
YENİ ÇIKAN KİTAPLARIMIZ – Dr. Metin ERİŞ
YENİ ÇIKAN KİTAPLARIMIZ – Dr. Metin ERİŞ
Kültür Konseyi, sosyo kültürel hayattaki ömrünü tamamlarken 13 yılda gündeme getirdiği kitap yayınlarına 94 ve 95. eserler olarak "Türk Devlet Geleneğinde Cumhuriyete Giden yol" ile "Sosyo Kültürel Değerleriyle 21.Yüzyıla Bakış" başlıkları altındaki iki yeni eserle veda ediyor.
Eserlerin yayınında emekleri geçen bilim insanlarına ve konuda maddi desteklerini esirgememiş bulunan "Çamlıca Kültür ve Yardım Vakfına" eserlerin yayınlarına katkı sağlamış bulunan Boğaziçi Yayınevinden temin edilebileceğini bilgilerinize sunarız.
Saygılarımızla
Kültür Konseyi Derneği
Mehmet Uysal ağabey ile Ulugazi yolunda karşılaştık..
22 Kasım 2023 Cuma / Başkan Mete bey ialmak için Ulugazi İlkokuluna giderken 1970 yıllrda İstanbul Fındıkzade’deki Kocaeli Yurdunda beraber kaldığımız Mehmet Uysal ağabey ile karşılaştım..
Mehmet ağabey bugünlerde emekliliğin tadını çıkartıyor..
HA GAYRET İKİNCİ VE DE ÜÇÜNCÜ MEVKİ YOLCULARI… – Dr. Noyan UMRUK
HA GAYRET İKİNCİ VE DE ÜÇÜNCÜ MEVKİ YOLCULARI... - Dr. Noyan UMRUK
Emekçilerin yarıya yakın bölümünün ve önemli bir emekli kesiminin gelir düzeyi olan asgari ücret konusu da gündemde iken;
*Yıllık enflasyon oranı %72,5'u bulmuşken,
*Sınai ve tarımsal üretim gerilerken, inşaat sektörü ve tüketim harcamalarından kaynaklanan son 3aylık %5.9 içi kof büyüme oranı ile avunulurken,
* Yeterli düzeyde teknoloji içermeyen,
*Katma değeri düşük, ucuz-emek yoğun,
*Ucuz ihracat, pahalı ithalata bağlı,
*Giderek büyüyen cari açığı 24 - 25 Milyar doları bulan ne idüğü belirsiz kaynağı belli olmayan para ile bir nebze olsun giderilmeye çalışılan,
*Gelir dağılımı sıralamalarında en gerilere düşmüş, Gini katsayısı zaten çok düşük,
*Belirli kesimlere durmadan vergi lafları uygularken, yakaladığını vergilendiren bir ekonomik yapının sonucu emeğin, emeklinin üretimden alabileceği pay ne ola ki...
Hüsranla sonuçlanan tüm dünyada hayret ve şaşkınlıkla izlenen "nevi şahsına münhasır-kendine özgü" ekonomi teorimizin vahim ve dramatik sonuçlarını elinden geldiğince gidermek için "İthal Sihirbazımız" sahnelerimizde ama ...
Piyasalar izlendiğinde Sihirbazın lambasından ya da şakasından çıkacak sonuç da aşağıdaki fıkradan daha iyi anlatılamaz dostlar...
Hikaye bu ya...
https://t24.com.tr/haber/turk-is-aclik-siniri-14-bin-25-yoksulluk-siniri-45-bin-686-lira,1140679
Çok eskilerden bir gün, İstanbul’dan Erzurum’a tren gider.
Velhasıl tren Aşkale’yi geçer geçmez arıza yapar. Makinist ve ilgililer Daphan Ovası’nın yanı başında duraklayan treni tamir etmeye çalışsa da boşadır...
Durum başkondüktöre aktarılır ve gereğinin yapılması istenir.
Bu arada yolcular merakla camlardan dışarı bakmaktadır.
