
BİR MAHUR BESTE…. / Kandıralı FETHİ
BİR MAHUR BESTE.... / Kandıralı FETHİ
Bende olmayan biii Foto.. #ABİM..
Ön çarşıdan -arka çarşıya çıkan Aralık sokak..
Berber NURRTİN'in dükkanı belli ki..
Namazgah da, platform kurulan yılları hatırlayın..
On kişilik saz heyeti..
GANDIRA için ayrı ve önem olan gün.... ÇARŞAMBA
yaaa NAZİF abi çıkar, tel gözlükleri ile platforma
yadaaa
BERBER SAFFET..
Korkunç rekabet .
Şarkılar söylüyorlar ZEKİ'den, MÜZEYYEN'den, SAFİYE'den..
Onlar, #O değil sanki.
Gündüzün, ahçı YILMAZ ULUTAŞ’ın önünde kestane satan... NAZİF abim.......
Efendi- efendi saç sakal traş yapan vedeee ağzından KELAM çıkmayan.. SAFFET abim..
Bira içilen..
Yanında ,
Çay kahve!!
Hanımlar ŞIK
Beyler GRAVATLI...
Orası, BEYOĞLU - İstiklal caddesi idi...
Orası NAMAZGAH...
TAHTA köprüden geçerken, aralıklarından, derenin aktığını gördüğünüz yıllar..
Annemizin, TOPUKLU ayakkabısının, namazgah köprüsünün tahtaları arasına sıkıştığı yıllar..
DERE BOYUNDA olsun masamız..
GURBA seslerini daha güzel duyalım..
Kümesine gitmeyen ördeklerin, yüzmelerini seyredelim..
Asırlık çınarın, en yüksek dalına asılmış hapörler den, PLAK dinleyelim
Mevzuuuuu,,,,, BERBER dükkanından
Namazgah uzadı...
Biz GANDIRA'lıyızz...
Yenisi varmış-görmedim - gitmedim.... HAAA VALLA - HAA BİLLAA
Ben, #BİZİM mezarlığa gidiyorum......
DERE taşlı
İSİMSİZ.
ordaaaa, kimlerin yattığını biliyorum
Ver bir MAHUR BESTE çalıyor şimdi...
MÜJGAN'la - BEN AĞLAŞIYORUZ.
İşte tüm kadınlara yakışan kahkaha atmanın faydaları…
İşte tüm kadınlara yakışan kahkaha atmanın faydaları...
- Oxford Üniversitesi bilim adamlarına göre kahkaha, yalnızca mutlu olmamızı sağlayan endorfinin salgılanmasına yol açmıyor, aynı zamanda ağrıyı da azaltıyor. Bu etki gülme esnasında ciğerlerden dışarıya verilen hava nedeniyle oluşuyor
- Gülme esnasında kaslar kasılır ve gevşer. Bir kişi günde 10 dakika kahkaha atarsa 30 kalori yakar.
- Sürekli gülümseyen ve etrafa neşeli kahkahalar atan kadın, karşı cins tarafından da çekici bulunuyor.
- Gülmek; samimiyet, yakınlık gibi hisleri harekete geçirir. Beyindeki güvensizlik duygusu azalır ve benlik saygısı yükselmeye başlar.
Yıllar öncesinin fotoğrafı bugün sosyal medya da paylaşılmış..
Ziraat Bankası Kandıra Şube personeli Zeki Tan’ın oğullarının sünnet töreni..
Atın üzerindeki Rıza Mustafa Tugay..
Sürkan Baykara amcamız da fotoğrafın merkezinde..
Ebediyete yolcu ettiklerimize Allah’tan rahmet, yaşayanlara sağlık ve huzur içinde uzun bir ömür..
Yeni Yürüyüş Yolu için Gülcü’den Büyükakın’a öneri… / Sadun ÇETİN
Yeni Yürüyüş Yolu için Gülcü’den Büyükakın’a öneri… / Sadun ÇETİN
Günay Gülcü’yü yıllardır yaptığı aktif cemiyetçilikten tanırım. Kadim okurumdur. Kandıralılar Derneği kurucusu şimdi de onur kurulu üyesi. İş insanı Gülcü için Kandıra denilince akan sular duruyor ama İzmit’i de hiç es geçmez ve sorunlarıyla yakından ilgilenir.
