA – Ruhittin SÖNMEZ
“Kara para” yasadışı yollardan yani suç işlemek suretiyle kazanılan para demek. Uluslararası sözleşmelerde, kara para yerine “suç geliri” kavramı kullanılmakta.
“Kara para aklama” deyimi ise yasadışı yollardan elde edilen gelir veya malvarlığının, meşru bir kaynaktan elde edilmiş gelir gibi gösterilmesi için yapılan işlem ve eylemlerdir.
Kara para aklamanın onlarca yöntemi var. “Paravan şirketler kurmak, sahte ve şişirilmiş faturalar kullanmak, yabancı ülkelerde bloke edilen parayı teminat olarak göstererek yerel bankadan kredi almak, kumarhane işletmek, at yarışı gibi bahis işletmeleri açmak, vergi cenneti olan ülkelerden alınan kredi kartlarını kullanmak, nakit para ile büyük bina, malikane, turizm tesisi vb satın alımları yapmak, kıymetli tablo ve sanat eserlerini satın almak ve hediye etmek, kazanılan kara - paranın yurtdışına doğrudan kaçırılması, kara-parayı hisse senedi ve tahvil gibi kıymetli evraka dönüştürmek” bunlardan ilk akla gelenleri.
ASALET SOYDAN DEĞİL RUHTAN GELİR – Özge DURMUŞ
ASALET SOYDAN DEĞİL RUHTAN GELİR – Özge DURMUŞ
Asalet...
Soy ile alakası olmayan ruhtan geliştir. Her ruh aynı olmaz. O yüzden her ruh kendi eş değer ruhu ile anlaşabilir. Aynı aileden olup da insanların birbirinden çok farklı olmaları, ruhlarının farklı seviyelerde olmasındandır.
Ne kadar asil ruhlu bir insan deriz mesela. Asalet, asillik birçok insanda göremediğimiz bir özellik. Yozlaşan bir toplum ve dünyada, özlediğimiz sadece kelimelerde duyduğumuz bir kavram. Asalet ile edep kelimesi de birbirine sıkı sıkıya bağlıdır aslında. Edep olmadan asalet olamaz. İstediği kelimeyi hiç düşünmeden, seçmeden bir silah gibi karşısındaki kişiye ustalıkla kullanabilen, bağırıp çağıran böylece kendini haklı duruma getirenlere kısaca edepsiz diyoruz. Karşısındaki insan susuyorsa daha da üste çıkarlar utanmadan. Halbuki karşısındakinin sessizliği haksızlığından değil aynı seviyesizlikte olmayışındandır. Maalesef edepsiz olanlar bu sessizliği anlayamazlar. Sessizlik aslında çok şey anlatır. İlk önce, ağzınızdan çıkan kelimelerin bile israf olduğunu düşünürsünüz. Çünkü siz ne derseniz deyin, istediğiniz kadar açıklamaya çalışın fark etmez. Kötü niyetli kişinin beyninde ne varsa o sabittir. Değiştiremezsiniz. O yüzden hiç vakit kaybetmeye gerek yoktur. Zaman herkes için değerli. Geriye gelmeyen şeylerden biri de zaman. Herkes için harcanamayacak kadar önemli. Ancak ve ancak bizim için değerli insanlara zaman ayırmamız daha doğru olur. Gerisi lüzumsuzdur.
Dört başı mamur yozluk – Süleyman PEKİN
Dört başı mamur yozluk – Süleyman PEKİN
Baş olmayı, köşe olmayı severiz ama en çok da dört başı mamur bir hayat düşleriz. Yahut da en azından belli konularda dört köşe olmayı arzularız, umarız. Çıkarlarımızı dört gözle takip eder ve menfaatimiz söz konusu oldu mu dörtnala koşturmayı pek severiz. Dahası çoğumuz insan olma adına tek bir adım atmadan yada başka insanlar için tek bir iyilik bile yapmadan dört dörtlük olduğumuzu zannederiz.
Bu dörtlemelerin dördüncü gün’le (cıhar-şenbe /çarşamba) çağrışım olarak ilgisi var mı bilmiyorum; ben daha çok sosyo-politik dört eğilimle ilgili girizgâh olsun diye fırınlamıştım, hani şu Özal’ın siyasette birleştirdiği DÖRT EĞİLİM: Liberaller, sosyal demokratlar, milliyetçiler ve muhafazakârlar.
Dördüncüsü hem ilk üçünü iç etti hem de Tazmanya canavarı gibi et-but, aş-iş, para-pul, makam-mevki, değer-kıymet; ne bulursa yedi, yaladı - yuttu. Şimdilerde de kendini yiyip bitirmekle meşgul. Doymadılar dünyalığa, tapına durdular varlığa..
NASIL BİR HAYATIN OLDUĞUNU SÖYLEYEYİM – Prof.Dr. Ekrem ÇULFA
BANA ALGILARINI SÖYLE SANA NASIL BİR HAYATIN OLDUĞUNU SÖYLEYEYİM – Prof.Dr. Ekrem ÇULFA
Bir düşünceniz vardır ama bu düşünce gerçeklikle uyumlu değildir. Sonucunda da negatif hislere sebebiyet verir. Bu yazıda da yaygın bilişsel çarpıtmaların isimleri ve ne anlama geldiklerinden bahsedeceğim. En sonunda da bilişsel çarpıtmalar ile ilgili yapabileceğiniz birçok taktikler var. Sonuna kadar ilgi ve merakla okuyun ve anlamaya gayret edin lütfen.