Baş kondüktör önce birinci mevki vagonuna gider ve oradaki yolculara şöyle seslenir;
-“Çok kıymetli yolcularımız! Trenimiz şu sebepten dolayı arızalanmıştır. Arkadaşlar ilgilendi ama arızayı gideremediler. Devlet Demir Yolları adına sizlerden özür diliyorum. Hazırlıklarınızı yapın, bir saate kadar otobüsler gelecek ve sizleri Erzurum’a götürecek.”<
Açıklamanın ardından başkondüktör ikinci mevkinin olduğu vagonlara ulaşır ve şöyle der;</
-“Beyler ve bayanlar! Trenimiz arızalandı. Şu karşı tarafta Aşkale-Erzurum minibüsleri geçiyor. Şimdi hemen başınızın çaresine bakın ve treni tezden boşaltın…”
Bu arada ikinci mevkiden transferle giderek sayısı artan garibanların olduğu tıklım tıklım üçüncü mevkide bir telaş vardır. Telaşının arasında başkondüktör üçüncü mevki vagonunun kapısına gelir.
Garibanlar trenden inmeye çalışırkenn başkondüktör engel olur ve der ki;
-“Hele durun bahalım... Nereye bele? Bu telaş niye?
İçlerinden biri öne atılır ve derki; -“Ağabeyi! Belli ki tren arızılandi. Anlaşılan o ki tamir edemediz. Bizde ufağ ufağ yürümeye başliyağ. Erzurum’a daha çoğ yol var.”
Başkondüktür vagonun kapısını sert bir şekilde kapatır ve oradaki ahaliye şöyle seslenir; -OLA OĞLUM… SİZ GİDECEĞSIZ YA... BU TRENİ ERZURUM’A KADAR KİM İTELEYECAĞ?...
Kıssadan hisse; bu baş kondüktörlerle işimiz çok zooor sevgili ikinci ve de üçüncü mevkidaşlarımız... Bunların vaktiynen yediği hurmalar şimdi bizleri tırmalar..
Gazamız mübarek ola...
https://t24.com.tr/haber/turk-is-aclik-siniri-14-bin-25-yoksulluk-siniri-45-bin-686-lira,1140679
İş insanı Cengiz Bayındır’ın ziyareti
27 Kasım 2023 Pazartesi / İş insanı Cengiz Bayındır ziyaretime geldi.
Sağ olsun…
Serhat Duyar GKD’de; “100. Yılda Girişimcilik” konusunda bilgi verdi
28 Kasım 2023 Salı / Genç Kocaeliler Derneğinde, Bilişim Vadisi Girişimci Danışmanı Serhat Duyar’ın sunumuyla “100. Yılda Girişimcilik” konulu program gerçekleşti.
Günay Sözer kardeşimiz ebediyete uğurlandı…
28 Kasım 2023 Salı / Pazartesi günü vefat eden Günay Sözer kardeşimizi Salı günü öğle namazında Kandıra Yeni Camide cenaze namazını kılıp, Kaynarca yolu üzerindeki Erikler, Karabacaklar Aile Kabristanında ebediyete uğurladık.
İkindi namazına müteakipte Yeni Camide hocalarımız tarafından okuması yapıldı.
Kore Savaşı (25 Haziran 1950 – 27 Temmuz 1953)
Kore Savaşında (25 Haziran 1950-27 Temmuz 1953) Türk Ordusu’nun Kunuri Muharebeleri’nde Amerikan 8'inci Ordusu’nu İmhadan Kurtarması ve Kore Cumhuriyeti'nin Kalıcı Bir Devlet Olmasına Katkısı
Türk Ordusu Kore Savaşı’nda kendi vatanını savunurmuş gibi olağanüstü bir azim ve fedakârlıkla savaşarak, BM Kuvvetleri’nin saflarında barışı korumak amacıyla bağlı olduğu Amerikan 8'inci Ordusu’na büyük destek vererek Kunuri Muharebeleri’nde Amerikan birliklerinin geri çekilmesine imkân sağlayarak imha edilmelerini, yapılan ileri taarruzlarda ön hatta yer alarak Amerikan Ordusu’nun ağır zayiat vermesini engelledi.
