
SİZ ALDATILMADINIZ BAYIM! BİZ ALDATILDIK, TOPYEKUN TÜRK MİLLETİ ALDATILDI… / Yrd. Doç. Dr. Sakin ÖNER
SİZ ALDATILMADINIZ BAYIM! BİZ ALDATILDIK, TOPYEKUN TÜRK MİLLETİ ALDATILDI…Yrd. Doç. Dr. Sakin ÖNER
Önce milli orduya, Atatürk’e ve Cumhuriyet’e düşman olan büyük kısmı Marksist, liberal, kozmopolit, İkinci Cumhuriyetçi aydınlarını, yazarlarını ve sanatçılarını, “Askeri vesayeti kaldıracağız, eski darbelerden hesap soracağız, Türkiye’yi Avrupa Birliğine sokacağız” diyerek aldattınız.
Onların büyük desteğini alarak muhafazakar zihniyete karşı olanlar nezdinde itibar kazandınız, yol aldınız. Onları sonuna kadar kullandınız, kimliklerini, kişiliklerini yıprattınız, sonra da bir çamaşır gibi sularını sıkıp işiniz bitince hepsini birer birer harcadınız, bitirdiniz.
İnandırıcılıkları kalmadı. ”Avrupa Birliğine gireceğiz” dediniz, AB de buna inandı, görüşme fasılları açılmaya başladı. 2007 Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra yavaş yavaş bu çabanızdan vazgeçtiniz. Kadronuz yoktu, cemaatin kadrolarından yararlandınız, ne istedilerse verdiniz. Yargıyı, mülkiyeyi, emniyeti, eğitimi ve diğer hizmet alanlarını verdiniz. Birlikte milli ordumuzun millici subaylarını, ülkenin milliyetçi-ulusalcı teşkilat ve şahsiyetlerini hapse atıp etkisiz hale getirdiniz. Sonra cemaat MİT’i de ele geçirmeye çalışınca, Oslo’da başlayan “çözüm süreci”ne karşı çıkınca, Suriye muhaliflerine tırlarla gönderilen silahlar yakalanınca ve sizin çevrenizin yolsuzlukları ortaya çıkınca “eyvah aldatıldık” dediniz ve “İnlerine ineceğiz” dediniz, indiniz.
Gazeteci Emine Arı ile Ahmet Akçaalan ‘evet’ dedi.
22 Ağustos 2015 Cumartesi / Gazeteci Emine Arı ile Ahmet Akçaalan bir ömür boyu mutluluk için ‘evet’ dedi. Genç çifti bu mutlu günlerinde sevdikleri ve aile dostları yalnız bırakmadı.
Bilkider
Adana’dan gelen BİLKİDER Bilim ve Kitap Dostları Derneği Başkanı Kocaeli Vali Yardımcısı Şükrü Çakır “Buralardayım, öğleden sonra Dernek merkezinde olacağım” dedi.
Zarfa Değil, Mazrufa Bak Sen – Alptekin CEVHERLİ
Zarfa Değil, Mazrufa Bak Sen - Alptekin CEVHERLİ
Adamın biri Şam’dan ipek, süs eşyaları ve çeşitli mücevherleri satın almış. Bağdat’a götürüp satacakmış. Fakat aldığı mallar o kadar değerli ve kıymetliymiş ki, yükte hafif, pahada ağır olan bu eşyaları, devenin sırtındaki küfenin ancak birini doldurabiliyormuş.
Bu şekilde yola çıksa bakmış küfe, devenin sırtında durmayacak devrilecek. Ne yapayım diye düşünmüş düşünmüş; sonunda bir çare bulmuş. Öbür küfeyi de çöl kumuyla doldurup devesinin sırtına yüklemiş ve Bağdat’a doğru yola koyulmuş.
Çölde kızgın kumlar üzerinde önde kendisi arkasında devesi ile ilerliyormuş.
Epey bir yol gittikten sonra bir de bakmış ki kendisi de devesi de epey yorulmuş. Devenin sırtına oturmayı düşünmüş. Bakmış hayvan kan ter içerisinde kalmış, acımış. Bir vahada dinlenmeye karar vermiş. Bulduğu bir vahada hayvanı çökertip tam yükleri indirmeye çalışırken bir ses işitmiş:
- Selâmünaleyküm kervancı. Yardıma ihtiyaç var mı?
Sesin geldiği yöne doğru bakmış, hırpani giyimli, derviş kılıklı bir adam uzaktan kendisine bakıyor.
- Ve aleykümselâm. Valla Hızır gibi yetiştin. Şu küfeyi çözmeme yardım etsen çok iyi olur.