Bilişsel çarpıtmalara verebileceğimiz bir başka tanım da irrasyonel düşünme olur. Bunlar mesela “Şu hayatımda bir tek boynuzlu at (unicorn) bile göremedim!” diye düşünüp ağlamaya benzer. Kişi tek boynuzlu at görmeyi beklediği müddetçe de hayal kırıklığı devam edecektir, çünkü bu düşünce gerçeği yansıtmıyor, tek boynuzlu at diye bir şey yok, göremez. Bu örnekte bu durum çok basitken beynimiz bilişsel çarpıtmaları o kadar normalmiş gibi sunar ki, biz de hemencecik ona inanırız. Ve yine gerçeklikle uyumlu olmayan bu düşünce negatif hislere sebebiyet verebilir.
Bilişsel çarpıtmalar, Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT; Cognitive Behavioral Therapy; CBT) ile yaygınlık kazanmışlardır.
Bilişsel çarpıtmaları öğrenmek önemlidir çünkü olayların bizim üzerimizdeki etkisini olayları nasıl yorumladığımız, yani nasıl düşündüğümüz belirler.
Olaylar değil seni üzen, bilişsel olarak çarpıtmış olduğun düşüncelerin seni üzüyor.
Bu fikre itiraz ediyor olabilirsiniz, ama şöyle değerlendirelim istiyorum. İlk olarak olayların değil düşüncelerin bizi üzdüğü herhangi bir olaya üzülmememiz gerektiği anlamına gelmiyor. Sevdiğiniz birini kaybettiğinizde üzülmeniz normaldir. İşten kovulduğunuzda, boşandığınızda, ne zamandır beklediğiniz bir şey gerçekleşmediğinde, üzülmeniz normal. Bu düşüncelerinizi değiştirin ve üzülmeyin demek değil. Ancak Alzheimer’ li birini ele alalım, eşi vefat ettiği ona söyleniyor, ama üzüldüğü gözlemlenmiyor. Bildiğiniz gibi Alzheimer hastalarının algısında ve hafızasında sorunlar olmaya başlar, ileri derecede Alzheimer’ li birine “eşin vefat etti” dendiğinde onu algılamayabilir. Bu durumda olay aynı, eşinin vefatı, ama arada algı aşamasındaki eksiklik, duygunun da gelişini engelliyor. İşte bu bize olayların değil, olayları nasıl algıladığımızın bizim duygularımızı belirlediğinin göstergesi. Kayıp, ayrılık gibi durumlarda üzüntü, doğum, kazanç gibi konularda mutluluk duymak normalken, bazen algılarımız dış dünyada olanı bize çarptırarak ulaştırırlar, ve bu sefer asıl olaylarla uyumsuz duygular içerisine gireriz.
İşte bilişsel çarpıtmaların da yeri burası.
*60 yıldan sonra, bu 10 eylemden sakınılmalıdır.*
✅Dünyadaki misafirliğimiz 2 x 30’u aştıysa hâl ve hareketlerimize biraz daha özen göstermeliyiz
*Uzman uyarısı*
*60 yıldan sonra, bu 10 eylemden sakınılmalıdır.*
*1. Basamak çıkmayın.*
*Çıkmak zorundaysanız, korkuluklara sıkıca tutunun.
*2. Kafanızı hızlıca çevirmeyin.*
*Gövdenizle dönün.*
*3. Ayak parmağınıza değmek için gövdenizi bükmeyin.
*4. Pantolonunuzu ayakta giymeyin. *Donunuzu oturarak giyin.*
*5. Sırtüstü uzanırken birden oturmayın. *Gövdenizi sol ya da sağ yana çevirerek oturun.*
*6. Jimnastik yapmadan gövdenizi bükmeyin. *Önce, tüm gövdenizi ısıtın.*
*7. Geriye doğru yürümeyin.*
*Geriye doğru düşmek önemli bir yaralanmaya yol açabilir.*
*8. Ağır kaldırmak için belinizi bükmeyin.* *Dizlerinizi bükün ve ağır nesneyi yarı çömelerek kaldırın.*
*9. Yataktan hızlı kalkmayın.* *Kalkmadan önce birkaç dakika bekleyin.*
Önemli bir konu da, hep hareketli olmanız ve olumlu düşünmenizdir.
Sıkı çalışmayla geçen tüm yılların ardından, şimdi yaşam başlamıştır.
Şimdi yaşamın tadını almak zamanıdır, rahat olun ve gülleri koklayın.
.
Kardeşlerimiz geldi..
4 Haziran 2021 Cuma / Filiz ile Ünsal Uçar kardeşlerimiz ziyaretimize geldi. Komşumuz Nazmi Aydın da gelince keyifle sohbet edip, kahvelerimizi yudumladık. Sağ olsunlar..
Kocabayramlar da; Fatma – Oktay Ergün çiftinin misafirleri..
30 Mayıs 2021 Pazar / Fatma – Oktay Ergün çifti Kocabayramlar’daki evlerinin önünde akraba ve komşularını ağırladı.
Zeki, Fethi ve Oktay Ergün kardeşler, eş ve çocukları ile birlikte, Komşuları; Ergün Bayram ile Nursel – Ahsen Okyar çifti ziyarette hazır bulundu.