Kendi vatanından binlerce kilometre uzakta savaşarak şehit düşen 892 askerimiz (41 subay, 25 astsubay, 826 er) Pusan Şehitliği’nde yatıyor.
Ruhları şad olsun.....
Dr. Sami Şahin ağabey ile karşılaştık…
28 Kasım 2023 Salı / Dr. Sami Şahin 1970’li yılların ilk yarısında İstanbul Fındıkzade’de ki Kocaeli Öğrenci Yurdunda kaldığımız yurt arkadaşı.. Elbette ki benden birkaç yaş büyüğüm, ağabeyim..
Ben Gazete alayım derken, O’da eve için alınması gereken sebze ve meyvelerin başında idi…
EĞİTİM SİSTEMİ, EKONOMİ VE DEVLETİN GÜCÜ – Ruhittin SÖNMEZ
EĞİTİM SİSTEMİ, EKONOMİ VE DEVLETİN GÜCÜ - Ruhittin SÖNMEZ
Kasım 2017’de yani tam 6 yıl önce, Üniversiteye giriş sınavında değişikliğe gitme kararı açıklanırken, Cumhurbaşkanı Erdoğan, AKP yönetimindeki dönemde, eğitim sistemi üzerindeki başarısızlığı itiraf etmişti.
Erdoğan, “Türkiye'de iki alanda arzu ettiğimiz gelişmeyi sağlayamadık. Bunlar eğitim ve öğretimdir, kültürdür” demişti.
“Adam seçimi kazandı…” Tekrar kazandı… Ve tekrar kazandı… Ama eğitimde başarılı olduğunu söyleyerek ve göstererek kazanmadı.
Zaten Erdoğan’ın itirafını beklememize de lüzum yoktu.
Eğitimdeki başarısızlığı sadece her yıl açıklanan Üniversiteye giriş ve liselere giriş için yapılan sınavların sonuçlarından anladıysak vah bize.
Ekonomide 2014 yılından bu yana kişi başına milli gelirimiz 10 bin dolar seviyesini aşamıyor. “Orta gelir tuzağı” denen bu durumdan çıkamayışımızın ilk sebebi katma değeri yüksek ürünler üretemiyor oluşumuz.
Yüksek teknolojili üretim yapacak insan gücünü yetiştirememişiz.
Ekonominin gelişmişliği ve gücü ülkedeki hukuk ve demokrasi seviyesi ile orantılıdır.
Hukuk ve demokrasi talebi ise eğitim seviyesi ve şehirleşme ile doğrudan alakalıdır.
Hukuk ve demokrasi talep eden yerine iradesini bir kişiye devreden bir insan modeli yetiştiren bir “eğitim sistemimiz” var.
Esasen buna “eğitim sistemimiz” var demek bile doğru değil. Rahmetli Nurettin Topçu’nun tespiti bugün daha çok geçerlidir:
“Eğitim sistemimizin iki eksiği var; 1- Eğitim, 2- Sistem.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eğitim ve kültürdeki başarısızlığın itirafını bile bile, “ama köprüler, yollar yaptılar” diye düşünenler bu eğitim sisteminin ürünleri idi.
Eğitim ve kültürdeki başarısızlığını göre göre, Ak Parti’nin ülkede “adalet ve kalkınma” sağladığını düşünenler de bu eğitim sisteminin ürünleri idi.
Şu tespitimi biliyorum ki sadece eğitim ve kültür seviyesi iyi olanlar anlayabilir:
Eğitim sistemin neyse ekonomin de, hukukun da, demokrasin de, ülkenin gücü de o.
Aynı şekilde, ekonomin ne ise, hukukun ne ise, demokrasin ne ise eğitim sistemin de o...