Geçen sabah gazetenin telefonundan aradı. 5 dakika kadar sohbet ettik. Yazımı okuyunca Yürüyüş Yolu için heyecanlanmış. Almanya’da 10 yıldan fazla kaldığını söyledi ve orada gördüklerini anlatmaya başladı. İki yeri çok beğendiği için Yürüyüş Yolu projesini yeniden yapacak olan Büyükşehir Başkanı’na bunların örnek alınmasını önerdi.
Ancak Almanca bilmediğim için kentlerin adını yazamadım. Kendisinden not olarak ulaştırmasını rica ettim. Gülcü dedi ki “Sadun Bey benim telefonum tuşlu o nedenle ben onu beceremem. Ama yarın torunuma yazdırıp sana WhatsApp hattından göndertirim”…
Günay Bey gönderdi ama bu kez ben paylaşmaya fırsat bulamadım. Büyükakın’a yapılan öneriyi içeren mektubu, kusura bakmayın ancak bugün aktarabiliyorum…
SÜREKLİ MUTSUZLUK İNSANA NE GİBİ ZARARLAR VERİR? – Stefan KLEİN
SÜREKLİ MUTSUZLUK İNSANA NE GİBİ ZARARLAR VERİR? - Stefan KLEİN
Sürekli mutsuzluk, insanda mutlaka bir iz bırakır.
Bunun sonucunda genellikle bedensel rahatsızlıklar gözlenir.
Şikayet, korku, yılgınlık, şükretmemek, çok yargılamak ve fazla düşünmek gibi hisler biz farkında olmasak da stres doğurur.
Olumsuz düşünceler stres anlamına gelir.
Birçok araştırma, stresin insanı hasta ettiğini göstermiştir.
Stres, bağışıklık sistemini zayıflatır, kalp ve dolaşım sistemi rahatsızlıkları riskini yükseltir.
Kişiyi hastalıklara karşı açık konuma getirir (Stefan Klein, Mutluluğun Formülü, s. 214).
NAMAZ KILARKEN NİYE İLKİN SUBHANEKE DUASI İLE BAŞLARIZ BİLİR MİSİNİZ?
NAMAZ KILARKEN NİYE İLKİN SUBHANEKE DUASI İLE BAŞLARIZ BİLİR MİSİNİZ?
Çünkü yüce ALLAH cc Arşı yaratınca meleklere onu taşımasını söyledi
Meleklere Arş ağır geldi onlar da şöyle duâ ettiler
Subhane-ke allâhümme ve bihamdik
ALLAH'IM seni tesbih ve tenzih eder sana hamd ederiz
Ve tebara kesmük
İsmin mübarektir
Ve tealâ ceddük
Azamet ve celalin yüksektir
Va lâ Îlâhe ğayruk
Ve Sen'den başka tapınacak yoktur
Dediler ve arşı taşımaya kuvvet buldular
Keşkek nasıl yapılır? Püf noktalarıyla tavuklu keşkek tarifi
Keşkek nasıl yapılır? Püf noktalarıyla tavuklu keşkek tarifi
Geleneksel Anadolu lezzetlerine gönül verenlerin pek çoğunun listesinde bir numarada yer alan keşkek, ilk bakışta yapılışı çok zahmetli görünen ancak belli püf noktalarına dikkat edildiğinde o kadar da zor olmayan bir yemek. Anadolu mutfağının bu eşsiz lezzetini evinde yapmak isteyenler için dikkat edilmesi gereken püf noktalarını tavuklu keşkek tarifini içeriğimizde topladık. Keşkek pişirmeden önce mutlaka okumalısınız…
KEŞKEK ZİYAFETİN DE..
22 Ekim 2020 Perşembe / Fevzi Genç kardeşim Çarşamba günü öğle saatlerinde aradığında dedi ki; “Yarın akşam yemeğinde bizdesiniz.. Kandıra’da yaşayınca geleneklerin dışına çıkamıyorsunuz. (Köyler de hemen hemen herkesin evinin önünde 2 adet traktör vardır.) Ben de yıllar sonra Traktör aldım ve evin önüne çektim. Kutlaması için Nezaket hanım çok sevdiğiniz KEŞKEK yapacak.. Sizi de yarın akşam ailece bekliyoruz.” dedi..