Hasan Aydın yakınlarıyla birlikte Hacca gidiyor
18 Ağustos 2015 Salı / Kuruçeşme sakinlerinden Hasan Aydın hacca gidiyor. Eşi Cahide ve annesi Mahmure Aydın’da kafilede yer alacak.
Zeynep Kahyaoğlu ile Emrah Korkmaz evlendi
Belgin – Zekai Kahyaoğlu çiftinin güzel kızları Sınıf Öğretmeni Zeynep ile, Resmiye – Halil Korkmaz çiftinin yakışıklı oğulları Emrah Antik Kapı Restoranda evlendi. Çiftin nikah ve düğününe çok sayıda yakını katıldı.
Yalçın Şakacı ve Ailesi Hacca gidiyor..
18 Ağustos 2015 Salı / Kocaeli Müftülüğü Din Hizmetleri Şefi iken emekli olan Yalçın Şakacı ve eşi Malike Yengemiz hanımefendi Cuma günü akşam üzeri Hac yolculuğuna çıkacaklar.
KARAMSARLIK VE UMUT – Prof. Dr. Nurullah AYDIN
KARAMSARLIK VE UMUT - Prof. Dr. Nurullah AYDIN
İnsanların yaşamında olduğu gibi toplumlarda da bazen karamsarlık bazen umutsuzluk dönemleri olur.
Kâbus dolu son yıllar ülke insanının duygularını, düşüncelerini, inançlarını, yarınlara güven duygusunu sarsmış durumdadır.
Son yıllarda yıkım yaşayan, yeraltı yerüstü kaynaklarını, topraklarını yabancılara peşkeş çeken ihanet yapılanması ileTürkiye’nin sorunları büyümüş, istikrarsız bir şekilde yarı sömürge haline gelmiştir.
Türkiye’de çağdışı zihniyet değişimi yaşanıyor. Türkiye’nin demokrasi, ekonomi, hukuk, kültür, siyaset alanlarında gerçekleştirdiği yıkıcı bölücü ifsad edici dönüşümlerin büyük bir zihniyet değişikliğini de beraberinde getirdiğini, bunun da ihanet olduğu bir gerçektir.
Türkiye’nin dünya sahnesinde hak ettiği yeri alabilmesi ve ilelebet payidar kalabilmesi yolunda güçlü bir irade ortaya konulmalıdır. Bu irade ve azmin, yöneticilerden vatandaşlara kadar toplumun bütün kesimlerini kuşatmış olmalıdır.
Ciddi risk ve tehditlerin bulunduğu bir coğrafyadaki Türkiye’nin, yakın bölgesine ve ötesine barış, adalet ve refahı yaymaya çalışmalıdır.
Kendi içinde ayrıştırılan bölünen Türkiye; talihsiz aciz işbirlikçi zihniyetin elindedir.
Kanser en çok neyi sever? – Prof. Dr. Ahmet AYDIN
Her doktor öğrenciliği sırasında Otto Warburg'un buluşunu öğrenir. 1930'lu yıllarda Warburg kanserin en temel biyokimyasal sebebini, yani sağlıklı bir hücreyi kanser hücresinden ayıran şeyin ne olduğunu bulmuştur.
Elif Ayaz ile Enes Güray evlendi.
16 Ağustos 2015 Pazar / İç Mimar Elif Ayaz ile Satış Müdürlüğü yapan Enes Güray evliler kervanına katıldı.
20 Ağutos 2015 Perşembe Derince / Foto Mehmet Eryürek
Kocaeli'nde görev yapan KAMU-SEN Üyesi Şaban Arlı'nın oğlu Emre Kaan Arlı Siirt'te şehit düşmüştür.
Kederli Ailesine Sevenlerine ve Milletimize Allahtan Sabır Diliyorum.
Fotoğraf: Mehmet Eryürek
Kandıra Çakırcaali 8 – Yusufça 2
9 Ağustos 2015 Pazar / Kentimizin en anlamlı ve geliştirilmesi gereken organizasyonlarından biri olan köyler arası maçlar Kandıra’da sürdürülüyor.
DÖRDÜNCÜ TRAVMA! – Av. Özcan PEHLİVANOĞLU
DÖRDÜNCÜ TRAVMA! – Av. Özcan PEHLİVANOĞLU
Yakın bir zamanda Prof. Dr. Ümit Özdağ ile telefonda konuştum. Konu başka bir şey idi ama o bize Balkanlarla ilgili ne yaptığımızı sordu bizde ona 21.Yüzyıl Ensitütüsü’nü ve kendisinin analizlerini ilgi ile takip ettiğimizi söyledik. Prof. Dr. Özdağ bize, ensitütüye gelen her öğrenciye, Prof. Dr. Özcan Yeniçeri’nin “Türk Kimliği ve Travma” isimli kitabını ödev olarak verdiklerini ve kitabın önemli tahliller içerdiğini anlattı.
