
TARAKLI SEYAHATİ TEŞEKKÜRÜ
Ankara ve İstanbul’dan gelen arkadaşlar ve kıymetli eşleri ile birlikte;
14 Şubat 2025 Cuma sabahı başlayan Sakarya Taraklı seyahatimiz şükürler olsun ki, farklı yerleri görerek, yeni bilgiler öğrenerek, sağlık ve huzur içinde 16 Şubat Pazar günü akşamı tamamlandı.
Kardeşimiz Necati Pilavcı’nın sahibi bulunduğu Taraklı HANIMELİ Konağının rahatlık ve konforundan istifade ettik.
BİRİNCİ TEŞEKKÜR;
HANIMELİ Konağının gelişmiş ve mütevazı imkanlarını sunan Necati Pilavcı kardeşim ile Huriye Yengemiz hanımefendiye ve çalışanlarına,
İKİNCİ TEŞEKKÜR;
50 yıl öncesinin tahtası noksanları
İİTİA’nin 1970’li yıllardaki talebeleri;
Ali İhsan Aydın ve eşi Mücella Aydın’a,
Fahrettin Atmaca’ya,
Halide Savaş’a,
Kerem Sivri ve eşi Zennure Sivri’ye,
Mehmet Lütfullah Yücel ve eşi Hümeyra Yücel’e,
Muhammet Dadakoğlu’na,
Namık Aliş ve eşi Nazik Aliş’e,
Nurettin Karataş ve eşi Selma Karataş’a,
Sabri Şen ve eşi Ayfer Şen’e,
Sehavet Savaş’a,
ÜÇÜNCÜ TEŞEKKÜR;
İzmit – Taraklı / Taraklı – İzmit güzergahında sevgili eşim ile birlikte, keyifle seyahat etmemizi sağlayan Nurettin Karataş ağabeye ve sevgili eşi Selma Karataş yengemiz hanımefendiye de en samimi ve içten
TEŞEKKÜRLERİMİZİ SUNARIZ.
Nursel – Ahsen OKYAR - İZMİT
Sehavet Savaş’a; “İNSANA DOST, FİKRE DOST –1 kitabı
15 Şubat 2025 Cumartesi / Sehavet Savaş İİTİA Sultanahmet’ten okul arkadaşım Okulu bitirdiğimiz yaklaşık 50 yıl olmuş.
Eşim ile birlikte katıldığım Taraklı toplantısında karşılaştık…
Sehavet kardeşime“İNSANA DOST, FİKRE DOST –1 (15.11.2014- 31.12.2016)” kitabını takdim ettim.
Kenan Sert Gebze de İş insanı.. Ortağı ile birlikte ziyaretime geldi..
12 Şubat 2025 Çarşamba / Kenan Sert Gebze de Kandıralılar Derneğinin yöneticisi… İş insanı ortağı ile birlikte ziyaretime geldi.. Hediyeleri için teşekkür ederim.
3 gün Taraklı Hanımeli Konağında..
14 Şubat 2025 Cuma / Bugün 50 sene önceki İİTİA Sultanahmet’te Yüksek Öğrenimini yapan bir grup arkadaşımla Taraklı da beraberiz… Eşlerimiz de yanımızda…
Hanımeli Konağındayız…
GÜÇLÜNÜN HUKUKU – Ruhittin SÖNMEZ
GÜÇLÜNÜN HUKUKU - Ruhittin SÖNMEZ
Dünyada ve Türkiye’de “Hukukun Gücü” yerine “Güçlünün Hukuku” hakim duruma geliyor.
Bu yüzden güçlü olmayanlar bir endişe ve korku iklimi içinde.
ABD Başkanı Donald Trump uluslararası hukukun genel kabul görmüş ilkelerini pervasızca yok sayıyor.
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) İsrail’in Gazze’de Hamas’a karşı yürüttüğü savaş sırasında işlendiği iddia edilen savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar nedeniyle İsrail Başbakanı Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Gallant hakkında tutuklama emri çıkarmıştı.
Trump bu yüzden UCM’ne yaptırım uygulama kararı aldı. Bu yaptırımlar arasında UCM Hakimlerinin mülk ve varlıkların bloke edilmesi ve UCM yetkilileri, çalışanları ve akrabalarının ABD’ye girişine izin verilmemesi de yer alıyor.
ABD ve İsrail UCM’ne üye değil ve mahkemenin yargı yetkisini tanımıyor. Mahkemeye üye devletlerin, haklarında tutuklama emri çıkarılan kişileri kendi topraklarına ayak basmaları halinde tutuklamaları gerekiyor. Ancak UCM’nin bunu uygulatabilmesi mümkün değil.
Avrupa Konseyi ve AB ülkeleri temsilcileri, “ABD yaptırımlarının UCM’nin bağımsızlığını tehdit ettiğini ve ceza adaleti sistemine zarar verdiğini” belirten açıklamalar geldi. Ama değişen bir şey olmadı.
ABD ve İsrail’in (Netanyahu’nun) uluslararası hukuku hiçe sayan davranışları say say bitmez.
Ama eskiden bunları hukuki bir kılıfta sunmak için bir çaba gösterirlerdi. Şimdi artık pervasızca “mademki ben güçlüyüm, istediğim her şeyi yapabilirim” mesajı vermeyi tercih ediyorlar.
Trump’ın Grönland, Meksika Körfezi, Kanada üzerinde egemenlik iddiaları şaşırtıcıydı. Ama bu tür çıkışların içinde en çok şaşırtanı Gazzelileri Gazze’den sürgün ederek, bu bölgeyi ABD hakimiyetine almak ve “Ortadoğu’nun Rivierası” dediği turistik bir şehir haline getirme projesi
oldu.
Böyle bir hareketin çok kötü bir emsal teşkil edebileceğini, her güçlü olan devletin göz koyduğu bir bölgeyi işgal edebileceği bir dünyada kaosun hakim olacağını öngörmek zor olmasa gerek.
Filistinlileri Gazze’den sürmek istedikleri iki ülke Ürdün ve Mısır. Trump bu iki devletin başkanlarıyla görüştü. Bu iki devletin başkanı “ABD ile birlikte çalışmak istediklerini ancak Gazzelilerin bulundukları yerden ayrılmadan Gazze’nin imarını istediklerini” açıkladılar. Görünen
o ki Trump’ın baskısıyla bu iki devlet, vatanlarından sürgün edilecek, Gazzelileri ülkelerine almak zorunda kalacaklar.
“Olmaz” dediğimiz şey olacak, ABD/ İsrail projesi tıkır tıkır yürüyecek gibi. “Binlerce yıllık ezeli ve ebedi vatanlarından çıkarmaya kimsenin gücü yetmez” dediğimiz Gazzeliler vatansız kalacaklar.
İnşallah Türkiye de “Gazzelileri siz alın” baskısına maruz kalmaz. Bu kadar kırılgan yapıdaki bir ekonomi ile Trump’ın “ekonomini mahvederim” tarzı bir tehdidine direnmek kolay olmaz.