TEDBİR ALMAK GİBİ AKIL YOKTUR- Fahri SAĞLIK
TEDBİR ALMAK GİBİ AKIL YOKTUR- Fahri SAĞLIK
Hz. Muhammed (s.a.v) yarası olan bir adamı ziyaret etti ve “falanca oğullarının tabibini çağırın” dedi. Çağırdılar. Tabip geldi. Hasta (veya oradakiler), “Ey Allah’ın Elçisi! Tedavi fayda verir mi?” dediler. Hz. Peygamber, “Sübhanallah! Allah yeryüzüne şifasını yaratmadığı bir hastalık indirmiş midir?” buyurdu.”
Sevgili peygamberimiz insan hayatının en ciddi konularından biri olan sağlığa özel bir önem verdiği için hem kendi sağlığı, hem de arkadaşlarının sağlığıyla yakından ilgilenmiş ve devrinin bütün tedavi yöntemlerine başvurarak gerekli ilaçları kullanmıştır.
Canlı varlıkların hastalanma potansiyeline sahip olmaları tabiidir. Hele yaşadığımız çağ dikkate alınırsa, günümüz dünyasında hastalık riskinin her zaman ve her yerde mevcut olduğu söylenebilir. O halde yapılması gereken, hastalanmamak için gerekli tedbirleri almak, hastalanınca da tedavi olmaktır.
Yazımın başında hatırlattığım hadis-i şerifte sevgili Peygamberimiz, yarası olan bir şahıs için tabip çağrılmasını istemekte, oradakilerin bunun faydalı olup olmayacağı konusundaki tereddütleri üzerine, hastalığı yaratan Allah’ın mutlaka şifasını da yarattığını bildirerek bu şifayı aramak için gerekli girişimlerin yapılmasını istemektedir.
Sevgili Peygamberimizin temizliğin önemine işaret ettiği ve sık sık dişlerin fırçalanmasını tavsiye ettiği bilinmektedir. Hastalıkların yayılmasını önlemek için veba gibi bulaşıcı hastalıklara maruz kalanların bulundukları yeri terk etmemelerini, başkalarının da onların yanına girmemelerini öğütlemiştir. Yiyecek-içecek kaplarının ağızlarının açık bırakılmamasını istemiş, insanların gelip geçtikleri yerlere ve durgun sulara def-i hacet yapılmamasını emretmiştir.
Hatırlattığım hadis-i şeriften ve verilen örneklerden anlaşılacağı üzere hastalık ve tedavi konusunda Allah Resulü (s.a.v)’nün tutum ve davranışı bilim, akıl ve tecrübelere uygundur. Yani Hz. Peygamber, kendisinin ve arkadaşlarının maruz kaldıkları hastalıklar karşısında hiçbir tedbir almadan eli kolu bağlı bir şekilde oturmamış, sadece sabır ve tevekkül tavsiyesinde bulunmamış, her türlü tedbirin alınmasını istemiştir. Bizim örnek almamız gereken nokta burasıdır. Yani, Hz. Peygamber’in, bu konuda takip etmemiz gereken sünneti O’nun sağlık sorunları ve tedavisi konusunda takınmış olduğu tavırdır.
İlahi takdir insanın sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Dinimizde tedbir almadan kuru bir tevekkülün bir değeri yoktur. Hastalıklar karşısında tedbir alınmalı ve tedavi yolları aranmalıdır. Sonra da Yüce Allah’a dayanıp güvenilmelidir. Yani, esbaba tevessül şarttır. Asıl tehlike tedbirsizliktir. Hiçbir virüs alacağınız tedbirden daha güçlü değildir.
Covit 19 ve Bulaşma Korkusu – Dr. Halil İbrahim KAHRAMAN
Covit 19 ve Bulaşma Korkusu - Dr. Halil İbrahim KAHRAMAN
2019 Aralık ayında Çin'de başlayan ve büyük salgın (pandemi) hüviyeti kazanarak tüm dünyayı etkisine alan Covit 19 virüs hastalığı ülkemiz dahil insanlık için önemli bir sağlık sorunu olmaya devam etmektedir. Hastalığın kendisi kadar bulaşma korkusu da ciddi bir sağlık sorunu olmuştur.
Covit-19 ile ilgili daha önce de bilgilendirici değerlendirmeler yazmıştım. Burada ŞÜPHELİ TEMAS durumunu yazacağım. Covit 19 müsbetliği bildirilen veya bu teşhis ile tedaviye alınan birisinin çevresi dehşet bir korku ve telaşa kapılmakta, bu duygularla sağlık kurum veya kişilerine başvurmaktadır.