Biz de bunun üzerine Prof. Dr. Özcan Yeniçeri’nin bu önemli ama bulmakta zorluk yaşadığımız kitabını bulduk ve okuduk. Gerçekten Prof. Dr. Yeniçeri, Türk Milleti için önemli tespitler yapmış.
Geçmişin toplumlar ve insanlar üzerindeki izleri, o toplumu ve etkilenen insanı kendi tarihiyle yüzleştiriyor. Bu yüzleşme ise çoğu zaman bir korkuya dönüşüp bir travmaya sebeb oluyor. Gerçeklerden kaçmadan yüzleşme ise sonraki nesillerin bir travma içine düşmemelerinin ilk adımını oluşturuyor.
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nin 1999 yılında Psikiyatri bölümünün başında olan Prof. Dr. Engin Eker’le, 17 Ağustos Depremi ile ilgili o zaman yaptığımız sohbette “Bu depremin psikolojik olarak yarattığı travma ne zaman sona erer” diye sormuştum. O da bana “depremi yaşayanların tamamı ölüp gittikten sonra biter” demişti.
Burak Keserler sünnet oldu..
16 Ağustos 2015 Pazar / Seka emeklisi Mustafa Sancak ile Müjgan hanımın torunu, Yasemin-Ozan Keserlerin biricik oğlu Burak Keserler sünnet oldu.
HATIRA – HAKKINI HELÂL ET
HATIRA - HAKKINI HELÂL ET
Beşparmak dağlarındayız... Bir komutanımız var ki, şeker gibi... Onu bir baba gibi görüyoruz. İçimde sanki saldırıya uğrayacakmış gibi bir his. Elim, otomatik silahımın tetiğinde, gözlerim ufukları tarıyor... 2.5 saattir harekâttayız... Bir ara, komutanımız, ayağı farkedemediği çukura girince sendeliyor... Tam o anda, başının hizasını yalayıp geçen kurşunun vınlaması, yüreğimizi ağzımıza getiriyor... Peşinden şiddetli bir çatışma başlıyor... Bu çatışmada, dört arkadaşımız şehâdet şerbetini içti...
Komutanımız, şehid olan askerlerin kimliklerini tesbit ederken, birinin göğüs cebinden çıkan nota dikkat kesiliyor, bize dönüp soruyor:
"Kayserili falanca asker kim?"
Hiç ses çıkmadı... Meğer o da şehid olmuş... Komutan, hemen, o askerin de cebine bakıyor, cebinden çıkan notu okuyan komutanımızla birlikte bütün bölük gözyaşı döküyor... Niçin ağladığımızı bilmeden, sadece komutanımız ağladığı için ağlıyoruz... Az sonra sakinleşip dedi ki:
- Arkadaşlar!.. Sizlere moral vermesi, mâneviyatınızın kuvvetlenmesi bakımından, şehâdet şerbetini içen arkadaşlarınızın sırrını ifşâ ediyorum...
Yozgatlı arkadaşımız yazdığı notta; "Komutanım, bir sırrımı size yazıyorum. Eğer şehid olursam, Kayserili arkadaşımdan borç aldığım, 20 lirayı ödeyebilir misiniz? Ahirete borçlu gitmek istemiyorum." diyordu. Benim için bundan daha şerefli görev olur muydu? Bir şehid askerimin borcunu ödeyecektim...Onun için, alacaklının kim olduğunu araştırdım... Merak ederek O'nun da cebine baktım... Onun notunu da okuyorum: "Komutanım! Yozgatlı falanca arkadaşımın borcunu, helâl ettiğimi mahçup olur diye söyleyemedim. Eğer şehid olursam, bana olan borcunu ödeyemedim diye üzülmesin. Siz ona, hakkımı helâl ettiğimi söyleyiverin!.."
Hepimiz, beynimizden vurulmuşa döndük... Bu ne samimiyet, bu ne asalet idi böyle?..
Necmi Kur - Bursa
http://www.turktakvim.com/index.php?tarih=2015-07-20&page=arkayuz
O araziyi biz seçmedik
Kandıra Gıda İhtisas OSB Yönetim Kurulu Başkanı Hidayet Kadiroğlu, 5 yıldır inşaatı başlayamayan OSB, proje iptal davası ve gelinen durumla ilgili görüşlerini paylaştı