Sevgili Kandıralılar Bu Sefer Kandırılmayın! – Yusuf ÜNEL
Sevgili Kandıralılar Bu Sefer Kandırılmayın! – Yusuf ÜNEL
“Türkiye’nin ve dünyanın bu yoğun gündeminde gözden kaçan önemli bir konuyu dikkatlerinize getirmek istiyorum”
Bütün bunlar yaşanırken günlük ve gündelik siyasi,ekonomik ve kültürel hayat devam ediyor. Daha doğrusu acı da olsa yaşam devam ediyor. Ulusal iktidarlar ve yerel iktidarlar insanların hizmetleri noktasında günlük ve gelecekle ilgili plan ve projelerini hayata geçirmek suretiyle çalışmalarına devam ediyor.
Kandıralılar için verdiğimiz savaşın hemen hemen Kocaeli’de yaşayan herkes farkında. Topraklarınızı yabancılara satmayın diye diye dilimizde tüy bitti. Satacaksanız da kendi milletinizden olan insana yüz bin tl. aşağısına satın ama yabancıya satmayın. Yarın inanın çok geç olacak. Dedelerinizin kemiklerini sızlatmayın. İlimiz hali hazırda bir sanayi bölgesi. Neredeyse artık bir şehir olmaktan çıktı. İlçe bazlı sanayi üretimi ülke ekonomisine katkı sunan ikinci şehir konumunda. Gazetemizin de sloganı olan Stratejik Kapı olması sebebiyle bölge üretim kapasitesi bakımından önemli bir merkez. Önümüzde ki gelecek 5 ve 10 yıl sonrası nüfus artışı 5 milyonu çok rahat aşacak gibi. Dağ ve deniz arasına sıkışmış bu koca yürekli şehirde söz sahibi bile değilsiniz. En fazla bir güvenlik ve şoför olarak belirli kurumlarda görev alabiliyorsunuz. Dolayısıyla Karadeniz başta olmak üzere bir çok bölgeden cazip iş koşulları nedeniyle göç için tercih edilen konumdasınız. Böyle giderse demek oluyor ki yakın gelecekte isminiz bile okunmayacak. Şimdilerde artık ilçemizde diyorum, çünkü kandıra Şenliktir Devletti, Hakkı İade Edilmelidir! Singapur tarzı bir model üzerinde de çalışmalarımı yaptım, halen daha tarım ve turizm konusunda da çalışmalarım sürüyor. Kitap Fuarında davet alsaydım 20 dakikalık bir söyleşide sadece Kandıralılara seslenmek isterdim.
Henüz vakit varken ve artık çok geç olmamışken; Daha önce Anadolu Otomotiv sektörünü nasıl ve ne amaçla geri tep tiyseniz aynı gün ve aynı maksatla bugün yine ilçemizde yapılması planlanan çöp fabrikasına karşı tek ses olma zamanıdır. Konunun kent gündeminden ivedilikle düşürülmesi gerekmektedir. Bugün Kandıra halkı olarak evine gidip arkasına yaslanarak derin ve sessizce geleceği hakkında sakince düşünmelidir. Bakın buradan söylüyorum, açık ve net! Deniz kenarında olmasa hizmetin h’si bile gitmez bu ilçeye. Çünkü siyasi makamlarda yoksunuz. Kimse bu bölgede sizi düşünmez.
Kandıra çöp fabrikasına kesinlikle karşı çıkmalı.
Senin mavi bayraklı plajların, tarım arazilerini ve geleceğini düşünmek ten başka çaren yok.
Yerlerinizi satmayın diye diye 25 yılımı geçirdim.
Bugün bu fabrikaya karşı çıkmazsan kendine ve geleceğine kötülük yapmış olursun.
İlle de Kocaeli iline bir çöp fabrikası lazımsa Gebze bölgesine Pelitli civarlarında ki boş arazilere yapılabilir.
Türk Yazar – Türkiye’nin Tam Bağımsız Yayıncı Kuruluşu İmtiyaz Sahibi Ve Baş Yazarı Yusuf Ünel