Böyle bir durumda ne yapmalıyız? İlk önce temas şeklini,derecesini değerlendirmeliyiz. Değerlendirmeyi hastalığın yakın temas gerektiren damlacık enfeksiyonu olduğunu unutmayarak yapmalıyız. Bulaşma ihtimali maruz kalma şekli ve süresi ile ilgilidir. Şüpheli şahıs ile 1.5-2 m den daha kısa mesafede maskesiz temas bulaşma ihtimalini arttırırken, mesafe ve maske bulaşma ihtimalini ciddi oranda azaltmaktadır. Kapalı ortamlarda, kalabalıklarda, iç mekanlarda bulaşma ihtimali artarken; açık ortamlarda, tenha gruplarda, dış mekanlarda ise ciddi derecede azalmaktadır. İlk durumlarda bile 3-4 dakikalık kısa sürelerde bulaşma tehlikesi ortadan kalkarken temas süresinin uzaması (10 dakikadan sonrası) bulaşma ihtimalini artırmaktadır. Virüslü insanın damlacıklarının bulunma ihtimali olan yüzeyler ile temasta ilk 2-3 saat için bulaşma tehlikesi oluşurken daha uzun sürelerde bu ihtimal zayıflamaktadır.
Birbirinden güzel mevsim çiçekleri..
6 Ekim 2020 Salı / Muhammet Altınten ağabeyi ziyaret ettiğimizde bu çiçekler de en görülen yerdeydi..
TÜİK madem "2086 lira ile geçinileceğini " iddia ediyor;
TÜİK madem "2086 lira ile geçinileceğini " iddia ediyor;
-Cumhurbaşkanının maaşı 2086 ₺ olsun.
-Bakanların maaşı 2086 ₺ olsun.
-Danışmanların maaşı 2086 ₺ olsun.
-Milletvekillerinin maaşı 2086 ₺ olsun.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın İdlibliler‘e 50 tane ev bağışladığı haftada;
MHP, ekmeğe muhtaç binlerce vatandaş için askıda ekmek kampanyası başlattı.
Ülkenin özeti bu tweet...
İşçi ağlıyor,
işsiz ağlıyor,
esnaf ağlıyor,
çiftçi ağlıyor,
köylü ağlıyor,
sanayici ağlıyor,
PEKİ MERAK EDİYORUM, OYLARI KİM VERİYOR....?
HER TÜR GÜNAHA FETVA VERİLİR – Ruhittin SÖNMEZ
HER TÜR GÜNAHA FETVA VERİLİR – Ruhittin SÖNMEZ
İslam dini yasakladığı halde, AKP iktidarının yaptığı bazı işler yok mu? Şüphesiz var.
Fakat maşallah bunların yapılmasının caiz olduğuna dair fetva veren “siyasetçi”, “uzman” veya “din adamları” bulmakta hiç sıkıntı çekilmiyor.
Bazı örnekleri hatırlayalım:
NEPOTİZM yani devlet kadrolarına eş, dost, akraba doldurulması ve torpil vakalarını meşrulaştırmak için, AK Parti Adıyaman Milletvekili Mehmet Metiner’in kullandığı söz unutulmazlar arasındadır.
"Cuma namazına gittiğimizde her hafta hutbede 'akrabalarını koru kolla' ayeti okunur."
Devamı daha da vahim. TV’de sunucunun “O zaman sizin yaptığınız bu? Öyle mi oluyor?” sorusuna bir süre sessiz kaldıktan sonra, "Vallahi sen Allah'ın ayetine bile karşı geliyorsan ben sana ne diyeyim" cevabını vermişti.
Bahsi geçen ayetin içinde geçen ifadenin anlamı şöyle: “Allah adaleti, iyiliği, akrabaya yardım etmeyi emreder; çirkin işleri, fenalık ve azgınlığı da yasaklar.”
Ayette bahsi geçen “akrabaya yardım” etmenin, kendi kazancından ve servetinden muhtaç akrabaya yardım etmek olduğunu bu zat bilmez mi? Ayette kastedilen yardım ile “Kul hakkı” yemek suretiyle milletin parasını ve malını haksız yere yakınlarına vermeyi nasıl bir tutabiliyor? Çünkü O’nun tek bir gayesi vardır:
Allah’ın kelamı ile korkutarak la yüs’el (eleştirilemez / dokunulamaz) hale gelmek.
Bu yaptıkları ise açıkça Allah’ın “adalet ve iyilik” emrine aykırıdır. “Çirkin işler, fenalık ve hatta azgınlık” diye tarif edilen işlerdendir.